Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Ercan Fırat ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 15 Mayıs 2012 günü saat 09: 31’de Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı



Yüklə 1,03 Mb.
səhifə1/7
tarix08.01.2019
ölçüsü1,03 Mb.
#92865
  1   2   3   4   5   6   7



T.C.

İSTANBUL

13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ

( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI
ESAS NO :2009/191

CELSE NO :182

CELSE TARİHİ :15.05.2012
BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298

ÜYE :ERCAN FIRAT 39995

ÜYE :NİHAT TOPAL 41981

C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954

KATİP :ZAFER HAN 139152

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Ercan Fırat ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 15 Mayıs 2012 günü saat 09:31’de Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk, Hikmet Çiçek, Osman Yıldırım, Levent Ersöz, Mehmet Haberal, Hayrettin Ertekin, Boğaç Kaan Murathan, Bora Ballı, Sedat Peker, Selçuk Özkan, İbrahim Özcan, Mustafa Levent Göktaş, Serdar Öztürk, Hasan Iğsız, Dursun Çiçek, İlker Başbuğ, Hulusi Gülbahar, Hıfzı Çubuklu ve Özkan Kurt dışındaki tutuklu sanıklar ile başka suçtan tutuklu Sanık Yalçın Küçük’ün cezaevinden getirildikleri görüldü.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.

Tutuksuz sanıklardan Sanık Tanju Güvendiren, Sanık Adnan Bulut ile müdahil vekili Danıştay Başkanlığı vekili Av. Perihan Özcan ve bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük, Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet Deniz Yıldırım müdafii Av. Osman Aydın Şahin, Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezer.

Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezer söz istedi verildi: “Sayın Başkanım bu kayıttan sonra gizli tanık dinlenmesi usulüne ilişkin bir talebim olacak, bir itirazım olacak, onun için söz verirseniz kısa süreli bir şey söylemek istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim yazılı, önce yazılı olarak verin, buyurun Avukat Bey.”

Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. Faik Eren Kaptan geldikleri görüldü.

Huzurdaki yerlerine alındı.

Açık yargılamaya devam olundu.

Tanık yoklaması yapıldı.

Gizli Tanık C’nin tanık odasında, tanıklar Sedat Tatar ve Müslüm Öztürk’ün duruşma salonu dışında hazır oldukları görüldü.

Gizli Tanık C’nin sesi ve görüntüsü bozularak duruşma salonundaki monitörlere aktarılmak suretiyle önceki kimliği ve yemini tahtında huzura alındı.

Beyanının tespitine devam olundu.

Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezer söz almadan konuştu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: "Efendim yazılı beyanda bulunun, değerlendirelim.”

Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezer söz almadan konuştu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: “Efendim yazılı, yazılı beyanda bulunun.”

Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezer söz almadan konuştu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: “İlkay Bey lütfen devam edeceğiz gizli tanığın beyanının alınmasına, yazılı talepte bulunun değerlendiririz. Hakim Hüsnü Bey, şu anda gizli tanık odasında kimler var?”

Üye Hakim Hüsnü Çalmuk: “Başkanım, şu anda gizli tanık odasında Hakim Hüsnü Çalmuk, Zabıt Katibi Mehmet Ali Altunkaynak ile Gizli Tanık C bulunmaktadır, başka kimse yoktur.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Gizli Tanık C sesimi duyuyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Duyuyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, dün ifadenizi okumuştuk, beyanınızı almıştık, bugün de soru sormaya başlayacağız size, Savcı Bey sorunuz varsa alalım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle tanık C’ye sorular yöneltmek istiyorum, öncelikle sesim geliyor mu?”

Gizli Tanık C: “Geliyor efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz dünkü ifadenizde İbrahim Çiftçi’ye çok yakın birisi olduğunuzu, onunla kumarhanesinde sürekli bulunduğunuzu beyan ettiniz, tabi ki kimliğinizi ortaya çıkaracak sorulara cevap vermek durumunda değilsiniz. Fakat bu ifadeniz sırasında bir telefon geldiğini, Çerkez denilen İbrahim Çiftçi’ye ve o telefondan sonra da Hablemitoğlu’yla ilgili kendisine bir görev verildiğini söylediniz. Daha önceki ifadenizde böyle bir konu yok, bu konuyu biraz açar mısınız?”

Gizli Tanık C: “Efendim daha evvelki ifademde zaten bu kadar güvenmiyordum adli makamlara, şimdi bu kadar zaman geçti üstünden vicdanımdan bunu söylemem icap ettiğini düşünerek söyledim efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne, ne kadar önceydi?”

Gizli Tanık C: “Şimdi güvencim tam devletime onun için söyledim efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım ne kadar önceydi, Hablemitoğlu öldürülmeden ne kadar önceydi, 1 ay, 2 ay, 3 ay veya 3 gün, 5 gün tarih verebilir misiniz?”

Gizli Tanık C: “Yok 3, 4 ay evvel, belki de 5 ay evvel efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “5 ay evvel, neredeydi İbrahim Çiftçi o sırada?”

Gizli Tanık C: “Yazıhanedeydik efendim, yazıhanede.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İzmir’de miydiniz?”

Gizli Tanık C: “İzmir’de İbrahim Çiftçi’nin yazıhanesindeydik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Alsancak kafede miydi?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi evde mi (bir kelime anlaşılamadı).”

Gizli Tanık C: “İzmir’de Karaca otelinin yanında İbrahim Çiftçi’nin bir işyeri vardır, büyük bürosu, o bürosunda oturuyorduk.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne yazıyordu tabelasında o büronun?”

Gizli Tanık C: “Çiftçi şirketler grubu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çiftçi şirketler grubu, sabit telefondan mı arandı yoksa cep telefonundan mı arandı?”

Gizli Tanık C: “Cep telefonundan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne kadar süre konuştular?”

Gizli Tanık C: “Valla bir epey bir şey konuştular yani ben pek daha evvelden ilk konuşma başladığında reaksiyon gösterdiğini anlamamıştım zaten.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Bilahare telefonla dışarıya çıktı, kapıdan dışarıya, kapının önüne.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Yani yazıhane kapısının önüne, kendi odasından.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hı hı.”

Gizli Tanık C: “Ve neticede bana bunu sordu, kimdir bu herif diye, bu affedersiniz Hablemitoğlu kimdir diye sordu, bende düşündüm yazar dedim. Allah Allah adamlara bakın yav dedi, bizi dedi kiralık mı zannetti bunlar dedi. Sonra o gün söylemedi, yani kimin telefon ettiğini.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Daha sonra muhabbette bunu bize söyledi, bana söyledi daha doğrusu, yani bunu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim, ne dedi?”

Gizli Tanık C: “Veli Küçük’le Sami Hoştan bizi tezgaha getirmeye çalışıyorlar dedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani oradan siz arayanın Veli Küçük olduğunu mu anladınız?”

Gizli Tanık C: “Ben İbrahim Bey’in ifadesiyle onu anladım efendim. Daha sonra da bize bir sürü tehditler geldi, bu gelen tehdit mektuplarını o zaman da söylemiştim, bir daha söylüyorum, İzmir Alsancak Karakoluna müracaat edip elimizdeki mektupla bunu da İzmir Savcılığına kadar gidildi, orada İbrahim Bey ifade verdi, biz kapıdaydık. Ve bunun dışında da bu ifade mektupları daha sonradan böyle gelen şeylerin Tire tarafından bir jandarmadan geldiği düşünüldü, tarafımızdan yaptı, kendi kendimize yaptığımız istihbaratlar neticesinde. Daha evvelden İbrahim Bey jandarma tarafından çok sevilen bir insandı, bütün jandarma mıntıkalarında çok rahat kumar oynatabilen, rahat kumar işleri yapabilen bir zattı. Ne olduysa bu konuşmalardan sonra bir numaralı jandarma düşmanı oldu, her yerde tepki görmeye başladı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz jandarmayla muhabbeti olduğu konusunda görgüye dayalı bir bilginiz var mı? Yani işte bir karakola gidip iyi karşılanıyor muydu veya bürosuna, ofislerine sivil olarak jandarmalar gelip gidiyorlar mıydı?”

Gizli Tanık C: “Kumarhanelerde çok rahattı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani kumarhane işletmesine göz mü yumuluyordu jandarma bölgelerinde?”

Gizli Tanık C: “Öyle, öyle oluyordu Çeşme’de, evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çeşme’de vardı kumarhanesi.”

Gizli Tanık C: “Evet, yani bunlar kumarhane değil restoran görünümünde yerler.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Bilahare içeride gayri kanuni kumar yapılır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım, Veli Küçük hiç İbrahim Çiftçi’nin yanına geldi mi, yan yana gördünüz mü?”

Gizli Tanık C: “Veli Küçük, Sami Hoştan bunlar Körfez restoranda Çeşme’de 2 kere gördüm, yemek yerlerken biz kapıdaydık efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Körfez restorana geldiler, Sami Hoştan’la beraber, yıl olarak hatırlıyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Epey oluyor çıkaramıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Çiftçi’nin vefatından ne kadar önce?”

Gizli Tanık C: “Yaz, yazdı, bir yaz tatiliydi evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yaz tatiliydi, Çiftçi’nin vefatından ne kadar önceydi bu görüşme veya işte buluşma?”

Gizli Tanık C: “2 sene var.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2 sene öncesiydi, Sami Hoştan’la ikisi beraber mi geldiler?”

Gizli Tanık C: “Evet, evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yanlarında başka kimse var mıydı, eşleri, çocukları vesaire?”

Gizli Tanık C: “Yok, yok, yok, yok, yok böyle onlar hep devam yani istediği zaman İbrahim Bey askeriyeye çok rahat telefon açabilen, komutanlarla görüşen bir adamdı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2 defa geldiler dediniz değil mi?”

Gizli Tanık C: “İlk 2 kere gördüm evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aynı restorana mı geldiler?”

Gizli Tanık C: “Hep Körfez’e gidilir efendim, başka yere gidilmez.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Körfez restoran.”

Gizli Tanık C: “Çeşme’de Körfez restoran, Dalyan’da.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2 defa aynı ay, yıl içerisinde mi geldiler, yoksa farklı tarihlerde mi?”

Gizli Tanık C: “Valla yalan söylemek istemiyorum efendim, yani aynı da olabilir, böyle çok az bir farkla da olabilir yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”

Gizli Tanık C: “Bir buçuk sene içerisinde gibi olabilir efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sami Hoştan kumar oynamaya geliyordu.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sık sık gelir miydi?”

Gizli Tanık C: “Sık sık gelirdi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendi ifadesinde diyor ki, benim diyor işte İzmir’de kumarhane açmamı istiyordu İbrahim Çiftçi diyor, böyle bir konuşma geçti mi aralarında.”

Gizli Tanık C: “Hayatta öyle bir şey geçemez, sonunda ödemediği borcu var, 3 milyon Dolar, o borcu alabilmek için birbirlerine girdiler.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl yani 3 milyon Dolar.”

Gizli Tanık C: “Bir seferde 3 milyon Dolar kumarda kaybediyor efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sami Hoştan.”

Gizli Tanık C: “Sami Hoştan, evet, bu parayı da.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi, hangi tarihte oynadılar bu kumarı hatırlıyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Çıkaramayacağım tarihlerini ama bunu bütün Çeşme biliyor, kumar oynanan kahvenin sahipleri biliyor, kumarhanedeki bütün kumarbazlar biliyor. Kredi kartlarıyla ödedi paraları, alırsanız o kredi kartlarını görürsünüz hepsini zaten, yani oralardan çekti, postlardan çekti bu paraları, müteakip defalarda getirdi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl ödedi, taksit taksit mi ödedi, nasıl ödedi?”

Gizli Tanık C: “Taksit, taksit.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz de şahit oldunuz öderken öyle mi yani post cihazından geçirirken.”

Gizli Tanık C: “Ben İbrahim, evet bazı şeyleri rahat söyleyemiyorum Sayın Savcım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “3 milyon Dolar.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne kadar sürede ödedi bu parayı?”

Gizli Tanık C: “1 sene sürdü.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “1 sene sürdü.”

Gizli Tanık C: “Daha az, daha az da olabilir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aralarında bir soğukluk yaşandı mı, o olaydan dolayı?”

Gizli Tanık C: “Evet birazcık sürtüşme oldu tabi, muhabbet sürtüşmesi oldu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, ama neticede ödedi değil mi, ölmeden önce bitirmiş miydi?”

Gizli Tanık C: “Ödendiğini biliyoruz evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, Ahmet Tekin Baykal var, tanır mısınız bu şahsı?”

Gizli Tanık C: “Tanırım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onun Sami Hoştan’la, İbrahim Çiftçi’yle ilişkileri nasıldır?”

Gizli Tanık C: “İbrahim Çiftçi onu çok sever, Tekin de İbrahim Bey’i severdi, Sami Bey’le de zoraki bir dostlukları olduğunu tahmin ediyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Sami Hoştan’la çok samimi değil midir Tekin Baykal.”

Gizli Tanık C: “Değildir efendim, değildir. Tekin Baykal Çerkez’dir, İbrahim Çiftçi’de Çerkez’dir, Çerkezler birbirlerine tapar derecesinde aşıktır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sami Arnavut?”

Gizli Tanık C: “Bilemiyorum neyse ne.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Arnavut Sami evet, şimdi dosyamız kapsamında Yaşar Öz isminde bir şahsın da ifadesi var, Yaşar Öz’ü tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Tanırım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onun İbrahim Çiftçi’yle, Sami Hoştan’la irtibatı nasıldır?”

Gizli Tanık C: “Efendim ben Yaşar Öz’ü yalnız şöyle tanırım, benim kahvem, neyse, benim efendim bir yerde karşılaşmışlığım var. Yani iş münasebetiyle tanıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani İbrahim Çiftçi’yle arası nasıldır, yani o da kumar işiyle uğraşıyor?”

Gizli Tanık C: “Yok ben onu pek İzmir’de kumar oynarken görmedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çeşme’de zannedersem.”

Gizli Tanık C: “Çeşme’de bir gazinoculuk yaptığını duymuştuk.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gazino yaptığını, evet.”

Gizli Tanık C: “Evet orada o gazinoculuk zamanında ama pek karşı karşıya geldiklerini tahmin etmiyorum İbrahim Bey’le.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O da Çerkez yanılmıyorsam.”

Gizli Tanık C: “O da Çerkez efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, Berber Yaşar ismini duydunuz mu?”

Gizli Tanık C: “Arada bir görüşüyorlardı, duydum yani İstanbul’a gelindiğinde onun otelinde kalınırdı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Abdullah Çatlı ismini duydunuz mu?”

Gizli Tanık C: “Basından takip ettim efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İbrahim Çiftçi’yle alakalı herhangi bir şekilde ismi geçti mi?”

Gizli Tanık C: “Yok duymadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Geçmedi, az çok siz bu alemi biliyorsunuz, mafyada hesaplaşmanın nasıl olacağını, adam öldürmenin ne şekilde yapılacağını az çok duymuşsunuzdur.”

Gizli Tanık C: “Duydum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konularda bilginiz vardır, yani bomba ile mafyada, işte çetelerde hesaplaşma olur mu, daha önce böyle bir şeye şahit oldunuz mu?”

Gizli Tanık C: “İlk oldu efendim bu, silahla öldürmeleri imkansızdı İbrahim Bey’i efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Erdinç Utaş’ı daha önce tanıyor muydunuz, yanında çalış…”

Gizli Tanık C: “Tanırız, devamlı bu kahvenin, kulüplerin yanında torbacılık lakabıyla bulunan, aynı zamanda uyuşturucu satan, milletin geliver, gidiver işlerine bakan, havaalanında gelen misafirleri arabasıyla gidip alıp gelen, böyle bir kişidir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani o olaydan önce İbrahim Çiftçi ile Erdinç Utaş arasında bir sorun yaşanmış mıydı, onu öldürecek kadar bir husumet, bir şey olmuş muydu? İşten çıkarma vesaire.”

Gizli Tanık C: “Aksine, aksine her dakika para alan bir adamdı, 100 Dolar, 200 Dolar, 500 Dolar herkes para verir bu adama imkan yok yani bu adamın kendi kendine kalkıp da ne cesareti var olur böyle bir şeye, ne de akıl almıyor yani bu adamın biz ateş etmesi veya ne bomba atması.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Husumetli olduğu kişi Körfez Mehmet miydi?”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İbrahim Çiftçi’nin, onun kayınbiraderi veya eniştesi ilişkisi olduğu söyleniyor Erdinç Utaş’la, bu konuda bir bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Evet, çok güzel bir komplo efendim, önceden hazırlanmış bu, gayet güzel hazırlanmış bir komplo bu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siz o şekilde değerlendiriyorsunuz?”

Gizli Tanık C: “Ben evet ama tabi biz de boş durmadık, bu arada bir sürü şeylerin tahkikatını kendimize göre de yaptık efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte yaptığınızda neye ulaştınız, en son neye vardınız?”

Gizli Tanık C: “En son ulaştığım bu adamı gayet güzel kandırdılar, niye attığını da bilmeden bu bombayı bize attı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Alkol raporu filan alınmış mıydı bu şahsın, bombayı attıktan sonra?”

Gizli Tanık C: “Bombayı attıktan sonra aynı gün cezaevine gitti efendim, enteresan bir olaydı, hiç çapur çupur doğru gitti cezaevine.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Sorgusu filan da yani bir iki saatte bitti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İbrahim Çiftçi 02 Ekim 2006 tarihinde Alsancak kafede 2 adet el bombası atılarak öldürülüyor, o olayda 13 kişi yaralanıyor. İbrahim Çiftçi ağır yaralı olduğu için vefat ediyor, bu 2 tane birden atılması nasıl değerlendirdiniz, 2 bombayla aynı anda, 2 bomba atılması olayını. Tek bombayla da öldürülebilirdi yani, öbürlerinin de, yani orada bulunan diğer kişileri de öldürme kastı mı vardı, onlarla da mı husumeti vardı Erdinç Utaş’ın, böyle bir şey olabilir mi?”

Gizli Tanık C: “Valla adres şaşırtma diyeceğim efendim, zaten 2. bombanın bir mayındı o, patlayacak olmasaydı orada milletin bağırsakları duvarlarda çıkardı yani, bir tanesi el bombası 7 saniyede patlıyor, biri 14 saniyede patlıyor, bir Alman bombası, yani ikincisinin patlayıp patlamadığı da şüpheli zaten.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi gizli tanık bu bir görüş sorusuydu, bu atılan bombayla ilgili olarak soruyorum, Erdinç Utaş’ın orada bulunan diğerleriyle bir husumeti var mıydı? Yani o bombayı atması için bir sebebi var mıydı?”

Gizli Tanık C: “Efendim bu bombayı atıldığında birçok insan olduğu gibi bende vardım. Yani bu bomba şimdi artık deşifre oluyoruz, suç oluyor mu bilmiyorum ama bu bombayı adam girdi içeriye eee derin abiler hepiniz buradasınız dedi, bir tanesini içeriye doğru salladı, bir tanesini ben tokat vurduğum için elinden düşürdü, düştüğü zaman da elindeki o düşen bombanın patlamadığını zannediyorum. Ama 1. bomba, ilk attığı bomba ufacık bir şeydi, ben hayatımda bomba görmedim, telefon zannettim, meğer bombaymış, içeride patladı herkese birden saldırdı demek ki efendim yani veyahut da bir adres şaşırtma olarak düşünüyorum. Bu olay İbrahim Bey’e atılan bir bombaydı.”

Mahkeme Başkanı: “Hayır ben şunu sordum yani Erdinç Utaş’ı bu bombayı atarken hedef kimdi, İbrahim Çiftçi miydi ya da oradakiler miydi, hepsi beraber miydi?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim İbrahim Çiftçi oturduğu masanın tam önüne gelerek attı. Orada oturan bir kişinin tekme atmasıyla bomba içeriye gitti, yoksa bizim, yani İbrahim Bey’in kucağındaydı.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Savcı Bey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, Sami Hoştan veya Veli Küçük’le Erdinç Utaş’ın görüşmeleri var mıydı, bu konuda bir bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Efendim Sami Bey geldiği zaman havaalanına oradan Utaş gider alır gelirdi arabasıyla, kumarhaneye getirirdi onu. Gayet de samimiydiler yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu borçtan dolayı da aralarında husumet vardı diyorsunuz, neticede öldürme olayı gerçekleşti diyorsunuz. Siz de bu konuyu araştırdım dediğinize göre ulaştığınız, sizin ulaştığınız bir sonuç var mı?”

Gizli Tanık C: “Bizim ulaştığımız konu Ankara’da İbrahim Bey’in.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim, Gizli Tanık bu bir görüş sorusu.”

Gizli Tanık C: “Görüş sorusu efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Ankara’da İbrahim Bey’in gidip Savcılığa biliyorsunuz bu Hablemitoğlu cinayetinden sonra.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık C: “İbrahim Çiftçi kaçtı diye ilan ettiler, biz adamı getirdik tekrar, geldi Ankara’da Savcıya ifade verdi, Savcı Bey’e ifade verdiği zaman çıktıktan sonra bende bunların oradaki ifadesinde bunu ben yapmadım, ama bunu Sami’yle Veli Efendi azmettirmeye çalıştı, biz yapmadık diye yazdı imzaladı, o günün Savcısını isterseniz bu kağıdı bulursunuz orada, biz bombayı bundan yedik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Ankara’daki ifadesinde böyle mi söyledi, siz bu konuda o ifade doğru mu?”

Gizli Tanık C: “Bana geldi, bunu böyle şekilde söyledi evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben böyle söyledim dedi öyle mi?”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.”

Gizli Tanık C: “Daha sonra da çok fazla zaten teh… şey aldık, tehdit aldık.”

Mahkeme Başkanı: “Evet müdahil vekilinin sorusu yok, sanıklardan sorusu olan var mı? Buyurun Ergün Bey.”

Sanık Ergün Poyraz söz istedi verildi: “Cinayeti soruşturan Terörle Mücadele ekibinin başı Osman Kaya Hablemitoğlu’nun cesedinin başında bana Ergün Hablemitoğlu kim, ne iş yapar, çek senet mafyası mı, basın niye bu kadar ilgileniyor şeklinde bir soru sormuştu. Oysa aynı Osman Kaya, olaydan önce Necip Hablemitoğlu’nu sevip saydığını, derslerine katılmak istediğini, TV programlarını izlediğini, kendisiyle tanışmak istediğini de söylemişti. Ben de ona Hablemitoğlu’nun imzaladığı bir kitabı vermiştim. Olayı soruşturan müdürün bu denli farklı 2 davranışı hakkında bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Yok efendim öyle bir bilgim.”

Sanık Ergün Poyraz: “Hablemitoğlu cinayetinden 2 ay kadar önce Amerika’nın Ankara konsolosluğu sıfır kilometre bir araba kiralıyor, araba Amerikalıları korumak maskesi altında kiralanıyor. Ancak Hablemitoğlu’nu izliyordu, olaydan 2 ay sonra ABD konsolosluğu kiraladığı bu arabayı iade etmişti, bu konuyla ilgili bir bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Ben normal bir kahveciyim nereden bilirim Amerika’yı Beyefendi.”

Sanık Ergün Poyraz: “Ama.”

Mahkeme Başkanı: “Ergün Bey şöyle soralım, Necip Hablemitoğlu’nun niçin öldürüldüğü konusunda bilginiz var mı?”

Sanık Ergün Poyraz: “Efendim oraya da geleceğim.”

Gizli Tanık C: “Böyle derseniz efendim Hablemitoğlu Bergama’daki altın madenleri hakkında yazılar yazdığını, bununla ilgili de Veli Efendinin ters düştüğünü, gibi.”

Sanık Ergün Poyraz: “Veli Efendi mi dediniz?”

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim.”

Sanık Veli Küçük “Veli Efendi kim ya”

Gizli Tanık C: “Muhabbetler oldu efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun gizli tanık.”

Gizli Tanık C: “Bu gibi böyle muhabbetler oluyordu, bunları duyduk efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Yani Necip Hablemitoğlu’nu öldürme sebebi şudur diyebilir misiniz, bu konuda bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Pek yok ama yani tevatürlerde Altın Madeniyle ilgili olduğu var.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Sanık Ergün Poyraz: “Arkadaşın Amerika’yla ilgisi, bilgisi yokmuş ama başka konularda çok bilgisi olduğu gözüküyor, öncelikle bir konuşma arasında Veli Efendi geçti, bu Veli Efendi kim?”

Gizli Tanık C: “Evet, bana mı soruyorsunuz?”

Mahkeme Başkanı: “Soruyu anladınız mı, evet size soruluyor.”

Gizli Tanık C: “Anlıyorum efendim, Veli Küçük.”

Sanık Veli Küçük söz almadan konuştu: “Ağzını toplasın efendim, ağzını toplasın.”

“Bu nasıl bir hitabet şekli” şeklinde konuşanlar oldu.

Mahkeme Başkanı: “1 dakika efendim, buyurun.”

Sanık Veli Küçük “Terbiyesiz herif”

Sanık Ergün Poyraz: “Sayın Başkan.”

Mahkeme Başkanı: “Veli Bey, şu anda gizli tanık kamu tanığı olarak dinleniyor.”

Sanık Veli Küçük “Ne kamu ya”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: “Lüt… lüt… lütfen efendim, lütfen dinlemek, dinlemek durumundasınız, kimseye hakaret etmek durumunda değil.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Sanık Ergün Poyraz: “Ama kamu tanığı, kamu, kamu tanığı hakaret ediyor efendim, ona niye müdahale etmiyorsunuz?”

Sanık Veli Küçük “Kamu adına hakaret olur mu, Başkanım”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun, buyurun efendim, (bir iki kelime anlaşılamadı) Bey’e bir soru sordu Veli Efendi kimdir dedi, o da Veli Küçük’tür dedi, değil mi, gizli tanık doğru mudur?”

Sanık Ergün Poyraz: “Devam et. Efendim.”

Gizli Tanık C: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, buyurun Ergün Bey.”

Sanık Veli Küçük söz almadan konuştu: “Senin ananı bilmem ne ederim ben (bir iki kelime anlaşılamadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu ne Başkanım.”

Bu sırada Veli Küçük’ün senin ananı bilmem ne ederim şeklinde küfür ettiği görüldü.

Sanık Veli Küçük söz almadan konuştu: “Evet, evet.”

Mahkeme Başkanı: “Ve devam ettiği anlaşıldı.”

Mahkeme Başkanı: “Devam ederseniz çıkartmak zorunda kalacağım Veli Bey. Lütfen ortamı germeyelim efendim. Lütfen efendim, buyurun.”

Sanık Ergün Poyraz: “Hablemitoğlu olayından bir iki gün sonra Kanal 7 televizyonunda haberleri sunan Ahmet Hakan ve Tayyip’in danışmanlığını da yapan Akif Beki arasında olayda asıl hedef Hablemitoğlu değil, onun yakınındaki isimdi, bu cinayet o isme gözdağı verilmek için işlendi. O ismi biliyoruz, sakın ağzından kaçırma şeklinde bir konuşma geçmiştir, bu konuda sizin bir bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Ergün Bey Necip Hablemitoğlu’nun niçin öldürüldüğü konusunda bilgisini sorduk, bu konuda başka soru sormanıza gerek yok, var mı başka sorunuz bunun dışında?”

Sanık Ergün Poyraz: “Var efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim o konuyu sorduk, Necip Hablemitoğlu konusunu bilgisini sorduk.”

Sanık Ergün Poyraz: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Niçin öldürüldüğü konusunu sorduk, başka sorunuz var mı, onun dışında?”

Sanık Ergün Poyraz: “Var.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”

Sanık Ergün Poyraz: “Hablemitoğlu’nun Köstebek adlı kitabını bastırtmamak için MİT ve emniyet seferber olmuştu, bugün TEM Daire Başkanı Cihangir Çelik’e en yakın isimlerden Hüseyin Aktaş, Emin Arslan’ın görevlendirdiği o günün Mülkiye Başmüfettişi, bugünün Hanefi Avcı’nın Avukatı Refik Ali Uçarcı, Köstebek’in basılmaması için Hablemitoğlu ile görüşmüşlerdi. Nihayet Mehmet Eymür’ün yönlendirdiği Emin Arslan, Hablemitoğlu’nu ölümle tehdit etmiş, birkaç gün sonra da olay meydana gelmiştir. Bu konuda İbrahim Çiftçi size bir şeyler anlattı mı?”

Gizli Tanık C: “Hayır.”

Sanık Ergün Poyraz: “İbrahim Çiftçi’yle Hablemitoğlu olayı hakkında ne kadar görüştünüz?”

Gizli Tanık C: “Telefondan sonra işte görüşme oldu, bir iki kere.”

Sanık Ergün Poyraz: “Mesela hangi konular hakkında görüştünüz?”

Gizli Tanık C: “Kendisinin ne yapmak istediğini anlayamadığını söylüyordu, daha da fazla bir şey görüşmedik.”

Sanık Ergün Poyraz: “Tayyip Erdoğan, Hablemitoğlu cinayeti hakkında bizim hükümetlerimiz döneminde faili meçhul kalmadı. Bir Necip Hablemitoğlu cinayeti var, onun da durumu özel demişti, sizce özel cinayetten kastettiği neydi. İbrahim Çiftçi’yle bu konuyu da görüştünüz mü?”

Gizli Tanık C: “Hayır.”

Sanık Ergün Poyraz: “Abdullah Gül, başta Cengiz Çandar olmak üzere gazetecilerle yaptığı görüşmelerde Hablemitoğlu’nun eşiyle yaptığı görüşmeleri açıklarken Hablemitoğlu’nun kendisiyle yaptığı görüşmeleri saklıyordu. Gül, Hablemitoğlu olayında parmak izine bile ulaştıklarını söylemişti. Ancak bugüne kadar bu nasıl bir parmak iziyse açıklanmadı, bu konuda İbrahim Çiftçi’yle yaptığınız bir görüşme var mı?”

Gizli Tanık C: “Beyefendi ben 50 keredir hayır diyorum, siz kendi imajlarınızı.”

Sanık Ergün Poyraz: “Hayır bu farklı, bu farklı bir konu.”

Gizli Tanık C: “Yok efendim, yok.”

Sanık Ergün Poyraz: “Sizin bir bilginiz yok, benimde sorum yok.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, başka sorusu olan var mı? Buyurun Durmuş Ali Bey.”

Gizli Tanık C: “Başkanım o demin küfreden Beyefendi’den şikayetçiyim.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim sakin olun, kimse kimseye hakaret edemez, sizde sözlerinize dikkat edin.”

Gizli Tanık C: “Başüstüne.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu söz istedi verildi: “Sayın Başkanım birkaç sorum olacak izninizle, öncelikle bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Gizli Tanığın bizlere hakaret etmesi şeklinde lütfen müdahale etmenizi rica ediyorum sizden.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim hakaret edemez, hatırlattık, hakaret edemez efendim. Niye hakaret etsin ki, etmemesi lazım, etmez yani, ettirmeyiz, buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, gizli tanık olmak için sizi ne ikna etti, neden gizli tanık oldunuz?”

Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık buyurun cevap verin.”

Gizli Tanık C: “Böyle icap ettiğini düşündüm.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki sizin ifadelerinizde diyorsunuz ki az önce söylediniz, biz gayrimeşru iş yaparız dediniz, doğru mudur?”

Gizli Tanık C: “Gayrimeşru iş yaparım demedim, gayrimeşruyu bilirim dedim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hayır kumar oynattığınızı.”

Gizli Tanık C: “Ben kumar oynattırmıyorum, kumar oynatanlarla beraber kumar oynuyorum.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki.”

Mahkeme Başkanı: “Başka soru sorun burada gizli tanığı yargılamıyoruz.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hayır ama.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim yargı… tartışmayın, İbrahim Çiftçi ve Necip Hablemitoğlu ile ilgili sorular sorabilirsiniz, buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Gizli Tanık siz gizli tanık olduğunuzda Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili herhangi bir bilgi vermediniz, bunun nedeni devlete güvenmediğinizi söylediniz, doğru mudur?”

Gizli Tanık C: “Doğrudur.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki aradan geçen 5 ay sonra ya da 6 ay sonra ne oldu da devlete güvendiniz?”

Gizli Tanık C: “Görüyoruz efendim şimdi her şeyin yakalandığını, insanların sorgularının normal yapıldığını, adaletin çok iyi çalıştığını göre göre inandım efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, Hablemitoğlu’nun kitaplarından okudunuz mu hiç?”

Gizli Tanık C: “Hayır tanımam kendisini, okumadım.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Yazar olduğunu nereden biliyorsunuz?”

Gizli Tanık C: “Yazar olduğunu biliyoruz, onu o kadarcık gazete takip ediyoruz yani.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, Hablemitoğlu’nun öldürülmesi için İbrahim Çiftçi’yi neden aradılar?”

Gizli Tanık C: “Bergama İzmir çevresinde olduğu için, İzmir’in de agası İbrahim Çiftçi olduğu için.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki Hablemitoğlu İzmir’de mi yaşıyordu?”

Gizli Tanık C: “Valla bilemeyeceğim onun orasını nedir, aralarında ne olmuş, o kadarını bilsek zaten biz İbrahim Çiftçi olurduk.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hayır yakınında olduğunuzu sanıyorum bir, ikincisi az önce dediniz ki bu altın madenleriyle ilgili öldürüldüğünü söylediniz, doğru mudur?”

Gizli Tanık C: “Evet İbrahim Bey söyledi bunu, bu adamcağız dedi altın madenleri mi yazıyormuş ne yapıyormuş dedi, bundan gidiyor herhalde bu dedi.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki Sami Hoştan’ın ya da Sayın Veli Küçük’ün bu altın madenlerine ortaklığı mı vardı?”

Gizli Tanık C: “Nereden bilirim efendim ben onları, nasıl bileyim Beyefendi bilmiyorum.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hayır siz öyle bir anlattınız ki, bizleri zan altında bıraktınız. Yani sanki bu, burada bulunan insanlar bu işi teşvik etmiş gibi anlattınız. Onu netleştirmek için soruyorum bunu.”

Mahkeme Başkanı: “Peki şöyle soralım soruyu, gizli tanık Veli Küçük’le Sami Hoştan ile İbrahim Çiftçi arasında husumet var mıydı? O konuda bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “İşte en son bu telefonlardan sonra oldu, bu İbrahim Bey’in gidip Ankara’da ifade vermesi bütün işleri bozdu, dengeleri bozdu tabi.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, buyurun Durmuş Ali Bey.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki İbrahim Çiftçi alacak verecek nedeniyle mi öldürüldü, yoksa Hablemitoğlu’nu öldüttürmediği için mi öldürüldü?”

Gizli Tanık C: “Bilemeyeceğim onu efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Yalnız anlatımlarınızda yani böyle bir şey söylüyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “İbrahim Çiftçi’yi aradılar, Hablemitoğlu cinayetini öldürmeyi kabul etmediği için bir süre sonra İbrahim Çiftçi öldürüldü dediniz.”

Mahkeme Başkanı: “Durmuş Ali Bey sorunun cevabını verdi, bilmiyorum dedi, aynı şeye takılıp kalmayalım, başka soru sorun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hayır takılıp kalmıyoruz efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Bu cinayet, üstüne üstlük rahmetli Hablemitoğlu dostum, ya onun katiliymiş gibi burada yargılanıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Başka soru sorun efendim, tartışmayın başka soru sorun efendim. Bilmiyorum diye cevap veriyor.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Ama bizi de anlayın lütfen Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Durmuş Ali Bey lütfen, başka soru sorun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Gizli Tanık, İzmir çevresinde öldürülecek insanlar için İbrahim Çiftçi aranır mıydı hep?”

Gizli Tanık C: “Hayır.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki az önce dediniz ki, İzmir’in, Bergama’nın Ege bölgesinde oranın agası İbrahim Çiftçi’dir dediniz.”

Gizli Tanık C: “Yalnız kumar dalında.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Kumar dalında, yani bu işin içinde gerektiğinde öldürmekte var mıdır?”

Gizli Tanık C: “Hayır olmaz, para için hayatta İbrahim Bey, cami yapmış adam, adam mı öldürür ya.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hayır camiyle ne alakası var bunun?”

Gizli Tanık C: “Bende kendi hislerimi söylüyorum.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Anladım cezaevlerinde bir sürü imam var, adam öldürmüş, şimdi.”

Mahkeme Başkanı: “Durmuş Ali Bey lüzumsuz polemiğe girmeyelim efendim, doğrudan soru sorun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Şimdi İbrahim Çiftçi, İbrahim Çiftçi genelde cinayet için aranır mı, ilk miydi bu?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim aranmadı, benim bildiğim böyle bir şey yok, İbrahim Çiftçi çok vicdanlı bir adamdı bence.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, bu bombayı kimin attığını düşündünüz siz?”

Gizli Tanık C: “Biz bu bombayı efendim, birtakım böyle güçlerin attırdığını düşünüyoruz, ne büyük tesadüf ki mandal numaralarıyla Ümraniye’de çıkan mandal numaraları aynı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Sizler koskoca insanlarsınız, hiçbir şey yürütemiyor musunuz kafanızda.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Şimdi o mandal numaraları dediğiniz şey nedir, onu bize söyler misiniz?”

Gizli Tanık C: “Bize söylenen öyle emniyette mandal numaraları, gazetelerde de okuduk sonra.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Emniyette mi size bunu anlattılar?”

Gizli Tanık C: “Emniyette tabi anlat… duydum.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki duyduğunuzu söylüyorsunuz siz sadece.”

Gizli Tanık C: “Evet duyduğumuzu.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Gördüğünüz bir şey var mı?”

Gizli Tanık C: “Nereden bilirim ben mandal numarasını görebildik mi efendim atılan bombanın.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Yani polisler size bu mandal numarasının ne olduğunu anlatmadılar mı?”

Gizli Tanık C: “Mandal numarasının ne olduğunu bilirim ben tabi, bombanın üzerindeki mandal numarasını bilirim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Bombanın neresindedir bu nu… mandal numarası?”

Gizli Tanık C: “Mandalındadır, mandalında.”

Mahkeme Başkanı: “Başka soru soralım, teferruata takılmayalım efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki size emniyette polisler başka şey de öğrettiler mi?”

Gizli Tanık C: “Bana hiçbir polis, hiçbir şey öğretemez.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki gizli tanıklığın karşılığında herhangi bir vaatte bulunan oldu mu size?”

Gizli Tanık C: “Allaha çok şükür ben kazandığım parayı yiyemiyorum Beyefendi.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hayır sadece para değil.”

Gizli Tanık C: “Ben hayatta kimseden ne taviz aldım, ne taviz veririm, bunu da iyi bilin yani.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki sabıkanız var mı?”

Gizli Tanık C: “Yok.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hiç yok mu?”

Gizli Tanık C: “Sıfır.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki.”

Mahkeme Başkanı: “Durmuş Ali Bey lütfen başka soru soralım, sanığı yargılamıyoruz, başka soru sorun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Sayın Başkanım kimin bize gizli tanıklık yaptığını da bilmek hakkımızdır.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, öyle soralım.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Teşekkür ederim başka sorum.”

Mahkeme Başkanı: “Daha önceden yalan tanıklıktan dolayı hakkınızda açılmış bir dava, soruşturma var mıdır?”

Gizli Tanık C: “Hayır.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Başka sorusu olan? Buyurun Semih Bey.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay söz istedi verildi: “Sayın Başkanım müsaadeniz olursa, gizli tanığa birkaç tane soru sormak istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun, buyurun.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Sizin İzmir’de dostluk yaptığınız İbrahim Çiftçi’nin irtibatta olduğu kabadayı aleminden aşağı yukarı herkesi tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Çoğunu tanımam efendim.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Peki, Metin Sağıroğlu’nu tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Tanımam efendim.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Peki İbrahim Çiftçi’yle ticari ve sosyal ilişkisi olan insanları tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Otelini, benzinliğini, çalıştırmalarını bilirim efendim.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Muzaffer Gökçimen?”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Hiç duymadınız mı bu ismi?”

Gizli Tanık C: “Duymadım.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Şimdi Muzaffer Gökçimen isimli şahısla İbrahim Çiftçi arasında birtakım ticari ilişkiler olmuş ve bu ticari ilişkilerin neticesinde Muzaffer Gökçimen Çiftçi şirketler grubu adına kaçakçılık ve bu kaçakçılık suçunu işlemek için sahte evraklar tanzim etmek cürümünden İzmir Emniyeti tarafından gözaltına alınmış. Mahkemeye sevk edilmiş, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde de resmi evrakta sahtecilik suçundan Muzaffer Gökçimen mahkumiyet cezasına, mahkumiyete mahkum edilmiş, bundan bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Yok efendim.”

Mahkeme Başkanı: “İbrahim Çiftçi Muzaffer Gökçimen’i tanır mı?”

Gizli Tanık C: “Bilmiyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Yani bu bahsettiğiniz Çiftçi şirketler grubunun Muzaffer Gökçimen ile herhangi bir ilişkisine siz şahit olmadınız?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Sayın Başkan bu konuda elimizde Mahkeme, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararı var.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Muzaffer Gökçimen ile İbrahim Çiftçi’nin tanıştığı ve bu resmi evrakta sahtecilik operasyonunda Metin Sağıroğlu’nun da ismi geçtiği.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, efendim gizli tanık tanımıyorum diyor, yani tanıştıklarını bilmiyorum diyor.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Başka sorunuz var mı?”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Var.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Ali Gökçimen’i tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış Ali Gökçimen’i.”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum efendim.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “İsmen de duymadınız mı? İsmen.”

Gizli Tanık C: “Duydum ama yani ben tanımıyorum kendisini.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Peki Ali Gökçimen’in yeğeni Muzaffer Gökçimen’in, yani Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı yapan Hanefi Avcı’nın yazdığı kitaba göre emniyetteki Fethullahçı Örgütün başındaki adam olarak Hanefi Avcı’nın teşhir ettiği, Ali Gökçimen’in yeğeni Muzaffer Gökçimen ile.”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum efendim.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Çiftçi’nin herhangi bir ilişkisi olduğunu, ticari bir operasyon yapıp yapmadığını biliyor musunuz, bilmiyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim bilmiyorum.”

Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Peki teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Sanıkların başka sorusu yok, avukat arkadaşlardan sorusu olan var mı? Buyurun Avukat Hanım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi: “Gizli Tanık C, İbrahim Çiftçi’ye gelen telefon sırasında yanında olduğunuzu söylediniz, bu Hablemitoğlu’yla ilgili olarak.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Kiminle konuştuğunu biliyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Telefonu kapandıktan sonra kendisi bana Hablemitoğlu’nun kim olduğunu sordu, Hablemitoğlu’nun bir yazar olduğunu söyledim ve neticede o gün için bir şey söylemedi. Daha sonra bu herifler bizi ne zannediyor yav kiralık mıyız biz dedi, bunları Sami Hoştan, Veli Küçük olduklarını bilahare söyledi, telefonu ilk kapattığında söylemedi.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Kiminle konuştuğunu biliyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Kiminle konuştuğunu bilmiyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İfadenizde kendisi yurtdışına çıkar çıkmaz Necip Hablemitoğlu cinayetinin azmettiricisi olarak haberler çıktı diyorsunuz. Sonra da benimle, benim hakkımda kasıtlı olarak yalan yanlış haberler yazıyorlar diyordu, diyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Hayır öyle demedim efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İfadenizden okudum.”

Gizli Tanık C: “Çıktıktan sonra, yurtdışına çıktıktan sonra bilmiyorum heyecandan ne dediğimi de, çıktıktan sonra yurtdışına bu kişinin biz dedik, seni burada azmettirmeye kalkıyorlar. Atla gel geri dedik, adam geri geldi.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İfadenizde, Savcılık nezdindeki ifadenizde bunu heyecanla değil, Savcılık nezdinde imzalı, parmak izi bastığınız ifadenizden bahsediyorum. Benim hakkımda yani İbrahim Çiftçi’nin ağzından konuşuyorsunuz, benim, benim de hakkımda kasıtlı olarak yalan yanlış haberler yazıyorlar diyordu. Daha sonra da öğrendiğime göre diye devam ediyorsunuz. Yani Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili olarak Necip, İbrahim Çiftçi’nin kendi hakkında çıkan haberlere bu tepkiyi verdiğini söylüyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Veriyordu, tabi verdi evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Peki bunu verdi, sonra Ankara’ya gittiğinde beraber miydiniz?”

Gizli Tanık C: “Ankara’ya mı gitmiş?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Nerede ifade verdi İbrahim Bey?”

Gizli Tanık C: “He Ankara’ya gitti evet Ankara’da verdi, bir şey havaalanında ben de vardım efendim, orada yani havaalanında da ben vardım, Ankara’da da geldim, emniyette de yanındaydım, kapısında da bekledim, önünde de bekledim, beraber de çıktık oradan.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ankara’ya mı gitmiş diye niye sordunuz o zaman?”

Gizli Tanık C: “Hayır yani daha evvelden mi Ankara’ya gitmişti gibi algılandım, anlayamadım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ankara’ya ne için ifade vermeye gitti?”

Gizli Tanık C: “İşte Ankara’da tutuklandı kendisi, havaalanına geldi, orada gözaltına aldılar, bu Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “O Ankara’ya havaalanına geldiğinde o zaman siz yanında değildiniz?”

Gizli Tanık C: “Yanındaydım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ankara’ya nereden havaalanından ge… Ankara’ya hangi havaalanından geldi?”

Gizli Tanık C: “Münih havaalanından Ankara havaalanına geldi.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Siz neredeydiniz o sırada?”

Gizli Tanık C: “Ben de kapının dışındaydım havaalanında.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani Ankara havaalanına inerken siz yanında değildiniz, o yurtdışından geldi Ankara’ya.”

Gizli Tanık C: “Yurtdışından geldi evet efendim, tabi.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “He.”

Gizli Tanık C: “Biz havaalanının peronunun dışındayız.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ne dedi size Ankara’dan dönerken?”

Gizli Tanık C: “Gayet yorgundu kendisi, böyle bir şeyin olamayacağını, nedir ya bu başımıza gelenler dedi, sonra da adamcağızı nezarete aldılar, götürdüler zaten, sonra da biz çıktığı zaman artık konuşabildik.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ne konuştunuz?”

Gizli Tanık C: “Çıktığı zaman da kendilerinin bunu ona teklif eden Veli Küçük’le Sami Hoştan’ın olduğunu ve kendisinin de orada ifade verip imzalı kağıt bıraktığını söyledi, Savcıya.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ankara’da yaptı.”

Gizli Tanık C: “Ankara’da yaptı evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tam olarak ifadesi neydi, burada 2 tane ayrı ifadeniz varda onun için soruyorum, tekrarlamanız açısından?”

Gizli Tanık C: “Efendim işte girdim, bunu bana iftira atanların kimler olduğunu, bunu azmettirme durumunda bizi kullanmak istediklerini anlattı İbrahim Çiftçi. Kendisinin de bunu ona teklif ettiklerini ve bu işi yapmadığını, söylediğini söyledi.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Başka bir şey söylemedi mi?”

Gizli Tanık C: “Efendim üzerinden 5 sene geçmiş Hanımefendi, işte doğruları anlatıyoruz elimizden geldiği kadar.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Peki Savcılığa verdiği ifade o zaman resmi olarak Savcı nezdinde imzasıyla verilmiş bir ifade var, tarihini söyler misiniz bunun peki.”

Gizli Tanık C: “Söyleyemem efendim işte o uçak tarihinde geldiği tarih, basın biliyor, herkes biliyor bunu.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ankara’dan dosyayı getirtme açısından yani, bu konuyla ilgili olarak.”

Gizli Tanık C: “Bilemeyeceğim ben o kadar derinleri nereden bileyim yani.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Peki şöyle mi, yani şurada çünkü böyle çeşitli ifadeler kullanıyorsunuz. Bizi tezgaha getirmeye çalışıyorlar.”

Gizli Tanık C: “Daha evvel söyledi tabi bizi tezgaha getirmeye çalışıyorlar, doğru.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ne zaman söyledi bunu?”

Gizli Tanık C: “Bir ara da söyledi işte yani o var, bu laf hep var, tezgaha getirmeye çalışıyorlar.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Şimdi siz İbrahim Çiftçi’nin Necip Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili kiminle telefonda konuştuğunu bilmiyorsunuz, bu telefonda, yani sözde telefon, bu söylediğiniz, iddia ettiğiniz telefonu kiminle, bu görüşmeyi kiminle yaptığını bilmiyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Muhakkak ki tabi telefon kulağımda değildi yani bilmiyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bu insanların Veli Küçük’ün veya Sami Hoştan’ın ismini vermek suretiyle telefonda konuşup konuşmadığını da bilmiyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Muhakkak bilmiyoruz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ancak İbrahim Çiftçi’nin.”

Gizli Tanık C: “İbrahim Bey’in bana söylediği şeyi biliyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İbrahim Çiftçi’nin telefonda konuştuğu kişilerin Veli Küçük ve Sami Hoştan adını vermek suretiyle Necip Hablemitoğlu cinayetini ona yapmak üzere teklif ettiklerini telefonda söylediklerini, İbrahim Çiftçi’den öğrendiğinizi iddia ediyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Aynen doğru efendim, evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tamam, bu kişiler Veli Küçük’ün veya Sami Hoştan’ın adını da kullanmış olabilirler, çünkü Veli Küçük mü Sami Hoştan mı onu siz bilmiyorsunuz, bir, iki ayrıca başka bir şey daha soracağım, sizce siz gayrimeşru alemde cinayet talimatı 2 kişinin de açık ismi verilmek suretiyle telefonda verilir mi?”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım bu görüş sorusu.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Peki, Veli Küçük’ü ne zaman gördünüz İzmir’de? Tarihini vere…”

Gizli Tanık C: “Körfez Restoranda gördüm.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tarih olarak, yıl olarak 2000.”

Gizli Tanık C: “Hatırlayamıyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Şimdi İbrahim Çiftçi, o zaman biraz size yardımcı olayım, 2006 yılında İbrahim Çiftçi öldürülmüş Ekim ayında, bundan ne kadar önceydi?”

Gizli Tanık C: “1 sene 1 buçuk sene evvel.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani 2005, 2004 mü?”

Gizli Tanık C: “Eh işte o aralar.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “2 kere gördünüz, ikisinin sıklığı neydi, araları neydi?”

Gizli Tanık C: “Yok aralıkları var, yani gene altı yedi ay gibi aralıkları var.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Altı yedi ay, her seferinde Sami Hoştan ve Veli Küçük birlikte miydi?”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ve.”

Gizli Tanık C: “Ya hep birlikte geziyorlardı zaten.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Hep beraber geziyorlardı.”

Gizli Tanık C: “Gördüğüm kadarıyla öyleydi efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Evet, Sami Hoştan, Veli Küçük, İbrahim Çiftçi İzmir’de Körfez restoranda üçü bir arada yemek yerken gördünüz, başka kim vardı?”

Gizli Tanık C: “Başka kimleri bilmiyorum, onların üçünü biliyorum ama.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Kaç kişilik bir gruptu bu?”

Gizli Tanık C: “3 kişilik gruptular orada görüştüklerinde.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Üçü mü yemek yediler?”

Gizli Tanık C: “Üçü yemek yediler.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani bizim Mahkeme kayıtlarımızda bütün sanıkların baz istasyon kayıtları var, biz Sami Hoştan ve Veli Küçük’ün 2004, 2005 yıllarına baktığımda, baktığımızda Veli Küçük’ün baz istasyonlarının, Sami Hoştan’ın baz istasyonlarının İbrahim Çiftçi’yi de getirtilirse bulunabilir, aynı anda İzmir’de olduğunu tespit edebiliriz öyle mi, siz gözünüzle gördünüz?”

Gizli Tanık C: “Tabi edersiniz, muhakkak ki edersiniz tabi, telefonları yanlarındaysa edersiniz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Niye olmasın İzmir’e gittiklerine göre, tek telefon.”

Gizli Tanık C: “Belli mi olur efendim, birini bir yerde bırakır, birini bir yerde bırakır ne bileyim ben.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Hayır ben müvekkilim benim en son 1962 yılında gitmiş İzmir’e de, onun için söylüyorum ve hiçbir baz istasyonu kaydında da İzmir’den sinyal vermiyor telefonu ve İbrahim Çiftçi’yi de hiç tanımıyor.”

Gizli Tanık C: “Ya İbrahim Çiftçi’yle.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Benim sorum bitti.”

Gizli Tanık C: “Yaa İbrahim Çiftçi’yi nasıl tanımıyor?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Erdinç, Erdinç Utaş mıydı?”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Torbacı olduğunu söylediniz, uyuşturucu kullanır mıydı?”

Gizli Tanık C: “Uyuşturucu kullanıp kullanmadığını bilmiyorum ama esrar sattığını biliyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Uyuşturucu satıyordu.”

Gizli Tanık C: “Satıyordu evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “O bombayı attığı sırada uyuşturucunun etkisinde olup olmadığını biliyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Haplanmazsa atmaz, almıştır herhalde.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Peki, dediniz ki İbrahim Çiftçi’ye doğru attı bombayı, doğru mudur?”

Gizli Tanık C: “Doğrudur.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İbrahim Çiftçi’nin masasına.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Önüne attı, onu öldürmek kastıyla yaptı yani.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Peki buradaki ifadenizde diyorsunuz ki, öyle demiyorsunuz, diyorsunuz ki Çiftçi’nin, bir dakika, kaybettim. Yani buradaki ifadenizi şimdi bulamıyorum, korkutmak maksadıyla atılmıştır, İbrahim Çiftçi’yi, he hedef, bu olayda İbrahim Çiftçi’nin hedef gözetildiğini zannetmiyorum. Sırf onu öldürmek için bomba atılmış olamaz, ifadeniz böyle.”

Gizli Tanık C: “Efendim, olur mu öyle şey Allah aşkına yani.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Şimdi bakın, bu yazılı ifadeniz böyle, oysa buraya geldiğinizde diyorsunuz ki hayır öldürmek kastıyla yapılmış olamaz, korkutmak maksadıyla gözdağı.”

Gizli Tanık C: “Burada mı diyorum ben bunu?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Hayır burada diyorsunuz ki, öldürmek kastıyla, yazılı ifadenizle diyorsunuz ki öldürmek kastıyla yapılmış olamaz.”

Gizli Tanık C: “Öldürmek kastı olmasa bomba atılır mı?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Burada öyle diyorsunuz ama.”

Gizli Tanık C: “Ne olduğunu, eğer efendim ben doğruları söylüyorum Hanımefendi şimdi.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Beyefendi ben sizin.”

Gizli Tanık C: “Daha önce üzerinden geçmiş üç beş sene, tam vicdanımla konuşuyorum şu anda.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben sizin.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım en son olarak, en son olarak soralım. Siz Erdinç Utaş’ın öldürmek kastıyla mı attığını söylüyorsunuz, yoksa korkutmak kastıyla mı attığını söylüyorsunuz?”

Gizli Tanık C: “Öldürmek kastıyla atılır.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Gizli Tanık C: “2 tane bomba nasıl atılır Sayın.”

Mahkeme Başkanı: “Başka sorun Avukat Hanım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bu olayda İbrahim Çiftçi’nin hedef gözetildiğini zannetmiyorum beyanınızı nasıl açıklıyorsunuz?”

Gizli Tanık C: “İlk günde öyle bir şeyi niye söylediğimi ben de hatırlayamıyorum şimdi, ya bir bomba adama atılır da öldürülmez mi Allah aşkına ya, siz niye benim şimdi böyle birtakım böyle demagojilerle yollara getirmeye çalışıyorsunuz?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben ifadenizdeki çelişkileri açıklamanızı istiyorum.”

Gizli Tanık C: “Ben çelişki melişki yapacak bir delikanlı değilim, delikanlı gibi konuşuyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Buradaki ifadenizde Körfez Mehmet isimli birine dikkat çekiyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ve bir husumet olduğunu iddia ediyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Var efendim evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ve ifadenizin tama… bütününden sizin İbrahim Çiftçi cinayetinde Körfez Mehmet’in konusunda dikkat çektiğiniz ve onu işaret ettiğiniz sonucu çıkıyor ifadenizin bütününden.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bu beyanınızı niye değiştirdiniz?”

Gizli Tanık C: “Değiştirmiyorum, hakikatleri söylüyorum Körfez Mehmet o zaman da vardı, diyorum, Körfez Mehmet’in şeyiyle ilgili olan olay, her şey yazılı orada işte Savcılıkta verdiğim ifadelerin hepsinin arkasında duruyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani hala halen siz Körfez Mehmet, İbrahim Çiftçi cinayetinin arkasında Körfez Mehmet olduğunu mu iddia ediyorsunuz?”

Gizli Tanık C: “Efendim bombaları atan adam Körfez Mehmet’in eniştesi, bomba şeyde çıkıyor, Ümraniye’de çıkan bombalarla eşdeğer olduğu gazetelerde yazıyor. Ayriyeten bu adamın bizimle hiçbir husumeti olmasına imkan yok, para alan adam 500 lira, 1 lira, 1 milyar lira, devamlı yol bulan bir adama niye atsın İbrahim Bey’e bomba bu adam, gayet güzel kurulmuş bir komplo bu. Oradaki husumet yaratılıp başka yerlere adres değiştirilip buz gibi yedi adamcağız öldü gitti işte.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Anlamadım ne demek istediğinizi ama ben şimdi.”

Gizli Tanık C: “Gayet açık konuştum niye anlamadınız?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Körfez Mehmet mi yapıyor yani bunu?”

Gizli Tanık C: “Niye Körfez Mehmet yapsın.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İyi de.”

Gizli Tanık C: “Hep onu kullanıyorlar burada Körfez Mehmet’i.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İsmini mi kullanıyorlar?”

Gizli Tanık C: “Evet tabi muhiti kullanıyorlar.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Peki, Sami Hoştan’ın İbrahim Çiftçi’ye olan borcu, sizin iddia ettiğiniz, bunlar sizin iddialarınız, 3 milyon Dolar borcu olduğunu söylüyorsunuz, bunlar sizin iddianız. Bu para ödenmiş, doğru mu ödendi dediniz?”

Gizli Tanık C: “Ödendi evet, ödendi diyorlar yani.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bir insan parayı öldür, bir para ödemek zorundaysa bu parayı ödemeden önce mi öldürür bir insanı, ödedikten sonra mı öldürür?”

Gizli Tanık C: “Eğer bu alemde parayı alırken birazcık hoyratça davranıldıysa her an öldürülür.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Şimdi siz burada gayrimeşru alem dediğiniz alemde konuşulanlar, sizin duyduklarınız, o ortamda insanlar tarafından dillendirilen konuları kendi kafanızdan yorumlamak suretiyle bu kanaati burada dile getiriyorsunuz doğru mu?”

Gizli Tanık C: “Ben tabi etraftan duyduklarımı, konuşmaları dile getiriyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani bu konuda kimin kimi, niye, kimin tarafından verilen talimatla, ne şekilde verilen talimatla öldürüldüğü konusunda somut, görgüye, bilgiye dayalı bir şahadetiniz var mı?”

Gizli Tanık C: “Yani yok tabi öyle olunca.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Aynı husus Necip Hablemitoğlu cinayetine de ilişkin değil mi? Siz İbrahim Çiftçi’nin beyanlarına.”

Gizli Tanık C: “Sözlerine göre hareket ediyorum evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İbrahim Çiftçi’nin bunlar Veli Küçük ve Sami Hoştan sözlerinden hareketle Necip Hablemitoğlu cinayetinin sanıklarının yakalanmış ve ceza çekmiş olduğu, İbrahim Çiftçi cinayetinin yine aynı keza ceza çekmiş olduğu hususları bir tarafa, siz daha sonra alemdeki muhabbetlerden, o ortamdaki muhabbetlerden çıkardığınız sonuçları geldiniz, burada tanık sıfatıyla bize anlattınız.”

Gizli Tanık C: “İbrahim Çiftçi’yle birebir bunlar, alem o bu değil.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Evet, ama İbrahim Çiftçi ile Necip Hablemitoğlu’na ilişkin telefon görüşmesinden bahsediyorsunuz, değil mi?”

Gizli Tanık C: “İbrahim Çiftçi’ye bu işin teklif edildiğini, İbrahim Çiftçi yalan söyleyecek bir adam değil.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ama İbrahim Çiftçi’nin kiminle konuştuğunu, o telefonun karşı…”

Gizli Tanık C: “Evet onu orada bilmiyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bilmiyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Ama İbrahim Çiftçi benimle hayatta yalan konuşacak bir adam değil.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben Veli Küçük’ün adamı filan biri olup olmadığını.”

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika Avukat Hanım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tamam, İbrahim Çiftçi’nin konuştuğu insanın ben Veli Küçük’üm veya Veli Küçük’ün adamıyım veya Sami Hoştan’ım veya Sami Hoştan’ın şu adamıyım, şuyum diyerek mi konuşup konuşmadığını bilmiyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Ben bu kadar profesyonel değilim, bilmiyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bilmiyorsunuz, teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan başka sorusu olan, yok.”

Gizli tanığın beyanının alınması sırasında bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Dilek Helvacı ve Av. Selen Karaçalı’nın geldikleri görüldü.

Huzurdaki yerlerine alındı.

Mahkeme Başkanı: “Gizli tanık benim de birkaç sorum olacak.”

Gizli Tanık C: “Buyurun.”

Mahkeme Başkanı: “Bu Körfez Mehmet dediğiniz Mehmet Kabadayı mıdır?”

Gizli Tanık C: “Anlayamadım.”

Mahkeme Başkanı: “Körfez Mehmet dediğiniz şahıs Mehmet Kabadayı mıdır?”

Gizli Tanık C: “Mehmet Kabadayı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Mehmet Kabadayı ile İbrahim Çiftçi arasında husumet var mıydı?”

Gizli Tanık C: “Çok iyiydiler, bir husumet sonradan oldu. Bu Kabadayı’nın İbrahim Bey’in çalıştırmış olduğu kahvenin az ilerisinde bir tane kahvesi var. Bu kahveyi kiralamak isteyen bazı kişiler oldu, İbrahim Çiftçi’de burayı vermeyeceksin dedi. Bu kişiler de gene kumar yapmak isteyen kişilerdi, İbrahim Bey oradan benim yanımda kumarhane yaptırmayacaksın dedi. Birbirlerine bu şekilde bir husumetleri oldu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Osman Gürbüz’ü tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Kim efendim?”

Mahkeme Başkanı: “Osman Gürbüz?”

Gizli Tanık C: “Yok tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi dosyamızda sanık olarak yargılanan Osman Yıldırım var, onun vermiş olduğu zannediyorum 12 Mart 2008 tarihinde Ankara Sincan Cezaevinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına CMK. 250. Maddesi ile Yetkili Savcılığa vermiş olduğu ifadesi var. İfadesinin bir bölümünde şöyle diyor, 2002 yılı Aralık ayının başında orada İbrahim Genç, tanır mısınız İbrahim Genç’i?”

Gizli Tanık C: “Yok tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Esen Türkyılmaz, Esen Türkyılmaz’ı tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Türkyılmaz, yabancı gelmiyor çıkaramadım, evet.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Muzaffer Tekin diyorum, Muzaffer Tekin’i tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet tekrar okuyorum cümleyi, 2002 yılı Aralık ayının başında orada İbrahim Genç, Esen Türkyılmaz, Muzaffer Tekin ve Osman Gürbüz olduğu, Osman Gürbüz Necip Hablemitoğlu’nu öldürüp öldüremeyeceğini sordu. Ve 1 milyon dolar teklif ettiler, ben Necip Hablemitoğlu’nu tanımıyordum ve sordum, bana yazar olduğunu ve öldürülmesi gerektiğini söylediler. Ben o zaman olmuştum, aynı zamanda (1–2 kelime anlaşılamadı) askeri cezaevinden yeni çıkmıştım, paraya ihtiyacım olduğu için teklifi bana yaptılar ancak kabul etmedim. Veli Küçük, Osman Gürbüz ona Osman bu iş sana düştü dedi, ben daha sonra Hablemitoğlu’nu öldürdüğünü duydum, ancak kimin öldürdüğünü bilmiyorum diyor. Osman Gürbüz’ü tanımıyorsunuz, Osman Yıldırım’ı tanır mısınız?”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, size bir tane fotoğraflar göstereceğiz bakar mısınız?”

Gizli Tanık C: “Bakayım efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Ekrana yansıyor, şu anda ekranda gördüğünüz şahıs kimdir?”

Gizli Tanık C: “Bir dakika efendim, Sami Hoştan.”

Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz şahıs Sami Hoştan, şu anda gördüğünüz şahıs kimdir?”

Gizli Tanık C: “Çıkaramıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Ekranda gösterilen Sanık Osman Gürbüz. Şu anda ekranda gösterilen.”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet şu anda ekranda gösterilen Muzaffer Tekin idi.”

Gizli Tanık C: “Veli Küçük.”

Mahkeme Başkanı: “Evet şu anda ekranda gösterilen Veli Küçük.”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Şu anda ekranda gösterilen Osman Yıldırım idi.”

Gizli Tanık C: “Evet eski bir emniyet görevlisi gazetelerden tanıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “İsmini söyler misiniz?”

Gizli Tanık C: “Çıkaramayacağım ismini hatırlayamıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet şu anda ekranda gördüğünüz İbrahim Şahin idi.”

Gizli Tanık C: “Tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, ekranda gösterilen şu an için gösterilen şahıs Alparslan Arslan idi. Beyanlarınıza ilave edeceğiniz başka bir şey var mı?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle birkaç soru daha yöneltmek istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ahmet Ferruh Aktaş, bu ismi tanıyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Hayır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişi ifadesinde İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde Erdinç Utaş’ın son zamanlarda İbrahim Çiftçi’nin dükkanının önünde esrar ve kokain sattığını, İbrahim Çiftçi ile birlikte kovduklarını söylemiş, böyle bir olaya şahit oldunuz mu?”

Gizli Tanık C: “Mahkemelerde söylemiştir efendim evet duydum, Ferruh Bey, öyle bir şeyler.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Duydunuz, Çetin Kiremitçi’yi tanıyor musunuz? Osman Toprak, Çetin Kiremitçi.”

Gizli Tanık C: “Onlar Çerkez’in adamları.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çerkez’in yakınında olan kişiler.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunlar da beyanlarında olay günü İbra… Erdinç Utaş’ın kafeyi arayarak İbrahim Çiftçi’nin gelip gelmediğini sorduğunu, 2. defa aradığında İbrahim Çiftçi’nin geldiğini söylediklerini beyan ediyorlar. Böyle bir şeye şahit oldunuz mu, duydunuz mu?”

Gizli Tanık C: “Doğrudur efendim, 3 kere soruyor evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ertuğrul Barış’ı tanıyor musunuz?”

Gizli Tanık C: “Çıkaramadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişi de ifadesinde olay günü Erdinç Utaş’ın kendisini telefonla arayarak bana oğlumu neden göstermiyorsunuz, ben zaten öleceğim, sizleri de öldüreceğim şeklinde beyanda bulunduğu ifade ediliyor. Böyle bir şeye şahit oldunuz mu?”

Gizli Tanık C: “Hayır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte oğlumu, yani oğlunu veya kendisini herhangi bir şekilde ayırdı mı, İbrahim Çiftçi öyle bir şey husumet oluştu mu aralarında?”

Gizli Tanık C: “Yok, hayır efendim hayır son dakikaya kadar husumet olsa İbrahim Çiftçi’nin dibine kadar bu adam girebilir mi efendim, 100 tane koruması adamın var. Rahat rahat kahveye girip bomba atıyor, hiçbir husumet yok aralarında, aksine daha seviliyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım ben çelişkilerden dolayı zaten yani ifadeler arasında farklı.”

Gizli Tanık C: “Yok efendim alakası yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Farklılıklar olduğu için size soruyorum.”

Gizli Tanık C: “Ama o Utaş’ın başka birisi kaçırdıysa çocuğunu bilmem.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani o.”

Gizli Tanık C: “İbrahim Bey’le çok samimiydi zaten.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Öyle bir şey yoktu diyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “İmkan var mı efendim bunla uyuz olunsa kim sokar onu içeriye.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mehmet Kabadayı da ifadesinde İbrahim Çiftçi’nin arkadaşı olduğunu, zaman zaman görüştüğünü, İbrahim Çiftçi’nin öldürülmesinde Erdinç Utaş’a bombaları vermediğini, Erdinç Utaş’ın önceki tarihlerde kendisini öldürmeye çalıştığını ve yargılandığını, bundan dolayı ceza aldığını beyan etmiş bu konuda bir bilginiz var mı? Erdinç Utaş kendi akrabası olan Körfez Mehmet dediğiniz kişiyle daha önce yaralama olayından dolayı öldürmeye teşebbüsten yargılandığını söylüyor. Böyle bir şey oldu mu, bundan haberiniz var mı?”

Gizli Tanık C: “Efendim, bakın bu öyle bir güzel bir komplo ki, Utaş arabasına biniyor Körfez’in beraber giderlerken o ona ateş, Utaş ateş ediyor Körfez’e, yanında oturan adama mı sıkarsın, karşı sağ pencereye mi sıkarsın. Bunlar bu dosyaları incelerseniz görürsünüz nasıl bir komplo olduğunu bu işlerin. Bunu hazırlamışlar böyle, sanki bir şey varmış gibi, bir düşmanlık varmış gibi o ona sıkmış, bu buna bilmem ne yapmış.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet ben çelişkiler olduğu için bunları size soruyorum.”

Gizli Tanık C: “Evet efendim hiç alakası yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Farklı farklı beyanlar var, Erdinç Utaş’ta ifadesinde şöyle diyor. İbrahim Çiftçi’nin öldürülmesini eniştesi Mehmet Kabadayı’nın teklifi üzerine ve göndermiş olduğu bir diğer beyanında Mehmet Kabadayı’nın vermiş olduğu el bombalarını kullanması sonucu öldürdüğünü, el bombaları ile öldürdüğünü beyan ediyor. İşadamları derneğinde İbrahim Çiftçi’nin yanına gittiğini, burada Hikmet Aksoy ve Esin isimli şahısların da bulunduğunu, İbrahim Çiftçi’ye beni işimden kovaladınız, bana yardım edin dediğini beyan ediyor. Böyle bir şeye şahit oldunuz mu, işte işten kovulduğu yönünde?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim işte zaten, bir işi yok bu adamın, bu adam kulübün kapısında durur, git oğlum sigara al, al 3 lira bahşiş, bak Sami abi neyse bilmem kim abin gelmiş, git havaalanından al getir al, 200 lira, bilmem ne gibi kullanılan bir adam, yani ne maaşlı, ne şeyli, yaz sezonu bir buçuk iki ay 60 gün içerisinde kullanılan bir adam bu adam. Ne İbrahim Bey’in şoförü, ne İbrahim Bey’in adamı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık C: “Böyle bir adam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yakalandığı zaman da üzerinde şöyle bir not çıkmış Erdinç Utaş’ın, sana abi diyemiyorum, ağa diyemiyorum, bey diyemiyorum yani sana söyleyecek bir şey bulamıyorum. Sen benim namusumla oynadın, eniştemin ayağını kırdırdın, saymakla bitmez daha çok şey yaptıklarını biliyorum, beni alakadar etmez. Ama son damla bardağı taşırdı, ekmeğimle oynadın,. İnsan ne yaparsa ekmeği ve namusu için yapar. Sen ölümü hak ettin, Allah senin yardımcın olsun Sayın İbrahim Bey, şeklinde bir not çıkmış. Yani muhtemelen olayda ölürse filan üzerinde çıksın diye yazmış olabilir. Böyle bir nottan haberiniz var mı, burada da gene ekmeğiyle oynandığını söylüyor, oğluyla ilgili bir şey bahsetmiyor.”

Gizli Tanık C: “Efendim bir kere bu adamın tahsil durumu ne, böyle lafları yazabilecek adam mı, bu adamın elinde başka bir yazıları varsa bir karşılaştırsınlar, bunlara bu bomba davasında hep söylenildi, ama maalesef hiçbir şey karşılaştırılmadı. Paldır, küldür pat alındı ceza geçildi, gidildi. Ne alakası var, bu adam bunları böyle kendisi yazacağına ben inanmıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, birkaç isim daha soracağım, size bunları tanıyor musunuz diye.”

Gizli Tanık C: “Buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İbrahim Aydın Türkeri?”

Gizli Tanık C: “Çıkaramıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aydın Türker?”

Gizli Tanık C: “Çıkaramıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Türker Tur Rant A Car, araba kiralama şirketi olan Aydın Türker.”

Gizli Tanık C: “Yok tanımıyoruz, evet o bu oradan araba kiralayıcısında çalışırmış bilmem ne yaparmış, bu bunu da basından öğrendik hepsini, anladım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hasan Kunt?”

Gizli Tanık C: “Yok tanımıyoruz efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hasan Kunt?”

Gizli Tanık C: “Yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ahmet Coşkun?”

Gizli Tanık C: “Tanımıyoruz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu Ahmet Ferruh Aktaş denilen şahıs.”

Gizli Tanık C: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İbrahim Çiftçi’nin dükkanının önünde esrar ve kokain sattığından dolayı kovalandığını iddia etmiş, Mahkememiz Ahmet Tekin Baykal dosyasını da istedi, incelemek için. O dosyada da Ahmet Ferruh Aktaş’ın, Ahmet Tekin Baykal’la birlikte İbrahim Çiftçi öldükten sonra hareket ettiğini, onun yanına geçtiğini beyan ediyor, fezlekedeki beyanlara göre, bu konuda bir bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Kendisine sorun efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani bu konuda bilginiz yok.”

Gizli Tanık C: “Yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ahmet Tekin Baykal İzmir’de İbrahim Çiftçi öldükten sonra İbrahim Çiftçi’nin oluşturduğu boşluğu doldurma yönünde bir şeysi oldu mu, bu konuda bir bilginiz var mı?”

Gizli Tanık C: “Hayır efendim, hiçbir alakası yok, İbrahim Çiftçi’nin kulübünü başkaları çalıştırıyor, Tekin Baykal’ın başka yerde kahvesi var, hiçte öyle bir şey olmadı, yani onun boşluğunu dolduracak kişiler değiller zaten.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani birbirleriyle bir şeysi yoktu diyorsunuz.”

Gizli Tanık C: “Yok sevişirlerdi, tanırlar birbirlerini.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ediyorum.”

Gizli Tanık C: “Rica ederim.”

Gizli Tanık C’nin beyanının alınması bu şekilde tamamlandı.

Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Metin Güçlü, Av. Mehmet Doğurğa ve Av. Serkan Günel’in geldikleri görüldü.

Huzurdaki yerlerine alındı.

Saatin 10:34 olduğu görüldü.




Yüklə 1,03 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin