AŞK MELTEMİ
M. Necati BURSALI
Yalnız Sana kulluğum, Sana benim niyâzım,
Kudretinin eseri, ey Rabbim, alın yazım!
Garîb kime baş vurur, Sensin tek dost, Sensin Yâr,
Kul Seninle huzurlu, kul Seninle bahtiyar!
Sen Ezelî Mahbubsun, değil ki, yeni sevdim,
Tâ "Kalû Belâ"da ben, ey Rabbim, Seni sevdim!
Senin kerem bulutun, çiçeğime verir su,
Zaman boyu eksilmez: Kuş sesi, gül kokusu!..
Cihanın yaprağında rahmetin duru şebnem,
Hepsi Senin hediyen: Can mülkü, gözdeki nem!.
Sensin ebedî Sultan, muhtaç vezîr, Şah Sana,
Kulluğu devlet bilir, nice Pâdişâh Sana!.
Nimetlerin sayısız: Hurma, Zeytin, Dut Senin,
Bizim her zerremizde rahmetin mevcut Senin!.
Âlemde sünbül, çemen, Sen dilersen var olur,
Nerde görülmüştür ki, ustasız duvar olur?..
Yerler, gökler, güneşler, hepsi senin îcâdın,
Zerrelerin nabzında çarpıyor kudsî adın!
Güneş mülkü, ay, yıldız, deniz, ırmak, Sana râm;
"Lebbeyk!" sadâ'larıyla taşar Mescîd-i Harâm!
Arş hükmünle yüceldi, yer Senin, Semâ Senin,
Bütün varlıklar fânî, her şey dâima Senin!
Büyük küçük ne varsa: Sünbül, papatya, kamış;
Ey emsâlsiz Mahbube, hep aşkına susamış!.
Sensin bahşeden bize can besleyen pınarı,
Kerem selinde yüzer: Ceylân, Keklik, Kuş, Arı!.
Rabbim, ilmin etmiştir Kâinatı ihata,
Zâ'tını bir ölçüyle vasfetmek büyük hata!
Diller nasıl vasfeder, Yâ Hak, Yâ Rahîm Seni,
Nice hayretle andı, Halil İbrahim Seni!.
Sen kendini ne türlü övüyorsan öylesin,
İhtiyaç avuçları sofrandadır herkesin!.
Akıl, idrâk hep âciz, künhüne varmak muhal,
Senin Vahdâniyyetin zâ'tına mahsus bir hâl!
Şanlı Resûlün bile!” buyurdu,
Nasıl hayâ'l edilir, artık vechinin yurdu?
Dağ tecellî nûrundan eridi kurşun gibi,
Tasavvura sığar mı Celâl ufkunun dibi?
Zât-ı Ehadiyyeti nasıl kavrarız ki biz?
Vehim kuşuna yol yok, akıl şimşeği âciz!
Bu perde delinemez, çatlar idrâkin camı,
Kim bu yola girerse bin nedâmet encâmı!.
“Tubtü ileyke” dedi, Mûsâ Tûr-i Sinâ'da,
insan bu tecelliyi hiç getirmez mi yâda?
inlerim, hacetim var, meded kıl bize Rabbim,
Hikmet, marifet nûru dök içimize Rabbim!.
Yoktan var ettin bizi: Melek, insan, Cin Senin,
Gökte ay, suda balık, Keklik, güvercin Senin!.
Hikmetinin rüzgârı taşlan ayna yapar,
Senin nûrunla Rabbim, zührenin yüzü par par!.
Kıvrım kıvrım uzanır, cömert Nil, yeşil Tuna,
Ne varsa zene küre gark olmuş hep nûruna!..
Mülk Senindir, hamd Sana, Sensin Ma'bûd-i Zîşan,
Kâinatın nizamı bir olduğuna nişan!.
Milyonlarca yıldızla çalkanıyorken fezâ,
Yine binlerce sene niçin olmaz bir kaza?
Bu ne İlâhî sanat, bu ne kudret âsârı?
Hep Senin eserindir: Al, yeşil, mavi, sarı!.
Hikmetini saymaya sayılar kâfi gelmez,
Şimşekten atı olsa, sensiz insan yükselmez!.
Bizim bir nesnemiz yok: Yağmur, bulut, su Senin,
Rahmetin inmededir gökler dolusu Senin!.
Kâinat kuşu her an yolunda kanat çırpar,
Av başka güzellikte, güneş lâlesi par par!.
Kudretinle güllerin alnından öpmede yaz,
inciler pırıl pırıl, pamuklar beyaz beyaz!
Gönül derdini açar, âciz karınca Sana,
Yılan bile gark olur, bu âlemde ihsana!
Lûtfunla çiçekleri emer bal yapar an,
Aşkınla inler durur, bülbülün yok kararı!.
Kulun hacet eline dermandan koku gelir,
Eşiğine baş koyan semâlara yükselir!
Kimin ki şaha kalkar aşk meydanında atı,
Artık onun saâdet, onun kulluk berâtı!..
Öyle kulların var ki, gözünde yaş sel olur,
Kimi bir Bilal, kimi Yemenli Veysel olur!.
Kimi can Yûsuf unu kaptırır bir şahine,
Kimi hasret Yakub'u, kimi Züleyha yine!.
Sensin var eden bizi, herkes bir yana düşer,
Kimi hicran arkına, kimi sevdana düşer!..
Kimi gül, kimi sünbül, kimi bir Kâbe kuşu,
Kimi vecd hâlindedir, kimini sarmış huşû!
Kimi bir dertli dolap, kimi inler ney gibi,
Zaman boyu at sürsem, bunun bulunmaz dibi!..
Bizden selâm götürdü: Âdem, İdrîs, Nûh Sana,
Burada kalmak muhal, dönecektir rûh Sana!..
Affına ümit bağlar: Yetîm, dul, yoksul
izzet, ikbâl hep Senden, kapındadır kul
Kim ki baş çevirirse izzet ikrâm kurtulamaz!..
Zâlimler hiçbir zaman kahrından kurtulamaz!..
Eğer celâl sıfatın tecellî etmiş olsa,
Güneş yere çakılır, âlem bürünür yasa!.
Meydana bir yürüse kahır arslanın Senin,
Zâlimler toprak olur, gücü kalmaz kimsenin!.
Amma lûtfun erişir, alnımızdan öper yaz,
Zaman çiçek bayramı yok olur, tipi, ayaz!.
Dalda sevinir serçe, suda çırpınır balık,
Dergâhına yüz tutar bir yığın kalabalık!.
Sensin Sultan, Sensin Şah, mülk Senindir, şan Senin,
Varlıkları kuşatır rahmetin her an Senin!.
Yâ Rabbi!. Senden başka feryada erişen yok,
Kerem nûrun olmasa, bir bahar, bir gülşen yok!.
Ne yerler dinler beni, ne gök sesimi duyar,
Ben sana güvenirim, Sensin tek dost, Sensin Yâr!.
Göz, gönül, akıl Senden.. Kemiğim, tenim toprak,
Ey âlemlerin Rabbi, yolunda benim toprak!.
Sen benim kalb yüzümü mâsivadan uzak tut,
Gönül tezgâhlarında nice hikmetler dokut!.
Bize gam yükü verme, zâre düşürme Rabbim,
Cennetini nasib et, nâre düşürme Rabbim!
Benim can teknem Senin kerem selinde yüzer,
Bu yolun kahramanı: Ali, Selmân, Ebû Zer!.
Âferinler, gıptalar, kim sevdi ise seni,
Aşkına yananların solmaz artık gülşeni!.
Mum kuşlan ateşten, bülbül gülden haz duyar,
Kul Seninle olunca acıları az duyar!..
Bunun bir adı vuslat, bir adı Yâr bayramı,
Cennetten gül toplasın, âşıkın var bayramı!.
Gam keder neyinedir, erdi ebedî yaza,
Şimdi sıra gelmiştir, tazarru ve niyaza:
Niyaz
Sende kerem, cömertlik, sende vefâ İlâhî,
Affına sığınırım ben her defa İlâhî,
Göz nûru Muhammed'in o gül hatırı için,
Azaplara uğratma, etme cefâ İlâhî!..
Uğursuz nefse karşı beni zebûn eyleme,
Onun bütün arzusu zevk u safa İlâhî!.
Güneşe sırt çevirir, vahdet nûru ne bilmez,
Benim îman selvime tutar kafa ilâhı!.
Hayatın sırlarını hiç tanımaz bu ahmak,
Tefekkürü, hikmeti sürmüş rafa İlâhî!.
Alemde düşkünlerin mededkârı bir Sensin,
Benim muzlim derdime eyle şifâ İlâhî!.
Seher vakti öten kuş, zayıf gönlümün kuşu,
Getir kalbde îmanı inkişâfa İlâhî!..
Kerem nûrun cihana güller armağan eder,
Baksam neler görürüm ben etrafa İlâhî!..
Toprakta lâle bitti, su sel olup akıyor,
Rahmetin inmededir her tarafa İlâhî!..
Saysam nimetlerini sayılar kâfi gelmez,
Elde değil şükrünü etmek ifa İlâhi!..
Vahdet nûrunu lütfet, kinler, dövüşler bitsin,
Yoksa dağlar dayanmaz bu hilâfa İlâhî!..
Bize merhamet buyur, şu karanlık münâfık,
Düşürmesin ümmeti ihtilâfa İlâhî!..
Annelerin göğsünde bebekler kurşunlanır,
Bu lâyık mı insana, hiç insafa İlâhî!..
Taş hayretinden erir, ölü terler mezarda,
Ne İsâ huyu kaldı, ne Mustafa İlâhî!.
Sensin Hak, Sensin Rahîm, hayır Senin elinde,
Başlat kalblerimizi Sen tavafa İlâhî!..
Kapından boş çevirme benim istek elimi,
Lütfuna ümîd bağlar bu zuafa İlâhî!..
Duâ
Bize merhamet buyur, nûr ver, Yâ Rabbi, nûr ver;
Yurdumun her yerine saâdet ve huzûr ver!.
Sünbüllerim solmasın, su ver, Yâ Rabbi, su ver,
Rahmetini gönlüme fezâlar dolusu ver!.
Bir aşılmaz dağdayız, yol ver, Yâ Rabbi, yol ver,
Bize çelik irade, bize bükülmez kol ver!.
O kutlu zaman gibi, şan ver, Yâ Rabbi, şan ver,
Dünya ve âhirette Muhammed'î nişan ver!.
Sesi kısık kul etme, ses ver, Yâ Rabbi, ses ver,
Hep ismini analım, bir kudretli nefes ver!.
Gönülden gamı süpür, tat ver, Yâ Rabbi, tat ver,
Kerem selini çağlat, nimetini kat kat ver!..
Göz pınarları kuru, yaş ver, Yâ'Rabbi, yaş ver,
Zâlimlere dost etme, melekten arkadaş ver!..
Bizi aşkına düşür, şevk ver, Yâ "Rabbi, şevk ver,
Takvâ, verâ, zühd, edep, neş'e, sevinç ve zevk ver!.
Nicesinde kalb ölü, can ver, Yâ Rabbi, can ver,
İlim, irfan ve hikmet, bize kâmil îman ver!.
Marifet, meslek, sanat, iş ver, Yâ Rabbi, iş ver,
Göz nûru Muhammed'in yolunca bir gidiş ver!.
Beşer kaybetti rûhu, rûh ver, Yâ Rabbi, rûh ver,
Gemimiz su alıyor, kereminle bir Nûh ver!
Acıları saracak, el ver, Yâ Rabbi, el ver,
Bize vefâ, cömertlik, ahlâkı en güzel ver!.
Gece ışığa hasret, ay ver, Yâ Rabbi, ay ver,
Azaplara uğratma Cennetlerde saray ver!..
Gönlümüze ebedî yaz ver, Yâ Rabbi, yaz ver,
Zikir, şükür, hamd, senâ, tazarru ve niyaz ver!..
Caddeler çıkmaz sokak, yol ver, Yâ Rabbi, yol ver,
Habîbin hürmetine rahmetini bol bol ver!.
Bahçemde zeytin, hurma, dut ver, Yâ Rabbi, dut ver,
Milleti me'yûs etme, bir tükenmez umut ver!.
Gönül peteğimize, bal ver, Yâ Rabbi, bal ver,
Tıpkı Sahâbe gibi, iyi huy, güzel hâl ver!.
Issız koma yuvamı, kuş ver, Yâ Rabbi, kuş ver,
Dünyayı titretecek bir okuyuş ver!.
Hayâ, edep ve iffet, ar ver, Yâ Rabbi, ar ver.
Gurbette yalnız koma, bir kerim dost, bir yâr ver!..
Düşmana karşı zafer, güç ver, Yâ'Rabbi, güç ver,
Bir yerine kuvveti, sen bize, iki üç ver!.
Sonu hakikat olan, düş ver, Yâ Rabbi, düş ver,
Gelinlik yavrulara, inci, mercan, gümüş ver!..
Günah için nedâmet, zar ver, Yâ Rabbi, zar ver,
O Cennetü'l Bakî'de çiçekten bir mezar ver!..
Kulluğum Sana, benim, Bir Sensin Rab Allah'ım,
Dînimi îmanımı etme türâb Allah'ım!..
Eski ve muzlim illet, insana pençe vurur,
Şimdi yürekler mahzun, şimdi harap Allah’ım!..
Ne Selmân tarzı bir aşk, ne Ebû Zer huyu var,
Bir çile yumağıdır: Acem, Arap Allah'ım!.
Dünyanın gülistanı bülbülünü yitirdi,
Başları döndürmede, viski, şarap Allah'ım!.
Ateş böceği kadar kalblerde bir ışık yok,
insanlık hesabına bu ne serap Allah’ım!..
Bu çemen diyarında kıvılcımlar boy verdi,
Kimi yanar kül olur, kimi kebap Allah’ım!
Yüzümüz kereminin eşiğine âşinâ,
Âcizler sığınağı elbet bu bâb Allah'ım!.
Kimsenin ırmağından kadeh doldurtma bize,
Senin elinde rahmet, elinde âb Allah'ım!..
Şahin gibi yüksekten uçmaya bir kanat ver,
Bitsin hicran gecesi, bitsin bu hâb Allah'ım!.
Göğsümüzün içinde arzu ateşini yak,
Olalım her cephede biz zafer-yâb Allah'ım!.
Lâlenin gönlündeki yarayı saran Şensin,
Verme kimseye bir kin, nefret, gazap Allah'ım!..
Affına, rahmetine, lütfuna ümitliyiz,
"Lâ taknedû" diyerek geldi hitap Allah'ım!..
Resûlünün nûrundan bizi mahrum eyleme,
Ondan armağan bize: Sünnet, Kitap Allah'ım!.
İslâmın gülistanı rahmet katrene muhtaç,
Gül, yasemen, gelincik, şimdi bî-tâb Allah'ım!.
Kereminin rüzgârı taşlan ayna yapar,
Ver gönül Kâbemize ver bir mehtap Allah'ım!.
Hep senin mahlukundur: Melek, Cin, Zâb Allah'ım,
Çünkü Şensin Yaratan, bir Şensin Rab Allah'ım!..
Dostları ilə paylaş: |