12
KALPLERLE GÖZLER YER DEĞİŞTİRECEK
.
Öyle insanlar var ki,onlara gıpta etmemek mümkün değil.Duruşları değişik,oturup kalkmaları değişik,konuşmaları değişik,eserleri değişik, hatta yüzlerindeki ışık farklıdır.Sanki yaşamın hem içinde hem dışındadırlar.Herkes ibadetlerini aksatmayabilir ama onların aksatmamaları değil namazları oruçları Allah demeleri de bir başkadır.Sanki Kur’an onlara inmiş de ezbere biliyorlarmış ve manasını birileri öğretmiş gibidirler.Kusurlu davranışlarını göremezsiniz.Kimseye de akıl falan öğretmezler.Konuşmaları başlı başına bir derstir ve kısadır.Öyle bir dolu laf etmezler.Ne bir ticarete dalar giderler, ne bir alışverişe.Eğer biraz sonra Allah’ı anmak için bir ibadet varsa.Mallarına kendilerinin değil de başkalarının , daha doğrusu dünyada kalacak şeyler olarak bakarlar.Ama değersiz görmezler çünkü mallarında yoksulların payını görürler Zekatlarını verirler.
Ve en önemlisi zahirle(Görünen ,yansıyanla)Batının (Görünmeyen,asıl olanın )Yer değiştirip her şeyin ayan beyan olacağı günden korkarlar.Bir başka deyişle fiziksel gözle ,kalp gözünün yer değiştireceği günden korkarlar.Fiziksel göz yanılır ama kalbin gözü gerçeğin doğrulayıcı sesidir.
Bir gün böyle biri ile karşılaşmak isterim.Sohbetinde bulunmak isterim.Fakat şimdiki tarikat şeyhlerinin internetten kolayca erişilecek birkaç tasavvufi bilgiyi satmak için aldattığı insanlardan olmak istemem.Kur’an’ın tanımladığı hayır ve barışta önde gidenler dediği o mübarek insanlarla birlikte bir dakika geçirmek için neler vermezdim.İnsana bir dakikada bin yıl yaşatabilir onlar.Benimki de günahkar bir kulun yakarışı işte.Allah beni affetsin.
Bazen düşünüyorum da insan ne kadar gereksiz yükler yüklemiş kendine.Her şeyde bir gurur,bir kibir ,bir benlik,bir hırs kin nefret,övünme,aşağılama,Allah’la aldatma,aldanma,hurafelerle avunma,Allah’a kıyıdan köşeden yaklaşıp göklere yükseldiğini sanma…
Daha pek çok hemen sırtımızdan atmamız gereken gereksiz yükler.Atsak ya…Atamayız.Bırakın atmayı niyetine bile girmeyiz.Sanki bunlar çok güzel özelliklerdir de ,sanki bunlar doğuştan verilen terk edilmeyen şeyler de,sanki bunlar küçücük kusurlar da ,Allah bunları hemen affedip büyük günahları cezalandırır da…
Maalesef çok yanılmaktayız.Bindiğimiz dalı kesmekteyiz.Dikkatli olmazsak öyle bir batağa saplanacağız ki çık çıkabilirsen…
Şimdi sözümüzü tekrar edelim ; İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran…Nur suresi 37. ayetle konuşmaya çalıştım.En güzelini ve doğrusunu Allah bilir.
nur 37 . Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah'ın zikrinden/Kur'an'ından, namazı/duayı yerine getirmekten, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar.
13
ALAY ETMEYİN, …………LAKAP TAKMAYIN,……….. …….ZANLA HAREKET ETMEYİN,… ………… AYIP ARAMAYIN………….. ……...DEDİKODU YAPMAYIN,……… …………….TÖVBE EDİN……………..
İnsan bir zaaflar topluluğu olan davranışlar devletidir dersek ,yanlış mı söylemiş oluruz bilmem.Ama ,örnek verecek olursak insan insanla alay eder,bazen bu mahalle şehir devlet düzeyine kadar gider.Nedir alay etmek:Karşıda olanın bir şeylerini beğenmemek.Ama karşıda olanın beğenilecek pek çok özelliğini de hesaba katmadan aşağılamak.Bu özellikle, fakir,güçsüz,makam güç sahibi olmayanlara uygulanan bir zulüm şeklidir.Açıktan aşağılamanın ,utandırmanın bir şeklidir.Uygulayıcıları da ya güç sahibidirler ya aynı düzeyde ama ukala tiplerdir.Oysa Allah her insana mutlaka ve pek çok güzellikler vermiştir.Bir insanın beğenmediğimiz bir yönüyle alay etmek,kendimizin de mutlaka beğenilmeyen yönlerimiz olduğundan ,açığa vurulmasa da kendimizle de alay etmek değil midir.Alay edilen susar belki,ama içinden sanki sen diye başlayan ve alay edenin pek çok alay edilecek yönünü bularak devam eden, bir gizli alayla ona yanıt verir.Analarımız bacılarımız darılmasınlar ama ,daha çok bu alay yanlışına kadınlar düşer.En yakınıyla bile alay etmekten kaçınmaz.Üç kadın bir araya gelip de çekiştirmedikleri bir kul olmuş mudur diye düşünürüm bazen.Her kadın elbette böyle değildir ,ama çoğunluk böyle.Erkekler daha çok alır satar yada vatan kurtarırlar.Onlardan da özellikle güç sahibi olanlar güçsüzlerle alay ederler benim tanık olduğum böyle.Bunlar elbette herkesi kapsamaz.Ama herkesi sorumluluk altına sokar.Kim olursan ol alay etme.Kiminle olursan ol kimseyle alay etme.Ne biliyorsun ki o senden benden daha hayırlıdır Allah katında.Alay zaten özünde utandırma ,aşağılama özelliği taşıdığından kötü bir davranış biçimidir.Oysa insan genlerinin çok azı farklıdır.Yani hepimiz aynıyız aslında.Bizi farklı kılan birkaç genle kendimizi büyük görme hakkımız olmadığı gibi,kimseyi de küçük görüp alay etme hakkımız yok.Alay edenler şunu da düşünsünler:Hiç kimse onları sevmez.Belki yüzlerine bir şey demezler ama içlerinden onları kınarlar.Alay edenler aslında alay edilenlerdir de farkında değillerdir.
Bu alaycı kesim lakap takmayı da çok severler.Hele eskiden çok yaygındı.Örneğin benim köyümde kalleş lakaplı bile vardı.Ne kadar kötü.Asla lakap takmayın.Kuran bunu hiç hoş karşılamamaktadır.Yine benim çok hassas olduğum bir konuya geliyor iş.Eğer eskiden insanlar Kur’an meali okumuş olsalar ve Hucurat suresinin 11. ayetini bilselerdi hiç lakap takarlar mıydı ? Yani meal okuyup muhkem ayetleri anlamaya çalışmamakla neler kaybediyor ve bilmeden ne günahlara giriyoruz.
İnsan nefsi başa çıkılamaz derecede zorlu bir savaşçıdır.Kendi kendimizi ayıplayıp durmak ne kadar doğru.Hatta Kur’an kendinizi yani benliğinizi ayıplamayın der.Yani bu zorlu savaşçı karşısında biz de kendimize yani benliğimize kınamadan bir savaş açabiliriz.Önemli olan taraf bu.Yani her şeyde bir gayretimiz var mı yoksa,yan gelip yatıyor muyuz.Yoksa son nefesimize kadar nefsimizin bize neler fısıldadığını bilemeyeceğiz.Çünkü onu yalnız Allah bilir.
Biz sağlam aşınmaz bir imana sahip olalım.O sağlam imana sahip olduktan sonra koruyalım onu.Düşünün ki o imanın ardından bizden sapık diye söz edilmesi ne kötü. Bir bakın haberlere.Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez bir fenomenken,ihlas sahibi bir mücahit diye düşünülürken şimdi hapishanede ırz düşmanı olarak yatıyor.İşte nefsin saptırdığı en güzel örneklerden biri.Elbet örnek güzel olaysa iğrenç.Peki bizim başımıza gelmez mi diyorsunuz.Bu dünya sınav dünyası.Bir gün öyle bir ortamımız olursa Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez olayını düşünelim ve hataya düşmeyelim. Sağlam bir imana sahip olmak yetmiyor ,onu bir ömür boyu canımızı sakındığımız gibi sakınarak koruyalım.
Bazen kimsenin olmadığı sakin sessiz bir yere gidip vicdanınızla baş başa kalın.Düşünün ,yaptıklarınız arasında ne kadar onaylamadığınız şeyler olacaktır.İşte o zaman Allah bize bir kapı açarak içeri buyur etmiştir .Bu kapı tövbe kapısıdır.Bu kapı her tövbe edene açılır mı…Her tövbe kabul görür mü Allah bilir.Ama bizim bildiğimiz,tövbe ettiğimiz bir şeyi tekrar etmeyiz.Tövbe bir daha bu yanlışı yapmamak içindir.Sürekli tövbe kapısını zorlayıp ,yine yanlışlarla tekrar tövbe kapısına gitmek,sonra tekrar gitmek ,yine yanlış yapmaya devam etmek pek te doğru gelmiyor insana.Bir de tövbeyi alışkanlık tövbesi değil de pişmanlık tövbesi olarak düşünmeli insan.Yani gerçekten çok pişmandır.Utanmakta sıkılmaktadır.Ben bir daha asla yapmayacağım demektedir.Öyle pişmandır ki yerin dibine geçmek istemektedir.Böyle bir tövbe daha iyi değil mi.Elbette tövbeleri kabul eden Allah daha iyisini bilir.Bu bizim naçizane yorumumuz.Ben daha çok hüküm verici değil hüküm alıcı bir günahkarım.Habire Kur’an’dan ders alıp ,yanlışlarımla savaşıp duruyorum.Ya tövbe etmezsek ne demek olur ? Bunu düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor.Çünkü tövbe Allah’a yapıldığına göre ,tövbeye önem vermemek Allah’a karşı zalimlik etmektir.Allah zalimleri sevmez.Aynen Hucurat suresi 11. ve 12, ayetlerde olduğu gibi. Şimdi sözümüzü tekrar edelim ; İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran…İşte ayetlerin tercümesi :
Hucurat 11. Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin! Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir. Öz benliklerinizi ayıplamayın/kendi nefislerinizde ayıplar aramayın; birbirinize lakaplar yakıştırmayın. İmandan sonra sapıklıkla adlanmak ne kötü şeydir! Kim ki tövbe etmez, işte böyleleri zalimlerdir.
