Manzum atasözleri Rehbersiz gidilmez yollar dolaşık, Karanlık yollara gerektir ışık. Aklına güvenme ey koca aşık



Yüklə 266,03 Kb.
səhifə2/3
tarix30.07.2018
ölçüsü266,03 Kb.
#63587
1   2   3

HOCAM


Sen öğrettin heceyi             

Gündüz ettin geceyi             

Alim ettin niceyi                  

Benim muhterem Hocam     
Yemeğin tam yemedin

Hiç hastayım demedin 

Bilgini esirgemedin

Benim muhterem Hocam
İlim veren göl oldun

Koku veren gül oldun

Bizler için dil oldun

Benim muhterem Hocam
Cahilliği kaldırdın                 

Doğru yolu buldurdun          

Yüzümüzü güldürdün            

Benim muhterem Hocam      

Gönlümün çiçeğisin

İnsanın ipeğisin

Asrımın gerçeğisin

Benim muhterem Hocam.
Bizlere hor bakmadın           

Hiç bir gönül yıkmadın         

Yıllar yılı bıkmadın               

Benim muhterem Hocam      
NE  KADARDA  SABIRLISIN  YA  RABBİ

Delik deşik olmuş ahlak yasası,
Sülükler'le dolmuş mülkün kasası,
Mahşermiş mizanmış kimin tasası,
Artık rüşvet bile rüşvete tabi,
Ne  kadarda  sabırlısın  Ya Rabbi.

Yüz yüze ikramda sahde bir yarış,
Dostun arkasından diller bir karış,
Lafta kalmış sevgi....saygı ve barış,
Olmuşuz selamsız bir nesle tabi,
Ne  kadarda  sabırlısın  Ya Rabbi.

Denizler kokuşmuş dağlar yanmakta,
Bacalar göklere zehir sunmada,
Dünya can cekişir, son savunmada,
Nimete namerd'ce açmışız harbi,
Ne  kadarda  sabırlısın  Ya Rabbi.

Herşeyi uydurduk, haşa Kitaba,
Haram ve helali koyduk bir kaba,
Çorbamıza bile karışdı riba,
Sana ve Resulüne açmışız harbi,
Ne  kadarda  sabırlısın  Ya Rabbi.

Alışmış dilimiz fitne tadına,
İslam zülüm edermiş güya kadına,
Yalan söylüyoruz, Kur'an adına,
Yüce kelamına açmışız harbi,
Ne  kadarda  sabırlısın  Ya Rabbi.

Nasılda bastırmış küfran sizleri,
Kayıp olmuş Nebinin nurlu izleri,
Bunca bela uyarmıyor bizleri,
Olmuşuz kör... sağır bir nefse tabi,
Ne  kadarda  sabırlısın  Ya Rabbi.

Anlatmaya dilde lisan yetmiyor,
Hicabından durdu, kalem gitmiyor,
Ne yapsakda bizde kusur bitmiyor,


Olmuşuz  bir  kere  isyana  tabi,
Kurtar  bizi...  Kurtar  bizi  Ya Rabbi.

BEN NE  CEVAP  VEREYİM?

Bu dünya ya geldin ne amel kıldın, 
Derse Allah ben ne cevap vereyim, 
Şimdi huzuruma sen nasıl geldin, 
Derse Allah ben ne cevap vereyim. 

İki yol gösterdim hem akıl verdim, 
İradende ben seni serbest kıldım,
Rahmeti bırakıp zulmete daldın,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Ramazan verdim oruç tutmadın,
Akşam tatlı tatlı iftar etmedin,
Niçin doğru yollarıma gitmedin,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Günahdan kaçmadın tutmadın emrin,
Beyhüda yerlerde geçirdin ömrün,
Şimdi huzuruma sen nasıl geldin,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Soğuk sıcak dedin abdest almadın,
Kibir ucub geldi namaz kılmadın,
Günah yığınına çare bulmadın,
Derse Allah ben ne cevap vereyim,

Beraat, Kadir verdim niçin bilmedin.
İki rekat olsun Namaz kılmadın,
Beyhüda işlerden sen usanmadın,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Niçin abdest alıp kılmadın Namaz,
Allah'a yalvarıp etmedin niyaz,
Halk içinde senin ismin bi namaz,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Ezanlar okundu niçin duymadın,
Allah'ına niçin secde kılmadın,
Bende sana cennetimi vermedim,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Niçin terkedersin farzı-sünneti,
Duymadın mı cehennemi cenneti,
Değilmisin Muhammedin ümmeti,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Ben seni yarattım has güller gibi,
Kaş verdim göz verdim sümbüller gibi,
Söyle amelini bülbüller gibi, 
Derse Allah ben ne cevap vereyim. 

MUTLULUK  REÇETESİ  - EGER SiZDE;

Allah’a inanarak, emirlerine uyabilecek kadar İMAN, 
Hayatın güçlüklerine katlanabilecek kadar İNANÇ,
Geleceğin daha iyi olacağına inanacak kadar ÜMİT,
Doğru bildikleri için mücadele edebilecek kadar CESARET,


Topluma, ailene faydalı olabilecek kadar SAĞLIK,
ihtiyaçlarına yetebilecek, zekatını verecek kadar PARA,
Başkalarının daima iyi yönlerini görebilecek kadar GÖZ,
Çevrenizdeki insanlara yardım eli uzatabilecek kadar CÖMERT,


İnsanlardan karşılık beklemeden yapılabilen İYİLİK,
Yaşam zorluklarına karşı hayatı, insanları SEVMEK,
Yastık kadar yumuşak, rahat bir VİCDAN,
Dilini, gözünü, kalbini, keseni haramdan saklayabilecek İRADE,


Gördüklerinin, duyduklarının düzelmesini bekleyecek kadar SABIR,
Günahların, noksanlarını itiraf edebilecek kadar FAZİLET,
Bu nimetleri bize veren Allah’a ŞÜKÜR varsa,


SiZ  ÇOK  MUTLUSUNUZ...
GÖNÜLLERDE BULUŞALIM

Zulüm dağlarını aş gel

Gidiyorum sende koş gel

Horon çekip haydi koş gel

Gel sevgide birleşelim

Gönüllerde buluşalım
Engel boşa inanana

Engel yoktur sana bana

Sevgi ile yana yana

Gel sevgide birleşelim

Gönüllerde buluşalım
Gerçek aşık dağı delmiş

Ferhat Şirin için ölmüş

Mecnun Leyla’sını bulmuş

Gel sevgide birleşelim

Gönüllerde buluşalım
Sevgi dostluk yapsın yarış

Ne güzeldir dostça sarış

Sevgi kervanına karış

Gel sevgide birleşelim

Gönüllerde buluşalım

Ozan Ahmed

ÇOCUKLARI SEVELİM

Nadide bir çiçektir

Çocukları sevelim

Küçük ama gerçektir

Çocukları sevelim
Sakın onu hor görme

Küçük kalbini kırma

Kusurlarına bakma

Çocukları sevelim
Kalbi kuş gibi çarpar

Sevgi diye hep ağlar

Sevgi gelince susar

Çocukları sevelim
Okşayıver saçını

Hem sacını yüzünü

Oğlun ile kızını

Çocukları sevelim
Çocuk bizim günümüz

Çocuk bizim canımız

Çocuk bizim kanımız

Çocukları sevelim
Sevginin geleceği

Yurdumun geleceği

Dünyanın geleceği

Çocukları sevelim
Umudumuz çocuklar

Her şeyimiz çocuklar

Barışımız çocuklar

Çocukları sevelim
Ozan Ahmet der size

Cnabı Haktan bize

Hediyedir hepinize

Çocukları sevelim

Ozan Ahmed
GÜZEL ŞEY

Ölüm güzel şey; budur perde arkasından haber...

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?..
ÖLÇÜ

Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;

Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!
Hak şerleri hayreyler

Zannetme ki gayreyler

Ârif anı seyreyler

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler...

Erzurumlu İbrahim Hakkı
Eğer mâ’şûktan olmazsa muhabbet âşıka,

Âşığın uğraşması mâ’şûka kavuşturamaz aslâ!
Sabrın kendisi acı, lakin meyvası tatlıdır” Güzel Söz
GÜL VERELİM

Gül dikersen, gül toplarsın

Gül derelim, gül verelim

Kötülüğün çaresi gül

Gül saralım, gül verelim
Nazik olur okşayıver

İncitmeden toplayıver

Küskün isen gül veriver

Gül verelim, gül verelim
Sevenlerin yollarına

Yarenlerin yollarına

Güzellerin yollarına

Gül serelim, gül verelim
Gül elinde gir sıraya

Kötüyü alma araya

Derman bulunmaz yaraya

Gül sürelim, gül verelim
Dostum bir acayip devir

Çirkinliği, yel ol savur

Gözünü güzele çevir

Gül görelim, gül verelim
İbret al, bak sen dününe

Haini sokma yanına

Kurşunların tam önüne

Gül gerelim, gül verelim
Muhabbetin tam özüne

Çocukların al yüzüne

Aşıkların gür sazına

Gül vuralım, gül verelim
Ahmediyem, gül güzelim

Sevdim seni, gül güzelim

Hepberaber gül yazalım

Gül varalım, gül verelim

Ozan Ahmed
TAMAM  MI?

Unutma tez geçer zulmün ezası
Sabretmeyi bileceksin. Tamam mı?
Yiğitde ar değil bahtın kazası
Hakka teslim olacaksın tamam mı?

Geri dönmek yoktur güneş doğmadan


Rahmet nuru karanlığı boğmadan
Hakikat yolunda boyun eğmeden
Gerekirse öleceksin. Tamam mı?

Yenilir mi inanmışın imanı?


Böyle bir gerçeğin olmaz gümanı
İnşaallah başlarsa hesap zamanı
Haklarından geleceksin. Tamam mı?

Yolumuz her zaman Allah yoludur,


Bu yoldaki ölüm oğul balıdır.
Hak, haklının en mukaddes malıdır.
Vermezlerse alacaksın, Tamam mı?

Çevirmez ahını Allah öksüzün...


Pek basittir devrilmesi köksüzün
Her kim olsa haksızlığı haksızın
Suratına çalacaksın, tamam mı?

Uyuşukluk şifa bulmaz illettir.


Korkaklık en adi, en pis zillettir
Adalet ne güzel, ne hoş nimettir.
Hep doğruyu bulacaksın, tamam mı?

Yalana hayır da, gerçeğe evet...


Mücadele şarttır, kalsan da tek fert.
Bir de ötesi var buranın elbet;
Nasıl olsa güleceksin, Tamam mı?
Abdurrahim Karakoç

BİR VAKTE ERDİK Kİ

Bir vakte erdi ki şimdi günümüz,

Yiğit belli değil mert belli değil!

Herkes yarasına derman arıyor,

Derman belli değil dert belli değil!
Adalet kalmadı hep zulüm doldu.

Geçti şu baharın gülleri soldu.

Dünyanın gidişi acaip oldu.

Kuzu belli değil kurt belli değil.
Başım ayık değil kederden yastan

Ah! Ettikçe duman çıkıyor festen.

Haraba yüz tuttu bez-i gülistan.

Yayla belli değil yurt belli değil
Bozulmuş dünya islah olmuyor.

Ehl- i fukaranın yüzü gülmüyor

Ruhsâtîde dediğini bilmiyor

Yazı belli değil hat belli değil.
HIÇKIRIKLAR
Saatler bitmiyor; yapayalnızım
Gülmek istiyorum, gülemiyorum
Sensiz olmak midir hep alin yazım
Bilmek istiyorum, bilemiyorum

Esirgedin nazlı, hilal kaşını


Harap ettin çiçek kokan başını
Yüreğime akan gözüm yasini
Silmek istiyorum, silemiyorum

Sanki her şey efsaneydi, masaldı


Ayrılık ruhumu elimden aldı
Gözlerim yollara takılıp kaldı
Gelmek istiyorum, gelemiyorum

Göğüs germek için acılarıma


Titreyişlerime sancılarıma
Seni bir kez olsun avuçlarıma
Almak istiyorum, alamıyorum

Saçılan bir köpük olmak dilinde


Boğulmak saçının ince telinde
Sır gibi sonsuza değin kalbinde
Kalmak istiyorum, kalamıyorum

Unutuyor beni sırlı gözlerin


İçimde bir yara isliyor, derin
Kulakların, dudakların, ellerin
Olmak istiyorum, olamıyorum

Bölerek uykunu, rüyalarına


O kucak dolusu hülyalarına
Gece gündüz uçup aynalarına
Konmak istiyorum, konamıyorum

Deli gibi asık olsa da güle


Kim acır çöllerde öten bülbüle
Bir gün alev alev yanıpta küle
Dönmek istiyorum, dönemiyorum

Hıçkıra hıçkıra ağlamaktansa


Basına karalar bağlamaktansa
Bu yüreği hergün dağlamaktansa
Ölmek istiyorum, ölemiyorum.
Nurullah Genç

YAĞMUR
Var eden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır bozbulanık suları yudumladım


Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü


Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin


Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım


Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü


Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfada talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden


Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım


Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü


Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan


Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler şahının hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım


O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü


Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğuna arılar nadan düştü

Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında


Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım


Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü


Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Badiye yaylasında koklasaydım izini


Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım


Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü


Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri


Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım


Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü


İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini


Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gölgesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, birgün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım


Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü


Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki, dertleri aşmaya umman düştü

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır


Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri, beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

Saatlerin ardında hep kendimi aradım


Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü


Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde


Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım


Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü


Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

Islaklığı sanadır ahımın, efganımın


İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım


Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım



Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

Nefesinle yeniden çizilecek desenler


Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım


Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü


Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım


Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Nurullah GENÇ


Yüklə 266,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin