Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 18 Mayıs 2010 tarihli oturum açıldı



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə12/12
tarix08.01.2019
ölçüsü0,78 Mb.
#92866
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bakış değil yani bir olayı naklediyor.”

Sanık Taner Ünal:”Olayın netini anlatayım bugün tam olayı bütün çıplaklığıyla anlatayım, şimdi tabi Halit Bozkurt, Nihat Gürkan.”

Mahkeme Başkanı :”Mahkemeye dönüp konuşun.”

Sanık Taner Ünal:”Pardon özür dilerim. Halit Bozkurt.”

Mahkeme Başkanı :”40 tane pardon dediniz.”

Sanık Taner Ünal:”Çok özür dilerim efendim dalıyorum ya çok özür dilerim.”

Mahkeme Başkanı :”Dalmayın lütfen.”

Sanık Taner Ünal:”Oldu efendim çok özür diliyorum. Şimdi Halit Bozkurt tabi Nihat Gürkan derneğimizin yönetim kurulu üyesi Halit Bozkurt’a üye olarak kabul ettik. Kabul etmemizde de tepkiyle kabul ettik herhangi bir yani içimizde endişeler var o günlerde böylesine tavır koymuyoruz kendisine. Çünkü o da bize ben derin devletim filan demiyor o zaman öyle bir şey söz konusu değil. Ama Hasan paşa var Hasan paşa zaten ayrıldıktan sonra Halit beylerin ve Nihat Gürkan’ların şeyleri başladı tavırları başladı, bu dediğimiz olaylar derneğin ilk daha kurulma aşamasındaki meydana gelen olaylar. Tabi biz bunlardan hep rahatsız olduk memnuniyet, memnuniyetsizlik duyduk e şimdi Hasan paşa var. Yaşlı, başlı saygı duyulacak bir insan emekli bir korgeneral. Derneğimize teveccüh etmiş gelmiş. E diyor Taner Bey diyor işte Nihat bey daha şey bir insan diyor sen diyor genel başkansın bu hareketin diyor o da diyor teşkilatlara baksın falan diyor. İlk başında tabi tepki koymadım paşam dedim tabi sizde bir büyüğümüzsünüz neticede bu da bir dernektir ben herkesin görüşüne saygı duymak sorundayım. Her şeyi de ben yapacak değilim tabii ki dedim. Nihat Gürkan yapsın dedim şeyleri dedim o arada Halit Bozkurt’ta tamam dedi işte bak dedi mesele çözüldü dedi. Yani o da arabulmaya çalışıyor gibiydi. Fakat rahatsız olacağımız işte bunların hepsini dün zaten arz ettim burda siz de bunları sordunuz hepsini. Rahatsız olduğumuz olaylar ortaya çıktıkça bizde tepki koyduk olay bundan ibarettir.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Her şeyi anlattınız mı Abdurrahman sorum Abdurrahman (bir kelime anlaşılmadı).”

Sanık Taner Ünal:”Ha Abdurrahman Öz’ün bu şey konusu olmuştur gerçekten böyle bir olay olmuştur bundan da çok rahatsız oldum ben ona da tepki koydum. Yani dedim bir adam getiriyorsunuz dedim Nihat beye, e burda dedim tarihi eserle uğraşıyor falan filan dedim bu tür şeyler basında ortaya çıkarsa dedim yani buraya dedim zaten hep tepkiler bundan oluştu efendim. Hem Hasan paşada buraya geliyor dedim onu da dedim evden alıp getiriyorsunuz dedim. Bir de yani rahatsızlık duyduğum bir şeyde Hasan Bey paşayı getirirken böyle 7-8 kişi getiriyorlar böyle bir sıraya falan geçiriyorlar efendim böyle bir selama falan duruyorlar paşam hoş geldin falan. E dedim burası karargah değil ki kardeşim dedim burası bir dernek bunu böyle yaparsanız Allah muhafaza dedim bu dedim burda tiyatro mu oynuyorsunuz dedim. Adam dedim münevver bir adam niye dedim onu dedim böyle tahrik ediyorsunuz şey yaptınız.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Siz kaçakçılık yaptığını nerden biliyorsunuz?”

Sanık Taner Ünal:”Efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” Siz kaçakçılık yaptığını nerden biliyorsunuz Abdurrahman Öz’ün?”

Sanık Taner Ünal:”Kaçakçılık yaptığını bilmiyorum ben öyle bir şey demedim tarihi eser kazısı yaparken yakalandı efendim, tutuklandı o gün. Tarihi eser kazısı yaparken tutuklandı olayı da biz öğrendik ve serbest bırakıldı.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Halit Bozkurt mu?”

Sanık Taner Ünal:”Halit Bozkurt büroda yani o gün işte dedi ya dedi serseri dedi tarihi eser kaçakçısı kaçakçılığı yaparken dedi yakalanmış dedi. Bende dedi bırakılması için dedi görüşmeler yaptım filan. Ya dedim böyle bir şey dedim niye bize bulaştırıyorsunuz niye bu adamları bize getiriyorsunuz, hadise bu yani.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu aynı beyanlarda ismi geçen İbrahim Cingi’yi tanıyor musunuz?”

Sanık Taner Ünal:”İbrahim”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”İbrahim Cingi.”

Sanık Taner Ünal:”İbrahim Cingi”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Mahkemeye.”

Sanık Taner Ünal:”Pardon özür dilerim tanıyamadım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Binbaşı İrfan Eğil.”

Sanık Taner Ünal:”Tanıyamadım evet tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Düzceli Binbaşı Halil Mert bu kişi tanıyor musunuz?”

Sanık Taner Ünal:”Tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Hüseyin Görüm’ün duruşmada şöyle bir beyanı oldu; Muzaffer Tekin’e size ve kendisinin tanıştırdığını sizinle kalender orduevinde buluştukları sırada Mehmet Fikri Karadağ ve İbrahim Özcan’ın da Hızır bulunduğunu ve aynı gün Ömer Aksu ile buluştuklarını söyledi. Şu şekilde, sanık Hüseyin Görüm, ordan Kalender orduevinden çıktık bayraklı bir bina var Muzaffer Tekin’in tanıdığı oraya girdik falan diye aynı konuşmalar oldu. Ondan sonrada şeye gittik boğaz köprüsünün üst tarafı var Bebek’in üstü tarafında bir çay bahçesi, restoran gibi bir yer var orda da profesör Ömer Aksu, Ömer Aksu ile görüşüldü. İşte o da vatan millet aynı mevzular vatan millet Sakarya hesabı anlatabiliyor muyum? Hep öyle konuşurlar zaten dıştan öyle konuşurlar içten hep günüp oraya gittik Sevgili reisim orda da işte anlatıyordu. Amerika’da şöyle olur böyle olur yani Amerika’yı hesapta çok iyi bilen adam. Amerika’dan dolayı ben Vahit Özkaya’dan bilgi alırdım Mehmet Fikri Karadağ’da Ömer Aksu’dan alırdı. Bu görüştüğünüz Ömer Aksu nerde akademik kariyeri var? Sizinle buluşması, konuşmanız içeriğini nedir, ne konuştu?”

Sanık Taner Ünal:”Ben o gün kendisini tanıdım onu daha öncede arz ettim efendim. Sayın Başkanım bunu da arz ettim. O gün tanıdım ben kendisini daha önce tanımadım MHP’de de etkin bir konumu olduğunu duyuyordum. Kendisiyle şahsen o gün tanıştım ondan sonrada bir daha da görmedim.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu Amerika konusu nedir?”

Sanık Taner Ünal:”Tam MHP’de mi sonra Doğru yol partisinde mi bir etkin konumu oldu. Nedir efendim hangi?”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Amerika konusu nedir?”

Sanık Taner Ünal:”Nesi yani.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Amerika’yı çok iyi bildiği konusu.”

Sanık Taner Ünal:”Kimin?”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ömer Aksu’nun.”

Sanık Taner Ünal:”Onu bilmiyorum hatırlamıyorum yani belki Amerika ile aleyhte mi konuştu lehte mi konuştu nedir?”

Sanık Taner Ünal müdafi Av. Engin Çelik Kadıgil söz almadan konuştu:”Sayın Başkanım çok özür diliyorum aynı soruyu Sayın savcımız okuyarak sordu aynı soruyu diğer savcım aynı şeyi okuyarak soruyor. Yani farklı bir soru yok mu? İstirham ediyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı :”Haklısınız, haklısınız, haklısınız.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ulusal Güç birliği yeniden Kuvai Milliye hareketinden haberiniz olmadığını savunuyorsunuz. İbrahim Özcan’ın el yazısı ile yazdığı bir yazısı var bunu sizin Türkeli dergisinde yayınlandığı belirtildi.”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi ben 2000 yılındaki Kuvai yeniden Kuvai Milliye hareketinin yani hangi yıl dedim dikkat ederseniz Sayın savcım yani Sayın Başkanım.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet 2002 yılındaki Kuvai Milliye.”



Sanık Taner Ünal:”2000 yılında ben o olaylarla hiçbir ilgim yok ama 2005 yılında Türkeli dergisine pardon derneğimize ziyarete geldiklerinde biz Kuvai Milliye hareketi olarak.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bunu şunun için soruyorum yani buradaki beyanlarda Ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye hareketi adında bir oluşum başlatıldığı süreç içerisinde kendi aralarındaki bir takım anlaşmazlıklardan dolayı bunun herhangi bir derneğe dönüşmeden dağıldığı bu oluşum içerisindeki kişilerin de büyük oranda Vatanseverler kuvvetler güç birliğine katıldığı Hüseyin Görüm’de bunu bu şekilde ifade etti. Bu el yazısı not şu şekilde; sizin derginizde de yayınlandığı belirtiliyor. Dergiyi temin edemediğimiz için şu anda okuyamıyorum ama bu el yazısı notu size okuyacağım. Bizler ülkenin içinde bulunduğu Dünya’da seyreden hızlı gelişmeler karşısında kendimize ülke genelinde oluşan sıkıntılı gelişmelerin ve bölgesele gelişmelerin ilerde ülkemize ve bütün Türk camiasına uzun vadede çok büyük sıkıntılar ve çok büyük sıkıntılar ve üniter yapı hızı yapımıza yok edecek gelişmelerin dış güçler ve işbirlikçilerin planlı koordineli çalışmalarını endişe ile takip etmekteyiz. İçinde bulunduğumuz 2000’li yıllarda hızlı bir şekilde ülkemizi dış güçler, yerli işbirlikçileri ile beraber ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal alanda yoğun bir şekilde kuşatmaktadır. Nihat Gürkan, Arif İskender Köndel ve rahmetli Muzaffer Özdağ gibi bir çok insanımızla beraber, Kuvai Milliye ruhunu ülkemizin içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında halkımızın bu konularda şuur sahibi yapmak ve duyarlı kılmak için tüm Marmara genelinde kadrolar kurarak çalışmaya başlanmıştır. Hüseyin Görüm olarak Ankara’ya ilk götürüldüğümde bazı değerli büyüklerime şunu söyledim; beni ve bazı arkadaşlarımın akademik hiçbir kariyerimiz ve unvanımız yok ama bizler halkın ve sokağın dilini bazı arkadaşlarımızla beraber Ankara’daki bazı toplantılarda akademik ve üst düzey büyüklerimize bu konuları muhtelif defalar dile getirdik. Çünkü bizler sokakları dinliyorduk ist tire muhtelif semtlerinde Kuvai Milliye tabelaları astık o kadar çok olumlu reaksiyon aldık ki bir ara Türkiye’nin sanki tüm bilgileri bizde toplanıyordu. Bu bilgilerimizi paylaşmak istediğimiz büyüklerimiz bizlerden uzaklaşmaya başladı. Çünkü onlar gerçekle yüz yüze gelmeye korkuyorlardı. Bizler ta o zaman ülkemizi ve de bölgemizi gelişmelerin bugünkü çok sıkıntılı gelişme ve hareketlerin cereyan edeceğini kendilerine muhtelif defalar anlattık. 2005 yılı itibariyle bölgesel ve ülkemizin karşı karşıya kaldığı sıkıntılar bizlerin o zaman yaptığımız çalışmanın ne kadar zararı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Not, bize sizlere destek veriyoruz diye gelen kişiler doktor, asker, polis, işçi, mühendis, öğrenci, esnaf ve bazı kamu görevlileri bütün çarpıklık ve yozlaşmış ilişkileri bizlerle belgeli olarak paylaşıyorlardı. Paylaşmalarının yegane sebebi tabelalarda Kuvai Milliye yazmasıydı. Bizler her yerde Kuvai Milliye olarak Türkiye Cumhuriyeti devletini yeniden yapılandırmak zaman aşımı dikkate almadan geçmişte yolsuzluk yapanlardan soygun çetesi oluşturarak ya da tek başlarına kamu ya da siyasi güç kullanarak devleti, kurumları ve veya milleti soyan gasp edenlerle bunlara her ne amaçla olsun göz yumanlardan siyasi iktidar uğruna yanlış politika uygulayarak devletin ve toplumun bu duruma düşmesine sebep olanların tamamından hesap sormayı sebepsiz ve haksız kazançlarının millet adına geri alınmasını sağlayacak düzenlemelerin yapıp derhal uygulanmasını sağlamak ve bağımsızlık savaşımızın olmazsa olmazlarından olan Hıyaneti Vatanine kanununu yeniden yürürlüğü koymak için, biz Kuvai Milliyeciler son nefesimize kadar çalışacağız. Asıl sizi ilgilendiren kısmı; katılmaktan ve içine katılmaktan onur duyduğumuz Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi içerisinde de aynı inanç ve azimle çalışmaya son nefesimize kadar devam edeceğimizi milletimize arz ederiz. Bu yazının altında Hüseyin Görüm, İbrahim Özcan, Yasin Görüm, Ersin Perçin isimleri yazıyor. Burda Kuvai Milliye hareketinin Vatanseverler kuvvetler güç birliğine katıldığı belirtiliyor. Hüseyin Görüm de anlatımlarında henüz dernek olmadan Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin İstanbul il temsilciliği görevinin kendisine verildiğini İstanbul il temsilcisi olduğunu hatta bu katılışının bir törene dönüştürüldüğünü sizin tarafınızdan gazetecilerin çağırıldığını, beyan etti. Zaten kendisinin Maltepe semtindeki baraka diye tabir edilen bu Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin işte oluşum çalışmaları orda yapılan toplantılar var. Şile gezisinde yine Vatanseverler kuvvetler güç birliği dergileri, broşürleri o konuda konuşmalar da olmuş. Buna benzer şeyler.”

Sanık Taner Ünal:”Efendim burda bu olay.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Kuvai, Hüseyin Görüm’e siz İstanbul il temsilciliği verdinizi mi Kuvai?”

Sanık Taner Ünal:”Hatırlamıyorum yani böyle bir derneğe temsilcilik verdiğimizi hatırlamıyorum o dönemde.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ya bular sanal bir şey mi yani bunlar dosyada şeyler ifadelerle, beyanlarla.”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi efendim bakın bu konuyu Sayın mahkemeye. Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Beyanlarla sabit yani bu konuda yapılan çalışmalar olabilir yani verebilirsiniz de.”

Sanık Taner Ünal:”Hayır şimdi yani verdiğimizi ben hatırlamıyorum verilmişte olabilir Nihat Gürkan bey o zaman söyledim temsilcilik konularını.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Sanık Taner Ünal:”Evet ya şey Yasin neydi?”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yasin Görüm?”

Sanık Taner Ünal:”Yok, yok”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ersin Perçin?”

Sanık Taner Ünal:”Nihat Gürkan temsilcilik görevlerini veriyordu bizde belki imzalamış da olabiliriz verilmiş de olabilir yani temsilcilik verilmişte olabilir onları bilmiyorum ama bunlar o kadar çok önemli şey değil yani katılım mesela adam bir beyan yazmış. Samimiyetle yazmış bize Hulusi kalp ile gelmiş katılacağız demiş insan her şeyi yazar, der ben derneğe katılıyorum bizde o gün için kabul etmişiz herkes geliyormuş zaten Nihat Gürkan’da derneğimizin kurucu üyesi. Hüseyin Görüm ve arkadaşlarını getirmiş bize. Bizde yeni tanıyoruz insanları biz yani şimdi ben muhtelif davalardan yargılanıyorum bu arkadaşlarda yargılanıyor şimdi yani birbirimizle tanışmamız suç değil ki ben bu insanları tanımam suç değil ki. Yani o insanların da beni tanıması da suç değil bize gelmeleri de suç değil.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ben bu sürecin anlaşılması için bir takım sorularım olacağını söyledim size.”

Sanık Taner Ünal:”Efendim”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yani bu sürecin anlaşılmasına yönelik sorduğum her şey suç.”

Sanık Taner Ünal:”Yani insanlar birbirini bakın şimdi mesela bir sürü iddialar söylüyor Veli Küçük’ü tanıyor musunuz, şunu tanıyor? Hiç birini tanımıyorum Hüseyin Görüm tanıyorum, geldi mi? Geldi. Temsilcilik verdik mi mesela? Verdik efendim, vermiş de olabiliriz hatırlamıyorum tam yani o kadar çok yoğun bir tablomuz vardı ki mesela biraz önce de arz ettim aynı şey tekrar soruldu. O gün içerisinde ben Hüseyin Görüm’gille bulunan tablonun içerisine bir 5-6 dakika girme fırsatım oldu orda hatta bir resim çekilelim dediler o resme de hemen çekildim öbür odaya gittim bir koşu içerisinde devam eden bir şey bunlar ve çok önemsiz şeyler.”

Mahkeme Başkanı :”Savcı bey buyurun.”

Sanık Taner Ünal:” O kadar önemsiz şeyler ki yani doğal hayatın akışı içerisinde olagelen çok çok basit şeyler. Yani öyle çok önemli bir Kuvai Milliye hareketi varmış 2000 yılında olmuş, 2000 yılında olmuş kendinizde söylediniz olmuş, ölmüş. Ha bu arkadaşlarda 2005 yılında bu Kuvai Milliye hareketini buradan ifadelerinden anladığım kadarıyla şimdi dinledim kendi başlarına böyle bir sevgi, sempati Kuvai Milliye’ye duydukları sevgi, sempatiyle bunu kendi gönüllerinde ruhlarında yaşatmışlar. Bir günde gelmişler 2-3 kişi derneğimize katılmışlar 3-5 kişi olayın aslı esası bu, bu kadar basit bir şey. Yani öyle devasa bir hareket kurulmuş ta o hareketlenmiş.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Burda tüm Marmara bölgesinde örgütlenildiğinden tabelalar asıldığından vesaire bahsediliyor.”

Sanık Taner Ünal:”Böyle öyle bir şey olduğunu pek tahmin etmiyorum evet söylenmiştir bir şey olmuştur. Bana gelen bilgilerde öyle bir durum söz konusu değildi efendim. Olsa burda oldu derim benim çekincem bu konu ile ilgili bir şey söz konusu değil.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Sayın Başkanım, tüm bunlarla ilgili bir ( bir iki kelime anlaşılamadı)”

Mahkeme Başkanı :”Bir dakika, bir dakika lütfen, lütfen, bitirelim, bitirelim ondan sonra lütfen, lütfen.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”( 2-3 kelime anlaşılamadı) bir hukuki terim yani sanık olarak hakkımı kullanmak istiyorum. Lütfen müsaade eder misiniz efendim.”

Mahkeme Başkanı :”Ne konu?”

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi:”Sanık olarak hakkımı kullanmak istiyorum Efendim.”

Mahkeme Başkanı:" Ne konu hakkında?”

Sanık Doğu Perinçek:”Söyleyeyim size, sorular hukuki değil Sayın Başkanım, ben hakkımı kullanmak istiyorum izin verirseniz kısa bir şey söylemek istiyorum. Efendim sorular tamamen bu davayı uzatmaya yöneliktir. Savcılar bu davayı uzatma, tutukluluk durumunu uzatmak için hukuk dışı bir tutum içindedirler. Bakın bir müsaade edin. Birincisi, iddianame dışı soru sorulmaz. Sabahtan beri sabırla dinliyorum iddianameyle ilgisi olmayan iddianamede suçlama konusu olmayan konular sorulmaktadır. Halbuki iddianamede getirmediği şeyi soramaz. Savcı iddianameyle sınırlıdır, bu birincisi. İkincisi, bir suç tanımı yapmamız lazım bizzat savcı bey diyor ki, efendim diyor benim diyor sorduğum sorunun suçla ilgisi olmayabilir. Suçla ilgisi yoksa burada dedikodu mu yapıyoruz? Neyi araştırıyoruz? Neyi öğrenmeye çalışıyoruz? Suçla ilgisi olmayan bir şeyi savcı sorabilir mi? Kendisi iki defa söyledi bir savcı suçla ilgisi olmayan şeyi sorabilir mi, iddianamede olmayan şeyler sorulabilir mi? Soruların hiç biri iddianamede yok, diyeceksiniz ki bu seni niye ilgilendiriyor? E siz bizi haksız olarak tutuklu bulunduruyorsunuz. Gerekçenizde diyorsunuz ki sorgular tamamlanmadı ve çok daha önemli bir şey var. Danıştay meselesi getirildi bu davaya büyük bir tertibin parçası olarak katıldı yani Deniz Baykal’a yapılan olay gibi Danıştay meselesi getirilip bir tertip sonucu bu davanın içine atıldı. E onun bir sonuca bağlanıp bir irtibatın olmadığının saptanıp ayrılması lazım bir türlü oraya gelmiyoruz. Bu amaçla uzatıyor, uzatıyorlar. Sizinde buna müdahale edip bu soruları sordurtmama lütfen bakın.”

Mahkeme Başkanı :”Efendim konu anlaşıldı, lütfen.”

Sanık Doğu Perinçek:”Anlaşıldı iddianame dışı bir soru sorulmasın eğer sorulursa müdahale edeceğim.”

Mahkeme Başkanı:" Konu anlaşıldı.”

Sanık Doğu Perinçek:”İkincisi suç olmayan konu mesela diyor ki efendim diyor siz niye örgütleniyorsunuz? Tabi örgüt denecek, dernek kurmuş dernek örgütlemeyecekte ne yapacak niçin kurmuş? Böyle bir soru yani anayasa varken hukuk varken özgürlükler varken bir insana niye veyahut da niye şuna selam verdin, niye bununla buluştun? Böyle bir suç yok, su belli tanımlanmış Türkiye Cumhuriyeti devletini bilmem ne alaşağı etmek falan. Bununla ilgili bir soru ben görmedim. Bir tanım yapılmamış bize poliste de böyle bir soru sorulmadı. Onun için lütfen siz müdahale edin ve bu tür soruları sordurmayın.”

Mahkeme Başkanı :”Buyurun efendim.”

Sanık Doğu Perinçek:”Peki teşekkür ederim.”

Sanık Taner Ünal:”Sağ olun.”

Sanık Doğu Perinçek:”Sanıklarda kuzu gibi hepsi her türlü haksız soruyu sineye çekiyor avukatlarımızda sağ olsunlar seyrediyorlar.”

Mahkeme Başkanı :”Savcı bey buyurun. Buyurun oturun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Sorularıma devam ediyorum Sayın Başkan gerek sanık gerek müdafi burda huzurda kendileri soruya itiraz etmek isterlerse edebilirler.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Hüseyin Görüm’ün Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinden uzaklaştırma sebebine dair size bir takım sorular soruldu. Hüseyin Görüm duruşmalarda şu şekilde ifade etti. Nilgün Hanım ve eşi Kıvanç Bey Balıkesir Akçay’dan ve Zeytinburnu öğretmen evi müdürü Kenan Topal bu kişilerin kendisine beyanda bulunduklarını sizin bu kişileri arayarak Hüseyin Görüm’ün eroinci olduğunu söylediğinizi bu nedenlerden dolayı aranızda bir husumet oluştuğunu bahsediyor. Siz bu kişilere bu şekilde beyanda bulundunuz mu?”

Sanık Taner Ünal:”Hatırlamıyorum efendim.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Efendim itiraz ediyorum soruya itiraz ediyorum benim menfaatimi ilgilendiriyor Sayın Başkanım. Çünkü uzatılıyor bakın itiraz ediyorum müsaade edin siz takdir edin nerde bu (3 4 kelime anlaşılmadı).”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Efendim lütfen yani bakın. Şimdi iddianamede Hüseyin Görüm’ün eroin olayından dolayı bir suçlaması var mı? Yok, o zaman niye bu soru soruluyor? Dedikodu yapılsın diye mi basında soru soruluyor? Yok, öyle bir suçlama ben iddianameyi okudum Hüseyin Görüm’e eroin almak, satmak, uyuşturucu kaçakçılığı vesaire böyle bir suçlama yok böyle bir suç isnadı yok o zaman neyi araştırıyoruz? Niçin bu soru soruluyor? Bu sorunun örgüt suçuyla iddianamede tanımlanan suçla en ufak bir ilgisi yok. Bu ne oluyor bizim menfaatimize aykırı bu dava uzatılıp duruluyor lütfen bu soru geri alınsın yani bu soru sordurulmasın.”

Mahkeme Başkanı :”Cevabını verdi zaten. Buyurun savcı bey.”

Sanık Taner Ünal:”Efendim ben bu Hüseyin Görüm’le ilgili eroin şeklindeki maniplasyonun Mustafa Alpay tarafından yapıldığını zaten dün uzun uzun anlattım.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.

Sanık Taner Ünal:”Sabahta anlattım, Sayın savcı da aynı sordu kendisinin böyle bir şey yaptığını ki konusunda şu anda kesinlikte bir düşüncem yoktur bunu arz ettim defalarca, evet efendim.”

Mahkeme Başkanı :”Buyurun, buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu iddianamede Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi derneği ve Kuvai Milliye 1919 derneği Ankara Kuvai Milliye derneğinin Ergenekon örgütünün sivil yapılanmalarından olduğu yani örgüt tarafından kurdurulduğu ve bu amaçlara örgüt amaçlarına yönelik faaliyet yürüttüğü iddia ediliyor. Sorularımın tamamı bu örgüt ilişkilerinin varsa ortaya çıkartılmasına yönelik. Bu konular söz konusu olduktan sonra”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı :”Dinleyin.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yasin, Yasin Görüm, Rasim Görüm asıl ismi bu kişinin sizin sekreterinizle bir tanışıklığı olduğundan bahsetti bu konun aslını öğrenmek için size telefon açtığını ve bu kişi aracılığıyla o sırada Mehmet Fikri Karadağ’ın sizin yanınızda olduğunu ve onunla telefon telefonla görüştüğünü söylüyor.”

Sanık Taner Ünal:”Kim diyor Sayın savcım?”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Hüseyin Görüm siz Yasin Görüm’ü tanıyor musunuz Hüseyin Görüm’ün yeğeni?”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi Sayın savcım ne alakası var yani ben o zaman yani çok affınıza arz ederek Sayın Başkanım kesinlikle saygısızlık yaptığımızı söylemeyin şey yapmayın ben hukuka saygı gösteriyorum. Hukukun üstünlüğünün olduğu bir evde büyüdüm ve hukukla ilgili de bu güne kadar onlarca davadan yargılandım hepsinden beraat ettim. Bunu da hep Yüksek yargıçlara borçluyum. Hepsine çok saygı doluyum yoksa benim bütün hayatım hapislerde geçerdi. Ben hürriyetimi başta sizlere borçluyum ama şimdi biraz önce bir şey söylendi bende ona saygı gösteriyorum. Şimdi Yasin Görüm bilmem ne sekreterin aşkı yani bilmem şeyin, şeyi yani ben bunlara cevap vermek istemiyorum ben bir dernek genel başkanıyım çok affınıza arz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Buyurun savcı bey.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Cevap mı vermiyorsunuz tanımıyor musunuz bu kişiyi?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır Yasin Görüm’ü tanıyorum. Gördüm tanıdım geldi efendim, geldi efendim. Evli barklı insanlar hepsi hayatlarını kazanmış (3, 4 kelime anlaşılmadı) geçmiş, evet.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Benim size sorumda benim size sorum şu şekildeydi sizin sekreteriniz ile bir tanışıklığını olduğunu belirttiği Yasin Görüm vasıtasıyla bu bilgiyi aldığını söyledin. Bunun dışındakileri siz ilave ettiniz.”

Sanık Taner Ünal:”Nasıl detaylı bilgi almış efendim, nasıl bilgi almış? İşte sekreterle bir şeyden bahsedildi ama dikkat ederseniz ilişkiden bahsedildi.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Fikri Karadağ orda mı değil mi onu öğrendik Sayın Başkanım. O da dedi ki burada, onlarda dediler ki bize yok dedi telefona çıkmadı Taner Bey. Bizde (1, 2 kelime anlaşılmadı) ara, aradı Ankara’yı kız dedi ki evet buradalar dedi ikisi de buradalar ben ondan sonra Muzaffer beyin yazıhanesinden, bürosundan Fikri Karadağ’ı aradım.”

Sanık Taner Ünal:”Ama lüzumsuz şeyler bunlar işte.”

Salonda söz almadan konuşmalar oldu:”Davayla ne ilgisi var Sayın Yargıcım bunların?”

Sanık Taner Ünal:”Sayın Başkanım bakın, Hüseyin Görüm’le ilgili bu eroin konusunda maniple edildim. Şimdi ben birçok konuda da maniple edildim ve vehimli davrandım bir takım şeyler söyledim. Burda bunları inkar etmiyorum. Sorgum da çok hızlı bir şekilde yapıldığı için dedin mi dedim, bunu konuştun mu konuştum şeklinde konuştuğumu da 1-2 cümleyle cevapladım. Buna itiraz ediyorum dediğimde Sayın savcıya yaparsın bunu dediler savcı da benim sorgumu almadan.”

Mahkeme Başkanı :”Efendim on anlattınız, anlattınız, anlattınız.”

Sanık Taner Ünal:”Anlatmak yani böyle bir sorguda olduğu o ona ifade verdi o ona sanki böyle bir şeyi oluşturuluyor.”

Mahkeme Başkanı :”Başka bir soru var mı? Savcı bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”15.10.2006 tarihinde Zeki isimli kişiyle yaptığınız bir telefon görüşmesi var. Zeki, emredin komutanım diye başlıyor.”

Sanık Taner Ünal:”Herkese emredin komutanım diyordu. O konuşması öyleydi hatta duruşma.”

Mahkeme Başkanı :”Bitsin, bitsin lütfen bitsin dur bakalım ne diyor?”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Şimdi bir program yaptık Diyarbakır il teşkilatı bugün buradaydı. Zeki, evet başkanım. Taner, süper adamlar hepside temiz Türk çocukları bunlarda şey orda mücadeleye hevesli insanlar doldurduk bir arabaya tüzük şey neydi onun ismi afiş yani 5-6 bin afiş verdik filan. Şimdi biraz zaman kazanalım bakımından yürüyüşü 18 Kasım’a koyduk, şeklinde bu görüşme devam ediyor. Soruma ilişkin kısmına size telefon görüşmesinin soruyorum. Zeki, seçime gidiyoruz herhalde sonuçta diyor. Taner, tabi tabi yani bütün Türkiye’yi şey yapacağız şimdi burda. Bir hayli çalışma yapıyoruz yalnız işte o şey konusu var ya yani bu seçime götürür bizi. Zaten 3 yürüyüşü bile yapsak olay götürür bizi çünkü Diyarbakır’a çok kapsamlı çalışma yapıyoruz. Burda başladık buradan 100 otobüs zaten hazır ettik sözü aldık, köylülerden. Şimdi birazdan bir köye gidiyoruz yine şeklinde sizin dernek faaliyetlerinizi seçimle ilişkilendiriyorsunuz. Nedir bu konu?”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi efendim biz, biz şimdi bunlar şeyde var ben bunların cevaplarını verdim hep. Biz bir parti kurma çalışmamız vardı. Parti çalışması bir parti kurduğumuz takdirde de bu kadar (bir kelime anlaşılmadı) ve İçişleri bakanlığı soruşturması bir takım şeyler olunca bunun dedik nasıl maniplasyonu yani başımızdaki bu şeyi komploları nasıl çözeriz? En iyisi dedik bir parti kuralım, parti olarak teşkilatlanalım ve hareketimizi o şekilde parti olarak devam ettirelim. Biz bu almış olduğumuz rüzgarı da yani şimdi içimizde, bünyemizde bunlar oluyor bu sorgu konusu. Ama biz bunları hiçbir zaman dışımıza yansıtmadık. Dolayısıyla halkın bize bir teveccühü var vatansever bir faaliyet başlamış o dönemlerde tanımlar, kavramlar soruluyor. Halkı diyor ki işte yüzde 68’i bazı araştırmalarda yüzde 77’si en çok itibar ettiğiniz kavram nedir deniyor vatanseverlik deniyor. Türkiye böyle bir şey oluşturuyor bizde parti kurma çalışmaları yaptık. Onunla ilgili toplantılar yaptık. Onunla ilgili hatta üye tespitleri bile yaptık ve neticede dedik ki bir rüzgar alırsak bunun neticesinde bir seçime gideriz, Türkiye seçime gider bizde güçleniriz. Zaten seçimde bir yandan yaklaşıyor filan onunla ilgili öylesine bir konuşma birazda o çocuk ruhen biraz rahatsız bir çocuk onunla yapmış olduğum o yıl sonunda zaten münasebeti kestim, konuşma bir daha benimle dedim. Onunla biraz onun gönlünü okşar şekilde hep konuşuyordum. Yani bunlar telefondaki bir muhabbet başka bir şey değil efendim ciddiyeti olan bir şey değil.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Mersin Kanal 33 ibareli bir CD o iddianamede yazılmış. Sizin bir konuşmanız var görüntülü. Burda başlıklar halinde size sorularım olacak. Atatürk öldüğü günden itibaren dönmeler Yahudi Müslümanlar iktidarı ele geçirmişlerdir. Yönetimden 67 yıldır Türklerin aldığı hisse yüzde 5’tir. Yüzde 2 yüzde 98’e hükmetmektedir. Türkiye tam bağımsızlığa kavuşmalıdır. 1940’lardan bu yana Amerika’yla yapılan bütün anlaşmalar fesih edilmelidir Türkiye’nin aleyhine yapılmış ne kadar anlaşma varsa halkoylaması ile iptal edilmelidir.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu, anlaşılamadı.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” Vatan işgal altındadır, topraklarımız satılmaktadır. Bu toprakları satın alanlar parça parça alıp her parçaya bayraklarını dikecekler İsrail gibi. Türkiye’de sahaları işgal altındadır sivil toplum kuruluşlarının yüzde 90’ı satılıktır yüzde 6’sı da gayri resmi faaliyet göstermektedir.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu, anlaşılamadı.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bizler geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz. Atatürk’ün milli istiklal mücadelesini başlattık, kitleler etrafımızdadır, vatanımı, milletini sever milli şuur sahibi Türk çocuklarını derneğimize bekliyoruz her şey vatan için. Biz vatanı kurtaracağız biz varken hiçbir şey olmaz. Bunlar size ait düşünceler midir?”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Bundan niye korkuyorsunuz? Bu vatanın kurtarılmasından İsrail’e Amerika’nın (bir kelime anlaşılmadı) niye korkuyorsun.”

Mahkeme Başkanı :”Efendim lütfen, lütfen, lütfen.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”İsyan ediyoruz artık burada başkanım. Böyle olmaz ki bizi buraya tıkmışsınız yıllarca tutamazsınız böyle Amerika, İsrail taraftarı soru soruyor buranın İsrail mahkemesi, Amerika mahkemesi olduğunu mu (1, 2 kelime anlaşılmadı).”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı :” Lütfen ama lütfen, lütfen.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Efendim izin verirseniz.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Bunlar İsrailli, suç.”

Mahkeme Başkanı :”Lütfen, efendim vermiyorum izin soruyu bitirelim, soruyu bitireyim ama soruyu bitirelim ondan sonra izin vereceğim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Bitmez ama efendim. ( 2-3 kelime anlaşılamadı)”

Mahkeme Başkanı:"Müsaade ederseniz soru bitsin, bitsin bu soru izin verip kalkar söylersiniz yarıda kesmeyin lütfen.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Tabi bunların hiç birisi suç değil tabi söylemekle de aynı şekilde olmuyor vatansever olunmuyor.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı :”Efendim soruyu bilmiyoruz, efendim soruyu bilmiyoruz lütfen oturun.”

Sanıklar Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek müdafi Av. Mehmet Cengiz söz almadan konuştu:”(4, 5 kelime anlaşılmadı).Siz müdahil edin o zaman siz yönetin o zaman.”

Mahkeme Başkanı :”Lütfen, lütfen.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafi Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:”(2-3 kelime anlaşılamadı) başka bir şey değil bu.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Birçok televizyon programları yaptığınızı söylediniz. Yüzde 2’nin yüzde 98’e hükmetmesi, Türkiye Cumhuriyetine Atatürk’ten sonra yöneten tüm yöneticilerin satılmış olması sizler bunların.”

Sanık Taner Ünal:”Ben satılmış demedim efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Dernek faaliyeti çerçevesinde.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Sanık Taner Ünal:”O kadar yani hepsi diz.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yaydığınız görüşleriniz midir?”

Sanık Taner Ünal:”( 1, 2 kelime anlaşılmadı) hepsi demedim onu söylüyorum Sayın Perinçek. (bir kelime anlaşılmadı) sonra işgal edildiğini şey.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Sayın Başkanım ben itiraz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Efendim itiraz kabul edilmedi. Lütfen oturur musunuz, lütfen oturur musunuz soruyu bitirsin lütfen. Bitireceğiz bunu, bunun lamı cimi yok bitireceğiz efendim. lütfen, lütfen.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Efendim ( bir kelime anlaşılamadı) kullanın.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Ya neyse ( bir iki kelime anlaşılamadı)”

Mahkeme Başkanı :”Enerjin bitmez avukat bey senin enerjin bitmez meraklanma sen, sen meraklanma. Senin enerjin biter mi? Lütfen. Buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet bunlar sizin dernek başkanı olarak değişik yerlerde yaptığınız televizyon görüşmelerinde halka yaydığınızı düşünceler midir?”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi efendim büyük bir konferans veriyorsunuz.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Sayın Başkanım lütfen suçla bağlantısını söylesin de bizde hukuk tahsilini yeniden yapalım şurada. Lütfen Sayın Başkanım şu sorunun hukukla, suçla bağlantısını kursanıza Sayın savcım. Hangi suç var burda?”

Mahkeme Başkanı :”Nedir o savcı bey nedir? Nedir o?”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Sayın Başkan.”

Mahkeme Başkanı:" Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Hüseyin Görüm buradaki beyanında 2000 yılından itibaren söylenen aynı şeylerin 2005 yılında hatta daha fazlasıyla söylendiğini bütün söylemlerin aynı olduğunu beyan etti 2001 yılından.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Siz müdahale etmeyin.”

Mahkeme Başkanı :”Efendim lütfen buyurun devam edin, devam edin savcı bey.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Şimdi bir dernek faaliyeti çerçevesinde vatının kurtarılması yüzde 2 yönetici grubun yüzde 98 halka hükmetmesi bunları sanıktan açıklamasını istiyorum.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Sana ne kardeşim, sana ne (1-2 kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı :”Savcı bey bu tamamen dernekler yasasına muhalefet olur onunla dava açılır. Bunun dışında nedir, suçladığınız şey nedir, onu açıklayın bize?”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı :”Bak biraz evvelde söylediniz başka, başka kelimelerde kullanmış onları da saydınız, onlar nedir?”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu, anlaşılamadı.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”E Sayın Başkan zaten bunlarla suçlanıyorlar.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Hah, hah, hıh (2-3 kelime anlaşılmadı) hepsi bu, işte bu.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu: Anti emperyalist olmak suç mu efendim?”

Mahkeme Başkanı :”Efendim lütfen, lütfen ama lütfen ama lütfen.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Nihayet, işte bu.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Nasıl bir dernek olduğunu sizde saptadınız Sayın Başkan. Nasıl bir dernek faaliyeti yürütüldüğünü sizde saptadınız. Burda sabahtan beri sorduğumuz.”

Sanık Taner Ünal:”Hiçbir yok efendim saptanan bir şey yok Sayın Başkanım.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Soruda işte yani derneğin nasıl bir faaliyet yürütüldüğü kısmen ortaya çıkmış durumda.”

Sanık Taner Ünal:”Hiçbir şekilde derneğimizin nasıl bu çok bir hakaret olarak kabul ediyorum efendim. Derneğimiz şerefli, haysiyetli bir faaliyet yürütmüştür şu ana kadar açılan bütün soruşturmalardan kovuşturmaya ilişkin yer olmadığına karar çıkmıştır. Ankara 11. ağır ceza mahkemesinde de derneğimizle ilgili yüzlerce dosya götürüldü, yüzlerce CD götürüldü, 4 ay 5 ay yayın yapıldı sürekli olarak. Nitece de Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi derneği içerisinde örgütsel bir yapı olmadığını hiçbir suç unsuruna rastlanamadığı şekilde savcılık görüşü çıktı ve derneğimiz hakkında dava açılmadı. Derneğimizle ilgili ben aynı şeylerle ilgili aynı iddialarla ilgili sorgulandım, yargılandım. Burda zaten mükerrer bir dava görülüyor bununla ilgili cezaevinde yattım ve ilk celsede de tahliye oldum. Aynı konuda mükerrer bir sorguyla karşı karşıyayım burda ve aynı konuyla ilgili de derneğimiz aklanmıştır, Cumhuriyet Başsavcılığına bizzat İçişleri bakanlığı tarafından bizzat valilik tarafından onlarca en ağır şekilde bu derneğin işte ırkçı olduğu şu olduğu bu olduğu kapatılması gerektiği ve bizlerin en ağır şekilde yani onlarca defa müebbetle yargılanacak suçlarla ilgili biraz önce okudum isterseniz burdan tekrar okuyayım.”

Mahkeme Başkanı:" Anlaşıldı.”

Sanık Taner Ünal:”Bunların hepsi ile ilgili soru yapıldı ve kovuşturmaya ilişkin yer olmadığına karar verildi ve derneğin kapatılmasına gerek olmadığına karar verdi biz dernek olarak aklandık şu anda 3-5 liradan yargıla şey sorgulanıyoruz. Soruşturmamız sürüyor inşallah bu işin de zaten benimle alakası yok. Onunla ilgili soruşturma da bitince dernek tertemiz olarak ortaya çıkacak ha bu dernek ne oldu? Bize karşı bütün bu yapılanların asıl sebebi Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin kapatılması içindi. Bunu da üyelerimiz kapattı. Bende o genel kurulda kapatılmaması yönünde oy kullandım ama ben genel başkanlıktan çekilip bir başka arkadaşımın genel başkan olarak seçilmesini o anda tavsiye ettiğim için hiçbir şey deme hakkına sahip olmadım. Sadece olayı seyrettim ve arkadaşlarımız o genel kurul tutanağını da buraya getireceğim. Gözyaşları ile kapattılar, hepsi sitem ettiler çok haklısınız dediler.”

Mahkeme Başkanı :”Peki efendim.”

Sanık Taner Ünal:”Hepinizi alkışlıyoruz ama dediler böyle bir faaliyet yapılması (bir kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı :”Anlaşıldı konu. Savcı bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Başka sorum yok Sayın Başkan.”

Mahkeme Başkanı :”Efendim kalkın şimdi söyleyin söyleyeceklerinizi. Soracağınız bir soru varsa alalım.”

Sanık Hüseyin Görüm söz istedi verildi:”Sayın Reisim ben soru sormak istemiyorum Taner beye. Bazı konularda ufak ufak açıklamalar yapmak istiyorum hemen bitecek. Fikri Karadağ’ın Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketine teşkilat başkanı olması olayını anlatmak istiyorum. Ankara’ya gittiğimizde ikinci gittiğimizde Nihat Gürkan teşkilat başkanı ben olacağın diye tutturdu Taner beyde ondan herhalde bir mahcubiyetinden dolayı yüzüne söyleyemiyordu. Taner Bey bana dedi ki ya Hüseyin senden ricam lütfen bunu teşkilat başkanı yapmayalım, bende kendisine dedim ki zaten Nihat Gürkan buraya teşkilat başkanı olursa biz Kuvai Milliye hareketi olarak burda yokuz dedim. Eğer Fikri Karadağ’ı yaparsanız biz Kuvai Milliye hareketi olarak burda oluruz dedim, bu bir. İkincisi, Ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye biz asıl Ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye’yi Ankara’da Sayın Taner Ünal’dan çok daha öncesi bir buçuk, 2 sene öncesinden biliyorduk onların içerisine girdiydik biz o zaman onu bir dernek olduğunu zannediyorduk bir oluşummuş. Sonradan onlar içerisinde bir dağılma yaşadıktan sonra Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi çıktı. O Ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye’nin bütün evraklarını bana verdiler. Ben dernek kurmak istedim ama dernek işlerinden anlamadım için ilk müracaatı Düzce’de yaptırdım. Düzce’de yaptırdığımızda bir arkadaşımızı görevlendirmiştik Ersin isminde onu söylemiştim savunmamda. Arkadaşımız Düzce’de müracaatta bulunuyor. Diyorlar ki kardeşim siz ihtilal mi yapacaksınız bu kağıtlarda? Biz diyor böle bir dernek kuramayız Ankara’da kuramamışsınız da burda niye kuruyorsunuz? Ondan sonra Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin dernek olduğunu Nihat Gürkan bize söyledikten sonra biz kendilerine katıldık ama katılmadan önce ben şunu yaptım. Ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye’nin genel sekreterliğini yapan Tayyip Yelen’i aradım. Tayyip Yelen’e dedim ki efendim böyle böyle bir durum var. Bu arkadaşların dergisinde de sizin bütün kadrolarda bana tanıştırdığınız her isim yazıyor. E dergideki isimleri de bana şöyle söylüyorlar. Hepsi Vatanseverler kuvvetler güç birliğinin içerisindedir diyorlar. Öyle değil mi Taner bey?

Sanık Taner Ünal:”Ben öyle bir şey yani.”

Mahkeme Başkanı :”Efendim siz anlatın siz anlatın.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Bizde Sayın Reisim katıldık Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketine İstanbul ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye olarak değil. Kuvai Milliye hareketi olarak Ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye hareketinin kitapçığı hani konuşuluyor ya kırmızı kitapçık, kırmızı kitapçık o kırmızı kitapçığın bir tanesinde ben şeye verdim Taner beye verdim. Bakın dedim bunun içerisinde ne yazıyorsa biz bunu inanıyoruz ve bununla burda da dedim çalışırız. Kendilerine bunu bahsettim sonra da ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye’nin içerisinde neler olduğunu hani yanlış anlamasın zarf atıp doldurma olayı var ya hani dedi ya zarf atıyorum. Bana kim ne zarf atarsa ben doldururum Başkanım ben inanıyorum ben bildiğimi anlatırım. Yarın ahrette mahşer günü toplandığımızda orda hesap vereceğiz, burda da harşın ilk şeyini yapıyoruz yani burası şu anda onun fotokopisi yani.”

Mahkeme Başkanı :”Evet devam edin.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Kendisine ulusal güç birliği yeniden Kuvai Milliye içerisinde ne oldu ne bitti hepsini anlattım gözünü yumdu Taner bey hepsini dinledi. Kim kimdir kim nasıl ilişki kurmuştur, kim neler yapmıştır? Bak dedim ben bunların hepsini size anlatıyorum sizi de dedim seviyorum dedim madem böyle bir büyük bir davaya soyundunuz bende dedim bu davaya bir nefer olurum dedim Taner beye. Şimdi Sayın Reisim temsilcilik belgesi, Marmara bölgesinde bu işlere yani bu işlere dediğim 2001 yılından beri Kuvai Milliye diyen Düzce, Hendek, Adapazarı, İstanbul yemin billah ediyorum Kuvai Milliye diyen bir tek bizdik. Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin bana dedim ki artık inanmıyorum kardeşim bana evrak verin hani yazılı bir şey verin yani. Hep söylemler o kadar güzel söylemler oluyor ki vatan, millet şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz hep hikaye gaz alma, gaz alma Sayın reisim gaz alıyorlar. Yani vatan evlatlarını kandırıyorlar. Bana dedim kağıt verin yani bir kağıdım olsun elimde. Bana getirdiler Taner beyin de imzası var. Bu dosyalarda olması lazım çünkü Kuvai Milliye’nin içerisindeydi o evrak. Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi Marmara bölge başkanı Hüseyin Görüm ve şöyle anlattılar bize. Logo var ya Sayın Reisim 8, 4 bir tarafta 4 bir tarafta 4 bir tarafta 4 bir tarafta. Deniz, kara, hava, jandarma hepsi Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin içinde dediler. Bende bunlara inandım Sayın Reisim, ne kadar tanıdığım çevremde insan varsa ne kadar işte Muzaffer Tekin’edir şu anda burda olanlar Muzaffer Tekin, Fikri Karadağ birebir tanıştırdım ve onun haricinde de ne kadar öğretmenler varsa ailemden tanıdığım insanlar varsa hepsine Taner beyle tanıştırdım. Ama ondan sonra en büyük mahcubiyeti ben çektim. Sayın Reisim herkes beni aradı. Yani günah keçisiyiz ya birde eroinci yaptılar bir ay sonra Sayın Reisim ya bir ay sonra insanlık suçu olarak gördüğüm eroin işini beni eroinci yaptılar e şimdi arıyorum Taner beyi bakın yanlış anlamasın arıyorum telefona çıkmıyor. Dedim ki Yasin yanımda bir dedim ara dedim şeye Ankara’yı Deniz diye bir kardeşimizi vardı kız ondan dedim bilgi al kim var. Kızı aradı dedi ki amca dedi orda dedi Fikri Karadağ ve Taner Ünal var. Fikri Karadağ’da meğerse Muzaffer Tekin’i aramış demiş ki ya onlar eroinci. Muzaffer Tekin’de beni aradı dedi ki ya senin için eroinci diyorlar. Gittim onun bürosundan aradım. Taner Bey telefona çıkmadı.”

Sanık Muzaffer Tekin söz almadan konuştu:”Ben çağırdım gel dedim böyle böyle diyor, kendini akla ( bir iki kelime anlaşılamadı)”

Sanık Hüseyin Görüm:”Evet bende anlattım Sayın Reisim tabi biraz sinkaflı da konuştum yani herkes beni aramaya başladı yani bir de para meseleleri var yani herkesten para istenilmiş 5’er milyar lira e birde biz eroinciyiz ya bana diyorlar ki ya bizi niye götürdün vatanseverlere? Ya kardeşim bende bilmiyorum bana da Hasan Kundakçı’yı çıkardılar, ben çünkü artık hani eski dönemlerden antrenmanlıyım ya ulusalcılardan dolayı yani antrenman yaptık ya inanmıyorum artık şeye. Baktım o gün Hasan Kundakçı’yı getirdiler Hasan Kundakçı’ya şunu söyledim Sayın Reisim işte şahidimdir burda yani karşılıklı oturduk böyle Taner beyde orda. Dedim ki Sayın paşam ben size saygı duyuyorum. Sen Hasan’sın ben Hüseyin’im sen de paşasın bende paşayım ama ben dışarının paşasıyım. Benim de masam var sandalyem var 5-10 tanede tanıdığım arkadaşlarım var dedim. Sizden şunu rica ediyorum. Bana gerçeği söyleyin siz gerçekten bu derneğin başında mısınız? O da dedi ki ben onursal başkanıyım bende o zaman onursal monursal ne işe yarar bilmiyordum yani. Hani diyoruz ya onursal genel başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bir tane genel başkanım var o da alemlerim Rabbi Allah’tır Sayın Reisim. Bir numara falanda aramanıza gerek yok ben bulamadım ki bunlar bulsun derin devlet diyorlar ne derin devleti yemin billah ediyorum daha sığ olmamış çoğu.”

Mahkeme Başkanı :”Toparlar mısın, toparlar mısın?”

Sanık Hüseyin Görüm:”Şimdi söylüyorum Sayın reisim derin millet var onu unutmayın. Kuvai halk, Abdurrahman Öz bu ne biliyor musunuz Sayın Reisim? Bunu Ankara terörle mücadelede de unuttum söylemeyi İstanbul terörle mücadelede unuttum söylemeyi. İşte bu da Allah’ın bir mucizesi olarak görüyorum. Söyletmedi Allah bana benim gözümle gördüğümü kalbim hep onaylıyor gördüğümü, duyduğumu hiç unutmam. Ama bu Abdurrahman Öz’ü unuttum. Ta ki ne zaman? Muzaffer Tekin’i Sayın Muzaffer Tekin’in savunmasını yaptığı gün uyandım ulan dedim bizim yanımızda Abdurrahman Öz vardı. Abdurrahman Öz neyi biliyordu? Hani Sayın Doğu Perinçek’in bu davanın esası şu mazot kaçakçılığı dedi ya Altay Tokat olayı, o Altay Tokat olayının yani o dosyanın ta en dibinden sonuna kadar bu karşınızdaki kardeşiniz hazırladı. Bunu MİT’çi dediğimiz bir arkadaş vasıtasıyla İstanbul kaçakçılar şubesine gönderdim.”

Mahkeme Başkanı :”Olaya dön, olaya dönün lütfen olaya dönün.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Tabi ama ama bak, bak Abdurrahman Öz Sayın reisim bu işi bir tek kim biliyordu? Yanımda Abdurrahman Öz biliyordu bir tek askerdi o da binbaşı. Benim başıma ondan sonra her türlü olay geldi.”

Mahkeme Başkanı :”Onun yüzünden mi?”

Sanık Hüseyin Görüm:”Yani hangisini söyleyeyim Sayın Reisim bu öyle geldi onun arkasından Danıştay davası dediler kime bağladılar? İmam Hüseyin’e bağladılar. Bana bağlamadılar mı Sayın Reisim? Ben Ankara’ya gittiğimde Ankara’da ne kadar terörle mücadelede ne kadar masa varsa DHKPC masası, Hizbullah masası, PKK masası, masa masaymış bunlar. Yemin billah ediyorum hepsine ifade verdim.”

Mahkeme Başkanı :”Taner Ünal’la olan bağlantıyı bitirin, bitir lütfen. Mikrofonu aldın mı bırakmayacaksınız onu bitir lütfen.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Taner Ünal’la olan bağlantım ya Sayın Başkanım Sayın Reisim, Kuvai Milliye öldü dedi Kuvai Milliye ruh ölmez Allah’ın ruhunu kimse öldüremez. Ya ne söyleyeyim be Sayın Reisim ya. Ben üzülüyorum şimdi ne söyleyeyim ya.”

Mahkeme Başkanı :”E söyleme o zaman.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Söylemiyorum yani söyleme seviyorum da ben kendisini.”

Mahkeme Başkanı :”Tamam, tamam peki tamam. Buyurun oturun.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Ama bir şey talebim var, talep, talep oluyor ya burda talep etmek istiyorum Sayın Reisim. Yani bana Sayın Haşıloğlu diyor ki yaz diyor ama ben sizden talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Cuma ama Cuma gün, Cuma günü.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Tamam ama şunu söyleyeyim mikrofona geçsin Sayın Reisim ya.”

Mahkeme Başkanı :”Öyle karşılıklı anlaşma ile yapamayız bunu.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Rica ediyorum sizden. Çok rica ediyorum onun defterleri çalınmış, bizim defterlerimizde aynı şekilde çaldılar, çalanda belli burda ağzıyla ikrar etti. İhsan Göktaş, İshak Hilmiştayn onlar çaldı bir, ikincisi de Sayın Reisim Allah aşkına şu Mustafa Alpay’ı niye getirmiyorsunuz? O geldikten sonra asıl eroin işi nasıl çözüldü onu da ben size anlatacağım yani.”

Mahkeme Başkanı :”O zaman daha detaylı konuşacaksın.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Daha detaylı anlatacağım.”

Mahkeme Başkanı :”Peki, buyurun oturun.”

Sanık Hüseyin Görüm:”Teşekkür ediyorum saygılar sunuyorum.”

Sanık Hayrettin Ertekin söz istedi verildi:”Sayın Başkanım müsaade ederseniz bir sanığa soru soracağım. Beni bakmasını ben bu davada yargılanıyorum sanığım. Daha önce beni hiç gördünüz mü, bir derneğinize geldim mi, veya başka derneklerde falan bu bahsettiğiniz dünden beri ifadelerinizde kişilerle hiç alakam var mı? Bana bir bakmanızı rica ediyorum, tanıyor musunuz beni, hiç duydunuz mu ismimi?”

Sanık Taner Ünal:”Görmedim (bir iki kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı :”Mikrofona konuşun, mikrofona konuşun.”

Sanık Taner Ünal:”Tanımıyorum efendim.”

Sanık Hayrettin Ertekin:”Hayrettin Ertekin’i tanımıyorsunuz, görmediniz herhangi bir.”

Sanık Taner Ünal:”Yok tanımıyorum.”

Sanık Hayrettin Ertekin:”Peki efendim teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı :”Sizin var mı bir sorunuz?”

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi:”Şimdi efendim sanığın beyanları ve sorularla ilgili bazı açıklamalar yapılacağım. Şimdi birincisi Zihni Çakır denen kişi diyor ki efendim Doğu Perinçek Vatanseverler kuvvetler güç birliği derneğini destekledi Hikmet Çiçek ve Doğu Perinçek. Bu Zihni Çakır Ergenekon diye kitaplar yazmış. Kitaplarında Balat ve Ataşehir toplantıları var. Balat ve Ataşehir toplantılarında Çetin Doğan orgeneral, orgeneral Tuncer Kılınç, orgeneral jandarma genel komutanı Rasim Betir, efendim orgeneral Fevzi paşa soyadını şimdi unuttum eski jandarma komutanı. Fevzi Türkeri böyle 10-15 tane orgeneral ve Doğu Perinçek Balat ve efendim Ataşehir’de toplantılar yapıyor. Türk ordusunun orgeneralleri ile bulaşmak, konuşmak, toplantı yapmak bu bir insan için güzel bir şey şereftir. Ama bunların hepsi uydurma benim konuştuğum orgeneraller de var görüşmelerim de var. Bunların hiç birini de inkar etmem bu bir psikolojik savaş çünkü. Orgeneralle oturmak subayla konuşmak selam vermek bu davada suç haline getirildi. Amerikanın kurduğu senaryo icabı. Ben bunlara teslim olmam ama bir gerçek var böyle bir şey yok ne Balat’ta ne Ataşehir’de bu toplantılar yok. Şimdi bu şahıs hakkında tazminat davaları açmışız hepsinden mahkum olmuş efendim ceza davaları açılmış mahkum olmuş tamamen uyduran yalancı iddianamede de bu Balat ve Ataşehir falan yer almıyor. Ben niye Vatanseverler kuvvetler güç birliğini İşçi Partisi genel başkanı olarak destekleyeyim? Yahu bu hiç desteklemediğimi ispatlayan belgeleri de size sundum ne diyorum ben o belgelerde? Başyazılar yazmışım parti olarak demişim ki kimse gücenmesin, üzülmesin de ve bunların şahısların erdemleri ile kişilikleri ile de hiçbir ilgisi yoktur. Biz o zaman şunu savunmuşuz ve bu davada da bu ortaya çıkmıştır. Vatanseverler kuvvetler güç birliği, Kuvai Milliye derneği işte bu Müdafaa-i Hukuk falan gibi Atatürk’ü gibi adlarla bir takım dernekler kuruluyor. Bu dernekler başıbozuk dernekler, disiplinsiz bunların hepsi bugün ortaya çıkmıştır bakın işte bugünkü konuşmasında da bunların arasındaki efendim kargaşalıklar efendim diyaloglar her şey ortada bunlar başıbozuk dernekler yani suç yok.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Sayın Perinçek başıbozuk deme ya.”

Sanık Doğu Perinçek:”Benim görüşüm kardeşim.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Biz Kuvai Milliye için Allah’ın deriz ne başıbozuğu ya. Öyle söyleme başıbozuk maşıbozuk.”

Sanık Doğu Perinçek:”Ben öyle yazmışım, bön öyle.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Neyin başımız bozuk yani.”

Sanık Nusret Senem söz almadan konuştu:”Hüseyin bey ( bir kelime anlaşılamadı)”

Sanık Doğu Perinçek:”Peki Hikmet sen müdahale etme.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Ayıptır ya yapma sana saygı duyuyoruz yapma bunu başıbozuk, maşıbozuk neyin başıbozuk ya? Halkın başımı bozuk sayın reisim ya.”

Mahkeme Başkanı :”Tamam, tamam oturun, oturun.

Sanık Doğu Perinçek:”Zararı yok, yok.”

Mahkeme Başkanı :”Tamam otur tamam oturun, tamam oturun, oturun.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Kuvai Milliye’nin başı bozukmuş ya.”

Mahkeme Başkanı :”Düşüncesini söylüyor oturun.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Ayıptır ya.”

Mahkeme Başkanı :”Oturun.”

Sanık Doğu Perinçek:”Ben bugünkü düşüncemi söylemiyorum ben bunları 2003-2004 yılından itibaren yazmışım belirlemişim çünkü ben Türkiye’nin başına örülen çorabı görüyorum. Görmüşüm bu derneklerin hangi amaçlarla nerelerde kullanılacağını görmüşüm. Bunu başyazılarımda belirtmişim partinin program açıklamasının başına koymuşum bunların hepsini mahkemenize sundum ve bu görüşüm değişmiş değil kuvvetlenmiştir bugün.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”İnsanlığı kurtaracak insanlığı kendi yaptığınız insanlığı (5, 6 kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı :”Tamam oturun, oturuuun, oturun lütfen.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Müdahale edin sizde öyle diyorlar size müdahale edin ama.”

Mahkeme Başkanı :”Lütfen bağırttırmayınız.”

Sanık Doğu Perinçek:”Zararı yok ya.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu:”Sizin Sayın Reisim sizin, sizin ya sizin Kuvai Milliye ya.”



Mahkeme Başkanı :”Lütfen oturun, oturun, otur, oturun.”

Sanık Doğu Perinçek:”Şimdi yani ben sanığın bu infialini de haklı görüyorum yani her insan tabi kendini savunacak ben kişileri de suçlamıyorum. Bir suçta yok ortada bunu da söyleyeyim bir suç olmadığı kesin. Ama bu örülen senaryoda ve bu tertipte maalesef bu tür dernekler kullanılmıştır içindeki insanların dürüstlüğü, faziletleri ayrı bir konu. Onu söylüyor ve ben bunu o zamandan belirtmişim. Şimdi ben Vatanseverler kuvvetler güç birliği adını vererek belirtmişim Mersin mitingi ile ilgili açık bir başyazı yazmışım o da ayrı çok sayıda delili size sundum şimdi böyle gördüğüm dernekleri niçin destekleyeyim? Sonra ben bir siyasal partiyim. Siyasal parti dernek destekler mi? Bu birinci nokta. İkinci nokta Diyarbakır mitingi, o telefon görüşmesi doğrudur. Bana Sayın Taner Ünal telefon etmiştir katılmak istiyoruz bana o gün efendim Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül telefon etse veya Pensilvanya’dan efendim Fethullah hoca telefon etse dese ki biz Diyarbakır mitingine katılacağız büyük bir sevinç duyarım. Hatta onlar için özel koltuklar koydururum herkesin katılmasını isterim. Bunun suçla ne ilgisi var? Diyarbakır mitingi ile ilgili bütün belgeler getirildi iddiaların hepsinin gerçek dışı olduğu resmi belgelerle ortaya çıktı. Neydi o belgeler? Diyarbakır savcılığından, mahkemelerinden şu belgeler geldi valilikten hepsi birbirini doğruluyor dediler ki bu Diyarbakır mitingini İşçi partisi yapmıştır bir başka bir mitingi düzenleyen başka bir dernek yoktur. 2, Diyarbakır mitinginde İşçi Partisi genel başkanı, İşçi Partisi genel başkan yardımcısı Korgeneral Yaşar Mürdeci, Türk işi temsil eden Türk iş katılmıştır bakın biz inkar ediyor muyuz? Türk iş genel merkezden bildiri destekleyerek o mitingi desteklemiştir, katılmıştır ve bölge temsilcisi de gelmiş orda konuşma yapmıştır. Vatanseverler kuvvetler güç birliği gelmiş onu da memnuniyetle kaydediyorum. Ne güzel bir şey ama şunu söyleyeyim o miting o mitingden iki gün önce Genelkurmay Başkanlığı bu mitinge katılmayın diye bildiri yayınladı. Kara lekedir bu Yaşar Büyükanıt için orgeneral. Ama sizin kurduğunuz veyahut da yani iddianın kurduğu senaryo da neydi? İşte Türk ordusuyla, İşçi Partisi filan birleşip darbe yapıyordu veya işte devleti, hükümeti deviriyordu falan o senaryonun yanlış olduğu da çıktı. Genelkurmay Başkanlığı diyor ki Diyarbakır’da mitinge katılmayın. Şırnak’ta ADD’nin başında Şener Eruygur var. Niye o dinleme tutanaklarını koymuyorlar? Şener Eruygur’la da benim 2-3 tane telefon konuşmam var. Hepimiz aynı örgütün üyesiyiz. Şener Eruygur’a ben diyorum ki katılın Sayın komutanım katılın Sayın Tolon katılın Tolon’la kaç tane telefon konuşmamız var. Niye getirmiyorlar? Tolon’da, Eruygur’da o mitinge katılmadılar ha bakın ne dediler? Tolon’un şu sözü tarihe geçmiştir ben bunu televizyonlarda falan söyledim. Oranın sosyolojik yapısı efendim oranın sosyolojik yapısı oranın coğrafi yapısı nedeniyle katılmıyoruz. Bende dedim ki kardeşim ne coğrafyası ya? Türkiye değil mi orası? Başka bir ülke mi? iki, sosyolojik yapısı, biz bunları kendi milletimizden görmüyor muyuz? Hani biz aynı örgütün liderleriydik Tolon, Şener Eruygur, Doğu Perinçek müsaade edin Sayın Başkanım bunları savunma (bir kelime anlaşılmadı) söyleyeceğiz. Bakın ben konu dışı konuşmuyorum suç tanımı içinde konuşuyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Bir sorunuz falan var mı?”

Sanık Doğu Perinçek:”Beyanları almıyor musunuz şeyle ilgili sanığın konuşmaları ile ilgili kendimizi savunmayacak mıyız?”

Mahkeme Başkanı :”Yok size karşı herhangi bir şey söylemedi.”

Sanık Doğu Perinçek:”Olur mu efendim bakın Diyarbakır mitingi kat defa soru sordu savcılar.”

Mahkeme Başkanı :”Yok yok hani sizinle ilgili aleyhe her hangi bir şey, aleyhe ver hangi bir şey hiçbir şekilde söylemedi yani.”

Sanık Doğu Perinçek:”Ayakta tutmayalım diye efendim.”

Sanık Taner Ünal.”Hayır efendim ben gerçekten.”

Sanık Doğu Perinçek:”Şimdi efendim yani ben bir toz tozu bile kabul etmiyorum Sayın Başkanım tozu bile kabul etmiyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Yani o tozu da söylemedi o hakkınızda hiçbir şey söylemedi.”

Sanık Doğu Perinçek:”Olsun ben orda bir madem savcılar onu söylüyor bir toz gördüm orda o tozu bile düzelteceğim izin verin yani bu kadar uzatıyoruz ama Sayın Taner bey ayakta durmasın siz emrederseniz.”

Sanık Taner Ünal:”Hayır estağfurullah efendim estağfurullah efendim ne demek siz büyüğümsünüz.”

Mahkeme Başkanı :”Bekleyecek bu başka türlü olmaz.”

Sanık Doğu Perinçek:”Peki yok hayır efendim rica ediyorum Sayın Başkanımız.”

Sanık Taner Ünal:”Ben Yüksek bir heyetin huzurundayım ben 50 saatte dururum ayakta.”

Sanık Doğu Perinçek:”Bakın Şırnak komutanı Ahmet Yavuz tümgeneral kolordu komutanı Şırnak’tan bizim mitingimize 20 otobüs insan geliyordu. Ne yapıyoruz biz Kürdümüzü topluyoruz. Diyarbakır’da, PKK’ya karşı bayrağı ile İşçi Partisinden başka hangi parti yapabilir? Hiçbir parti yapamaz Genelkurmayda yapamaz. Genelkurmay Diyarbakır’da yapsın bakalım o mitingi, yapamaz. CHP yapamaz, MHP yapamaz bir tek İşçi Partisi yapar onun için bizi burda yargılıyorsunuz. Yani orada orda.”

Salonda söz almadan konuşmalar:”Söylesene, Kürt ( bir iki kelime anlaşılamadı)”

Sanık Doğu Perinçek:”Türk bayrağı Türkiye, Türkiye adına bir şey Türk, Kürt kardeşliği birliği olmasın oraları Barzanilere verilsin. Bizim buraya getirilmemizin bir tek sebebi budur. Ha şimdi Ahmet Yavuz o da galiba sanıklar arasında geçmeye başladı. Ergenekon’la ilgili bakın nereye geliyoruz çağırıyor bütün şeyleri efendim Şırnak’ta miting icat ediyor Diyarbakır mitingine İşçi partisinin katılmayacaksınız buradan otobüs kaldırmayacaksınız biz burda miting yapacağız. Genelkurmay Şırnak’ta mitingi icat ediyor bizim Diyarbakır mitingine katılımı düşürmek için. MHP’ye diyorlar ki sende Adana’da yap, Diyarbakır’ın doğusundakiler Şırnak’a katılsın Diyarbakır’ın batısındakiler Adana’ya katılsın Diyarbakır’daki vatanı milleti bu ne? Çünkü bir karar vermişler sağcılar MHP’ye oy versin, solcular CHP’ye. Yani vatanı milleti düşünen yok. E şimdi bunların hepsini siz bu iddiaları kurguları bozan şeyler, bozan şeyler. Keşke Genelkurmay Başkanı da vatansever bir zat olsaydı komutanı olsaydı da o mitinge karşı o tavrı almasaydı biz onlardan demiyoruz ki askerlerini sivil giyindir de yolla. Hiç olmazsa sabote etme. Bütün gelen belgeleri gördünüz Diyarbakır mitingi sloganlarını, şusunu busunu, savcı ne diyor? Hiçbir savcı gördünüz mü bir mitingi övsün suç yoktur der bırakır. Diyor ki miting muhteşem oldu, şahane oldu, çok güzel bir tebrik böyle bir kovuşturmaya yer olmayan kararı gördünüz mü? Çünkü adamların yüreği kabarmış emniyet müdürleri ağlıyor, emniyet müdürleri ağladı o mitingde burada dedi biz dedi Türk bayrağı görmüyorduk. Şimdi bakın ben size şunu söyleyeyim ben bugün giderim Diyarbakır’a çarşının içinde yanımda bir kişi olmadan sabahtan akşama kadar dolaşırım. Ama Tayyip Erdoğan dolaşamaz, Abdullah Gül dolaşamaz. Başka partilerin genel başkanları da dolaşamaz ben orada yanımda bir muhafız olmadan dükkan dükkan dolaşırım bana hiçbir şey olmaz. “

Söz almadan konuşmalar oldu:”Böyle korkut, ( bir kelime anlaşılamadı) doğuya gideceğiz doğuya.”

Sanık Doğu Perinçek:”Ha niye niye niye, niye niye niye çünkü sevdirmişim ben o halka kendimi, bu Türkiye için güzel bir şey değil mi? Türkiye bu bunları önümüzdeki dönem bunlara muhtaç değil mi? Türkiye bunlara muhtaç, getirmişsiniz buraya bizi efendim ben kendimi burada esir görüyorum. Emi açık söyleyeyim, ben tutuklu görmüyorum. Şimdi iki kilometre bayrak gelmedi öyle bir bayrak yok onu söyleyeyim gelse sevinirdik. iki kişi gelmiştir Vatansever Güç Birliğinden onu da söyleyeyim keşke 2000 kişi gelseydi bunun suçla bir ilgisi yok. Yani vatanseverlerin Türkiye için Türk bayrağı altında bir araya gelmesini suç diye göstermek bunların hepsi Amerikan senaryosunun yükledikleri görevler. Son nokta şimdi bakın Sayın benim için bu dava için çok önemli bir Görüm, Sayın Hüseyin Görüm biraz evvel bir şey söyledi dedi ki, o Taşdelen dosyasını dedi ben hazırladım Akaryakıt dosyası, nasıl hazırlamış onu bilmiyorum. O yüzden buraya atıldım dedi, şimdi ben dinleme tutanaklarının hepsini okudum. Bizim dava dosyasında orada ne var? Bolu’da 11 Nisan 2004 günü resmi dinleme tutanakları kanuni delil, Cüneyt Zapsu kardeşi Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül adına olduğunu söyleyerek emekli Korgeneral Altay Tokat ile bir görüşme yapıyor. 11 Nisan, 14 Nisan’daki dinleme tutanağında bu 3 gün sonra ki dinleme tutanağında da anlatıyorlar. O toplantıda AKP adına, AKP hükümeti adına Türk Silahlı Kuvvetleri içinde gizli bir istihbarat örgütü kurması, kendisine üç yüz beş yüz falan gizli ödenek tahsis edileceği, hatta MİT müsteşarı da icabında yapılacağı ve hükümet ile ordunun arasının açık olduğu hükümetin ordu içerisinde bir örgüt kurmak için Altay Tokat’a öneride bulunduğu uzun uzun anlatılıyor, biliyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı :”Bunları lütfen yarın, bunları yarın Cuma günü dinleyelim.”

Sanık Doğu Perinçek:”Bitiriyorum peki.”

Mahkeme Başkanı :”Bunları beraber lütfen.”

Sanık Doğu Perinçek:”Üç cümle, üç cümle. Bininci cümle, dinleme tutanaklarının devamında aynı Altay Tokat bu konuyu Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’le de görüşüyor bitti mi birinci cümle? İkinci cümle, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde gizli bir örgüt kuruyor. Gizli bir örgüt kuruyor dinleme tutanaklarında sizin dosyada. Üçüncü cümle işte bu Ergenekon davalarını yok Deniz Baykal’lara tertipleri şunları bunları hepsini o gizli örgüt üretiyor. Teşekkür ediyorum.”

Sanık Taner Ünal:”Bende teşekkür ederim Sayın genel başkanım.”

Sanık Doğu Perinçek:”Hüseyin Görüm’le bu yüzden hapiste.”

Sanık Erkut Ersoy söz istedi verildi:” Sayın Başkanım ve Sayın heyet benimde yüksek müsaadenizle birkaç sorum olacak. Sayın Ünal bugünkü celse haricinde beni herhangi bir yerde gördünüz mü acaba?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır.”

Sanık Erkut Ersoy:”İkinci sorumda şu, Sayın Karadağ ve Sayın Hüseyin Görüm’ü tanıdığınızı ifade ettiniz. Bunun dışında derneğe, dernek başkanısınız. Derneğe birçok gelen giden insan oluyor. Bu gelen giden insanlardan veya Sayın Karadağ’dan veya Hüseyin Görüm’den veya herhangi bir başka şahıstan herhangi bir zamanda benim istihbarat toplama görevi aldığımı veya herhangi bir şekilde bu ki adını saydığım kişilerden veya başka kişiden istihbarat toplamakla ilgili bir görev, talimat verildiğini duydunuz mu, şahit oldunuz mu?”

Sanık Taner Ünal:”Duymadım efendim.”

Sanık Erkut Ersoy:”Teşekkür ediyorum.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Müsaade ederseniz mahkemeniz aracılığıyla soru yöneltmek istiyorum. Sayın Ünal iddianame sayfa 112, 114’de iddia makamı Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketine Muzaffer Tekin’in kurduğunu iddia ediyor. Bu İddia doğru mudur, Muzaffer Tekin’i hiç Ankara’da dernek toplantısına katıldığını gördünüz mü?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır görmedim bu iddia gerçek dışıdır.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Teşekkür ederim. Yine iddianame sayfa 115’te savcı, Muzaffer Tekin’in Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin kuruluşuna önayak olduğunu ileri sürüyor. Daha önce kurduğunu burada önayak olduğunu iddia ediyor. Bu doğru mudur?”

Sanık Taner Ünal:”Gerçek dışıdır.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Teşekkür ederim. Yine iddianame sayfa 177’de iddia makamı bu defa Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketine emekli general Hasan Kundakçı, Taner Ünal, Levent Gürhan kurdu diyor. 112. sayfa da ise benim kurduğumu iddia ediyordu. Doğru olan hangisidir?”

Sanık Taner Ünal:”Sizin kurduğunuzla iddia gerçek dışıdır efendim.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Peki teşekkür ederim. İddianame sayfa 189’da iddia makamı Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi yöneticileri ile irtibatlı olduğumu iddia ediyor. Muzaffer Tekin siz dahil diğer yöneticiler ile irtibata geçti mi, buna tanık oldunuz mu?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır kesinlikle olmadım efendim.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Teşekkür ederim. İddianame sayfa 210-211’de dolandırıcılıktan hapishaneye girdiğini basından öğrendiğim Zihni Çakır her ne hikmetse ki Sayın Başkanım iddia makamının bütün tanıkları dolandırıcı çıktı. Talip Karlıbel’de dolandırıcılıktan Almanya’da şeyi tespit edildi, suçu. Zihni Çakır Muzaffer Tekin’i Taner Ünal ile görüşmelerinden tanıdığını söylüyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz, bu ifade doğru mudur?”

Sanık Taner Ünal:”Kesinlikle yalandır ben bunları uzun uzun yüksek heyete arz ettim.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Bende size Tekirdağ’dan arz etim kitabından da dökümler Sayın Başkanım o gün söylediklerimle bugün söylediklerim bire bir aynı. İddianame sayfa 909’da yine Zihni Çakır, Muzaffer Tekin’i Taner Ünal ile görüşmelerinden tanıdığını ifade ediyor ve Muzaffer Tekin’e Taner Ünal’ın Dikmen’deki ofisinde 5-6 defa samimi olarak görüşürken gördüğünü ifade ediyor. Zihni Çakır’ın bu ifadesi doğru mudur? Ben Muzaffer Tekin bahse konu ofisinize hiç geldim mi?”

Sanık Taner Ünal:”Bizim böyle bir ofisimiz olmamıştır Şekerbank üstü diye geçiyor orda bu ifade tamamıyla külliyen yalandır.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Teşekkür ederim. İddianame sayfa 2142, yine iddia makamı ısrarla Muzaffer Tekin Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketini yönlendirdiğini iddia ediyor bu konuyu açıklar mısınız? Bu iddia doğru mudur?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır efendim tamamıyla yalandır.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Teşekkür ederim. İddianame sayfa 2254, savcı burada da yapmış olduğu hukuki değerlendirmede ki hukuk girince çok önem kazandığı için bir daha yeniliyorum hukuki değerlendirmede Muzaffer Tekin’in Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi oluşumuna önayak olduğuna bir kez de hukuki olarak karar veriyor. Sizce bu tespitin gerçekten hukuki bir dayanağı var mıdır?”

Sanık Taner Ünal:”Tabi onu Yüksek heyetimiz karar verecek ben bunu karar vermek noktasında değilim ama benim bir tanık veyahut da bir sanık olarak konuyla ilgili kesinlikle Muzaffer Tekin’in hiçbir şekilde efendim bizim derneğimizin kuruluşunda şunun da, bunun da veya daha önceki bir görüşmemiz gibi bir durum söz konusu olmamıştır. Kendisini işte uzun uzun anlattım 13 Mart’ta beni tebrike geldi filan hepsini anlattım.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Anlaşıldı teşekkür ederim.”

Sanık Taner Ünal:”Ben bunu basın önünde de söyledim.”

Sanık Muzaffer Tekin:”İddianame sayfa 2426 Ali Kutlu’yu tanıyor musunuz?”

Sanık Taner Ünal:”Evet tanıyorum.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Ali Kutlu beni Ankara’da hiçbir toplantıda görmediğini ifade ediyor. Sizde aynı beyanda bulundunuz. Bende sizlerin ifade ettiği gibi Ankara’da Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin hiçbir toplantısına katılmadığım gibi tesadüfen de bu dernek ile ilgili hiç kimseyle yine Ankara’da bir araya gelmedim. Emekli General Hasan Kundakçı ile beni hiçbir arada gördünüz mü?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Kendisine asker olmam sıfatıyla mahiyetinde çalışmadım, tanıyorum. Yani gıyabında tanıyorum. Emekli General Alaaddin Parmaksız ile beni bir arada gördünüz mü?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır efendim.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Kendisine yine basından tanıyorum asker olması hesabiyle. Sizinle Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin amacı, hedefleri, ideolojisi vesaire gibi bir fikir alışverişinde bulunduk mu?”

Sanık Taner Ünal:” Hayır

Sanık Muzaffer Tekin:”Dün yapmış olduğunuz savunmanızdaki soruları dün hazırlamıştım bugün netleşti yanlış anlamadı isem diyordum Alparslan Arslan, Taner Ünal’ın adamı dediğimi ifade ettiniz. Doğru anlamışım.”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi bunlar ben bunu sorgu tutanağından mı söylediler, nasıl söylediler yani ben nasıl oldu ben pek anlamadım şimdi.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Evet, bende ilk defa bu ifadeyi duydum buna nerden kanaat getirdiğinizi soracaktım ben böyle bir ifade de bulunmadım.”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi şöyle Sayın Başkanım durumu arz edeyim, bunlar telefon konuşmaları o gün için gazetenin birisi gazeteler maniplasyon amaçlı sürekli haber üretiyorlar. O görüşmeyi yaptığımız sırada Sayın Muzaffer Tekin’in bir gazetede görüşmesi vardı bu konuyla ilgili de bir takım gazetelerde bir takım yorumlar vardı. Ben bunları okuyunca bununla ilgili bir serzenişte bulundum yani bu adamı filan diye ben mahkemeye beyanda bulunmadım bu bir telefon görüşmesidir ve orda şikayet ediyorum niye böyle Sayın Muzaffer Tekin demiş olabilir gibi şikayetim söz konusudur. Yani bir şeyim söz konusu değil ama demedim dediniz,.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Sayın Başkanım şöyle ifade edeceğim.”

Sanık Taner Ünal:”Evet”

Sanık Muzaffer Tekin:”Hayır öyle bir beyanda bulunmadım yalnız Ankara’da ısrarla vali Erol Çakır öğretmen evindeki toplantıda Alparslan Arslan’ın olup olmadığını soruyorlar. Bende dedim ki olabilir dedim görmüş olabilirim ama net bir şey söylemedim onu da önüme bir kaset getirir vesaire mahcup olmayayım. Çünkü yani gelen herkesi takip etme imkanınız yok. Neticede burda Hüseyin Görüm gelmediğini kesin bir dille ifade etti bende gelmediğine kaniim yani budur.

Sanık Taner Ünal:”Emniyet zaten o kaseti inceledi efendim bütünüyle.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Bu ifade belki çarpıtılarak basında kullanılmış ben onu söylemedim öyle bir ifadem yok. Yine Başkanım müsaadenizle, aracılığınızla yöneltmek istiyorum. Türkeli dergisinde herhangi bir yazım çıktı mı veya yazı yazmak için talepte bulundum mu?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır”

Sanık Muzaffer Tekin:”Yine Fikri Karadağ’a talimat verdiğim iddia edildi. Şimdi bu kanıya nereden sahip oldunuz, sizinde beyanlarınıza göre 2 kez karşılaşıyoruz biraz sonra onu arz edeceğim orduevi olayını bir kez ayakta kutladım Sezar’ın hakkı Sezar’a niye kutladığımı da arz edeyim Başkanım. O gün konuşmada arka sıradan genç bir çocuk Kürtlerle ilgili burda bahsettiği kucaklayacağız, hepimiz kardeşiz konuşma yaparken biri fırladı benim ailemden şehit var vesaire belki hatırlarlar Taner Beyde dedi ki, biz hepimiz kardeşiz biz bunu başarırsak dedi bu ülkede yaşarız filan öyle bir detayına girmeyeceğim. Onun için sizi kutluyorum dedim ayakta bu görüşme oldu. Orduevine biraz sonra geleceğim bunun haricinde de bir defa Hüseyin Görüm’ün mekanında bir kuru fasulye partimiz var o örgüt şeyi diye sıkça yansıtılıyor. Siz aradınız Hüseyin Görüm hemen sizinle görüştükten sonra bana verdi nezaketten nasılsınız Muzaffer Bey şu bu işte desteklerinizi bekliyoruz od benim verdiği ifade aynen öyledir.”

Sanık Taner Ünal:”Hatırlamıyorum, evet tabi (bir iki kelime anlaşılmadı).”

Sanık Muzaffer Tekin:”Siz hatırlamazsınız şimdi Cumhurbaşkanını bin kişi arar Sayın Başkanım hatırlamaz ama onu arayanlar hatırlar o öyle.”

Sanık Taner Ünal:”Hayır estağfurullah, estağfurullah, çok estağfurullah o makamda öyle bir şey söz konusu değil de inanın o günlerde binlerce kişi ile konuşuyorum. O ona telefon veriyor, o ona telefon veriyor.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Ben Sayın başkanım konuya geliyorum. Fikri Karadağ nasıl benden talimat alıyorsa ki Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketine başkan yardımcısı olmuş benim haberim yok. Telefonla öğrendim sonra o Hüseyin Görüm olayında. İkincisi, yine nasıl talimat alıyor benden Kuvai Milliye hareketini kuruyor yine ondan haberim yok. Bunlara da tavır koyduğum için zaten şeye kadar görüşmedim yüzüne de söyledim. Bu fikrinizi lütfen.”

Sanık Taner Ünal:”Şimdi Sayın Başkanım ben dün bu konuları hepsini Yüksek heyetinize arz ettim. Şimdi o günkü bulunduğumuz İçişleri bakanlığı sorgusu var büyük bir baskı altındayız. Her taraftan bir takım saldırılarla karşı karşıyayız yoğun bir şey var yani bir kaos ve karmaşa ortamı yaratılmaya çalışılıyor derneğin etrafında ben o gün için bir takım şeyleri söyledim ama bunlar bu gün dün defalarca söyledim ve kesinlikle şunu da ifade ettim. Ben suçlamayacak olsam Halit Bozkurt’u suçlamam. Muzaffer Tekin’le ilgili ama şimdi hiç kimsenin vebalini taşımak istemiyorum yani zaten yaşayacağımız kadar yaşadık belli yaşlara geldik biz yaşlı insanlarız. Şimdi yarın Allah’ın huzuruna çıktığımızda bir ilahi adalet günü olacaksa o ilahi adalet günündü iftira ile gitmek istemem. O gün için yargıydı inanmıyorum.”

Mahkeme Başkanı :”E iki sene önce niye o iftirayı ettin madem öyle?”

Sanık Taner Ünal:”Efendim.”

Mahkeme Başkanı :”İki sene önce niye onu söyledin?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır o bir yargı şimdi.”

Mahkeme Başkanı :”Şimdi mi yaşlandın yani o zaman aklına gelmedi mi öbür taraf?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır şimdi o günkü gerginlikle biz bunların böyle mahkemelerde huzura geleceğini bu olayların bu noktalara kadar.”

Mahkeme Başkanı :”Gerginlikle ne alakası var kişiler hakkında beyanda bulunmak?”

Sanık Taner Ünal:”Efendim.”

Mahkeme Başkanı :” Gerginlikle ne alakası var kişiler hakkında beyanda.”

Sanık Taner Ünal:”O sorgularında nasıl yapıldığını anlattık efendim.”

Mahkeme Başkanı :”Yok tanımıyorum dersin, yapmadı dersin.”

Sanık Taner Ünal:”Hayır hayır şimdi Yasin, Alparslan diyor bu şekilde dedi diyor ondan istifade evet diyorum dediyse doğrudur diyorum. Hızlı hızlı hızlandırılmış şekilde geçiyor olay yani bu bizim sonradan bir şey itiraz ediyorum diyor ki Sayın savcıya anlatırsınız böyle bir gergin ortamda hadi sorguyu bitirelim, hadi sorguyu bitirelim maniplasyonu ile hızlandırılmış bir şekilde yazılmış şeyler bunlar.”

Mahkeme Başkanı :”Maniplasyonu bildiğiniz söylediniz. Yani o telefon görüşmelerinizde anlattınız onları yani o işte acemi sayılmazsınız.”

Sanık Taner Ünal:”Sayın Başkanım şimdi bakın Sayın Perinçek bir şey söyledi şimdi Sayın Perinçek bir şey söyledi şu kadar saattir ayaktasınız. Şimdi sorgu dediğimiz şey çok farklı bir şey 80-90 saat sürekli olarak bir baskı altında.”

Mahkeme Başkanı :”Yorulduysanız ara veririz.”

Sanık Taner Ünal:”Hayır hayır yorulmadım kesinlikle.”

Mahkeme Başkanı :”Her zaman söylüyoruz bunu bizi yani ikaz etmeniz yeter.”

Sanık Taner Ünal:”Yüksek heyetinize hayır hayır söyledi şimdi neden kesinlikle yorumladı böyle bir şey değil Yüksek heyetinizin zaman harcadığı içinde çok çok teşekkür ediyorum zaman ayırıyorsunuz çok teşekkür ederim kıymetli zamanınızı harcıyorsunuz. Şimdi bu baskı ortamında bazı şeşler artık öyle bir şey oluyor ki sorgu sırasındasınız önünüzdeki daktilo, insanlar gidip gelmeye başlıyor. Bir şey ediyor bu bunu demiş diyor doğru mudur diyor ya size söylemiştir diyorum ona da ordan geçiyor evet diyor işte böyle olmuştur. Doğru mu diyor? Doğru diyorsun hemen ordan bir cümle geçiyor yani bu gün için ben bunları sonradan çok üzüldüm bu konuda yani kesinlikle.”

Mahkeme Başkanı :”Orada doğru, yanlış demiyorsunuz o anlatımlarda detay anlatıyorsunuz.”

Sanık Taner Ünal:”Detay anlatma yok Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı :”Nasıl ne var?”

Sanık Taner Ünal:”Hayır efendim orda bakın şey bu konula.”

Mahkeme Başkanı :”Baktım onlara çok iyi baktım.”

Sanık Taner Ünal:”Evet, evet. Detay anlatma değil Muzaffer Tekin’le diyorum.”

Mahkeme Başkanı :”Sadece Muzaffer Tekin için söylemiyorum oradaki anlatımlarınız şimdi kabul etmediğiniz birçok anlatım var öyle.”

Sanık Taner Ünal:”Hayır kabul etmediğim anlatım bir iki tanedir. Öyle çok değil.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Devam edeyim mi Başkanım müsaadenizle?”

Mahkeme Başkanı :”Buyurun, buyurun”

Sanık Muzaffer Tekin:”Soru uzun olacak dikkatle dinlerseniz benim gerek kendi ifadelerim gerekse sizin beyanlarınızdan derneğinizle organik bir bağım olmadığı gibi çok kısa bir süre izledikten sonra da bu hareketi bana İstanbul’a tanıtın insanlar ile ayrıldık yani derneğinizi ben terk ettim. Ayrıca da hiçbir zaman derneğinize talip olmadım dernek bana geldi. Böyle olmasına rağmen sizinle bir diyalogum bulunmamasına rağmen, Muzaffer Tekin teşkilatlara sokulmasın karanlık ilişkiler içerisinde ifadenizi açar mısınız, benimle ilgili kimden, ne derece somut bir bilgiye ulaştınız veya derneğinizle ilgili bir tasarrufumu mu gördünüz?”

Sanık Taner Ünal:”Ne söyleyeyim Başkanım ben bunlara defalarca cevap verdim yani ne diyeyim dedim defalarca yani bunlar o günkü kanaat ve yargılarımla olan şeylerdi ama sonradan düşündüm.”

Mahkeme Başkanı :”Gördünüz mü bak evet hayır değil yani.”

Sanık Taner Ünal:”Evet, evet sonradan düşündüm bu arkadaşlarımızın bize derneğimize katılmak istediyse de gerçekten samimiyetle, hüsnüniyetle katılmış olabileceklerini yani öyle bir şey ki o kadar çok provokasyonla ve komployla karşılaşıyorsunuz ondan sonra herkesle ilgili bir şey ve birinle telefonla konuşuyorsunuz bunu. O telefonla konuşmanız sanki kesin bir yargınızmış gibi oturuyor önüne koyuluyor. Evet diyorsunuz sizde bunu dedim diyorsunuz dediniz mi diyor dedim. İşte böyle böyle demiştir diye yazıyor ondan sonra sanki bunları biz böyle çok önemli ciddi ifadeler vermişiz. Bunlar çokça yani bunlar aslında mahalle dedikodusu gibi bir şey ama burda çok ciddi yargılama konusu oluyor.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Bu ifadeler beni örgüt yöneticisi yaptı da onun için yani beni hayıtımda.”

Sanık Taner Ünal:”Evet ama evet Sayın Başkanım şimdi Muzaffer Tekin muhakkak ki çok şahsiyetli çok beyefendi bir insan. Ben kendisi ile ilgili yargılarımı Danıştay cinayeti sırasında ben benimle ilgili bir takım ifadeler ortaya çıkınca hemen basının huzuruna çıktım. Orda süreli Muzaffer Tekin sordular bana. Kanaatiniz nedir? İşte basın durmadan soruyor. Orda da söyledim Muzaffer benim gördüğüm Muzaffer Tekin çok beyefendi çok saygın bir insandır. Kesinlikle ve kesinlikle böyle benim kanaatim böyle bir olaya karışacağına ben kesinlikle ihtimal vermiyorum. Yani kendisi o zaman tutukluydu ben 4 gün basın toplantısı yaptım, 4 gün kendisini övdüm, ben övdükçe de beni suçladılar. Muhakkak dediler Muzaffer Tekin’le bir ilgisi var ki öyle söylüyor ben o zamanda da bunu içimdeki yargı olarak söyledim. Yani Allah’ın huzurunda bir şey olmasın diye ama diğeri benim özel bir konuşma mesela birisinle bir konuşma yapıyorum bir şeyler söylüyorum e bu şey yapılıyor. İnsanın aslında mahremiyeti vardır.”

Mahkeme Başkanı :”İçeriği doğru değil mi, mi diyorsunuz?”

Sanık Taner Ünal:”Değil efendim tabi efendim kesinlikle.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Anlaşıldı Başkanım.”

Sanık Taner Ünal:”Mahremiyettir bunlar.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Sayın başkanım sorumun başına şey olacak bu konu mutlaka iletmem lazım çok kısa şimdi bana yemek getiren mahkumlar bile soruyorlar diyorlar ki niçin bu kadar siyasi iktidar sizinle uğraşıyor bu kin ne? Bu gün öğrendim, şimdi ben gıyabımda Cumhurbaşkanlığına aday olursam Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde de apar topar bizi içeri atarlar. Şimdi ben bu Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir şey sormak istiyorum. Şimdi ben gıyabımda Cumhurbaşkanı olmuşum. Benim gıyabımda gelişen bu haberlerin somut kanyağı nedir? Çünkü ben hayatımın hiçbir döneminde bırakın gayri yasal, yasal bir sivil toplum örgüt lideri değil içinde bile faaliyette bulunmadım. Siz bu bilgileri benim Cumhurbaşkanlığı olacağım bilgilerine nereden aldınız, bunu sorguladınız mı? Bu abuk sabuk konuşmaların derinliğine indiniz mi, amacı nedir? Bunu lütfen şey yapın.”

Sanık Taner Ünal:”Efendim defalarca arz ediyorum şimdi bunu Yasin Alparslan söylemiştir. Yasin Alparslan diyorlar.”

Sanık Muzaffer Tekin:”İlk defa duydum Başkanım Cumhurbaşkanı olacağımı.”

Sanık Taner Ünal:”Evet Yasin Alparslan ifadesinde böyle diyorlar bu kişiyle telefon görüşmesi de aynı şekildedir. Yasin Alparslan diyorlar görüştü ne diyorsunuz? Evet diyorum böyle bir şey söyledi diyorum onu da aynı şekilde evet diyorum böyle bir şey söyledi diyorum. Sizin görüşünüz, e diyorum bir görüşüm yok işte tamam bunu demiştir, evet demiştir. Yani bunlar çok aşırı amacını aşan bir şekilde sorgu tutanaklarına geçti. Yani o şeyde de biz bunları karambole geldi yani bu kesinlikle öyle bir şey söz konusu değildir öyle.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Ama çok ciddi buralara geldi bakın iddianamelere girdi.”

Sanık Taner Ünal:”Evet ama yani efendim bakın şöyle söylüyorum şimdi ben vicdansız Allah korkusu olmayan bir adam olsam kendimi korumak için evet demiştir derim evet doğrudur derim ama kesinlikle ve kesinlikle böyle bir şeye inanmıyorum böyle bir şey denmemiştir. Ben zaten bana diyorlar şey diyorlar Yasin Alparslan böyle dedi filan şekliyle soruldu evet dedim söylenmiştir dedim. Bana söylemiştir söyledi Yasin Alparslan dedikodu bunlar insanların arasında.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Aslı yok Başkanım.”

Sanık Taner Ünal:”Ama dedikodular sanki bu şeylerde dedikodular, konuşmalar onun ona dediği şunun şuna dediği bunun buna dediği burda sanki bir yargı kararıymış gibi bir şeymiş gibi ortaya çıkıyor.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Aslı yok çünkü birde.”

Sanık Taner Ünal:”Yanlış anlaşılmalardan dolayı Yüksek heyetinizden ve sanıktan özür diliyorum efendim.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Birde şu var Sayın Başkanım şimdi darbe yapan devlet başkanı olur.”

Sanık Taner Ünal:”Evet tabi canım yani.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Halk iradesiyle gelen Cumhurbaşkanı cumhurun başkanı ben soyunur Cumhurbaşkanı olurum ama darbeyle gelmem onu yazan.”

Sanık Taner Ünal:”İnşallah olursunuz.”

Sanık Muzaffer Tekin:”İddianame diye Sayın Başkanım bakın iddianame 89 şube müdürlüğümüzce iddianame 1046 şube müdürlüğümüzce bize derlerdi ki gençken polis fezlekesi ile adamı ipe götürürler ipten alırlar. İşte polis hazırlamış Sayın savcılarımızda çok yoğun olduğu için onlara itibar etmişler aynen girmiş. İftira atmadım ben kimseye Sayın Başkanım şimdi çok kısa bazı açıklamam gereken konular var sorularım bitti. Ordu evinde görüşme hazırlıklı bir görüşme değil spontane gelişmiştir biz öğle yemeği yedik ki 14 suları İbrahim Görüm aradı Fikri Karadağ’ı karşıdayız dedi bizde dedik Kalender yakın bir minibüs yanılmıyorsam minibüsle geldiler ve ben kendim selfservis gittim yemek olsa planlı yemeğe davet ederiz çay, kek vesaire bir şeyler ikram ettim ordu evindeki hadise budur. Ordu evine herkes girer mi? Şu bir asker kökenli kişi ransayman olursa günlük misafir statüsüyle alınır, girer, çıkar öyle çok kısa bir şey olmuştur. İkincisi o bayraklı yere beraber gittiğimizi hatırlamıyorum şimdi bayraklı, bayraklı deyince garnizon zannediyor şeyler savcılar başkanım o bayraklı dediği yer.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu anlaşılmadı.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Biliyorum kardeşim o, bu gün uluslar arası çok büyük bir iş sahasında çalışan bir iş adımının yeri şömine barbekü üzerinde Uzakdoğu’dan Amerika ordan geçerken kahve içelim diye gittik bir kısa şeydir ve ayrınıldı olay bu bayrak. Diğeri, ben iddia Taner Ünal beyin VKGB hareketi ile ilgili söylediklerimin birebir hepsinin arkasındayım benim söylediklerim hepsi doğru yalnız biri hariç küfürleşme olayı Taner böyle olmadı. Ben burda bu hadiseden koptuğum zaman şimdi ben yanlış mı yapmışım Sayın Başkanım Değerli Heyet? Şimdi arkadaş anlatıyor Everest’in tepesinde Taner Ünal orda anlattı bize. Sonra aradan zaman geçiyor ta eteklerine yuvarlamış kardeşim böyle önemli bir davada siz yolunuza dedim kimseye de hareket falan değil benim Taner beyle ilgili tespitlerim benim değil bana yansıtılan Nihat Gürkan söyledi arkadaşım söyledi. Şimdi bu küfürleşme hadisesi de bitti olay. İbrahim Özcan, Hüseyin Görüm gitmişler bir gün bir telefon ağzından burnundan ateş saçıyor arkadaşımız küfür kafi bir dakika dedim ya telefonda küfür etme 3 gün önce yüzüne baktığın adımın filan daha şey arkadan da Taner beyin sesi geliyor tamam Başkanım formatlıyor söylüyor. Senin Başkanına da sana da dedim ama gıyabınızda dedim telefonu kapattım bu arkadaşlarla görüşmememe rağmen gelin kardeşim dedim büroma. Sizin hakkınızda böyle böyle ithamlar var bende sizle arkadaşlık yaptım ama gördüm sizin öyle bir şeyiniz yok. Ayağınızda ayakkabınız yok sırtınızda ceket bir aydır aynı şeyle dolaşıyor konuda odur sizinle direk küfürleşme hadisesi olmadı.”

Sanık Taner Ünal:”Yok efendim olmamıştır.”

Sanık Muzaffer Tekin:”Son hadise son olarak Sayın Başkanım, kendime ait değil bir kitaptan alıntı yaptım tarihi bir söz özellikle de savcılarımıza şimdi Gladyo, bugün Ergenekon adı altında sanal bir örgütü mü destekliyor, onun mu arkasında? Yoksa güya Ergenekon’u tasfiye edeceğiz diye Türkiye Cumhuriyetini ve Kemalist devrimi tasfiye edenlerin, etmek isteyenlerin mi arkasında şu tarihi cümle cevabında bizim niçin burada olduğumuzu ortaya koyuyor teşekkür ederim sağ olun Başkanım.”

Mahkeme Başkanı :”Sizin ne kadar var, var sürecek mi epeyce sizin?”

Sanık Oktay Yıldırım:” Bir düzeltme yapayım efendim 10 saniye bile sürmez en fazla.”

Mahkeme Başkanı :”Peki, peki

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”( 4-5 kelime anlaşılamadı) yarın tatil efendim.”

Sanık Oktay Yıldırım:”Peki çok kısa Sayın Başkanım yarın tatil yani 2 cümle. Bir şu Şile’de dergi, tüzük falan dağıtıldı dedi Sayın savcı Taşkın, öyle bir şey olmadı ben ordaydım en azından ben ordayken olmadı ben gittim sonrasını bilmiyorum ama olmadı. Olsaydı bana da bir dergi verirlerdi herhalde onu nerden şey yaptı bilmiyorum bir bu. İkincisi, Zihni Çakır ben yazdığı kitapta fotoğrafımı basarak fotoğrafımın altına emekli astsubay Oktay Yıldırım Ergenekon’dan ve Danıştay’dan ömür boyu hapse mahkum oldu diye yazarak kitabını alan bir adamdır. Hakkında açılmış davalarımız vardır mahkemeler kendisine ulaşamamaktadır efendim. Mahkeme ilamları kendisine gitmemektedir yeri belli değildir. Son şeyde şununla ilgili heyetinizin dikkatini çekmek istiyorum. Savcılar dediler ki çok garip bir şekilde açık yüreklilikle bu sorular suçlama içermiyor ama biz yinede soracağız istirham ediyorum bu cümle kurulduktan sonra sorulan sorularla ilgili yarın yeni bir dava açmasınlar, açacaklarsa lütfen bunu açık yüreklilikle söylesinler bilmediğimiz bir soruşturma var da ona delil topluyorlarsa onu da heyetinizin takdirine bırakıyorum bunun başka bir anlamı yoktur. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı :”Mehmet Zekeriya sizin var mı sorularınız?”

Saatin 19:15 olması karşısında sanığın çapraz sorgu işlemine bugünkü oturuma mahsus olmak üzere son verildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Oturuma 20 Mayıs 2010 günü saat 09:00’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara verilmesine oy birliği ile karar verildi. 18.05.2010



BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KATİP 128002


Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin