Kaynak DİE
2.7. Dış Ticaret Yapıtaşları konusunda ithalatımız konusunda bir kayda rastlanmazken, önü açık olan sektör ihracatının önümüzdeki yıllarda önlemlerin ve teşviklerin geliştirilmesiyle önemli oranda arttırılabileceği göz önüne alınmalıdır. Türkiye’nin son beş yıllı ihracat değerleri mermer, granit, traverten hariç aşağıdaki tabloda verilmektedir.
Son beş yılın değerleri incelendiğinde 1995 ile 1996 yıllarında azalma görünürken 1997 ve 1998 yıllarında %100 üzerinde ihracatta artışlar görülmektedir. Bu tabloda en büyük payı inşaata elverişli ham taşlar grubu almaktadır.
Sadece 1997 ve1998 yılları karşılaştırıldığında tabii taşlardan yapılmış karo ve ranül, tabii taşlardan yapılan kaldırım taşları ve inşaata elverişli ham taşların ihracatında önemli ölçüde azalmalar kaydedilmiştir. Buna karşın kayağan taşı ihracatında 1998 ve 1999 yıllarında artış önemli ölçüde devam etmiştir. Bunun sebebi doğal malzemelerin kullanımının Avrupa’da tercih edilmesi yaygınlaşmasıdır. Genel olarak bakıldığın da yapıtaşları konusunda ihracata son beş yılda bir gelişmenin olduğu söylenebilir.
Dikkat edilirse ihracat potansiyelimizin rahatlıkla şu anda ki mevcut kapasite ve olanaklar dahilinde rahatlıkla 10 milyon dolar üzerine çıkması mümkün gözükmektedir. Yapıtaşlarının tüm doğal taşlar ihracatında payı 1997 yılında %6.02, 1998 yılında %4.66 ve 1999 yılında ise %4.35 olarak gerçekleşmiştir.
2.7.1. Dış Ticarette Etkili Önemli Kuruluşlar Esmad Eskişehir
İzmir Bazalt İzmir
Aldur İzmir
Naturel Madencilik İzmir
Taşımpeks İzmir
Bertaş İzmir
Ayma Madencilik Ankara
Fema Muğla
2.7.2. Gümrük Vergileri, Tavizler ve Teşvikler Türkiye’ nin yapıtaşları ve ilgili ürünlerine ithalatçı ülkelerin büyük çoğunluğu sıfır gümrük uygulamaktadır. İhracatın hemen hemen tamamı başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine verilmektedir.
1980 ‘li yıllardan bu yana mermer sektörü nasıl Maden Kanununa alınıp, sektörün önü açılmışsa aynı yada benzer önlemlerle yapıtaşı sektörünün de gelişmesi ve yurtdışına açılması sağlanabilir. Ülkemizin çok çeşitli yapıtaşlarını ekonomiye kazandırmak ve ihracatta payını arttırmak için planlı bir politikaya ihtiyaç vardır. Maden Kanunu kapsamına alınarak teşvik programlarından sektörün yararlandırılması gereklidir. Düşük faizli kredi ile sektör ve yatırımları desteklenmelidir. Özellikle, sektörde üretilen yapıtaşları, ulusal ve uluslar arası fuarlara katılımının sağlanması ve tanıtımı teşvik edilmelidir. Madencilik fonundan yararlandırılmalı, yapıtaşlarının gümrük işlemlerinde indirime tabi tutulmasın gerekmektedir. Örnek olarak gümrük işlemlerinin parke taşına olan maliyet yaklaşık olarak %30 civarındadır.
2.7.3. Fiyatlar Doğal yapıtaşlarında fiyatlar taşın cinsine ve işlenme kalitesine göre değişmektedir. Ayrıca talebe bağlı olarak serbest ölçülerde üretim yapıldığından birim fiyat belirlemek mümkün değildir. Burada 1999 yılına ait ortalama değer olduğu tahmin edilen bazı örnekler verilmiştir. Bazalttan yontularak elde edilen küp şeklindeki zar taşlarının satış fiyatı 26 – 28 DM/m2 iken aynı amaçla betondan yapılan parke taşlarının fiyatı 22 –24 DM /m2 civarındadır. Keza granitten ve kumtaşından üretilen parke taşlarının maliyetini bazalt taşına göre birkaç Alman Markı daha düşüktür. Andezitler de ise kaplama taşı olarak fabrika teslimi kesme teknolojisindeki gelişmelerin etkisiyle 10-15 USD/m2 dolaylarına inmiştir. Çan taşları ise ocaklarda ortalama 5 000 000 TL/m3 ‘ den, işlenmiş olarak plaka halinde ise 10 000 000 TL/m2 olarak atölye teslimi olarak ortalama işlem görmüştür. Bir başka örnek olarak Kayağan taşı kalınlığa bağlı olarak 14 000 – 22 000 TL/Kg arasında yurt içinde pazarlanmaktadır. Yurt dışı için Kayağan taşının ocakta tonu 40$ olmasına rağmen İzmir de (FOB) teslime kadar 50 $ / ton yeterli olmaktadır.
3. MEVCUT DURUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ 3.1. Daha Önceki Dönemlerde gelişmeler Yapıtaşları konusunda istatistiksel verilere ulaşmak zor olmaktadır. Buna ilaveten çeşitlilik de ilave edilince kesin bir değerlendirme yapmak daha da zorlaşmaktadır. Ancak Üretici şirketler ile yapılan görüşmelerden kesinlikle bu sektörün daha çok üretim yapabileceği anlaşılmaktadır. Küçük olsun büyük olsun bu sektördeki firmalar bir yıllık plan dahilinde çalışabilmektedirler ve ileriye dönük planlama ve yatırım yapmaları mevcut yasal uygulamalar ile mümkün gözükmemektedir. Ayrıca bu yapıtaşlarına hem yurt içi hem de yurt dışı yoğun talep olmasına rağmen üretici şirketler ruhsat, çevre ve yasal sorunlar nedeniyle talepleri karşılamak için anlaşma yapmamaktadırlar. Bazı üretici firmalar yapıtaşlarının bazılar için (andezit, bazalt gibi) mermer ruhsatı alarak çok hızlı bir gelişme göstermiştir.
3.2. Mevcut Sorunlar Yapıtaşları konusundaki üreticilerin sorunları aşağıda maddeler halinde verilmektedir.
En önemli sorun bu ocaklarda kısa süreli olan ruhsatların İl Özel idarelerinden alınmasıdır. Milli Emlak kira bedelleri nedeniyle ruhsatların alınması çok zor olmaktadır. Bu kamu kuruluşlarında uzman kişilerin bulunmaması ve uzun süreli ruhsat taleplerinde yatırımcılardan çok yüksek meblağlar istenmesi en önemli sorun olarak gözükmektedir. Kısa süreli alınan ruhsatlar ise süre bitiminde ihale yolu ile yenilenmesinden dolayı ruhsat çok kolaylıkla başkalarına geçebilmekte ve bu nedenle ruhsat sahipleri yasal olarak bir ruhsat garantisi olmadığından yatırım ve geliştirme programı yapamamaktadırlar ve çoğu bir yıl bazında çalışabilmektedirler. Kısacası Taş ocakları nizamnamesine göre alınan ruhsatların güvenliği yoktur
Ruhsat güvenliği olmayan girişimciler ileriyi göremediklerinden yatırım, tanıtım, üretimi arttırma ve ihracata yönelme gibi hususlara hiç girememektedirler. Maden kanunu kapsamında çalışan şirketlerin daha gelişmiş olduğu ve ihracat yaptıkları gözlenmektedir. Taş ocakları nizamnamesine göre alınan ruhsatlar nedeniyle aşağıdaki hususlar sektörün gelişimini engellemektedir
Teknolojik yatırım yapılmamaktadır ve dolayısıyla gelişme sağlanamamaktadır.
Teşvik uygulaması bulunmamaktadır.
İhracatta vergi iadesi uygulaması bulunmamaktadır.
İşcilik yoğun olduğu için üretimlerde kayıp çok fazla olmaktadır.
Üretici şirket yada kişiler ruhsat ve yatırım güvenceleri olmadığı için hem ulusal hem de uluslararası düzeyde fuar, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine ihtiyaç duymamaktadır.
Çevresel etki değerlendirilmesi için yasal olarak alınması gereken izinler yönünde yoğun problemler yaşanmaktadır. Hem mermer hem de yapıtaşları konusunda yapılan üretim aşamalarında sıfır düzeyde çevreyi kirletecek bir kimyasal kullanılmamaktadır. Ayrıca ÇED konusun da raporların hazırlanması ve izinin alınması çok uzun zaman almaktadır. Bu da sektörün ivmesini düşürmektedir. Bu tür ocaklara verilmesi gereken ÇED için gerekli olandan fazla ayrıntı aranmaktadır.
Ruhsat alma süresi de oldukça uzundur. Bunun yanı sıra önce Ruhsat sonra ÖNÇED alınmalıdır. Bugün uygulama da önce ÖNÇED sonra Ruhsat alınmaktadır.
Bu tür yapıtaşlarının taş ocakları nizamnamesine göre ruhsatlandırılması ve bürokratik işlemlerin uzun sürmesi nedeniyle ekonomiye kazandırılmayan Bodrum Kayrak taşında olduğu gibi kaçak üretimler söz konusu olmaktadır. Ruhsatlı çalışanlar kaçak üretim yapanlarla rekabet edememektedirler. Hatta Kayağan taşına yurt içi ve yurt dışı yoğun talep olmasına rağmen yasal problemler nedeniyle bazı şirketler, üretimi bırakarak başka sektörlerde faaliyet göstermeyi planlamaktadır.
Teknik ve teknolojik problemler yoğun olarak ön plana çıkarken, bu konuda vasıflı işçi ve teknik elemana yoğun olarak talep bulunmaktadır. Sektörün bazı üretim çeşitlerinde (örneğin granit parke taşı üretimi gibi) mekanizasyona ihtiyaç duyulmaktadır.
3.3. Dünyadaki Mevcut Durum : Parke taşları konusunda Avrupa pazarında etkili ilk iki ülke olarak Portekiz ve Çin gözükmektedir. Parke taşları konusunda Portekiz’in granit üretimi mekanize olduğu için ve Avrupa ülkelerine yakın olmasının da avantajı ile lider konumdadır. Çin ise uzak olmasının dezavantajına rağmen işçiliğin ucuz olmasından dolayı bu sektörde ikinci sırayı almaktadır. Türk Parke taşlarının ise Avrupa pazarında ki yerinin üçüncü veya dördüncü sırada olduğu tahmin edilmektedir. Kayağan taşı konusunda Hollanda, İngiltere Almanya, Fransa ve Amerika’dan talep edilmesine karşın belirtilen yasal ve hukuksal problemlerden dolayı ihracat anlaşmaları ve bağlantı yapılması hususunda şirketler cesaret edememektedir. Aynı şekilde de Diabaz konusunda da benzer problemler yaşanmaktadır.
4. SEKİZİNCİ PLAN DÖNEMİNDE BEKLENEN GELİŞMELER VE ÖNERİLER Ülkemizde mermer çeşitleri gibi doğal yapıtaşları da çok çeşitli ve farklı özelliklerdedir. Zengin bir çeşitliliğe sahip olduğumuzu biliyoruz fakat geliştirme, kullanım ve ihracat konularında bir politika izlenmemektedir. Son yıllarda ülkemizde bazı belediyeler ve bazı önemli projelerde doğal yapıtaşları kullanılmışsa da hala yeterli düzey de tüketildiği söylenemez.
Bu doğal yapıtaşlarının şehirlerde kullanılması betonlaşmanın verdiği rahatsızlığı gidermesi, doğal ortam sağlaması ve çok uzun yıllar boyunca eskimemesi açısından önemlidir. Dünya ülkelerinde çevreye verilen önem ve modern yaşamın getirdiği sorunlar nedeniyle toplumlarda doğal malzemelerin kullanılmasına yönelim artmaktadır. Önümüzdeki yıllarda ülkemizde de bu yönde artış beklenmelidir. Ayrıca önemli bir nokta olarak turizm yörelerinde ve tesislerinde halen kullanılmakta olan bu doğal yapıtaşları doğal görünüm kazandırmakla birlikte yabancı turistlerin de ilgisini çekmekte ve dolayısıyla tanıtımı yapılmaktadır. Bu nedenle turizm yörelerinde betonlaşma yerine doğal yapıtaşları ile yapıların geliştirilmesi hem turizm sektörü için hem de çevreye uyum açısından ülkemizin yararına olacağı açıktır.
Bu sektörün üçüncü bölümde de belirtildiği gibi en önemli sorunu yasal sorundur. Bu sektör de faaliyet gösteren şirketlerin bir kısmı Maden Kanunu kapsamında bir kısmı ise taş ocakları nizamnamesine göre çalışmaktadır. Bu durum sektörün sahipsizliğinin ve ilgisizliğin belirtisidir. Bu sektörün atılım yapması ve yurtdışına açılabilmesi için mutlaka doğal taşlar Maden Kanunu kapsamına alınmalıdır.
Daha önce mermere uygulanan teşvik programları Sekizinci Plan döneminde yapıtaşları sektörüne de uygulanmalıdır.
Yine ihracat yönünde sektöre kolaylıklar ve teşvikler getirilmelidir.
Sektörün ürünlerinin tanıtımı yönünde bir planlama yapılmalıdır. Özellikle hem ulusal hem de uluslar arası fuarlara katılımın sağlanması gerekmektedir.
Yine sektörün ileriye dönük olarak yeni yatırımları için uygun kredi olanakları yaratılmalıdır. Modernizasyon, mekanizasyon ve organizasyon yönünden sektör geliştirilmesi yönünde tedbir ve kolaylıklar getirilmelidir.
Doğal yapıtaşları sektörünün en büyük sıkıntılarından biri nakliyat problemidir. Doğal yapıtaşlarının ucuz fakat ağır olmasından dolayı nakliyat maliyeti ikiye katlanmaktadır.
Sektöre vasıflı elaman yetiştirme konusunda Üniversiteler, Meslek Yüksek Okulları ile Meslek liselerinde Doğal yapıtaşları konularında programlı ve uygulamalı olarak eğitim verilmelidir.
Sekizinci Plan döneminde ocaklar için istenen ÇED yeniden ele alınarak değerlendirilmelidir. Önemli ölçüde zararı olmayan mermer ve taş ocaklardan detaylı ÇED raporlarının istenmesi doğru değildir. ÇED sektörün önünü ve gelişimini engellemektedir. Üstelik üretilen ürünler çoğunlukla çevre düzenleme amaçlı olmasına rağmen engel ÇED yönetmeliklerinden gelmektedir.
Bir diğer önemli husus doğal yapıtaşları hakkında etraflı ve ayrıntılı bir envanterin oluşturulması gereğidir.