Hucurat 12. Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuskusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır.
Şimdi sözümüzü tekrar edelim ; İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran…Hucurat suresi 11.ve 12.. ayetle konuşmaya çalıştım.En güzelini ve doğrusunu Allah bilir
14
ADALET ALLAH İÇİN YAPILIR
Pazardan alışveriş ederken gözümüz terazidedir çoğu zaman.Acaba tartıyı doğru yapıyor mu pazarın insanı diye bakarız..Oysa biz Allah’ın insanı olarak özümüzdeki adalet terazisini çoğu zaman çıkarlarımıza ,zevklerimize,duruma göre ayarlarız.Zavallı terazimiz inip çıkmaktan laçka olmuştur da haberimiz yok.Ne zamandır bakıma vermemişizdir zaten.Bir gün belediye gelir ve cezayı keser.Ne olurdu işi belediyenin ceza kesmesine bırakmadan ,adalet terazimizi bir kontrol ettirseydik.En azından kendimiz kontrol etseydik.Kontrol eden kadar hassas olmazdı bizim yaptığımız ama belediye belki de affederdi ,iyi niyetimize bakarak.
Acı ama gerçek bu…Hele hele yakınlarımız olursa adaletimiz falan kalmaz.Katil olsalar yine onları saklar ele vermeyiz.Evlattır,ana babadır,hısım akrabadır.Hayır hayır.Kur’an böyle demiyor.Yüreğiniz yansa da adil olun yakınlarınız bile olsa adaletten şaşmayın diyor.Bilirsiniz mahkeme kapılarında para karşılığı yalancı şahitlik edenler vardır.Onları kınar dururuz.Ama sıra bize geldiğinde bu zengin deriz adaleti ona göre ayarlarız,bu fakir deriz teraziyi ona göre ayarlarız.Öyle değiliz mi diyorsunuz,son yıllarda eşinizin dostunuzun kimleri kınadığına bir bakın.Neden kınadıklarını bir düşünün.Kendini kınayan oldu mu bir sorun.Ya biz kınadık mı hiç kendimizi haksız davrandık diye.Yok canım biz her zaman bir haklı neden buluruz,ötekilerin buldukları gibi…Ama bir fark vardır:Ötekilerin buldukları haklılık nedenleri yanlıştır genellikle.Bizim bulduğumuz haklılık nedenleri kesinlikle doğrudur.Issızlığın ortasına bir ayna koyun,yaşadıklarınız sırasındaki davranışlarınıza,sözlerinize,dikkatle bir bakın.Birlikte bakalım.Benim aynadan yansıyan terazim bana hiç de doğru gözükmüyor.Ya sizlere aynadan yansıyan teraziniz nasıl gözüküyor.Yoksa boş ver teraziyi falan mı diyorsunuz.Aynaya hiç bakmaz mısınız…Bakınız,mutlaka bakınız.Nasılsa bir gün o ayna önümüze konacak.O zaman tüh be keşke dünyada iken baksaydım demek fayda sağlar mı dersiniz ?
Haksız konuşan birine öteki bağırdı ;Adam gibi konuş.Yine başka bir yerde şöyle denildi:Allah’tan kork.Yine başka bir yerde de :Bu kadar olmaz ki,denildi.
Adalet söz konusu ise aslan kesilmeliyiz.Ne dilimizde bir eğiklik,ne bükülme ,ne de tereddüt olmalı.Assalar bizi işte budur kardeşim diyebilmeliyiz.Sokrat’ın celladı olacak hakimlerine mertçe dediği gibi.Sokrat’ın savunmasını mutlaka okuyunuz.Ölüme giderken bile bir insanın nasıl cesur olduğunu ,inançlarını savunduğunu görün.Ve celladı olacak hakimlerin adalet dağıtma yerine nasıl melanet dağıttıklarını görün.Hallac-ı mansura bir bakın.Hz Ömer'in adaleti konusundaki örneklere bir bakın.Çevrenizdeki”bu adam var ya Allah’ın adamıdır” denilenlere bir bakın en azından.
Allah’ın adamı olmak ne güzel bir deyimdir.Ama Allah’ın adamı deyimini hak etmek o kadar kolay değildir.
Yani dostlar adaleti kendiniz için,ana babanız,akrabanız için değil ,Allah için yapın.Adalet Allah için yapılır. Bizler ana babamızı yakınımızda sanırız oysa Allah bize onlardan daha yakındır.Bunu hakkıyla bilsek,sindirsek içimize,her an hissetsek acaba adaletten şaşar mıydık ?
Ben şunları düşünüp anlatırken çok korkarım:Yaptığımız her davranış kaydediliyor her söz yazılıyor ve karşıma konacaklar.Vay o zaman benim halime…Nisa suresi 135. ayette dediği gibi.
Şimdi sözümüzü tekrar edelim ; İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran…
nisa 135 . Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah, ikisine de sizden daha yakındır. O halde, nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
15
ULAN SENİN ALLAH’INA DA KİTABINA DA
Sarhoşları izlemek hele onlarla birlikte olup yakından izlemek oldukça ibret vericidir.En önemli özelliklerinden biri içki içip Allah’ın yasakladığı,hoş görmediği bir şeyi yaparlarken Allah’tan çok söz etmeleri,dürüst olmaktan sık sık dem vurmalarıdır.Bir tür savunma mekanizması mı desek, ne desek. Ama kumar öyle değildir.Kumarda daha masa başına otururken düşmanlık duyguları gelip yüreğe girer.Ta ki masadan kalkıncaya kadar oyununa göre kah susup ses çıkarmayarak,kah kağıda zara söverek,ki bu gizliden rakibin şansına sövmektir.Hatta rakibe sövmektir.uyuşturucu zaten sonuç olarak kişiyi en sevdiğini bile tekme tokat dövmeye hatta öldürmeye yönelten bir illettir.
Bir gün sokakta bir genç içkili bir vaziyette Allah’a ,kitaba sövüyordu . Birden ortalık karıştı diğer bir genç bunu öyle bir dövmeye başladı ki görülmeye değer.Dayağı yiyince yalvarmaya başladı.Ne diyordu biliyor musunuz :Allah aşkına vurma !Döven gencin yanıtı kısa ve net oldu :Biraz önce Allah’a söven sen değil miydin ?
İçki asla şişede durduğu gibi durmaz,genellikle güzel başlayan söyleşiler içtikçe kavgaya döner.Hatta bıçaklar çekilir ,cinayetler işlenir.
Şeytanın en sevdiği yerler içki içilen yerlerdeki insanlardır.Şeytan bilir ki az sonra akıllarını kullanamayacaklar.O an geldiğinde saldırıya geçer.Önce gurur,kibir,ego gibi tatmini zor duyguları körükler.Zaten kişi bir kibrit çakılsa alev alacak bir benzin bidonundan farksızdır.Yani şeytan hiç zorlanmaz.
Ama içkinin çekiciliği de öyle fazladır ki.Bir an tüm sıkıntıların unutulduğu sadece kahkahanın hakim olduğu,neyin ne için yapıldığının bilinmesine rağmen pek fazla önem verilmediği ,uçuk bir zaman dilimi mutluluğu yaşanır.Ama yarın geldiğinde sadece paraya yazık olduğunu anlar.Hiç bir sorun çözülmemiştir.Para da gittiği için sorun daha da ağırlaşmıştır.Zengin için durum daha da vahimdir.Onlar kadın da getirerek bir sefahat alemine dalar giderler.Ertesi gün bu pahalı alemin acısını personelden ve kazık attığı müşteriden çıkarır.Daha çok para kazanmak için daha çok hile bulmak zorunda olduklarını bilirler.O şeytani ağın içindeki dostlarla hatırlı kişilerle al gülüm ver gülüm muhabbetleri başlar.
İçki sınavlarımızdan biridir.Ya bu hiçbir şeye faydası olmayan illeti terk eder sınavı kazanırız.Ya da bu yazıları yazan bana bir küfür sallayarak ve onlarca mazeret sıralayarak devam ederiz içkiye.Vallahi kimse kimseden sorumlu değil.Eğer devam etmeyi seçen varsa etsin.Kendine ve çevresine bela olmaya, ailesinin ana babasının rızkını yemeye içmeye, ana baba ise evlatlarının rızkını yemeye içmeye devam etsin.Kendisi bilir…
Çocuklarına bir şey almak yerine kumar oynayıp onların rızkını yiyenlerden söz etmenin tam sırası.Bu gerçekten çok acıdır.Nicelerini görmüşsünüzdür ki ev perişanken onlar kumara kazandıklarını yatırırlar.Ben bundan başka bir açıdan ilgilenmek istiyorum.
