Manisa mevlevîHÂnesi



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə38/47
tarix08.01.2019
ölçüsü1,43 Mb.
#92626
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   47

MASİSA 509

MÂSÎVÂ

Allah'tan başka her şey anlamında bir tasavvuf terimi.

Sözlükte "şey" anlamına gelen mâ ile "başka, gayr" anlamındaki sivâ kelimesin­den türetilmiş bir tabir olan mâsivâ mâsivallah. mâsive'1-Hak şeklinde de kulla­nılır. Tasavvufta yaygınlığı sebebiyle çok defa mâsivâ demekle yetinilir.

Tasavvuf yoluna yeni girmiş veya bu yolda olmakla birlikte vahdet makamına erememiş sâlikier Hakk"ın varlığı (vücûd) ve Hakk'ın gayrinin varlığı (mevcudat) ola­rak iki varlık görür. Hakk'ın gayri kabul edilen varlıklara tasavvufta mâsivâ adı ve­rilir. Bu bağlamda Cenâb-ı Hakk'ın aha-diyyet mertebesinden sonraki bütün mertebelerde ve âlemlerdeki zuhuru mâ-sivâdır. Ancak mâsivâ denildiğinde bu an­lam değil şehâdet âlemi denilen âlem ve bu âlemde Hakk'ın gayriyet perdeleriyle zuhur ettiği yerler (mezâhir) anlaşılır. Bu­na göre evren, dünya, dünyadaki her şey, insan, insanın bütün ilgileri, yapıp etme­leri, zihnindeki suretler ve bilgiler mâsivâ olarak nitelenir. Mâsivâ sayılan şeylerin taayyün itibariyle Hakk'ın gayri olmakla birlikte bâtında Hakk'ın aynı olduğunu dü­şünen muhakkik sûfîler, sâlikleri Hakk'ın zâtına yöneltmek için bunların Hak ile kul arasındaki perdeler ve engeller olduğunu, tasavvuf yoluna giren kimsenin Hakk'a erebilmesi için bu perdeleri ortadan kal­dırması gerektiğini söylemişlerdir. "Alâik" adı da verilen bu perdelerin ortadan kal­dırılması, insanın gönlündeki ve zihnin­deki Allah'tan gayri her şeyi silip atmasıy­la mümkündür. Bazı sûfîler İnsanın gön­lünü ilâhî tecellilerin yansıdığı parlak bir aynaya, mâsivâyı da yansımayı engelleyen tozlara benzetmiş, ilâhî tecellilerin yan­sıması için aynanın tozlardan silinip te­mizlenmesini şart koşmuşlardır. Hüseyin Lâmekânî'nin, "Pâk eyle gönül çeşmesin tâ durulunca" mısraı bu görüşün bir ifa­desidir.

Mal mülk, servet düşkünlüğü, büyük-lenme, gösteriş, haset vb. kötü huylar mâsivâ sayıldığı gibi ibadetler ve güzel ahlâkî davranışlar da mâsivâdır. Sûfîler keşf. ilham ve keramet gibi hususları da mâsivâ olarak görmüşler, bunlardan kur­tulmanın güçlüğüne dikkat çekmişlerdir. Telvin halindeki sûfîlerde mâsivâya karşı bir meyil olabilirse de temkin makamın­da olanlar gönüllerinde Hak'tan başkası­na yer vermezler.

Tasavvufta güzel ahlâkî davranış ve hallerin genellikle üç mertebesinden söz edilir. Meselâ tövbenin üç mertebesi var­dır. Birinci mertebede avam günahları için, ikinci mertebede havas günahları­nın yanı sıra gaflet halleri İçin, üçüncü mertebede havassü'l-havas Allah'tan gayri her şey için tövbe eder ve artık mâ­sivâ akla gelmez.510 Öte yandan tövbe insanın fiili olduğundan o da mâsivâdır, tövbeden de tövbe etmek gerekir. Râbia el-Adeviyye, "Bizim tövbemiz tövbeye muhtaçtır" sö­züyle bunu anlatmak istemiştir. Sûfîlerin, "Ebrâra göre sevap olan işler Hak ile kurbiyet sağlamış olanlara göre günah­tır" sözünün anlamı da budur. Tasavvuf­ta "terk-i dünyâ, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk" diye özetlenen dört terk as­lında mâsivâyı terktir.

Şiblî tasavvufu. "Kaygısız bir şekilde Al­lah'la olan birlikteliktir" veya, "Hiçbir ol­guyu ve yaratığı görmemektir" şeklinde tarif ederken mâsivâya takılıp Hak'tan uzak kalmmaması gerektiğine işaret et­miştir.511 Sûfîler. "İki nalı­nını çıkar" mealindeki âyeti de 512 "Dünya ve âhireti terket" şeklinde yo­rumlamışlardır 513 çünkü cennet ve oradaki nimetler de mâsivâ olup sûfînin muradı bunun Ötesindedir. Hakk'a giden yoldaki en bü­yük engellerden biri sâlikin kendi varlığı­dır. Mâsivâ olan bu engelin de kaldırılması (terk-i hestî) şarttır. Nitekim Bâyezîd-i Bistâmî'ye nefsini terkedip Hakk'a öyle git­mesi ilham edildiği kaydedilmektedir. Hü­seyin Lâmekânî, "Vücûdumdur günâhım ol sebebden her gün ahım var" mısraın­da bu durumu anlatmıştır. Mutasavvıf şairlerin divanlarında mâsivâdan kurtul­manın gereğine temas eden birçok şiire rastlanmaktadır.

Tasavvuf kaynaklarında tevhid konusu anlatılırken mâsivâya özellikle vurgu ya­pılmıştır. Sûfîlere göre Hak Teâlâ hakkın­da insanın zihninde oluşan tasavvurlar, bilgiler, hayaller ve inançlar ne kadar mü­kemmel ve doğru olursa olsun mâsivâdır. Allah hakkındaki marifet de böyledir. Zünnûn el-Mısrî. "Allah hakkında zihnin­de her ne oluşursa oluşsun bil ki o Allah değildir, Allah ondan başkadır" sözüyle bu hususa işaret etmiştir.

Hakk'ın tecellilerini temaşa edip mest olan velîler şair Lebîd b. Rebîa'nm "Allah'­tan başka her şey bâtıldır 514 mısraını tasviple nakleden Hz. Peygarnber'in 515 hadisine dayanarak mâsivâya fena ve zeval gözüyle bakmış, "İki cihanda Al­lah'tan başka bir şey yok" sözünü sık sık tekrarlamışlardır.516 Hak'tan gayri hiçbir şey görmeyen ve bil­meyen tevhid ehli için mâsivâ diye bir şey söz konusu değildir.

Bibliyografya :

Buharı. "Edeb", 90; Müslim. "ŞU", 3-6; Le­bîd b. Rebîa. Dtuân, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), s. 132; Serrâc. el-Lümâ\ s. 49, 52, 531, 538; Ke-lâbâzl. et-Tacarruf, s. 131; Kuşeyrî, er-Rİsâle, Kahire 1966, s. 34, 260, 554, 583, 605; Hücvî-rî. Keşfül-mahcûb (Uludağ), s. 171, 523, 602; Herevî, Menâzil, s. 6-7; Gazzâli, ihya", Kahire 1939, IV, 252; a.mlf.. MişkâLü't-enuâr, Kahire 1964, s. 70; İbn Kayyim el-Cevziyye, Medâricü's-sâlikîn, Beyrut 1983, ]]], 395; Lâmİî. Nefehât Tercümesi, s. 420; Ankarâvî, Mı'nftâcü 7-fu/carâ, Bulak 1256/1840, s. 86-93, 272-278; et-Muıce-mü'ş-şûfi, s. 621-622; Ahmed Avni Konuk, Ted-birat-ı İiahtyye Tercüme ve Şerhi [haz. Mustafa Tahralı). İstanbul 1992, s. 17, 24, 362. Süleyman Uludağ


MÂSİYET

Meşru emir ve isteklere uymama anlamında bir terim.

Sözlükte "itaatten ayrılmak, söz dinle­memek, çoğunluk tarafından onaylanan davranışlara uyum sağlamamak" mânasındaki isyan kökünden masdar ve isim olup itaat kelimesinin karşıtıdır. Abdül-kâhir ef-Bağdâdî mâsiyete "itaatten çık­ma, günah işleme: bir davranıştan imti­na etme, ona karşı direnme" anlamını vermiş mâsiyetle zenbi aynı konumda gören Ebü'I-Bekâ ise bu kavramları "kişinin kasten işlediği ha­ram fiil" olarak tanımlamış, isyanı "yü­kümlülük getiren belli bir emre karşı çık­mak değil mutlak olarak emre muhale­fet" diye mânalandırmıştır; âsi ise karşı­lığında sevap beklemediği yasaklanmış bîr fiili işleyen kimsedir.517 Mâsiyetle cünâh, zenb, vizr ve ism kelimeleri arasında anlam yakınlığı bulunmaktadır.518

Mâsiyet kavramı Kur'ân-ı Kerîm'in otuz iki âyetinde geçmektedir. Bunların ikisi mâsiyet, biri isyan, ikisi asî (âsi) şeklinde olup diğerleri muhtelif fiil kamplarındadır.519 Mâsiyet veya isyan mutlak şekilde kulla­nıldığında Allah'a yönelik olarak kabul edilir. Üç âyette Allah'a ve resulüne, on bir âyette resule, bir âyette de ana baba­ya atfen kullanılmıştır. İnsanın onuruna ve yaratılış amacına uygun biçimde ha­yatını sürdürmesi, fert olarak ve toplum içinde varlığını koruyabilmesi için bir dev­let kurumunun ve onun yetkililerinin bu­lunması gerektiğine göre Kur'an'da meş­ru çerçevede devlet ricaline (ülü'l-emr) karşı çıkılmayip itaatte bulunulması em­redilmiş, bunun için itaat kavramı kulla­nılmış, devlet ricaline itaat Allah'a ve resulüne itaat çizgisinde zikredilerek kamu düzeninin önemi vurgulanmıştır.520 Kur'an'da ana babaya itaat "birr" ve "ihsan" kelimeleriyle, hadis metinlerin­de onlara karşı çıkma "akk, ukük" kav­ramlarıyla ifade edilmiştir.521

Hadis rivayetlerinde de mâsiyet kav­ramı Kur'an'daki kullanılışına paralel biçimde çokça zikredilmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Âdem'e nisbet edilen mem­nu ağaçtan yeme mâsiyeti 522 hadiste de görülmekte, kıyamet gününde hesap öncesi uzun bekleyiş sebebiyle bu­nalan insanların Allah nezdinde şefaatte bulunması için Hz. Âdem'e baş vurduk­larında onun memnu ağaçtan yemiş ol­ması yüzünden şefaat talebinde buluna­mayacağını söyleyeceği nakledilmektedir.523 Birçok hadiste Hz. Peygamber ken­disine itaatin cennete girme, karşı çık­manın de bundan vazgeçme anlamına geldiği belirtilmektedir. Kur'an'daki be­yanlarla da örtüşen bu hususun 524 bir yandan Resûlullah'ın müşahhas bir rehber oluşu, öte yandan müslüman toplumunun varlığını koruyup sürdürmesinin en önemli faktörü konu­munda bulunuşuyla yorumlanması müm­kündür.525 Resûl-i Ekrem'in Hz. Ali'ye her cuma gecesi okumak üzere Öğrettiği du­anın şu cümle ile başlaması dikkat çekici­dir: "Allahım! Sayende hayatta kaldığım sürece mâsiyetlerden uzak kalmayı kolay­laştırmak suretiyle bana merhamet et!.526

İnsan melekle şeytanın bazı özelliklerini taşıyan bir yaratılışa sahiptir. Beşerî dür­tüler veya dışarıdan gelen bazı etkilerle Allah'a, resulüne ve kamu düzenini tem­sil eden devlet ricâliyle ortak değerlere karşı mâsiyet diye nitelendirilen davra­nışlarda bulunabilir. Kişinin isyan eylem­lerinin günah veya suç konumundaki so­nuçları Allah, resulü ve kamu diye ifade edilebilecek üç hedeften birine yönelik olabilir. İnkâr (küfür, şirk), kutsal değerlerle alay etme niteliğindeki mâsiyetlerle kamuya yönelik itaatsizlikler büyük suç­lardan sayılır. Kişinin kendi nefsinde ve çevresinde ibret verici birçok olayın ger­çekleşmesine rağmen mâsiyetini ısrarla sürdürmesi, isyanını gizlemeyip ortaya koyması ve başkaları İçin kötü örnek ol­masına zemin hazırlaması, onun dünya huzuru ve âhiret mutluluğunun tahribi açısından esef verici bîr olgudur.527 Ancak ana baba gibi saygıya değer kişilere itaat meşru ve kamuca benimsenmiş konular­da olur. "Yaratana âsi olacak yerde yara­tılmışa itaat yoktur" şeklinde ifade edi­len ilke hem Kur'ân-i Kerim hem de Hz. Peygamber'in beyanlarıyla desteklenmiş­tir.528 İş­lenen mâsiyet sebebiyle pişmanlık duyma ve onu bir daha yapmama azmini taşıma Allah'a, resulüne ve kamuya dönüş anla­mına geldiğinden manevî arınmaya vesile olarak değerlendirilir.529



Bibliyografya :

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "caşy" md.; Li-sânü't-'Arab, '"aşy" md.;Tehânevî. Keşşaf(Dah-rûc], M, 908; VVensinck, el-Mıtccem, '"akk", "caşy", "tvV md.ieri; M. F. Abdülbâki, el-Muc-cem, ""akk", '"aşy", "birr", "ihsan", "tv'a" md.ieri; Buhârî, "Tefsir". 17/5, "Edeb", 60, "Âhâd", 1; Müslim, "îmân", 327, "Zühd", 52, "İmâre", 39; Tirmizî, "Dacavât", 114; Abdölkâ-hir el-Bağdâdî, Üşûlü'd-dîn, İstanbul 1346, s. 252; Ebü'I-Bekâ. el-Külliyyât, s. 40-41, 656; Aclûnî, KeşfÜ'l-bafâ', s. 365-366. Bekir Topaloğlu




Yüklə 1,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   47




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin