kalpleri ve tenleri yatışır.
İşte bu Allah’ın hidayetidir.İsteyeni bununla doğru yola ulaştırmayı diler.
Allah’ın saptırdığı(tercihini bu yolda yapan)kimse ise,artık asla(kendisine)bir yol gösterici
bulamaz.
ZÜMER(39/23)
***
Muhteşem bir indiriliş,O Rahman ve Rahim’den…
De ki;”Ya bu vahiy Allah Katından gelmiş de,buna rağmen siz onu inkar etmişseniz,(neler olacağını/başınıza neler geleceğini)hiç düşündünüz mü?Kim derin bir
yabancılaşma içine düşen birinden daha sapık olabilir?”
Vakti geldikçe insana kainatın uçsuz bucaksız ufuklarında ve bizzat kendi iç
dünyasında mesajlarımızı(ayetlerimizi) göstereceğiz.Ta ki,bu vahyin tartışmasız bir gerçek
olduğu onlar için(herkes için) ortaya çıksın.Her şeye şahit olan senin Rabbin(insana)
yetmedi mi?
FUSSİLET(41/2,52-53)
***
(Ey insanlar!)Allah’ın fermanıyla geri dönüşün mümkün olmadığı O Gün gelmezden önce,Rabbinizin davetine uyun!O Gün ne sığınacağınız bir yer bulabilirsiniz,ne de
delilleri karartabilirsiniz!
ŞURA(42/47)
***
Siz (moral)değerleri hoyratça harcayan bir toplumsunuz diye,bu uyarıcı vahyi
(Evrensel Mesaj’ı)sizden geri mi çekelim?
ZUHRUF(43/5)
***
17
Kuşkusuz bu(vahiy),senin ve kavmin için bir şeref ve itibar kaynağıdır.(Tüm
insanlık için de!)Fakat zamanı gelince hepiniz(ona karşı aldığınız tutuma/tavra)göre hesaba
çekileceksiniz.
ZUHRUF(43/44)
***
Onlar hiç Kur’an üzerinde derin,derin düşünmezler mi?Yoksa kilit vurulmuş kalplere mi sahipler?(Yoksa kalplerinin üzerine kilit mi vurulmuş?)
MUHAMED(47/24)
***
(Ey Peygamber!)Elbet Biz seni bir şahit,bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.Şu nedenle ki(ey insanlar),Allah’a ve Elçisi’ne inanasınız,O’nu(n davasını)
destekleyip,O’na saygıda kusur etmeyesiniz ve sabah,akşam(sürekli olarak)O’nun yüceliğini
dillendiresiniz.
O Elçisi’ni doğru yol rehberliği ve hak din ile göndermiştir ki,bu dini diğer tüm (batıl)dinlere üstün kılsın.İşte (buna)şahit olarak Allah yeter.
FETİH(48/8-9,28)
***
Yoksa insan,(hakikatin)kendi arzu ve isteğine tabi olduğunu mu sanıyor?
(Onu bu kadar kibirlendiren nedir?)
Fakat dünya da ahiret de Allah’a aittir.
Şu halde artık sen de vahyimizden yüz çevirerek Bize sırt dönen ve tek arzusu bu
dünya hayatı(nın geçici zevkleri)olan kimseleri ciddiye alma!
Onların bilgi(ve idrak/kavrayış)ufku işte bu(dünya)ile sınırlıdır.Elbet senin Rabbin Kendi yolundan kimin saptığını en iyi bilendir,kimin doğru yola yöneldiğini de en iyi
bilendir.
NECM/53/24-25,29-30)
***
Doğrusu onlara,içersinde(gerçeği)gözlere zorla sokan haberler bulunan bir mesaj gelmiştir.Hedefe tam ulaştıracak çapta bir hikmet,fakat uyarının hiçbir yararı olmadı.
Artık sen de onlardan yüz çevir!(Gündemini düşmanların belirlemesin!)