Dindeki evrensel ve ilahi değerlere sahip kimselerden söz etmek istiyorum.Bu kimseler öncelikle asla dinde kıyıdan köşeden yol alan kimseler değildirler.Örneğin içkiyi her zaman içip ramazanda bırakmak,cumayı kaçırmamak ama içkiye maaşı yatırmak,ben namaz kılmıyorum ama kalbim temiz içkiyi de Allah affeder demek gibi.Burada sorun şu.Bu insanlardan bazıları hatta çoğu samimi olarak ALLAH’A İNANMAKTADIR.Ama yanlışları da sürekli olarak tekrar etmektedirler.Elbette Allah süreklilik taşıyan güzel davranışları,ibadetleri ,ve devamlı bir şekilde her şeyde kendisini anıp anımsayanları,davranışlarını buna göre düzenleyenleri önde tutar.Kur’an’da bunu açıkça da belirtiyor.İkide bir tövbe edip tövbesini bozanın tövbesini istemediğini de söylüyor.İşte bunları meal okurken anlıyor insan.Şunu samimi olarak söylüyorum eğer insanlar meali sürekli her gün bir iki sayfa ya da bir iki ayet okuyup anlasalar,ne içerler ne kumar oynarlar.Çünkü Kur’an meali sürekli okunduğunda ilahi bir şekilde sizin neye ihtiyacınız varsa onu vermeye başlıyor.Yani
meal sizi okumaya başlıyor.Yüzlerce kez okuduğunuz halde ,ben niye bu ayeti görmedim diyor ve durup o ayeti okuyor, düşünüyor ve öğüt alıyorsunuz. Ama Allah sizin yönelme durumunuzu sürekli izliyor.Bu yönelmeyi parti başkanına yaranmak için mi yapıyorsun,ticarette kazanç sağlamak için mi yapıyorsun,ortak koştuğun şıhına yağcılık için mi yapıyorsun bunları biliyor.Bu tür sahtekarların peşine hemen şeytan takılıyor.Şu şeytanı da cisimli bir varlık olmaktan vazgeçelim artık.Şeytan bizi bir şekilde yanlış düşünmeye ve davranmaya yöneltmeye çalışan bir tanımlanamayan güçtür. Ama etkin bir güçtür.Öyle eskilerin anlattığı gibi sizi çarpmaz.Kur’an bunu açıkça yazıyor.Diyor ki:Şeytan size fiziksel bir zarar veremez.Yani sizi sapkınlığa itmeye çalışır ama tutup ta yere çarpamaz. Yukarda anlatılanları Maide suresinin 90. ve 91. ayetleri de söylüyor.Şimdi sözümüzü tekrar edelim ; İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran…
maide 90. Ey iman edenler! Uyusturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taslar, fal okları şeytan isi birer pisliktik; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.
maide 91. Şeytan; uyusturucu ve kumara sokularak aranıza düşmanlık ve şiddetli nefret yerleştirip sizi Allah'ı anmaktan, namazdan/duadan geri çevirmek ister. Artık son veriyorsunuz değil mi?
16
YALAN DÜNYA BE,YALAN DÜNYA…
Dünya yalan mı…Yalansa nasıl yalan? Biz ne arıyoruz o zaman bu dünyada.Alemler nasıl yaratıldı.İlk olarak ne vardı.Evet bu sorulara yanıt arayabiliriz.Ama bu tasavvufun işi.Biz sade bir kul olarak bu dünya’nın yalan olduğunu , ölümün gerçek olduğuna bakarak anlıyoruz.O kadar uzaklara gitmeye ne gerek var,ölüm öyle yakınımızda ki,Ve ölüm o kadar gerçek ki…Ölüm bu kadar gerçek olunca,dünya da o kadar yalan oluyor ki.Ama bu yalan dünyada yalan olarak yaşamıyoruz,gerçek olarak yaşıyoruz.Bazıları aksini savunsa da.Aksi olsa da bun u kanıtlayamadığımıza göre yaşıyoruz bu dünyada diyelim. Sonuç fazla değişmiyor.Dünyanın güzellikleri var.Çekiciliği var,bizim ona aşkımız yada meylimiz var.Dünyayı bir türlü düşmanımız belleyemiyoruz.Zaten böyle bir şey de istenmiyor ki bizden.Aslolan bu güzelim dünyada bu güzelim insanların arasında güzelce yaşamak.Şimdi diyorsunuz ki”bu kirlenmiş dünyada,kirlenmiş insanlar arasında kirlenmeden yaşamak kolay mı ?”Vallahi o bardağın dolu tarafını mı boş tarafını mı gördüğünüze bağlı.Yada artık iki tarafını da görmek gerek dersek daha mı doğru olur ne.Kim ne karışır ki .Herkes seçimini kendi yapacak.Ya dünyanın süslerini boynuna takıp gezecek,yada o süslere o kadar da önem vermeyecek.Çünkü kendisinin de o süslerle birlikte toprak olacağını bilerek yaşayacak.
Aslında bir yolu daha var ,kendine yeni ve değerli süsler yapıp boynuna takacak öyle yaşayacak.Takva süsü gibi mesela.
Ama gelin görün ki garip bir şekilde oyun ve eğlence süsü boynumuzdan hiç çıkmıyor.Bunlardan bazıları şunlar:Kahvelerde yeni adıyla cafelerde zaman harcayıp kütüphaneleri öksüz yetim koymak.Bir günün her türlü etkinliği arasına sadece ibadeti koyamamak.Sadece namaz kılarak çok büyük bir şekilde cennet ummak.Namazı din yapmak.İslamın şartını beşle sınırlamak,imanın şartını altıyla sınırlamak ,Allah’ın farzlarını 32 ile sınırlamak,Kur’an ile dostluğu kesmek,anlamadan okumak.İçki kumar sefahat alemlerinde zaman harcamak.Sigara içerken zaman öldürmek.Dedikodu yaparken ne kadar boşuna zaman harcandığını düşünmemek.Maçlara önem verdiğimiz,dizilere önem verdiğimiz kadar Allah’ın en güzel mesajlarının verildiği Kur’an mealini okumamak.Sohbet adı altında partilere yakın insanlar yetiştiren toplantılara katılıp, birkaç ilmihal bilgisi dışında bir şey öğrenmeden hazırlanan yemekleri yiyip içmek.(Bu partilere yandaş yetiştirme öyle çaktırmadan yapılıyor ki şaşarsınız.) Partilere yandaş kazandırmak elbette suç değil,suç olan Allah ile aldatarak bu işi yapmak.Bakınız size bu toplantılarda öğretilenlerden bir demet sunayım:Bunlar çok temiz kalpli birine ait.Ama bu kardeşim maalesef kötü bir şekilde aldatılmış.Bakın nelere inanıyor ve inandırmak istiyor.İmla hatalarını bilerek düzeltmedim.
Ramazan Geldiğinde Gög Kapıları Açılır
ve bütün şeytanlar zincirlerle bağlanır
Diğer Sünnet Namazlardan Bazıları Sabah Namazıyla
beraber 2 reket kuşluk namazı akşam namazından sonra
kılınan 2 rekat evvabin namazı gece namazını 8 yada 12
rekat kılabilirsiniz
ramazanda İftarı Hurmayla Açınız hurmanız
yoksa zeytin oda yoksa orucunuzu su ile
açınız Bildiğim Kadarıyla Sıralama Böyle
Ramazını bitirdiği halde kendini affetirmeyenin
burnu yerde sürtsün bir hadisten yazdım bu yazımı
Ramazanda Çektiğiniz bir tespi diğer aylarda
çektiğiniz bin tespihten üstündür tirmizi
Artı Ramazan Bayramındada Sanırım Tespi 1 e 1000 Fazlasıyla
Devam Ediyor sanırım Bayramıda iyi değerlendirmeyi tavsiye Ederim
Zenginler Gibi Hayır Hesanat Yapamıyoruz
Biz Fakirlerin Dereceleri Onların Yanında
Düşük Olur Dediler Resulullahta Onlara
Cevaben Namazlardan Sonra Bu Çektiğmiz
Tespiyi Tavsiye Etti Bu Sayede Onlara
Yetişirsiniz Dedi (Buhari Hadisindendir)
Her vaktin namazından sonra
33 subanallah 33 elhamdülillah
34 allahu ekber çekiniz (Termizi Hadisindendir)
Bu Tespihin Hayırlı Olduğunu Bir Hadisi
Şeriflerinde Resullah Övmüş Ve Bu Tespihin
Hayır Ve Bereket Yönünden Güzel Olduğunu
Resulullah Asabına Söylemiştir Bu Tespihat
Şöyledir
33 Estağfurullah 33 Elhamdülüllah 34 Allahu Ekber
Bu Tespih Gece Yatağa Yatıldığı Zaman Çekilir
(Buhari Hadisinden)
Bu Tespihide Resullullah Başka Bir
Hadisi Şeriflerinde Gece Yattığınız Zaman Çekiniz
Dünya ve içindeki herşeyden hayırlıdır deyip övmüştür
33 Subhanallah 33 Elhamdülüllah 34 Allahu Ekber
(Buhari Hadisinden)
Ramazan ayında çektiğiniz bir
tespi diğer aylarda çektiğiniz
bin tespihten üstündür (Termizi Hadisindendir)
unutmayınızki tespih evinizdeki bir
Hizmetçiden sizin için daha değerlidir
(Buhari Termizi)
Namazlardan Sonra Çekilen Herbir Tespih İçin.1500 Sevap
Yatarken Çektiğniz Herbiri için.1000 Sevap verilir.Termizi
Zikirlerde ölçüler belirtilmemiştir
milyon sevaplar bile hatta milyon
milyon sevaplar bile hatta milyar
milyar sevaplar hatta tirilyon tirilyon
sevaplar zikirler ve çalışmalarla
kazanılabilir yazdıklarım. tirmizi
birazda seyda hazretlerinin vaazlarından
derlemedir hörmetlerimle
ramazandan sonrasındaki ayda 6 gün oruç
tutan yılboyunca oruç tutmuş gibi sevap
kazanır bu ramazandan sonrasi,ki ayda 6 günlük
orucu parça parçada olsa bir ay içerisinde
tutulabilir tirmizi
her aydan üç gün oruç tutmakta makbul bir
oruçtur ayın 13.14.15. günleri tutulabilir bu
oruçların herbirinin değeri 10,ar güne eşittir
tirmizi
Ramazan orucundan sonra en değerli oruç
muharrem ayının orucudur bu orucun 9.veya
10 günü aşureye rastlar bu aşure orucuda
tutulabilir tutulması makbuldur
Allahu tealaya en sevimli oruç hazreti davudun
orucudur hazreti davut bir gün oruç tutar bir gün
yerdi ve düşmanla karşılaştığı zaman düşmandan
kaçmazdı tirmizi
sekine Buluta benziyen Allahu tealanın bir Mahlukudur
kuran okunan yerlere iner bu sekineyi hazreti peygamber
zamanında gören insanlar vardır
Besmele ile yapılan cinsellikten üzerine şeytan ağını
gerilemiyen insanlar türer derslerden
Ceğennem ateşi 70 cüzden ebarettir
bir cüzü dünyadaki kullandığımız ateşten
ibaret olup diğer 69 cüzü Allahu tealanının
katındadır
büyük sahabilerden birinin bir evi varmış
bazen kapısına bir dilenci gelirmiş dilenciyi
hep memnun edermiş o kadarki kapısına bir
dilenci daha gelsin diye evinin diğer yanına
bir kapı daha yaptırmış
bir yeriniz ağrırsa avcunuzun içine iyice okuyup
ağrıyan yerlerinize sürünüz
Bakınız bu öğrenilenlerin herhangi birinde Kur’an dan bir ayet gördünüz mü.Allah’ın övdüğü ve kullanmayanı yerdiği aklını işletmeden yana bir şey gördünüz mü.Hele sayılarla tesbih ne kadar din haline getirilmiş .O yüzden kadınlarımız habire evlerinde parklarda bahçelerde zikir sayacı ellerinde tesbih çekip duruyorlar.Oysa tesbih ve zikrin Allah’la yaşamak olduğunu,yapılan her işte,söylenen her sözde Allah’ı hatırlamanın zikir olduğunu,adaletten ayrılmamanın zikir olduğunu nasıl anlatacaksın ki…Tekrar tekrar söylenen ezbere sözlerin ise zikir olamayacağını.Allah bizi bu ilmihal bilgilerinin açıkça dini aşağılayan yerlerinden korusun.Maturidi aklı versin…En azından Atatürk’ün dediği gibi müsbet ilimle düşünen akıl versin…Yoksa bu çıkarcı yobazlar zaten dininin aslını aslı olan Kur’an mealinden öğrenmeyen milletin dinini büyük ölçüde yok ettiler iyice yok edecekler.Dinimiz bu zamanda olduğu kadar tahribe hiç uğramadı.Allah’a sığınmaktan başka çare yok.Bir de meal okuyarak asıl mesajı almaktan başka.
İşte böyle .Yalan dünya be kardeşim.Biraz övünme biraz dövünme.Bu dünya bir aldanış dünyasından başka bir şey değil.Hem aldanıyoruz hem Allah ile aldatılıyoruz. Hadid suresi 20. ayette denilen gibi.
Şimdi sözümüzü tekrar edelim ; İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran…
hadid 20 . Bilin ki, su iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarısından başka şey değildir. Bir yağmur misali ki, çıkardığı bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. Ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün. Nihayet bir ot ufantısı haline gelir. Âhrette şiddetli bir azap var, Allah'tan bir af ve hoşnutluk da var. Dünya hayatı bir aldanış/gurur aracından başka şey değildir.
17
SODOM VE GOMORE
Burada başlığı Sodom ve Gomore olarak koymamız o kadar önem taşımıyor.Bu Pompei veya Lut kavmi de olabilirdi.Hatta Ad kavmi Semud kavmi de.Toplumlardan söz etmek amaç.Şu bir gerçek ki ,bizden istenen toplum olarak barış içinde yaşamamız,ahlakta en ideal olanı yakalamamız,insanlık denilen kavramda bilinçli olmamız,yani insan gibi insan olmamız,mahallede kentte yurtta hatta Büyük Atatürk’ün dediği gibi dünyada barış için çalışmamız.Bunun ise bireysel olduğu kadar toplumsal olarak yaşanması.Muhakkak ki bireyin yarattığı etkisel alan ile toplumun yarattığı etkisel alan çok farklıdır.Yani evrensel değerlerde ileri giden toplumlara Allah yardım edeceğim demektedir.Toplumlar bu değerlerden kopuksa o değerlere değer veren bir toplum oluşuncaya kadar Allah yardımını kesmektedir.Kuran vurguyu özellikle topluma yapmaktadır.Bölük pörçük bir toplum,birbirine düşman edilmiş bir toplum elbette belalara da müstahaktır.(Layıktır)Hele hele bu günlerde vatanımızda sergilenen bölünmüşlüğe parçalanmışlığa gidecek yolları açan siyaset adamlarına dikkat ediniz.Bu vatanda kardeşçe yaşayan ve birbirleriyle kız alıp veren ortak kültür oluşturan yıllar yılı devam eden güzelliği çirkinliğe çevirenlere dikkat ediniz.Olayın ekonomik olduğu gerçeği ve bazı kültürel sıkıntılar olduğu göz ardı edilerek bölünme türküleri söyleyenlere dikkat ediniz.Bizler bu vatanı birlikte kurtardık kimse kimsenin düşmanı olma hakkına sahip değildir.Zaten bazı çıkar çevreleri dışında halk ta bunu bilmektedir.Ama sorunların özellikle ekonomik yönü çözümlenmezse insanların aldatılıp toplum huzurunun daha çok bozulması söz konusu olabilir.Bunları anlatmamızın nedeni Allah’ın, bir toplum barış ve huzuru sağlamazsa yardımı keserim sözünü hatırlatmak içindir.Bu topraklar içinde kim yaşıyorsa bu gerçeği görmelidir.Toplum olarak ahlaki bir çöküntü de olmamalıdır.Ahlaki çöküntüyü hemen birkaç fahişenin sırtına yıkmamalıyız.Ahlaki çöküntünün daha kötüsü adaletsizliğin rutin hale gelmesi,çıkarcılığın ahlak diye algılanmasıdır.Ve toplum yaşamında “Herkes yapıyor ben yapınca mı kötü oluyor “ ahlaksızlığının ahlak haline geldiğini görmüyor musunuz.Hepimiz bu dairenin içinde şöyle yada böyle yer almıyor muyuz ? Bakınız hiç kimsenin umurunda olmayan bir iki olaydan söz edeceğim.Bunlar ahlaksızlık değilse nedir.Benden fahişeleri örnek vermemi beklemeyin onlar anlatacaklarımdan daha temiz bence.Bir kalem pil dört metrekare toprağı zehirliyor.En iyimser hesapla ayda kişi başına bir pil atılsa altmış milyon pil doğaya atılır.Ki bu çok ama çok daha fazladır.Çarpalım dörtle 240 milyon metrekare alanı zehirleme gücü olan pilleri doğaya atmak ahlaksızlık değil de nedir.Attım gitti ne var diyemezsiniz.Kaç tane çocuğun yada yetişkinin ölümüne neden olduğumuzu biliyor muyuz.Katil olduğumuzun farkında değiliz.Evet sen ben o bizler gizli katilleriz.Ne yapalım o zaman.Atık piller için kutular var o kutulara atalım.Bunların dinle ne ilgisi var diyene derim ki;senin dinle ne ilgin var.Çünkü asıl din budur.Namaz kıl ama pille adam öldür .Din bu mu… ……….İkincisi hala çöpleri geri döndürerek değerlendiremiyoruz.Hadi sizlere bir şey demeyeyim.Sözüm kendime ben orman yakan bir caniyim,ben maden depolarını yok eden bir kiralık katilim,ben yetim hakkı yiyen biriyim,ben bu vatanın kalkınmaması için çalışan biriyim.Bunlar şaka değil.Kağıtları ambalaj artıklarını ,cam şişeleri,plastik şişeleri ve ambalajları ,teneke kutuları çöpe attığım için suçluyum.Ama benden daha suçlu olan belediyeler,başkanları,yardımcıları ,bakanlar ,başbakan,cumhurbaşkanı.
Bütün bu suçları toplumca işlemiyor muyuz.Üstelik umurumuzda da değil.O zaman bunun ahlak neresinde. Ahlaksızlığı birkaç fahişenin üstüne atacağımıza kendi yaptıklarımıza bir baksak…
Daha önce sözünü ettiğim için fazla üzerinde durmayacağım.Allah ile peygamberimizi gerçek yerlerinde algılamaz da Allah ile aldatanların peşinden gidersek,ana baba bacı kardeşi onlara yeğlersek ve Allah Peygamberimiz Kur’an için sözümüz yoksa ve toplumca bu aydınlığa kavuşamıyorsak Allah yardımını keser elbet.
Tövbe suresinin 24. ayeti bunları düşündürüyor insana. 69.-71.-112. ayetler gayet açık.Elbette Mevla’m en iyisini bilir.Yalnız ona dayanır ona güvenir ona yönelirim ben.Hepiniz Allah’a emanet olun dostlarım. Şimdi sözümüzü tekrar edelim ; İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran…
Tövbe 24. De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, esleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz."
Tövbe 69. Tıpkı sizden öncekiler gibi. Onlar kuvvetçe sizden daha zorlu, mallar ve çocuklar bakımından daha zengindiler. Kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Siz de kendi payınıza düsenle zevk sürdünüz. Tıpkı sizden öncekilerin kendi nasipleriyle zevklendikleri gibi. Tıpkı onların dalıp gittiği gibi siz de dalıp gittiniz. İste böylelerinin amelleri dünyada da ahrette de boşa çıkmıştır. İste böyleleri hüsrana batmıştır.
Tövbe 71. Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
Tövbe 112. Tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat ederken oruç tutanlar, rükû edenler, secdeye kapananlar, iyiliğe özendirip kötülükten sakındıranlar, Allah'ın sınırlarını koruyanlar... Müjdele o müminleri!
SON
Dostları ilə paylaş: |