İşleyiş ve yapılanma itibariyle bu özellikleri gösteren terör örgütlerinin, örgütün "hiyerarşik yapısına" dâhil edilmek üzere gönderilen elemanları, irtibat hâlinde olmadıkları, güvenilir bulmadıkları, denetlemedikleri kaynaklardan kabul etmeyecekleri gibi, gizlilik ve güvenlik kuralları ile hiyerarşiye uymayan kişilerin bu tür faaliyetlerine de izin vermeyecekleri, terör örgütlerine yeni eleman temin etme, barındırma, gönderme veya ulaşımını sağlama gibi faaliyetlere ilişkin organizasyonun örgütsel yapı dışında değerlendirilmeyeceği göz önüne alındığında,
Somut olay bakımından, silahlı terör örgütüne yardım suçundan mahkum olan sanık H.C. aracılığıyla, G.A. ve S.A'nın PKK terör örgütünün dağ kadrosuna katılmaya karar verdiklerini öğrenen sanık S.K'nin, adı geçen kişilerin örgütün kırsaldaki kampına katılmalarını sağlamak üzere örgütçe yapılan organizasyon dâhilinde bir kod adı kullanıp gizliliğini de sağlayarak gençlerle telefon aracılığıyla irtibat kurduğu, uzun süren telefonlaşmalar sonrasında, yapılan plan gereğince 05.11.2006 günü sabahı yine telefon ederek kendilerini alacağını ve hazırlanmaları gerektiğini söylediği, öğlen vakti Silopi ilçe merkezine gelince yeniden aradığı ve buluştuklarında tanışıp yanlarına kimliklerini de almalarını sağlayarak kendi aracıyla yola çıktıkları, yolda bir çevirme olması hâlinde Şırnak'a, orayı geçince de Uludere'ye gidildiği ve akraba olduklarını söylemeleri konusunda uyarıda bulunduğu, kendilerini karşılayacak örgüt mensupları ile cep telefonundan görüşmeler yaptığı, sınır bölgesindeki buluşma noktasına geldiklerinde kendilerini bekleyen örgüt mensubuna beraberindekileri teslim ederek geri döndüğü, G.A. ile S.A'nın örgüt mensubu ile birlikte kendilerini bekleyen araçla örgütün yurtdışındaki bir kampına götürüldükleri olayda; belli bir organizasyon dâhilinde ve gizlilik çerçevesi içinde hareket ederek örgüte katılmak isteyen kişilerle irtibata geçip onları kendi aracıyla uzun süren bir yolculuk sonrası doğrudan örgüt mensuplarına teslim eden sanığın eyleminin silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu oluşturacağı; hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, (9.C.D, 09.02.2012 tarih, Esas No: 2009/22491-Karar No: 2012/1684)
09.10.2005 tarihinde Tunceli ili Pertek ilçesinde gerçekleşen silahlı çatışmada ölen örgüt mensuplarının üzerinde bulunan, sanık adına kayıtlı olduğu ve abonelik sözleşmesinin sanık tarafından imzalandığı belirlenen cep telefonunun sim kart sinyal bilgilerinin değerlendirilmesiyle saptanan kullanım alanı, sanığın bu sim kartı başkasına verdiğine ilişkin savunmasının doğrulanmaması ve sanığın babasının sim kartın sanık tarafından kullanıldığına ilişkin 21.03.2006 tarihli savcılık ifadesi ile tüm dosya kapsamına göre; cep telefonu sim kartının silahlı örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek haberleşmelerini temin amacıyla verildiği anlaşılmakla sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi; (9.C.D, 06.02.2012 tarih, Esas No: 2010/5466-Karar No: 2012/1466)
"Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılama sonundan toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin aşağıdaki husus dışında yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tüm dosya kapsamına ve gerekçeli karardaki anlatıma göre sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğu kabul edilmesine rağmen, hükümde örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme olarak nitelendirilip uygulama maddesinin de " TCK'nın 314/3 ve 226/6. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi" olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın CMUK'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hükmün ilk paragrafındaki "...örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçundan eylemine uyan fiil ve hareketlerinden dolayı 5237 sayılı TCK'nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla 5237 sayılı TCK'nın 314/2. maddesi" ibaresinin yerine "...örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan eylemine uyan fiil ve hareketlerinden dolayı TCK'nın 220/7 ve 314/3. maddeleri yollamasıyla TCK'nın 314/2. maddesi" ifadesi yazılmak suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA", (9.C.D, 06.02.2012 tarih, Esas No: 2010/2911-Karar No: 2012/1407)
Hüküm : Beraat, TCK'nın 54. maddesi uyarınca emanette kayıtlı eşyaların müsaderesine
Bir başka dosya sanığı Mehmet Uluçay'ın Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/102 esas sayılı dava dosyasındaki tüm aşama beyanları, bu dava dosyasındaki;
02.03.2007 ve 22.03.2007 tarihli teşhis tutanakları, 22.03.2007 tarihli savcılık ve 21.06.2007 tarihli duruşmadaki tanık olarak alınan beyanları, sanıklara ilişkin
13.03.2007 tarihli ihbar tutanağı, yakalama tutanakları, ev arama ve el koyma tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların silahlı terör örgütüne katılmak için gelen kişileri evlerinde barındırmak, sahte kimlik temin ederek örgüt adına faaliyet gösteren kişilere teslim etmek, örgüte eleman kazandırmak, örgüte milislik yapmak şeklinde gerçekleşen eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz etmesi nedeniyle TCK'nın 314/2. maddesinde tanımlanan silahlı terör örgütü üyeliği suçunu oluşturacağı, hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçe ile beraatlerine karar verilmesi, (9.C.D, 06.02.2012 tarih, Esas No: 2010/2893-Karar No: 2012/1406)
1- Silahlı terör örgütü üyesi olmayan sanığın örgütün faaliyetinde kullanılmak maksadıyla ve örgütün amacını bilerek yakıcı nitelikte olan 22 adet molotofu evinde bulundurduğunun anlaşılması karşısında, eylemin bir bütün hâlinde 5237 sayılı TCK'nın 315. maddesinde tanımlanan örgüte silah sağlama suçunu oluşturacağı hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan mahkum olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanmaması, (9.C.D, 01.02.2012 tarih, Esas No: 2010/4490-Karar No: 2012/1330)
Suç tarihinde Yüksekova ilçe merkezinde düzenlenen Nevruz etkinliklerine katılan, silahlı örgütün internet sitelerinden yaptığı çağrıya uyarak, örgüt propagandası içeren sloganlar atan grubun içinde yer alıp güvenlik kuvvetlerine taş atarak direnen sanığın, Ceza Genel Kurulunun 04.03.2008 gün ve 2007/9-282 esas, 2008/44 sayılı kararı da nazara alınarak; örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemekten de ayrıca, TCK'nın 314/3, 220/6. maddeleri delaletiyle aynı Kanunun 314/2. maddesi gereğince cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, (9.C.D, 31.01.2012 tarih, Esas No: 2010/3655-Karar No: 2012/1113)
Silahlı terör örgütü üyesi oldukları belirlenemeyen sanıkların, örgütün çağrıları üzerine gerçekleştirilen ve örgütün propagandasına dönüştürülen gösterilerin yapıldığı ve örgüt adına suç işlenen semtlere sevk ve idare ettikleri araçlarla yakıcı madde olan ve silah sayılan molotofları götürdükleri ve dağıttıkları ihbar tutanağı, olay tutanağı, yakalama, arama ve el koyma tutanakları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile anlaşıldığından eylemlerinin bir bütün hâlinde örgüte silah sağlama suçunu oluşturup TCK'nın 315. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde uygulama yapılması, (9.C.D, 31.01.2012 tarih, Esas No: 2010/1973-Karar No: 2012/1106)
Sanığın ölüm orucu tutan örgüt mensuplarının bulunduğu evde kalarak onlarla ilgilendiği, örgüt mensuplarıyla birlikte eğitim alıp örgüte özgeçmiş raporu verdiği ve sanık Ö.K'ya talimatlar vererek örgütle haberleşme hususunda sanığı eğittiğinin tüm dosya kapsamından anlaşılması karşısında, sanığın eylem ve faaliyetlerinin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, (9.C.D, 30.01.2012 tarih, Esas No: 2010/4700-Karar No: 2012/1029)
Sanığın suç tarihinde Şırnak Habur Kara Hudut Kapısından çıkış yaptığına ilişkin Emniyetin cevabi yazısı, yakalama tutanağı, fotoğraftan teşhis tutanağı, terör örgütünün amaçları doğrultusunda yayın yapan televizyon kanalı ile internet sitesinin haber içeriği ve tüm dosya kapsamına göre, terör örgütü liderine uygulanan tecride son verilmesi, Türk ordusunun örgüte yönelik operasyonlarının durdurulması gibi gerekçelerle, PKK terör örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda oluşturulan ve kendilerine Barış ve Özgürlük Tugayları adını veren canlı kalkan grubuna katılan sanık ve yanındakilerin, Kuzey Irak'a geçerek örgüt mensuplarıyla bir araya geldikleri, mhanews. net isimli internet sitesi haberi ve ekli fotoğraflara göre örgüt yöneticisi olan Murat Karayılan'ın bu grubu ziyaret ettiği, örgütün kontrolünde yayın yapan televizyon kanalında canlı kalkan grubunun bu ziyaretinin haber yapıldığı ve grubun isim listesinin okunduğu, aynı şekilde örgütün internet sitelerinde de ziyaret konusu yayınlanarak örgütün propagandasının yapıldığı, böylece örgütün amaçlarına hizmet eden sanığın silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu işlediği anlaşıldığından, yüklenen suçtan mahkumiyeti yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek beraatına karar verilmesi, (9.C.D, 19.01.2012 tarih, Esas No: 2011/10390-Karar No: 2012/892)
Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 04.03.2008 gün ve 2007/9-282 esas, 2008/44 sayılı kararında da belirtildiği üzere, genel ve soyut nitelikli çağrının yeterli olup bu çağrının kişiye bizzat yapılması gerekmediği, ancak; dosya içinde bu belgeler bulunmadığından sanığın katıldığı dosya kapsamı ile sabit olan ve silahlı terör örgütünün propagandasına dönüşen yasadışı gösteri ve eylemlerin örgütün talimatıyla gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, bu hususta örgütsel çağrı yapılıp yapılmadığı araştırılıp, örgütsel çağrıların tespit edilmesi durumunda bir örneklerinin dosyaya konularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, (9.C.D,
11.01.2012 tarih, Esas No: 2010/1942-Karar No: 2012/527)
Sanığın, dava konusu açıklamaların kim tarafından gönderildiğini bildirmemiş olması ve dosya içeriğine göre de suçun işlenişine iştirak ettiği ve yazı sahibi gibi sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden, 3713 sayılı Kanunun 6/2. maddesi yerine, aynı Kanunun 6/4. maddesi gereğince cezalandırılması aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır. ONANMASINA, (09.01.2012 tarih, Esas No: 2010/35-Karar No: 2012/390)
Sanığın terör örgütünün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla kömürlüğünde bulundurduğu anlaşılan yedi adet molotof kokteylinin dosya içerisinde mevcut İnceleme ve İmha Raporuna göre canlı ve cansız varlıklara yönelik olarak öldürme, yaralama, tahrip etme amaçlı kullanılan ve 5237 sayılı TCK'nın 174. maddesi kapsamında bulunan yakıcı maddelerden olması; aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 6. maddesinde tarifi yapılan ve silah deyimi içinde kabul edilen yakıcı maddeyi depolayan sanığın eyleminin de silah sağlama suçunu oluşturması karşısında Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olup;...ONANMASINA, (9.C.D. 04.01.2012 tarih, Esas No: 2011/11290-Karar No: 2012/97)
Terör örgütü PKK'nın amacı ve stratejisi doğrultusunda silahlı eylemlerde bulunan ve Hâlk Savunma Güçleri (HPG) olarak adlandırılan yapılanmanın ana karargah komutanı sıfatıyla konuşan kişinin "Gabar Dağı kürt hâlkının gururu, iftarıdır, Gabar Dağı yiğitlerin yeridir, öyle bir dağ ki Türk Ordusu on binlerce askerini oraya yığmasına rağmen hükmedemiyor, her gün ağır kayıplar veriyor. Gabar'da eylem yapan grubumuzu selamlıyoruz. Tüm Kürdistan dağları, Ağrı'dan Munzur'a, Siser'e, Andok'a kadar hepsi hâlkımızın umudunun yükseldiği yerlerdir.", "Bahardan beri binlerce askerin bulunduğu taburların konuşlandığı bir yerde bu eylem oldu. Bu eylem bir kez daha gösterdi ki Türk Devletinin yaptığı propagandanın hepsi yalan, gerilla güçleri ne zaman nasıl ve hangi koşullarda olursa olsun Türk Ordusuna darbe vurabilir. Bu eylem askeri anlamda bunu gösterdi." biçimindeki açıklamalarının açıklamayı yapan kişinin ideolojik ve örgütsel konumu da dikkate alındığında PKK terör örgütünün amaçları doğrultusunda kullandığı şiddeti, silahlı çatışmayı özendirici ve teşvik edici nitelikte olduğu, bu açıklamalara ana karargah komutanı olarak adlandırılan kişinin fotoğrafı ile birlikte ulusal çapta yayın yapan bir gazetede yer verilmesinin 3713 sayılı Kanunun 6/2. maddesinde düzenlenen terör örgütü açıklamasını yayınlamak suçunu oluşturacağı anlaşılmakla; ONANMASINA, (03.01.2012 tarih, Esas No: 2010/1679-Karar No: 2012/140)
3713 sayılı Kanunun 6/1. maddesinde düzenlenen hedef gösterme suçunun oluşabilmesi için kişilerin terör örgütlerine hedef gösterilmiş olmasının gerektiği, dava konusu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bu kapsamda hedef gösterme olarak kabul edilemeyeceği demokratik toplumun zorunlu unsurlarından olan basının bilgi verme, eleştirme, yorumlama işlevi ve Anayasanın 26, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddelerinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi, (29.12.2011 tarih, Esas No: 2009/14883-Karar No: 2011/30914)
Sanığın silahlı terör örgütünün propagandasının yapıldığı ve haklarında toplatma kararları bulunan gazeteleri nevruz gösterileri esnasında satma eylemini örgüt adına işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı, bu hâliyle eylemin silahlı terör örgütünün propagandası olarak kabul edilip 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, (9.C.D, 28.12.2011 tarih, Esas No: 2009/21972-Karar No: 2011/30785)
"5237 sayılı TCK'nın 302/2. maddesindeki "Bu suçun, işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur" şeklindeki hükme göre, sanık tarafından suç tarihinde askeri araçların geçtiği yola yerleştirilen bombanın patlamasının, ölüm sonucunu doğurabilecek mahiyette olduğunun ekspertiz raporuyla belirlenmiş olması karşısında, sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da zamanaşımı süresince dava açılıp, hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Sanığın, kollukta, 14.07.2006 tarihinde savcılıkta ve Sulh Ceza Hakimliğince yapılan sorgudaki beyanları, tanık E.K'nin aşamalardaki ifadeleri ve tüm dosya kapsamından, sanığın 16.07.2005 tarihinde Nazimiye ilçesi girişinde bulunan mezbahâne önündeki asfalt yola uzaktan kumandalı mayın-bomba konulması ve bu yoldan güvenlik güçlerinin geçtiği sırada bombanın patlatılması için gerekli olan icra hareketleri yapılmış olmasına rağmen bombanın patlamaması şeklinde gelişen ve akabinde mayın-bombanın ikinci kez yerleştirilmesi üzerine açıkta kalan kablolar nedeniyle bulunması ve imha edilmesi şeklinde gerçekleşen kasten öldürmeye teşebbüs suçuna katıldığı anlaşılmakla, eylemlerine uyan TCK'nın 302/1-2 ve 174/1¬2. maddeleri gereğince; ayrıca, sanığın teslim olmaya karar vermeden önce de taşıdığı ve güvenlik güçlerine teslim ettiği, atışa sâlih olan vahim nitelikli kalashnikof silahı taşıması ve bulundurması nedeniyle kendisine yüklenen 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyeti yerine delil değerlendirmesi ve suç vasfında yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması", (9.C.D, 26.12.2011 tarih, Esas No: 2009/21233-Karar No: 2011/30630)
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 2007/9-282-2008/44 sayılı kararında da belirtildiği üzere örgütün stratejisi doğrultusunda örgüte ait yayın organları tarafından yapılan eylem çağrısı ve örgütten gelen talimat üzerine düzenlenen gösteriye katılıp örgütün propagandasını yapan ve kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü kapatan, sanığın eylemlerinin TCK'nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesinde tanımlanan silahlı terör örgütü adına suç işlemek suçunu oluşturacağı ve yüklenen suçtan mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatına karar verilmesi, (9.C.D, 21.12.2011 tarih, Esas No: 2009/21146-Karar No: 2011/30437)
"....H.Ü. isimli kişinin İstanbul DEHAP İl merkezindeki şahısların telkinleri sonucu PKK Terör Örgütünün dağ kamplarına katılmaya karar verdiği, İstanbul'dan kimliği tespit edilemeyen şahıslarca Van'a gönderildiği, Van'a geldiğinde P.Ç. ile buluştuğu, P'nin Van'da kaldığı süre içerisinde sanık H'nin değişik evlerde kalmasını sağladığı, bu evlerden birinin de sanık H.A'ya ait ev olduğu, sanık H.A'nın bu şekilde terör örgütü PKK'nın yurt dışındaki kamplarına katılmak üzere Van'a gelen H.Ü'ye evinde barındırıp örgütün kırsalına aktarılmasını sağlamaya çalışarak üzerine atılı terör örgütüne yardım ve yataklık suçunu işlediği anlaşılmıştır." ONANMASINA, (9. C.D, 19.12.2011 tarih, Esas No: 2009/20949-Karar No: 2011/30216)
Sanığın Agit (K) Y.O. isimli örgüt üyesi tarafından kendisine verilen eşyaları Suriye ülkesinden alıp Nusaybin hudut kapısından ülke içine sokmak istediği sırada, üstlendiği görevi tamamlayamadan yakalanması şeklinde gerçekleşen eyleminin örgüte yardım etmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun tamamlandığı kabul edilerek sanık hakkında fazla ceza tayini, (9.C.D, 19.12.2011 tarih, Esas No: 2009/15634-Karar No: 2011/30212)
"5237 sayılı TCK'nın 58/9. maddesi infaz rejimi ile ilgili olup kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen patlayıcı madde bulundurma suçlarından mahkûmiyetlerine karar verilen sanıklar M.B. ve O.Ö. hakkında anılan maddenin uygulanması konusunda her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
Sanıklar M.B. ve O.Ö'nün geceleyin kapalı olan bir iş hanında örgütün faaliyeti çerçevesinde kullanılmak üzere imal etmekte oldukları patlayıcı maddenin istem dışı patlaması sonucu kendilerinin yaralanmaları ve bir örgüt üyesinin de ölmesi şeklinde gerçekleşen olay bu hâliyle TCK'nın 302/1. maddesinde belirtilen amaç suça yönelik hazırlık hareketleri niteliğinde olup, zarar tehlikesi doğurmaya elverişli icra hareketi niteliğinde bulunmadığından, anılan maddede tanımlanan suçun unsurlarının oluşmayacağı, sübutu kabul edilen fiilin hazırlık hareketlerini de cezalandıran ve istisnai suç tipi olan silahlı terör örgütü üyeliği suçunu oluşturduğu, mahkemenin kabulünün de bu yönde olup bu bakımdan bir isabetsizlik görülmediği, ancak; sanıkların 5237 sayılı TCK'nın 314/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasıyla yetinilmesi gerektiği gözetilmeden eylem ikiye bölünerek anılan Kanunun 302/1. maddesinden verilen beraat kararının hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık C.Y'nin terör örgütüne yardım etme suçunu işlediğinin sabit olmadığı kabul edilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar M.B., O.Ö., M.S. ve T.B. müdafileri ile Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ve mahkumiyete ilişkin hükümlerin ONANMASINA", (9.C.D, 14.12.2011 tarih, Esas No: 2011/10378-Karar No: 2011/30018)
Sanıklar İE. Ve S.Y. hakkında mala zarar verme, sanıklar Ö.A. ve S.D hakkında terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve mala zarar verme, sanık R.G. hakkında Denizbank A.Ş.'ye ve Kuveyt Türk A.Ş.'ye yönelik mala zarar verme, sanık S.T. hakkında 02.10.2008 tarihli eyleme ilişkin terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, mala zarar verme ve patlayıcı madde bulundurma ile
18.10.2008 tarihli eyleme ilişkin patlayıcı madde bulundurma suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyizlere gelince;
a- Sanıklar S.D., S.T. ve Ö.A. için:
TCK'nın 302/2. maddesi hükmünün, aynı maddenin 1. fıkrasında düzenlenen amaç suçun işlenmesi doğrultusunda gerçekleştirilen diğer suçlar ile amaç suç arasındaki fikri içtima ve bileşik suç ilişkisini bertaraf ettiği, amaç suçun işlenmesi doğrultusunda işlenen diğer suçların kendi aralarında fikri içtima ve bileşik suça kanu olmalarını engelleyen bir hükmün bulunmadığı da nazara alınarak;
Dosya kapsamına göre sanıkların içinde iki kamu görevlisinin olduğunu bildikleri seyir hâlindeki emniyet aracına molotof kokteyli atmaları eyleminin oluş şekli itibariyle tasarlayarak, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve bombalama suretiyle öldürmeye teşebbüs ve mala zarar verme suçlarını oluşturduğu, öldürmeye teşebbüs suçunun sanığın üyesi bulunduğu örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında vahamet arz ettiği, eylemlerinin TCK'nın 302, 82, 152. maddeleri kapsamında kaldığı ancak; aynı Kanunun 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca amaç suçun işlenmesi doğrultusunda işlenen diğer suçlardan sadece daha ağır cezayı gerektiren nitelikli öldürmeye teşebbüs suçundan sorumlu tutulmaları ve TCK'nın 302, 82. maddeleri gereğince cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve mala zarar verme suçlarından mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
b- Sanıklar İ.E. ve S.Y'nin İş Bankası A.Ş.'ye, sanık R.G'nin Denizbank A.Ş. ve Kuveyt Türk A.Ş.'ye yönelik mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerle ilgili olarak;
Olay yeri görgü tespit tutanakları ile tüm dosya kapsamından zarar gören binaların duvarlarında ve ATM'lerde sadece is lekelerinin bulunduğu, herhangi bir yanmanın oluşmadığının anlaşılması karşısında; sanıkların eylemlerinin basit mala zarar vermenin tamamlanmış hâli ile yakarak mala zarar verme suçunun teşebbüs hâlini oluşturacağı, TCK'nın 44. maddesi hükmü de göz önünde bulundurularak sanıkların ağır cezayı gerektiren suçlardan sorumlu tutulmaları gerektiği gözetilmeden, yakarak mala zarar verme suçunun tamamlandığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
c- Sanık S.T'nin üzerine atılı patlayıcı madde bulundurma suçunun temadi eden suçlardan olması ve temadinin kesildiği tarihe kadar gerçekleştirilen eylemlerin tek suç oluşturacağı gözetilerek; patlayıcı nitelikteki maddeleri değişik tarihlerde bulunduran sanığın patlayıcı maddelerin miktar ve niteliği de gözetilerek bir kez TCK'nın 174/1-2. maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak temel ceza tayin edilmesi, gerekirken 02.10.2008 ve 18.10.2008 tarihli eylemleri nedeniyle ayrı ayrı iki kez ceza tayin edilmesi", (9.C.D, 05.12.2011 tarih, Esas No: 2011/10409-Karar No: 2011/29588)
Not: Terör örgütünün şehirlerdeki gösterilerinde kullanılmak üzere hazırlanmış, sanık tarafından çuval içerisinde 9 adet Molotof kokteyli taşırken yakalandı.
"Silahlı terör örgütü üyesi olmayan sanığın örgütün faaliyetinde kullanılmak maksadıyla ve örgütün amacını bilerek patlayıcı maddeyi naklederken yakalandığının anlaşılması karşısında eylemin bir bütün hâlinde 5237 sayılı TCK'nın 315. maddesinde tanımlanan örgüte silah sağlama suçunu oluşturacağı hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi;
Kabul ve uygulamaya göre de,
a) İddianamede ve Cumhuriyet Savcısı'nın esas hakkında görüşünde örgüte yardım suçunu düzenleyen TCK'nın 314/3, 220/7. maddeleri delaleti ile aynı Kanunun 314/2 maddesinin uygulanmasının talep edilmemesi karşısında, ek savunma hakkı tanınmadan sanık hakkında anılan maddenin uygulanması suretiyle CMK'nın 226. maddesine muhâlefet edilmesi,
b) Hükmün gerekçesinde sanığın örgüte yardım suçundan cezalandırılacağı belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında örgüt üyesi olmak suçunun sabit görüldüğü belirtilmek suretiyle hükümde çelişkiye düşülmesi'' (9.C.D, 07.07.2010,
Dostları ilə paylaş: |