Dersler Ve Öğütler
Resulullah (a.s)'ın yukarıdaki rivayetlerin tümünde, sözünü etmiş olduğu dumanla ilgili olarak ilim adamları, bu dumanın, kıyametin hemen öncesinde görüleceğini ve kıyametin büyük alametlerinden olacağını söylemişlerdir. Yüce Allah'ın "Göğün açık bir duman getireceği günü gözetle" 216 sözünde kastedilen dumanın da bu duman olduğunu ifade etmişlerdir.
Bazı ilim adamlarına göre, kıyametin büyük alametlerinin ilk ortaya çıkacak olanı bu dumandır. Ancak ayeti kerimedeki "duman"ın tefsiri konusunda daha farklı görüşler de ileri sürülmüştür. Bunlardan birisi Buhari'nin İbni Mes'ud (r.a)'dan nakletmiş olduğu görüştür. Onun görüşü şöyledir:
"Kureyşliler, aşırı derecede bir kıtlık ile karşı karşıya kaldı ve açlık çektiler. Bu zamanda bir adam göğe doğru bakar ve açlık dolayısıyla içinde bulunduğu durumdan dolayı kendisine, adeta gök ile arasında duman gibi bir şey varmış gibi görünürdü."
İlim adamlarının tercih ettikleri görüşe göre ise bu duman, kıyametin büyük alametlerinden olan dumandır ve henüz ortaya çıkmış- değildir. İfadeden çıkan anlama göre, bu duman bütün alemi kaplayacaktır. Bugünün nükleer silahlarını tanıyan ve bu silahların patlamasının ihtimal dahilinde olduğunu, böyle bir patlama sonucu ortaya çıkacak bulutun ise bütün dünyayı kaplayacağını düşünen bir kimse, yukarıdaki naslarla böyle bir olaya işaret edilmiş olabileceğine ihtimal verir. Ancak naslardan çıkan anlam böyle bir dumanın, insanların üzerlerine doğrudan yüce Allah katından gönderilecek bir ceza olacağını ortaya koymaktadır.
Alusi, bu dumanın kırk gün devam edeceğini bildiren bir hadisi şerif rivayet etmiştir. Bunun mü'min üzerindeki etkisi nezle türü bir rahatsızlığa sebep olmaktan ibaret kalacaktır. Kafirde ise ciddi sarhoşluğa yol açacak ve nefes alıp verirken yuttuğu duman, ağzından, burnundan, kulaklarından ve arkasından çıkacaktır.
İlim adamlarının çoğunluğu, kıyametin büyük alametleri ile ilgili sıranın tesbiti konusunda kesin bir şey söylenilmemesi ve bunun yüce Allah'ın ilmine havale edilmesi görüşünü tercih etmektedirler. Ancak bazı alametlerin önceliği konusunda yakini (kesin bilgi) bulunmaktadır. Bununla birlikte bazı ilim adamları tümevarım metodu ile kıyametin büyük alametlerinin ortaya çıkış sırasının şöyle olacağını ifade etmişlerdir:
Dumanın görülmesi, sonra Deccal'in ortaya çıkması, sonra Dabbetu'l-Arz'ın ortaya çıkması, sonra güneşin batı tarafından doğması, sonra geride yalnız kafirlerin kalması için bütün mü'minlerin canlarını alacak bir rüzgarın esmesi, sonra Aden'den insanların tümünü toplanma (mahşer) yerleri olan Şam topraklarına doğru sürecek bir ateşin ortaya çıkması... Bu son olayın ardından da kıyamet kopacaktır.
Ancak yere geçirilme olaylarının bunlardan sonra olması gerekmez. Çünkü 've' atıf edatı, mutlak anlamda bir atıf (birliktelik) ifade eder, öncelik veya sonralık bildirmez. Çağımızda, Fas'ta Ağadir şehrinin yerin dibine geçirilmesi olayı yaşandı. Bu şehrin yirmi katlı bir otelinin en üst katına asılı olan panosunun dışında yerin üzerinde hiç bir şeyi kalmadı. Yine asrımızda İran'da da böyle bir yerin dibine geçirilme olayının yaşandığını biliyoruz. Ancak hadisi şerif metinlerinde sözü edilen yerin dibine geçirilme olayları ile kastedilenler, bu olaylar mıdır, yoksa daha başka yerin dibine geçirilme olayları olacak mıdır kesin olarak bilmiyoruz.
Bununla birlikte, kıyametin büyük alametlerinin ortaya çıkış sırası ile ilgili görüşlerin hadisi şerif metinlerindeki sıralamadan çıkarılmadığını burada belirtmeliyiz.
Burada söz konusu alametleri belli bir sıraya koymakla uğraşmış olanlar, yukarıdaki hadisi şeriften hareketle değil de, bu alametlerle ilgili tüm hadisi şerifleri bir arada inceleyerek tümevarım metodu ile bir sonuca ulaşmaya, belli bir sıralama yapmaya çalışmışlardır.
1025- Müslim, Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:
"Şu üç olay (bunlardan herhangi biri) gerçekleştikten sonra, daha önce iman etmiş veya imanı ile bir hayır (sevap) kazanmış olmayan kişiye, iman etmesinin bir yararı olmayacaktır: Güneşin batıdan doğması, Deccal'in ortaya çıkması ve Dabbetu'l-Arz'ın ortaya çıkması..."217
Dersler Ve Öğütler
Bu hüküm, kendisine ilahi davet ulaşmış olduğu ve kendisi de bu daveti kavrayabilecek kadar akıllı ve buluğ çağına ermiş olduğu halde küfür yolunu seçmiş bir kimse açısındandır. Böyle bir kimsenin, sayılan üç alametten birini gördüğünde artık iman etmesinin kendisine bir yararı olmayacaktır. Çünkü onun için artık gaybi olan şey, açıklık kazanmıştır. Yani saklı olan bir gerçek, artık gözlerinin önüne gelmiştir. Bilindiği üzere kendisine ölüm gelen bir kimsenin ruhunun çıkması anında, önüne gaybe ait bir şey gelir de o an tevbe eder veya imana gelirse, bu tevbesinin veya imanının kendisine bir yararı olmayacaktır, işte sayılan üç alametten birini gözleri ile gören için de aynı durum söz konusu olmaktadır.
Bununla birlikte hadisi şerifin hüküm niteliğinde değil de haber niteliğinde olması da mümkündür. Yani hadisi şerife göre önceden kafir olan bir kimse Deccal veya Dabbetu'l-Arz'ı gördüğünde küfür üzere kalmaya devam edecektir. Müslüman olanların müslümanlıkları kabul edilmeyecektir.
Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:
"Onlar kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Rabb'inin gelmesini mi yahut Rabblerinden bir takım mucizelerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, bir kimse daha önce iman etmemişse veya imanı ile bir hayır (sevap) kazanmamışsa imanı ona fayda vermez."218
Güneşin batı tarafından doğmasından sonra iman edenin, imanının kendisine bir yarar sağlamayacağı üzerinde şüphe yoktur. Çünkü yüce Allah, ayeti kerimesinde şöyle buyurmaktadır:
"Bir kimse daha önce iman etmemişse veya imanı ile bir hayır (sevap) kazanmamışsa imanı ona fayda vermez."
Hadisi şerifin zahiri anlamından anlaşıldığına göre, Deccal'in ve Dabbetul-Arz'ın ortaya çıkmasından sonra iman eden için de aynı durum söz konusudur. Ancak güneşin batıdan doğmasından sonra iman etmenin bir yarar sağlamayacağı konusunda çok nas bulunması ve Deccal ve Dabbetu'l-Arz'ın ortaya çıkmasından sonra da imanın kabul edilmeyeceği konusunda ise az sayıda nassın bulunması nedeniyle yukarıda üzerinde durduğumuz ikinci ihtimal de söz konusu olabilir.
Alusi (r.a), Dabbetu'1-Arz ile Deccal'in ortaya çıkmasının ve güneşin batı tarafından doğmasının, kıyametin büyük alametlerinden olduğunu bildirdikten sonra, bazı ilim adamlarının,
"Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün."219
mealindeki ayeti kerimede kastedilen alametlerin, bu sayılan üç alamet olduğunu bildirdiklerine dikkat çekmiştir.
Bu görüşe göre, bu üç alametten biri ortaya çıktıktan sonra, daha önce iman etmemiş veya imanı ile bir hayır (sevap) kazanmamış olan birine, iman etmesinin bir yararı olmayacaktır. Ancak Alusi bu görüşte bazı problemler bulunduğuna işaret etmiştir. Dolayısıyla biz de açıklamamızda bu problemi göz önünde bulundurma gereği duyarak İmam Müslim'in işaret ettiği ikinci ihtimalden de yani yukarıdaki hadisi şerifte yer alan ifadenin hüküm değil de, haber anlamı taşıması ihtimalinden de söz etmiş bulunuyoruz.
Aşağıda Alusi (r.a)'nin konuyla ilgili açıklamalarına yer veriyoruz:
"Yüce Allah'ın;
"Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, bir kimse daha önce iman etmemişse veya İmanı ile bir hayır (sevap) kazanmamıza imanı ona fayda vermez"220
ayeti kerimesinde işaret edilen 'bazı alametler' ile kastedilen alametlerin, Deccal ile Dabbetu'l-Arz'ın ortaya çıkması ve güneşin batı tarafından doğması olduğunu söylemişlerdir.
Müslim, Ahmed, Tirmizi ve daha başkaları, Ebu Hureyre (r.a)'den merfu olarak bu görüşü destekleyen bir rivayet nakletmişlerdir. Ancak bu görüşte bazı problemler bulunmaktadır. Çünkü Hz. İsa (a.s)'nın inmesi, Deccal -Allah'ın laneti üzerine olsun-'in ortaya çıkmasından sonra olacaktır. Hz. İsa (a.s) da insanları imana çağıracak ve bazıları onun bu çağrısını kabul edecektir. Ayrıca onun zamanında gerek dünyevi açıdan ve gerekse uhrevi açıdan (ahiretle ilgili) pek çok hayır ve bereket ortaya çıkacaktır. Ayrıca Hz. İsa (a.s)'nın dualarından gözden uzak tutulmayacak kadarı kabul edilecektir. Bu itibarla yukarıdaki ayeti kerimede "bazı alametler" ile kastedilen, güneşin batı tarafından doğması alameti olabilir."
1026- Ahmed, Ebu Umame (r.a)'den şu şekilde rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:
"Hayvan (Dabbetu'l-Arz) ortaya çıkar, insanların burunları üzerine işaretler koyar. Sonra bunlar aranızda belli bir süre yaşarlar. Hatta bir adam hayvan satın alır. Kendisine: "Bunu kimden satın aldın?" diye sorulur. O da: "Üzerine mühür basılmış (işaret konulmuş) adamdan" cevabını verir."221
Dostları ilə paylaş: |