İmam Hasan (a.s)’ın Hilmi
Resulullah ( s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Hasan’a, hilm ve heybetimi bağışladım; Huseyin’e de, şecaat ve cömertliğimi bağışladım.” [83]
İmam Hasan (a.s) buyurmuştur ki:
“Eğer bir adam, bir kulağımdan sövüp sonra diğer kulağımdan özür dilerse, özrünü kabul ederim.”[84]
İmam Hasan’ın Bağış ve Cömertliği
Bir gün İmam Hasan (a.s), Mescid’ül- Haram’ın kenarında bir adamın; “Allah’ım bana 10 bin dirhem ver” dediğini duyunca, hemen eve dönüp o miktar parayı ona gönderdi.[85]
Enes şöyle diyor:
İmam Hasan’ın cariyelerinden birisi bir demet gül ona verdi. İmam Hasan (a.s) o gül karşılığında ona; “Sen Allah rızası için azatsın” buyurdular. Neden böyle yaptın dediğimde; “Allah bizi böyle eğitmiştir” buyurarak şu ayeti okudular: “Size bir ihsan edildiğinde (veya selam verildiğinde), siz ondan daha güzeliyle karşılık verin.”[86]
İmam Hasan (a.s)’ın Sabrı
Muberred ve İbn-i Aişe şöyle diyorlar:
Şam halkından olan bir adam, Muaviye’nin kötü propagandası etkisinde kalarak aldanıp Hz. Peygamber’in Ehl-i Beyt’ine düşman olmuştu. Bir gün Medine’ye geldiğinde İmam Hasan (a.s)’ı gördü. İmamın yanına giderek O’na çirkin sözler söylemeye başladı; ağzına geleni O’na söylüyordu. İmam Hasan (a.s) ise şefkat ve merhametle adamın yüzüne bakıyordu. Adam çirkin sözlerini sarf ettikten sonra İmam (a.s) ona selam verdi ve gülümseyerek şöyle buyurdular:
“Ey şeyh (yaşlı adam)! Galiba sen bu şehirde garipsin, hakkımızda yanılmışsın, gerçeği sana yanlış anlatmışlar. Eğer senden razı olmamızı istersen, razı oluruz; eğer bizden bir şey talep edersen veririz; eğer bir yol gösterici istersen seni hidayete yöneltiriz; eğer yükünü taşımak için bizden yardım dilersen, yükünü taşırız; aç isen doyururuz; çıplak isen giyindiririz; ihtiyacın varsa ihtiyacını gideririz; evin yoksa yer veririz; bir isteğin varsa karşılarız; eğer bütün yolculuk eşyanla evimize gelirsen, gidene kadar konuğumuz olursun; biz de şevk ve muhabbetle seni ağırlarız; çünkü bizim geniş bir evimiz ve misafiri ağırlamak için yeterli vesilemiz vardır.”
Şamlı adam, İmam (a.s)’ın sevgi ve şefkatle dolu sözlerini duyunca şiddetle ağladı, söylediklerinden utanç duyarak şöyle dedi: “Senin Allah Teala’nın yeryüzündeki halifesi olduğuna şehadet ederim. Allah Teala, risaletini hangi ailede karar kılacağını daha iyi biliyor. Ey Hasan! Sen ve senin baban benim yanımda, Allah’ın en düşman kulları idiniz; şimdi ise sizler benim yanımda Allah’ın en sevimli kullarısınız.”
Daha sonra yaşlı adamcağız, İmam Hasan (a.s)’ın evine misafir oldu. Medine’de olduğu müddetçe bir misafir gibi ağırlandı ve Ehl-i Beyt ailesinin müritlerinden oldu.[87]
Mervan bin Hakem, sürekli İmam Hasan (a.s)’a eziyet ediyordu, İmam (a.s) vefat edince onun teşyi merasimine katıldı. İmam Hüseyin (a.s) ona; “Sen kardeşimin hayatında elinden geleni ona karşı esirgemiyordun, ama şimdi onun teşyi merasimine katılıp da ağlıyor musun?” diye buyurduğunda, Mervan bin Hakem: “Her ne yaptımsa, sabrı bu dağdan büyük olan kimseye yaptım!” dedi.[88]
İmam Hasan’ın Barışının Hikmetleri
Ebu Said Akisa şöyle diyor:
Hasan bin Ali (a.s), Muaviye bin Ebu Süfyan ile barıştığında bir grup halk İmam Hasan (a.s)’ın huzuruna vararak Muaviye ile barış yaptığı için onu kınadı. İmam (a.s) bundan dolayı şöyle buyurdular:
“Yazıklar olsun size! Siz ne yaptığımı bilmiyorsunuz. Allah’a and olsun ki, yaptığım iş Şialarım için, güneşin üzerine doğup battığı şeylerden daha hayırlı idi. Acaba İmamınız olduğumu, bana uymanızın farz olduğunu ve Resulullah’ın açık hadisiyle cennet gençlerinin efendilerinden biri olduğumu bilmiyor musunuz?”
Halk cevaben;”Evet biliyoruz” dediler.[89]
İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“Allah’a and olsun ki, Hasan bin Ali (a.s)’ın yaptığı iş, bu ümmet için güneşin üzerine doğduğu şeylerden daha hayırlı idi.” [90]
İmam Sadık (a.s) da buyurmuştur ki:
“Bilin ki, Hasan bin Ali (a.s) ihanete uğrayıp insanlar etrafından dağıldığında işi Muaviye’ye bıraktı; derken aşırı giden ve bu barıştan öfkeli olan Şiiler İmam’a; (Aleyk’es- selam ya muzill’el- muminin” (Sana selam ey müminleri zelil eden) diye selam veriyorlardı.
İmam (a.s) da cevaben; “Ben müminleri zelil eden değil, aziz edenim. Sizin onlara karşı savaşmaya gücünüz olmadığını görünce, canınızın korunması için böyle yaptım. Nitekim o alim (Hz. Hızır), fakirlerin gemisini (sahiplerine kalması ve düşmanların eline geçmemesi için) deldi. Ben de kendi canımı ve sizlerin canını korumak için böyle yaptım.” diyordu.” [91]
İmam Hasan (a.s)’a Ağlamak
Resulullah ( s.a.a) buyurmuştur ki: “Kim Hasan’a ağlarsa, gözlerin ağladığı gün onun gözü ağlamaz (veya gözlerin kör olduğu gün onun gözü kör olmaz.)” [92]
İmam Hasan (a.s) İçin Mahzun Olmak
Yine Resulullah ( s.a.a) buyurmutur ki:
“Kim Hasan için mahzun ve kederli olursa, kalplerin mahzun olduğu gün (kıyamet günü), kalbi mahzun ve kederli olmaz.” [93]
İmam Hasan (a.s)’ın Ziyareti
Resulullah ( s.a.a) buyurmuşlardır ki:
“Kim onu (Hasan’ı) Baki mezarlığında ziyaret ederse, ayakların sırat köprüsünden kaydığı gün onun ayağı kaymaz.” [94]
İmam Bakır (a.s) da buyurmuştur ki:
“Hüseyin bin Ali (a.s) her Cuma akşamı, Hasan (a.s)’ın kabrini ziyaret ederlerdi.” [95]
İmam Sadık (a.s) da buyurmuştur ki:
“İmam Hüseyin (a.s), Resulullah ( s.a.a)’e; ‘Sizi ziyaret edenin mükafatı nedir?’ diye sorduğunda şöyle buyurdular: “Oğulcağızım, kim beni -hayatımda veya ölümümde-, babanı, kardeşini veya seni ziyaret ederse, kıyamet günü onu ziyaret etmem ve onu günahlarından arındırmam benim üzerime bir borç olur.” [96]
İMAM HASAN (A.S)’IN
SÖZLERİNDEN KIRK HADİS
1- “Biliniz ki, Allah Teala sizi boşuna yaratmadı; sizi kendi başınıza bırakacak da değildir. Ecellerinizi yazdı ve maişetlerinizi aranızda paylaştırdı ki, her akıl sahibi mevkisini tanısın ve bilsin ki ancak mukadder olan şeyler kendisine ulaşır ve ondan çevrilen hiçbir şey ona ulaşmaz. Dünyada geçiminizi sağlayarak sizi şükretmeye teşvik etti; (kendisini) anmayı size farz kıldı ve takvayı size tavsiye etti; takvayı rızasının en son derecesi kıldı; takva her tövbenin kapısı, her hikmetin başı ve her amelin şerefidir. Kurtuluşa eren takva sahipleri, ancak takva sayesinde kurtuluşa erdiler.”[97]
Dostları ilə paylaş: |