KAMER(54/4-6)
***
Kulu(Muhamed’e)sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için hakikatin apaçık
belgeleri olan ayetleri indiren O’dur.Çünkü Allah,size karşı elbet çok şefkatli,çok merhamet-
lidir.
HADİD(57/9)
***
18
İman edenlerin,Allah’ı ve indirilen hakikati anınca ta kalplerinde(kalplerinin
derinlerinde)ürperti duymalarının vakti hala gelmedi m?Ta ki daha önce kendilerine vahiy
verilip de,üzerlerinden uzun zaman geçtiği için kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar
ki,onların bir çoğu yoldan sapmıştır.
HADİD(57/16)
BAKARA(2/74)
ENFAL(8/2)
*
(İbn Ömer bu ayeti okuduktan sonra,vahiyle diyaloğa girerek,gözyaşları içinde
şöyle demiştir;”Evet geldi ey Rabbim!”Biz de aynı şeyi söyleyebiliyor muyuz?)
***
İslam’a(Kur’an vahyinde kodlanmış bulunan tek hak dine)davet edildiği halde,
uydurduğu yalanı Allah’a isnat edenden daha zalim biri olabilir mi?Zaten Allah,zulme
gömülmüş bir topluluğa asla rehberliğini bahşetmez.
Onlar Allah’ın (hidayet)nurunu üfürükleriyle söndürmek için can atıyorlar.
Kafirler istemese de,Allah nurunu tamamlayacaktır.
Allah’tan başkasına ilahlık yakıştıranlar hoşlanmasalar da,Elçisi’ni yol rehber-
liği ve bütün(batıl)dinlere üstün kılmak için Hakk’ın dini ile gönderen (de) O’dur.
SAF(61/7-9) ***
Hakikati inkara şartlanmış olanlar yeniden diriltilmeyeceklerini sandılar.De ki;
“Hayır!Rabbime and olsun ki,kesinlikle diriltileceksiniz,sonra yaptıklarınız bir,bir gösterile-
cek!”Zira bu Allah’a çok kolaydır.
Şu halde(ey insanlar),Allah’a,Elçisi’ne ve indirdiğimiz nura (vahye/hakikate)
inanın.Allah,yaptıklarınızdan haberdardır.
TEGABÜN(64/7-8)
***
Ötesi yok!Gördüğünüz her şeye Ben yemin ediyorum.Göremediklerinize de!
Hiç şüpheniz olmasın ki,o(mesaj)şerefli bir elçinin sözüdür.
Ve o,bir şair sözü değildir.Ne kadar da azınız inanıyor.
Ve o,bir kahin sözü de değildir.Ne kadar da azınız düşünüyor!
O Alemlerin Rabbi Katından indirilmedir.(mutlak hakikattir.)
HAKKA(69/38-43)
***
19
Gerçek şu ki,bu vahiy muttakiler(sorumluluk bilincini kuşanmış olan mü’min-
ler)için bir uyarıdır!
Ama kesinlikle Biz,sizden yalanlayacak olanların çıkacağını da çok iyi biliyoruz.
Bir o kadar kesin olan da o ki,bu durum inkarı hayat tarzı edinenler için derin bir pişmanlık
kaynağı olacak!
Zira o(vahiy),elbette mutlak hakikattir!
Sözün özü;(Ey muhatap!)sen azamet sahibi Rabbin adına hareket et!
HAKKA(69/48-52) ***
İşte bu (vahiy/Kur’an) uyarı/hikmet dolu bir öğüttür.Artık dileyen Rabbine ulaş-tıran bir yol tutsun!
MÜZEMMİL(73/19)
***
Elbet bu hitap bir öğüt ve uyarıdan ibarettir.Gönüllü olan herkes ondan bir öğüt
alabilir.
ABESE(80/11-12)
***
Hakikat buyken(ey insanlar!)nereye gidiyorsunuz?
Bu vahiy tüm inanlık için bir uyarı ve öğütten ibarettir.
Sonuçta içinizden doğru yolda yürümeyi dileyenler/seçenler öğüt alır).
Zaten Alemlerin Rabbi Allah(size irade vermeyi)dilememiş olsaydı siz hiçbir şey
dileyemezdiniz.
TEKVİR/81/26-29) ***
Hepsinden/her şeyden öte,bu(vahiy/mesaj)şanlı şerefli bir hitaptır.Tarifsiz bir
hafızada (Levh-i Mahfuz’da)kayıt ve koruma alına alınmıştır.
BURUC(85/21-22)
***
ÖNCE ADALET :
(Ey Muhammed!)Biz sana,insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi (adaletle/hikmetle)hüküm verebilesin diye hakikatin ifadesi olan bu vahyi indirdik.Sakın hainlerden yana olma!(Onlarla tartışmaya girme,sana düşen ne ise onu yerine getir,ötesini Bana bırak!)
(Hz.Muhammed(AS)’in devlet başkanı olduğu göz önünde bulundurulursa,
ayetin kime-kimlere-gönderme yaptığı daha iyi anlaşılacaktır.)
NİSA(4/105)
20
Siz ey iman edenler!Allah için hakkı ayağa kaldırarak adaletin timsali olun ve
birilerine/başkalarına olan nefretiniz sizi adaletten sapmaya(haksızlık yapmaya) sevk etmesin!
Adil olun!Bu Allah’ın koruması altına girmenin (sorumluluk bilinci taşımanın)en en kestirme/
en güvenilir yoludur.Artık Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun!Şüphe yok ki Allah,bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
Allah,inanan ve ıslah edici iyi işler yapanlara günahlarının affedileceğini ve muhteşem bir ödüle kavuşacaklarını(kavuşturulacaklarını)vaad etmiştir.
*** MAİDE(5/8-9)
İmdi siz cezalandırdığınızda mutlaka sizin maruz kaldığınız miktarı aşmadan
cezalandırınız.(haksızlık etmeyiniz.)Yok eğer sabrederseniz-veya affedersiniz-bu,sabırda
direnenler için daha hayırlıdır.(Daha güzel sonuçlar doğurabilir.)
NAHL(16/126)
***
(Ve şöyle nida ettik/seslendik!)”Ey Davud!Elbet sana yeryüzünde iktidarı Biz
verdik.O halde insanlar arasında adaletle hükmet,(kimsenin)heva ve arzusuna kapılma ki,sonra seni Allah yolundan saptırırlar.(saptırmasınlar.)(Yanlış kararlar vermene-ve zulmetmene-sebep olurlar.)Şu kesin ki,Allah yolundan sapan kimseler,Hesap Günü’nü unutmalarından dolayı şiddetli bir cezaya çarptırılırlar.
(Bu hitap hiç kuşkusuz yönetici konumunda-ve yetkisinde-olan herkesedir.)
Yoksa iman eden ve ıslaha hizmet edenleri,yeryüzünde fesat çıkaranlar(bozgunculuk/adaletsizlik yapanlar)la bir mi tutsaydık!Yoksa sorumlu davrananlarla,sorumsuz(davranan)sapkınları bir mi tutsaydık.(O zaman adaletsizlik yapmış olmaz mıydık?)
SAD(38/26,28)
***
Ve Biz,Kıyamet Günü dosdoğru tartan(hassas/hilesiz)teraziler(Mizan)kurarız da,hiçbir kişi en küçük bir haksızlığa uğratılmaz;hatta,hardal tanesi ağırlığında bir şey olsa,
onu dahi gündeme getiririz.(ortaya koyarız.)Biz hesap görücü olarak yeter de artarız bile.
(Kimse-her konuda olduğu gibi-bu konuda da)Biz’den ileri-önümüze-geçemez.)
ENBİYA(21/47)
***
Yarattıklarımız(birey ve toplumlar/topluluklar)içersinde hakikate giden yolu
gösteren ve O’nun(onun)sayesinde adaletle davranan kimseler de vardır.
A’RAF(7/181)
21
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ :
Siz ey iman edenler!Kendinizin,ebeveyninizin ve akrabalarınızın aleyhinde de olsa,Allah için hakka şahitlik yaparak daima adaleti tesis etmeye çalışın.O kimse zengin olsun,fakir olsun,Allah’ın hakkı onların her birinin önüne geçer.O halde kendi/şahsi arzula-
rınıza uymayın ki,adaletten uzaklaşmayasınız.Ama eğer hakikati çarpıtırsanız,ve(ya)şahitlikten
kaçınırsanız,bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
NİSA(4/135)
***
Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik.”Ey kavmim!”dedi,”Yalnızca Allah’a kulluk edin!(Zira)sizin O’ndan başka kulluk edeceğiniz bir ilah yoktur!Bir de eksik ölçüp,tart-
mayın.Her ne kadar sizi şimdi refah içinde görüyorsam da,yine de ben sizi çepeçevre kuşata-
cak olan Bir Gün’ün gazabından korkuyorum.
Bu nedenle ey kavmim,ölçüde ve tartıda adaleti tam gözetin ve insanları hakları
olan şeylerden yoksun bırakmayın!Ve kötülüğü yaygınlaştırarak yeryüzünde ahlaki çürümeye/
çözülmeye meydan vermeyin!(sebep olmayın!)
HUD(11/84-85)
A’RAF(7/85)
***
O(Allah)size kendinizden bir örnek verir.Otoriteniz altında bulunan kimseleri,
size verdiğimiz servet üzerinde (söz sahibi)ortaklar olarak görüp,onlarla(otoritenizi)eşit olarak
paylaşır,size denk(statüde)olanlardan(birbirinizden)çekindiğiniz gibi onlardan da çekinir misiniz?
İşte Biz,akleden bir topluluğa ayetlerimiz böyle açıklarız.
RUM(30/28)
***
Ama kötülüğün cezası,ancak ona denk bir karşılık olabilir.Ne var ki,kim affeder
ve barış yaparsa,işte onun mükafatı Allah’a aittir.Şüphe yok ki O,zalimleri(haksızlık yapanla-
rı)asla sevmez!
Haksız bir saldırıya karşı meşru müdafaa dayanışması sergileyenlere gelince;
Onlar hiçbir yolla sorumlu tutulamazlar.
Sorumlu olanlar,sadece insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere güç kul-
lanıp saldırganlık yapan kimselerdir.Onları acıklı bir azap beklemektedir.
Yine kim sabreder ve affederse,iyi bilsin ki bu kararlılık ve direnç isteyen(büyük)
bir davranıştır.
ŞURA(42/40-43)
***
22
Tarafsız ve bağımsız hukukun uygulandığı her yer Medine’dir.(Medeni bir
toplumdur.)(*)
(*):Prof.Dr.Bayraktar BAYRAKLI
İNANÇLARA SAYGI :
Zorlama dinde yoktur.
Artık doğru ile yanlış birbirinden seçilip,ayrılmıştır.Şu halde kim şeytani güç
odaklarını reddeder de Allah’a inanırsa,kesinlikle kopmaz bir kulpa yapışmış olur.Zira Allah,
her şeyi sınırsız işitendir,her şeyi limitsiz bilendir.
BAKARA(2/256)
***
Allah Katında tek din (moral değerler sistemi)İslam’dır.Daha önce kendilerine
mesaj gönderilenler başka değil,yalnızca kıskançlıktan dolayı,kendilerine gerçeğin işareti
(hücceti)geldiği halde,farklı görüşlere saptılar.Kim Allah’ın mesajlarını inkar ederse,iyi
bilsin ki Allah,hesabı en seri biçimde görendir.
AL-İ İMRAN(3/19)
***
Yoksa onlar,Allah’ın dininden gayrı(bir inanç sistemi)mi arıyorlar?Oysa ki bütün göktekiler ve yerdekiler ister,istemez O’na teslim oldular.(Müslüman oldular.Çünkü
hepsi(sonunda)O’na varacaklar.(O’nun Huzurunda toplanacaklar.)
AL-İ İMRAN/3/83)
***
Her kim Allah’a kayıtsız şartsız teslimiyet yolundan(Müslümanlıktan)başka bir
din ararsa,bu kendisinden asla kabul edilmeyecektir.Üstelik o ahirette de kaybedenlerden olacaktır.
AL-İ İMRAN(3/85)
***
(Ey siz iman edenler!)Allah’tan başkalarına yalvarıp yakaranlara sövmeyin ki,
onlar da cehaletin verdiği nefretle Allah’a sövmesinler.Zira Biz,her topluma yaptıklarını (bu
tercihlerine müdahale etmeyerek)güzel gösterdik.Sonuçta onlar Rablerine dönecekler.İşte o
zaman yaptıkları kendilerine bir,bir haber verilecektir.
EN’AM(6/108)
***
23
Şahit olsun hareketli ve çok katmanlı yollarla/koordinatlarla/yörüngelerle
donatılmış(olarak görünen)gök;Elbet siz(ey insanlar!İnanç hususunda)gerçekten de farklı
görüşlerdesiniz!Savrulanlar kendi aleyhlerine savrulurlar.
Kahrolsun keyfi yargılarını kesin gerçek gibi pazarlayanlar.Ki onlar,gömüldük-leri bataklıkta debelenen gafiller(dir).
“Hesap Günü ne zamanmış bakayım?”diye söylenenler,(ileri geri konuşanlar)
dır.
ZARİYAT(51/7-12)
***
(Ey Nebi!)De ki;”Ey kafirler!
Asla kul olacak değilim sizin kul olduğunuz şeylere!
Siz de benim kul olduğuma kulluk edecek değilsiniz!
Zaten ben asla kulluk etmedim sizin geçmişte kul olduklarınıza.
Siz de benim kul olduğuma kulluk etmezsiniz
Sizin dininiz size,benim dinim bana.
KAFİRUN(109/1-6)
***
YÖNETİM/YÖNETİCİ :
Ver sen(ey peygamber/ve yönetici konumunda olan(lar))aralarında(insanlar
arasında)Allah’ın indirdiğine uygun olarak hükmet!Onların(inançsızların/sana karşı çıkanla-
rın)keyfi yargılarına uyma!Allah’ın sana gönderdiklerinden bir kısmında seni yanıltmalarından sakın!Eğer yüz çevirmekte ısrar ederlerse,iyi bil ki,Allah onları bir takım günahlarından dolayı(toplumu yanlış yönlendirdikleri için)cezalandırmak istiyor.Unutmayın ki insanların çoğu yoldan çıkmıştır.
Yoksa onlar cahiliye yasasını mı(kendi sınırlı ve kusurlu akıllarıyla ürettikleri,sırf dünyevi yararlılık ve çıkar ilişkilerini gözeten ruhsuz/vicdansız/adaletsiz yasaları)istiyorlar?Aklı başında(kendini/haddini bilen)bir toplum için Allah’tan daha iyi yasa yapıcı olabilir mi?
MAİDE(5/49-50)
***
24
Ve Allah’a ve O’nun Elçisi’ne tabi olun ve birbirinizle didişmeyin!Sonra diren-
cinizi yitirirsiniz,rüzgarınız da kesilir.Kesinlikle direnin,unutmayın ki Allah,(hakikat üzere sabırla)direnenlerle beraberdir.
ENFAL(8/46)
***
Allah ve Rasulü bir konuda hüküm verdiği zaman,inanan bir erkek ve kadının
kendi işlerinde kişisel tercihlerine göre hareket etmeleri düşünülemez.Zira kim Allah ve Rasülü’ne isyan ederse,işte o apaçık bir sapıklığa gömülmüş olur.
AHZAB(33/36)
***
Ama hayır,Rabbine and olsun ki,aralarında tartıştıkları her konuda seni(ey Nebi!)hakem yapmadıkça,sonra da senin hükmünde içlerinde hiçbir tereddüt taşımaksızın,tam
bir teslimiyetle uymadıkça iman etmiş sayılmazlar.(Bu ilke her zamanda/mekanda geçerlidir.)
NİSA(4/65)
***
Allah’a ve Peygamber’e itaat eden kimseler,Allah’ın kendilerine nimet verdiği
Peygamberler,Hakk’a sadık kalanlar,hayatını imanına şahit kılanlar ve iyiliği yayanların safında olurlar.Bunlar ne güzel dostturlar.
Bu Allah’ın bir lutfudur.Ve(bunu birinin bilmesi gerekiyorsa)her şeyi bilen
(olarak)Allah yeter!
NİSA(4/69-70)
EHLİYET VE LİYAKAT :
(ULUL EMRE İTAAT)
Allah,size emanet edilen şeyleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verecek olursanız adaletle hüküm vermenizi emrediyor.
Allah size ne de güzel öğüt veriyor.
Zira Allah,akıl/sır ermez bir biçimde her şeyi işiten,her şeyi görendir.
Siz ey iman edenler!Allah’a,Peygamber’e ve aranızdan alanlarında yetkin ve otorite sahibi olanlara itaat edin;bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz,onu Allah’a ve Peygamber’e götürün,tabi eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız.Bu,en iyi seçimdir ve sonuç açısından da en verimli olandır.
NİSA(4/58-59)
***
25
Bu ayetleri çağdaşlaştırdığımız ve güncelleştirdiğimiz zaman,ne kadar yeni/
taze,geçerliliğini ve evrenselliğini koruduğunu yalnız iman edenler(müslümanlar)için değil,
her insan topluluğu için geçerli-ve gerekli-olan ilahi bir ilke/buyruk olduğunu anlarız.
Her toplumun sorunları için en iyi,en doğru çözümü ancak Allah ve O’nun
buyruklarını birebir hayata geçiren Elçisi üretebilir,ortaya koyabilir.
Onların önerilerine(yani topyekün Kur’an’a) uyan bireyler ve toplumlar sorun-
larını çözebilir,dünya ve ahiret mutluluğunu elde edebilirler.
***
EMEĞE SAYGI :(Emeğin değeri/karşılığı)
Ve Biz,her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.Nitekim Kıyamet Günü
onun önüne(dünyada yapıp ettiği)her şeyi kayıtlı bulacağı bir sicil koyacak(ve diyeceğiz ki);“Oku sicilini!Bugün kendi hesabını görmek için sen sana yetersin!”
İSRA(17/13-14)
***
Her insanın (akıbeti)kendi kazandıklarına(emeğine/müktesebatına)bağlıdır.
MÜDDESSİR(74/38)
***
MEŞVERET/DANIŞMA/ŞURA :
Yine onlar,Rablerinin(davetine)koşarlar,namazı hakkını vererek eda ederler.
Bütün toplumsal/sosyal işlerini/sorunlarını aralarında(ortak akılla/her türlü
düşünce ve fikirlere önem ve değer vererek)danışma(şura/istişare)yoluyla çözüm yoluna
giderler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden harcarlar.
(Bu ayet ortak aklın ve toplum psikolojisinin temel ilkesi olarak anlaşılabilir.)
ŞURA(42/38)
NUR(24/62)
***
26
İDEAL BİREY VE TOPLUM :
İşte böylece sizin dengeli(dengeleyici,inanlığı şefkatle kucaklayıcı)bir “ümmet/
topluluk” olmanızı istedik ki,insanlığa model ve örnek olasınız ve Rasul de,size-ve insanlığa-
örnek ve model olsun.Elçi’ye uyanların arasında topukları/ökçeleri üzerinde gerisingeri dönenleri seçip,ayırmak için,senin daha önce yöneldiğin yönü kıble olarak tayin ettik.(belirle-
dik).
Hiç şüphesiz bu olay,Allah’ın doğru yolu gösterdikleri(hidayete erdirdikleri)
hariç,herkes için zor bir sınavdı.Allah,sizin imanda ısrarınızı kesinlikle zayi etmeyecektir.
Elbette Allah,insanlara(cümle yaratılmışa)karşı sınırsız bir şefkat,sonsuz bir merhamet sahibidir.
BAKARA(2/143)
***
Fakat insanlar içersinde-ne yazık ki-Allah’tan başka bir takım varlıkları Allah’a
eşdeğer rakip güçler olarak görüp,onları Allah’ı sever gibi sevenler de var.Oysa ki,iman edenler en çok Allah’ı severler.(Böyle yaparak)kendi kendilerine kötülük/haksızlık edenler,azaba uğratıldıkları zaman görecekleri gibi,keşke tüm kudretin sadece Allah’a ait olduğunu ve azabı en çetin olanın yalnızca Allah olduğunu görseler!(bu dünyadayken idrak etseler!)
Kendi(leri)ne ilahlık yakıştırılanların,ilahlık yakıştıranlara kökten sırt döndüğü zaman gelip de azabı görünce,birbirleri arasındaki bütün ilişkiler kesiliverecek.
İlahlık yakıştırılanlar da diyecek ki;”Keşke elimize dünyaya ikinci kez dönme
fırsatı geçse (verilse) de,onların bize sırt döndüğü gibi,biz de onlara sırt dönsek!”
Böylece Allah onlara yaptıkları tüm işleri derin bir pişmanlık(kaynağı)olarak gösterecek ve onlar ateşten de çıkamayacaktır.
BAKARA(2/165-167)
***
Gerçek erdem,yüzlerinizi doğuya ya da batıya döndürmeniz değildir.Fakat gerçek erdem,kişinin Allah’a,ahiret gününe,meleklere,ilahi kelama,peygamberlere inanması,,malı-ona sevgi duymasına rağmen-yakınlara,yetimlere,yoksullara,yolda kalmışlara,isteyenlere ve özgürlüğü ellerinden alınanlara vermesi,namazı istikametle kılması,zekatı gönlünden gelerek vermesidir.
Onlar söz verdikleri zaman sözlerinde dururlar,şiddetli zorluk ve darlıklara karşı
göğüs gererler.İşte bunlardır sözlerinde sadık kalanlar.Takvaya ermiş olanlar da bunlardır.
BAKARA(2/177)
***
27
(Ey siz iman edenler,ey insanlar!)Birbirinizin mallarını gayr-ı meşru bir biçimde
yemeyin ve günaha girerek bile,bile insanların hakkını yemek için o malları kullanarak yetkililere ulaşmayın!(Rüşvet ve torpil aracılığıyla işlerinizi yoluna koymaya kalkmayın!)
BAKARA(2(188)
***
Bütün insanlık(başlangıçta)tek bir topluluk idi.(Sonradan yoldan çıkıp parçalandı.)
Allah peygamberlerini müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi.Onlarla birlikte hakikatiortaya koyan vahiy(ler)gönderdi ki,insanlar arasında ihtilafa(anlaşmazlığa)düştükleri
konularda hakem olsun.Buna rağmen,kendilerine hakikatin apaçık belgeleri geldikten sonra,aralarındaki kıskançlık(lar/çekememezlikler)yüzünden O’nun mesajı hakkında ihtilafa düşenler,bizzat bu vahyin gönderildiği insanlardı.Ne ki Allah,iman edenleri Kendi iradesiyle,hakkında ihtilafa düştükleri hakikate doğru yöneltti.Allah,dileyen kimsenin doğru yola yönelmesini işte böyle diler.
BAKARA(2/213)
***
İnsanlık başlangıçta aynı duygu,düşünce ve ideal etrafında toplanmış bir topluluktan oluşuyordu.Fakat sonradan ayrı görüşlere saptılar.Ve eğer Rabbin(iz)tarafından daha önceden bir yasaya bağlanmamış olsaydı,onların kendi aralarında tartıştıkları (anlaşmazlığa düştükleri)konularda(daha başından)hüküm verilip iş bitirilirdi.
YUNUS(10/19)
***
Kadınlara,oğullara,altın ve gümüş cinsinden yığılmış servetlere,gözde ve nişan vurulmuş(nişanlı)atlara,sürülere ve ekinlere tutkulu bir sevgi duymak insanoğluna cazip kılındı.
Bütün bunlar dünya hayatının geçici zevkleridir,fakat en güzel gelecek Allah Katındadır.
De ki:”Size bütün bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi?Sorumluluk bilincine sahip olanlar(takva sahipleri) için,Rableri Katında zemininden ırmaklar çağlayan
yerleşip kalacakları cennetler,tertemiz eşler ve Allah rızası vardır.”
Allah kulları(nı)her haliyle görür.
AL-İ İMRAN(3/14-15)
***
28
Siz(ey müslümanlar!)İnsanlık adına çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz.(top-
lumsunuz.)İyi ve doğru olanı teklif eder,kötü ve yanlış olandan sakındırırsınız.Zira Allah’a güvenip,inanırsınız.Eğer Kitap Ehli de(Allah’a)güvenip inansaydı,haklarında hayırlı olurdu.Onlardan(Allah’a)güvenip,inananlar varsa da,çoğunluğu yoldan çıkmıştır.
AL-İ İMRAN(3/110)
***
Her can ölümü tadar(tadacaktır.)Ve Kıyamet Günü’nde,karşılıklarınız size tam olarak ödenir.Ve kim ateşten uzaklaştırılır da,Cennete alınırsa,işte o murada ermiş olur.Bu dünya hayatıysa,aldatıcı bir tatmin aracından başka bir şey değildir.
Elbette mallarınızla ve canlarınla sınanacaksınız.Ve hem sizden önce vahye muhatap olanlardan,hem de Allah’tan başkasına ilahlık yakıştıranlardan birçok incitici söz işiteceksiniz.Ama,eğer direnir ve sorumluluk bilincini kuşanırsanız(iyi olur)fakat unutmayın ki bu,bir azim işidir.
AL-İ İMRAN(3/185-186)
***
Mü’minler (ve tüm insanlar)arasında hayasızca söylentilerin yayılmasından hoşlanan kimseleri,bu dünyada da,ahirette de can yakıcı bir yalnızlığa(mahrumiyete) terk
edeceğiz.(Bir şeyin iç yüzünü)Allah bilir,fakat siz bilmezsiniz.
Ya Allah’ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti bulunmasaydı?
Hele ki Allah,çok şefkatlidir,pek merhametlidir.
Siz ey iman edenler!Şeytanın adımlarını izlemeyin!Kim şeytanın adımlarını izlerse iyi bilsin ki,(Şeytan)sadece hayasızlığı ve akl-ı selime aykırı olanı emreder.
Ve eğer Allah’ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti bulunmamış olsaydı,sizden hiç kimse ebediyen(günahtan)arınamazdı.Lakin(Allah) arınmak isteyen kimseyi arındırmayı diler.Zira Allah(arınmak isteyen herkesi)çok iyi işitir ve çok iyi bilir.
Dostları ilə paylaş: |