6.4. TMK 7/1: Örgüt Kurma, Yönetme ve Örgüte Üye Olma Suçu
Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/1. maddesi, Türk Ceza Kanunu'nun 314' üncü maddesine yollama yaptığı için, yukarıda ilgili bahisteki açıklamalara bakınız.
314'üncü maddede yapılan atıf dolayısıyla terör örgütüyle ilgili olarak da bu maddede yer almayan hususlarda Türk Ceza Kanunu'nun suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Bu bakımdan;
a) Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen örgüt kurucusu, yöneticisi veya üyesi, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezalandırılacaktır.
b) Terör örgütünün yöneticileri, yönetimi elinde bulundurdukları süre zarfında örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılacaklardır.
c) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca terör örgütüne üye olmak suçundan dolayı cezalandırılacaktır.
ç) Terör örgütündeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi de, terör örgütü üyesi olarak cezalandırılacaktır.
6.5. TMK 7/2: Terörün Propagandasını Yapma Suçu
6.5.1. Genel Olarak
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 'Terör örgütleri" kenar başlıklı 7'nci maddesi şöyledir.
"Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
(Değişik ikinci fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.
İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi hâlinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur
(Ek fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu,
b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçu,
c) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu, işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez"
Maddenin ifade ve basın özgürlüğü bakımından kanunun ifade tarzı ve uygulama bakımından bugüne kadar hep sorun olarak karşımıza çıktığı ve maddenin bu nedenle konjonktüre bağlı olarak sürekli değişikliğe uğradığını görmekteyiz. Özellikle sorun teşkil eden maddenin ikinci fıkrası terör örgütünün propagandasını yapmayı yaptırıma bağlamıştır.
Kanunun 12.4.1991 tarihinde yürürlüğü giren ilk hâlinde, 7'inci maddesinin ikinci fıkrası örgüt mensuplarına yardım eden ve örgütle ilgili propaganda yapanlar hakkında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve ağır para cezası öngörülmüşken, 19.2.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4744 sayılı Kanunla, ceza miktarlarında aynı şekilde muhafaza edilerek örgüt propagandası yapma suçunun unsurları değiştirilmiş ve propagandanın suç olması için 'terör yöntemlerine başvurmaya özendirecek şekilde" yapılması öngörülmüştür.
Madde gerekçesinde, her propagandanın değil, sadece terör yöntemlerine başvurmaya özendirecek propagandaların suç olmasının öngörüldüğü ve düşünce özgürlüğü sınırlarının genişletilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu alanda aradığı kriterlere uygun bir düzenleme getirildiği belirtilmiştir.
Aynı maddede, 7/8/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4963 sayılı Kanunla yeniden değişiklik yapılarak propagandanın 'şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde" olması suç olarak olması öngörülmüştür. Öngörülen cezalarda ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Madde gerekçesinde, örgütle ilgili olsun veya olmasın şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapanların cezalandırılmasının öngörüldüğü belirtilmiştir.
18.7.2006 tarihinde yürürlüğü giren 5532 sayılı Kanunla, 3713 sayılı Kanunun 7'nci maddesi tamamen değiştirilmiştir. Yeni maddede, 'yardım eden" ibaresine yer verilmemiş, herhangi bir propaganda tanımlaması yapılmayarak 'terör örgütünün propagandasını" yapma suç olarak düzenlenmiştir. Eylemin cezasında ise herhangi bir değişiklik yapılmayarak 1 yıldan 5 yıla kadar hapis öngörülmüştür. Ayrıca, suçun basın yayın yoluyla işlenmesi hâlinde cezanın yarı oranında artırılacağına ve yayın sorumlularına da adlî para cezası verileceğine dair hükümler ilk defa bu değişiklikle maddeye eklenmiştir.
Maddede en son 11/4/2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle suçun unsurları daha da zorlaştırılarak, 'Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapma" suç bakımından kriter olarak belirlenerek
AİHM'in bu konudaki kriterine uygun olacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Ancak bu maddenin ifade ve basın özgürlüğü bakımından hâla sorunlar taşıdığı ve yapılan değişikliğin problemi tam olarak çözemediği görülmekledir.
6.5.2. Terör Örgütünün Propagandasını Yapma Suçunun Unsurları
» TMK 7/2, 1. cümlede yer alan düzenleme; 'Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklindedir.
O hâlde bu fıkrada düzenlenen suçun oluşabilmesi için:
-
Her şeyden önce bir 'propaganda"nın varlığı söz konusu olmalıdır.
'Propaganda" kelimesinden neyin anlaşılması gerektiği, madde metninde belirtilmemiştir.
TDK'ta göre 'propaganda', 'bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen çalışma, yaymaca" anlamına gelmektedir.
O hâlde bu tanım ışığında terör örgütü ile ilgili olarak alalade bir davranışın veya söylenen sözün "propaganda" olarak kabulü söz konusu değildir. Bir söz ya da davranışın "propaganda" olarak kabul edilmesi için, terör örgütü ile ilgili o öğreti, düşünce veya inancı, başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla yapılmış olması şarttır. Bu koşulu taşımayan söz ya da davranışlar, "propaganda" olarak nitelendirilemez. Bu amaç, propaganda kelimesinin özünde yer almaktadır.
2) TMK 7/2'de düzenlenen suçun oluşması için söylenen söz ya da yapılan davranışın, 'propaganda" niteliğini taşıması tek başına yeterli değildir. Yasakoyucu, bu propagandanın konusunu da sınırlı olarak belirlemiştir. Buna göre yapılan propagandanın TMK 7/2 kapsamında kabul edilebilmesi için;
• Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek şekilde veya
• Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini övecek şekilde veya
• Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması gerekmektedir.
O hâlde işlenen fiilin TMK 7/2 kapsamında değerlendirilebilmesi için terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde tanıtmaya, benimsetmeye ve yaymaya yönelik olması gerekmektedir.
Diğer bir anlatımla;
İşlenen fiil terör örgütü ile ilgili olmakla birlikte bu örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerine ilişkin değilse,
• İşlenen fiil terör örgütü ile ilgili ve bu örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri ilişkin olmakla bu yöntemleri bir başkasına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla işlenmiyorsa,
• İşlenen fiilin konusu terör örgütü ile ilgili ve bu örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri ilişkin olmakla birlikte bu yöntemleri meşru gösterecek, övecek ya da bu yöntemlere başvurmaya teşvik edecek şekilde değilse,
TMK 7/2'de düzenlenen suçun işlenmesi söz konusu olamaz.
» TMK 7/2'de yer alan düzenlemenin son cümlesine göre,
Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.
Maddenin düzenlemesinden, söz konusu filleri bilerek ve isteyerek isleyen kişinin, başka herhangi bir unsurun varlığına bağlı olmaksızın bu suç tipini ihlal edeceği anlaşılmaktadır.
» TMK 7/2'de yer alan suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır (TMK 7/2).
'Sanıkların sorumlu yazı işleri müdürü ve sahibi olduğu dergide yayınlanan dava konusu yazılarda her ne kadar örgüt adı zikredilmemiş ise de bir bütün olarak değerlendirildiğinde amacının şiddet ve terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde silahlı terör örgütü PKK'nın propagandasını yapmak olduğunun açıkça anlaşıldığı bu nedenle sanıkların hukuki durumlarının buna göre tayin ve takdiri gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek, yazılı gerekçe ile beraatlarına karar verilmesi", (9. C.D, 03.11.2009 tarih, Esas No: 2009/8326-Karar No: 2009/11046).
Ancak işlenen fiilin TMK 7/2 hükmünü ihlal ettiğinin kabul edilebilmesi için, bu fiilin basın özgürlüğü çerçevesinde bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama hakkı çerçevesinde olmaması gerekir.
'Sanığın sorumlu yazı işleri müdürü olduğu gazetenin 18.07.2007 tarihli nüshasının 7. ve 8. sayfalarında yayımlanan 'matematik açıdan PKK ile kürt sorununun ayrılmaz bütünlüğü" ve 'Diyarbakır'ın rengi belli" başlıklı yazıların, silahlı örgütün propagandasını yapma suçunu oluşturmadığı, anılan yazıların Anayasanın 25, 26, 27, 28. ve 5187 sayılı Basın Kanununun 3. maddesinde işaret edilen Basın özgürlüğü kapsamında bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama hakkının kullanılması mahiyetinde olduğu gözetilmeden, değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması", (9.C.D, 31.10.2011 tarih, Esas No: 2009/18405-Karar No: 2011/28135)
Yargıtay, dava konusu yazıların yayınlandığı basın yayın organının yayın sorumlusunu, dava konusu metinlerin yazarının açık kimliğini vermemesi hâlinde, yazıyı yazanın suçuna iştirak ettiğini kabul etmekte ve suçun işlenişine iştirak eden olarak yazı sahibi gibi sorumlu tutmaktadır.
'Dava konusu yazıların yayınlandığı derginin yayın sorumlusu olup, metinlerin yazarının açık kimliğini vermeyerek eylemine iştirak eden sanık hakkında 3713 sayılı Kanunun 7/2. madde ve fıkrasının 1. cümlesi yerine anılan fıkranın 2. cümlesi ile hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini...", (9.C.D, 20.09.2011 tarih, Esas No: 2009/17865-Karar No: 2011/27117).
TMK 7/2'de belirtilen suçların dernek, vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi hâlinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur (TMK 7/3)
'Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunun siyasi parti binasında gerçekleştirilmiş olması nedeniyle tayin olunan cezanın 3713 sayılı Kanunun 7/son maddesi ile arttırılmaması...", (9.C.D, 25.04.2012 tarih, Esas No: 2010/16798-Karar No: 2012/5323)
'Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunun eğitim kurumu olan üniversitede gerçekleştirilmiş olması nedeniyle tayin olunan cezanın 3713 sayılı Kanunun 7/son maddesi ile arttırılmaması", (9.C.D, 25.04.2012 tarih, Esas No: 2010/16629-Karar No: 2012/5317).
Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına TMK 7/2'de düzenlenmiş olan terör örgütünün propagandasını yapma suçu işleyen kişiye, 5237 sayılı kanunun 220. maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez (TMK 7/4).
TCK 220/8'de de örgüt propagandası yapmanın suç olarak düzenlendiği görülmektedir. Propagandası yapılan örgütün niteliği, işlenen fiilin TMK 7/2 kapsamında mı yoksa TCK 220/8 kapsamında mı olduğunu belirleyecektir.
Bu bağlamda şayet propagandası yapılan örgüt bir "terör örgütü" niteliğinde ise işlenen fiil TMK 7/2, "terör örgütü dışında bir örgüt" ise, TCK 220/8 kapsamında kabul edilecektir.
'Amaç ve stratejisi şiddet ve terör olduğu herkes tarafından bilinen PKK örgütünün propagandasını yapan sanıkların eyleminin, 3713 sayılı Kanunun suç tarihinde yürürlükte olan 7/2. maddesinde tanımlanan silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunu oluşturacağı, hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırı", (9. C.D, 08.11.2010 tarih, Esas No: 2009/421-Karar No: 2010/11485).
Yargıtay, 2010 yılında vermiş olduğu bir kararında terör örgütünün propagandasını yapma suçunun neticesi harekete bitişik suç niteliğinde olduğunu belirterek teşebbüse elverişli olmadığına karar vermişti. Sonraki yıllarda benzer olaylara ilişkin vermiş olduğu kararlarda ise, terör örgütünün propagandasını yapma suçuna teşebbüsün mümkün olduğuna karar vermiştir:
'1- Tüm dosya kapsamına göre sanığın nevruz kutlamalarında PKK terör örgütünün propagandasının yapılmasında kullanılmak üzere İstanbul'dan Diyarbakır'a gönderilen 290 adet YÖGEH'e (Yurtsever Özgür Gençlik Hareketi) ait sözde bez bayrakları teslim almak için kargo şirketine geldiği sırada yakalandığı anlaşılmakla; eyleminin silahlı terör örgütüne yardıma teşebbüs suçunu oluşturacağı.", (9.C.D,
27.04.2010 tarih, Esas No: 2008/12719-Karar No: 2010/4551)'
Ancak yukarıda arz edilen 2010 ve 2012 tarihli kararlarda belirtilen fiiller, yukarıda arz edildiği üzere terör örgütüne yardım etme (TCK 220/7) suçu kapsamında olup icra hareketleri bölünebildiği takdirde TMK 7/2'de düzenlenmiş olan terör örgütünün propagandasını yapma suçuna teşebbüs mümkündür:
'Sanığın olay tarihinde nevruz kutlamalarının yapıldığı alana silahlı terör örgütünün propagandasını yapma amacıyla elindeki poşet içinde birer adet Abdullah Öcalan'ın posteri ve terör örgütü bayrağı ile girmek istediği sırada yakalandığı, sanığın eyleminin silahlı terör örgütünün propagandasını yapmaya teşebbüs suçunu oluşturacağı gözetilmeden suçun tamamlandığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, (9.C.D, 11.04.2012 tarih, Esas No: 2010/5244-Karar No: 2012/4760. Bu kararın TMK 7/2'de 2013 değişikliği yapılmadan önce verilmiş olduğuna dikkat edilmelidir.)
Bir kişi tarafından farklı zamanlarda birden fazla propaganda fiili işlenmesi hâlinde eylemlerin gerçekleştiriliş biçimi, fiiller arasındaki zaman aralığı, hukukî kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında hareket edilip edilmediği dikkate alınarak fail hakkında zincirleme suç hükümleri tatbik edilmelidir (TCK 43/1):
Sanığın sahibi ve sorumlu müdürü olduğu günlük gazetenin 02.06.2009 tarihinden 28.06.2009 tarihine kadar devam eden on iki nüshasında aynı silahlı terör örgütünün propagandasını içeren dava konusu yazıları yayınlamak suretiyle bir suç
işlemek kararının icrası kapsamında gerçekleştiği örgüt propagandası suçu nedeniyle temel cezanın, suç işleme kastındaki yoğunluk, güttüğü amaç ve saikte nazara alınmak suretiyle alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenip, zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK'nın 43/1. maddesi uyarınca artırılması gerektiği gözetilmeden ayrı ayrı suç kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması, (9. C.D, 06.12.2010, Esas No: 2010/14139-Karar No: 2010/12256).
Yargıtay, propaganda oluşturan söz ve ifadenin ne olduğunun tartışılıp kararda belirtilmemesini, eksik araştırma ve soruştırma yapılmasını bozma nedeni olarak kabul etmektedir: 'Suça konu yazılardaki hangi söz ve ifadelerin örgüt propagandasını oluşturduğu tartışılıp gösterilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması", (9.C.D, 03.10.2011 tarih, Esas No: 2009/17813-Karar No :2011/27684).
Yargıtay, Maliye Hazinesi'nin davaya katılma hakkının olduğunu kabul etmemektedir: 'Maliye Hazinesinin sanık hakkında açılan silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan doğrudan doğruya zarar görmesi söz konusu olmayıp, katılma talebinin reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan, Hazine vekilinin temyiz isteminin CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE" (9.C.D,
20.09.2011 tarih, Esas No: 2009/15262-Karar No: 2011/27105).
TERÖRİZMİN FİNANSMANI SUÇU (6415 SAYILI KANUN)
7.1. - Genel Olarak,
7.2. - Terörizmin Finansmanı Suçunun Unsurları
7.3. - Maddî Unsur
7.4. - Manevî Unsur
7. Terörizmin Finansmanı Suçu (6415 sayılı Kanun)
7.1. Genel Olarak
Ülkemizde 29 Haziran 2006 tarihli ve 5532 sayılı Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun kabulüne kadar bağımsız bir terörün finansmanı suçu bulunmamaktaydı.
Terörün finansmanı suçu, Türk hukukunda ilk kez 5532 sayılı Kanunla, 29 Haziran 2006 tarihinde yapılan değişiklikle, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8. maddesinde, 'Terörün Finansmanı" başlığı altında müstakil bir suç olarak düzenlenmiş ve yaptırıma bağlanmıştır.
Terörün finansmanının müstakil bir suç olarak düzenlenmeden önce de hukukumuzda cezalandırılan bir fiil olduğunu belirtmek gerekir. Terörle Mücadele Kanunu'nun ve Türk Ceza Kanunu'nun örgüt kurma suçuna ilişkin hükümleri, örgüt üyelerine yardıma ilişkin hükümleri ile Türk Ceza Kanunu'nun suça iştirake ilişkin genel hükümleri, terörün finansmanı suçu için de uygulanmaktaydı.
Ülkemiz, terörizmin finansmanıyla mücadele alanında bugüne kadar başta 'Terörizmin finansmanın Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi" olmak üzere, Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilmiş ve Anayasa'nın 90. maddesi hükmü karşısında mevzuatımızın bir parçası hâline gelmiş olan 10 adet uluslararası sözleşmenin tümüne taraftır. Ayrıca, 16 Mayıs 2005 tarihinde Varşova'da kabul edilen ve 1 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe giren 'Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" de dâhil olmak üzere (bu Sözleşme Türkiye tarafından 19 Ocak 2006'da imzalanmıştır), Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanmış sözleşmelerin tamamını imzalamıştır. Ülkemizde gerek Avrupa Birliği'ne uyum gerekse uluslararası sözleşmeler ve üyesi olduğumuz uluslararası ve uluslarüstü kuruluşlara ilişkin taahhütlerimizin yerine getirilmesi amacıyla yapılan birçok değişikliklerle iç mevzuatımızda, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere ve Avrupa Birliği mevzuatına büyük ölçüde uygun hâle getirilmeye çalışılmaktadır.
Terör ve terörizmin finansmanıyla etkin mücadele edilmesi kapsamında uluslararası anlaşmalarla uyum sağlamak ile terörizmin finansmanı suçunun düzenlenmesi ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla malvarlığının dondurulmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun 07/02/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmiş ve 16 Şubat 2013 tarih ve 28561 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
7/2/2013 tarihli ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasına yönelik olarak terör ve terörizmin finansmanıyla etkin mücadele edilmesi kapsamında, malvarlığının dondurulması kararlarının alınması, icrası, kaldırılması, dondurulan malvarlığının yönetimi ve denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla 31/5/2013 tarih ve 28663 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Dört bölüm ve biri geçici olmak üzere toplam 22 maddeden oluşan söz konusu Kanunla esas itibariyle iki alanda düzenleme yapılmaktadır:
• 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesinde yer alan 'Terörizmin
finansmanı suçu" yeniden tanımlanmakta ve kapsamı genişletilmektedir.
• İdarî nitelikte bir tedbir olarak 'malvarlığının dondurulması tedbiri" ile bu tedbirin uygulanmasının usul ve esasları düzenlenmektedir.
6415 sayılı Kanunla terörizmin finansmanı suçu yeniden düzenlenmiş ve kapsamı genişletilmiştir. Terörizmin finansmanı suçu yeniden tanımlanırken, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda tanımlanan terörün finansmanı suçunun konusu olabilecek eylemlerin yanında, Birleşmiş Milletler Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme'de yer verilen eylemler ile aynı Sözleşmenin ekinde yer alan dokuz adet uluslararası sözleşme ve protokolde sayılan eylemlerin finansmanı da bu kapsama dâhil edilmektedi
Bu şekilde, terörizmin finansmanı suçunu oluşturan eylemlerin kapsamı genişletilmekte ve böylece, terörizmin finansmanı suçu uluslararası sözleşmelere uyumlu hâle getirilmektedir.
7.2. Terörizmin Finansmanı Suçunun Unsurları
Terörizmin finansmanı suçunun düzenlendiği Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasındaki, 'Kanun kapsamında suç olarak düzenlenen fiillerin gerçekleştirilmesinde tümüyle veya kısmen kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek belli bir fiille ilişkilendirilmeden dahi bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlayan veya toplayan kişinin fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı, ikinci fıkrasında ise bu suçtan dolayı cezalandırılabilmesi için fonun bir suçun işlenmesinde ayrıca kullanılmış olması şartı aranmayacağı ifade edilmiştir.
Kanunun 3'üncü maddesinde, yasaklanan bazı eylemler aynı zamanda suç olarak kabul edilmiştir. Buna göre terörizmin finansmanı;
a) Bir halkı korkutmak veya sindirmek ya da bir hükümeti veya uluslararası kuruluşu herhangi bir eylemi gerçekleştirmeye veya gerçekleştirmekten kaçınmaya zorlamak amacıyla, kasten öldürme veya ağır yaralama fiilleri.
b) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında terör suçu olarak kabul edilen fiiller.
c) Türkiye'nin taraf olduğu;
1) Uçakların Kanun Dışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşme'de,
2) Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Sözleşme'de,
3) Diplomasi Ajanları da Dâhil Olmak Üzere Uluslararası Korunmaya Sahip Kişilere Karşı İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme'de,
4) Rehine Alınmasına Karşı Uluslararası Sözleşme'de,
5) Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkında Sözleşme'de,
6) Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin
Önlenmesine İlişkin Sözleşmeye Munzam, Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren
Havaalanlarında Kanun Dışı Şiddet Olaylarının Önlenmesine İlişkin Protokol'de,
7) Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine
Dair Sözleşme'de,
8) Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokol'de,
9) Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin Uluslararası
Sözleşme'de,
sayılan fiillerin gerçekleştirilmesi amacıyla fon sağlanması veya toplanması hâli suç olarak kabul edilmektedir.
Maddede yapılan düzenleme ile terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla fon sağlanması veya toplanması yasaklanan fiiller sayılmıştır. Terörizmin finansmanına yönelik olarak fon sağlanması veya toplanması, hem iç hukukumuzda hem de tarafı bulunduğumuz Birleşmiş Milletler Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme'yle yasaklanmıştır. Yapılan düzenlemeyle, terörizmin finansmanı suçu Sözleşmede öngörülen bu hükümlerle uyumlu hâle getirilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |