Kurs ve Ders Hedefleri) Prof. Dr. Feridun Yenisey (Örgütlü Suçlar ve Terör Suçlarının Muhakemesi) Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal Topçu



Yüklə 3,66 Mb.
səhifə8/77
tarix16.01.2019
ölçüsü3,66 Mb.
#97569
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   77

3.12. Teşebbüs

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma fiili, ilerde işlenmesi düşünülen suçların hazırlık hareketi olarak değerlendirilmektedir. Kural olarak hazırlık hareketleri cezalandırılmaz. Ancak kanun koyucu bu suç tipini düzenlemekle aslında hazırlık hareketi niteliğindeki bu hareketleri başlı başına toplum için tehlikeli görmüş ve cezalandırılmasına hükmederek genel kurala bir istisna öngörmüştür. Kanun koyucu bunu yapmakla ileride gerçekleştirilmesi amaçlanan suçları önlemek istemiştir. Bu durumda suç işlenmek amacıyla örgüt kurma suçu, işlenmesi amaçlanan suçlara teşebbüs olarak değerlendirilemez. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma başlı başına bağımsız bir suçu oluşturmaktadır. Bu suçun meydana gelmesi bakımından işlenmesi amaçlanan suçların işlenmesi şart değildir.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu bir tehlike suçudur. Tehlike suçlarında bir zarar değil zarar tehlikesi söz konusudur. Tehlike suçlarına da kural olarak teşebbüs mümkün değildir. Örgüt kurma aslında amaçlanan suçların gerçekleştirilmesi bakımından hazırlık hareketi olarak değerlendirilmekte, ancak toplum bakımından arz etiği tehlike ve yarattığı kaygı nedeniyle bağımsız bir suç olarak cezalandırılmaktadır.

Bazı yazarlara göre bu suç, amaç suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde ya da tehlike suçu olduğu için bu suçlara teşebbüs mümkün değildir. Bu suçlara teşebbüsün cezalandırılması, amaç suçların işlenmesi tehlikesinin cezalandırılması demektir ve bu durumda cezai koruma gereğinden fazla öne alınmış olacaktır. Örneğin üye olmak bakımından şu durumda teşebbüsün gerçekleştiği kabul edilemez: Örgüt üyeliği tek taraflı bir iradeyle gerçekleşemez. Bu bakımdan kişinin örgüte üye olma iradesini ortaya koyması ancak örgütün bunu kabul etmemesi durumunda teşebbüs söz konusu değildir, ortada cezalandırılacak bir hareket yoktur.

Bazı yazarlara göre ise, örgütlenmeye ilişkin şüpheye yer vermeyecek uygun hareketlere başlanması hâlinde teşebbüsten söz etmek mümkündür. Örneğin, bir örgütün kurulmasına rağmen henüz silahlanmanın gerçekleşemediği, sadece silahların sağlanmasına yönelik hareketlerin yapıldığı, ancak silahlar sağlanmadan örgütün polisler tarafından tespit edilerek faaliyetlerine son verildiği durumlarda suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. Önceden kurulmuş bir örgüte üye olmak için örgüt yöneticileri ile üye olmak isteyen kişilerin buluşmaları, ancak üyeliğe kabul henüz gerçekleşmeden üye olma girişiminde bulunan kişilerin polisler tarafından yakalanmaları hâlinde teşebbüs söz konusudur.

Teşebbüsün mümkün olduğu kabul edilirse, suç açısından teşebbüs hükümleri somut olayda her bir hareket açısından ayrı ayrı değerlendirilmek gerekir. Teşebbüsün cezalandırılması açısından TCK'nın 35. maddesinde ifade edildiği üzere, kişinin işlemeyi kasıtettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icrasına başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığı değerlendirmesi hâkim tarafından çok dikkatli bir şekilde yapılmalıdır.

Hazırlık hareketlerinin somut tehlike suçu şeklinde cezalandırıldığı bu tür suçlarda teşebbüs hükümlerinin uygulanması açısından icra hareketlerinin elverişliliğinin değerlendirilmesi çok önemlidir. Elverişli hareketlerle suçun icrasına başlandığı kabul edilebiliyorsa teşebbüs hükümleri uygulanabilir. Buna karşılık elverişli hareketlerle suçun icrasına başlandığı kabul edilemeyecek hareketler söz konusu ise, bu hareketler bu suç açısından hazırlık hareketi olacağından teşebbüs hükümlerinin uygulanması söz konusu olamayacaktır.

Yargıtay şu olayda teşebbüsün varlığını kabul etmiştir: "...yapılan ihbar üzerine kollukça takip edilen ve "dur" ihtarına uymayıp kaçan otomobil içinde ele geçirilen örgüt bayrakları, örgütün elebaşına ait posterlerin dağıtılmadan yakalanmış olması ve sanığın bu malzemeler üzerinde parmak izlerinin bulunması karşısında, eylemin silahlı terör örgütüne yardım suçuna teşebbüs aşamasında kaldığı düşünülmeden tamamlanmış kabul edilerek fazla ceza ta-yininin hukuka aykırı olduğu." (Yargıtay 9. CD., 12.04.2010, E. 2008/11926, K. 2010/4203)

Diğer yandan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi bu suç teşebbüs aşamasında kalmış bile olsa cezalandırılacaktır. Bu kişi ayrıca örgüte üye olma suçundan dolayı da ceza alacaktır.



3.13. İştirak

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu çok failli bir suçtur. Yani suçun oluşabilmesi için fail konumunda en az üç kişinin varlığı gerekir. Bu kişilerin örgüt içinde konumları ise farklı olabilir. Suçun varlığı için gerekli asgari sayıya dâhil olanlar iştirakten değil, rollerine karşılık gelen suçlardan sorumlu tutulacaktır. Aynı şekilde örgütün asgari sayının çok üstünde kişilerden oluşması hâlinde de bu kişilerin fiilleri 220. maddede tanımlanan suçları oluşturduğu sürece yine iştirak söz konusu olmayacaktır. İştirak ancak, fiilleri kanunî tipin dışında kalıp da iştirak kapsamında değerlendirilebilecek niteliğe sahip olanlar bakımından söz konusu olacaktır.

Örgütlü suçlarda iştirakin mümkün olup olmadığı tartışılmıştır. Örgütlü suçlarda iştirakin söz konusu olamayacağını ileri sürenlere göre, örgüt üyesinin hareketi ile suça iştirak eden şerikin hareketini ayırmak imkânsızdır, çünkü her ikisi de aynı nitelikte hareket ve iradeyle gerçekleştirmektedirler. Örgütün amaçlarını bilerek ve isteyerek örgüte uygun bir katkı sağlanmışsa, zaten örgüt üyeliği söz konusu olur. Sağlanan katkı, belirtilen özelliklere sahip değilse, ceza hukuku açısından ya önemi yoktur ya da yardım- yataklık- ve benzeri suçlar oluşacaktır. Örgüt üyesi olmayan kişinin cezalandırılması, tipiklik unsurundan yoksun eylemlerin cezalandırılması anlamına gelir ve bu da kanunîlik prensibini ihlâl eder. Ayrıca ceza sorumluluğunun suça iştirakle bu şekilde genişletilmesi, kişi özgürlüğünün korunması prensiplerini de ihlâl eder.

Örgütlü suçlarda iştirakin olabileceğini kabul eden görüşler ise, bu konuda gerek suç tipinin şekli, gerekse esası açısından bir problemin olmadığını belirtmişlerdir. Buna göre örgüt üyeliği ile şerik ayrılabilir. Üye, görev ve fonksiyonlarıyla örgütün organik yapısına katılan kişidir. Diğer bir deyişle örgüt programını benimseyerek bir görev, fonksiyon üstlenen kişidir. Şerik ise örgüt üyesi olmayan, diğer bir deyişle örgütün organik yapısına katılmayan ancak örgütün hayatta kalmasına geçici bir katkı sağlayan kişidir.



İştirakin mümkün olduğu kabul edilirse, örgütün organik yapısına üye olarak katılmamış bir kişi, suç tipinde tanımlanmayan atipik bir hareketle örgütlü suça iştirak edebilir.

Örneğin, bu suçun işlenmesini kolaylaştırabilir veya suçun gerçekleşmesine değişik şekillerde katkı sağlayabilir. Bu katkı maddî olabileceği gibi manevî de olabilir. Önemli olan sağlanan katkının suçun işlenmesinde nedensel değeri olan bir katkı olmasıdır. Bu katkı, suça azmettirme, teşvik etme, yardım vaadinde bulunma, yol gösterme, örgütün toplanması için yer sağlama, toplantı sırasında gözcülük yapma, suçun icrasını kolaylaştırma, araç sağlama gibi hareketlerle gerçekleştirilebilir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna iştirak bakımından şerikin fiilinin örgüt üyesi olarak kabul edilmeyi gerektirecek veya kişinin örgütsel bağ ve organize yapı içinde değerlendirilmesine yol açacak nitelikte olmaması gerekir. Örneğin, sağlanan katkının süreklilik arz etmesi durumunda, bu süreklilik, örgütün organik yapısına dâhil olma olarak nitelendirilebiliyorsa örgüt üyeliği söz konusu olacaktır.



Ancak TCK m. 220'de normalde suç örgütü kurma suçuna iştirak olarak değerlendirilebilecek bazı fiiller başlı başına suç hâline getirilmiştir.

TCK'nın 220. maddesinin 7. fıkrasında, hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte yani örgütün organik yapısına dâhil olmadığı için gerçekte üye olmayan kişilerin örgüte bilerek veya isteyerek yardım etmeleri hâlinde, örgüt üyesi gibi cezalandırılacakları öngörülmüştür. Kanun koyucu, bu hükümle esasen suça iştirakin özel bir düzenlemesini yapmıştır. Bu hüküm olmasaydı, örgüt üyesi olmayan kişinin örgüte bilerek veya isteyerek yardım etmesi durumunda iştirake ilişkin genel hükümlerin uygulanması söz konusu olacaktı. TCK'nın 220. maddesinin 7. fıkrası hükmü nedeniyle, esasen suça iştirak olarak nitelendirilebilecek hareketler (yardım etme), örgüt üyeliği olarak kabul edilecek; ancak yapılan yardımın niteliğine göre hâkim tarafından takdir edilerek cezaları üçte bir kadar indirilebilecektir.

220. maddedeki diğer bir düzenlemeye göre (220/6) örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca örgüte üye olmak suçundan cezalandırılır. Bu kişiler bakımından da iştirak hükümleri uygulanmayacaktır.

Kanun koyucunun bu şekilde düzenleme yapması nedeniyle bu suça genel iştirak kurallarının uygulanabilmesi ancak manevî iştirak hâllerinde olabilecektir. Örneğin, bir kişiyi örgüt kurması, örgüte üye olması yönünde azmettiren, teşvik eden, yardımda bulunacağını vaat eden kişiler iştirak hükümlerine göre sorumlu olacaklardır.

Örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar bakımından ise, örgüt üyeleri ve yöneticileri bakımından farklı değerlendirmek gerekir.

Örgüt üyeleri örgüt kapsamında işlenen suçlara katkılarının türüne göre cezalandırılacaktır. Yani fail olarak katılmışlarsa fail olarak, iştirak eden olarak katılmışlarsa katkılarına göre azmettiren ya da yardım eden olarak cezalandırılır. Bu kişilerin ayrıca örgüt üyesi olarak cezalandırılacağını da hatırlatmak gerekir. Örgüt yöneticileri bakımından ise, maddede özel bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre örgüt yöneticileri örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan dolayı fail olarak cezalandırılacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki, yukarıda da belirtildiği gibi, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen söz konusu suçlar objektif olarak örgüt yöneticisine isnat edilebiliyorsa ancak o zaman bu kişilerin bu suçlardan katkılarına göre sorumluluğuna gidilmelidir.



3.14. İçtima

TCK'da suçların içtimaî bakımından gerçek içtima benimsenmiş ve kaç eylem varsa o kadar suç ve ne kadar suç varsa o kadar ceza anlayış benimsenmiştir. TCK'nın 220. maddesine de bu anlayış yansımıştır. Buna göre suç işlemek için kurulan örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi durumunda örgüt kuran, yöneten ya da üye olan kişiler hem bu fiillerinden dolayı hem de işlenen suçlara katkılarına göre cezalandırılacaktır.

Bu bakımdan örgütün kurucusu veya üyesi sıfatına sahip olanlar yalnızca işlenişine katıldıkları suçlardan ve katkıları oranında sorumlu olacaklardır. Örneğin örgüt faaliyeti kapsamında işlenen uyuşturucu madde ticareti suçuna fail olarak katılan bir örgüt üyesi, hem bu suçtan hem de örgüt üyeliğinden cezalandırılır. Eğer yardım eden konumundaysa bu suça yardımdan ve örgüt üyeliğinden cezalandırılır. Ancak hiçbir katkısı yoksa sadece örgüt üyeliğinden cezalandırılır. Örgüt yöneticileri ise, madde 220/5 gereğince örgütün işlediği suçların hepsinden ayrı ayrı fail olarak sorumlu olacaktır.

Zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı ise, her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu bakımdan örgütü kurmak ya da üye olmak örgüt kapsamında suçlar işleme bakımından genel bir karar niteliğinde olsa da zincirleme suç hükümlerinin uygulanması bakımından aynı suç işleme kararının olduğu anlamına gelmez. 

Yargıtay'ın örgüt üyesinin örgüt kapsamında suç işlemesi durumunda hem bu suçtan hem de örgüte üye olma suçundan ayrı ayrı cezalandırılacağına dair bir kararı şöyledir: "Anılan yasa maddelerinin amaç, kapsam ve gerekçesi birlikte nazara alındığında, 5237 sayılı TCK'nın suçların içtimaî bakımından gerçek içtima kurallarını benimsediği, suç oluşturan kaç eylem varsa o kadar suç ve kaç suç varsa o kadar ceza vardır ilkesi doğrultusunda düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın silahlı terör örgütü PKK'nın amacı doğrultusunda ve yaptığı eylem çağrısı üzerine organize edilen 26.02.2006, 21.03.2006, 28-31.03.2006 tarihlerindeki korsan gösterilere katılmak, örgüte ait amblem ve işaretlerle A. Öcalan'ın posterlerini taşıyan göstericilerin önünde yer alıp polise saldırmaları için talimat vermek ve bizzat polise saldırmak, örgütçe yapılan çağrıya uygun olarak güvenlik güçlerinin operasyonlarında öldürülen örgüt mensuplarının cenazelerini teslim alan grup içinde yer almak, zafer işareti yapıp "Öcalan siyasî irademizdir", "başkan siyasî irademizdir" "gerilla vuruyor, Kürdistanı kuruyor" şeklinde sloganlar atmak, ateş yakarak yolu trafiğe kapatan grubu yönlendirmek suretiyle, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, hem silahlı örgüt üyesi olmak suçundan hem de suç oluşturan fiilleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği gözetilmeden,...” (Yargıtay 9 CD., 21.02.2007, 2006/8821 E., 2007/1380 K.).



3.15. Yaptırım

Suç islemek amacıyla örgütlenmeye ilişkin davalar, 5235 sayılı Kanun'un 10. ila 14. maddelerine göre Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür.

Örgütlü suçlarda genelde, faillerin hareketlerinin biçimine, esasına, failin suçtaki konumuna, verilen zararın önemine göre farklı cezalar öngörülmektedir. TCK da bu şekilde, suç işlemek amacıyla örgütlenme suçunun faillerinin hareketlerine göre ayrı cezalar öngörmüştür. Örgütü kuran veya yönetenler iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Örgüte üye olanlar ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

3713 sayılı TMK'nın 10. maddesi uyarınca TCK'da yer alan örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu, haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar, ikinci kitap dördüncü kısmın dört, beş, altı ve yedinci bölümünde yer alan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332. maddeler hariç) dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığı'nın teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca yargı çevresi birden çok ili kapsayabilecek şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülmekteydi. Ancak 6.03.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesi bu mahkemeleri kaldırmıştır. Bu mahkemelerin görevine giren suçlar ise artık normal ağır ceza mahkemelerinde görülecektir.



TERÖR KAVRAMI

4.1. Terör Kavramı

4.2.Terör Suçlarının Cezalan

4.3. Terör Suçuna

4.4. Avrupa Ülk

4.5.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Örgütlü Suç ve Terörle İlgili Kararları



Ders Planı (Ders no: 6-7)- Mukayeseli Hukuk Işığında Terör Kavramı Konu: Mukayeseli Hukuk Işığında Terör Kavramı

Süre:90 dakika

Derste Kullanılacak Araçlar:

• Slide (Power Point)

• Ders materyali

Dersin Amacı:

Ders sonunda katılımcı;



  • Terörizm, terörist, terör örgütü kavramlarının ne anlama geldiğini ve bu anlamlandırmanın neye göre belirlendiğini kavrar.

  • Uluslararası düzenlemelerde, mukayeseli hukukta ve Türk mevzuatında terörün ne şekilde tanımlandığını ve terörün kapsamının ne olduğunu kavrar.

  • Terör ile mücadelede AİHM'nin konumunu öğrenir. Türkiye hakkında AİHM'ye açılan davalar hakkında istatistiki bilgi sahibi olur.

  • Terörün Türkiye'deki tarihsel gelişimi ve Yargıtay tarafından terör örgütü olarak kabul edilen örgütler hakkında bilgi sahibi olur.

  • Terör suçu ile diğer bazı suç türleri arasındaki farkları kavrar.

Derste Kullanılacak Yöntem:

• Anlatım Usulü

• Tartışma

• Soru/cevap



• Karar incelemesi

Dersin İşleniş Süreci:

Derse Hazırlık Süreci

  • Ders materyalinin ilgili bölümünden faydalanılarak power point sunumu hazırlanır.

  • Ders materyalinin ilgili bölümü okunarak ve aşağıdaki sorulara hazırlanılarak gelinir:

  • Terör, terörizm, terörist, terör örgütü kavramları ne anlama gelir?

  • Uluslararası düzenlemelerde ve mukayeseli hukukta terör kavramı ne şekilde ele alınmıştır?

  • Uluslararası mevzuatın iç hukukumuz bakımından değeri nedir?

  • Türk mevzuatında terör ne şekilde tanımlanmıştır? Kapsamı nedir? Türkiye'de faaliyet gösteren terör örgütleri nelerdir?

  • Terör ile mücadelede AİHM'nin misyonu nedir?, AİHM kararlarının iç hukukumuz bakımından değeri nedir? İstatistiki veriler incelendiğinde AİHM nezdinde Türkiye'nin konumu nedir?

  • Terör suçunun diğer suç türlerinden farkı nedir?

Dersin İşlenişi

Dersin ilk 15 dakikasında aşağıdaki hususlar anlatılır:

  • Seçilen birkaç katılımcıya, terörizm, terörist ve terör örgütü kavramlarından ne anladıkları sorulur.

  • "Terörizm, terörist ve terör örgütü"nün tanımları yapılır ve bu kavramların anlaşılabilmesi için öncelikle "terör" kavramından ne anlaşılması gerektiğinin belirlenmesi gerektiği belirtilir.

  • Seçilen birkaç katılımcıdan "terör" kelimesini tanımlaması istenir.

Daha sonra aynı katılımcılara İsrail Devleti'ne karşı mücadele eden Hizbullah'ın, Rusya Devleti'ne karşı mücadele eden silahlı Çeçen grupların, Afganistan'da faaliyet gösteren El Kaide'nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde faaliyet gösteren pKK'nın fiillerinin terör teşkil edip etmediği sorulur? Hangi kriterlere dayanarak cevaplarını belirlediği sorulur?

Dersin ikinci 15 dakikasında aşağıdaki hususlar anlatılır:

  • Terör kavramına her devletin, ülkenin ve kesimin, kendi çıkarlarına uygun ve kendisini hukuksal ve ahlaki açıdan haklı olarak göstermeye yönelik bir anlamlandırma yaptığı belirtilir.

  • Uluslararası bakımdan Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'nin terörizmle mücadele çerçevesinde hazırladığı sözleşmelerde, üye devletlerin uzlaşamaması nedeniyle ortak bir terör tanımı yapamadığı, bunun yerine kendilerini en çok rahatsız eden belirli fiilleri terör suçu kapsamına alma yoluna gittiği belirtilir. Bu hususu örneklendirmek aşağıdaki çalışmaların içeriklerinden kısaca bahsedilir:

  • BM Terörizmin Finansmanının Önlenmesine İlişkin Sözleşme

  • Avrupa Konseyi 2005 Warşova Sözleşmesi • Mukayeseli hukukta terörün ne şekilde tanımlandığı, Fransa, İspanya ve Almanya örnekleri çerçevesinde anlatılır.

Dersin üçüncü 15 dakikasında aşağıdaki hususlar anlatılır:

  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin terörle mücadeledeki konumu anlatılır.

  • Klass ve diğerleri / Almanya, 6 Eylül 1978; Tomasi / Fransa, 27 Agustos 1992, Brogan ve diğerleri / Birleşik Krallık, 29 Kasım 1998; İncal / Türkiye, 9 Haziran 1998 kararlarından kısaca bahsedilerek AİHM'nin terörizmle mücadelede hangi konumda olduğu örneklendirilir.

  • https://inhak.adalet.gov.tr adresinde yer alan AİHM Türkiye istatistikleri paylaşılarak Türkiye'nin AİHM nezdindeki durumu anlatılır.

  • Türkiye'de en aktif şekilde faaliyet gösteren ve uygulamada sık karşılaşılan terör örgütlerinden, bu örgütlerin amacından, yöntemlerinden kısaca bahsedilir.

15 DAKİKALIK DERS ARASI VERİLİR

Devam dersinin ilk 15 dakikasında aşağıdaki hususlar anlatılır:

  • Aşağıdaki olay katılımcılara aktarılır ve işlenen fiilin Türk mevzuatı bakımından terör suçu teşkil edip etmediği tartışılır: Avrasya isimli feribot, Trabzon-Soçi arasında sefer yaptığı bir sırada, 16 Ocak 1996'da kaçırılır. 9 eylemci, 33'ü Türk, 177 yolcu ve 55 mürettebatı esir alIR. Eylemcilerin Çeçenler olduğu ve Ruslar'ın kuşatması altındaki 250 dolayındaki Çeçen'in kurtarılması için feribotu kaçırdıkları anlaşıldı. Güvenlik güçleri, feribotu İstanbul'a getirmesi için ikna etmeye çalıştılar. Eylemi yapanlar, 19 Ocak'ta öğle saatlerinde Karadeniz'den İstanbul Boğazı'na giriş yaptılar ve akşam 17.00 sıralarında da yapılan pazarlığın ardından teslim oldular.

  • 3717 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun birinci maddesinde, terörün ne şekilde tanımlandığı belirtilir. Bu tanımdaki , ve in niteliği açıklanır.

  • 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunun'nda yer alan terör tanımına yer verilir. Bu tanımdaki , ve in niteliği açıklanır. 3717 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun birinci maddesindeki tanımla farkı ortaya konur.

Dersin ikinci 15 dakikasında aşağıdaki hususlar anlatılır:

  • Aşağıdaki olaylar katılımcılara aktarılır:

Olay 1: A, terör örgütüne destek vermeyi reddeden köy muhtarını öldürür.

Olay 2: B, aralarında alacak-verecek meselesi yüzünden komşusunu öldürür.

Her iki eylem arasındaki farlılıklar katılımcılara sorulur ve buradan terör suçu ile adi suç arasındaki farklar anlatılır.



  • Terör suçu ile örgütlü suç arasındaki ilişki ve her iki suç türü arasındaki farklar anlatılır

  • Terör suçu ile siyasi suç arasındaki ilişki ve her iki suç türü arasındaki farklar anlatılır.

Dersin son 15 dakikasında aşağıda yer verilen değerlendirme soruları sorularak dersin kazanımlarına ulaşılıp ulaşılamadığı ölçülür:

  • Terör ve bununla ilintili kavramların anlamlandırılması neye göre yapılmaktadır?

  • Uluslararası örgütlerin mutabık kaldığı bir terör tanımı yapılabilmiş midir? Neden? Uluslararası örgütler, terörle mücadelede için yapmış olduğu çalışmalarda nasıl bir yöntem izlemişlerdir?

  • Terörle mücadele kanunundaki terör tanımıyla terörizmin finansmanının önlenmesi kanununda yer alan terör tanımı arasındaki ilişki nedir? o Terör ile mücadelede AİHM'nin konumu nedir? AİHM nezdinde Türkiye'nin üye devletler içerisindeki durumu nedir?

  • Terör suçunu; adi suçtan, siyasi suçtan ve örgütlü suçtan ayıran yönler nelerdir?

Referans Listesi

• ÇEŞME, Ahmet, Psikolojik Harekat ve PKK, IQ Yayıncılık, İstanbul, 2005

• ALTUN, Hasan Mutlu, Terör, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2011

• ÖKTEM, Emre, Uluslararası Hukukta Terörizm, İTÜD, Yıl:3, S:5, 2004

• AYDIN, Nurullah, Küresel Terör ve Türkiye, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2006

• ZAFER, Hamide, Ceza Hukukunda Terörizm, Beta Basım, İstanbul, 1999

• ERGİL, Doğu, Türkiye'de Terör ve Şiddet, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, 1980

• BAL, Mehmet Ali, Savaş Stratejilerinde Terör, 2.b, IQ Yayıncılık, İstanbul, 2003

• BAŞEREN, Sertaç, Uluslararası Hukuk Açısından Terörizm

• CAŞIN, Mesut Hakkı, Uluslararası Terörizm, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2008

• ALTUĞ, Yılmaz, Terörün Anatomisi, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 1995

• GEHR, Walter, The European Union Approach to Measures against Terrorism, Anti-Terrorist Measures and Human Rights, ed.Wolfgang Benedek and Alice Yotopoulos-Marangopoulos, Martinus Nijhoff Publishers, Leiden-Boston, 2004

• EATON, Martin, Council of Europe Measures against Terrorism, Anti-Terrorist Measures and Human Rights, ed.Wolfgang Benedek and Alice Yotopoulos-

Marangopoulos, Martinus Nijhoff Publishers, Leiden-Boston, 2004

• ZAFER, Hamide, "27 Ocak 1977 Tarihli Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesinin ve 4 Aralık 1979 Tarihli Dublin Sözleşmesinin Değerlendirilmesi", Yiğit Okur'a Armağan, Galatasaray Üniversitesi, 1998

• SCHIEDER, Peter, Anti-Terrorist Measures and Human Rights from the Perspective of the Parliamentary Assembly of the Council of Europe, Anti-Terrorist Measures and Human Rights, ed.Wolfgang Benedek and Alice Yotopoulos- Marangopoulos, Martinus Nijhoff Publishers, Leiden Boston, 2004

• KAYA, İbrahim, Terörle Mücadele ve Uluslararası Hukuk, USAK Yayınları, Ankara, 2005

• ÜSTÜN, Okay, Karapara Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelede Uluslararası Girişimler ve Araçlara Toplu Bakış

• BIÇAK, Vahit, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarnda Terörizm http:// webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/3_10.pdf (Erş. T. 09.10.2013)

• BAŞEREN, Sertaç, Uluslararası Hukuk Açısından Terörizm, Dünyada ve Türkiye'de Terör Konferansı (20-24 Mayıs 2002), TCMB Banknot Matbaası, Ankara, 2002

• ARIBOĞAN, Deniz Ülke, Nefretten Teröre, 2.b, Ümit Yayıncılık, Ankara, 2005

• BAŞEREN, Sertaç, Terörizm:Kavramsal Bir Değerlendirme, Terörizm İncelemeleri, der. Ümit Özdağ ve Osman Metin Öztürk, ASAM Yayınları, Ankara 2000

• ARIBOĞAN, Deniz Ülke, Globalleşme Senaryosunun Aktörleri, Der Yayınları, 3.b, İstanbul, 2001

• AĞAR, Mehmet, Türkiye'de Terörün Evrimi, Hukuk Devletinde Terör ve Örgütlü Suçla Mücadele, Umut Vakfı Yayınları, İstanbul 1996

• KARAOSMANOĞLU, Fatih, Terör ve Temel Hak ve Özgürlükler: Uluslararası Hukuk Perspektifinden Bir Bakış, Türkiye'de Terörizm Dünü, Bugünü, Gelişimi ve Alınması Gereken Tedbirler, Ankara 10-11 Mayıs 2000, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2003


Yüklə 3,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin