Mahkeme Başkanı Köksal Şengün Üye Hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan Mahkeme Heyeti tarafından 18. 12. 2009 tarihli oturum açıldı



Yüklə 0,68 Mb.
səhifə7/9
tarix18.01.2019
ölçüsü0,68 Mb.
#100634
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Sanık Cengiz Köylü söz istedi, verildi:” Başkanım sayın üyeler, ilk önce saygılarımı sunuyorum. Müsaade ederseniz daha önce yazılı başvurmuştum talebimle esas olan hususları kısa bilgisayarda arz etmek istiyorum. Malumunuz evimde otururken görevimin başında karargah evleri diye adlandırılan bir iftirayla, bu iftiranın da MİT müsteşarlığı tarafından doğruluğu teyit edilmeden, araştırılmadan Genelkurmay Başkanlığına sunulmasından tam 21 ay sonra tutuklandım ve yaklaşık 1 senedir tutukluyum. Sayın başkanım karargah evleri bilgi notunu 29 Mart 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına gönderilmiş yani resmi yazışmalarda kapak yazısı çok önemlidir bunu tarafınızdan talep ettim fakat böyle bir kapak yazısı yok devam edelim ikinci slayt, bu karargah evleri işte iddiaları içermesi nedeniyle muvazzaf asker şahıslarla ilgili iddiaları büyütebilir miyiz acaba tam böyle, içermesi nedeniyle 29 Mart 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına elden sunulmuş. Sunulurken neler denildi, içeriğiyle ilgili neler aktarıldı bunu bilemiyoruz ayrıca hiçbir şekilde de belge üzerinde imza da yok, ne zaman hazırlandığı da belli değil. Bir sonraki slayta geçelim. Evet, işte bu iftiranın içerisinde bir öncekine, bir öncekine yukarı çıkalım evet. Gördüğünüz gibi ismim rast gele konulmuş. Belgenin içerisine baktığımızda yani terörle ilgili de değil en sonunda sonuç denilmiş bu bir düşünce kuruluşudur denilmiş. Slaytta kalalım. Ben burada sadece başkanım şu kırmızıyla işaretlediğim kişileri tanıyorum. Örneğin Yavuz Göker denilen albayım benim komutanımdır benim altıma yazılmış. Turan Toker, kendisi öğretim elemanıdır Kaymakçıoğlu öğretim elemanıdır. Diğer öğrenci subaylar şu anda kendisi hepsi pilot kurmay yarbaydır çok önemli görevlerde görev yapıyorlar hepsi. Kendileriyle bir telefon irtibatım dahi yoktur. Bu şemada yer alan herkesin ek klasörlerde savunmaları var başkanım. Yani bir kez zaman ayırıp o ifadeleri okumanızı talep ediyorum. Çünkü o kadar içler acısı ki bu insanların düştüğü durum. Bu insanların hiçbiri beni tanımıyor başkanım. En tepede yer alan İbrahim Aslan denilen şahıs bir cenaze imamı. Metrocity’de AVM diye belirtilmiş gidiyorlar oraya bakıyorlar burada çalışmadığı gözüküyor. Kendisi garibanın teki. Yani birazdan değineceğim bu komplonun bir elebaşısını bulamamışlar bunu göstermelik hayali bir lider olarak saptamışlar. Ve bu şemada ismi alan ismi yer alan hiçbir kimse alevi kesimden dedeyi tanımıyor. Hiçbir kimse Yenibosna cem evine gitmemiş, hiçbir kimsenin de Balaban aşiretini tanımıyor ve telefon irtibatları da yok. Örneğin ben benim altımda gözüken hava harp okulundaki öğrencileri ve subayların hiçbirini tanımıyorum başkanım. Bir telefon görüşmem dahi yok bunlarla. Yani 85 yılında hava harp okulundan mezun oldum. İnanın 85 yılından beri o hava harp okulunun ne yakınından geçtim ne nizamiyesinden girdim. Yani benim buradaki bilgi notunu okuduğunuzda suçum ne biliyor musunuz başkanım? Yani terör örgütü kurmak veya yönetmekle suçlanıyorum sadece o harp akademilerinde altta kalan beş tane kurmay pilot yarbaya sınavlarında yardım etmişim. Halbuki hiçbiri de beni tanımıyor derslerine girmedim bunlar akademiyi kazandığında ben Amerika’da bir yıl süreyle görevdeyim. Devam edelim. Bakınız İ. Yaşar Hacısalihoğlu var kendisi on yıldır akademide ders veriyor başkanım. Yani bu raporun düzenlendiği üç, üçüncü ayın 2007’nin üçüncü ayına kadar dört defa telefon görüşmem var. Bunlarda kendisinin verdiği derslerle ilgili. Daha önce hiçbir şekilde bu görüştüğüm insanların hiçbirini tanımıyorum. Hiçbir yerde yani subaylarda dahil o Yavuz Göker, Turan Toker, Kaymakçıoğlu dahil ben Amerika’dan döndükten sonra bu göreve atandım. 2006’nın Ağustosunda başladım işte bir hoş geldin dediler. Yılbaşında ve bayramda çekmiş oldukları mesajlar var. Diğer öğrencileri hiç tanımıyorum sadece Selim Özmen denen en sondaki kişiyi Kayseri’ye birlikte atandıktan sonra birbirimizi tanıdık ve tarihlerden sonra bir yıl sonradan telefon irtibatımız gözüküyor. Devam edelim. Başkanım bu belgeyle ilgili sizin aracılığıyla MİT müsteşarlığına dört tane soru yönelttik. Daha önce kısaca değinmiştim ama bu soruları görmeden MİT’in yazmış olduğu yazılardaki hususları anlamak gerçekten zor. Devam edelim. Bakınız işçi parti karargah evlerine ilişkin bilgilerin müsteşarlığınıza hangi tarihte kimler tarafından ne şekilde gönderildi diye bir soru sordum. Vermiş olduğu cevap ilişkin hususlar muhtelif ham bilgilerin ön incelemesi neticesinden hazırlanmış, yasa gereği ilgili kuruluşlara intikal etmiştir. Muvazzaf askerler hakkında önemli iddialar içeren bilgiler teyidi beklenilmeden sunulmuştur diyor. Ben hangi tarihte diyorum bir tarih vermiyor bana. Kim gönderdi diyorum onu da belirtmiyor MİT müsteşarlığı nasıl gönderdi o da yok başkanım. Devam edelim. Daha sonra işçi parti karargah evleri bilgi notunda yer alan faaliyetlerin ne zaman, nerede, kimlerle yapıldığına ilişkin bilgi ve delillerin neler olduğu çünkü raporu defalarca okuyorum somut hiçbir şey yok bana deseler ki şu gün şuraya gittin cem evine gittin dese şu gün işte harp okulunda, hava harp okuluna gittin şu öğrencilerle şu şahısla konuştun deseler ben planlı bir programlı biriyim yani mutlaka bunu ispat ederim. Yani böyle de bir şey yok verdiği cevap ne zaman, nerede, kimlerle yapıldığına ilişkin bilgiler bilgi notunda yer alan hususlarla sınırlıdır diyor. Yani ben nasıl savunacağım burada yani kuru iftiralar karşısında. Öyle bir sıkıntı var. Devam edelim. Müsteşarlığınızda oluşan bu bilgiler hakkında karargah evlerinin iddia olunan Ergenekon terör örgütüyle bağlantısı olduğuna ilişkin bilgilerin mevcut olup olmadığı, ben bu davada gerçekten kimseyi tanımıyorum. Bir Erol Manisalı hocamızı tanıyorum o da öğretmen anabilim dalı Başkanlığı görevim esnasında iki defa derse davet ettim bu da komutanlık emirleri gereği yıllık planda. onun dışında bu davada yargılanın hiçbir insanların hiçbirini tanımıyorum. Bu olaylar olduğunda Amerika da görevdeydim yani bu Danıştay saldırısı olsun öteki şeyler olsun. Yani hiçbir bilgimde yok. Basından takip ettiğim şekliyle. MİT’in vermiş olduğu cevap diğer örgütlerle bağlantısı konusunda teşkilatımızda bilgi bulunmamaktadır. Zaten bu hayali örgütün amacı yani net bir şekilde öyle belirtilmiş ki başkanım diyor ki Türkiye Cumhuriyetinin parçalanması durumunda silahlı kuvvetlerinin yanında yer almak. Ben zaten asker bir kişiyim niye böyle bir kuruluşun içinde yer alayım ki, devletim beni harp akademilerinde, anabilim dalı başkanı gibi önemli bir görev vermiş her yıl yüzlerce subay yetiştiriyorum. İki dil biliyorum Amerika da eğitim almışım neden böyle saçma bir kuruluşun içerisinde yer alayım ki. Saçma sapan bir şey. Devam edelim. İşte ben sordum bu çok önemli yani karargah evleri bilgi notunda yer alan bilgileri istihbarat işlemine bu istihbaratın anlamı gerçekten büyük. Tabi tutulmuş kaynağının güvenilirliği ve bilgilerin doğruluğu teyit edildikten sonra mı Genelkurmay başkanına gönderilmiş diye sordum aracılığınızla, bakınız hiç yani ilgili iddiaları içermesi doğru bir çok asker var araştırılması lazım ama 21 ay araştırıldı ve bu şemada olan hiçbir kimse tutuklanmadı. Yaklaşık 27 tane asker var başkanım onun içerisinde hiçbirine işlem yapılmadı ben sadece göstermelik burada bir senedir yatıyorum ve burada gene bir gelebilir miyiz gene aynı yansıya, bir öne. Geriye dönük hiçbir araştırma yapılmamış doğruluğu araştırılmamış birazdan bir önemli bilgi de aktaracağım devam edelim. Bu soruyu askeri savcılığa da sordum. Devam. Yani bir öncekine , bir önceki yansı 9. yansı lütfen. Bu yani artık iddianameyi okudum,hakkımda hiç bu belge dışında tek delil bu MİT müsteşarlığı tarafından hazırlanan yazı bunun dışında telefon görüşmelerim var, arz ettiğim zaman savunmamda göreceksiniz içeriğine başka manalar kazandırılmış. İrtibatta olduğum hiç kimse yok bir Manisalı hocam, ben dedim ki varsa elinizde ne varsa bu yazıyı MİT müsteşarlığına yazdık, Genelkurmay’a yazdık, askeri savcılığa yazdık askeri savcılıktan da geldi hiçbir belge sunamadılar. Genelkurmay’dan da muhtemelen gelecek yine hiçbir şey sunulamayacak çünkü Genelkurmay’da daha önce iki defa bu konuda açıklama yaptı bu oluşumun bu söz konusu terör örgütü ile ilişkisi yoktur diye resmi açıklama var. Bu sorumuza MİT müsteşarlığının verdiği cevap yine anılan şahsın faaliyetleri hakkında detaylandırıcı bir çalışma yapılmamıştır. Bu çerçevede söz konusu hususlar haricinde İşçi Partisi Karargah evleri hususunda teşkilatımızda ilave duyum, haber, bilgi mevcut değildir diyor başkanım. Aslında başkanım bu hususlar en son aldığımız bilgiler 09.05.2008 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığının MİT müsteşarlığından talebi neticesinde MİT müsteşarlığı tarafından cevap verilmiş onu arz etmek istiyorum. Bu yazı iddianamede yer almıyor ta birinci iddianamenin eklerinde buldum ben bunu şimdi onu arz etmek istiyorum. Bu yazıda bakınız ne diyor MİT müsteşarlığı? Devletin diğer kuruluşları içinde vuku bulan görevlerin kullanılması da dahil disiplin dışı veya suç teşkil eden fiiller ile müsteşarlık olarak ilgilenilmemektedir. Her kuruluşun kendi bünyesinde çeşitli denetim mekanizmaları mevcut iken ayrıca MİT müsteşarlığının da kurumların içini kontrol etmesi yasal olarak mümkün değildir. Yani silahlı kuvvetlerinin içerisine kendi çalışanlarını sokup herhangi bir inceleme yapmamış MİT müsteşarlığı bu tamamıyla o gelen kaynağı belirsiz habere dayanıyor. Ve burası çok önemli başkanım, bakınız parantez içinde Karargah evlerini de örnek vermiş MİT müsteşarlığı Cumhuriyet Başsavcılığına diğer taraftan MİT müsteşarlığı istihbarat üreten bir kuruluştur. İstihbarat ise intikal eden bir çok bilgi, belge, haber ve duyumun belli bir sistem içinde işlenmesinden sonra oluşmaktadır. Dolayısıyla çeşitli kaynaklardan intikal eden bir çok haber ve duyum istihbarata dönüştürülmediği takdirde ilgili devlet organlarına sunulmamaktadır. Bunun tek istisnası ikaz istihbaratı niteliği taşıyanlardır. Bu tür haber ve duyumlar içerdiği tehlikenin büyüklüğü ve aciliyeti nedeniyle teyidi beklenilmeksizin haber ve duyum halinde, bakınız haber ve duyum halinde parantez açmış 29 Mart 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına verilen Karargah evleri bilgi notu örneğinde olduğu gibi ancak bu özellikleri belirtilerek sunulmaktadır. Resmi yazıyla gönderilmemiş yani bunun ham duyum olduğunu biz böyle bir şey aldık ama içinde askeri şahıslar var bir araştırın inceleyin diye bilgi kapsamında sunulmuş. Tam 21 ay bu araştırıldı ve hiç kimse tutuklanmadı ama ben tutuklandım ve bir senedir burada yatıyorum ve sürekli itiraz ediyorum, hiçbir şeyim dikkate alınmadı. Yine aynı yazıda devam ediyor başkanım bakınız, bu bilgilerin bazı verildiği makam tarafından ham duyum iddia olduğu belirtilmeyerek MİT’te ki mevcut bilgiler kabul ve takdim edilmesi de doğal olarak bilgilerin yanlış yorumlanmasına neden olunmaktadır diyor müsteşarlığımız yüz binleri aşan haber ve duyum intikal etmektedir. Bunlar içinde yanlış eksiz, yönlendirici olanlarda bulunmaktadır diyor, Emre Taner MİT müsteşarı. Bakınız başkanım, benim iddianamemde MİT müsteşarlığı tarafından tanzim edilen belgelerden anlaşılacağı üzere diyor, yani MİT’in bu belirttiği gibi iddia makamı tarafından bu tam iddialar doğruluğu teyit edilmemiş hususlar doğru gibi kabul edilerek, beş tane öğrenciye sınavlarında yardım iddiasıyla ben terör örgütü kurmak ve yönetmekten yargılanıyorum. Tam bir yıldır tutukluyum başka hiçbir şey yok. yine 13 gün geçmiş Cumhuriyet savcıları yine sormuş MİT müsteşarlığına 23 Haziran 2008’de buda yok, birinci iddianamenin ta ek klasörlerinde buldum. Burada da sormuşlar var mı elinde bir şey gönder diyor, yok diyor MİT müsteşarlığı yine elinde hiçbir şey olmadığını söylüyor. Devam edelim, başkanım, bu şemada yer alan kişilerin bütün savunmalarını yaklaşık kırka yakın kişinin tabi hayali orada alevi kesimdeki kişilerin ismi yok. tek tek, savunmalarını okudum, bu savunmalarında bu kişiler arasında irtibat var görüntüsü vermek amacıyla bilirkişiler tarafından bir rapor tutulmuş askeri savcılıkta bir nüshası bende mevcut aynı bilgisayarda olduğu gibi kişiler arasında internette yer alan bir program aracılığıyla birbiriyle görüştürülebiliyor ve gerçek yapılan görüşmeden de hiçbir farkı yer almıyor Sayın başkanım, yani ayırt edilemiyor bunun tek bir ayırt etme şeyi faturalara bakılması lazım yani internetteki bir programdan yaptırıldığı için o İnternete üye olan kişinin satın almışlığı kontörden kesiliyor. Bunun içinde 6 ay geçtiği için yani 6 ay içerisinde bakılırsa bu görüşmelerin üçüncü bir şahıs tarafından yaptırılıp yaptırılmadığı ayırt edilebiliyor. Yani şu anda Türkcell bilirkişi uzmanları tarafından elimde rapor var sunacağım yani ankesörden olsun cep telefonlarında olsun örneğini ben istediğim iki kişiyi istediğim şekilde görüştürüp konuştururum bir birlerine mesaj attırabiliyorum. Bunu savunmamda teknik detayına gireceğim. Devam edelim, bakınız bu ankesörden bu şemada benim ismim yok bu şemada bir takım kişiler konuşturulmuş, ne zaman tarihi 29 Mart 2007 tarihinde MİT müsteşarlığı bu raporu sunuyor tam 3 gün önce aslında yazışmaları falan dikkat ederseniz bu bilgiler oraya gönderildikten sonra hayali bir şeyler ilişki ortaya konuyor. Devam edelim, daha iyi anlaşılması için ben oradaki bilgileri şemaya döktüm. Şimdi burada birinci sırada üçüncü, dördüncü ve beşinci sırada yer alan kişiler şemada yer alan kişiler, benim ismim yok burada. Bu kişiler hepsi pilot kurmay yarbaydır, filo komutanıdır F16’ların komutanlığını yapıyorlar şu anda ve terörle mücadele ediyorlar çok önemli makamdalar bunlar. Bu yedi diğer ikinci, altıncı ve yedinci sıradaki kişilerin kim olduğunu bilmiyorum ben aracılığınızla TİB’e yazı yazdım bu ankesör telefonunda kullanılan kartın numarasını saptayın, bu kartla kimlerle görüşme yapıldıysa onları bana bildirin dedim. Ben bu sarı renkli kişileri bilmiyorum araştırılması gereken kişiler yani bu irtibatı kurmayı çalışan kişilerle ilişkisi olabilir diye değerlendiriyorum. Şimdi buraya baktığımız zaman başkanım, 8 dakika içerisinde 26.3 Mart 2007’de 8 dakika içerisinde 7 kişi görüştürülmüş. İbrahim Aslan eklenmiş daha önce bu bir numara olan örgüt lideri hayali hiç kimse tanımıyor, bu tarihte çıkıyor yani rapor sunulmadan 3 gün önce sahneye çıkıyor bu hayali lider. Görüşmelere bakın sürelere bu örgüt liderini İbrahim Aslan’ı tanıdıkları için 43 saniye konuşmuşlar, ikinci kişiyi tanımıyorum 8 saniye, 20 saniye yani kişiler birbirini aramış sen benimi tanıyorsun ben senimi diye konuşmuşlar, kapatmışlar. İlginç olan harcanan kontörlere bakıyoruz Sayın başkanım, toplam 3, 3, 2, 2, 1, 2, 2 15 kontör harcanmış fakat yani ben 9 kontörlük kart olduğunu bilmiyorum. Fakat hiç kontör harcanmamış karttan yani cevaplandırılması gereken aslında bu komplonun bir parçası ben TİB’ten ayrıca bir bilgi daha istedim o da gelmedi şu güne kadar o da çok sizleri hayretle içerisinde bırakacak yani kişiler karşılıklı nasıl görüştürülmüş onu bilirkişi raporlarıyla şahsınıza sunacağım başkanım. Tamamıyla komplo, evimde otururken hiçbir suçum yokken yani bir iftira sonucunda tutuklandım ve bir yıldır yatıyorum. Tahliyemi talep ediyorum yani adaletiniz gecikiyor, arz ederim.”

Sanık Mustafa Özbek söz istedi verildi:" Sayın başkan değerli üyeler, Allah size de sabır versin sayın başkan bize de versin. Bu mahkeme gerçekten büyük bir sabır işi çünkü her daldan vuruluyor burada bu nasıl örgütse hiç kimsenin birbiriyle ilgisi yok. herkes değişik branşlarda değişik işlerde, benim şu arkadaşların içerisinde sayın Balbay’dan başka tanıdığım bir tek kişi yok. ama aynı örgütten yargılanıyoruz. Örgüt var mı? o da belli değil, Genelkurmay, MİT, Emniyet terör böyle bir terör örgütünün olmadığına dair yazılar yazdı ama burada biz bu örgütten yargılanıyoruz. Bende bu örgütün finansörüyüm, örgütün komutanları, örgütün yöneticileri çağrılıyor savcılıkta çay içiliyor sohbet ediliyor, hakimliğe dahi gitmeden bırakılıyor. Kırmız pasaportlu 60 yaşında ben mavi pasaportlu 70 yaşında 11 aydır içerdeyim hapisim, tutukluyum. Bu nasıl örgüt ben anlayamıyorum, nasıl örgüt bu? Yani ben 70 yaşında, ki bu ay 71 yaşına giriyorum, silahlı terör örgütünün üyesi ihtilal yapacağım bu dünyanın neresinde görülmüş böyle bir şey? Ben bir sendikacıyım 38 yıl sendikacılık yaptım, fiili profesyonel sendikacılık. Burada bazı makamların sendikayı ele geçirdi lafının asla kabul etmiyorum ve reddediyorum. Sendika seçimle gelinir, seçimle gelinir seçimle gidilir sayın başkan, bizim seçimlerimiz siyası partilerin seçimlerinde çok daha ciddidir ve hakim nezdinde yapılır. İtirazları vardır delegelerin adaylar ilan edilir, itirazlar yapılır, seçimler yapılır, hakimliğe verilir, hakimliğe itiraz yapılır gelir mahkeme aynen böyle heyetiniz gibi iş hakimleri oturur, delegeler onların nezdinde gizli oy, açık tasnif rey kullanırlar. Böyle seçiliriz biz bir insan 38 yıl bu işi yapabilir mi? ki o da metal iş kolunda. Yaş ortalamamız 25’tir tahsil ortalaması meslek lisesi mezunu hepsi sanatkar efendime söyleyeyim hepsi bilgili genç çocuklar. Sonra sendikacılık söylendiği gibi falan yere filan yere para ver bu sendika yol geçen hanı değil ki sayın başkan, bizim kendi denetimimiz var çalışma bakanlığı denetler Türk-iş denetler, maliye bakanlığı istediği zaman denetler e sonra olmayan bir örgüte veyahut ben bir sendikacı olarak nasıl para veririm yani kimin parasını kime verebilirim? Anca diyor ki sayın savcımız, sayın Balbay’a 8 trilyon efendim konuşuldu bunu diyor kaç parasını harcadınız? Sayın savcım Sayın Balbay Türk metal sendikasının yönetim kurulu üyesi mi? başkanı mı, yönetim kurulu üyesi mi? nasıl harcar parayı yani bu nasıl ben bunu anlamıyorum yani bu sorgulamayı anlayamıyorum Sayın başkanım ben. Böyle şey mi olur, biz her zaman hesap veriyoruz ve bütün bizim hesaplarımız ben içeriye girdikten sonra 8 ay 2-3 kamyon evrak gitti incelendi bir şey yok, bir şey yok çıkmadı. Ne çıkacak ki olmayın bir şey çıkabilir mi? ama burada sendika Türk metal sendikasının hükmü şahsiyeti rencide ediliyor sayın başkan. Yok Cumhuriyet gazetesine efendim aldı şu kadarı zaten içeri girmeden önce sekiz ay üzerimde yayın yapıldı. Cumhuriyet gazetesinin sahibi yüzde 41’i, yüzde 45’i benim sendikanın otelleri benim her şeyi benim ne bileyim yani bi insan üzerinde bu kadar psikolojik baskı ben görmedim. Allah’tan tecrübeli bir insanımda o psikoloji içinde aklımı oynatmadım. 8 ay 3-4 televizyon aleyhimde yayın yaptı ve gazete yayın yaptı. Sendikanın otellerini gösteriyor böyle ekranda ey Mustafa Özbek diyor bu diyor, otel senin öldüğün zaman bu oğullarına mı kalacak işçiye mi kalacak? Yav bir insanda biraz din, iman olmalı, akıl izan olmalı, Allah korkusu olmalı, Allah korkusu olmalı bu sendikayı ben 2 tapuyla aldım sayın başkan, bugün 172 tapusu var. Dünyanın en güçlü sendikası 14 bin üyeyle aldım 320 bin üyesi var ve iş kolumuza metal iş koluna sendikacılık hareketine eylemin yasal eylem olduğunu getirdik. 38 yıldır çok eylem yaptık, çok grev yaptık Türkiye’nin en büyük grevini yaptık biz 90 bin işçiyle 1990 yılının 26 Aralık’ında ama bir tek işçinin burunu kanamadı, bir tek tezgah parçası kırılmadı, hiçbir anarşi terör olayı estirilmedi estirmedik. bizim hiçbir mitingimizde, hiçbir toplantımızda polis ehemmiyet görmemiştir. Türk metalse orada herhangi bir şey olmaz. Biz anarşiden yana değiliz ki, terörden yana değiliz ki, kargaşadan yana değiliz ki dünya nereye gidiyor biz nereye gidiyoruz biz bunun sıkıntısını içerisindeyiz sendikalar olarak bir sosyal politikacı olarak. Sendikalar sosyal politika yapar, siyasi politikaya ben hiç ısınmadım 1977’de Sayın Demirel Milletvekilliği teklif etti ondan sonraki liderler hepsi hemen hemen milletvekilliği teklif etti ben gitmedim. Gidip parmakçı olacağım kaldır indir ve aynen böyle söyledim gitmedim. Ha burada hür fikrimi söylüyorum ha ben konuşurum tüm iktidarları eleştirdim ben elbet eleştireceğim, yasal çerçevede eleştireceğim. Ben talepçiyim sayın başkan, sendika talepçidir talep edendir, isteyendir hükümet verendir. Ben hükümeti eleştirmezsem, patronları eleştirmezsem işçi beni seçer mi? onların hakkını almazsam, onların hakkını korumazsam, rahmetli Sabancıya, rahmetli Koç’a Pendik’te geçmişte Firavunlar vardı kendi piramitlerini yaptırıyorlardı, karın tokluğuna köle çalıştırıyorlardı şimdi çağdaş Firavunlar var diyen bir sendikacıyım ben. İşçi beni onun için tuttu başında 38 yıl, Türkiye’nin en güzel sözleşmelerini yaptım, altını çizerek söylüyorum en güzel sözleşmelerini yaptım ve işçiye her zaman şunu söyledim ben sizin bir kuruşunuzu iş verende pazarlıkta masada bıraktıysam Allah çoluğumdan çocuğumdan sorsun demişimdir ben işçiye ve her sözleşme öncesi bütün Türkiye’yi dolaşır işçinin nabzını tutarım. Örneğin işçi yüzde 15 istiyorsa ben yüzde 25 alırdım, 22 alırdım ve her yıl her yıl bütün işyerlerini dolaşarak işçinin elini sıkardım ben öyle sendikacıyım. Çalışmadan asla yılmadım işçinin elini sıkardım tezgah başında sırtını okşardım, suratı asık olan ustam bir sıkıntın mı var derdin mi var sorardım. İşçi ondan sevdi Sayın başkanım beni, işçi hakkını bilir aldığı sözleşmeyi bilir. Ereğli’yi Diskten aldık ben dedim ki hepinizi araba sahibi olacaksınız işçi güldü bana salonda ama iki sözleşme sonra hepsi araba sahibi oldu, hepsi araba sahibi oldu. Bugün Türkiye’nin Almanya’sıdır Ereğli, Türkiye’nin Almanya’sıdır. Tofaş öyle Renosu öyle, Mercedes’i öyle Boşh fabrikalar öyle, MAN fabrikası öyle yani büyük fabrikaları söylüyorum Arçelik öyle, Beko öyle ha kriz oldu 2001’de de 2002’de de kriz oldu memlekette bir tek işçi çıkarttırmadım ben o zaman, bir tek işçi çıkardırtmadım iddiayla altını çizerek söylüyorum. Oturduk görüştük işverenlerle telafi çalışması yaptık çalışmadığı günler bilahare telafi çalışması yaptık ve öyle ödeştik işverenle ama dedik sizde işçi çıkarmayın. Bütün sendikalar sözleşme yaptıkları sözleşme rakamlarında o yıl iniş yaptılar bir kuruş biz iniş yapmadı yaptığımız sözleşmelerden imza attık kesinlikle bunu aksini yapamayız dedik. şimdi böyle bir sendikacıya benim kıblem belli Türkiye de Mustafa Özbek’in kıblesini bilmeyen yoktur. Ben Türk milliyetçisi bir insanım, milliyetçi, muhafazakar bir sendikacıyım. Ailem de öyledir. Ailem Osmanlı tipi aile yapısıdır. Ben içeri girdiğim zaman altı çocuğum var, altısı da ayağa kalkar. Bizde aile budur. Türk İslam örf ve adetine bağlıyız. Çocuklarımı da öyle yetiştiriyorum. Ha böyle bir insan sonra sendikacıyım biz demokrasi aşığıyız, demokrasi bizim aldığımız şu nefestir sayın başkan nefes, havayı alamazsa insan yaşayabilir mi? oksijen yoksa sendika yok sendikacı yok, demokrasi yok. demokratik sistemin olmadığı bir yerde sendikalar yok. hangi demokrasinin olmadığı ülkede hür sendikacılık var bağımsız sendikacılık var? Yok böyle bir şey ben terör örgütüne üye olacağım Allah Allah, var mı üyeliğim, sayın başkan var mı? söyleyebiliyor mu savcılarımız üyeliğin bu? Yok. para verdin, şeyim ya kasa var mı para verdiğim , belge var mı? varsa beni değil ceza, asın. Öyle bir şey varsa idam edin idam kararı verin. Öyle şey mi olur? hepsi var sayım diyorlar, şimdi diyorlar deyince boğazdaki kayıkçının işine dönüyor iş. Olmaz öyle şey diyorlar yok. siz hakimsiniz size saygımız sonsuz savcılarımıza da sonsuz ama bir kişi suçlanırken sen şu mikrofonu kırdın arkadaş, bunun cezası 6 aydır, 8 aydır, 5 yıldır öper başıma koyarım ben bu haltı işledim, yaptım yatıyorum derim. Ben şimdi bu düşünceye daldığım zaman kafamın dişlisi sıyrılacak gibi oluyor, niye buradayım ben? Ben niye buradayım? İnanın 71 yaşına giriyorum bunun cevabın bulamıyorum ben yok bunun cevabı niye buradayım ben, ne yaptım? Elde bir delil var mı, bir belge var mı, bir şey var mı? yok. peki niye buradayım? Konuşuyor, e konuşmayım ne yapayım ben? Ben sendikacıyım ben konuşurum. Hani doktor aşağı katafalka inmiş cesetlere bakıyor mevtalara çekmiş katafalktan bir, morgdan katafalk diyorum morgdan bir göz ağzı böyle oynuyor mevtanın Allah Allah demiş ya bu adam ölü, kaç gündür burada bunun çenesi böyle oynuyor kim bu mevtanın sahibi falan Hasan, çağırın bakayım gelmiş bu sendikacının sağlığında mesleğinde neydi sendikacıydı efendim demiş. Sendikacı konuşur sayın başkan, sendikacı konuşur, politikacı konuşur. Konuşmazsak bizim mesleğimiz konuşmak. nereye giderseniz konuşacaksınız, elbet konuşacağım ki ben o sendikanın başında güçlü bir şekilde temsil etme yeteneğini bulacağım kendimde aksi takdirde işçi beni seçmez işçi beni tutmaz, tutmadığı zamanda işverene yem oluruz. Niye tabanda gücün yoksa işveren seni dinlemez ki. Mustafa Özbek Türkiye de güçlü sendikacıysa tabanına hakim olduğu için güçlü sendikadır. İşçi sevdiği için güçlü sendikadır. Oturun dediğim zaman oturur, kaldın dediğim zaman kalkar. Niye? Onun menfaati için yapıyorum ben yaptığımı ama yasal, yasa dışı hiçbir şeyimiz yoktur. ben ilk defa karakola düştüm ilk defa tutuklandım. Bu yaştan sonra benim terörle şunla bununla ne işim olur Sayın başkan? 1985’te bu terör yeni başladı Abdullah Öcalan dağda çok ağır bir konuşma yaptım ben ona Abdullah Öcalan’a ve 1985’te bana koruma verdi devlet, rahmetli Şevket Yılmaz dedi ki, o uşağım dedi sana dedi sendika başkanısın ben Türk iş başkanıyım niye dedi senin koruman var benim yok? valla devlet verdi Şevket abi dedim. Sonra bir yıl sonra falan da o bir koruma aldı. 85 yılından içeri girinceye kadar benim korumam vardı Sayın başkan, devletin polisi beni koruyordu ayrı yeten her sendika liderine hele hele güçlü sendika liderlerine istihbarat af edersiniz tuvale gittiğine kadar kontrol altına alır. Peki var mı benim bu ben şimdi isnat edilen suçlarla ilgili bir belge var mı? yok bir rapor var mı? yok şu var mı? yok. hiçbir şey yok varsayım, şüphe yani el insaf, el insaf yani bizim gibi sendikacılığa kendini vakfetmiş uluslar arası sendikacılığa vakfetmiş, bugün Avrupa sendikalarıyla kafa kafaya mücadele vererek, Avrasya uluslararası Avrasya metal işçilerinin federasyonunu kurdum sayın başkan. 21 milyon üyem var, şu an onu halen genel başkanıyım ama dördüncü ayda Türk metalin genel kurulu erkene almıştık çünkü 7 aydır aleyhimde propaganda yapılıyordu gazetelerde televizyonlarda, çocuklar dedim kongre yapalım beni tutuklayacaklar belli çünkü bir insanın üzerine bu kadar gidilmez bir sendikacının üzerine bu kadar gidilmez iftira hepsi iftira. nasip olmadı genel kurul ben içerdeydim, bir şeyle aday olmadığımı açıkladım, seçilecek arkadaşlara başarılar diledik bitti ama uluslararası Avrasya’nın metal işçileri federasyonunun hala genel başkanıyım ve 21 milyon üyem var. Eğitime önem veren bir sendikacıyım biz ne geliyorsa başımıza bu milletin başına eğitimsizlikten geliyor. Eğitim ortalamamız ilkokul 5, sayın başkan, okumayan bir milletiz maalesef üzülerek söylüyorum. Onun için eğitime çok önem verdik. Ankara büyük Anadolu otelini yaptırdık ki Avrupa da öyle bir otel öyle bir kompleks olarak yoktur. Bırak sendikayı ne işvereni ne hükümetin elinde böyle bir kompleks yoktur, biz yaptırdık ve orada 2001 yılından işte bu 2008’in 31 Aralık’ında 50 bin işçi tamamlandı eğitimde ve onun merasimi yapıldı. Ama ben içeri girdim dolayısıyla o merasimde olamadık. Uluslararası Avrasya metal işçileri federasyonunda 45 bin Avrasyalı sendikacı Türkiye de eğitim görmüş, eğitmişizdir. Avrasya’yı niye kurduk? Kapitalizm, emperyalizm, küreselleşme kapitalizmin adı küreselleşme oldu, küresel düzen, küresel sermaye küresel sermayeye karşı güçlü olmak demokratik kitle örgütlerinin ayakta kalabilmesi güçlü olmasına bağlıdır işte Avrupa da sendika, patron, siyasetçi bir araya geldi Avrupa birliğini oluşturdu. Biz 1970’lı 65’li, 70’lı yıllarda batı sendikacılığı diye okuyarak yola çıktık ama bugün batı sendikacılığı diye bir şey kalmadı. Emek konfederasyonuyla (1 kelime anlaşılamıyor) uluslararası iş sendikaları konfederasyonu birleşti İrlanda’dan Tacikistan’a, Türkiye’den Estonya, Letonya’ya kadar Avrupa ülkesi yapmak için uğraşıyorlar hepsi siyasete girdi sendikacılığı bıraktılar. Bunun tanıdıkları varsa Allah aşkına sorun Almanya’da, Fransa’da 5 bin kişilik, 10 bin kişilik, 3 bin kişilik, bin kişilik işyerlerinde yüzde 5 yüzde 10 üye ancak sendikaya üye, kimse sendikaları takmıyor artık. Çünkü Ar-ge’ye çevirdiler efendim, sözleşmeli işçiye çevirdiler bitirdiler sendikaları. Ha biz buna karşı tedbir olarak Türkiye de eğitimi ele aldık, güçlü sendikacılığı ele aldık, güçlü sendikacılığı anlattık, güçlü sendikacılık nedir onu anlattık. Bu şekilde faaliyet göstererek biz bu günlere geldik ve Avrasya bugün Arnavutluktan Tacikistan’a kadar hepsini gezdim ben, hepsiyle ilişkimiz var. Bütün Arap ülkelerini Fas, Tunus, Cezayir’den Mısır’a kadar, Suriye’ye kadar Emirliklere kadar. Hepsi bize eğitime gelmiştir, eğitim vermişizdir. Ha eğitim vereceğiz ki batı emperyalizm Amerikan emperyalizmine karşı veyahut küreselleşme karşı sendikaları ayakta tutalım sendikaları küresel düzene karşı koyacak güce karşı ulaştıralım Avrasya’da ki bütün gayemiz zaten buydu. 21. yüzyılın ekonomik kalbi Avrasya coğrafyasıdır sayın başkan, 21. yüzyılın ekonomik kalbi Avrasya coğrafyasıdır. Bugün batı ne oldu 1990 yılının 91 yılını şöyle bir hatırlayalım hafızalarımızı yoklayalım, Türkiye Avrasya’nın altın kapısı, Türkiye Avrasya’nın altın penceresi 21. yüzyıl Türk yüzyılı ne oldu? Hepsi laf, lafı güzaf bugün Kazakistan’da da Özbekistan’da da Rusya’da da efendim Diğer Türkmenistan’ında efendim Azerbaycan’ın bütün Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar aldı fabrikaları kiraladı veyahut aldı. Biz hani nerde bu altın kapı, altın pencere? Amerika’dan emir alıyoruz gidip, Avrupa birliğinin önüne diz çökmüş yalvarıyoruz. Türkiye bu hale geldi, dünya neyle uğraşıyor biz neyle uğraşıyoruz sayın başkan. İnan bir Müslüman Türk olarak ben üzülüyorum. Türkiye bu halde olmamalıydı, Türkiye dizlerinin üzerinde olmamalıydı ekonomisiyle, sosyal hayatıyla, kültürel hayatıyla, askeriyle, harp sanayiyle, uçak sanayiyle, gemi sanayiyle, nükleer sanayiyle dünyanın en jeopolitik bir ülkesiyiz en jeokonomik en jeopolitik ülkesiyiz biz dünyanın merkeziyiz. Dünyanın 7 ikliminde yetişen her türlü nebadat bizde yetişiyor. Avrupa papalık karar aldı Anadolu Hıristiyanlaşmadan Avrasya’yı Asya’yı Hıristiyanlaştıramayız diye, ve bunun önünde bir çok kitaplar var. İşte TUSAM niye kuruldu? TUSAM’ı ben kurdum yani ben derken yönetim kurulu kurdu, yönetim kurulu kararıyla kurduk TUSAM’I. yav orada ilim adamları var. Hem dini yönden hem de ekonomik yönden hem sosyal yönden hem kültürel yönden hocalar var, bizim personelimiz. Ha bu fikirlerimizi duyuralım, nasıl duyuralım? Sayın Balbay’la da tanışıyoruz dedik böyle bir strateji eki çıkaralım efendim biz finans edelim parasını kaç yazı çıkıyor makale 14 bunun 10’u veya 9’u bizim olacak kendisi burada 10’u veya 9’u bizim olacak. İçeriğine dokunulmadan yani bizim hocalarımızın yazdığı makaleler aynen hiç değişmeden yayınlanmak kaydıyla oturduk şeyimizi protokolümüzü yaptık, yönetim kurulu karar aldı ve ona göre ödemelerini yaptık hepsi banka yoluyla olmuştur bunların ve Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmıştır ve dolayısıyla çok yazı almışızdır. Çünkü derginin içinde de Türk metal sendikasının bu dergiyi çıkardığını Cumhuriyet gazetesiyle ve hocalarının ismi var. Cumhuriyet gazetesinin alınması Cumhuriyet gazetesinin yüzde 41’i 30’u falan değil yüzde 41’ine pazarlık ettik sonradan işte birim fiyatı mı diyorlar ne onu yapamadılar yani bir şey fiyatı o yapamayınca biz şeye vakıflar genel müdürlüğüne sorduk, vakıflar genel müdürlüğü alamazsınız dedi. Alırsanız üzerinize zimmet çıkar kolunuza kelepçe takılır, biz de vazgeçtik. Ama bu dile dolandı sayın başkan, her kanalda yani belli 3-4 kanalda sürekli bu 8 trilyon burada da mahkemede de 3-4 defa bu sendikanın hükmü şahsiyetiyle şeydir sayın başkan lütfen, 8 trilyon kim verebilir? Ha bu şudur 2821 sayılı sendikalar kanununa göre bir sendika ben onu örnek olarak dedim bir örnek bir 8 trilyon parası varsa bunun yüzde 45’yle Türk-iş’in yazılı müsaadesini alarak o şirketin yüzde 45’ini alabilir. Konuştuğumuz budur, bu laf üretildi, üretildi çoğaltıldı kulp takıldı aman Allah’ım ya rabbi, bu olamaz böyle bir sendikanın üzerine bu kadar gidilemez sonra Cumhuriyet gazetesiyle bizim bu şekil bir şey yapmamız niye yadırganıyor bilemiyorum ben 12 Eylül öncesini unutmayalım, sağcı solcu diye Amerika bizi birbirimize vurdurdu, 6-7 bin gencimiz öldü. Ha onun dünya görüşü ayrıdır benim başka ayrı bu müşterek çalışmamızı engelleyen bir şey değil ki, bir örnek verirsek ben sendikal hayatımda Sayın Erbakan’ın kurduğu partilerin işçi tabanındaki üyeleri hiçbir zaman bizimle iş birliği yapmamıştır, aşırı solla iş yapmıştır. Ne oldu? Ne diyeceğiz buna şimdi, onu yapar. Ha sonra bi Cumhuriyet gazetesi Atatürk’ün kurdurduğu gazete sonra yasaklı gazete değil yasaksa bilmem ne olur değil mi bu devletin mahkemesi var yargısı var şunu var bunu var, gider gereğini yapar ama böyle bir şey yok Cumhuriyet gazetesiyle efendim niye oldu? E oldu yaptım bir mahsuru var mı yani yasal bir mahsuru var mı? yok. e yoksa yaptım e yani bundan ne mahsur var ki, önemli olan millete kültür hizmeti vermek. Bu takım şeyler stratejik araştırma kurumları bizde çok az sayın başkan, bugün bir Amerika’ya bi Avrupa’yı, İngiltere, Fransa’yı, Almanya’yı alın bizi kat kat, fersah fersah fazladır bizden. keşke daha fazla olsak, keşke daha fazla kurulsa Türkiyem topluluğu da aynıdır, Türkiyem Topluluğu da bütün bölgelerde işçi değil diğer halk kesimiyle halk katmanlarıyla bütünleşerek demokrasi anlatılmış şu anlatılmış bu anlatılmış veyahut hükümetin yanlışları varsa eleştirilmiş. Yani şimdi demokrasi ah keşke demokrasiyi bulabilsek, ah keşke bulabilsek o demokrasiyi. şimdi bizim partilerimizdeki demokrasiye bakarsanız demokrasi mi bu? Parti liderleri demokrasisi parti liderleri aday gösteriyor. Kişiler milletvekili oluyor. Demokrasi halkın kendi temsilcisini kendi seçmesidir sayın başkan. Önce bunu biz buna uğraştık halk seçsin dedik ön seçim olsun bölgelerde her bölge kendi adayını kendi seçsin parti başkanı atamasın yani millet mecbur rey vermesin, demokrasi olsun demokrasi olsun demokrasi budur. Ki, o bölgeye hesap versin o milletvekili.”

Mahkeme Başkanı:" Mustafa Özbek, sendikacı olduğunu anladık, partici ve sendikacı anladık, dediğine hak verdik tamam, tamamdır şöyle bir toparlayın şimdi.”


Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin