Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet nedir bu, nedir bu vatanseverlerle başlaması?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben iki buçuk sene evvelde söyledim size niye yatıyorum ben üç yıldır cezaevinde. Vatanı milletini sevdiğim için mi. Hiç önemli değil biz zaten doğarken kefenimizi giymişiz. Yani yok öyleymiş cezaymış bilmem ne hiç umuruma da gelmez ölümmüş.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani soruma cevap verirseniz yani bir numara dediğiniz kişi kimdir yani Mustafa Kemal Atatürk olmadığı anlaşılıyor bir numaranın korgeneral diyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Efendim (1-2 kelime anlaşılamadı) bakın benim için bir tanelik bir numara var o da Mustafa Kemal Atatürk. Ben başka ne bir numara tanırım ne iki numara tanırım. Hadise bu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Devamında şöyle diyorsunuz. Yani işin nereye varacağını en güzel anlatacak adam en güzel evet diyor Karlıdağ. Siz, yani ordaki Ankara ekibini bilmem neyi Türkiye’deki bütün her şeyimi bilen çocuk yani ya Mustafa gibi bir şey Tarkan da anlasana. Burada bir Mustafa’dan da bahsediyorsunuz. kimdir Mustafa?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hatırlayamıyorum ki efendim. hatırlayamıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Anladım abi diyor sizde, Mustafa sonra o çokta gözü pek adam gibi adamdır yani. Evet diyor. hiç geri vitesi de olmayan bir çocuktur tamam mı? Muzaffer Karlıdağ, hı diyor. Sizde, onlara her şeyi anlatın hem de anladığı dilde anlatın. Hepsine. Küfürlü konuşuyorsunuz. Açar telefonu derki, şuranı buranı oynatma bizim o goca reisin muhabbeti. Sen şimdi bu şu azıcık kakta benim dediklerimi yap. Tamam tamam diyor. Ondan sonra siz ben şimdi bilmediğim için tamam mı sana anlattım sen bu Abit ile ne işin var diye şimdi iş çıktı meydana demek ki, ülkü ocaklarına sığınmaya çıktı anladın mı şeklinde konuşmanız devam ediyor. Yani burada özellikle benim üzerinde durduğum. Beş yüz bin dolar olayı. Tarkan’ın diplomasının alınması. Korgeneral ve bir numara olaylarında sizden açıklama bekledim bunları açıklarsanız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi Sayın savcım. İnsanlar neler neler konuşuyor ya. Farzı misal olarak konuşulan laflar bunlar ve detayını da hatırlasam zaten anlatacağım size yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Taner Ünal ile yaptığınız telefon görüşmesi var. Bu Taner Ünal’a da okundu. Siz de buradaydınız dinlediniz bu görüşmeyi. 4 Haziran 2006 tarihinde hal hatır sormaktan sonra Taner diyor ki, Allah’a şükürler olsun Halitgil durmadan karıştırıyorlar ortalığı. Karıştırdıkça karıştırıyorlar. Bu sefer İstanbul’u karıştırmış. Halit’ten bahsediyor burada bu Halit kimdir tanıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Efendim Halit Bozkurt.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdir Halit Bozkurt?”
Sanık Ahmet Cinali:”Kültür bakanlığında müfettiş olan bir arkadaş. Ama kendi amacını aşan bana göre salağın bir tanesi ama benim de eski dostumdur. Ama.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Nereden dostunuz ne zamandan?”
Sanık Ahmet Cinali:”Dee yıllardır tanıdığım bir adam yani vatanını milletini seviyor olarak gördüğüm bir insan olduğu için böyle. Fakat görüyorum ki yani kendini yüz kere de uyardım her tarafı böyle uyam uyam bulaştırma diye. yani adam evde karısıyla yatsa elli yere rapor yazardı öyle bir adam yani bu kadar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ne zaman ne şekilde tanıştınız bu şahısla?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yıllar evvel tanıdığım bir insandır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kaç yıl evvel?”
Sanık Ahmet Cinali:”Vardır on beş yirmi yıl vardır yani. Kültür bakanlığında müfettiştir yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz, siz mi onu buldunuz o mu sizi buldu ne şekilde tanıştınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç hatırlamıyorum abi ben onu nerden bulacam. O gelmiş mutlaka bir toplantıda bir yerde bir yemekte bir yerde görüşülmüştür yani. Netice itibariyle.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz nerede yaşıyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben Türkiye’nin her tarafında yaşarım savcım. Yani Türkiye de ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve her tarafta da yaşarım her tarafına da giderim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani bu şahıs Ankara da oturuyor öyle mi? Yani bu adamı nerede buldunuz yani onu öğrenmek istiyorum. ne şekilde buldunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben belki Ankara da görmüşümdür bilemiyorum ki, geçmiş zaman hatırlayamıyorum yani. Netice itibarıyla
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”İstanbul’u.”
Sanık Ahmet Cinali:”Sonra bu arkadaşımızdan kırıldım ben. Taner’e işte söylemiş olduğu bir takım hadiseler. Benim telefonuma yazdığı o iki yıl sonra konuşuruk dört yıl sonra görüşürük falan filan hacılığa gider iken benden şey yapıyor arıyor filan. Ondan sonra geliyor abidik gubidik açıyorsan adam gibi benden telefon konuş ne masalı ben anlamam öyle masal işinden. Açacaksın benden konuşacaksın. Onun içinde benim defterimden silindi. Ama eski tanıdığımdır bitti. (1-2 kelime anlaşılamadı)”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”İstanbul’u karıştırması olayı nedir onu açıklar mısınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Halit’in İstanbul’u karıştırması olayı nedir?”
Sanık Ahmet Cinali:”Belki bu vatansever kuvvetlerle ilgili konuşulan bir hadisedir yani. Taner öyle konuştuğu için bende he demişimdir yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Vatanseverlerde bir görevi var mıydı Halit Bozkurt’un?”
Sanık Ahmet Cinali:”Zaten üyesi olduğunu söyledi Taner bey. Aynısına da katılıyorum yani ben şimdi ben yani vatansever kuvvetlerinde.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz biliyor muydunuz onun orada görevli olduğunu?”
Sanık Ahmet Cinali:”Çok detaylı hadisesini bilmem efendim ben vurulduktan ne kadar sonra Taner üzerime çok geliniyor senin de isminin burada olması daha iyi olacak abi dedi. Seni burada istiyorum dedi, olmanı. Bende tamam dedim Taner yani hadise bu kadar. Bir defa de toplantısına katıldım. Daha bilmem vatanseverlerin.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kuruluşunda var mıydınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim hayır, hayır. Kaç altı yedi ay falan sonra filan beni işte üye ettiler oraya üye işte.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani kurulacağını biliyordunuz değil mi önceden?”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi Taner zaten bana bir şeyler yaparken ben dostum olduğu için kendisi anlatır zaten.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Heyete hitaben.”
Sanık Ahmet Cinali:”Yani hadise bu başka bir şey yok yani. Ben birçok şeyi de zaten dikkate almam yani çok illaki bir çok önemli bir nokta olursa o zaman Taner ile beraber gelir konuşuruz yani. Taner sevdiğim insan.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ne zamandan beri berabersiniz Taner Ünal ile?”
Sanık Ahmet Cinali:”Herhalde 95 mi öyle bir yaklaşık epey zamandır Taner ile birlikteyiz. Yani birlikteyiz derken Taner ile benim işim falan yok Taner benim dostumdur hadise bu. Dostum olmasının nedeni de vatanını milletini seven ve mücadele eden bir insan olduğu için ve bu mücadelenin içinde olan herkeste dostumdur savcım. Yani tanımam tanıyıp tanımamam hiç önemli değil bende kan bağı vardır vatan için mücadele ederim hepsinin.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Size, size böyle bir dernek kuracağım nasıl olur filan diye danıştı mı yoksa?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim hayır hayır. Hayır hayır hayır hiç öyle bir şey yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sizin haberiniz olmadı mı kuruluşundan?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ama bir dernek kuracağım filan diyordu yani. Çünkü onun hep böyle bir şeyi vardı yani dolayısıyla Türkeli gazetesinde ben bunun hassas üyesiyim yani Türkeli gazetesinin dergilerinin. Yani bizim dünkü dostumuz dünkü dostumuz değil ki.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani sizinle oturup konuşmadı mı bu konuyu yani böyle bir dernek kuracağız işte paşalar olacak içinde şunlar olacak bunlar olacak konuşulmadı mı yani?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır dernek kuracağından bahsetti. Hayır dernek kuracağından bahsetti. Dernek kuracağından bahsediyordu. Ama özellikle şu olacak bu olacak.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tek başına mı karar verdi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi bir dernek kurulur insanlar vitrinde çeşitli insanları koyar yani. Ben dernek kurma işini de bilmem anlamam da yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Zihni Çakır da sizinle beraber miydi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben Zihni Çakır’ı günahım kadar sevmem namussuzun tekidir benim gözümde savcım ben bunu da anlattım size savcım iki buçuk yıl önce bunların ifadelerini de verdim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Mahkemede de anlatırsanız zabıtlara girsin anlamında.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç sevmediğim bir adamdır, bana göre dünyanın en aşağılık rezil bir adamıdır ve o kitabı yazdığı kitabını ona yedittirecem mahkemede de söylüyorum. Saygılarımı arz ederim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”O Türkeli dergisi çıkarıldığı dönemde yazı işleri müdürlüğü yapmış.”
Sanık Ahmet Cinali:”E Taner’in dengesiz işleri ben o zaman gördüğümde hiç beğenmedim çocuğu Taner’e de söyledim. Bu nedir Taner dedim nereden buldunuz bu adamı. Sırrı abi. Sırrı abiye dedim ki nereden buldun bu adamı. Dedi ki, başkan bunun dedi ekmeğe ihtiyacı vardı onun için dedi şey yaptık. Ekmek deyince bizim için akan sular duruyor hepsi bu kadar. O günde sevmiyordum bugün de sevmiyorum. Onun tipindeki hiç kimseyi de sevmem ben savcım. Ben öyle adam gibi adam olacak benim karşımda. Abidik gubidik insanlarla da işim olmaz benim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Zihni Çakır’ın yeri gelmişken beyanlarında bir takım şeyler geçiyor. Sizinle bir yolculuk yaptığından bahsediyor. Bu yolculuk sırasında.”
Sanık Ahmet Cinali:”Zihni, Zihni ne herifte benim arabama binecek savcım ya ben bunu iki buçuk yıl evvelde söyledim yani. Benim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Şöyle diyor, ben bir okuyum siz şey yapın. Ahmet Cinali’yi Taner Ünal’ın çok yakın dostuydu. Hemen hemen her gün kendisiyle ben ve Taner görüşüyorduk. Türkeli gazetesinin İstanbul dağıtımını organize ediyordu. Karanlık bir kişiydi. Hatta kendisiyle 1997 yılında Ortadoğu gazetesinin bir sorunuyla ilgili Ankara’dan İstanbul’a gelmiştik. İşimizi hallettikten sonra dönerken de Taner Ünal ve ismini Cem olarak bildiğim soyismini bilmediğim Ahmet Cinali’nin korumalığını yapan şahısla Ahmet Cinali’nin kullandığı plakasını hatırlamadığım beyaz Mercedes marka araçla Ankara’ya dönüşümüz sırasında Bolu gişelerinde polis aracı durdurdu. Kimlik sordu. Araçta arama yapmak istediler. Bir kimlik gösterdi. Bu kimliği o anda ben görmedim. Ancak aynı kimliği daha sonra gazetede gösterdiğinde üzerinde Ahmet Cinali’nin fotoğrafı yapışık ve jandarma amblemi bulunan bir kimlik olduğunu gördüm. Kendisi de bu kimliğin JİTEM kimliği olduğunu söylüyordu. Polis bagajı açtı ve hemen kapattı. Çünkü bagajda muhtelif marka ve çapta silahlar ile el bombaları vardı. Ben ve yanımdakiler silahlar ve bombaları gördük o anda şok olmuştuk. Kendisi gazeteye emekli askerleri getirir Taner ve benimle tanıştırırdı. Ahmet Cinali kendi anlatımına göre askerlik yaptığı yıllarda Hasan Kundakçı’nın terörle mücadele ekibi içerisinde yer aldığını ve bu görevinde Şahin Yüksel Şahin bey kod adı kullandığını söylüyordu. Veli Küçük ile irtibatının da askerlikten sonra Hasan Kundakçı vasıtasıyla onun görevi sonrasında başladığını iddia ediyordu. Biz bu iddianın da terörle mücadele çerçevesinde geliştiğini düşünüyorduk. Oysa Veli Küçük ile terörle mücadele değil onun Giresun da görevli olduğu döneme denk geliyormuş. Ahmet Cinali’nin bazı anlatımlarında Giresun da birçok eylem yaşandığını yanındaki adamların çatışmaya katıldığını ve bu adamların teslim olmadan kaçıp Ankara da gizlendiğini başkalarının bu olayın faili olarak verildiğini duymuştum. Fakat inandırıcı gelmemişti. Veli Küçük’ün o bölgede görev yaptığını öğrendikten sonra ilişkilerinin sadece jandarma görevlisi ve haber elemanı çerçevesinde kalmadığını tahmin ediyorum. Ahmet Cinali çoğu zaman bizim yanımızda yapmış olduğu telefon görüşmelerinden sonra da Veli Küçük paşa ile görüştüğünü ve İstanbul’a gideceğini söylerdi. Ahmet Cinali ile tanışmam ve aynı ortamlarda bulunmam ve irtibatımın kopması Taner Ünal ile aynı döneme denk gelir. Bu nedenle tanıyorum şeklinde beyanları var. Ne diyorsunuz bu beyanlarında anlattıkları bir kimlik taşıdığınız bu kimlik üzerinde sizin?”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi tamamıyla, şimdi benim sevmediğim bir adamı ben kendi kimliğim bana fazla efendim benim kendi kimliğimden başka kimliğim olmadı. Şahin bey hadisesine gelince rahmetli Hulusi Sayın paşam benim tuğgeneralimdi. Çok sevdiğim çok kıymet verdiğim ebediyen de kıymet vereceğim benim bir büyüğümdür. Onun bana koymuş olduğu vatan milletimi çok sevdiğim için İstanbul’un fethindeki Şahin bey, efendim Gaziantep’teki Şahin beyi onu anımsattığı için bana bu ismi taktı böyle olsun dedi. Bilen arkadaşlarda böyle konuşur. Ya bu kod mod filan değil yani. Beni tanıyanlar bilir zaten. O bana Hulusi Sayın paşamdan bir hatıradır ve de gurur duyarım savcım. Kaldı ki, benim kimliğim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Askerde mi verildi bu Şahin bey kod ismi size?”
Sanık Ahmet Cinali:”Tabi ki 78 senesinde vermiş olduğu bir isimdir bana yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sivilde kullandınız mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Tanıyanlar söylüyor Şahin bey, Şahin bey, Şahin bey diyorlar yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tanıyanlar dediğiniz asker arkadaşlarınız mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Tabi ya, bazı arkadaşlarım yani konuyu bilenler arkadaşlarımız yani hatırlarda konuşulan şimdi Hulusi Sayın paşam hakkın rahmetine kavuşmuş bir şehidimiz yani. Bunun ismini anmaktan şeref duyarım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”78’deki terör dediğiniz bu sağ sol davaları mı nedir terör?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ya hayır alakası yok 78 de ben onun askeriydim yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani size niye değişik bir isim verme ihtiyacı duydu?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ya beni vatanımı milletimi çok sevdiğim için her şeyden önce canımdan da çok sevdiğim için bana o yakıştırmayı yaptı. Ben de o yakıştırmadan şeref duyarım. O isimle olan ve o isimle şeref duyduğum içinde.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Daha sonra Hasan Kundakçı ve onun vasıtasıyla Veli Küçük ile tanıştığınız iddia ediliyor?”
Sanık Ahmet Cinali:”Doğan küçük oğluma da o ismi verdim. Şahin Alp ismini verdim. Efendim o isimden de şeref duyuyorum. Kaldı ki Hasan Kundakçı paşayı Hasan Kundakçı paşa ile hiçbir şekilde bir mesafem yok yani öylesine tanıdığım bir insandır yani. Kaldı ki yok terörle mücadele ekibinin içerisinde oldu falan filan böyle bir şey yok. O bölge komutanlığı yaparken bende orada milliyetçi hareket partisi çalışmalarını yapıyordum hiçbir şekilde de temas olmamıştır. Ben hiçbir yerde devletimin gücünü kullanmadım. Devletime ancak hizmet ederim ben ve hizmetkarıyım Türkiye Cumhuriyeti devletinin. Benden doğanlarda hizmetkar olacaklar yani. Ha bunu buna da karşı gelenler de düşmanımdır burada da söylüyorum. Kim ki bu vatana düşmansa benim düşmanım. Hem de kan düşmanım. Saygılar sunuyorum savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Buradaki JİTEM kimliğinden söz ediyor. Bu nasıl bir kimliktir aracın bagajında bomba ve silahların olduğunu söylüyor?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ne jiti ne JİTEM kimliği ya. Ben böyle bir şey hayatımda görmedim. Benim kimsenin kimliğine ihtiyacım yok. Sonra ben topluma mal olmuş bir adamım ya öyle bir şey niye taşıyım ki ben neden taşıyım yani. Yok ben jandarmayım diye şu (1 kelime anlaşılamadı). O zaman bu tabancalar niye yakalanmış. Bu kimlikleri göstermemişim yani. Bu kadar devletin içinde gücüm var devletin şeyi beni gelip yakaladığında durun kardaşım niye dememişim de o nedir o yani silah 6136’dan sabıkalar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sizde arama sırasında bomba yakalandı mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Efendim o da polis tertibi. Adamın arabası bir buçuk ay benim otoparkta kalıyor. Herhalde gözetleme mözetleme cihazları vardır içi boşaltılmış evden dedemin benden silah arıyorlar işte o onunla beraber gelip benim bombaları silahları bulacaklar kafalarına göre. Bu programlar yapılmış zaten başında. İçi boşaltılmış geliyor ve ben üç yıldır içerdeyim yani. Ondan sonra bu adamlarla ilgili buralarda laf konuşuyoruz ve sizleri de burada rahatsız ediyoruz herkesi. Ayıptır yazıktır yav. Ama tabi bu hesapların hepsini de tek tek Ahmet Cinali sorar aciz de değilim savcım. Saygılar sunuyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Veli Küçük ile irtibatınızın jandarma görevlisi haber elemanı çerçevesinde kalmadığını tahmin ediyorum şeklinde bir beyanı var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Veli Küçük benim ağabeyimdir dostumdur.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Buna ne diyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl nasıl ya?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani aranızdaki ilişkinin boyutu olarak?”
Sanık Ahmet Cinali:”Savcım Allah aşkına şu rezil adamın yani sözlerine şu mahkemeyi oyalamayalım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ne kadar beraber kaldınız siz Zihni Çakır ile?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben Zihni ile hiç beraber kalmadım ki, adam.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Her gün görüşüyorduk şeklinde beyanı var biraz önce de okudum.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ya benimle nasıl görüşebilir, benim kalmış ki işim başımdan aşmış.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”96 yılından 95 yılından beri.”
Sanık Ahmet Cinali:”Zihni denilen adam kim ki benimle beraber bana yaklaşabilsin ya.”
Sanık Ahmet Cinali müdafii Av. Necdet Çağlar söz istedi verildi:”Bir hususa açıklık getirmek istiyorum. Sayın başkanım. Ahmet Cinali bey Zihni Çakır olayıyla ilgili Zihni Çakır’ın kitabını malum olduğu üzere büyük ihtimalle mahkememizde incelemiştir. Zihni Çakır mesela bir numaradan bahsediyor. Bir numaranın şoförlüğünü yaptığından bahsediyor ama bir numarayı tanımıyor. Bir numaranın paşalarla görüştüğünü kendisinin şoförlük yaptığını beyan ediyor. Hiçbir şekilde ne eşkal verebiliyor ne isim verebiliyor veyahut nerede oturduğunu ki evinin.”
Mahkeme Başkanı:" Avukat bey bunları savunmanızda anlatırsınız lütfen.”
Sanık Ahmet Cinali müdafi Av. Necdet Çağlar:”Hayır efendim Sayın iddia makamı Zihni Çakır’dan yola çıkarak bir şey yapıyor da Zihni Çakır’ın tüm beyanları Taner Ünal olayında da olduğu gibi tamamen, tamamen (1 kelime anlaşılamadı) efendim teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı:" Onu Cinali’ye soralım. Onu Cinali’den alalım haberini. Lütfen buyurun, buyurun. O meraklanmayın o çokta geniş rahat açıklıyor yani. Hiç meraklanmayın.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sevgi Erenerol ile tanışmadığınızı beyan ettiniz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim hiç tanımam.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine bu ifade içerisinde. Sevgi Erenerol’u Taner Ünal’ın bazı konularda kendisinin görüşünü alarak muhakkak gazeteye yazılmasını istemesi nedeniyle tanıyorum. Özellikle ermeni meselesi terör konuları ve ekümenik konularında da biz telefon açarak kendisinden bilgi alıyorduk yada Ahmet Cinali İstanbul’a geldiğinde kendisinden gazete yayınlamak üzere yazıları getiriyordu. Bizde o yazıları köşe yazısı olarak değil de onun ağzından verilmiş demeç olarak gazetede yayınlıyorduk. Ayrıca ben kendisiyle Ayma otelde yüz yüze görüştük bu nedenle bu şahısları tanıyorum şeklinde beyanı var. Burada sizin Sevgi Erenerol’un bir takım yazdığı yazıları gazetede yayınlanmak üzere götürdüğünüzden bahsediyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Sayın savcım ben Sevgi hanımı burada gördüm. Hayatım boyunca ilk defa burada gördüm. Nasıl alıp da getiriyormuşum yazıları. Kaldı ki benim öyle bir ekstra zamanım falan da yok. Yav külliyen yalandan başka bir şey değil. Yalan makinesi gerçi Türkiye de toplum hep yalan makinesi oldu yani. Maşallah belli. Ön teker nereye giderse arkada oraya gider.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine devamında 98 yılında diyor Taner Ünal’ın benim de ortağı olduğum şirketlerde kimi zaman ekonomik kriz baş gösterirdi. Fakat bu krizler Ahmet Cinali ve bir numaranın girişimleriyle bertaraf edileceği söylenirdi. Bir numaranın direktifleri doğrultusunda hareket edilmesi durumunda devletten örtülü ödenek parası alınabileceği dile getirilirdi. Ancak örtülü ödenekten para alındığını ben hiç o zaman görmedim. Tanık olmadım. Sadece sonradan öğrendim Almanya’dan ismini şu anda hatırlamadığım ancak belgesini sunabileceğim bir vakıf kanalıyla 97 yılı Mayıs ayında on bin markın üzerinde bir para yardımı adı altında Türkeli gazetesi ve Taner Ünal’a vakfın İstanbul da bir bağlantısı vasıtasıyla gönderilmiş. Ben bizzat Taner Ünal yerine Tamer Ünal yazılı para gönderme belgesinin dekontunu gördüm bir fotokopi bende mevcut size bunu getireceğim şeklinde beyanı var. Bu konuda ne diyorsunuz bu şekilde krizin aşılacağı Almanya’dan bağış geldiği şeklindeki beyanına ne dersiniz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Taner, Taner dünyada bir ya. Taner dünyada bir yabancıdan acından ölse bir şey almaz. Taner onurlu ve şerefli bir çocuktur. Külliyen yalan işte bu yani şimdi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Burada da bir numara geçiyor yine bir numara dediği şahıs?”
Sanık Ahmet Cinali:”Madem bir numarayı çok biliyorsa Zihni tanıdığını söylüyor tarif etsin bulun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hayır sizin bir numara olarak bildiğiniz kişi.”
Sanık Ahmet Cinali:”Benim hiçbir şey benim bildiğim bir tane bir numara var o da anlattım az önce aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet. Yine devamında ekonomik kriz süreçlerinde bir numaranın ve Ahmet Cinali’nin de bulunduğu ve Taner Ünal’ın özel olarak götürüldüğü Ayma oteldeki bazı toplantılarda Veli Küçük’ün özellikle bu sıkıntıları ortadan kaldırmak için dernek yada vakıf adı altında yapılanmaya gidilmesi gerektiğini ve MHP de aktif bir şekilde siyaset yapılmasının zorunlu olduğunu dile getirdiğine tanık oldum. Ben bu şekilde yapılan 98 yılı Mayıs ayındaki Türkçüler bayramının 3 Mayıs parantez içinde akabinde diğeri de Mayıs ayı sonunda yapılan her iki toplantıya bizzat katıldım. Bu toplantıya Veli Küçük, Ahmet Cinali, Taner Ünal, baba diye hitap ettikleri Nusret Demiral ve ismini şu anda hatırlamadığım toplamda dokuz on kişi katılmıştı. Bu toplantıya bir numara katılmıyordu. Çünkü o hepsinin üzerinde bir kişiydi. Herkes onun elini öperdi. Mayıs ayından sonraki Haziran ayında da İstanbul da toplantı yapıldı ancak ben yerini ve kimlerle yapıldığını bilmiyorum çünkü kendim katılmadım. Şeklinde ve burada da Veli Küçük’ü Taner Ünal ile birlikte yirmiden fazla gördüm. Muzaffer Tekin de yaklaşık beş altı defa Taner Ünal’ın yanında toplantılarda gördüm şeklinde devam ediyor. Siz bu toplantılara katıldınız mı yani bahsettiği gibi Veli Küçük bir dernek kurulması vakıf kurulması yönünde bir konuşma yaptı mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Tamamı yalan tamamı yalan tamamı yalan savcım artı benim telefonlarım dinleniyor. Şimdi Veli paşam daha evvelde söyledim benim abim dostumdur böyle bir dernek kurma hadisesinin içerisinde olmuş olsa Veli paşam ilk önce bana söylemesi gerekmiyor mu bu telefonlar dinleniyor, hiç böyle bir şey var mı? Taner ağzını bağlasan durmaz bana konuşur var mı böyle bir şey? Kesinlikle yalandır Veli paşamı da hiç tanımaz Taner Ünal ve Veli paşamın da ismi zikredilmemiştir yani hiçbir yerde böyle bir şey yok. Taner bu olaylarla beraber belki Veli paşamın benim dostum olduğunu gördü.”
Sanık Veli Küçük müdafi Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi:” Efendim bir usule itirazda bulunmak istiyorum kayda geçsin. Savcı bu sorusunda bu toplantıya katıldığını gördünüz mü diye sordu bu toplantının olup olmadığı belli değil bu bir iddia. Böyle bir toplantı oldu mu diye sorması gerekirken bu toplantıya Veli Küçük katıldı mı diye soruyor, yanlış soruyor ve yönlendirme sorularla.”
Mahkeme Başkanı :”Konu anlaşıldı.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır böyle yok efendim.”
Mahkeme Başkanı :”Katıldınız mı öyle bir toplantıya?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yok efendim hayır yok efendim yok.”
Sanık Veli Küçük müdafi Av. Zeynep Küçük:”Böyle bir toplantı olup olmadığını sorması lazım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Normal bir kişi anlayabilir, normal bir kişi anlayabilir sorduğum soruları burda okudum ifadeden sorduğumu biliyor yani iddia mıdır değil midir kendisi de biliyor yani soruya muhatap olan kişi. Veli Küçük ile telefon görüşmesi yaptınız mı o dönemde?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır hiç yok hiç.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Derneğin kurulması veya kurulduktan sonraki dönemlerde:”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim hiç yok hiç böyle bir şey yok. Yani şimdi böyle bir şey olsa ilk söyleyeceği adam ben değil miyim Veli paşamın ya telefonumu dinliyorsunuz. Bir dernek kurmuş olsa bu derneğin organizasyonunu Veli Küçük yapmış olsa ilk söyleyeceği benim. Yok böyle bir şey ki telefonlarımızı dinliyorsunuz var mı Veli paşamla böyle bir konuşma?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hiç telefon görüşmesi yapmadınız mı kendisiyle?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır ben zaman zaman konuşurum doğrudur kendisiyle beraber.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ne konuşuyorsunuz kendisiyle yani bir dernek soruyor muydu size? Bir dernek kuruluyor ne yapıyorsunuz filan.”
Sanık Ahmet Cinali:”Bir dostluk, hayır yok öyle bir şey hiç öyle bir şey yok nasılsın iyi misin bu kadar başka bir şey yok. Hiç böyle bir şey.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani sizin ne yaptığınızı neyle meşgul olduğunuzu sormuyor muydu?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır hayır hayır hiç öyle bir şey yok hiç öyle bir şey yok. Veli paşam içinden gelir benim içimden gelir”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”9 Mart 2005 tarihinde Veli Küçük’e ait 533 643 96 65 numaralı telefon size ait olduğu iddia edilen 555 489 44 04, 06 pardon düzeltiyorum numaralı telefonla 104 saniyelik bir telefon görüşmeniz var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Olabilir yani hal hatır konuşmasıdır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu telefonla yine Hayrettin Ertekin’le, Tarkan Toper’le telefon görüşmeleriniz var. Sadece hal hatır sormak için mi görüşüyordunuz Veli Küçük’le?”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet, evet evet benim dostumdur abimdir yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet biraz önce başlamış olduğum bir telefon tapesi vardı 4 Haziran 2006 tarihinde Taner Ünal’la yaptığınız burda Halit Bozkurt’un İstanbul’u karıştırdığından bahsediyordu. Sizde o zaman ben Halit’i arayayım mı? Diyorsunuz Taner yok arama diyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet doğrudur.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz Tayyip Erdoğan’ı arıyorlar bak bayağı zamandır istersen yani ben arayayım artık yeter Halit abi yeter diyeyim diyorsunuz. Taner Ünal, yapma ya şimdi bunlar mahkemede hesaplaşacağız bunlarla iş ona gidiyor artık bu kadar olmaz ya İstanbul’u da bozmuşlar piç etmişler. Siz, yine diyorsunuz. Taner, he. Devamında siz, Ercan’da arıza mı var? Kimdir Ercan?”
Sanık Ahmet Cinali:”O o zaman işte Beykoz’da bir şubemi kuracaklardı ne yani bu böyle olunca yoksa bunlar mı arıza yapıyor İstanbul karıştı dediğine göre başka bir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdir Ercan?”
Sanık Ahmet Cinali:”Orda bir şube başkanlığımı verecekti bilmiyorum Ercan diye bir çocuk vardı hatırladığım kadarıyla.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Tanıyor musunuz kendisini?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır hiç tanımıyorum görsem tanımam yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Arıza çıktı diyor sizde Ercan’da.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi Halit’in yapısını ben bildiğim için Halit bu tipte bir adam ama neticede de hakkında konuşmak istemiyorum benim eski benimle bir merhabası olan bir insandır öyle de kalsın olduğu gibi günahı da kendinin sevabı da kendinin bizden ırak olsun, hepsi bu kadar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Burda devamında gitmiş ona diyor sizde Nihat mı gitmiş diyorsunuz burda bahsettiğiniz Nihat kimdir?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nihat Gürkan’dır. Şimdi Nihat tanıdığım bir insandır eşini kaybettikten sonra ve hasta olduktan sonra onunda dengesi yıkıldı tamamen dengesizleşti yani onun için Nihat abinin söylediği şeyleri çok ben dikkate almıyorum yani öyle idare ettiğimiz bir arkadaşımız yani aramızda ama tabi insanların.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Nihat Gürkan’ı ne zamandan beri tanıyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”İnsanların başından her şey gelip geçebilir insanları bir anda öyle yok etmek benim tarzım değil efendim, ben dostlarımla sonuna kadar dost düşmanlarımla da sonuna kadar düşman olan bir adamım defani (bir kelime anlaşılmadı)”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet ne zamandan beri tanıyorsunuz onu açıklar mısınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nihat’ı mı?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Nihat Gürkan’ı ne zamandan beri tanıyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”20, 25 senedir tanırım yani yaklaşık.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Alparslan Arslan ile ilişkilerini biliyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç bilmem hiç bilmem hiç bilmem.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Vatanseverler kuvvetler güç birliği kuruluşunda herhangi bir etkisi oldu mu biliyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç bilmiyorum efendim derneğin nasıl kurulduğu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ne olarak biliyorsunuz yani Nihat Gürkan’ı ne olarak yani bu konuşmanızda da ismi geçiyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Nihat Gürkan emlakçı olarak bildiğim bir arkadaş yani abisini de tanırım küçük kardeşini de tanırım rahmetli hanımını da tanırım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yok sadece Nihat Gürkan’ı soruyorum Nihat Gürkan’ın bu dernekle.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim ben öyle teferruatlarını bilmiyorum yani Nihat beyin böyle derneğin içerisindeki çok aktifliklerini şunlarını bunlarını bilmiyorum yani. Dernekle ilgili çok detaylı bilgiye sahip değilim artık.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz Nihat Gürkan’la ortak herhangi bir şey yaptınız mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır, hayır, hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Gazete dağıtımı işi falan yaptınız mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır, hayır, hayır ben Türkeli’nin şeyliğini yaptım kendi mülküm olan Büyükçekmece eskiden de Ortadoğu’nunki vardı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet”
Sanık Ahmet Cinali:”Biz kendi paramızla gazete de dağıtıyorduk millet kendine gelsin diye Zeki Saraçoğlu’da yakın dostumdu yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz ne işle meşgulsünüz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Benim hep arazi işlerim vardır ben çiftçiyim kendi bahçelerimiz bağlarımız var yerlerim var.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Nerde çiftçilik yapıyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hem Giresun’da hemd e Trakya’da yapardım. Bir sürü topraklarım var alır satarım da.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani kendi dükkanımda dağıtımı yaptım ücretsiz diyorsunuz da yani bu parası nerden geliyordu size?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yani evet çünkü Büyükçekmece belediyesinin arkasındaki pasaj benim yani benim pasajım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Efendim.”
Sanık Ahmet Cinali:” Büyükçekmece belediyesinin arkasındaki pasaj benim pasajımdır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Mülkü size mi ait?”
Sanık Ahmet Cinali:”Benimdi sattım yani cezaevine herhalde bir 4 sene evvel falan sattım orayı arkadaşlar bir hastane yapmışlardı ihtiyaçları vardı oraya dediler abileri de dostum olduğu için ihtiyaçları olduğundan verdim onlara Kolon hastaneler grubuna.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet, konuşma devam ediyor Nihat mı gitmiş diyorsunuz? Taner Ünal’da, he Ahmet için böyle demiş Dünya’nın en kötü adamıdır demiş buraya gelirse her şeyi b nokta eder demiş. O da işte ya bilmende fayda var sen bir şey bilme bilmemiş olda dün ona kavga ettik, dün onu sinkaflı konuşuyor dedim o zaman sizi görevden alıyok dedim. Sizde, aha bunlar var ya diyorsunuz. Taner Ünal, dedi ben Ahmet’le çalışmam, çalışmazsan yine sinkaflı konuşuyor dedim ya biz burda şartlı iş yapmıyoruz dedim. Burda sizinle çalışması gereken birisinden bahsediliyor çalışmazsa.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ya bu dernekle ilgili.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdir bu şahıs? Sizinle çalışmayan çalışmayacak olan.”
Sanık Ahmet Cinali:”Bilemiyorum ki dernekle ilgili dernekle, dernekle ilgili muhabbetlerdir bunlar neticede Taner bey yaşadıklarından dolayı öyle çocuğun psikoloji bozuldu ki yani insanın dayanması mümkün değil ki Taner’in yaşadıklarına.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet, yine devamında:”
Sanık Ahmet Cinali:”Bütün herkes üzerine geliyor çocuğun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hemen seninle ilgili şeyi doldurmuşlar, Cumhur’u doldurmuşlar diyor Taner Ünal. Kimdir Cumhur?”
Sanık Ahmet Cinali:”İşte bilmiyorum savcı bey bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Gaziantep’te dernek çalışmaları var mıydı onu biliyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Bilmiyorum efendim bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz hangi dernek çalışmalarını biliyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben sadece vatansever ya derneğin faaliyetlerinin:”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Vatanseverin nerde yaptığı çalışmaları biliyorsunuz siz yani nerde aktif olarak görev yaptınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben genel başkan yardımcılığı yaptım işte denetleme kurulundaydım o da bir defa toplantıya katıldım başka öyle bir zamanım yok benim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Mersin’de, Diyarbakır’da herhangi bir çalışmanız oldu mu?”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi bakın Mersin polis istihbarat müdürü ben daha evvelde bunları size söyledim telefon açtı bana Nevruz gününde bayrak yürüyüşü olacakmış telefon açtı atladım Giresun’dan Emniyet Müdürlüğüne gittim. Dedi ki bir provokasyon olabilir dedi abi dedi senden rica ediyoruz bunu iptal ettirir yani ileri bir tarihe aldırır. Bende Taner’i aradım orda yanlarında hem vardığımda orayı ziyaret ederdim yani bizim emniyetten filan saklı bir şeyimiz yoktu ben devletin birimlerinin bütün her tarafına girer çıkarım. Hem alayı ziyaret ettim yani bizim hadisemiz bir provokasyon çıkarmak değil tam tersine memleketimizin bölünmez bütünlüğünü savunmak derneğin faaliyetinin amacı da buydu zaten ve bilahare bunu ileri tarihe aldık. Tamam dedi abi dedi Taner doğru düşünmüşler dedi böyle bir şey mutlaka bir istihbarat almışlardır, biz böyle bir şeye alet olmayız dedi ve çocuk ileriye aldı yani, hadise budur polis istihbarat müdürü teşekkür etti bize. Çıktık geldik Karadeniz’e hadise bu kadar. Yani bizim hangi tarafta olursa olsun ben devletimin her biriminin içine girer çıkarım. Benim için asıl olan devlettir yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Vatanseverler kuvvetler güç birliğinin bayrak yaktırdığına ilişkin gizli tanık beyana var.”
Sanık Ahmet Cinali:”MHP davasıyla okyanusta saman çöpü kadar kalır devletin hadisesinin içinde savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bir sorumu dinler misiniz? Vatanseverler kuvvetler güç birliğinin Nevruzda bayrağı yaktırdığı yönünde gizli tanık beyanı var Ali Kutlu’ya dayandırılan bir beyan.”
Sanık Ahmet Cinali:”Yanlış terbiyesizlikten öteye bir şey olabilir mi?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Böyle bir, böyle bir şeyden sizin haberiniz var mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Bayrak için Taner bey canını verir ya. Olabilir mi böyle bir şey? Tamamı yalan.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani önce bayrak yaktırıldı daha sonra bayrak yürüyüşleri tertip edildi şeklinde beyan var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Tamamı yalan, tamamı yalan öyle bir şey olur mu? Polis beni arıyor.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz ne zaman, ne zaman müdahil oldunuz oradaki yürüyüşlere veya mitinglerin hazırlanmasına?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben hiçbir mitinge gitmedim ne öyle bir zamanım var ne öyle bir şeyim var.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet devamında şöyle diyor hemen seninle ilgili şeyi doldurmuşlar Cumhur’u doldurmuşlar siz Cumhur’u tanımadığınızı söylediniz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır tanımıyorum tanımıyorum tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu Gaziantep şubesinde çalışan birisi olabilir. Sizde, Taner Ünal diyor ki, sana başladı operasyon. Sizde diyorsunuz, ya şu Emre’yi e o ne biliyor musun? O işi şimdi onlar böyle yıpratmanın mümkünatı yok. Biz nasıl işte Taner’i yalnız bırakırız hadisesi. Burda bir Emre’den bahsediyorsunuz. Kimdir Emre?”
Sanık Ahmet Cinali:”Bilemiyorum efendim yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Efendim”
Sanık Ahmet Cinali:”Bilemiyorum ki yani geçmiş zaman aradan kaç yıl geçmiş yani ben her konuşulanı böyle dikkate alsam bende beyin kalmaz ya kendi işime zamanım kalmaz benim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Devamında şöyle diyorsunuz mesele aslında bana değil sana şimdi bana direk gelip şunu yapacaksın şartları yok hepsini yaparım yani. Taner Ünal, her teşkilata gitmişler mesela Düzce’yi e Düzce’de şu an çalışma yapıyorlar. Vatandaşı öyle korkutmuşlar ki adamlar 25 gündür şey yurt dışındalarmış. Siz Allah Allah diyorsunuz. Taner 4 kişi kalmış Antep’te koskoca teşkilatta daha önce gidişinde 1500 kişi vardı. Sizde hayret diyorsunuz Taner e bu kadar olmaz ya. Sizde peki bu Ercan’ın diyorsunuz. Taner, sen okusaydın o Yeniçağ’daki Mustafa’nın şeylerini filan biz diyor devlet olarak diyor paşalar kurdu bu derneği diyor. Paşalar diyor Taner Ünal’dan hesap soracak diyor. Biz diyor Taner Ünal’ı diyor dolandırıcı, sahtekar bir adam olduğu için seçtik diyor. Belli bir dönem e diyor bu diyor derneğin kuruluş amacı diyor Türkiye’de diyor çok kötü olaylar yapmaktı diyor onun başına da sabıkalı bir adam lazımdı diyor. Öyle saçmalık olabilir mi diyor Taner Ünal Yeniçağ gazetesinde Mustafa isminde birisinin bu şekilde yazdığını söylüyor bundan haberiniz var mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç hatırlamıyorum efendim öyle bir şey hiç hatırlamıyorum. Ama Taner şimdi zaman zaman beni arar uzun benimle konuşur yani o da öyle rahatlıyor kendi ifade etti zaten bunları Taner neticede benim dostumdur yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Devam ediyor tam sayfa ya ama diyor Taner Ünal paşalara Badigart’tı diyor paşalar toplantı yapıp diyor neticede Taner Ünal’dan hesabını soracak diyor bu kadar saçmalık olamaz ya. Sizde, hayret diyorsunuz. Taner Ünal devam ediyor yani milleti dernekten nefret ettirmek için ben diyor derneğin Genel müfettişiyim bilmem nesiyim falan filanım diyor. Taner Ünal bizim bir piyonumuz diyor. Sizde, o şerefsizin dernekle alakasının olmadığı diyorsunuz. Taner, çok canım 2 ay dernekle alakası oldu. Sinkaflı konuşuyor gittim onu da Nihat getirdi yine ona küfürlü konuşuyor. Bu var ya tam silme bir o nokta nokta küfürlü konuşuyor. Nihat değil mi diyorsunuz sizde. Taner, evet, evet seninle ilgili bütün malzeme ondan çıkıyor zaten ondan çıkıyor. Hayret ya bu adama hayatı boyunca diyorsunuz. Taner, gazeteleri açıyorsun sizde hayatı boyunca güzellik yaptık bu adama biliyorsun. Taner Ünal sen adama acıyorsun diyorsun bu adam kanserli bilmem neli diyorsun alıyoruz adamın yaptığına bak ya. Sizde yazık ya yazık ya bunlar insan filan olamazlar ya. Taner Ünal yani birde kamuoyuna yapıyorlar Yenişafak gazetesi 350 bin net satışı olan bir gazete tam sayfa ve kapaktan veriyorlar beni o gün özellikle okumanı istedim. Sizde hayret ya hayret ya çok ilginç bir şey bu. Bunların zoru demek ki artık tamamen ipi kırmışlar Taner diyor ki çok kırdılar. Ahmet, bunların maskesini düşürdüm ben bunlar milliyetçi falan değilmiş bunlar vatansever falan değilmiş bunlar vatan hainiymiş. Bu Gladyo dediğimiz şey bu NATO güçleri dediğimiz ötekilerde öyle o nokta o şöyle İstanbul’dakiler o Muzaffer Tekin’ler, Alettin Parmaksızlar, o Fikri Karadağ’lar hepsi aynı b nokun onları da kovdum o zaman sokmadım derneğe. Allah Allah diyorsunuz yani sen bana hani geldiğinde çok öfkeliydim ya. He, paşaları filan nasıl şimdi sinkaf etmem kardeşim kimseye açıp da diyemiyorum ki biz diyor Genelkurmayda ne kadar paşa varsa keleşlini torbaya dolduracağız diyor Fikri Karadağ. Biz bir ihtilal örgütüyüz diyor bu dernekte diyor ihtilal örgütüne hizmet edecek sinkaf edin dedim lan o zaman dedim hangi, nerde dernek kuracaksanız kurun. İhtilalinizi de yaparsanız yapın dedim sen olsan ne dersin Ahmet diyor. Sizde, tabi canım ya şuraya bak ben Cumhuriyet düşmanı. Taner, olabilir mi böyle bir şey neticede özel harp dairesi başkanıymış ha. Sizde kim diyorsunuz. Taner, Fikri Karadağ. NATO güçleri derneği merkez orası zaten. Siz, ya Murat 1 numaranın işleri. Taner, hep onun b yemeleri diyor burda yine bir Murat diyorsunuz bir de bir numaranın işleri diyorsunuz nedir bu konu açar mısınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi Taner öyle hayalindi bir bir numara yaşatıyor ki Taner’i rahatlatmak için konuşulan bir laftır yani başka bir şey yok. Başka bir şey yok savcım yani Taner’in.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hayır siz yorum yapıyorsunuz diyorsunuz ki bu 1 numaranın işleri diyorsunuz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Daha evvelden sürekli 1 numara 1 numaranın işleri filan dediği için Taner bunu bende artık öyle söylemişim yani öylesine bir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani 1 numara olarak biraz önce başka birisinden bahsettiniz yani şu anda bahsettiğiniz burada bahsettiğiniz 1 numara kimdir ?”
Sanık Ahmet Cinali:”Efendim aynı Taner’in söylemiş olduğu hadisedir bu yani Taner’i rahatlatmak için konuşulan bir hadisedir yani zaten konuşmanın metninden de belli oluyor öyle olduğu ben ne Fikri beyi tanırım ne Muzaffer beyi tanırım ne diğerlerini tanırım. Kaldı ki ben askere de laf söyletmem her Türk asker doğar asker de ölür savcım askere lafı kimse söyleyemez benim yanımda. İster emekli olsun ister muvazzaf olsun söyletmem. Devletimin de hiçbir birimini de söyletmem saygılar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani isim olarak bir isim söyleyemiyorsunuz 1 numaranın kim olduğu yönünde?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yok ki öyle bir isim savcım, neyi söyleyeyim yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ama onun işleri olduğunu söylüyorsunuz bu işlerin.”
Sanık Ahmet Cinali:”Taner’in hafızasında öyle bir yer etmiş ki bir numara kendi de beyan etti zaten. Taner’de benimle konuşunca rahatlıyor hadise bu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine devamında işte böyle kafalar olursa olacağı bu olur diyorsunuz. Taner, benim kardeşim benim sen işlerini rahat rahat gör acele etme buraya intikal etmen tabi ki beni çok rahatlatır ama 1, 2 gün daha idare edebilirim. Yani sana bağlı iş sende sıkıntı içinde olma yani ben vaziyeti götürüyorum burda. Dün 15 saat toplantı yaptık. Sizde bunlar tabi sen canını sıkma diyorsunuz. Canımın sıkıntısından değil diyor sen canını sıkma. Devamında Taner, Mesut’un bayağı şeklini şemalini düzeltim yani, ha diyor. Mesut’un baya bir kafasını küfürlü konuşuyor. Devamında siz yemin ediyorum dün akşam alaydaydım saat 4’e kadar da orda kaldım çocuklar diyor ki nöbetçi amiri merkez bölük komutanı filan ya diyor abi diyor benim anlayamadığım bir şey var diyor yani bu işe diyor taş koymaya çalışanlar milliyetçiyim diye geçinenler diyor. Ben anlayamıyorum diyor. Taner, hiç biri Türk değil ki Amerikanın uşağı diyor burda siz bu görüşmeden bir gün önce dün akşam diyorsunuz saat 4’e kadar nöbetçi amiri merkez bölük komutanı ile beraberdim diyorsunuz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet işte anlattım ya biraz önce.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu neresidir, kiminle?”
Sanık Ahmet Cinali:”Mersin, Mersin gittim bu şeyden emniyet davet etti beni e zaten Türkiye’de.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Mersin’deki bayrak yürüyüşü öncesinde mi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet, evet Türkiye’de benim çok takdir etimim emniyetle jandarmanın en güzel çalışmış olduğu hep öyle olması lazım bölgedir yani Mersin ve çok takdir ederim onu da sürekli kendileri müşterek çalışırlar orda. Ordan da oraya geçtim zaman kalmadı ki orda arkadaşlar ta uzun yoldan gelmiş işte ikram izzet ordan da geçtik şeye netice itibariyle memleketimizin meselesi için uğraşıyoruz yani hadise bu ve (bir kelime anlaşılmadı) öyledir yani. Ne garip hikaye bu işle ilgilenen taş koymaya çalışanlar hep milliyetçiler dediler çok ayıp bir şey ama böyle yani. Söylenenler bunlar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Burda söyle diyorsunuz hepsi aynı kaba şey yapıyorlar diyor ikisi de Amerikan uşağı diyor Taner. Sizde jandarma komple burda biliyorsun bayrak yürüyüşü yaptılar müthiş bir destek vardı. Böyle bir beyanınız var jandarmanın bayrak yürüyüşü yaptığından büyük bir destek olduğundan müthiş bir destek olduğundan bahsediyorsunuz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi orda hem polisin hem polisin hem jandarmanın yani bütün bir devlet birimlerinin bayrak yürüyüşüne desteği var. Yani bayrak yürütmek suç mu ya adam Abdullah Öcalan’ın resimleri yürütüyor paçavra PKK bayrağı diye bir şeyle rezille geziyorlar yani hepsine yedireceksin o bayrakları yani Türk bayrağı yürüyüşü yapmak suç mu olmuş savcım? Devletin birimleri bayrak yürüyüşünde olmayacaklar da nerde olacaklar yani bunu desteklemeyecekler neyi destekleyecekler? Türkiye’nin geldiği durum belli içler acısı. Saygılar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bayrak yürüyüşü 15 Nisan 2006 tarihinde yapılmış. Siz bu alaydaki görüşmeyi bayrak yürüyüşü ile ilgili gittim dediniz 4 Haziran 2006 tarihinde yapılan bir görüşme bu.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi ben bir defa gitmedim Mersin emniyetine veya.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hayır bitikten sonra bayrak yürüyüşü bittikten 2 ay sonra yapılan bir görüşme.”
Sanık Ahmet Cinali:”Efendim ya olabilirim benim bir defa değil ki ondan sonra bir daha bir orda bir Vatanseverler kuvvetlerin yine bir böyle bir şeyi vardı toplantısını onunla ilgili de çağırılmıştık belki o andaki hadiselerdir yani. Ben her gittiğimde de, her gittiğimde de 2 taraf kurumu da ziyaret ederim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu yürüyüşlere sivillerini giyerek askerlerin katıldığı şeklinde bir iddia var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim hiç öyle bir şey hiç öyle bir şey yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bununla ilgili 16.11.2006 tarihinde.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç öyle bir şey yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Selami ismindeki bir Jandarma Bölge Komutanlığı özel harekat merkez adresi çıkan bir telefonla yaptığınız görüşme var. Bu görüşmede şöyle diyorsunuz ben oraya Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketinin ilini kurdurturdum Diyarbakır’a. Selami, evet abi, Siz, şimdi genel başkan olan arkadaşım tamam mı Taner? Selami, hı. Siz, şimdi oraya geliyor yarın saat 5’te orda. He yarın akşam 5’te diyor. Siz, he yarın akşam 5’te oraya gelecek. Evet abi. Siz, sen kaçta çıkabilirsin? Kaçta izin alabilirsin bölük komutanından? Selami, abi ben 4 buçukta izin alırım ben 4 buçukta. He. Siz, orda başka kendi kafana göre bizim uzman çocuklardan kimler var yanında? Selami, abi 2 tane benden daha sağlam beni bil onu görme yani. Siz, onları da al yanına. Selami, evet. Siz, tamam mı ondan sonra ordan da şeye gidersiniz ordan sivilden sevdiğiniz insanlar var mı? Selami, burda mı? Güvenebileceğiniz evet Diyarbakır’dan diyorsunuz. Selami, var abi. Siz var onlardan kaç kişi var ne kadar sayısı çok iyi olursa iyidir. Selami, evet abi Ahmet, kaç kişi yapabilirsiniz? Selami, abi ben şimdi ne kadar istiyorsunuz bilmiyorum ki. Siz, ya 20, 30 kişi yapın ya. Selami, evet abi. Devamında orda birde tamam mı orda bir de 400, 500 metre bayrak açtıracağım sonra daha sonra da bayrak yürüyüşü yaptıracağız orda. Selami, he tamam. Siz, organize yaptıracağız tamam mı? Selami, tamam abi. Sonra bak şimdi bir de polis evine gidiyorsunuz orda Osman Balak var Osman balak emniyet amiri. Evet, abi diyor. Diyarbakır’da. Evet abi. O çocuk benim yeğenimdir babası benim 35, 40 senelik arkadaşım MHP Tokat eski milletvekili eski polis müdürü Hasan Hüseyin Balak’ın oğludur. Tamam, onu da bulun o çocukta aslan gibidir yani eski meclisin amiridir yani emniyet amiri. Hı şimdi şey yaptım orda yine bir organizasyon yapın orda sivillerinizi çekin asker olduğunuzda belli olmasın tamam mı? Evet abi. Tabi silahlarınızı da alın yanınıza mutlaka diyorsunuz. Tamam abi yaparız onu. Tamam, mı canlarım iyi hadi. Abi saat 5’te nasıl görüşeceğiz abimle? Şimdi ben sana onun cebini vereceğim senin cebi de vereceğim şeklinde telefon numarasını veriyorsunuz. Devamında tamam canım 30 kişi filan olun ona göre şey yap. Tamam diyor. Yalnız o bayrakları taşıyan sivillere taşıtın bir güzellik yapın tamam mı 40, 50 kişi yapın. Tamam diyor. Bu şekilde bir görüşmeniz var Selami isminde uzman çavuş olduğu anlaşılan görüşmede.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi evet evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu kişiye silahınızı da alın orda şey yapın yürüyüşte sivillerinizi çekin şeklinde beyanlarınız var bunları açıklayabilir misiniz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet doğrudur, evet açıklarım savcım açıklarım. Şimdi oradaki silahları alın dediğim korucu aileleri şimdi sade bir telefonla konuştuğum değil ki benim artı ondan sonra tekrar başka bir telefondan yine konuştum kendisiyle. Şimdi Taner orda o hadisenin organizesinde bir psikolojikmen rahatlamaya ihtiyacı vardı. Söylenen hadise bundan ibaretti kaldı ki oraya giden korucu ailelerini oraya gitmesini istedim. Benim korucu ailelerinden bir sürü dostlarım var Selami’yi kendilerine gönderdim o arkadaşa da söyle benim söylediğimi dedim ve orda oldular kaldı ki terörle mücadelede zaten hep birlikteler yani orda bir sürü tanıdıklarım var benim. Hadise bundan ibarettir yani orda yoksa gidip de jandarmanın oraya gidip de o yürüyüşe filan katıldığı yok. Hadise budur. Yani silah hadisesi de o korucu ailelerin şeyi orda bir yürüyüş yaptırıyorsunuz ona göre resmi bir yürüyüş bu. Adamlar her gün seyrediyoruz Diyarbakır’da olanları Abdullah Öcalan’ın resim elde ondan sonra PKK paçavrası elde kıyamet kopuyor çıt yok. Ne haklarında soruşturma var ne bilmem ne var eee vatanını milletini sevenler hadi içeriye.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”30 Temmuz 2006 tarihinde Ordu Ziraat odası başkanı Onur Şahin başkanlığında oluşturulan 7 kişilik düzenleme kurulu tarafından Ordu ili Cumhuriyet meydanında Karadeniz bölgesi fındık mitingi konulu açık hava toplantısı tertip edilmiş. Ancak gösterinin daha sonra karayolunu kapatmaya kadar gittiği çıkan tartışmalarda birçok polis memurunun yaralandığını bazı vatandaşların mallarına zarar verildiği tespit edilmiş. Sizin bu mitingle ilgili her hangi bir çalışmanız oldu mu?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır hiç kesinlikle orda benim öyle bir çalışmam yok ama netice itibariyle Ali Kara benim dostumdur telefon açtı bana biz o bölgede benim baba tarafım Trabzon anne tarafım Giresun Ordu orda akrabalarım Gümüşhane yani ben büyük bir ailenin çocuğuyum. Neticede orda toplantıda Ali Kara beni aradı yardım istedi bende dedim ki ne destek varsa size elimden geleni yaparım zaten o toplantıda bir ton benim akrabam var dolayısıyla fındık mitingi sonra üreticinin hak arama şeyi demokratik bir kural izin alınmış müsaade alınmış orda ne polisi falan yani Karadeniz’de kimse polise elini kaldırır ya. Böyle bir şey olabilir mi? Yol kapatma filan böyle bir şey olabilir mi? Mümkün değil böyle bir olay.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bunlar olduğu değil mi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bunlar oldu yani yol kapatma eylemi.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim hayır hiç sadece bir güzergah verildi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Daha sonra oldu yani bunlar.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben oraya da gitmedim artı orda ben böyle bir olay olsa basından duyardım ben artı şeyde değilim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Basında yer aldı bunlar.”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl? Hayır ben Karadeniz’de değildim basında yer aldı ama o telefondan da bana Ali Kara telefon açıyordu o zaman hiç böyle bir şeyin olmadığını söylediler. Yani uydurma abartılan şeyler bunlar yani. Yani bugün tarımın Türkiye’de geldiği hadise belli.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ali Kara ile evet Ali Kara’yla olaydan 10 gün önce yaptığınız 20 Temmuz 2006 saat 23:44’te yaptığınız telefon görüşmesi var biraz önce bahsettiğiniz Ali kara olsa gerek.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Burda merhabalaştıktan sonra iyi abi ne yapalım İstanbul’dayım şu Kenan Çelik var ya tam bir g bu biliyor musun küfürlü konuşuyorsun. Niye? Teker yani teker yamuk herifin teki filan diyorsunuz. Devamında bu bizim bir maden davamız var bilmem ne ıvır zıvır dedikten sonra onu adam yerine koyma abi boş ver o yavşak onun var ya Haluk Primoğlu’na yara vermiş Haluk’u da yarın arayacağım kaç kuruş alacağım varsa alacağın bende kardeşim diyeceğim dedikten sonra devamında. Ne yapıyorsun Mersin işini diyor. Mersin işi bitecek abi bitecek diyorsunuz. Bir bak da bizim ayın 30’unda burda mitingimiz var. Size bir Mersin işinden söz ediyor daha sonra diyor ki 30’unda mitingimiz var. Nedir bu Mersin işi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ya Mersin hadisesi oradaki olay bir tarihi eser hadisesi var fezlekesini tutturdum Kültür bakanlığında savcım ben bunu daha evvelde size söyledim arz ettim detaylarıyla ifademi de alırken çok zamanınızı kıymetli zamanınızı almak istemiyorum hadise odur resmi bir hadisedir ve ne garip hikaye ki devletimize yardımcı olduğumuz noktada onunla ilgili hala şey veriyoruz yani. Hadise bu başka bir şey yok Kenan Çelik’e gelince Kenan Çelik maden mühendisi benimde Sason’da madenim olduğu için orayla ilgili birtakım çalışmalar yapacaktı. Adam sözünde durmadı gene aynısını söylüyorum, sözünde durmayan adam benim için hiçtir yani. Yalan konuşan adam benim için yılandır yani bu kadar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Mersin işini diyor ondan sonra 30’unda mitingimiz var. Sizde abi bu Ak partiyi bitirmek için Allah aşkına elinizden geleni yapın ya diyorsunuz. Ali’de”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet doğrudur yine aynısını söylüyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”AK partiyi bitirme değil de bizim hakkımızı bitiriyorlar diye devam ediyor. Siz burda Ak partiyi bitirmek için elinizden geleni yapın diyorsunuz nedir bu konu?”
Sanık Ahmet Cinali:”Efendim şimdi doğrudur savcım doğrudur ben Milliyetçi Hareket Partiliyim kendim ülkücüyüm. Ben kendimin iktidara gelmesi için demokratik mücadelemdir yine aynı şekilde devam edeceğim yine aynı şekilde devam edeceğim. Benim için kendi partimin iktidara gelmesi, o kafadaki partilerin iktidara gelmesi ben yapılan yaptıkları hareketleri beğenmiyorum. Beğenmekte zorunda değilim yani ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım partimin iktidara gelmesi için elimden gelen her çalışmayı yapacağım, ben partimin gibi görüşte olan partilere de elimden gelmesi için her desteği vereceğim. Ya buradan da söylüyorum saygılar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ali devam ediyor, ayın 30’unda mitingle ilgili bütün ekiplerin bize destek olmasını sağla diyor. Sizde ben sana 10 tane ne kadar adam istiyorsan indireceğim tamam mı? Ali, tamam kardeşim. Siz, ne kadar adam istiyorsun? Ali, ya ekibe sen söyle ekip bize destek versin. Sizde, hepsi tamam hepsi. Ali, Ordu’da miting. Sizde, abi komple getireceğim sana Türkiye’nin dört bucağından tamam abi. Tamam kardeşim diyor. Bu ekip nedir indirdiğiniz kişiler kimlerdir?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ya efendim evet anlatayım savcım ben Türkiye’de sevilen sayılan bir insanım. Her tarafta da istediğim anda kitleleri ayağa kaldıracak gücüm var her türlü ama kaldı ki kendi aile gücüm Ordu’ya çok fazla yani oraya bir şeylerin akrabalarımız gittiler zaten mitinglere yani ordan. Yani benim birine git dememe gerek yok Ali Kara Ahmet Cinali’de bu işi destekliyor dediği anda ha yinede destekliyorum fındık mitingini ben oraya gitmedim doğrudur yani dediği anda bütün aile gider yani. Hadise budur. Yani çiftçinin hak araması suç mu olmuş memlekette ya?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine telefon rehberinizin incelemesinde D Ramazan üst şeklinde 532 415 51 58 numaralı bir telefon kayıtlı.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu şahıs kimdir?’
Sanık Ahmet Cinali:”Terörle mücadeleye bakan Diyarbakır’daki terörün amiridir Ramazan üsteğmen şimdi çocuk yüzbaşıdır herhalde. Efendim Sayın savcım netice.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Siz Hasan Atilla Uğur’u tanıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hasan Atilla Uğur.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hatırlayamadım bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ünal İnanç.”
Sanık Ahmet Cinali:”Bilemiyorum hatırlayamıyorum yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu numaralı telefonun bu kişilerle de irtibatı var sizde de kayıtlı.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben hatırlayamadım şimdi Ramazan ya ben devletimi bir daha söylüyorum savcım devletimin bütün birimlerine terörle mücadele noktasında kanım pahasına her türlü desteği veririm. Vermeye de devam edeceğim. Ben vatanımın kim düşmansa bana düşmandır. Daha evvelde anlattım benden doğanlarda verecekler yani. Benim için asıl olan devletin bekasıdır Sayın savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet, yine sizde kayıtlı 542 338 34 41 numaralı bir telefon var İrfan diye kaydetmişsiniz bu şahısı hatırlayabildiniz mi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Bir sürü insanların şeyleri var bilmiyorum Güneydoğu’dan belki aileler vardır korucu aileler falan öyle yani yakında olsam uzaktan telefon konuşmaları falan vardır yani netice itibariyle şimdi Sayın savcım daha evvelde bahsettiğim gibi ben hayatım boyunca memleketim için mücadele ettim etmeye de devam edeceğim. Şimdi bu insanlarla size bir takım laflar söylerler şunlar bunlar bunları gözardı ettiğinizde, bu insanlar vatan için koşmazlar. Öyle insanlardan bir tanesidir bilemiyorum yani şimdi bilemiyorum yani bir sürü insanlar var bir sürü insan bizi arar yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine rehberinizde 542 433 95 72 Halit B, Halit B şeklinde kaydetmişsiniz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Bilemiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ramazan Genç adına kayıtlı bu telefon numarası ile Mehmet Fikri Karadağ’ın, İbrahim Özcan’ın, Durmuş Ali Özoğlu’nun, Hüseyin Görüm’ün ve Levent Temiz’in irtibatlı olduğu bir şahıs. Siz bu şahısları tanıyor musunuz? Mehmet Fikri Karadağ, İbrahim Özcan, Durmuş Ali Özoğlu, Hüseyin Görüm ve Levent Temiz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır; hayır hayır hiç hepsini burda gördüm hayır hepsini burada gördüm hepsini burda gördüm. Levent Temiz’i görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine 533 632 84 00 Selahhin Uğur diye kayıtlı bir numara var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet Selahattin Ulvi paşadır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdir bu şahıs?”
Sanık Ahmet Cinali:”Abimdir, dostumdur, korgeneraldir dostumdur, abimdir vatanını milletini çok seven benim çok kıymet verdiğim bir insandır, dostumdur yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yine 536 492 84 23 numaralı telefon Rambo olarak kaydetmişsiniz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ramazan Çetin Mardin il başkanı yaptığımız çocuktur yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ne başkanı dediniz?”
Sanık Ahmet Cinali:”MHP’nin Mardin il başkanı yaptığımız korucu başıdır, arkadaşımızdır yani, oraya il başkanlığına getirdiğimiz arkadaştır. Korucu başıdır kendisi de. Mardin Midyatlıdır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu şahısın Fuat Turgut telefon rehberinde de Rambo olarak kaydedilmiş Fuat Turgut’u tanıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben bilemem Fuat Turgut’u tanımıyorum savcım. Ben tanıdığım insanları söylüyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Hasan Atilla Uğur, Veli Küçük, Arif Doğan ve Mehmet Şener Eruygur’la da irtibatları tespit edilmiş. Arif Doğan’ı tanıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Bilemiyorum, hayır, hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Mehmet Şener Eruygur’u.”
Sanık Ahmet Cinali:”Jandarma Genel Komutanı olarak biliyorum öyle bir şeyim yok. Şimdi Ramazan kendisi korucu başı aktif olarak zaten operasyonlara katılan bir çocuktu yani biz onu Mardin il başkanı yaptık o zaman MHP’nin ta bu kaç sene evvel yani 90’lı yılları anlatıyorum savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”532 313 15 28 numaralı telefonu Mehmet Utku olarak kaydetmişsiniz, bu şahıs kimdir?”
Sanık Ahmet Cinali:”Altıncı bir arkadaşım benim eczaneci ülkücü bir arkadaşımızdır yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu şahıs da Levent Temiz’le Hayrettin Ertekin’le Adil Serdar Saçan’la, (bir iki kelime anlaşılmadı), Muzaffer Tekin ile irtibatları tespit edilmiş.”
Sanık Ahmet Cinali:”Olabilir Dünya’nın Dünya’nın içerisinde bulunan bir insan yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Yani nedir yakınlığınız nedir bu şahısla?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yani insanların. Benim dostumdur hepsi bu kadar yani zaman zaman telefon açar kaç sene önceki bir dostumdur yani eczacı sevilen bir insandır ülkücü hareketin içerisinde. Eski kuyumcular başkanıdır. Yani dostumdur benim yani kaç senelik dostum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Zeki Balaban isimli şahısı tanıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Bu dernekten tanırım Zeki’yi dengesi bozuk bir çocuk yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Nerden tanıyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Dernekten tanıyorum efendim dernekte Taner tanıştırmıştı. İstanbul’a geldiğinde Zeki’yle beni tanıştırmıştı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu şahısla yapılan telefon görüşmesinde Zeki’nin Mersin’deki yürüyüşe 4000 tane askerin katıldığını ifade ediyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Dengesizin tekidir Sayın savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu konudan haberiniz var mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yok öyle bir şey Zeki’nin öyle bir gücü ne geziyor ya hayatında bir defa Mersin’de kahveye girmiş mi olsa bana orda arkadaşlar söylerdi falan birisi geldi diye veya Emniyet Müdürlüğüne girmiş mi? Bana dediler ki bu Zeki Balaban kim diye sorarlardı bana yani veya telefonla sorarlardı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Sizden ele geçirilen bir suikast planı ile ilgili Veli Küçük, Sedat Peker konuları geçiyor. O konuyu biraz açar mısınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Sayın savcım suikast bize yapılacak yani. Gazetelerde de izliyorum yok suikast bilmem neymiş.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Bu bilgileri nerden aldınız siz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Karslı Ali diye ben daha evvelde bu ifadeleri verdim size Karslı Ali diye benim sürekli gittiğim Kalederya restoran diye bir restoran var Kumkapı’da ve bu çocuk.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Nerde dediniz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Kalederya, Kalederya restoran Kumkapı’da balık lokantası.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Evet.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ve oraya geldi dedi ki abi hadise bu bu sen beni tanımazsın ben seni tanımam. Ama seni soruşturduğumuzda araştırdığımızda çok sevilen bir insan olduğunu vatana millete çok faydalı bir insan olduğun için hadise budur deyip bu bilgileri verdi bize. Bende dolayısıyla Veli paşamı aradım hatta o arada Türkmenistan’a gidiyordu dedim aman dikkat et seni zehirleyeceklermiş bize işte suikast yapacaklarmış. Sedat Peker’e Tacikistan Genelkurmay Başkanı, ticaret bakanına. Hadise bu dedim elimizde yazılı bilgileri de var dokümanlarını getirdiler ne zaman döneceksin? Bir hafta filan sonra döndüğünde dedim paşam telefon aç bunu dedim getireceğim bu telefonda konuşulacak hadise değil bu evrakı da sana vereyim ona göre ne yapacaksak yapalım dedim yani ve gittim kendine de Ümraniye’de döndüğümde bilahare yani suikastı bize yapacaklar bize. Öldürecekleri adam bizleriz yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Karslı Ali dediğiniz şahıs devlette görevi olan bir şahıs mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Artı da artı da artı da Veli paşam o insanları da kurtarmıştır yoksa ben onların hiçbirini yanına bırakmazdım. Ahmet ben araştırması yapayım bakayım bu işlere dedi ona göre dedi ben dedi çözeceğim ve ondan sonra baktı tamam dedi konu bitmiştir dedi. Dediğin aynen doğru çıktı dedi yoksa ben onların hiç birine yanına bırakmazdım böyle Ahmet Cinali nasıl öldürülürmüş gösterirdim Türkiye’de seyrederdi Dünya’da seyrederdi ha onu da söyleyeyim savcım saygılar Veli paşama dua etsinler. Onun içinde ona kırgınım o noktada bana dur dediği için.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kemal Şahin duruşmadaki beyanında şöyle diyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Dengesiz bir çocuktur Kemal.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Şimdi Sayın Başkanım kendisine emniyet ifadesi okunduğunda cevap olarak 2 maddeye itiraz etmek istiyorum birincisi Şahin bey konusu ile ilgili ben Ahmet Cinali’yi Şahin bey olarak tanımam. İkincisi özel bir toplantı veya telefon açma konusu mevcut değil. Sadece ince çeneli diye kastettiğim kişi ben Ahmet Cinali ile birlikte yemek normal yemek yerken araçta durduğumuz bir yerde yerken yanımıza geldi sizi uyarıyorum dedi kimsin kardeşim dedim ben de dedi işte istihbarat görevlisiyim dedim. Fazla araştırma dedi hayır niye söylüyorsun dedim. MOSSAD işte Gabriel Librayder diye bilmem vesaire dedi. MOSSAD istihbarat servisiyle CİA beni vuracağını, öldüreceğini söyleyerek beni uyarma şeklinde bir konuşma yaptı diyor. Doğru mudur bu beyanı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Belki o Karslı Ali geldiğinde belki Kemal’de yanımızda olabilir yani savcım şimdi tam iyi hatırlayamıyorum ki ben yalan konuşmayı hiç adetim olmayan bir şeydir yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdir bu Ali Karslı Ali dediğiniz şahıs yani önceden tanıdığınız birisi mi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayatımda ilk defa gördüğüm bir insan yani hatta demek ki o zaman Kemal’de varmış orda demek ki yemekte yanımda öyle tarih ettiğine göre hatırlayamıyorum yani ne kadar zaman geçmiş. O zaman telefonlarını melefonlarını vermişti işte ne zaman ondan sonra isterseniz de gelirim demişti. Ben insanlık vazifemi yerine getireyim sen abi bak vatana millete çok faydalı bir insan olduğum için bunu kendime bir görev bildim getirdim dedi hadise budur yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Başkanım daha sonra devam edeceğim meslektaşım devam etsin.”
Sanık Ahmet Cinali:”Saygılar savcım.”
Mahkeme Başkanı :”Buyurun savcı bey.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında ve size ait birkaç yerde arama yapılmış. Siz nerde yaşıyorsunuz, ikamet yeriniz neresi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Benim ikamet yerim Giresun Bulancak’ta ama hem Büyükçekmece’de evim var işyerim var hem artı Ordu’da evim var yani biz büyük bir aileliyiz yani. Sefaköy’de evimiz var beni Sefaköy’den alındı yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Kardeşinizin evinde.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bulunurken Büyükçekmece’deki evinizde arandı.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet doğrudur Ordu’daki evimde arandı. 2, 3 tane evimde Bulancak’ta arandı. İş yerim arandı, otoparkım arandı hepsi arandı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Otonuzda arandı.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hepsi arandı ne varsa.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu Giresun Bulancak’taki evinizde eviniz de değil pardon otoparkta bulunan el bombası konusunda bir açıklamada bulundunuz. Bu tam anlaşılmadı.”
Sanık Ahmet Cinali:”Sayın savcım ben bunu detaylı bir şekilde savcıma anlattım 2 buçuk yıl önce artı mahkemelerde anlattım. Yani göre bir tertip ya bir ifadesi bile alınmadı. Polis memurunun ifadesini vermemize rağmen arabası adam İstanbul’da yaşayan polis memuru 1 buçuk ay benim otoparkta kalıyor e bize gelen herkese kapımız açıktır dostta gelse açıktır düşmanda gelse açıktır kapımızdan içeri girdiyse açıktır ve netice itibariyle benim dedemden kalan silahlarım var yani dedelerimden kalan duvarda asılı. İşte evin gümüş şeyleri var dedemin kılıçları falan var vesaire biz büyük bir aileyiz yani derebeylik şeyinden gelen bir aileyiz büyük bir şeceresi olan büyük bir nüfus potansiyeli olan bir aileyiz yani. Dedi ki abi dedi ben dedi bunun içi boşaltılmış sen dedi şeylerin olduğu için burda dedi şeyine bunu dedi sana getirdim dedi bu dedi hiçbir. Ya bu ne dedim, ne işim var bombanın şeyde? Dedi abi ben sana bunu hediye olarak getirdim içi boşaltılmış bu Mahmutpaşa’da tezgahlarda satılıyor ben aynı şekilde savcıma bunların ifadesini verdim. Koy oraya çekmecenin içerisine dedim kırmamak için geldi çekmeceye koydu bıraktı gitti bu kadar yani. Bomba falan değil içini boşaltılmış Emniyet raporları da var takıldığında fünye takılsa şunu yok şeyi yok fünye takılsa bile patlama özelliği olmayan diye raporu var. Adamlar şimdi tabi bunu yaptılar ki geleceklerdi orda bizim işte silahları bulacak kafalarına göre işte Zihni Çakır’da kitap yazmıştı ya daha sonradan şimdi anlıyorum birbirine topladığın zaman. Ahmet Cinali’nin silahları bulunacaktı, bombaları bulunacaktı haa ii yani Ergenekon tertibinin başı Vatanseverlerle başlıyor ordan da benim üzerimden yürüyeceklerdi. Yani ifadesi dahi verilmedi gelip ifadeye bile gelmedi polis memuru tabi mahkemeye vermezse bize verdi ifadeyi zamanı geldiğinde. Saygılar savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Orda bulunan bir toplu tabanca var o nedir?”
Sanık Ahmet Cinali:”İşte dedemin tabancası dedim benim jandarma komandanı 200 senelik tabancayı alıp getiriyorlar. Yani şeyi düşmüş söyleyin topu yok bilmem nesi çiviyle tutturulmuş ya bu sizin aileden hatıralarınız yok mu ya Allah aşkına? Dedemin kılıcını alıyorlar duvardan. Dedemin tüfeğini alıp getiriyorlar bilmem ne ya bunları şey koysan patlaması mümkün değil.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Dava sanıklarından bazıları ile olan bağlantınızı anlattınız. Feridun Refik Nuhoğlu dava sanıklarından birisi.”
Sanık Ahmet Cinali:”İşte bu anlattım Ankara ‘da bir defa gördüğüm bir adam İsmail Yıldız’ın şeyinde o da şeyin getirdiği Kemal Şahin’in.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”İlk defa nerede gördünüz kendisini?”
Sanık Ahmet Cinali:”İşte İsmail Yıldız’ın yazıhanesinde gördüm. İlk defa daha da gördüğüm bir şey yok bir defa gördüm o da Karadenizli olduğu için o bir tane bir çocuk daha vardı Murat mıdır nedir yani o da Karadenizli ikisi de Trabzonlu benim baba tarafım Trabzon ben Cinali oğullarının çocuğuyum ya babaannem Çakıroğlusu.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Mehmet Murat Yücel.”
Sanık Ahmet Cinali:”İşte onlarda Karadenizli olduğunu söylediler benimle tanışmaya geldiklerini söylediler bu kadar başka bir şey yok zaten 15 dakika mı durdular 20 dakika mı ne bir çay içtik gittiler bu kadar. Hayatım boyunca gördüğüm bu adamları bu kadar.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Size Kemal Şahin mi götürdü İsmail Yıldız’a?”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet Kemal Şahin ben Ankara’ya gelirken bende geleceğim dayı der bana o da geldi benimle beraber daha evvelden İsmail büroma da davet ettiği için beni gittim davete icabet ettik hepsi bu kadar.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”İsmail Yıldız’la nerden tanışıyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”İsmail Yıldız’la Başsavcı Nusrettin Emre’nin yazıhanesinde gördüm hayatım boyunca da İsmail Yıldız’ı 2 defa gördüm tamamını toplasan bütün konuşmalarım 1 saati bulmaz İsmail Yıldız’la olduğum ortam yani, bu kadar.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ne şekilde tanıttı diğerlerinin farklı beyanları var.”
Sanık Ahmet Cinali:”İşte anlatayım, anlatayım savcım ben bilmem kimsenin beyanını ben kendi bildiğimi.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Kendi ismiyle mi tanıttı size?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Kendi ismiyle mi tanıdınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet İsmail Yıldız olarak tanıdım. Şirket sahibi bir araştırma şirketinin sahibi olarak tanıdım yani bu kadar.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Kemal Şahin’i kaç yıldır tanıyorsunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Vardır bir 10 küsur yıldır Birol Obozon’un tarafından tanıdım yani o da terörle mücadelede çalışan bir çocuk İstanbul Terörle Mücadelede. Ya ben İstanbul’daki terörle mücadelede hepsini tanırım yani müdürlerini, başmüdürlerini dolayısıyla devletim benden ne zaman yardım istediyse yardımcı olmuşum yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Kemal Şahin’in kendi el yazısı olduğunu söylediği bir kısım dokümanlar var bunlar İsmail Yıldız’da yapılan aramada bulunmuş. Kendisi bunun posta yoluyla geldiğini söylemişti. Kemal Şahin bunun kendi el yazısı olduğunu söyledi. Burda MİT Ergenekon yapılanmasından bahsediyor Kemal Şahin. Bir yerinde de şöyle burayı size okuyayım. Orayı anlattıktan sonra kendi görevler ve özgeçmişim diyor daha sonra MİT denetimi Ergenekon faaliyetlerine katılmam. Eylül 2001 tarihinde Refik Nuhoğlu’nun daveti üzerine bu faaliyete katıldım halen bu çalışmalar içerisinde bulunuyorum yüzlerce operasyon onlarca sıcak temas çatışmalarına katıldım, Tuğgeneral Yılmaz Küçükseyhan ve Tuğgeneral Halil Şimşek 1994, 96 direk kendilerine bağlı terminatör piyade özel hareket timleri komutan vekili olarak yönettim şeklinde bir yazısı var. Bu kendisinin Ergenekon yapılanmasında görev aldığından bahsediyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Savcım hiç haberim yok, hiç haberim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Siz yıllardır tanıdığınızı söylediniz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl, Hiç haberim yok ya Kemal dengesiz bir çocuk yani o kadar çok dengesiz bize ekonomik durumları filan çocuğun yani biz elimizden geldiğince.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Nasıl dengesiz ne dengesizlikleri var?”
Sanık Ahmet Cinali:”Psikolojik dengesi bozuk psikolojik dengesi bozuk.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Nedir yani akıl sağlığından zoru mu var?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yani 1 yapmıyor 2 yapmıyor yani bir şeyi birbirini tutmuyor yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Görevdeyken de mi öyleydi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” Görevdeyken de mi öyleydi siz görevdeyken?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben görevdeyken tanımam, emekli olduktan sonra Birol işte tanıştırmıştı. Ha çocuğunun bir sıkıntısı vardı okuldan atılıyordu Milli Eğitim bakanının Hüseyin Çelik’in kardeşine Mehmet’e onların bütün aileleri de bizim kirvelerimizdir. Söyleyerek çocuğunu okulda kalmasını çocuğunun da psikolojisinin bozuk olduğunu söyleyerek şeyde bıraktırdık yani hadise bu yani. Çocuğunu okuldan atıyorlardı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”İsmail Yıldız ile görüşmenizde bu konu hiç gündeme geldi mi?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır, hayır, hayır hiç öyle bir zaman olmadı ki ne zaman böyle şeyler yapmışlar yani ben ama birbirleri ile konuşmuşlarını bilemem ben bunların.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Tarih veriyor 2001 diyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır ben İsmail Yıldız’la hayatım boyunca 2 defa görüştüm bilmem yani Kemal’le orda konuşmuşlardır, konuşmamışlardır daha evvel daha sonra birtakım konuşmalar yapmışlarsa ben bilemiyorum haberim yok benim bildiğim bu. Yani tamamını toplasan İsmail Yıldız’ın Nusvet Demirel’e bürosuna gitmem hepsi 1 saati bulmaz yani bir arada bulunma saatimiz şeyimiz. ”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Başka bir konuyu soruyorum Vatanseverler kuvvetler güç birliği hareketi derneğinin ilk kuruluş aşamasında kurucu üyeleri arasında yoksunuz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet yokum efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Siz daha sonra mı katıldınız?”
Sanık Ahmet Cinali:”Daha sonra daha sonra Taner bey üzerime çok geliyorlar dedi.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”10 ay kadar sonra herhalde.”
Sanık Ahmet Cinali:”He bilemiyorum yani senin ismin burda olursa ben biraz rahatlarım dedi bende nasıl istiyorsan öyle yap Taner dedim yani neticede Taner benim dostum yani iyiliğine de varırım Taner’in kötülüğüne de varırım yani ben dostumu yolda bırakmam.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Siz Türkeli dergisinin İstanbul’da dağıtımını yapıyorsunuz o şekil.”
Sanık Ahmet Cinali:”Murahhas azaydım ben zaten yani murahhas azaydım yani Türkeli dergisinde gazetesi daha evvelden yani sonradan dergi oldu önce gazeteydi daha önce Ortadoğu vardı. Yani biz halkımızın bilinçlenmesi için Türk milliyetçiliği bazında yayın yapanları.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Peki bu konunun anlaşılması için açıklar mısınız Taner Ünal üzerine çok gelindiğini, sizin derneğe girmenizde bu baskıların azalacağını nedir yani?”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet azalacağını düşündü evet doğru.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Sizin etkiniz olacak mesela o kurucu üyeler arasında.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi şu var ülkücü harekette ben sevildiğim için herkese sözümü ben yalan bilmem savcım ben. Ya hiç konuşmam ya da konuşursum doğruyu konuşurum yani bu özelliğimi bildikleri için artı insanlara hep yardımcı olduğumuz için yani olaya açıkça söyle söyleyeyim yani halk tabiriyle her olaya rahmani iyimser gözle baktığımız için insanlar bizi sever. Onun için Taner böyle düşündüğü için benim işte ismimi oraya şey yaptı ya ben hayatım boyunca da 1 defa derneğin faaliyetine katıldım öyle bir zamanım yok benim savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”O zaman beklenen şey nasıl yani derneğin faaliyetlerine de katılmadınız sadece isminizin bulunması yetti mi orda?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben bir defa bir defa derneğin şeyine gittim orda da o sorulan Mustafa bilmem ne oğlunu adını söylediği bir adam, baktım ki askerin arkasından konuşuyor. O çocuk konuşuyor hemen şıp dedim Taner bu çakal dedim ya kes sesini. Askerin arkasından kimse konuşamaz dedim konuşturtmam. Hatta orda Suat İlhan paşanın kızı da Alimra İlhan’da orda sekretermiş orda tanıdım tabi ondan sonra ben öyle deyince abi Allah razı olsun dedi ondan sonra senden dedi. Ben aynen dedi abiye katılıyorum dedi tabi ve dedim Taner bu adamların da dedim burda bozuk düzen adamların da faaliyetlerin hepsini dernekten keseceksin dedim. Suratına bile bakmam senin daha dedim. Öyle de bir olmuştur yani oradaki abidik kubidik bir takım adamlar vardı bunlar için.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu kurucu üyeler arasında ismi geçen.”
Sanık Ahmet Cinali:”Tanımam yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Abdülkadir Erdil avukat sizin tanışıklığınız irtibatınız var mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç tanımıyorum hiç tanımıyorum savcım hiç tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Danıştay saldırısı olayında ismi geçen ifadesi alınan tanık olarak Tarken Toper’le bağlantınızı anlattınız.”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu kişinin İstanbul’da bir kardeşi var Serkan Toper bu kişi de Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan ile irtibat var okul arkadaşı vesaire. Bu şekilde irtibatı var bu kişiyi tanıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Serkan Toper’i tanıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Yok yok tanımıyorum hiç görmedim Serkan’ı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Onun üstüne kayıtlı olduğu gözüken bir telefonla irtibatınız var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Nasıl”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Serkan Toper’le irtibatınız gözüküyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Serkan Serkan’la mı?”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet”
Sanık Ahmet Cinali:”Serkan’ı tanımıyorum ki irtibatım olsun.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yani Tarkan.”
Sanık Ahmet Cinali:”Tarkan’ı tanıyorum Tarkan sevdiğim çocuktur yani yine aynısını da söylüyorum ama Serkan’ı da tanımış olsam tanıdım derim zaten yani çekineceğim bir şey filan yok.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet”
Sanık Ahmet Cinali:”Yani Sayın savcım, ben öyle yapı olarak her şeyin dobrası neyse onu anlatırım yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yani şimdi Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından gelen telefon dökümleri var tanımıyor olabilirsiniz belki telefonu Tarkan kullanıyor olabilir ama böyle bir şey var kayıt var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır Tarkan’ın kullandığı kardeşinin üzerinedir, kardeşinin üzerinedir savcım ben bilemem.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”10 ve 15 Mayıs tarihlerinde 3 adet görüşme.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ama Tarkan beni zaman zaman arar telefonla konuşur benimle zaten.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”3 adet görüşmeniz gözüküyor 10 ve 15 Mayıs tarihlerinde bunlarda dosyamız için önem arz eden tarihler onları soracaktım.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben yardımcı olayım efendim yani sorun söyleyeyim, cevaplayayım. Tarkan’ın benimle konuştuğu telefonlar olabilir bilemiyorum yani onu Tarkan’a sorun ama ben Serkan’ı hayatımda ne gördüm ve onunla konuştum yani ama Tarkan zaman zaman beni arar doğrudur yani. Yardımcı olacağım bir şey varsa sorun söyleyeyim.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Şimdi Danıştay saldırısı olayında isimleri geçen ifadeleri alınan Burhan Gür eczacı Urfa’da Osman Mutlu, Necat Uysal bu kişilerle bir bağlantınız tanışıklığınız var mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Tanımam efendim tanımam, tanımam hiç birin.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Bu dava sanıklarından Hüseyin Görüm ile tanışıyor musunuz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç tanımam efendim burda tanıdım Hüseyin’i burda tanıdım yani:”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Burada Hüseyin Görüm’ün Türkeli dergisinin İstanbul dağıtımından sorumlu olduğu VKGB hareketinin İstanbul temsilciliğini yapacağı iddia edildiği konuşuldu bu türlü beyanlar ve açıklamalar var. Hiç böyle bir şeyden bilginiz olmadı mı?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hiç haberim yok, hiç haberim yok ya zaten öyle bir şey olsa savcım telefonlarda bu isimler geçer geçenler zaten belli.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Peki böyle bir şey olsa sizin haberiniz olur mu mesela Türkeli dergisinin İstanbul dağıtımından sorumlu veya VKGB hareketinin İstanbul temsilciliğini yapacak olan kişi.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi ben efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Sizin murahhas .”
Sanık Ahmet Cinali:”Her şeyi detaylı bilmem Taner bana söylerse haberim olur söylemezse nereden haberim olacak yani çünkü ben dernek faaliyetlerini kendim yürütmüyorum ki. Kaldı ki oradaki dernek içerisindeki insanları da tanımıyorum. Ben bir Taner’i tanıyorum yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Arabanızda yapılan aramada ayrıca 3 değişik telefon hattı da bulunmuş ve bunlar size mi aittir?”
Sanık Ahmet Cinali:”Evet de savcımın sordukları biraz önce cevapladım zaten o soruyu savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Hayır onlardan aynı arabanızda yapılan aramada 3 değişik sim kartı da bulunmuş onlar da aranızda siz mi koydunuz yani size mi aittir onlar?”
Sanık Ahmet Cinali:”Ben şimdi bilmiyorum ki benim telefonlarım neyse oradaki şey bana ait olanlar benimdir yani benim arabama.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Size ait olan dediğinizde sizin adınıza kayıtlı değil yani bu kadar.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi ben polis gelip de bana şunlar çıktı senin arabandan şu oldu veya olmadı diye bir laf etmediler ki.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yok arama tutanağından da söylüyorum.”
Sanık Ahmet Cinali:”Yani bilmediğim vakıf olmadığım bir konuda, şu benimdir değildir demem mümkün değil savcım takdir edersiniz yani ama vakıf olduğum şeyleri anlatıyorum yani hadise bu.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Arama tutanağında aracınızda arama yapıldı ve 3 tane sim kart çıktı üzerinizden çıkanlar ayrı zaten belirtilmiş.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi orada benim vakıf olduğum hadiseye ben zaten cevabını verdim yani. Kaldı ki telefonu zaten seslerimizi şeye vermişler hangi telefondan konuşsak zaten düşüyor ne kadar zamandır dinledikleri de belli. Neden konuşursak konuşalım hepsi elinizde tutanak olarak var.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Birkaç telefon görüşmesi var. Bunların dan size bölümler okuyacağım sizin yaptığınız telefon görüşmesi 27.11.2006 günü 11:56’da 555 489 44 06 numaralı telefon hakkından Zeki Balaban isimli kişiyle görüşüyorsunuz. Salih Zeki Balaban bu kişiyi tanıyorsunuz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Zeki Taner tanıştırmıştı işte dernekte ki şeyden ama dengesiz çocuk yani dedim Taner bu çocuğu nerden buldun yani gerçi anlayana kadarda biz zaman geçti yani. Afaki bir çocuk dengesiz yani epey dengesiz.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Görüşmenin bir kısmında şöyle geçiyor. Ahmet, yıllardır bunla onları bilmem ne yani şey yanlış biz güvenemediğimiz insan şimdi fakat benim garip bir huyum var ki bak benim kendi adamıma her şeyi söylerim, her şeyi yaparım ama bir başkası ona hareket yapmaya çıktı mı benim için düşman olur. Ha gerçek bu böyle bir hıyar bir yapım var işte. Taner abimde bu yani anlayabildin mi? Zeki, abi o yapı bende de var onun için ağrıma gitti yaptığı akşam bana açmış diyor ki ilişkimiz devam ulan bitiyorsa bitsin sinkaf git dedim bende ya. Ahmet, ya boş ver hikaye hepsi sen. Zeki, abi bizler, bizler Osmanlı adamlarız kalkık kalpak değiliz bizler Mersin’in Toros’un da dağında yetişmedik abi. Ahmet, ya ben Taner için bütün arkadaşlarımı kırdım Halit Bozkurt’u 1 numarayı tamam mı? Daha bilmem neleri bir sürü arkadaşlarım kırıldı Hasan paşayı hepsi kırıldı bak buna inan ve ona rağmen bizden vazgeçmiyorlar ona da kötülük yapamıyorlar yoksa çoktan kalemimi kıracaklar. Şeklinde sizin sözleriniz var.”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi evet savcım daha evvelde anlattığım gibi Taner çok üzerime sıkıntı yapıyorlar dernekte senin olman lazım onların akabinde ki konuşulan laflardır bunlar yani onun hayalinde bir 1 numara var o Halit Bozkurt’u 1 numara gibi düşündüğü için zaten o da benimle (bir kelime anlaşılmadı).”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yok yani Halit Bozkurt’u değil hem Halit Bozkurt’u hem 1 numarayı.”
Sanık Ahmet Cinali:”Yok onun kafasındaki o 1 numara hayali var hep, hepte oldu yani Taner’in kafasında ona verilen bir cevaptır. Ben yine aynısını söylüyorum ben kimseyi yolda bırakmam artık birisi benim insanıma eğer bir hatası varsa ben söylerim başka birisi de söylediği zaman karşı koyarım yani yapım bu. Onu söylemeye çalıştım orda daha evvelinde arz ettim zaten bu konuyu.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Nedir bu sıkıntılar neymiş yani kırmaya vardıran olaylar nedir Taner Ünal’la aralarındaki? Siz niye kırdınız bu kişileri?”
Sanık Ahmet Cinali:”Şimdi birine göre birisi iyidir birine göre kötüdür e şimdi arkadaşıma ben kimseye laf söylettirmem kim söylerse söylesin. Söylemeye çalıştığım bu savcım. Yine aynı görüşteyim.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yani nedir yani somut olarak yani bu kırılmaya yol açan olayları hadiseleri.”
Sanık Ahmet Cinali:”Dernek faaliyetlerin içerisinde belki bir hadiselerdir yani odur geçmiş zaman tam da iyi hatırlayamıyorum ama böyle bir şeydir yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Yine 13.11.2006 günü Mesut isimli kişiyle yaptığınız telefon görüşmesi var bu kişi VKGB Mersin sorumlusu Mesut Sezer olmalı ilgili bölümü okuyorum sadece. Ahmet, günaydın Mesut, nasılsın? Mesut, iyiyim abi. Ahmet, ne olsun ya rahatsızım aha şimdi kalktım. Mesut, hı sabahtan beri telefonu biraz sıklaştırdılar bu vatandaşlar birde 1 numaranın adını kullanıyorlar. Ahmet, kim? Mesut, bu Kemal Can ekibi. Bu da Kemal Canay dosya kapsamından öyle anlaşılıyor.”
Sanık Ahmet Cinali:”Doğrudur eski başkanı ya zaten bu şeyin Vatanseverlerin şeydeki.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Evet, ya boş ver sen ben ararım onu şimdi biraz sonra. Mesut, şimdi izah edeyim ben sana da bir numaranın adını kullanarak işte ben 1 numaranın adamıyım 1 numara şöyle emrediyor böyle emrediyor. Ahmet, ya ne emrederse etsin ne 1 numarası 10 numarası ya yolumuza devam edin ya birini var onu mu var ya şeklinde devam ediyor. Burda Kemal Canay’ın 1 numaranın ve ekibinin ismini kullandığından bahsediyor. Yani bu sadece Taner Ünal’ın hayalindeki bir şeyde değil anlaşılan yani Mesut Sezer’den Kemal Canay’dan herkes bu kişiden bahsediyor, buradaki konu nedir?”
Sanık Ahmet Cinali:”Vakıf olduğum bir konu değil ama kaldı ki yine aynı şeyi söylüyorum bir yola çıkmışsan yok 1 numara yok 5 numara tanımayacaksın yoluna devam edeceksin hedefine ulaşacaksın yani ya da o yola çıkmayacaksın benim anlatmaya çalıştığım o çocuklara psikolojik olarak destek veriyorum yani hadise bu başka bir şey yok.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Sizin tanıdığınız anlaşılıyor Kemal Canay’ı buradan.”
Sanık Ahmet Cinali:”Kemal Canay’ı işte dernekten yani Taner bey tanıştırdı yani. Ben o zaman dernek üyesi de değildim o mevcut konu ile ilgili Mersindeydim o tarihi eser hadisesi ile ilgili Kültür Bakanlığı fezlekesinin tutturduğum hadise. O zaman oraya işte şeye gelmişlerdi Kemal Canay’a da orda görev vermiş o zaman tanıştırdı beni Taner hadise bu. Kemal Canay Trabzonlu olduğunu da söyleyince benimde baba tarafım Trabzonlu yani ondan sonra orda bir şey doğdu arada bir muhabbet doğdu. Dolayısıyla kendisinin de eski baş komiser olduğunu vekaleten Mersin polis istihbarat müdürlüğüne baktığını filan ondan dolayı arada bir şey geçti yani bu.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Siz görüştünüz mü bu konuyla alakalı görüşeceğinizi söylüyorsunuz.”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır, hayır, hayır yok.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Peki Kemal Can.”
Sanık Ahmet Cinali:”Ya bu psikolojik olarak şeyi rahatlatma noktasında Mesut’u rahatlatma noktasında hadise yani hadise bu.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Peki gerçekten de Kemal Canay bu ekipten ayrılmış bu dosya kapsamından anlaşılıyor. Bu konuda bilgi sahibi misiniz?”
Sanık Ahmet Cinali:”Hayır, hayır, hayır Hiç değilim.”
Mahkeme Başkanı :”Savcı bey devam edecek sorularınız değil mi?”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Edecek Sayın Başkanım.”
Dostları ilə paylaş: |