Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Ercan Fırat ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 15 Mayıs 2012 günü saat 09: 31’de Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı



Yüklə 1,03 Mb.
səhifə4/7
tarix08.01.2019
ölçüsü1,03 Mb.
#92865
1   2   3   4   5   6   7

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Merkez Orduevini soruyorum.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet, evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ha evet peki devam ediyorum, görüşmelerde yalnız mıydınız, beraberinizde başka kimse var mıydı?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Başka kimseler yoktu, Sayın Paşam.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Biraz önce Ahmet Büyükburç vardı dedin.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır bakın kimseler derken ben kalabalık anlamında söylüyorum.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Başka kimse var mıydı?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ah… bir sefere Ahmet Büyükburç vardı.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki, bugün.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Cinnah caddesindeki villada da, villa tarzında bir şeydi, orada da Ahmet vardı paşam.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki görüşmelerde Diyarbakır Şehit Aileleri Derneği Ahmet Büyükburç ile birlikte miydiniz?”

Tanık Müslüm Öztürk: “İşte 2 görüşme de paşam hep aynı konulara geliyorum.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki, efendim ben soruyorum.”

Tanık Müslüm Öztürk: “2 görüşmede aynıydık biz.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki.”

Tanık Müslüm Öztürk: “2 görüşmede.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Randevuyu Ahmet Büyükburç mu aldı, siz mi aldınız?”

Tanık Müslüm Öztürk: “İlkinde, ikincisinde ben aldım paşam.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Siz aldınız.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki, Diyarbakır Şehit Aileleri Derneği Başkanı Ahmet Büyükburç’un derneği ile ilgili.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Çözemediği ve çözüm aradığı bir sorunu mu vardı ki benle görüşmek istiyordu? Siz tanık mısınız bu soruna?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Şimdi şöyle ki, paşam derneğin sorunlarını olup olmadığını bilmiyorum, çünkü bütün derneklerin kendine göre sorunları olabilir. Ama Ahmet’le farklı bir boyutta olduğu için o da olmuş olabilir, çünkü.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Biraz önce Genelkurmay’a gitti dediniz de soruyorum (bir iki kelime anlaşılamadı).”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır paşam o Cinnah’tan sonra, Cinnah’ta görüştükten sonra Ahmet’i, Ahmet’i bakın ben Genelkurmay’a gitmedim, Ahmet’i Genelkurmay’a yönlendirdiniz.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Efendim ben açıklayıcı bilgi vereyim, Ahmet Büyükburç’un derneğinin, sonunda mı söyleyeyim.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim daha sonra değerlendirmesini yaparsınız, sorularınızı sorun.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki.”

Mahkeme Başkanı: “Yani burada sorgulanan tanık, tanığın görgüsü, bilgisi araştırılıyor.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Evet devam edeceğim de size de açıklama lüzumu hissediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Daha sonra açıklama yaparsınız, sorularınızı sorun, buyurun.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki efendim, şehit rahmetli Yarbay Yılmaz’ın cenaze merasiminde beni cami avlusunda gördüğünüzü belirttiniz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Avlunun protokol kısmında paşam.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Yalnız duruyordu dediniz, yalnız mı duruyordum?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet yalnızdınız, ha yalnız derken yani cami avlusuna sadece tek başınıza değildiniz tabi ki yani beş on metre ilerisinde insanlar vardı tabi ki.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Siz benim yanıma yalnız olarak mı geldiniz?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet paşam yanımda, arkamda da bir gazi arkadaşım vardı, çünkü kalabalık gelmiştik biz, kalabalık bir şekilde rahatsız etmeyelim. Çünkü onlar da eminim, onlar da görmüş olsalardı sizi sevdiklerinden dolayı mutlaka gelip tokalaşmak isterlerdi.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki, biraz önceki ifadenizde beni son olarak Şehit Yarbay Alim Yılmaz’ın cenazesinde gördüğünüzü söylediniz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Son olarak görmedim ben, orada demedim ben paşam.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Biraz önceki ifadenizde ben yanlış anlamadıysam öyle dediniz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır ben son, hiç son kelimesini kullanmadım ben.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki, peki, peki, peki eski Başbakanlık Müsteşarı Sayın Yaşar Yazıcıoğlu’nun yazıhanesinde yeni bir oluşum için çalıştıkları, görüşmeler yaptıklarını biliyorum dediniz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Bu oluşum, onların yıllar öncesinden başlattıkları yeni bir siyasi parti kurma arayışlarına dair görüşmeler miydi?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Genel anlamda bütün sorunlarla ilgili paşam, şu andaki mevcut hükümetle ilgili, ekonomi ile ilgili yani bir nevi oradaki insanlara brifing verilirdi. Yani o tarz kurum amirleri, sadece görüşmeler orada sınırlı olmadı, Patalya Otelde oldu diye ben çünkü sonradan bana orada gidip geldiğim arkadaşlardan duyuyordum. Patalya otelde beraber işte Metal İş yani o, ona benzer yerlerde görüşmeler, hep şey anlamında, yani ülkenin gidişatıyla ilgili yeni oluşumlarla ilgili hükümetin başarısı…”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Şimdi ben Yaşar Yazıcıoğlu’nu sordum size, siz ona cevap, diğerleri ayrı, siz Patalya otelinde bulundunuz mu?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yok, bulunmadım.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “O zaman bilmediğiniz şeyi söylemeyin.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Peki.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Efendim siz oraya.”

Mahkeme Başkanı: “Hurşit Bey siz konulara sordunuz, o da konularla ilgili cevap veriyor.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ama efendim ben Yaşar Yazıcıoğlu’nu sordum, o Patalya otelinden bahsediyor.”

Mahkeme Başkanı: “Müslüm Bey tamam mı, yeterli mi cevabınız?”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ben soracağım efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Müslüm Bey biraz önceki sorunun cevabı yeterli mi?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yeterli şimdi efendim Sayın Savcım.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, buyurun Hurşit Bey.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Şey Sayın Başkanım çok özür diliyorum, buna bir şey eklemek istiyorum, Patal… Patalya otelinde olup olmadığımı sordu paşam, ben hiçbir zaman Yaşar Yazıcıoğlu’nun bürosundan başka toplu olarak bir yerde kimseyle görüşmedim.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Tamam, onu sordum, onu sordum.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Siz oraya kaç kez gittiniz?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yaşar Bey’in bürosuna mı paşam?”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Evet, kaç defa bulundunuz?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Haftada bir, bir sefer toplantılar olurdu, çok çok önemli işim olmadığı müddetçe.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Gittiniz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Dinleyici olarak katılırım, dinlerdim.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Güzel, peki beni kaç defa gördünüz?”

Tanık Müslüm Öztürk: “2 sefer gördüm paşam.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Peki teşekkür ederim.”

Tanık Müslüm Öztürk: “İlkinde, ilkinde tanışma muhabbetimiz oldu, ardından da diğer görüşmeleri müsteşarımla birlikte akşam yemeğine gittiniz.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ha ben akşam yemeğine gittim orada.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Bir de Cinnah Caddesi.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “İfadenizden belirtiyorum, sağındaki bir sokakta.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Yazıhanem olduğunu belirttiniz, şimdi bunun kabaca yerini, Cinnah Caddesine göre siz Cin… Ankara’da oturduğunuza göre Cinnah’ı biliyorsunuz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Biliyorum.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Yukarıya doğru çıkan bir cadde.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Bunun sağında aşağı taraflarda mı, yani Amerikan Kültür.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Paşam nasıl.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Yukarı taraflarda mı?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Size, size nasıl tarif edeyim.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Kabaca, kabaca.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Anladım, anladım, Hürriyet gazetesi var ya Sayın Paşam, evet aşağıda, onun yukarı tarafından sağ tarafa giriyorsunuz, bahçeli villa, dubleks tarzında bir yer.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Sayın Başkanım.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ha mülkiyeti, mülkiyeti size ait olup olmadığını bilmiyorum tabi yani.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Sayın Başkanım benim sorularım burada sona eriyor, Ankara’da hiçbir yerde Cinnah dahil, Ankara’dan Türkiye’nin hiçbir yerinde yazıhanem yoktur efendim.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Bakın mülkiyeti size ait olup olmadığını, Sayın Başkanım, bir şey arz edebilir miyim?”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun, buyurun.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ben hiçbir zaman mülkiyeti Sayın Paşama ait olduğunu söylemedim, ama bakın orada, orada bizi karşıladığından yüzde yüz eminim. Yüzde yüz eminim, çünkü görüşmeyi, görüşmeye giden insanlardan bir tanesi benim, onu söylemeye çalışıyorum, paşam.”

Mahkeme Başkanı: “O gittiğiniz yer kime aitmiş o konuda bilginiz var mı?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır bilgim yok, bakın orada görüşmede, görüşme derken ayaküstü bir bayan, şey Hanımefendi’yle karşılaştık biz, tokalaştık onunla vedalaştık. 60, 70 yaşlarında sarı saçlı, paşam hocam diye hitap ederdi, o da oradaydı. Ama mülkiyetinin paşama ait olup olmadığını bilmiyorum tabi, ben.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Efendim sorumun sebebi şu, yazılı ifadesinde, iddianamedeki yazılı ifadesinde Hurşit Tolon’a ait yazıhanede görüştüm diyor, ben de bilerek soruyorum.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Paşam eğer siz bizi oraya çağırmışsanız, yani demek ki sizin bağınız, bağınız var diyerekten ben bunu söylemeye çalışıyorum.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Sorularım sona erdi Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ama araba konusunda, peki ben size paşam bir şey arz edebilir miyim, bir şey sorabilir miyim, Sayın Başkanım izin verebilirseniz tabi.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun, buyurun arabayla ilgili açıklama yapın.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun dinliyoruz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “He, Sayın Paşama ben bir şey sormak istiyorum, Diyarbakır derneğinde.”

Mahkeme Başkanı: “Siz, siz soramazsınız da.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Pardon.”

Mahkeme Başkanı: “Açıklama yapın araba konusunda.”

Tanık Müslüm Öztürk: “He, Sayın Başkanım duyuyor musunuz beni?”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun dinliyoruz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Paşam hangi amaçla Diyarbakır Dernek Başkanlığına araba hibe ettirdi.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ben araba hibe ettirmedim, araba almadım, böyle bir para ödemedim.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Siz.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ancak sonradan yaptığım araştırmada.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Diyarbakır şehit aileleri derneği başkanının talebi olan bir aracın bir sivil kuruluş tarafından ticari kuruluş tarafından.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Aracı oldunuz mu?”

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika bekleyin.”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ticari kuruluş tarafından oraya ya malen verildiğini ya da kullanmak üzere verildiğini bizzat Ahmet Büyükburç’tan duydum.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Siz aracı oldunuz mu paşam?”

Sanık Ahmet Hurşit Tolon: “Ben birçok kimseyle Ahmet Büyükburç’un talebi üzerine karşılaştığım birçok kimseye Diyarbakır’daki şehit aileleri derneği, şehitlerin evleri dağınık olduğu için bir araç talebi var diye birçok kişiye söylemiştim, ama aracı hangi firma verdi, ne zaman verdi net olarak bilmiyorum. Çünkü ben veren firmaya bir tavassutta filan asla bulunmadım.”

Mahkeme Başkanı: “Peki anlaşıldı, buyurun Durmuş Ali Bey, mikrofon verelim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, izninizle birkaç sorum olacak.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Sayın Başkanım kiminle görüşüyorum ben?”

Mahkeme Başkanı: “Durmuş Ali Özoğlu, şu anda sanık olarak yargılanıyor.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Müslüm Bey.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Duyuyorum efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Kaç yılında gazi oldunuz?”

Tanık Müslüm Öztürk: “94 efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Derneği ne zaman kurdunuz?”

Mahkeme Başkanı: “Efendim soruldu.”

Tanık Müslüm Öztürk: “2000, söylemiştim ben Sayın Başkanım, bunların hepsini ben konuşmuştum.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Kayda geçsin diye.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bunlar kayda geçti zaten, soruldu yani, bu ikinci, üçüncü defa soruluyor, ifadesinde belirtmiş.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki efendim, peki, peki derneğinize kaç kişi üyedir?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yani şu an için mi?”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Şu an için ve 2005 yılı itibariyle.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yani 2005 tam şu an için hatırlamıyorum, ama 200’ü devirmişti efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Şu an için kaç kişidir?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Şu anda tabi bu birkaç yıldır, birkaç yıldır çokta eskisi gibi faal olarak bu olaylar çıktıktan sonra artık çekilmeye başladım, faal olarak fazla şey yapmamaya çalışıyorum. Eskisi gibi faal değiliz, yani yine dernek yayınımız var, yine faaliyetteyiz ama çokta faal durumda olduğumu söyleyemem.”

Mahkeme Başkanı: “Şu an için resmi olarak kaç üyeniz var biliyor musunuz?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Şu anda inan ki bilmiyorum, sormam lazım.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki şu an faal durumda değiliz diyorsunuz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır faal, resmi anlamda faaliz.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Tamam, resmi anlamda faal ama.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yani eskisi gibi şey değiliz, yani gidip gelme falan yine var, şeylerimizi takip etmiyoruz, yani sabahtan akşama kadar şey yapmıyoruz.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki bu sabahtan akşama kadar şey yapmadığınızın sebebi şey olabilir mi, bu Ergenekon operasyonları olabilir mi?”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bu düşünce, başka soru soralım Durmuş Ali Bey.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki faaliyetinizi neden yavaşlattınız?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Neden yavaşlattık, yani şimdi bunlar daha önce biz mülkiyeti dediğim gibi Çankaya şey Oyak Banka ait bir yerdi, kira sıkıntımız yoktu, mülki kullanım hakkı Çankaya belediyesiyle bize tahsis etmişti. Kirası yoktu, elektriği yoktu, doğalgazı yoktu, suyu yoktu, hiçbir giderimiz yoktu. Şimdi artık kira, ne bilim vesaire giderler sıkıntı olduğu için sadece vakıflar genel müdürlüğüne ait bir yer kira karşılığı aldık, ihale usulü aldık, orada faaliyetlerimizi şey yapıyoruz. Maddi imkansızlıklardan dolayı diyorum.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, sizin burada tanık olmanızın asıl nedeni sizin anlatımlarınıza göre bir şehit cenazesinden sonra olanları düşünüp, yani o arada Sayın Hurşit Tolon neden halkın içerisinde değilsiniz, arkadaşlarınızın yanında değilsiniz dediği için ve onu düşündünüz ve bir kaos yaratılmak istendiğini tahmin ettiniz, onun için de tanık oldunuz anladığım kadarıyla öyle midir?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Doğrudur efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, şimdi bugüne kadar böyle bir cenazede Türk Milletinin gazilere ya da cenazeyi kaldırırken o feryatlarına Türk Milletinin tepki gösterdiği olmuş mudur ya da öyle bir tepkiyle karşılaştınız mı?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yok hiç karşılaşmadım.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, gazilerin Türk Milletiyle karşı karşıya gelmesi ya da hükümete karşı gelmesi veya polisle çatışıyor olması ne anlama geliyor, nasıl olabilir bu?”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bu da bir düşünce sorusu, başka soru sorun lütfen.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Düşünce sorusu efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki efendim, size o zaman şöyle sorayım.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Size bu cenazede arkadaşlarınızın yanında neden değilsiniz, cenaze, şehit cenazesi alın bu sopaları, alın bu silahları ya da başka bir.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yok öyle bir şey olmadı, alın sopaları, alın silahları öyle bir taleple Sayın Paşam gelmedi.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki polislere saldırın, onları.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Onları darp edin gibi bir.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır yok, polislere.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki bunları olmadı.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Polislere saldırın, neden ama neden bağıran grubun içerisinde değilsiniz diye söyledi paşam.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki, şimdi siz gazi olduğunuzda.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Siz var mıydınız cenaze töreninde?”

Mahkeme Başkanı: “Efendim sizin soru sorma hakkınız yok Durmuş Ali Bey soracak. Tamam.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Sayın Savcım, Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim, konumunuzu, konumunuzu bilin. Buyurun Durmuş Ali Bey.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Oradaki sanık arkadaşımız eğer orada, o andaki ortamı görmüş olsaydı inan ki bu soruyu hiç sormazdı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun Durmuş Ali Bey buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Beyefendi benim sorularımın nedeni, sizi burada mahcup etmek, köşeye sıkıştırmak filan değildir, yanlış anlamayın.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Burada bir gerçeğin kamuoyuna yansıması, Mahkemenin huzurunda gerçeklerin ortaya çıkması içindir.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Size, size bir şey arz edeyim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Yani hem sizin için hem de bizim için hem memleketimiz için.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hemen, hemen bunun üzerine, bunun, bunun, hemen bunun üzerine bir şey arz edeyim size, şimdi ben bu kürsüye oturmazdan önce namusum, şerefim üzerine yemin içtim. Şimdi bu dünya yalancı bir dünya, bu dünyanın öteki dünyası da var, asıl orada hesap vereceğiz. Şimdi yaşanmamış bir şey olmuş olsaydı, yaşanmamış bir şey olmuş olsaydı, ben huzurumu niye kaçırayım, niye, benimde çoluk çocuğum var, kendime göre bir şeyim var. Yani kalkıp da bir paşamın veya bir sizin veya bir Doğu Perinçek Bey’in niye günahını boynuma alayım ki, yani benim, yani Ak Partiyle veya işte X bir partiyle bir alıp, bir alakam da olmayan bir insanım. Siyasi, işte aman ben gündeme geleyim diyen bir insan da değilim ben.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Müslüm Bey.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Doğru olanı ben anlattım Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam Müslüm Bey zaten yemin ettiniz doğru söyleyeceğinize dair.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Eğer sizde uygun görürseniz ben başka soru almak istemiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Bu konunun üzerine tartışmayalım.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Siz nasıl, tabi ki Mahkemeniz nasıl takdir ederse, çünkü olay çok farklı yerlere gidiyor Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun Durmuş Ali Bey.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Sayın Başkanım Müslüm Bey.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ayrıca Sayın Başkanım ben Durmuş Ali Bey’le de bir tanışıklığım falan yoktur, onu da ben söyleyeyim yani ilk defa görüyorum, ben ilk defa ismini duyuyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet tamam söylediniz zapta geçmiş oldu, buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Müslüm Bey.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Buyurun efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Recep Tayyip Erdoğan isimli şahsa bir plaket vermek istediğinizi söylediniz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Ama Turhan Çömez sizi azarlarcasına, yani şehitlere kelle diyen.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Terörist başına sayın diyen adama mı vereceksiniz demiş doğru mudur?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet, evet efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Siz 2004 yılında mı bunu verecektiniz, bu plaketi, 2005 yılında mı?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ya aslında fotoğrafta çekilmişti, fotoğrafın üzerinde şey vardı, tarih vardı ama tam hatırlamıyorum Ali Bey.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki ort… şöyle söyleyeyim o zaman dernek kurulduktan kaç yıl sonraydı plaket verme işi?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Belli bir zaman geçmişti, belli bir zaman geçmişti tabi.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Yani en azından bir 2, 3 sene geçti değil mi?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yani öyle tam da emin değilim, ama geçmiştir diye hatırlıyorum ben.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki 2005 diyelim o zaman, yani uzak ihtimal.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Bilmiyorum inanın yani şimdi ne desem yalan olur, çünkü fotoğrafın üzerinde tarih vardı.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki.”

Mahkeme Başkanı: “Evet tarih, tarih konusunu hatırlamadığını söylüyor, başka soru sorun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki bu çok önemli bir konu, çünkü.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim var emniyette.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Emniyette verdiği ifadesinde var zaten verdiği tarih, onu söylemek istemiyor, tarihi hatırlamadığını söylüyor, başka soru soralım buyurun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki efendim, çünkü bunlar gerçeği ortaya çıkaracak şeyler, sizler de yemin ettirirken yalan ifadede bulunursanız bir yasal şeyi vardır diye.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim tamam, okuduk ifadesini doğru olduğunu söyledi.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Evet, evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Şimdi buradaki tarihi belirlememiz hem kayda geçsin, çünkü bu şehitlere kelle, bebek katiline de sayın denilen zaman bunun ortaya çıkış zamanı 2007.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Bakın Ali Bey, çok özür diliyorum, sözünüzü kestim.”

Mahkeme Başkanı: “Müslüm Bey bir dakika sorusunu tamamlasın Ali Özoğlu, buyurun tamamlayın.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Tamam Başkanım, pardon Başkanım.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Dolayısıyla da bu söylenen şeyin birbirine uyduğu pek görülmüyor yani, sizin derneğiniz siyasi faaliyette bulunur mu?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Bulunmaz, tabi ki bulunmaz.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Bulunmaz.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet, biz siyasiler üstü bir kurumuz diye düşünüyoruz kendimizi.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki sizin derneğinizin asıl amacı, gazilerin derdini halka anlatmaktır değil mi?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hayır, tabi ki halka anlatmak ama hükümetlerle de işbirliği yapmak, kanunları çıkartan hükümetler çünkü.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Tabi ki o siyasi değil, o olayın siyasi tarafı değildir zaten.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yani.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Yani yasal bir dernek elbette yani bütün dernekler bu şeyde bulunur hükümetlerle.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yani, doğru.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız ve oraya bağlıyız.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Yani.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Benim asıl öğrenmek istediğim, sizin derneğinizin bir siyasi faaliyetinin olmadığı, ancak şehit ve gazilerin yardımına gitmek gibi bir şeyi vardır değil mi?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Tabi ki olmaz olur mu?”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Yani cenazelerine.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Olmaz olur mu, olmaz olur mu?”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki 200 kişiyle, 200 kişiyle bu şehit cenazelerinde o mitinglere katılmak ya da orada slogan atmak, slogan da demeyeyim ona çünkü şehit cenazesinde insanların ciğeri yanıyor.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Benim de birçok arkadaşım şehit, nur içinde yatsın hepsi.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Amin.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Sizlerin de arkadaşlarınız sanıyorum şehit.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Doğrudur.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Siz nerenizden vuruldunuz, öğrenebilir miyim?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ben sol bacağımdan efendim.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Ön mü arka mı?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Ön.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Önden peki geçmiş olsun diliyorum size.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Teşekkür ediyorum, sağ olun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Siz Turhan Çömez’in bu verdiği cevabı.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Size verdiği cevabı.”

Tanık Müslüm Öztürk: “Evet.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Siz hükümette herhangi birine ilettiniz mi?”

Tanık Müslüm Öztürk: “Hükümette, yani şimdi bakın bu olaylar çıkmazdan önce bu konuları hiç kimseyle paylaşmadık biz.”


Yüklə 1,03 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin