Allah, Kuranıkerim’i tüm insanlığa rehber olsun diye göndermiştir. Onun temel amaçlarını şöyle sıralayabiliriz:
1. İnsanların ve diğer varlıkların yaratıcısının Allah olduğunu bildirmek:
Kuranıkerim evrende bulunan sınırsız sayıda varlıklıklara, bunlar arasındaki muazzam ilişkiye ve evrendeki mikro planda ve makro düzeyde ilişkiler ağına dikkatimiz çeker. Bunların sahipsiz ve yaratıcısız olmadığına, onların boş ve nedensiz olarak yaratılmadığını vurgular. Bütün bu varlıkların yaratıcısının, hakiminin, yöneticisinin Allah olduğunu bildirir.
2. İnsanların varlıklar içinde seçkin bir yerinin olduğunu ve sorumluluklarının bulunduğunu bildirmek:
2. İnsanların varlıklar içinde seçkin bir yerinin olduğunu ve sorumluluklarının bulunduğunu bildirmek:
Allah insanı varlıkların en üstünü ve en vasıflısı olarak yaratmış, diğer varlıkları onun emrine vermiştir. İnsan, akıl ve becerileriyle keşfedebildiği varlıkları inceler, kullanır ve yönetir, yaşatır veya dönüştürür. Allah, insana bu gücü verenin kendisi olduğunu, bunu unutmamasını, eğer unutursa yeryüzünün düzeninin bozulacağını hatırlatır. Çünkü yaratıcısını tanımayan insan, ya kendini ya da başka güçleri tanrılaştıracak ve onun emrettiklerini yerine getirecektir.
3. İnsanların davranışları, işleri ve sorumlulukları hakkında yönlendirici bilgiler vermek:
3. İnsanların davranışları, işleri ve sorumlulukları hakkında yönlendirici bilgiler vermek:
Yaratıcı, insanlara işlerinde ve davranışlarında nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu genel hatlarıyla bildirmiştir. Bu sayede insanlar, arzu ve isteklerinin etkisiyle yanlışı doğru, doğruyu yanlış görmekten kurtulmuşlardır. İnsanlar bu ilkelere uyduklarında işlerini doğruluk üzere yürütecek, yeryüzünde hak ve adaletle yaşayacaklardır.
4. İnsanların yaptıklarından ve yapması gerekirken terk ettiklerinden dolayı sorumlu olduklarını ve bunların hesabını vereceğini bildirmek: Allah insana yüce duygular ve amaçlar verdiği gibi, adi ve bencilce duygular da vermiş ve insandan onlar arasında denge kurmasını, doğru olanı seçmesini yanlış ve kötü olandan uzaklaşmasını istemiştir. İnsan doğruyu bulma, yanlıştan uzak durma ve kaçınma çabası içindeyken, bu yolla kendini olgunlaştıracak ve cennete layık bir varlık haline gelerek ölümsüzlüğe erecektir. Allah, Kuranıkerim aracılığıyla bize sorumluluğumuzu hatırlatır ve dengeleri iyi kuramayıp yanlışlara ve kötülüklere daldığımızda, bunun doğal bir sonucu olarak acı ve ızdırapla karşılaşacağımızı bildirir; bizi uyarır.
Kuranıkerim’in, ondan önceki kutsal kitapların, bütün peygamberlerin gönderiliş amaçları işte bu dört maddeden ibarettir.
Kuranı Kerim’in Yol Gösterdiği Konular
1- Doğru Bilgi
2-Doğru İnanç
3- Doğru Davranış
1-Doğru Bilgi
Kuranıkerim söz konusu olduğunda ‘doğru bilgi’yle daha çok ‘hikmet’ kavramını anlıyoruz. Hikmet, yargı ve kararlarda isabetli olmak, amacı doğru kavramak, doğru hareket etmek gibi anlamları içine almaktadır.
İnsanlar, varlıklar üzerinde çeşitli çalışmalar yapmışlar, uzay boşluğundaki şu minik küredeki varlığımızı anlamaya çalışmışlardır. Varlığı anlamlı hale getirme yolunda çok çeşitli sezgiler, yorumlar, açıklamalar yapılmıştır. Fakat bunların hangisi doğru ve güvenilirdir?
Yüce Allah, doğru bilginin Kuranıkerim’de olduğunu bildiriyor ve diğer peygamberlerin, onların toplumlarının yaşadıkları olayları kanıt olarak gösteriyor. “Tarih boyunca sürekli tekrarlanıp duran gerçekleri görün” diyor. Diyebiliriz ki, Kuranıkerim’in doğru bilgisi öncelikle inançlar konusundadır.
İkinci olarak, Kur’an’ın doğru bilgisi insan davranışları, işleri ve uygulamaları konusundadır. İnsanların ortak arayışlarından biri de düzgün davranış ve adil uygulamaların nasıl olacağıdır? İnsanların üzerinde bir güç, her şeyin hakimi olan Allah, bu konuda da en doğru bilgiyi peygamberi aracılığıyla bildirmiştir.
İkinci olarak, Kur’an’ın doğru bilgisi insan davranışları, işleri ve uygulamaları konusundadır. İnsanların ortak arayışlarından biri de düzgün davranış ve adil uygulamaların nasıl olacağıdır? İnsanların üzerinde bir güç, her şeyin hakimi olan Allah, bu konuda da en doğru bilgiyi peygamberi aracılığıyla bildirmiştir.
İnsanların ortak meraklarından biri de ölüm ve sonrasıdır. Ölen kişiye ne olmaktadır? Sanki hiç doğmamış gibi silinip gitmekte midir? Yoksa gerçek varlığı olan benliği boyut mu değiştirmektedir? İşte Kuranıkerim bu konuda da doğru bilgiyi vermekte, insan ruhunun kıyamet gününe kadar bekletileceğini, kıyamet günü hesaba çekilmek üzere yeniden hayat bulacağını, hesabına göre mutlu veya mutsuz olacağını bildirmektedir.
Kuranıkerim’in temel amaçları içinde, insanlara bilimsel bilgi vermek yer almaz. Bununla birlikte o, bazı fiziksel, biyolojik, kozmik ve sosyolojik gerçekleri, kendi doğrularına kanıt olarak gösterir.
2-Doğru İnanç
İnanmak insanın doğasında vardır. Allah bu duyguyu, gönüllerin gerçek sahibini bulsunlar diye insanların kalbine yerleştirmiştir. İnsan aklı da yanına alarak, her şeyin yaratıcısı olan gerçek dostu bu duyguyla arar. Bununla birlikte yaşam, hile ve tuzaklarla doludur. Gölgeler, gerçekmiş gibi görünür; hazlar ve zevkler baş döndürür. Korkular ve meraklar, sisler içinde bulanık inançlar, boş hayaller ve vehimler üretir; erk tutkunları sahte tanrılar yaratır ve putlar aracılığıyla insanları zapturapt altında tutmaya çalışır…
İnsanı doğru inançlara varmasını engelleyen tuzaklardan biri de, geçmiş yılların insanların önüne ve arkasına ördüğü duvarlardır. Yüce Allah’ın müşrikler için buyurduğu gibi:
“Onların önlerine bir duvar, arkalarına bir duvar çekip, gözlerini perdeledik… onlar göremezler…” (Yasin 9)
Dünyaya gelen bir çocuk büyür, yetişkin olur ama kendi beyniyle düşünmezse, çevresindekilerin, babalarının atalarının beyniyle düşünür; aynı yanlış inançları sorgulamaksızın devam ettirir.
Dünyaya gelen bir çocuk büyür, yetişkin olur ama kendi beyniyle düşünmezse, çevresindekilerin, babalarının atalarının beyniyle düşünür; aynı yanlış inançları sorgulamaksızın devam ettirir.
Yaşamdaki hile ve tuzaklar, insanın yaratıcıyı bulma duygusunu emer; yanlış yönlere yönlendirir; boş umutlar peşinde tüketir. Neyse ki Allah’ın merhameti sonsuzdur. İnsanlara Kuranıkerim gibi, doğru inançları gösteren bir kitap göndermiştir.
İnsanların ihtiyaç duyduğu inançların en doğrusu ve en kalbe yatkın olanı Kuranıkerim’dedir. Evren ve içindekileri yaratan kimdir? İnsanı kötülüklerden kim korur? İnsan kime sığınabilir? Kime güvenebilirim? Kime sığınabilirim? Sonsuz huzura nasıl varabilirim? Buna benzer bütün soruların cevabını, Allah Kuranıkerim’de insanlara hediye etmiştir.
İnsanların ihtiyaç duyduğu inançların en doğrusu ve en kalbe yatkın olanı Kuranıkerim’dedir. Evren ve içindekileri yaratan kimdir? İnsanı kötülüklerden kim korur? İnsan kime sığınabilir? Kime güvenebilirim? Kime sığınabilirim? Sonsuz huzura nasıl varabilirim? Buna benzer bütün soruların cevabını, Allah Kuranıkerim’de insanlara hediye etmiştir.
Allah, doğru inançları insanlara binbir yolla anlatır; mantıksal düşünenlere mantık yoluyla, görsel düşünenlere manzaralar resmederek, duygusal kimselere duygu yüklü anlatımlarla, hikayeden hoşlananlara kıssalarla… Kimi zaman ödüller vaat eder; kimi zaman ağır uyarılarda bulunur… Bütün bunların hepsi, insanların doğruyu bulmaları içindir.
3-Doğru Davranış
İnançlar, peşinden eylem ve davranışları getirir… Bu kaçınılmazdır. Eylem ve davranışları tetiklemeyen inanç, ya sahtedir ya da hastalıklı…
Kuranıkerim bu nedenle imanla birlikte ‘salih amel’i anar. Salih amel demek, “Allah’ın hoşnut olduğu, insanların yararına olan, insana sevap kazandıran her türlü iyi, güzel ve yararlı iş” demektir.
Kuranıkerim, insana verdiği öğütlerle onu doğruya ve iyiye yönlendirir. Allah, insanların mutlaka salih amel işlemelerini emreder… Niçin? Çünkü insanlardaki inanç, ancak bu sayede saflaşır, berraklaşır. İnsan yaşamından geriye kalacak olan da salih ameller değil midir?
Kuranıkerim’in davranışlar konusundaki öğretisini şöyle özetleyebiliriz:
Kuranıkerim’in davranışlar konusundaki öğretisini şöyle özetleyebiliriz:
Yaptığın her işte asıl amacın Allah rızasına ermek olsun… (İşlere besmele ile başlamanın esprisi budur)
Yaptığın işlerde adalet üzerine ol.
Hoşgörülü, affedici ve merhametli ol.
Sana verilen nimet ve imkanları, ihtiyaç sahipleri ve dostlarınla paylaş.
Yaptığın her işin sana geri döneceğini ve hesaba çekileceğini unutma.
Kur’an-ı Kerim’i Okumak
“Çok okunan” anlamına gelen Kur’an sözcüğü, anlamına yakışır bir biçimde, indiği günden bu yana en çok okunan kitaptır. Kur'an okumaya'kıraat' denir.
Kuranıkerim’i okumak ibadettir. Kur’an okuyan biri, onun her bir harfinden sadaka sevabı kazanır.
Sevgili Peygamberimiz (s), Kur’an okumanın bir bereket olduğunu; Kur’an okumayı terk etmenin ise zarar ve ziyan vesilesi olduğunu bildirmiştir. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
Sevgili Peygamberimiz (s), Kur’an okumanın bir bereket olduğunu; Kur’an okumayı terk etmenin ise zarar ve ziyan vesilesi olduğunu bildirmiştir. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Kur’an’ı okuyunuz, zira Kur’an Kıyamet Günü Kur’an ehline şefaatçi olarak gelir. İki çiçek olan Bakara ve Al–i İmran Sureleri’ni de okuyunuz, zira bu ikisi kıyamet günü bulut gibi veya saf halinde iki kuş topluluğu olarak onları okumaya devam edenleri savunmak için gelir. Bakara Suresi’ni okuyunuz, zira bunun elde edilmesi berekettir, terk edilmesi zarardır. O’na sihirbazlar da güç yetiremez."
“Kur’an okuyanlara: “Oku, yüksel, dünyada düzgünce okuduğun gibi oku, senin makamın en son okuduğun ayete kadardır denilir.”
“Kur’an okuyanlara: “Oku, yüksel, dünyada düzgünce okuduğun gibi oku, senin makamın en son okuduğun ayete kadardır denilir.”
Peygamberimizin bu konuda bazı hadisleri şöyledir:
“Kur'an Allah'ın bir ziyafetidir.O'nun ziyafetine gücünüz yettiği kadar yönelin.”
“İnsanların ibadette en ileri olanı, Kur'an'ı en çok okuyanıdır.”
"Devanın hayırlısı Kur'an okumaktır."
"Kim Kur'an'ı hakkını vererek okursa kendisine şehit sevabı vardır.”
"Kim Kur'an'ı hakkını vererek okursa kendisine şehit sevabı vardır.”
“Yaşadığınız mekanı namaz kılmak ve Kur'an okumakla nurlandırın.”
“Size şifa kaynağı bulunan iki şey söyleyeyim: Bal ve Kur'an”
“Kim Allah ve Peygamberinin kendisini sevmesinden mutluluk duyuyorsa, Kur’an’ı okusun”
Kur’an’ı anlayarak okumanın değeri daha yücedir. Kur’an’ın dili Arapça olduğu için onu anlamanın yolu, ya onun dilini güzelce öğrenmek ya da meal veya tefsirlerden yararlanmaktır.
"Kur'ân'ı öğreniniz! Şüphesiz ki siz onu okurken, her bir harfine karşılık on sevap alırsınız. Ben, "elif lâm mîm" bir harftir demiyorum. Elif bir, lâm bir, mîm de bir harftir. Her harfe mukabil on sevap vardır."
Yukarıdaki hadîste kısaca, Kur'ân okuyanın, okuduğu her harfe karşılık on sevap alacağı ifade edilmiştir. Hattâ Kur'ân'ı zorlanarak okuyanların bile sevaba nail olacağı, üstelik iki kat sevap alacağı haber verilmiştir:
“Kur'ân okumakta usta olan, ‘sefere’ denilen kerim ve itâatkar meleklerle beraberdir. Kur'ân'ı güçlük çekerek/kekeleyerek okuyana ise iki kat mükafat vardır.”
“Kur'ân okumakta usta olan, ‘sefere’ denilen kerim ve itâatkar meleklerle beraberdir. Kur'ân'ı güçlük çekerek/kekeleyerek okuyana ise iki kat mükafat vardır.”
Böylesine önemli olan bir Salih amelin önemini vurgulamak için olmalı ki, Peygamberimiz, Kur'ân'ı öğrenen ve onu başkalarına öğretenle ilgili olarak şu müjdeyi vermiştir:
"Sizin en hayırlınız, Kur'ân'ı öğrenen ve onu başkalarına öğretendir."
Kur'ân okumanın ve dinlemenin pek çok faydasının olduğu muhakkaktır:
Kur'ân okumanın ve dinlemenin pek çok faydasının olduğu muhakkaktır:
"Öyle ise, Kur'ân okunduğunda hemen ona kulak verin, susup dinleyin ki merhamete nail olasınız." (A'râf 7/204)
"Allah'ın evlerinden (herhangi) bir evde, Allah'ın kitabını okuyan, aralarında mütalâa eden topluluğa huzur iner; onları rahmet bürür, melekler kuşatır ve Allah kendi katındaki kimseler arasında anarlar."
Müslüman düşünürler bir yana, Batılılar bile bu konuda görüş beyanında bulunma ihtiyacı hissetmişlerdir. Meselâ, Blachere şöyle der:
Müslüman düşünürler bir yana, Batılılar bile bu konuda görüş beyanında bulunma ihtiyacı hissetmişlerdir. Meselâ, Blachere şöyle der:
"Vahyolunan Kelâmullah'ın yüksek sesle okunması, dinleyenleri mu'cizevî bir tesir altında bırakır."
John Davenport, konuya ilişkin olarak: "Arapça bilmeyen bir kimse Kur'ân'ı dinlediğinde, onun Arapça eserlere olan üstünlüğünü derhal anlar..." derken,
Jeanâ Paul Roux adlı doğu bilimcisi de, okunan Kuranıkerim'i dinlemenin önemini ve meydana getirdiği etkiyi şu sözlerle anlatmaktadır :
Jeanâ Paul Roux adlı doğu bilimcisi de, okunan Kuranıkerim'i dinlemenin önemini ve meydana getirdiği etkiyi şu sözlerle anlatmaktadır :
"İslâm'ın yayılmasında Kur'ân okumanın, başka her türlü sözden daha büyük bir etken olduğu bir çok kanıtla sabittir. En inatçı düşmanlar bile Kur'ân'ı dinler dinlemez birdenbire duraklıyorlar, çoğunlukla hemen imana gelip Kelime-i Şehâdet getiriyorlardı. Âyetlerdeki kelimelerde ne fevkalâde bir kuvvet ve kudret vardır!"
Jacques C. Risler'in : "... Kur'ân'ın kuvvet ve kudretiyle güzelliğini ve aynı zamanda lâfız asaletini takdir edebilmek için kendisini dinlemek lâzımdır. Kur'ân'ın âhenkli ve âdeta kafiyeli nesri öyle cazip ve nafiz bir letâfet ve zerafet yayar ki, bütün fikirlerle tasvirler, bir sıcaklık ve aydınlık içinde parlar..." şeklindeki sözleriyle, Mr. Rodvill'in şu itirafı da zikre değerdir:
Jacques C. Risler'in : "... Kur'ân'ın kuvvet ve kudretiyle güzelliğini ve aynı zamanda lâfız asaletini takdir edebilmek için kendisini dinlemek lâzımdır. Kur'ân'ın âhenkli ve âdeta kafiyeli nesri öyle cazip ve nafiz bir letâfet ve zerafet yayar ki, bütün fikirlerle tasvirler, bir sıcaklık ve aydınlık içinde parlar..." şeklindeki sözleriyle, Mr. Rodvill'in şu itirafı da zikre değerdir:
"Kur'ân'ı okudukça onun bizi sihirli bir şekilde kuşattığını, hayretlere düşürdüğünü ve sonunda bize üstünlüğünü tasdik ettirerek onun büyüklüğünden dolayı Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda secdeye varmak istediğimizi görürüz..." Burada yeri gelmişken, Meryem Cemile'nin görüşlerini de kaydetmek sanırız isabetli olur : "Kur'ân, öyle emsalsiz bir edebiyat hârikasıdır ki, onun tilâveti insanlara gözyaşları döktürür ve istiğrâka sevk eder." Ancak, Kur'ân'ı sadece yüzünden okumak yeterli değildir; bundan sonra, okunan Kur'ân'ı anlama safhası gelmelidir.
Kur’an’ın Tercümesini (Meâl) Okumak
Kuranıkerim’in mesajı, her çağda tüm insanlara yöneliktir. Dili Arapça olduğundan, bu dili bilmeyen insanlar için çeviriler yapılmıştır. Kuranıkerim edebi bir kitap olduğu ve aynı zamanda tarihsel arka planı bulunduğu için onu anlamak kolay olmamakta, çeviriler yetersiz kalmakta ve açıklamalı kitaplara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle ortaya meal ve tefsirler çıkmıştır.
Meal
Kuranıkerim’in başka bir dile çevirisine meal denir. Dünyada konuşulan hemen her dilde Kur’an’ın çevirileri yapılmıştır. Dilimizde, çeşitli kimseler tarafından yapılmış mealler vardır.
Mealler neden birbirinden farklıdır?
Mealler neden birbirinden farklıdır?
Kuranıkerim tek kitap olduğu halde Türkçe mealler birbirini bazen tutmamaktadır. Bunun nedeni, her çevirmenin, Kur’an’dan kendi anladığını yazmasıdır. Bu nedenle ve her çeviride mutlaka anlam kaybı olması nedeniyle hiçbir meal, Kur’an’ın yerini tutmaz.
Unutmayalım ! Meal Okurken;
Unutmayalım ! Meal Okurken;
Okuduğumuz satırları, meali yazan kişinin gözüyle okuruz. Az kelimeyle çok şey anlatılmak istenildiğinden yanlış anlamalar olabilmektedir. Anlaşılamayan yerlere bir tefsirden bakılmalı veya bilen birine sormalıdır. Mealde görülen bir cümleden hareketle, genel yargılara varmaya çalışmamalı, o konuda araştırma yapılmalıdır. Hiçbir meal, tam olarak Kur’an’ın yerini tutmaz.
Sıkça Sorulan Bir Soru:
Sıkça Sorulan Bir Soru:
Kuranıkerim'in mealini baştan sona okuduğumuzda hatim etmiş olur muyuz?
Cevap: Hatim etmiş sayılEvet oluruz. Çünkü böylece Kur'an'ın yönlendirmeye çalıştığı yönü daha iyi kavrar, kendi kitabımızı yakından tanımış oluruz. Bununla birlikte Kur'an'ı orijinalinden okumanın verdiği ruh ve tadın yerini tutmayacaktır. Bu nedenle mutlaka Kur'an'ı yüzünden okumayı öğrenmeye çalışmalıyız.
Kur’an Anlaşılmak İçin İndirilmiştir.
Kur’an, temel amacı olan doğru yola yönlendirmeyi, ancak doğru bir şekilde anlaşıldığında gerçekleştirebilir. Kuranıkerim, kalbini ve zihnini kendine açan kimse için hidayet ve rahmettir. Yüce Allah’ın buyurduğu gibi:
“Bu Kur’an, ayetleri üzerinde düşünülmesi ve akıl sahiplerinin ondan öğüt alması için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” (Sad 29)
Kur’an’ın anlaşılması derken kastedilen şudur:
1. Kur’an insanı neye/hangi yöne yönlendirmek istiyor?
1. Kur’an insanı neye/hangi yöne yönlendirmek istiyor?
Kuranıkerim insanı, herkesin kesin bir şekilde eşitlendiği bir noktaya; yani Allah’a kulluk etmeye, onun hakimiyetine boyun eğmeye davet etmektedir. Her şeyin ama her şeyin yaratıcısı, sahibi ve yöneticisi Allah’tır. İnsanlar bunu kabul ettiklerinde, ortak bir ölçüye sahip olacaklardır.
İkinci olarak, Kuranıkerim, insanı erdemli olmaya, kötü huy ve davranışlardan arınmaya, şeytanın yolu olarak nitelendirdiği her türlü kötülükten sakınmaya yönlendirmektedir.
Üçüncü olarak Kuranıkerim, toplumu birlik içinde Allah yoluna çağırmakta; topluluk halinde yapılan kötü amaçlı gruplaşmalardan, art niyetli güç odağı haline gelip, yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan uzak durmaya çağırmaktadır.
2. Kuranıkerim insanları yönlendirirken, onlar için belirli programlar belirlemiştir. Bunların iyi anlaşılması ve uygulanması gerekir.
2. Kuranıkerim insanları yönlendirirken, onlar için belirli programlar belirlemiştir. Bunların iyi anlaşılması ve uygulanması gerekir.
Her ibadet, insanın ve toplumun olgunlaşması yolunda ortaya konulmuş programlardır. Bunları doğru anlayan ve uygulayanlar iki dünyanın huzur ve mutluluğunu elde ederler.
3. İyilikleri yaygınlaştırma ve kötülüklerle savaşın ne demek olduğunun anlaşılması
3. İyilikleri yaygınlaştırma ve kötülüklerle savaşın ne demek olduğunun anlaşılması
Kuranıkerim bize, insanlığın var edildiği günden bu yana süregelen iyilikle kötülüğün mücadelesini görmemizi ve bu mücadele doğru taraftan olmamızı ister.
4. Dünyadaki yaşamın geçici olduğunu, gerçek yurdun ahiret olduğunun anlaşılmasını ister.
4. Dünyadaki yaşamın geçici olduğunu, gerçek yurdun ahiret olduğunun anlaşılmasını ister.
Kuranıkerim, insanların gözünü ahirete çevirir; orada ebedi bir hayatın olduğunu, ahireti düşünerek iyilikleri arttırmaya, kötülüklerden uzak durmaya çalışmamız gerektiğini hatırlatır.
Kur’an’ın ‘görün’ dediği temel konuları dört maddede özetlemeye çalıştık. Bu dört maddeyi iyi okuyan, anlayan ve gereğini yapan kişi, korunmuş ve kurtulmuştur.
Kur’an’ı Anlama ve Yorumlamada Temel İlkeler
Kuranıkerim'in genişçe yorumlanmasına 'Tefsir', onun doğru bir şekilde anlaşılması ve yorumlanmasını sağlamak amacıyla geliştirilen ilme ise,'Tefsir Usulü' denir. Usul, metotlar demektir. Tefsir Usulü, kapsamlı bir ilimdir. Burada yalnızca temel ilkelerden söz edeceğiz.
1. Okuduğumuz kitap, bütün varlıkların yaratıcısı ve sahibi olan Allah’ın sözleridir. Kur’an, herhangi bir toplumun kültürüne ait destansı bir metin veya yazıt değildir. O, Allah’ın gönderdiği son kitaptır. Onda bulunan her bir cümle, sözcük ve harf Allah’ın Hz. Muhammed’e (s) gönderdiği şekildedir. O, yaratıcımızın, O’nu, dolayısıyla hakkı bulmamız için yeryüzüne bıraktığı en belirgin izleridir. Kuran’ı bu bilinçle okumak gerekir.
1. Okuduğumuz kitap, bütün varlıkların yaratıcısı ve sahibi olan Allah’ın sözleridir. Kur’an, herhangi bir toplumun kültürüne ait destansı bir metin veya yazıt değildir. O, Allah’ın gönderdiği son kitaptır. Onda bulunan her bir cümle, sözcük ve harf Allah’ın Hz. Muhammed’e (s) gönderdiği şekildedir. O, yaratıcımızın, O’nu, dolayısıyla hakkı bulmamız için yeryüzüne bıraktığı en belirgin izleridir. Kuran’ı bu bilinçle okumak gerekir.
2. Kur’an, özelde İslam dinin, genelde Tevhit dininin bozulmamış tek kitabıdır. İnançlarımızın ve ibadetlerimizin temelidir. Hidayet rehberimizdir.
3. Kur’an’ı okurken ve anlamaya çalışırken, yarar sağlamayacak ve asıl amaçtan uzaklaştıracak boş tartışmalardan uzak durulmalıdır.
3. Kur’an’ı okurken ve anlamaya çalışırken, yarar sağlamayacak ve asıl amaçtan uzaklaştıracak boş tartışmalardan uzak durulmalıdır.
4. Kuranıkerim bütün olarak çok okunmalı ve kendi bütünlüğü içinde değerlendirilmelidir.
5. Kur’an’ın indiği dönem ve şartlar çok iyi bilinmelidir. Böylece Kur’an, daha iyi anlaşılır.
6. Siyasi ve ideolojik akımlara ait görüşler, ispatlanmamış bilimsel teoriler, ayetlerden bazıları ‘cımbızla seçilerek’ Kur’an’ın görüşüymüş gibi gösterilmemelidir.