Çalışma Genel Müdür Yardımcısı YENİ KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI VE TOPLU
SÖZLEŞME KANUNU YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
1.GİRİŞ Türkiye’de kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için kurulan sendikaların AB-ILO norm ve standartlarına uygun olarak geliştiği görülmektedir. Sendikal hakların gelişiminde yeni kamu personel anlayışının da etkili olduğu bir gerçektir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dernek kurmanın ve toplantı yapmanın yanında sendika kurmanın ve sendikalara katılmanın herkesin hakkı olduğunu belirtmektedir.
İnsan haklarının ve çalışma haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak amacıyla kurulan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), çalışma ve sendikal faaliyetleri de hak olarak görmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütünün 1948 tarihli ve 87 sayılı sözleşmesi Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunmasını, 1949 tarihli 98 sayılı sözleşmesi Örgütlenme ve Toplu Sözleşme Hakkını, 151 No.lu sözleşmesi de Kamu Hizmetlerinde Çalışma İlişkilerini içermektedir. Ülkemizde kurulmuş olan kamu görevlileri sendikaları uluslararası sözleşmelerin kabul edilmesiyle elde edilen bu hakkı kullanarak örgütlenmişlerdir.
25.6.2001 tarihli ve 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu; AB’ nin 19 uncu Sosyal Politika ve İstihdam Faslı’na uyum amacıyla, 4/4/2012 tarihli ve 6289 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu” başlığı ile yeniden düzenlenmiş ve 11 Nisan 2012 tarihli ve 28261 Sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu yazıda özetle; ülkemizde kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme özgürlüğü ve örgütlenme hakkının kazanılmasının tarihi gelişimini ve yapılan yeni kanuni düzenleme ile getirilen yenilikleri ve gelinen nokta konusunu sizlerle paylaşmayı amaçladım.
II. TARİHİ GELİŞİM Türkiye, 1919 yılının şartları dolayısıyla üye olamadığı ILO toplantılarına 1927 yılından sonra gözlemci göndermeye başlamıştır. Bunu, 1932 yılında Milletler Cemiyetine üye olmayı kabul etmekle Türkiye'nin doğrudan ILO üyesi olması ve 1945 yılından itibaren de ILO faaliyetlerine etkin olarak katılarak üçlü çalışmalarda yerini alması izlemiştir.
1961 Anayasasının yürürlüğe girmesiyle ülkemizde yeni bir dönemin başladığı söylenebilir. Sosyal Devlet ilkesinin Anayasada yerini alması yeni dönemin en belirgin özelliğidir. Sosyal devlet ilkesi çerçevesinde, çalışmanın bir hak olması yanında çalışma, aynı zamanda bir ödev olarak da kabul edilmiş, çalışma ve sözleşme hürriyetine, sosyal koruma ve ücret hakkının korunmasına ilişkin temel düzenlemelere gidilmiştir. Sendika kurma, toplu sözleşme ve grev ile sosyal güvenlik bir hak olarak kabul edilmiştir.
Örgütlenme anlamında 1965 yılında “624 sayılı Devlet Personeli Sendikaları Kanunu” çıkarılmış, böylelikle devlet memurlarına da sendikalaşma hakkı verilmiştir. Kanun, toplu iş sözleşmesi yapma ve grev hakkını içermemiştir. Bu alanda ilk düzenleme olması bakımından Kanun önem taşımaktadır (1971 yılına gelindiğinde ise 1448 sayılı Kanun ile Anayasanın 46. maddesi değiştirilerek bu Kanun yürürlükten kaldırılmıştır).
1982 Anayasasının 53. maddesinde 23.7.1995 tarihli ve 4121 sayılı yasa ile yapılan değişik sonucunda, kamu görevlilerinin sendika hakkına ilişkin yasal düzenleme yapılmasının yolu açılmıştır. Bu kapsamda 25.6.2001 tarihli ve “4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu” TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
12 Eylül 2010 tarihinde halk oylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişikliği ile kamu görevlilerinin sendikal hakları genişletilmiştir. Anayasanın 53 üncü maddesinde yapılan değişiklikle sadece “toplu görüşme hakkı” tanınan kamu görevlilerine “toplu sözleşme yapma hakkı” tanınmıştır.
04/04/2012 tarihli ve 6289 Kanunla yapılan değişiklikle, ''Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu''nun adı, ''Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'' olarak değiştirilmiştir.
II. KANUNLA GETİRİLEN YENİLİKLER Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu kamu görevlilerine her ne kadar grev hakkı vermese de kamu görevlileri lehine önemli düzenlemeler yapmıştır. Bunlardan bazılarını özetle şöyle sıralamak mümkündür;
Aday memurlara getirilen sendika kurma ve kurulmuş sendikalara üye olma yasağı ile sendika kurucusu olabilmek için aranan iki yıl çalışma koşulu kaldırılmıştır.
Kamu kurumlarında çalışan özel güvenlik görevlilerinin sendikal haklardan yararlanması sağlanmıştır.
100 veya daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ve yardımcılarının sendika üyeliği önündeki engel kaldırılmıştır.
Sendika şubesi bulunmayan il ve ilçelerde il ve ilçe temsilciliği kurulması ve İl’de 100, İlçede 50 üyesi bulunan temsilcilere haftada 4 saat izin hakkı getirilmiştir.
Sendika yöneticilerine tanınan bazı güvencelerden sendika temsilcilerinin de yararlanabilmeleri yönünde düzenleme yapılmıştır.
Toplu sözleşme kapsamına; kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları da alınmıştır.
Toplu sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin yapıldığı tarihi takip eden iki mali yıl için geçerli olacağı hükmü getirilmiştir.
Toplu sözleşme görüşmelerinin, son rakamı tek olan yıllarda yapılması, toplu sözleşme görüşmelerine Ağustos ayının ilk işgünü başlanması ve imzalanan toplu sözleşme metinlerinin Resmi Gazetede yayımlanması öngörülmüştür.
11 üyeden oluşturulan Hakem Kurulunun en az 8 üyesinin katılımıyla toplanması ve başvuru tarihinden itibaren 5 gün içinde karar vermesi hükme bağlanmıştır.
Toplu sözleşme süreci sonunda sözleşmenin imzalanamaması halinde, tutanağın kamu görevlilerinin geneline yönelik bölümü, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı ve hizmet kollarına yönelik bölümleri ise ilgili sendika temsilcisi ile Kamu İşveren Heyeti Başkanı tarafından imzalanacaktır.
Toplantı tutanağı imzalanmasından veya görüşmelerin uzlaşmazlıkla sonuçlandığının belirlenmesinden itibaren 3 iş günü içerisinde, sözleşmenin ilgili bölümlerini imzalamaya yetkili olanlar tarafından imzalamaya yetkili oldukları bölümler için Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Sendika ve konfederasyonlara uluslararası kuruluşlar kurabilme imkânı getirilmiştir.
Sosyal diyalogun geliştirilmesi, kamu personel mevzuatının ve kamu yönetimi uygulamalarının değerlendirilmesi, yönetimin daha iyi işleyen bir yapıya kavuşturulması için ortak çalışmalar yürütülmesi, kamu görevlilerinin yönetime katılımının sağlanması, kamu yönetiminin karşılaştığı sorunlara çözümler geliştirilmesi amacıyla “Kamu Personeli Danışma Kurulu” oluşturulmuştur.
III. SONUÇ Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununda 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişikliği ile kamu görevlilerinin sendikal hakları genişletilmiştir. Anayasanın 53 üncü maddesinde yapılan değişiklikle sadece “toplu görüşme hakkı” bulunan kamu görevlilerine bundan böyle “toplu sözleşme yapma hakkı” tanınmıştır.
Ayrıca, bu süreçte uyuşmazlık çıkması durumunda tarafların Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurabileceği, Kurul’un kararlarının kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacağı düzenlenmiştir.
Böylece, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na verilen yetki ile artık Bakanlar Kurulu’nun takdir yetkisi sona erdirilmekte ve toplu sözleşme serbestlik ve gönüllü pazarlık ilkelerine uyumlu hale gelmektedir.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun kurulması ve kararlarının bağlayıcı olması getirilen en önemli yenilik denilebilir. ILO’nun Türkiye tarafından da kabul edilen 151 No.lu sözleşmesine de uygun olan bu düzenlemenin, yakın zamanda yeniden düzenlenmesi düşünülen Anayasa ile sağlanacak ileri haklarla daha da ileri götürülebileceği ümidindeyim.