Mahkeme Başkanı :”Uzun mu sürecek?”
Sanık Levent Ersöz müdafi Av. Zeki Aksoy:”Yani ben şimdi önce sanıklara talep için söz verelim savunma ve tahliye talebini birlikte aynı anda yapmış olayım.”
Mahkeme Başkanı :”Tahliyeyle birlikte peki buyurun, buyurun.”
Sanıklar ve müdafilerinin beyan ve taleplerinin alınmasına geçildi.
Sanık Cengiz Köylü söz istedi verildi:” Öncelikle saygılarımı sunuyorum. Sayın Başkanım, Sayın heyet; yaklaşık tutukluluğumun 20. ayı içerisindeyim. Yakından uzaktan tesadüf eseri dahi hiçbir suçum yokken bir iftiraya dayalı olarak 20 aydır tutukluyum. Bunun 11’i ne yazık ki sizin adaletiniz altında gerçekleşti. Yani suçum ne? Kime zarar vermişim, kimin canına malına göz koymuşum? Bir iftiracının yalanlarını araştırmadan bunu bilgi notu kapsamında gönderen MİT müsteşarlığının hazırlamış olduğu şu 5 sayfalık bilgi notundan başka hakkımda hiçbir şey yok ve sizden arz ediyorum lütfen yılların tecrübesi var. Şu 5 sayfalık bilgi notunu tarafsız bir gözle okuyun. Yani bunu inanın ortaokul mezunu birisi dahi okusa hiçbir alt yapısının olmadığını boş olduğunu ve ne yazık ki devletin güvenliğinden sorumlu bir MİT müsteşarlığının nasıl bunu alır almaz silahlı kuvvetler hakkında iddialar var. Bir çok seçkin kurumlar hakkında iddialar var. Nasıl araştırmadan, soruşturmadan gönderdiği anlamış değilim. Lütfen bunu bir okursanız benim hakkımda başka hiçbir şey yok sadece bu 5 sayfalık MİT’in ve kendisi de itiraf ediyor. Ben diyor bunu araştırmadım, soruşturmadım diyor ne olur ne olmaz diyor ikaz kapsamında acil bir şekilde gönderdim diyor. Yani bunun deli saçması olduğu bütün yönleriyle belli boş olduğu için en aşağı 50 tane husus sayabilirim. Aradan neredeyse bu bilgi notu hazırlanalı tam 4 yıl oldu. Genelkurmay Başkanlığı beni idari soruşturma yaptı, araştırdı ben 15 yaşında bu mesleğe başladım geçmişim sicil belgelerimde kayıtlı ne yaptığım yani silahlı kuvvetlerde ender başarılı subaylardan biriyim. Bir insan 31 yılın sonunda bir iftira ile 20 ay burada tutuluyor Sayın Başkan yani bana net senin suçun şu deyin yemin ediyorum kabul edeceğim. Yani şu var bu bilgi notu ile ilgili bak elimizde bu var deyin kabul edeceğim hepsi boş hiçbir dayanağı yok. Hızlı bir şekilde aradan 2 ay geçti özetlemeye çalışacağım. Şimdi bu alındıktan sonra iddia makamı 2 tane MİT müsteşarlığına yazı yazıyor. MİT müsteşarlığı tarafından 2 tane iddia makamına yazı cevap veriliyor. İçeriği çok önemli ne yazık ki iddia makamı MİT’in yazmış olduğu bu hususların hiç birini dikkate almadan benim klasörüme ve benim iddianameye dahil etmeden başka 1. iddianamede bırakıyor ve sizlerin dikkatinizden de saklıyor. Askeri savcılık bütün yönleriyle derinlemesine bunu soruşturuyor MİT müsteşarlığına bütün yönleriyle yazı yazıyor elinde ne varsa bana bildir diyor ve birden çok MİT müsteşarı ve yardımcısıyla toplantı yapıyor karşılıklı yani bu olayın bu belgenin doğruluğunu ortaya çıkartmak kapsamında. Ve burada ilk duruşmada öyle heyecanla Yüce heyetinize güvenerek kalktım okuyun tutanakları dedim ki benim suçsuzum lütfen MİT’e, Genelkurmay’a, Askeri savcılığa her yere yazın dedim benim hakkımda bir tane delil sunsunlar ve sayısız cevap geldi en az MİT’ten 5 tane geldi Genelkurmay’dan geldi sorduğumuz sorulara cevaplar. Askeri savcılıktan gelen cevaplar var dosyasını istedik içeriğini inceleyin bir tane somut delil dahi bana sunulamadı. Ama ben 20 aydır tutukluyum. Tüm bu MİT’in gerek iddia makamına Genelkurmay’a gerekse makamınıza yazdığı yazıların içeriğini özetlediğimizde bu bir ham duyum diyor, ben bunu araştırmadım diyor, alır almaz gönderdim diyor. Bu benim diyor elde ettiğim bir istihbarat değil diyor. Ben diyor Albay Cengiz Köylü’yü diyor araştırmadım diyor hiç soruşturmadım diyor. Yani bu diyor doğru değil diyor yani MİT çırpınıyor bütün yazılarında ya diyor ben vermez olaydım böyle bir bilgi raporunu arkadaş diyor benim elimde hiçbir şey yok diyor doğru değil diyor tamam diyor bıktım diyor bunu bana sormanızdan diyor. Bütün cevaplar aynı şekilde yani bunun bu raporun bir merkez tarafından hazırlandığı komplo olduğu çok net bir şekilde açık Sayın Başkanım Sayın heyet. Yani suçsuzum 20 ay oldu daha savunmama 3, 4 ay var 2 yıl olacak yani göreceksiniz burada size söz veriyorum yani komplolardan başka benim hakkımda hiçbir delil bulamayacaksınız. Yani ben ölmeye yemin etmiş bir askerim. Hiç gözümü kırpmadan canımı veririm yatarımda gerçek çıkmıyor ama ortaya 20 ay geçti gerçek çıkmıyor yani bir aile babasıyım yani benim hayatımın mahvolduğu gibi 2 tane oğlum var onların hayatı da mahvoldu okulları mahvoldu eşim rahatsızlandı yani telafisi mümkün olmayan ızdıraplara boğuluyoruz hepimiz. Şimdi iddia makamı tüm bunları görmezlikten gelerek verilmiş yazılara açık iddianamenin bu deliller ve hukuki durumun değerlendirmesi bölümünü lütfen bir okuyun bakınız ben size aynen aktarıyorum özellikle MİT müsteşarlığı tarafından tanzim edilen belgelerden anlaşılacağı üzere yani bunu MİT tanzim etmemiş ki. Hiçbir görevlisini git bunu araştır MİT’in bulduğu bir şey değil ki. 10 kere bütün yazılarında toplantılarında bunu diyor bir duyum diyor yani ham diyor yani diyor hassas bir kaynak verdi diyor. Nasıl bir kaynak sorduk, sordunuz hassas kaynağı vermiyor. Sapık mıdır hasta ruhlu biri midir çıkar amaçlı mıdır, yani bu kaynakların nasıl bir şey biri olduğunu hepimiz biliyoruz örnekleri var yani önümüzde hepimizin nasıl biri lütfen çıkarın ben yüzleşmek istiyorum o hassas kaynakla. Yani birçok insanın hayatını alt üst etti yani hukuktan daha mı önemli bu hassas kaynağının kimliğinin gizlenmesi? Benim yüzünü görmemede gerek yok lütfen Naip hakimimiz gitsin MİT’le konuşsun kimmiş bu? Çıksın nerden almış, nasıl almış, dayanağı ne? Yani her yeri güvenlik içerisinde olan bir harp akademisindeki faaliyetleri nasıl saptamış bu? Birazdan detaylı bir şekilde gireceğim ve diyor ki bu belgeden anlaşıldığına göre Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici konumunda bulunan benim bu davada yargılanan kiminle bir irtibatım var? Benim ismimi Cengiz Köylü ismini duydunuz mu Sayın Başkanım bu belgeden başka? Ben bu davada hiç kimseyi tanımıyorum yargılanan burada ki arkadaşlarımı değerli arkadaşlarımı ilk defa burada gördüm bir tek bu davada yargılanan Erol Manisalı var yıllardır harp akademilerinde ders veriyor. Yani görev amaçlı 2 tane dersten 1 gün önce yaptığım telefon görüşmesinden başka bir şey yok. Ve diyor ki Cengiz Köylü diyor ara yönetici yani nasıl ara yönetici olabiliyorum 2 telefonla? Yani öbür davalara bakıyorum daha büyük iş yapanlar üye olarak yargılanıyor bende üye olarak tutuklandım iddia makamı o kadar insafsız ki birden beni yöneticiliğe terfi ettirdi yani sağ olsun. Harp okulu öğrencilerden sorumlu olduğu diyor bakınız MİT belgesini açın okuyun benim harp okulu faaliyetlerime ilişkin hiçbir açıklama yok MİT’in hazırladığı belgede. Neye dayanarak beni harp okulundan sorumlu tutuyor? Ayrıca harp akademilerinde faaliyetlerine devam ettiği görülmektedir diyor ben görevimi yaptım orada 5 yıl alnımın akıyla hizmet ettim. Yüzlerce kurmay subay yetiştirdim hepsini toplayın hiç biri hakkımda kötü bir şey söylemez. Hepsi sicilimde yazılıdır takdir belgelerimde hepsi mevcuttur Sayın Başkanım Sayın heyet. Yani bu iddialarda bulunarak yani hukuka sığmayacak hiçbir somut delil sunmaksızın yani böyle bir iddiada da bulunuyor. Şimdi 2 iddia var iddianameye bakarsanız 1 harp okulu ayağı bir de harp akademileri ayağı bana yüklenen suç bu. Şimdi bunların ne kadar boş olduğu için kısaca somut deliller sunacağım heyetinize. Bu somut delillerimde Genelkurmay Başkanlığından gelen yazılarda gerek TİB’ten diğer makamlardan gelen yazışmalarda açık onlara dayanarak. Diyor ki harp okulunda öğrenci diyor Mayıs 2005 ve Temmuz 2006 1 yıl süreyle Amerika’dayım bu faaliyetlerin iddia edilen faaliyetlerin belirtildiği tarihlerde. Yani 2005, 2006 yılında benim öğrenci almam harp okuluna sokmam onları yerleştirmem mümkün değil. Pasaportumda yazıyor Genelkurmay Başkanlığı bu tarihi bildirdi. Net bir şekilde iddia edilen tarihlerde ailemle beraber ben Amerika’da görevdeyim, yurtdışında değilim 2005 yılının Mayıs ayında. sonra bu öğrenciler ÖSYM ile yerleştiriliyor harp okuluna nasıl müdahale edebilirim Sayın Başkanım ya? Yani burada bir kere çürüyor ben yurtdışındayım. Diğer bir husus lütfen bilgi notunu okuyun harp okuluyla ilgili benim hakkımda hiçbir iddia yok iddia makamı neye dayanarak bunu yani birisi hayali bir örgüt yaratmaya bir senaryo çizilmiş tuttuğunu o senaryoya yakıştırmaya çalışıyorlar. Hani bir örgüt varmış silahlı kuvvetler içine girecekmiş sızacakmış filan diye benim başarım ortada ne işim var örgütle filan benim? Aile babasıyım başarılarım ortada geleceği parlak bir kurmay subayım manyak mıyım ben böyle bir saçma deli saçması bir örgütle yok İşçi Partisiyle alevi kesimle bir takım saçma sapan faaliyetler içerisine gireceğim? Diyor ki o tabloyu açabilir miyiz benimkisi, isim saymış 4 tane harp akademisine bunların kurmaylık sınavında yardım ettiğim iddia ediliyor. Bakınız Sayın Başkanım, bu 4 kurmay subay harp akademilerini kazandığında sınavı kazandığında ben yurtdışındayım. Yani bunlar akademiye girdiğinde ben Türkiye’de değilim. Hiçbir sorumluluğum yok. Bunlar 1 yıl giriyor 1 yıl okuyor ben yurtdışından dönüyorum. 85 yılında harp okulundan mezun oldum kusura bakmayın hep tekrar ediyorum ama 85 yılından beri hava harp okuluna adımımı atmadım yani abes bir durum ama gerek duymadım 5 yıl İstanbul’da görev yaptım yani harp akademileriyle harp okulunun hiçbir teşkilat konum bağlantısı yok emir komuta yönünden. Hava Harp okulu İzmir’e bağlı oradan hava kuvvetlerine bağlı harp akademileri ise diğer direk Genelkurmay Başkanlığına bağlı ben 85 yılından beri harp okulunun nizamiyesinden girmemişim. O tabloda lütfen şu tabloya bakın özeti diyor bunun da nasıl çizildiğini anlayamadım yıllarca ders verdim teşkilat, yönetim dersi. Yani bu şemayı yok edin bu bilgi notunu en aşağı 50 defa okuyun bu şemayı çizemezsiniz. Çıkmadı mı? Şimdi o hava harp akademisindeki 4 öğrenci subayla hiçbir telefon irtibatım yok. Hava harp okulu bölümü var Sayın Başkanım burada bakınız Cengiz Köylü diye beni yakıştırmışlar askeri kesim hava harp akademisi var benim sadece tanıdığım ve irtibat ve içerisinde olduğum kişileri kırmızı olarak çizdim oraya.”
Mahkeme Başkanı :”Devam ediniz.”
Sanık Cengiz Köylü:”Görüyor musunuz Sayın Başkanım?”
Mahkeme Başkanı :”Görüyorum (bir kelime anlaşılmadı)”
Sanık Cengiz Köylü:”O kırmızı olarak çizdiğim insanların dışında bir kişi daha var onu söyleyeceğim ben bu şemada hiç kimseyi tanımıyorum. Şurada o kırmızı çizinin altında Aktaş Şen Melih demiş Başdemir Tuğran demiş bunlar benim sözde kurmaylık sınavında yardım bir tane telefon irtibatım yok Başkanım. Hepsinin ifadesi alınmış hiç biri beni tanımıyor. Diyorlar ki biz başladığımızda o Amerika’da kurstaydı kendisi dersimize dahi girmedi diyor yani o da havacı subay bunlar hepsi kurmay yarbay, albay ve bunlar pilot şimdi çok kritik görevdeler hepsi filo komutanı yani tanımıyorum inanın bu şeyi basında öğrendiğim zaman kim bunlar isim duymuşluğum var ama yüz yüze gelip konuşmuşluğum dahi yok bu insanlarla benim. Şu hava harp okulu bölümüne bakın hiç birini tanımıyorum samimiyetle ifadelerimde hepsini de söyledim. Bir tanesiyle telefon irtibatı olmaz mı bir insan? Hepsinin ifade tutanakları var hiç biri beni tanımıyor. Şimdi bakınız hava harp akademisinin en son bölümünde Rıza Okur diye birini yazmışlar. MİT raporunda diyor ki işte bu Rıza Okur benim faaliyetlerimde bana destek oluyormuş. Hava harp okulunda, Hava harp akademisinde Rıza Okur diye biri yok. Hava harp okulunda görevli Sayın Başkanım. Hayatımda görmedim bu şahsın savunmasını alın bir okuyun içiniz sızlar yani hademe tuvaletleri temizleyen bir hademe. Ben diyor temizlik yaparım diyor anlamam diyor öğrencileri tanımam orayı tanımam böyle yani ifade vermiş o şekilde. Baz istasyonları kayıtlarımı istedim. Yeşilyurt’ta hiç gözükmüyor yani üzerime kayıtlı 5 tane telefonun saniye saniye bütün baz istasyonları kayıtlarına Genelkurmay’a yazı yazdık Cengiz Köylü harp okuluna girmiş mi veya nizamiye kayıtlarında bir kaydı var mı diye, yok. Gerçekten de yok hiç birini tanımıyorum hiç biri de beni tanımıyor bu nisanların yani. Belirttiğim gibi bu dava kapsamında tutuklanan gözaltına alınan insanlardan hiç birini tanımıyorum hiç biriyle telefon irtibatım yok. Ve bu MİT raporunda bir de anlayamadığım şey var bu insanlar Sayın Başkanım, heyet hiç birini tanımıyorum. Neden ben tutukluyum, neden bir tek ben tutukluyum? 20 aydır bu örgüt İbrahim Arslan kim yani bu alevi kesim dede kim? Yani MİT bir yapıyorsa harp okulundaki 1. sınıf öğrenciyi sicil numarasıyla biliyorsun da bu alevi kesim dedi birde MİT raporunda belirtmiş diyor ki dede lakaplı alevi ileri geleninin çok kilit rol oynadığı. Lakabını biliyorsun, alevi ileri geleni olduğunu biliyorsun, kilit rol oynadığını biliyorsun ismini niye vermiyorsun? Yani harp okulundaki 1. sınıf öğrencisinin ismini veriyorsun da o dedeyi niye vermiyorsun kim? Balaban aşireti demiş bu tabloda olan 45, 50 kişinin bir tane Balaban’lıyla telefon irtibatı yok kimse tanımıyor Sayın Başkanım. Şu, şu alevi kesimle ilgili yani benim raporu okuyorum bu faaliyetlere ilişkin hiçbir şeyde yazmıyor inanın yani nerede olduğunu bilmiyorum bu cem evinin Yenibosna cem evinin. Ve yemin ediyorum hayatımda benim ben aleviyim diyen bir insanla da belki tanışmışlığım yok hayatımda cem evi görmedim alevi değilim alevi diyorlar bana yani bu tür iftiralar aldım alevi değilim Sayın Başkanım. Yani yerim belli doğum tarihim belli.”
Mahkeme Başkanı :”Alevilik iftira olmaz yani:”
Sanık Cengiz Köylü:”Değil de.”
Mahkeme Başkanı :”Hı değil diyeceksin.”
Sanık Cengiz Köylü:”İşte yani bir moda var yakıştırıyorlar yani bu şekilde sözde ben aleviysem cem evine giderim yakıştırmasından başka bir şey değil. Olsam onurla söylerim küçümsediğimden söylemiyorum onu. Hayatımda İşçi partili hiç biriyle tanışmadım. Samimiyetle söylüyorum yani İşçi partili bu Bora Perinçek’le ilgili 78 saniyelik bir tane telefonum gözüküyor günlerce düşündüm ilk önce üzerine kayıtlı o bir tane görüştüğüm telefonda annesinin üzerine kayıtlıymış. Bu ihbarcı nasıl biliyor onu üzeri annesinin üzerine kayıtlı olan telefonu Bora Perinçek’in? Ben bilmiyorum bu olayı basından öğrendiğim zaman ertesi gün 30’unda öğrendim 2008 basında çıkınca, komuta katına dilekçe verdim benim alnım ak yüzüm ak dedim bu insanlardan şunları tanıyorum şunların hiç birini tanımıyorum telefonlarımı verdim e-mail adresimi verdim her türlü şeye açığım dedim. Benim alnım ak bu bir iftiradır silahlı kuvvetlere bir saldırıdır dedim ve o verdiğim dilekçeyi iddianameye dahi iddia makamı koymamış savunmamda size okutacağım yani ve o verdiğim o dilekçeden bu güne kadar hiçbir sapma yok bende. Yani savcılıkta da verdiğim ifade her gün söylediğim şeylerden hiçbir sapma yok. Bora Perinçek’i tanımadığımı söylüyorum ifadede de tanımıyorum gerçekte tanımıyorum kendi ifadesi alınmış tanımıyorum. Burada bu rapor Sayın Başkanım 29 Mart 2007’de hazırlandığı ileri sürülüyor. Burada birtakım telefon irtibatları ortaya konuyor bu raporun hazırlanmasından 2, 3 gün önce benimde Bora Perinçek’le yapılan telefonum bu rapor hazırlanmadan 2, 3 gün önce. Kendisi devlet memuru İşçi partisinin üyesi değil ben bir ana bilim dalı başkanıyım harp akademilerinde. Benim vermiş olduğum derslerin tamamı üniversitelerdeki hocalar tarafından verilir. Yani ben bir koordinatörüm sorumluluğumdaki bütün dersler üniversiteler, kanun harp akademileri kanunu yüksek öğretim kanunu çerçevesinde bir protokolle Genelkurmayın onayı ile gelirler bizim akademide ders verirler. Benim görevim gerekli koordineyi kurmaktır. İşte Yaşar Hacısalihoğlu o kapsamdadır, kendisiyle 5 tane telefon görüşmem var o derslerin olduğu günlerden 1 gün önce. Ondan önce kendisini ne aramışım bakınız kendisi 10 yıla yakın harp akademilerinde görev yapıyor bu Hacı Salih yani bende 5 yıldır da orada görev yapıyorum yani 2007’nin başına kadar hiç aramam yok derslerin olduğu günde kısa kısa yönetmelik gereği bu görevim arıyorum. Hocam şu gün dersiniz var konumuz bu lütfen kaçırmayın unutmayın arabayı da gönderiyorum adresinizden sizi alacak bunu söylüyorum ve kapatıyorum 5 tanesi. O günlerde Genelkurmay Başkanlığı tarafından bildirildi hepsi o günlere denk geliyor. Şimdi İbrahim Aslan Sayın Başkanım bu çok önemli bakınız bu İbrahim Aslan denilen lider diye bir imam, ortaokul mezunu olduğunu duydum emin değilim. Yani gazetelerde filan resmi çıktı ifadesi alındı. Yani garibanını teki bir tane yıllarca büfede çalışmış şimdi de İstanbul bir belediyede cenaze imamlığı yapıyor. Bu iftiracı nasıl biliyor bu İbrahim Aslan’ı? Yani imam bu kadar profesörü bu kadar kurmay subayı bir imam lider olarak nasıl ortaya çıkabilir. Ve bu İbrahim Aslan diyor bu telefonu üzerine kayıtlı telefonu benim üzerime kayıtlı değil diyor bu İbrahim Aslan’ın üzerine bu rapor hazırlanmadan birkaç gün önce telefon çıkarılıyor o telefondan burada ismi olan beni aramıyor benimle ismim yok benimle hiçbir irtibat. Birkaç kişiyi arıyor görüşme süreleri de 25, 30 saniye. 4 kişiyle görüşüyor bu şemada olan ve kapatıyor ve o telefon o kart bir daha kullanılmıyor bu iftiracı İbrahim Aslan’ı nerden biliyor Sayın Başkanım? İbrahim Aslan olduğunu nerden biliyor? Metrocity’de AVM’de iş adamı olduğunu nereden biliyor? Oraya baskın yapıldı oranın sahibi sorguya çekildi orada bir görev yapmamış kendisi garibanın teki. İşte bu tezgah bu tertip yapılmadan önce bakmışlar çünkü bu İbrahim Arslan’ı çıkarttığınız zaman bakınız Hava harp akademisi havacı olmasına rağmen hava harp okulunda hiç kimseyi tanımıyor. Bakın birçok kişi var. Hava harp okulundaki bu kadar kişi hava harp akademisindeki kimseyi tanımıyor hava harp akademisi hava harp okulundaki hiçbir kimse İşçi partili hiçbir kimseyi tanımıyor. Bu alevi kesim, Yenibosna cem evi, Balaban’lı hiç kimse tanımıyor zaten. Bu İbrahim Aslan’ı yok ettiğiniz zaman kimse kimseyi tanımıyor. Bu rapor hazırlanmadan önce 3 gün önce yaratılmış Sayın Başkanım. Evimde arama yapıldı bütün bilgisayarımla el kondu en küçük bir delil bulunmadı, 3 tane bilgisayarıma el konuldu arabam dahil arandı her şeyime el konuldu telefon tapelerim var 25 tane. Ben size savunmamda inanın onları teker teker dinleteceğim nasıl ızdırap çektiğimi nasıl bir komplo olduğunu suçsuz olduğuna dair feryatlardan başka hiçbir şey yok hiç birini görmemişler. Cımbızlamışlar üstten almışlar üstteki cümleyi alta koymuşlar bir mana çıkartmışlar bir şeyler olmuş yani o kadar üzüldüm ki insanın suçu varsa bu senin suçun denilir yani böyle şeylere filan girmeye gerek yok hepsini okutacağım. Ve İşçi partisi biliyorsunuz hepsi dinlenmiş çoluğuna çocuğuna kadar dinlenmiş bu davada en çok yargılananlardan birisi bunlar. Binlerce tape var evindeki her şeye bunların el konulmuş neden bir tane Cengiz Köylü yok içerisinde neden bir tane karargah evi diye çıkmıyor o kadar konuşmada? Bu iddianamede bu 5 sayfa MİT’in hazırladığı belgeden başka benimle ilgili hiçbir şey yok Sayın Başkanım. Yani doğruluğu teyit edilmemiş bir belgeye dayanarak yani 20 aydır burada tutulmaya gerçekten çok üzülüyorum adresim belli görevim belli diğer önlemde alınabilir. İnanın yattığıma da üzülmüyorum yani adalet bir gün ortaya çıkacak diyorum ama aileme çok üzülüyorum yani 2 geleceği yok olan 2 evladım var bütün emeğimi verdiğim 50 yaşına geldim 50 yıllık ömrüm yok oluyor. Her gün gelirim buraya ama çoluk çocuğumun başında duramıyorum. Yani birisi üniversiteye hazırlanıyor öbürü okuyor özel bir üniversitede okutuyorum. Darmadağın oldular ızdırabını anlatamam. Yani bana senin suçun şu deyin delil deyin şununla ilişkiniz var deyin kabul ediyorum işte özetledim daha o kadar somut delillerim var ki size arz edeceğim çok zaman alacak lütfen bu ızdıraba son verin. İddianame 7 sayfa okuyun yani bu özeti bu, ben tanımıyorum o insanları nerede bu insanlar? Ben nasıl savunacağım karargah evlerini burada tek başıma? Neden iddia makamı bunların birini tutuklamadı? 4 yıl olmuş Sayın Başkanım, keşke onlarda bu sıralarda doldursaydı. Anlatamıyorum kendimi yani inanın her gün aynı şeyi söylemeye de utanıyorum. Kim bu İbrahim Aslan, kim bu dede, kim bu Yenibosna’nın sorumlusu kim, Balaban aşireti kim? Bunlar açıklama da yaptı Sayın Başkanım basına yani duymuşsunuzdur Ali Balkız yani sözde bu örgüt onu öldürmeye çalışıyor birde onlarla ben iş çeviriyorum burada nasıl bir örgütse. Yani açıkladı ağır bir eleştiri yaptı böyle bir şey olamaz dedi. Balaban aşiretinin ileri geleninin internette açıklaması var çok ağır yazmış savunmamda sunacağım. Yani rezil bir şey bu yani günah bu kadar insanın hayatı mahvoldu ve hepsi evinde bu insanların tanımıyorum hiç birini kim keşke hepsi burada olsaydı. Hepsinin zamanında bu rapor düzenlendiği zaman ifadeleri alınsaydı 4 yıl olmuş 4 yıl bazı şeyleri açıklayamıyorsunuz da delil de sunamıyorsunuz. Saygılarımı sunuyorum vaktinizi aldım. Son bir şey Sayın Başkanım şimdi kusura bakmayın heyecandan şimdi askeri savcılık bunu kontrol ediyor bir tane albay tutuklu yardımcısı var binbaşı. İddia makamı bir tek beni tutukluyor MİT’ten aldığı cevapları, yazıları görmezden gelerek bunun ham bir duyum olduğu günlerce 6 ay dinlenmişim yaklaşık tam 9 haftada teknik takibe tabi tutulmuşum. Teknik takibe araçla, kamerayla takip edilmişim yani bir delil olsa iddianamede olurdu. Bir tek beni tutukluyor ve suçsuzum diyorum. Nasıl tutuklandım nasıl mahkemeye sevk ettim mahkemedeki üye hakim nasıl beni tutukladı hayretler içerisinde kaldım. Askeri savcılık Sayın Başkanım şu 2 tane dosyayı sunuyorum Sayın heyet size bakıyorum 6 aydır teşekkür ediyorum 2’ye 1, 6 ay geçti. Yani tahliye olmam yönünde üyelerin özellikle askeri savcılık tarafından hazırlanan sizde bakın Sayın Başkanım tam 1 buçuk yıl önce hazırladığı rapor var boşa hazırlanmış bir rapor değil yok ört bas ediyor filan diyor birtakım basında filan şeyler oluyor tek tek inceledim ve bu raporlar Genelkurmay Başkanlığına sunulmuş. MİT’in içinde olduğu iddia makamının içinde olduğu kim örtbas edebilir? Gerçekler burada yazıyor Başkanım tam 200 kişinin ifadeleri alınmış aylarca dinlenmiş teknik takibe alınmış evlerine baskın yapılmış benim dışımda. Yani yeni öğreniyorum bunları burada MİT müsteşarlığıyla toplantılar yapılmış sayısal şurada MİT müsteşarı ne diyor biliyor musunuz? Bu her toplantı da bakınız bu bir ham duyumdu elimizde hiçbir şeye dayanmıyor bu bağlamda diyor en sonunda Cengiz Köylü’nün Ergenekon terör örgütü üyesi olmak suçundan tutuklanması çok üzüldüm demiş MİT müsteşarı ve bunu her toplantıda söylemiş yani. Yani bunu koskoca Başsavcı yazar mı yalan mı söyleyecek günlerce toplantı yapmışlar MİT müsteşarının bulguları var ve bu 2 raporda özetle askeri savcı 1 buçuk yıl önce Sayın Başkanım 1 buçuk yıl önce bakınız ne diyor, MİT tarafından hazırlanan bilgi notundaki bilgilerin doğruluğunun yürütülen soruşturma kapsamında şu ana kadar teyit edilmedi Genelkurmaya bildiriyor. MİT müsteşarı Emre Taner ve yardımcısı Afet Güneş ile yapılan toplantılarda bu kişiler tarafından karargah evleri ile ilgili ellerinde başkaca hiçbir delil bulunmadığını, hazırlanmış bulunan belgenin teyit edilmiş bilgilere dayanmadığını. Bu rapora göre Albay Cengiz Köylü’nün tutuklanmasına çok üzgün olduklarını delil niteliğinde herhangi bir belge telefon kaydı resim video kaydı bulunmadığını. 1 yıldır yapılan derin araştırmaya karşı böyle bir yapılanmaya ilişkin en küçük bir delil bulunmadığını diyor. 1 buçuk yıl önce yazmış bunu ve burada raporunda söylediği bir husus var biliyorsunuz bu belge bir yarbayda bulundu tutuklandı ve diyor ki Cengiz Köylü’nün diyor bilgisayarı var diyor onu da araştırdığımızda her şey nete çıkacak o zaman iddianameye yazacaz diyor. Bilgisayarda bitmiş Sayın heyet ve hiçbir şey benim bilgisayarımda bulunmadı. Ve bu belgenin çalınması olayında şu anda mahkeme devam ediyor ve ben tanığım tanık olarak 9. ayın birinde tanık olarak ifade vereceğim. Arz ederim.”
Sanık Mustafa Dönmez söz istedi verildi:” Sayın Başkanım, 7 Ocak 2009 tarihinde Sapanca’da yapılan aramada polis kamera çekimi yapılıp yapılmadığı konusunda Sayın mahkemenin almış olduğu bir karar vardır. Emniyet Genel Müdürlüğüne verilmiş olan bu talimat bu güne kadar Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilmemiştir. Arama görüntüleri televizyon kuruluşları tarafından naklen olarak yayınlanmıştır. Zir vadisi aramalarında olduğu gibi Sapanca aramalarında da televizyon kuruluşlarına önceden haber verilmiştir ancak İstanbul Emniyet Müdürlüğünün olay yerinde kamera çekimi yapıp yapmadığı hususu açıklığa kavuşmamış durumdadır. Arama görüntüleri önemlidir çünkü arama yapılan yerlerde bizlere haber verilmediği gibi komşulara da haber verilmemiştir. El koyma tutanağına işlenmeden alınan birçok malzeme vardır bu evlerde aramaya kimler katılmıştır belli değildir. Zira hiç kimseye haber verilmeden gizlilik içerisinde arama yapılmıştır, arama sonunda birçok suç malzemesi bulunduğu iddia edilmiştir bunlar iddiadır ancak o gün aramada hırsızlık yapıldığı sabittir ve belgelenmiştir. Savunmam geldiğinde Sayın mahkemenize ev aramalarında İstanbul Cumhuriyet Savcılarının arama talimatıyla nasıl nitelikli hırsızlık yapıldığını arz edeceğim belgeleriyle. Çünkü her iddia kanıt gerektirir ve ispat gerekir o gün nasıl ben yokken, ailemden kimse yokken, komşulara dahi haber vermeden yapılan aramada nasıl ev eşyalarından malzemeler alındığını savunmamda detaylı arz edeceğim. 4000’in üzerinde kitap alınır efendim kitaplar neden götürülür. Tüm araştırma notları alınmış, soyulan ev rahmetli ailemin başlattığı ve benimde devam ettirdiğim adeta bir kültür hazinesi olan eserlerle dolu idi. Bugün bu kitap ve notlardan tamamı alınmıştır. Alınan notlardan bazıları iddianameye konulmuştur, ama tutanağa işlenmemiştir el koyma tutanağından bu alınanlar yoktur efendim. Evimden alınan malzemelerin üstü evime bir kısım polislerin içinde bulunduğu yapılanmanın konduğu anlaşılan suç malzemeleri ve onların uyduruk iddialarıyla kapatılamaz. Bu çalınan ve el koyulan eserler Türk milletine aittir. Basıma hazır 7 adet kitap vardı, geçen sene 1 Eylülde Genelkurmay Mahkemesinde yargılamada bu kitap listesini dilekçeme de ekledim verdim. Eserleri de verdim, bu kitapların tamamı alınmıştır araştırma notlarının tamamı alınmıştır. Sapanca’da Jandarma İlçe Komutanlığının olay yerinde kamera çekimi yapıp yapmadığı evin bulunduğu mahallin jandarma bölgesi olup olmadığı da belli değildir efendim. polis arama yapmış ama o gün orada çekilen bir fotoğrafta ve imzalarda jandarmanın da Sapanca İlçe Komutanlığında görevli personelinde imzası vardır. Dolayısıyla, 19 ay geçmiş olmasına rağmen ortada el koyma tutanağı yoktur. El koyma tutanağı olarak dedikleri, teslim tesellüm tutanağıdır. Ve sonra bunlara ekleme vardır tutanaklar birleştirilmiş el koyma tutanağı olmuştur. Şahsıma verilen ve iddianamede ek klasörlerde gördüğüm arama el koyma ve teslim tesellüm tutanağını da 9 sayfanın bir sayfası yoktur 3. sayfası yoktur. Konuyla ilgili istemim Sayın Başkanım, 7 Ocak 2009 tarihinde Sapanca’da arama yapıldığı tarihte bu bölgenin hangi kolluk biriminin sorumluluğunda olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sapanca jandarma düzeltiyorum Jandarma Genel Komutanlığında araştırılmasını tespitine müteakip aramaya katılan gazeteci kimlikleriyle komşulardan öğrendiğim yabancı olduğu söylenen aramanın başından sonuna kadar gözetme ve danışman olarak aramaya nezaret eden yabancının aramada görevinin ne olduğunu, kimin tarafından oraya davet edildiğinin tespit edilmesini, aramada alınan dava ile ilgisi olmayan kitaplar ile çalışma notlarımın şahsıma iade edilmesi, Sapanca ev aramasında jandarma personeli kamera çekimi yapmış ise orijinal çekimlerinden bir kopyasının istenmesi, olay yerinde tutulmuş arama ve el koyma tutanağı varsa bir nüshasından şahsıma verilmesini tutulmamış ise dilekçede arz ettiğim arama teslim ve tesellim tutanağının 3. sayfasını şahsıma verilmesi, söz konusu aramada imzası bulunan personel dışında personel bulunup bulunmadığının jandarma ve Emniyet Genel Müdürlüğünden sorulmasını talep ediyorum Sayın Başkanım. Birde aramayı yurtiçinde naklen yayınlayan tüm ulusal yayın kuruluşlarından Zir Vadisinde Sayın mahkemenin yaptığı gibi bu yayınların 7 Ocak 2009 tarihli yayının bu kanallardan istenilmesini, ev aramasında aramanın başından itibaren kapının önünde bekleyen hazır bekleyen kamyon plakasının tespit edilmesini kamyon tutulması ile ilgili görevlendirme talimatı ve nakil ücreti ödeme makbuzu, konu ile ilgili yazılar ilerde ifadesine başvurulmak üzere sürücünün kimlik tespitinin yapılmasını. Öyle ya Sayın Başkanım bir arama yapılıyor ve evin önünü kamyon geliyor Sayın mahkemenin Sapanca kamera çekimlerini gönderme talimatı bugüne kadar ısrarla yerine getirmeyen Emniyet Genel Müdürlüğü, TEM ve organize işler şubeden de görev yapan sorumlu personel hakkında gerekli yasal işlemin yapılmasını talep ediyorum. Sayın Başkanım, 3. iddianamenin 470 ve 71. sayfalarında şahsımın Sayın Başbakana suikast yapacağı iddia edilmektedir. Ayrıca aşağıda yani bu dilekçeme ekledim efendim bu iddianamenin ilgili bölümünde evimde alınan ajanda içinde Sayın Başbakanın evinin krokisini gösteren evrak bulunduğu iddia edilmektedir. 3. iddianame hazırlanmadan önce Sayın Başbakana suikastı bu çok önemli efendim Sapanca’da komşum olan ve mahkemelik olduğum, daha doğrusu kendisi tarafından mahkemeye verildiğim milletvekili İhsan Arslan’ın villasında yapılacağı günlerce hatta aylarca basında yayınlanmıştı, yani Sayın Başbakan’a İhsan Arslan’ın Sapanca’daki villasında suikast yapacağımı basın söylüyor. Bu şekilde de sürekli yayın yapıyordu kendilerine herhangi bir husumeti olmamasına karşın rahmetli babamda dahil olmak üzere ailece İhsan Arslan’ı sevmezdik. Sevmeme nedeni de onlarla husumetimiz olmasından değil kendi yayınladığı bir kitaptan dolayıydı. Mustafa Kemal’i Hitler ve Mussolini faşist benzetmesi yapması, ne mutlu Türküm diyene cümlesini söylemesini eleştirmesi ve bizleri yani Türk subayını Kemalist ve laik inkılabın temel karakteri İslam düşmanı oluşturduğu şeklindeki söylemleriydi. Ama bunun dışında kendisiyle herhangi bir husumetimiz yoktu. Gerçekten de kitabında yazdığı gibi bizlerden nefret ettiğini kendisinin bu sözlerini yazmış olduğu kitabını Genelkurmay’da yapılan yargılama esnasında söylemiş olmama ispat etmiş olmama rağmen sanki yalanmış uydurmaymış gibi şahsımı mahkemeye vermiştir. Keşke ben yanılmış olsaydım yalan söylemiş olsaydım ama bu sözler kendisine aittir. Ancak benim burada arz etmek istediğim tutuklandığım ilk günden itibaren yapılmış olan yazılı ve görsel yayınlara göre İhsan Arslan’ın villasında Sayın Başbakana suikast yapılacağı belirtilmekteydi, iddialarına göre uydudan İhsan Arslan’ın villasının görüntüleri alınmış ve işaretlenmiş olduğu söylenmekteydi sonradan bu uydurma iddialar 7 ay sonrasında yön değiştirerek varlığını iddianamede öğrendiğim Sayın Başbakanın Ankara’daki evinde suikast yapılacak şeklinde değişmiştir. Sayın Başbakanın Ankara’daki evinin krokisi de güya polislerin arama bananesiyle evimden birçoğu kayıtlara geçirilmeden alınan çalışmam notlarımın içinden çıktığı iddiası ortaya atılmıştır. Kimse bu krokiyi ve suikast planlarını arama sırasında görmemiştir. Ancak olaydan 6 gün sonra polis merkezinde çıkmıştır bu kroki. Tutuklanmadan önce mahkeme kararıyla fiziki ve teknik olarak aylarca takip edildiğim bildirilmektedir. Konuyla ilgili hazırlanmış takip sonucunda oluşturulan teknik rapordan bir suretin savunmamda kullanılmak üzere şahsıma verilmesini talep ediyorum Sayın Başkan. Sayın Başbakanın krokide gösterildiği ve işaretlendiği belirtilen evi ve çevresinde şahsıma ait olan ve kullanmış olduğum numaralarını verdiğim dilekçede bu hatların iletişim daire başkanlığının vermiş olduğu HTS raporlarında Sayın Başbakanın evinin civarındaki baz istasyonlarında, üzerinde şahsımın görüşme yapıp yapmadığının bu hususta bir tespit bulunup bulunmadığının iletişim daire başkanlığından sorulmasına. Yine dilekçemde belirttiğim ekte belirttiğim 3. iddianamenin Ankara ve İstanbul İl Emniyet Müdürlükleri arasında Başbakanın evi ile ilgili yazışma yapıldığı belirtilmektedir eğer bu şekilde ek klasörlerde böyle bir şey varsa bu tertibin ortaya çıkması için bu yazışmalardan da bir suretini istiyorum böyle bir yazışmada çıkmayacak ve benim bu iddiamı ispatlayan bununla ilgili bilgiye dayalı yazışma olduğunu yani Ankara’yla İstanbul arasında Emniyet Müdürlüğü arasında yazışma olduğunu iddianamede bahsediyor ve buna dayalı olarak da şahsımın suikast planı hazırladığı iddia ediliyor bunu talep ediyorum Sayın Başkanım. 3. iddianamede Sayın Profesör Emin Gürses ile yapmış olduğum telefon görüşmelerinin metin tapeleri şahsıma verilmiş ancak konuşma tapelerinden biri dışında biri dışında diğer konuşmalar verilmemiştir. Efendim bu konuda Sayın mahkemenizin en son 9 Haziran 2010 tarihte almış olduğu kararda bunların şahsıma verildiği söylenmektedir. Efendim eğer buradaki kasıtları bin tane görüşmeden bir tane verilmesi kayıtların Mustafa Dönmez’e verilmesi ise doğrudur bana verildi ama efendim eksik verildi. İddianamenin benimle ilgili bölümünde yarısından fazlası Emin Gürses ile ilgili suçlamalar var bunlarla ilgili görüşmeler bana tebliğ edilmedi verilmedi. Bu konuda Sayın mahkemenizin şahsıma verilmesini istiyorum ve savunmam yaklaştı bununla ilgili efendim 9 tane talebim var ve maalesef şuana kadar yerine getirilmedi. Efendim burada açıklayıcı 2 sayfa bilgi verdim bununla ilgili kolaylık olsun diye dilekçeme ekledim, değerlendirilmesini talep ediyorum. Efendim aramalar bahane edilerek evlerimizden alınan malzemeler içerisinde özel hayatımla ilgili konular olan yazılmış mektuplar, tutulmuş notlar, yazılmış telefon konuşmaları, çekilmiş kayıtlar bir kısım basında ve 3. iddianamenin ek klasöründe yasalar bir tarafa bırakılarak yayınlanmıştır. Hâkim ve savcılar dışında bu kayıtlar üzerinde kimsenin inceleme yetkisi yok iken İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde görevli polislerin ellerinde bu notların bulunması ağzı açık mühürsüz torbaları da yanlarından getirmeleri hukuka açıkça aykırıdır bunu Hasdal Cezaevinde bizzat gördüm efendim. Şahsıma iftira atanlar yasa kurallarına uymamakta adeta yok saymaktadırlar. Sayın mahkeme bu dramı durdurulmalıdır. 3. iddianamede imzaları bulunan Cumhuriyet savcıları cinsel konulara merak sarmışlardır, Cumhuriyet savcılarının anayasanın 20. maddesini ihlal ederek özel hayata merak sarmaları ve sonucunda oluşturulmuş keyfi hareketler ile dava dosyalarına bunları koymaları kabul edilemez bu konuda birleşmiş milletlerin anayasanın medeni kanunun ve Yargıtay’ın içtihatlarını koydum efendim 9 sayfa dilekçeme ekledim bunları okumayacağım geçiyorum. İstanbul Cumhuriyet Savcıları; Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Ercan Şafak, Murat Gönder’in bu konuda Yargıtay’ın şeref ve haysiyet veya özel yaşama saldırı nitelindeki gerçekdışı olayların açıklanması hiçbir şekilde hukuka uygunluk nedeni olamaz demesini bilmesi bununla ilgili içtihatları bilmemesi söz konusu değildir. Cinsel konuları araştırmak Cumhuriyet Savcılarının görevleri arasında yer almamaktadır. Ancak ısrarla suç işlemeye devam etmektedirler. Oysa bununla ilgili söylemiş oldukları evraklar benim olmayanlar var içinde bununla ilgili araştırma yok bu bir iftiradır. Bununla ilgili suç duyurusunda bulundum, gerekli yerlere. Ancak bununla ilgili istemlerim şunlar Sayın Başkanım; şahsıma ait olduğu iddia edilen ek klasörlerde belirtilen ve basında yayınlanan özel yaşantımla ilgili kayıtların bulunduğu belirtilen tüm defter, ajanda, telefon konuşma tapeleri, kamera çekim ve alınan notların tarafıma verilmesini 19 aydır incelemeleri bitmemiş ve bu nedenden dolayı verilemiyor ise, bir suretlerinden savunmamda kullanmak üzere şahsıma verilmesini talep ediyorum. bulunduğu iddia edilen basına servis edilen özel hayatla ilgili malzemelerin şahsıma ait olduğuna dair yapılmış kriminal bir inceleme olup olmadığını da bulunup bulunmadığını da Emniyet Genel Müdürlüğünden ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasını talep ediyorum Sayın Başkanım. Özel hayatla ilgili yaşantı koruma altına alınmış anayasal bir haktır. Anayasanın 10. , 20. , 25. , 36. , 41. maddelerine Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun ve Türk Ceza Kanununun 132. ve 140. maddeleri arasında konuyla ilgili net düzenlemeler yapılmıştır. Ancak bununla ilgili mahkeme kararı olmasına rağmen İstanbul Cumhuriyet Savcıları nasıl talimat vermişlerdir anlayamıyorum. Bazı konuşmalarda mahkeme kararı da yoktur bu konuşmaların birçoğu da gerçekdışıdır. Hem iftira vardır hem mahkeme kararı dinlenilmemektedir. Sayın İstanbul Savcıları neden bu kurala uymamaktadır, yasaların üzerinden midir İstanbul Savcıları yoksa içinde midir Sayın Başkanım? Bu ne büyük haksızlık. Bu konuda 9 maddelik talebimi de dilekçe içinde arz ettim Sayın Başkanım değerlendirilmesini talep ediyorum. Sayın mahkeme tarafından 4 Haziran 2010 tarihinde Gölbaşı polis kamera çekimleri şahsıma verilmiştir. Bu çekimlerin içinde bulunan 1 dakika 14 saniyelik bölümünde efendim 50. saniyesinde 3 gün sonra Zir Vadisinde yapacakları aramada mühimmatların planını yapmaktadır bu konuşmalar bunun içindedir müsaade ederseniz 1 dakika 14 saniyelik bu kamera kaydının dinlenilmesini talep ediyorum. Efendim Sapanca aramaları 7 Ocaktır Sapanca aramaları. Gölbaşı aramaları iki gün sonra 9 Ocak, Zir Vadisi aramaları da efendim bu aramadan 3 gün sonradır. Gölbaşı araması Cuma günü, Zir Vadisi araması Pazartesi günüdür. Bu konuşmada Cuma gününden yani 3 önceden pazartesinde Zir Vadisinden çıkacak mühimmatı planlamaktadırlar 2 tane polis konuşuyor efendim. sesini açabilir miyiz?”
Salonda sesli video kaydı izletilmeye başlandı.
Dostları ilə paylaş: |