ÂL-İ aba içindekiler


İmam Hüseyin’in Kıyamının Sebepleri



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə35/42
tarix06.09.2018
ölçüsü1,14 Mb.
#78070
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   42

İmam Hüseyin’in Kıyamının Sebepleri


İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamının sebeplerini O’nun kendi sözlerinde aramak gerekir. İmam Hüseyin (a.s)’ın kendisi ne için kıyam ettiğini herkesten daha iyi biliyordu. İmam Hüseyin (a.s) Mervan’nın; “Hemen Yezid’e biat et; çünkü bu iş, hem dinin hem de dünyan için daha faydalıdır” sözüne karşılık şöyle buyurdular: “İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Müslümanlar, Yezid gibi bir hükümdara duçar olduğunda artık İslam’la vedalaşmak gerekir...” [7] 

İmam Hüseyin (a.s) “Beyza” konağında bir fırsat bularak Hürr’ün askerlerine bazı gerçekleri anlatıp kıyam ve hareketinin asıl sebebini şöyle açıklamıştır:

Ey insanlar! Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Kim Allah’ın haramını helal bilen, ahdini bozan, Resulünün sünnetine muhalif olan, kulları arasında günah ve haksızlık yapan zalim bir yönetici görür, ameli ve sözüyle ona karşı muhalefet etmezse Allah Teala böyle bir adamı, o zalimi sokacağı yere (cehenneme) sokar.”

Ey insanlar! Bilin ki bunlar (Beni Ümeyye) Allah’ın itaatini terk edip şeytanın itaatine sarıldılar. Fesadı yayıp İlahi sınırları tatil ettiler. Fey’i (Peygamber’in ailesine mahsus olan ganimeti) kendilerine ayırdılar. Allah’ın haramını helal, helalını da haram ettiler. Ben Müslüman toplumu hidayet etmeğe ve onlara önderlik yapmaya, ceddimin dinini değiştiren fasitlerden daha layığım...” [8]

Kays bin Eş’as; “Neden Yezid’e biat etmiyorsun?” dediğinde İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdular:

Allah’a andolsun ki, ben onlara zillet elini vermeyeceğim; köleler gibi de önlerinden kaçmayacağım.” [9]

İmam Hüseyin (a.s), “Aşura” günündeki ikinci konuşmasında şöyle buyurdu:

Bilin ki zina zade oğlu zina zade (Ubeydullah bin Ziyad) bizi iki şey; “Kılıç ve zillet” arasında bırakmıştır; zillete gelince o bizden uzaktır; ne Allah, ne Peygamberi, ne de müminler bunu kabul ederler, ne etekleri pâk ve tahir olan anneler (Hz. Fatıma ve Hz. Hatice), ne de izzet-i nefsi olan kimseler alçak kimselerin itaatini kerim kişilerin şahadetine tercih etmeği reva görürler. Bilin ki ben hücceti tamamladım ve size olan inzar görevimi yerine getirdim. Ben aile fertlerimin azalmasına ve yardımcıların da yardım etmemesine rağmen hedefime doğru yürümeğe devam edeceğim.” [10]

İmam Hüseyin (a.s) kardeşi Muhammed-i Hanefiyye’ye verdiği vasiyetnamesinde şöyle yazmıştır:

...Ben azgınlık, makam, fesat, ve zulüm yapmak için Medine’den ayrılmadım. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, ceddim Resulullah (s.a.a) ve babam Ali (a.s)’ın yolunda devam etmek için kıyam ettim. Öyleyse kim bu gerçeği benden kabul ederse (bana itaatte bulunursa), Allah’ın yolunu kabul etmiştir; kim de reddederse, Allah benimle bu kavmin arasında hükmedene kadar sabrederim (kendi yolumu tutup giderim); Allah hükmedenlerin en hayırlısıdır...” [11]

Ehl-i Sünnet ve Şia Kitaplarında İmam Hüseyin’e Ağlamakla İlgili Hadisler


Ehl-i Sünnet ve Şia kitaplarında İmam Hüseyin (a.s)’a ağlamak ve O’na yas tutmakla ilgili oldukça çok hadis vardır. Ama biz o hadislerden bir kaçını okuyuculara aktarmaya çalışacağız. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen, bu konuda yazılmış olan Arapça ve Türkçe kitaplara başvurabilirler. 

Hafız Ahmed bin Hüseyin Beyhaki, Umeyr kızı Esma’dan şöyle naklediyor:

“Hüseyin dünyaya geldiğinde Resulullah (s.a.a) yanıma gelerek; “Ey Esma! Çocuğumu bana getir” diye buyurdu. Ben Hüseyin’i beyaz bir kundağa sararak Resulullah’a götürdüm. Resulullah (s.a.a) onun sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet okuduktan sonra Hüseyin’i bana verdi ve ağlamaya başladı. Resulullah’a; “Anam babam sana feda olsun Ey Allah’ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?” diye sorduğumda, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber; “Bu çocuğuma (İmam Hüseyin’e) ağlıyorum” diye cevap verdi...” [12]

Hakim Nişaburi, Haris’in kızı Ümm’ül- Fazl’dan şöyle rivayet ediyor:

“...Bir gün Hüseyin (a.s)’ı Hz. Resulullah (s.a.a)’in yanına götürüp onu Peygamber’in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm. Bunun üzerine; “Ya Resulellah! Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?) diye sorduğumda şöyle buyurdular:

Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi... Daha sonra Cebrail Hüseyin’in katligahından kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi.” [13]

İbn-i Sa’d “Tabakat’ul- Kubra” adlı kitabında Aişe’den şöyle naklediyor:

“Resulullah (s.a.a)’in bir gün uyuduğu sırada Hüseyin içeriye girdi ve Resulullah’a doğru yürümeğe başladı. Ben onu Resulullah’dan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin tekrar iki alem serverinin yanına yaklaştı. Bu sırada Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı. Niçin ağlıyorsunuz? dediğimde; “Cebrail Hüseyin’in şehit düşeceği yerin toprağını bana gösterdi. Allah’ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir” diye buyurdu...” [14]

Ahmed bin Hanbel Müsned’inde[15] Abdullah bin Neci’den, o da babasından şöyle naklediyor:

“Hz. Ali (a.s) ile Sıffîn savaşına hareket ediyorduk. “Neyneva” denen yere vardığımızda Hz. Ali şöyle seslendi: “Ey Eba Abdillah! (İmam Hüseyin’in künyesi) Fırat nehri kenarında sabırlı ol! Ey Eba Abdillah, sabırlı ol!”

Neci diyor ki: Meselenin ne olduğunu sorduğumda Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdular:

“Bir gün Resulullah (s.a.a)’in yanına vardığımda O’nun ağladığını gördüm ve; “Ey Allah’ın Peygamber’i sizi birisi sinirlendirdiğinden dolayı mı ağlıyorsunuz?” diye sorduğumda şöyle buyurdular:

Hayır, Cebrail sen gelmeden biraz önce buradan gitti ve Hüseyin’in Fırat nehrinin yanında şehit olacağı haberini bana verdi. Cebrail bana; “O’nun (Hüseyin’in) türbesini görmek ister misin?” dediğinde “Evet” dedim. O da elini uzattı ve bana bir avuç toprak verdi. İşte bu yüzden ağladım.” [16]

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:

Ali bin Hüseyin (a.s), yirmi (başka bir hadise göre kırk) yıl boyunca babasına ağladı. Önüne ne zaman yemek bırakılsaydı ağlardı. Bir defasında İmam’ın hizmetçisi şöyle dedi:

Ey Resulullah’ın oğlu, canım sana feda olsun, ben helak olmanızdan korkuyorum.” İmam (a.s) şöyle buyurdular: “Ben üzüntü ve kederimi Allah’a açıyorum; ben Fatıma (a.s)’ın evlatlarının katligahını hatırladığımda, üzüntü nefesimi tıkıyor.”

Başka bir rivayette de kölenin İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’a şöyle dediği nakledilmiştir:

“Ey mevlam! Üzüntünüzün son bulma zamanı ulaşmamış mıdır?” İmam (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdular:

Vay senin haline! Yakub bin İshak (a.s) peygamber oğlu bir peygamber idi; onun on iki oğlu vardı, Allah Teala onlardan birini gaybete çekince ağlamaktan gözlerine ak indi, gamdan beli büküldü; oysa oğlu dünyada yaşıyordu. Ama ben babam, kardeşim, amcam ve ailemden olan on yedi kişinin etrafımda katledilmiş naaşlarını gördüm; o halde benim gam ve hüznüm nasıl son bulabilir!” [17]



Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin