MASSE, HENRİ
(1886-1969) Fransız şarkiyatçısı.
Fransa'nın kuzeydoğusundaki Lunevil-le'de dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini doğduğu şehirde yaptıktan sonra Paris'te Ecole des Langues Orientales'de Arapça, Farsça. Türkçe ve Ecole Pratique des Hautes Etudes'de Sanskritçe, Eski Farsça ve İsiâmiyat okudu. Arkasından Kahire Fransız Arkeoloji Enstitüsü'ne üye oldu ve 1911 -1914 yıllarını Mısır'da geçirdi. 1919'da Paris'te Sa'dî-i Şîrâzî üzerine hazırladığı tezle doktorasını tamamladı. 1921 'de Arapça ve Farsça okutmak üzere Cezayir Ünİversitesi'ne davet edildi. 1927 yılma kadar kaldığı Cezayir'de ayrıca İslâm sosyolojisi hakkında çeşitli konferanslar verdi. 1927'de Paris'e dönerek Ecole Nationale des Langues Orientales Vivantes'ta Farsça ve 1938'den itibaren onun yanı sıra İran tarihi okuttu. Bu arada birçok defa İran'a gitti. 1938'de Ecole des Langues Orientales'in müdür yardımcısı, 1948'de müdürü oldu ve bu görevini 1958'e kadar sürdürdü. 195Syılında Kahire Ünİversitesi'nde misafir profesör statüsünde Fars edebiyatı dersleri veren Masse, Şam el-Mecmau'l-ilmiyyü'l-Arabî'nin, Ferhengistân-ı îrân'ın ve So-ciete Asİatique'in (Paris) üyesiydi. 9 Kasım 1969'da geçirdiği bir trafik kazası sonucu öldü.
Eserleri.
A) Telif Eserleri. Essaİ sur le poete Saadi, suivie d'une bibliogra-phie (Paris 1919); Sa'dî-i Şîrâzî hakkındaki
doktora tezidir; Les epopees persanes: Firdovsi et î'epopee nationale (Paris 1935); Croyances et coutumes persanes (Paris 1938); Anthologie persane (Paris 1950); La lecture du nom d'lbn Moyassar (Paris 1923); Le poete İbn Za-idoun (Rabat 1921); l'Islam (Paris 1930), Halide Edip Adıvar tarafından İngilizce'ye çevrilmiştir (Beyrut 1970); Le tafsîr d'Abou'l-Fotouh Razi(Paris 1950).
B) Tercümeleri.
1. İbn Sînâ, Dânişnâme-i ÂW. 639
2. Abdurrahman-ı Câmî, Ba-hâristân. 640
3. Ömer Hayyâm, Nevrûzndme.641
4. Esedî-iTûsî. Gerşaspndme'nin bir kısmı. 642
5. Ebü'l-Meâlî, Beyânü'l-edyân'ın bir kısmı . 643
6. Fahreddin Es'ad Gürgânî, Vîs ü Râmîn . 644
7. Ebü'l-Kâsım İbnü's-Sayrafî, Kânunu dîvâni'r-resâ^il . 645
8. İmâdüddin el-İsfa-hânî, el-Fethu'1-kussîü'l-fethi'l-Kudsî.646
C) Neşirleri.
1. Ebü'l-Kâsııtl İbn Abdüı-hakem, Fütûhu Mışr. 647
2. İbn Müyesser, Ahbâru Mışr. 648
3. Ke-lâî. Kitâbü'I-İktiîâ .649
Masse'nin ayrıca birçok çalışmasının yanında makaleleri ve başta Encyclo-paedia of islam'da çıkanlar olmak üzere çok sayıda ansiklopedi maddesi bulunmaktadır.650
Bibliyografya :
Melanges d'orientatisme offerts a Henri Masse, Teheran 1963, s. I-XI; Ebü'l-Kâsım-ı Se-hâb, Ferheng-i Hâuerşinâsân, Tahran, ts., s. 249-250; Necîb el-Akîkl, Müşteşrikün, Kahire 1980, 1, 273-275; Abdurrahman Bedevî, Meu-sû'atü't-müsteşrikin, Beyrut 1984, s. 370-372; G. Lazard. "Henri Masse (1886-1969)", JA, CCLV11 (1969), s. 205-211; Ali Ekber Siyâsî, "Henri Masse", Rehnümâ-yi Kitâb, X!I/l-2, Tahran 1970, s. 12-16; H. Laoust, "Henri Masse (1886-1969)", RE!, XXXV][1/1 (1970), s. 3-5; Mehdî Ruşen Dâmîr, "Beyâd-ı Profesör Henri Masse", tieşriyye-i Dânİşkede-İ Edebiyyât-ı 'ülûm-i İnsani, XXl\/97, Tebriz 1970, s. 1-8; H. Beikbaghban, "Henri Masse: Uhomme et l'ceuvre", Luqmân, Xl/21, Tahran 1994-95, s. 81-95. Rıza Kuktuluş
MASSIGNON, LOUİS
(1883-1962) Hallâc-ı Mansûr üzerine çalışmalarıyla tanınan Fransız şarkiyatçısı.
25 Temmuz 1883'te Paris'in kuzeyindeki Nogent-sur-Marne'da doğdu. Babası ressam ve heykeltıraş Fernard Massig-non, annesi Marie nee Hovyn'dir. İlk dinî eğitimini annesinden aldı. Paris'te Louis İe Grad Lisesİ'ndeki öğrenciliği sırasında şarkiyatçı Henri Maspero'nun etkisiyle Doğu dil, din ve medeniyetlerine ilgi duymaya başladı. 1900'de liseden mezun oldu. Yüksek öğrenimini yaptığı Paris Ecole des Hautes Etudes'te Fransız edebiyatı, tarih, arkeoloji okudu ve Sanskritçe öğrendi. Sorbonne Üniversitesi yıllarında yakın arkadaşlarından biri Ernest Renan'ın yeğeni Ernest Psichari'ydi. 1904'te Hasan el-Vezzân (Afrikalı Leon) üzerine yaptığı, Tableau geographique du Maroc dans les 15 premieres annees du XVlc sie-cle, d'apres Leon l'Afncain adlı çalışmasını tamamlayarak üniversite diploması aldı. Ecole des Langues et Civilisations Orientales'te şarkiyatçılardan Hartvving Derenbourg ve A. Le Chatalier'in derslerini takip etti, burada Arapça öğrendi. 1905 yılında Cezayir'de düzenlenen XIV. Müsteşrikler Kongresi'ne katıldı, [gnaz Goldziher ve Miguel Asin Palacios ile bu sırada tanıştı. Silvain Levi'nin öğrencisi oidu. Ernest Renan'ın kurslarına devam etmesi onu şarkiyatçılığa yönlendirdi.
Ecole des Langues et Civilisations Orienteles'in Arap edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra Kahire Fransız Arkeoloji Enstitüsü'ne tayin edildi {1906). 1907-1908 yıllarında İrak'ta araştırmalar yapan arkeoloji heyetinde çalışırken Hallâc-ı Mansûr ve tasavvufla ilgilenmeye başladı. Bölgenin itibarlı ulemâ ailelerinden olan Âlûsîler'le de bu sırada tanıştı. Ali Âlûsî'den Kur'an okumayı öğrendi. Hallâc'ın yaşadığı çevreyi tanıdı. Kerbelâ'-da bulunduğu sırada Bağdat valisi tarafından ajanlıkla suçlanarak tutuklandıysa da Âlûsîler'in ve diğer dostlarının girişimiyle serbest bırakıldı. 15 Ağustos 1908'-de Kopenhag'da düzenlenen XV. Müsteşrikler Kongresi'nde Bağdat'ta medfun veliler konusunda bir tebliğ sundu. Kongre dönüşü Goldziher'in tavsiyesiyle Mısır'a gitti. Ezher'de İslâm ilahiyatı konusunda dersler aldı. Mısır'dan, İstanbul kütüphanelerinde bulunan Hallâc-ı Mansûr'a dair yazmaları incelemek üzere İstanbul'a geçti ve ardından Fransa'ya döndü. Nisan 1912'de Atina'da toplanan Müsteşrikler Kongresi'nde "Enelhak" başlıklı bir tebliğ sundu. Goldziher. bu konferansta Massignon ile Hollandalı âlim C. Snouck Hurgronje ve Alman şarkiyatçısı Cari Heinrich Becker'i tanıştırdı. 1912-1913 yıllarında o sırada yeni açılan Kahire Üni-versitesi'nde Mısır Kralı Fuâd'in davetiyle felsefe hocalığı yaptı. I. Dünya Savaşı'nın başlarında Fransızlar'ın Filistin ve Suriye'deki yüksek komiserliği nezdinde yedek subay olarak müşavirlik ve tercümanlık görevinde bulundu. İstanbul'da tahkikini tamamladığı Hallâc'ın Kitâbü't-Ta-vâsîn'inil913'te Paris'te neşretti. Bu kitabın yayımlanmasıyla Massignon ilim âleminde iyi bir yer edinmeye başladı. 27 Ocak 1914'te Marcelle Dansaert ile evlendi, bu evlilikten üç çocuğu oldu. Mart 1915'te cephede görev yapmak üzere Fransız hükümetine başvurdu ve ağustos ayında Çanakkale ve Makedonya'da tercüman olarak görevlendirildi. Ertesi yıl Sykes-Picot gizli anlaşmasında Fransız heyetinde delege olarak yer aldı. 1916 yazında İngiliz ve Fransızlar'ın kurdukları Arap lejyonunda Thomas Edvvard Law-rence ile birlikte subay olarak çalıştı. Ekim 1917'de müttefiklerin Ortadoğu ordusunun başkumandanı Lord Edmond Allenby'nin Gazze'deki karargâhında görev yaptı ve kasım ayında onunla birlikte Kudüs'e girdi. Kudüs'e Ehl-i kitap mensuplarının gösterdiği saygıyı görünce bu şehrin üç din için de açık kalması gerektiği görüşüne vardı ve hayatı boyunca bu görüşün savunucusu oldu. 28 Nisan 1919'da Kudüs'teki diplomatik görevini tamamlayarak Paris'e döndü ve College de France'ın İslâm Sosyolojisi Kürsüsü'ne tayin edildi. Aralık 1921' de Paris'te Gandi ile iki defa görüşerek ondan ciddi şekilde etkilendi. 24 Mayıs 1922'de Sorbonne Üniversitesi'nde Hallâc-ı Mansûr üzerine hazırladığı "La Passion d'al-Hallâj, mys-tique de I'lslam" adlı tezi savundu.
I. Dünya Savaşı'nın ardından Revue du Monde Musulman müdürlüğüne getirildi; bu sırada, daha sonra otuz yıla yakın hocalık yapacağı College de France'a vekâleten profesör tayin edildi, 1926 yılında asaleti kabul edildi. Aynı dönemde Fransız Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Müslüman İşleri Komisyonu'nda görev yaptı ve Fransızlar'ın Suriye-Lübnan siyasetini müşavir olarak yönlendirmeye devam etti.
1 Kasım 1932'de büyük bir hayranlık duyduğu Muhammed İkbal Paris'e kendisini ziyarete geldi. 1933'te Ecole Pratique des Hautes Etudes'ün İslâm Araştırmaları Bölümü'nün başkanlığına getirildi. Aynı yıl Kahire Arap Dil Akademisi üyeliğine kabul edildi. Bu yıllarda önce Adnan Adı-var, daha sonra da bu sırada doktora yapmak için Paris'te bulunan Nurettin Tbp-çu'dan Türkçe dersleri aldı. 1945 sonları ve 1946 yılı başlarında Fransız hükümeti tarafından kültürel ilişkileri düzenlemek amacıyla Mısır, Filistin. Suriye, Lübnan, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan'a gönderildi. 1947'de İran Araştırmaları Enstitü-sü'nün başkanlığına getirildi. 1952'de Amerika ve Kanada'da misafir profesör olarak çeşitli üniversitelerde dersler ve konferanslar verdi. 1921'de Paris'te Gandi ile karşılaşmasından sonra onun yakınlarından ve savunucularından oldu; Gandi adına kurulan (1954) derneğin yıllarca başkanlığını sürdürdü. College de Fran-ce'daki görevinden istifa ettikten sonra kendisini tamamen sömürgecilik karşıtı faaliyetlere verdi. Tepkilerini genelde haftalık oruç tutarak, Fransız sömürgelerine gidip yerel temsilcileri bizzat ziyaret ederek gösterdi. Fransisken tarikatına mensup olan Massignon 1954 yılında Melkit kilisesi papazı tayin edildi. Berg-son, Durkheim ve Mauss gibi Fransız düşünürlerinden ciddi şekilde etkilendi. Hinduizm, Budizm ve Şintoizm ile ancak hayatının sonlarına doğru irtibat kurma imkânı buldu. Hz. İbrahim'in getirdiği dinin iki kolu olarak kabul ettiği Hıristiyanlık'la Müslümanlığı birbirine yaklaştırma gayreti içinde oldu. Institut d'Etudes Iraniens, Commite d'Entente France-Islam ve Commite France - Maghreb gibi derneklerde kurucu, üye ve başkan olarak görev yaptı. Cezayir'in Fransa'ya karşı bağımsızlık savaşında açıkça Cezayir tarafını tuttu.
31 Ekim 1962 tarihinde Paris'te ölen Massignon şarkiyatçılık alanında sadece Fransa'da değil bütün dünyada derin izler bıraktı. Özel kütüphanesini College de France'a bağışladı. Dostları onun adına bir dernek kurarak 651 eserlerinin yeniden yayımlanması ve tercümesiyle meşgul olmaya başladılar. Paul Claudel, François Mauriac, Jacques Maritain, Etienne Gil-son, Tâhâ Hüseyin. Muhammecl İkbal, Re-şîd Rızâ, Henri Corbin, Theodore Monod, Vlncent Mansour Monteil, Maxime Rodin-son, Ali Şerîatî, Seyyid Hüseyin Nasr gibi düşünür ve şarkiyatçılar onun dostları arasında zikredilebilir. Massignon1 un özellikle Henri Corbin üzerinde ciddi tesiri olmuş ve bir Martin Heidegger uzmanı olan Corbin'e Sühreverdî el-Maktûl'ün Hik-meiü'l-işrâk adlı eserini vermiş, böylece onu İsfâm felsefesine yönlendirmiştir. Arap dünyasında Abdurrahman Bedevî ve Abdülhalîm Mahmûd gibi ilim adamlarını etkilemiş, George M. Makdisi, Her-bert Mason, Ebû Rîde ve James Kritzeck doğrudan Massignon'un öğrencileri olmuştur.
Massignon, kendi fildişi kulesinde yaşayan bir âlim olmaktan ziyade içtimaî ve siyasî meselelerin dinî boyutlarıyla ilgilenen bir eylem adamıdır. Fransa'nın Kuzey Afrika'daki tutumunu eleştiren Massignon'un oldukça zengin ve fevkalâde karmaşık çok yönlü bir kişiliği vardır. Hiçbir Batılı ilim adamı müslümanların sosyal hayatı ve ürettiği fikirlerle Massignon kadar yakından ilgilenmemiştir. Fransa'nın Araplar'a karşı uyguladığı politikayı bir ihanet olarak görmüş, ancak bu durum bir Fransız milliyetçisi olması bakımından kendisi İçin bir ikilem meydana getirmiştir. Aynı şekilde bir taraftan Katolik kilisesine bağlılığı, diğer taraftan İslâm sempatisinin ortaya çıkardığı çelişkilerden acı çekmiştir. Bugün Vatikan'ın İslâm'a karşı davranışını değiştirmesinde Massignon'un tesiri olduğu kabul edilmektedir.
Sağlığında hazırlanan Melanges Louis Massignon'dan (Damascus 1956) itibaren Massignon İçin çeşitli anma kitapları ve özel sayılar yayımlanmıştır: Hom-mogeâ Louis Massignon (Tahran 1962), Louis Massignon (Paris 1962), Memorial Louis Massignon (Le Caire 1963), Combats pour l'homme, centenaire de la naissance de Louis Massignon (1883-1962) Islamologue (Paris 1983), Centenaire de Louis Massignon (Le Caire 1984), Atti del Convegno sul cen-tanaii della nascita di Louis Massignon (Napoli 1985), Presence de Louis Massignon hommages et temoignag-es,652 Louis Massignon mystique en dia-ogue (Paris 1992).
Önceleri dinî inanca sahip olmayan Massignon, lise ve üniversite öğrenimi sırasında karşılaştığı bazı papazlar ve özellikle Ernest Psichari, Joris - Kari Huysmans. daha sonra çölde yaşayan rahip Charles de Foucauld vasıtasıyla hıristiyan-Iığını yeniden keşfetti. Ancak Irak'ta bulunduğu 1908 baharı onun dinî hayatında bir dönüm noktası oldu. Tutuklandığı sırada bir yandan Hallâc-ı Mansûr'u, bir yandan da ölümü düşünürken her iki dinin bir yerlerde birleştiği ve bunun da tasavvuf olduğu yargısına vardı. Eserleri ve faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda Massignon'un bütün hayatını Hallâc-ı Mansûr'un manevî şahsiyetinin yönlendirdiği görülür. Massignon'un Hıristiyanlık'la olan ilişkisi sade bir tutku değil onun bütün hayatını dolduran bir aşktır. Bu bakımdan İslâm'a, hemen hemen bütün kaynaklarını bilmesine rağmen genel olarak Hıristiyanlığın şehid, ezilmişlik ve sefalet gözlüğünden bakmaktadır.
İslâm'ı Yahudilik ve Hıristiyanlık bağlamında İbrâhimî dinlerden biri olarak gören Massignon, İslâm'ın İsmail'in dini olduğuna ve iç yapısında Hacer'in göz yaşlarıyla oluşmuş hüznü barındırdığına inanır. Hatta ona göre Arapça bir göz yaşı dilidir. Buradan hareketle Massignon'un İslâm'la ilgili bütün çalışmalarında bu göz yaşını ve hüznü aradığı söylenebilir. Massignon, bir taraftan İslâm sanatının sembolizmini yahut İslâm mantığının yapısını, diğer taraftan Ortaçağ finans sistemini veya İslâm toplumundaki zanaatkar ve esnaf teşekküllerini araştırdı. Öte yandan Arapça'ya ve bilhassa Sâmî dillere özel bir tutkusu vardı. Massignon İslâm'ı ilâhî inayetin açık tezahürü. Tanrı’nın Eski Ahid'de İbrahim ve Hacer'e verdiği sözün tahakkuku olarak tanımlıyor, Hıristiyanlık ve Yahudilik dışında kalan monoteistlerin dini olarak görüyordu.
Massignon'un esas tezi İslâm'la Hıristiyanlık arasında büyük benzerliklerin bulunduğu ve özellikle Hıristiyanlık'taki şehidler mazlumlar silsilesinin İslâm'la devam etmiş olduğudur. Ona göre Hz. Peygamber'in kızı Fâtıma çektiği ıstıraplar bakımından Hz. Meryem'in, Jeanne d'Arc da Fâtıma'nın devamıdır. Massignon'u müslümanlar açısından önemli kılan husus, İslâm dinini Hz. İbrahim'in bir devamı olarak görmekte tereddüt eden şarkiyatçıların aksine onun bu dini kitabî İbrahim dinleri silsilesinin içinde görmesi ve ilâhî vahyin İslâm peygamberiyle devam ettiğini kabul etmesidir. Bununla birlikte birkaç önemli konuda İslâm peygamberi ve onun aldığı vahiyle ilgili sorunları vardır. Massignon'a göre Hz. Mu-hammed, Hz. îsâ gibi Allah'la insan arasında bir aracı, bir ruhanî olmayıp sadece "risâletle görevli bir insan 653 olduğundan "negatif bir peygamber" olabilir. Ancak kendisi, bu negatif peygamber kavramı üzerinde bir açıklama yapmamıştır. Massignon'un İslâm dinine, Yahudilik ve Hıristiyanlığa tahrif uyanları ile yaptığı hizmetler ölçüsünde olumlu bir işlev yüklediği görülmektedir.654 Daha doğrusu ona göre İslâm kendi başına yeni ve orijinal bir şey getirmemiş, sadece Hz. Mûsâ ve îsâ'ya gönderilen vahiyleri açıklamış ve tamamlamıştır. Massignon'a göre yahu-di ve hiristiyanların aksine her ne kadar Kur'an'ın vahiy o "ilham" diyor- olma ihtimali göz önüne alınabilirse de bu ilhamın hangi şartlar altında gerçekleştiği konusunda şüpheleri bulunmaktadır. Peygamberin vahiy alırken psikolojik bakımdan tam anlamıyla kendinde olmadığını, Cebrail yerine cin, peri gibi varlıklarla ilişkide bulunduğunu, aldığı vahiylerin doğruluğunu kontrol etmek için -Nahl süresindeki bir âyeti de (16/103) delil gösterip-bir Acem'e 655 sorduğunu iddia ederek İslâm dininin Ortodoksluk gibi "İbrahim'in dininden bir sapma" olduğunu kabul eder. İslâm'ın. İbrahim'in İsmail ve Araplar için yaptığı bereketli duaya esrarengiz bir karşılık teşkil ettiği görüşündedir. Massignon'a göre İslâm'da Allah'a iman edilmedikçe barış mümkün değildir, hatta gayri meşrudur. İslâm'da her ne kadar yahudi ve hıristiyanlara yer varsa da İslâm onların ticaret, faiz, borsa gibi âdi işlerle meşgul olmasına müsaade etmekte ve bu azınlıkları sömürmekle yetinmektedir; hatta hiristiyanlar Afrikalılar'ı esir alıp Amerika'ya gönderme âdetini, Haçlı seferlerinde kullandıkları bazı metotları, askeri cinayetleri, küçük kızları diri diri toprağa gömme âdetlerini müslümanlardan öğrenmişlerdir. Massignon'un uzun yıllar İslâm üzerinde çalışmasına rağmen böyle garip sonuçlara varması, onun da diğer şarkiyatçılar gibi peşin fikirlerine meşruiyet arama kaygısı içinde bulunduğunu göstermektedir.
Massignon, başta tasavvuf olmak üzere İslâm kültürünün birçok unsuru üzerinde çok çeşitli çalışmaların yanı sıra Batı ile İslâm dünyasının kültürel ilişkisini ve İslâm toplumunun sosyoloji ve sosyografi-sini, meselâ IX. yüzyıl Bağdat'ındaki Nesturi bürokratların veya yahudi bankerlerin İslâm toplumundaki rolünü ele alan çalışmalar yapmıştır. Sosyolojik bakış açısıyla İslâm kültürünü ele aldığı, İslâm'da işçi sosyolojisi bağlamında fütüvvet teşkilâtlarını inceleyen çalışmaları yanında Selmân-ı Fârisî, Hz. Fâtıma ve mübâhale, Şiîlik ve İran'daki İslâm anlayışını inceleyen makaleler de yazmıştır.
İslâm kültüründe dil, gramer, teoloji ve düşünceyi ele alan Massignon, Gazzâlî'-nin İnciller'e göre Mesih'i nasıl takdim ettiğini, İslâm'da ruh kavramını, tabiat ve zaman anlayışını, rüya yorumu gibi meseleleri incelemiş, özellikle İbn Sebtn, Fârâbî, Bîrûnîve İbn Sînâ gibi düşünürlerin eserlerine dayanarak Sâmî dilleri ve bilhassa Arapça üzerinde durmuştur. Diğer taraftan İslâm sanatının stil ve formları hakkında çalışmış, Ashâb-i Kehf konusunu araştırmış, Hz. İbrahim'in üç duasını makale konusu yapmıştır. Bir taraftan saf ilmî meselelerle uğraşırken aynı zamanda yaşadığı dönemdeki İslâm dünyasının problemleriyle ilgilenmiştir.
Massignon, hıristiyan dünyasının İslâm alemiyle diyalogunu başlatan en önemli Katolik âlimlerinden biridir. İslâm ile kendi diyaloguna başladığı dönemde Katolik kilisesi geleneksel prensip ve öğretisini savunmaktaydı. Dinler arası diyalogdan bahsetmenin cesaret gerektirdiği bu dönemde Massignon hedefine ulaşmak için sadece ilmî çalışmalarla yetinmeyip bazı faaliyetlerde de bulunmuş, dinler arası diyalog konusunda kendinden sonra gelen Katolik nesil için bir rehber görevi üstlenmiştir.
Hallâc-ı Mansûr'un öldürülmesiyle Hz. îsâ'nm çarmıha gerilmesi arasında paralellik kurarak İslâmiyet'le Hıristiyanlığın en belirgin ve ortak noktasını Hallâc-ı Mansûr'un öldürülmesinde yakaladığını söyleyen Massignon'un en önemli eseri bu konuda yaptığı doktora tezidir.656 Massignon bu eserde yalnız Hallâc'ın tasavvuf dünyasını değil aynı zamanda doğduğu, yetiştiği, yaşadığı toplumsal ortamı çeşitli yönlerden çok ayrıntılı bir şekilde İncelemiştir. Şarkiyatçılar tasavvufu özellikle Hint felsefesi. Yeni Eflâtunculuk ve Hıristiyanlığın tesiriyle İslâm düşüncesine sonradan girmiş bir unsur olarak görürken Massignon, Hallâc-ı Mansûr çalışması yoluyla tasavvufun İslâm'ın aslî bir unsuru olduğunu ve kaynağını Kur'an'-dan aldığını savunmuştur. İslâm'ı saf mistisizmin en uygun ileticisi olarak gören Massignon'a göre bu din Hıristiyanlık'taki gibi teslîsi, kilise hiyerarşisi ve sag-ramenti olmayan sade ve tabii bir dindir. İslâm, imtiyazlı olmalarını istismar eden hıristiyan ve yahudilere yapılan eskato-lojik bir uyarıdır; İbrâhimî bir din olarak Yahudilik ve Hıristiyanlığın ilk kaynağı olan İbrâhimî geleneğe dönmesiyle ikisi arasında bir uzlaşmayı ve barışı temsil eder. Massignon, kitabının II. cildini Hallâc'ın bıraktığı tesire ayırarak uzun asırları kapsayan bir araştırmanın içine girmiştir. Hallâc üzerine çalışmalarını hayatı boyunca sürdürmüş, bu çalışmalarla eser dört cilt olarak yeniden yayımlanmıştır (Paris 1975). Massignon aynı zamanda İbn Atâullah el-İskenderi, Ali Şüsterîve İbn Sebln gibi mutasavvıf filozofları da Batı dünyasına tanıtmıştır.
Massignon'un İslâm araştırmalarının diğer bazı alanlarında da ciddi katkıları olmuştur. Tasavvuf ve diğer İslâm çalışmalarındaki en ciddi problemlerden birinin terimleri yeterince anlayamama olduğunu tesbit ederek Batılı araştırmacıların dikkatini terimlerin metni anlamadaki önemine çekmiştir. Aynı zamanda bibliyografya çalışmalarıyla da ilgilenmiş. Nu-sayrîlik, Karmatîlik hakkında ve Herme-tik eserleri içeren çalışmalar hazırlamıştır. Bu arada Arapça'nın kaynağı meselesiyle de uğraşmış, bu konuda ilim dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. Massignon İlk dönem Arap Şiîliği ile de yakından ilgilenmiş, Hz. Fâtıma ve Selmân-i Fârisî'ye dair ciddi araştırmalar yapmıştır. Hz. Fâtıma'nın şahsiyetini daha çok Hıristiyanlık'taki Hz. Meryem'e benzetmiş ve her ikisinin de aynı arketipi ortaya koyduğunu ifade etmiştir. Salman Pak et les premices spirituelles de l'îsiam iranien adlı eserinde Selmân'm Fars dünyasını yeni dine bağlamadaki sembolik ve tarihî rolünü ele almıştır.
Edward Said. Sir Hamilton Alexander Roskeen Gibb ile Massignon'u diğerlerinden ayırarak onları İslamcı şarkiyatçıların temsilcisi olarak kabul eder.657 Massignon şarkiyatçılığın analitik ve statik yorumundan daima kaçınmış, klasik şarkiyatçılığın İslâmî metin ve problemleri cansız yığınlar olarak görmesi, onlara yetersiz kaynak ve asılsız köken arama iddiaları, analitik kanıtlamalar ve kuru ispatlama teşebbüslerini beğenmemiş, bir metnin ana temasına, ruhuna ulaşmak için disiplin ve gelenek duvarlarını yıkmaya çalışmış ve okuyucusuna da bunu tavsiye etmiştir. Şarkiyatçılığı klasik şarkiyatçıların yönlendirdiği Doğu'nun tarihi, edebiyatı veya filolojisiyle sınırlı görmeyip bu çalışmaların ilgili olduğu alan ve konudan, fikirlerin ise alâkalı olduğu insanların ve toplumların yaşayışından ayrı olamayacağı görüşünden hareketle İslâm ile alâkalı çalışmalarını İslâmî değerler perspektifinde ele almaya ve anlamaya çalışmıştır. Massignon, Batılı ilim adamlarının Kur'an hakkındaki yetersiz bilgileri ve müslüman toplumları gereği gibi tanıyamamaları sebebiyle İslâm'ı ve müslüman düşünürleri ancak dışarıdan anlayabildiklerini, kendisinin müslüman-larla yakın dostluk kurarak İslâm'ı içeriden tanıma imkânına kavuştuğunu ifade etmektedir.
Batı'nın doğu ülkelerini işgal ettiğini ve yıllarca sömürdüğünü, hatta İslâm'a saldırdığını söyleyen ve Batı'ya bu konuda çok büyük sorumluluklar düştüğüne inanan Massignon İslâm'ı klasik şarkiyatçılara karşı fikren, o devirdeki mazlum müs-lümanlan da eylemleriyle müdafaa etmeye çalışmış, meselâ 1948'de Filistinli-ler'in haklarını siyonizme karşı koruyabilmek için yüzlerce mektup yazmıştır. Massignon, bütün bu olumlu niteliklere sahip olmakla birlikte şüphesiz içinde bulunduğu geleneğin ve özellikle Fransız şarkiyatçılığının etkisindedir. Bu sebeple Doğu'nun kendi kendini anlama yeteneğine sahip olmadığını, bu konuda Batı'nın Doğu'ya yardımcı olması gerektiğini düşünür. Ona göre Batı ve özellikle Fransa, İslâm dünyasını kalkındırıcı bir politika geliştirmeli ve İslâm'ı modern dünyanın şartlarına uydurmanın yollarını aramalıdır. Diğer taraftan Massignon İslâm'ı bir yandan Avrupa'ya, öte yandan kendi mensuplarının dinî taassubuna karşı korumak istemiş, kendini Doğu'yu yaşatmaya adamış, bununla birlikte Batı-Doğu farkını daima vurgulamayı da ihmal etmemiştir. Ona göre keşfedilmeyi bekleyen bir kendinde oian Doğu, bir de Batı'nın kullanacağı Doğu vardır.
İslâm'ın sahih mânevi ve mistik ciheti olduğunu kabul etmeyen resmî şarkiyatçılar, Massignon'un İslâm'ın manevî ci-hetiyle egzistansiyel olarak ilgilenmesini tenkit etmişlerdir. Nitekim yakın arkadaşı Sir Hamilton Gibb onu, İslâm'daki mistik unsurlara aşın tutkusundan dolayı yanlış neticelere ulaşmak ve Sünnî İslâm geleneğini göz ardı etmekle suçlamıştır. Henri Corbin'in Massignon'a yönelttiği bir başka eleştiri ise onun çalışma tarzıyla ilgilidir. Massignon, Corbin'in "metin çalışmalarında helikopter metodu" dediği bir tarzla çalışmış, özellikle yazma metinleri ciddi şekilde ele almayıp metnin bir kısmını inceleyerek edindiği intiba ile eser hakkında bilgi vermiş, bu sebeple yazma eser tanıtımında ciddi hatalar yapmıştır. Bununla birlikte birçok eserin tanıtımında ilim dünyasına katkıda bulunmuştur. Ayrıca İslâm'a hıristiyanî perspektiften baktığı veya İslâm'da hıristiyanî unsurlar aradığı, İslâm'da ıstırap ve acı çekme ile şehidlik konusunu abartarak ele aldığı için eleştirilmiştir. Massignon'a bilhassa Henri Corbin'in yönelttiği bir başka tenkit de onun son dönem tasavvuf düşüncesini ve özellikle Muhyiddin İbnü'l-Arabî, Abdülkerim el-Cîlî, Şebüsterîve Mevlânâ Celâieddîn-i Rûmî gibi mutasavvıfların fikirlerini değerlendirmemesidir.
Eserleri. Massignon'un genel olarak İslâm ve İslâm kültürü, Kur'an, hadis, felsefe, kelâm, tasavvuf, dinler tarihi, Arap dili ve edebiyatı, etnoloji, sosyoloji, folklor, edebiyat tarihi, arkeoloji. İslâm sanatları ve mimarisi, İslâm ülkelerinin siyasî durumu hakkında çok sayıda çalışması bulunmaktadır. Bunların 1957 yılına kadar olanlarının kronolojik bibliyografyası Youakim Mouborac tarafından hazırlanmış 658 aynı araştırmacı Massignon'un 1962 yılına kadar olan çalışmalarını da ekleyerek bunu yeniden yayımlamıştır. Eser Massignon'un kitap tanıtma ve dostluk yazılarını, çeşitli kitaplara yazdığı önsözleri, katıldığı kongrelerin, verdiği ders ve konferansların yer, ad ve tarihlerini, Arap basınında çıkan yazılarıyla siyasî raporlarını, onun adına neşredilen kitap ve dergilerle buralarda yayımlanan yazıların listesini içermektedir. Önemli bazı eserleri şunlardır:
1. Edition princeps des Ki-tâb aI-Towsîn d'al-Hallâj (Paris 1913). Kitâbü't-Tavâsîn'ın tercümesidir.
2. Quatre textes inedits, relatiî a ia biographie d'al-Hallâj (Paris 1914).
3. la Passion d'aî-Hallaj, martyr mystique de l'Islam.659 İkinci baskısından Herbert Mason tarafından İngilizce'ye çevrilmiştir (Princeton 1982).
4. Recuildes textes inedits con-cernant l'histoire de la mystique en pay s d'islam (Paris i 929).
5. Le DiwÖn d'al-Hall (Paris 1931, 1955, 1981). Haliâc'ın divanının tercümesi olup ikinci baskısı divanın Arapça metnini de ihtiva eder. Eser Leonar Calvera tarafından İspanyolca'ya tercüme edilmiştir. 660
6. Salman Pak et les premices spirituelles de l'Islam iranien (Tahran 1934).
7. Akhbör al-Hallaj.661 Ûuatre textes inedits'de yer alan metinlerin Fransızca tercümeleriyle birlikte neşridir.
8. Essai sur les origines de lexique technique de la mystique musulmane (Paris 1954, 1968). Tasavvufun ve tasavvuf kavramlarının ortaya çıkışına ve ilk sûfîiere dair kapsamlı bir incelemedir.
9. Paroledonnee (Paris 1962, 1970, 1983). Eserde Massignon'un otuz bir makalesi Vincent Mansour Monteil tarafından derlenerek yayımlanmıştır.
10. Opera Minora.662 207 makaleyi içeren bu üç ciltlik kitap Hallâc-ı Mansûr'a dair eserlerin dışında Massignon'un görüşlerini tanımak için en önemli kaynak niteliğindedir.
Massignon'un diğer bazı eserleri de şunlardır: Tableau geographique du Maroc dans les 15 premieres annees du XVIe siecle, d'apres Leon l'Africain (Alger 1906), Mission en Mesopotamie (Kahire 1910), Târîhu'l-ıştılâhâti'l-felseiyye (Kahire 1913, i983). Annuaire du monde musuiman: Staüstiques, histo-rique, sociaî et economie (Paris 1924, 1926, 1929), Les forces religieuses et la vie politique (Paris 1946). Paul Clau-del-Louis Massignon (1908-1914) (Paris 1973), La correspondance entre Max Van Berchem et Louis Massig-non 1907-1919 (Leiden 1980) ve L'hos-pitalite sacree (Paris 1987) adlı kitaplar Massignon'un mektuplaşmalarını ihtiva eder.
Batı ülkelerinde Massignon'a dair çeşitli inceleme kitapları yayımlanmıştır: Jean Morillon, Massignon (Paris 1964); Camille Devret. Massignon et Gandi (Paris 1967); Giuiio Bassetti-Sani, Louis Massignon Orientalista Cristiano (Milano I97i);Guy Harpigny, İslam et Chris-tianismeselon Louis Massignon (Lou-vain 1981); Jacques Mercanton, Ceuxqu'on croit surparole (Paris 1985); Vincent Mansor Monteil, Le linceuî de îeu (Paris 1987); Presence de Louis Massignon 663 Herbert Mason. Memoir of a Friend: Louis Massignon (Indiana 1988); Jacques Keme Jardin done Pierre Rocalve, Louis Massignon et l'Islam (Damas 1993); Chrstian Destvemau-Jean Moncelon, Massignon (Paris 1994); Louis Massignon et le dialogue des cultures 664 Louis Massignon et contempo-rains 665 Louis Massignon au coeur de nötre temps 666 Louîs Massignon et Viran.667
Dostları ilə paylaş: |