MCBÜ Eğitim Fakültesi’nin Elektrik İhtiyacının Güneş Enerjisiyle Karşılanması
Ali Murat ATEŞ a, Özer KESTANE b, Koray ÜLGEN c
a Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, MANİSA
b Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu, Bilgisayar Programcılığı Programı, İZMİR
c Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü, Güneş Enerjisi Bölümü, İZMİR
murat.ates@cbu.edu.tr, ozer.kestane@deu.edu.tr, koray.ulgen@ege.edu.tr
ÖZET
Türkiye 3.600Wh/m2 radyasyon değeri ve yıllık 2.737 saat güneşlenme süresi ile oldukça yüksek bir güneş enerjisi potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel 2013 yılına kadar büyük oranda solar termal sistemler olarak kullanılmıştır. 2013 yılında yapılan yasal düzenlemeler ile 1 MW güce kadar olan yenilenebilir enerjiden elektrik üretim santrallerinin lisanssız, bu gücün üstündekilerin de lisanslı olarak kurulumuna izin verilmiştir.
Bu çalışmada Manisa ilinin Demirci ilçesinde bulunan Manisa Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin elektrik enerjisi ihtiyacının şebekeye paralel fotovoltaik enerji santrali ile karşılanması için gerekli hesaplamalar yapılmıştır. Demirci’de yatay yüzeye gelen radyasyon değeri 4.810Wh/m2 iken en iyi eğim açısı olan 33° de bu değer 5.480Wh/m2’dir. Eğitim Fakültesi’nin yıllık enerji tüketimi, son 3 yıla ait elektrik faturalarının ortalaması alınarak, 198.179kWh olarak hesaplanmıştır. Fakülteye kurulacak bir güneş enerji santralinin 25 yıl boyunca üretim yapacağı ve her yıl sistemin toplam veriminin %1 civarında düşeceği planlanarak, 25 yıl boyunca Fakültenin hiç elektrik faturası ödememesi için gerekli olan santral gücünün 170kW olması gerektiği hesaplanmıştır. Santralin yatırım maliyeti yaklaşık 221.000$ olarak hesaplanmış ve 7,5 yılda kendini amorti edeceği öngörülmüştür. 25 yıl boyunca ödenmeyecek olan elektrik faturalarından ve sistemin üreteceği fazla elektriğin dağıtım şirketine satılmasından elde edilecek toplam kar da 419.514$ olarak hesaplanmıştır.
Demirci’deki radyasyon değerlerinin Türkiye ortalamasının üzerinde olması, buraya yapılacak bir güneş enerji santralinin hem üretim değerleri, hem de yatırımın geri dönüş süresi açısından oldukça avantajlı olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Şebekeye paralel fotovoltaik sistem, güneş enerjisi, MCBÜ Eğitim Fakültesi
Meeting Electricity Consumption of MCBU Education Faculty by Using Solar Energy
ABSTRACT
Turkey has a high solar power potential with 2,737 hours insolation duration and daily average of 3,600Wh/m2 power value. This potential had been used mostly in solar-thermal systems until 2013. After the regulations made in 2013, plants up to the power of 1MW are allowed without license, but plants with the power over this value are subject to license.
In this study, calculations were made to meet the electrical energy requirement of Manisa Celal Bayar University Faculty of Education in Demirci district of Manisa with an on-grid photovoltaic power plant. Daily average insolation amount is 4,810Wh/m2 on horizontal surface and with the optimal slope angle 33o, it has value of 5,480Wh/m2 in the Demirci. The annual energy consumption of the Faculty of Education is calculated as 198,179kWh by taking the average of the electricity consumption values of the last 3 years. It has been estimated that a solar power plant to be installed in the faculty will be producing for 25 years and the total efficiency of the system will decrease by 1% each year, and the plant power required for faculty to pay no electricity bill for 25 years should be 170kW. The investment cost of the power plant is estimated to be approximately $221,000 and it is predicted that it will amortize itself in 7.5 years. The total profit from the electricity bills that will not be paid for 25 years together with the income from the sale of excess electricity generated to the distribution company is calculated as $419,514.
The fact that the radiation values in Demirci are above the average in Turkey indicates that a solar power plant to be built here is quite advantageous both in terms of production values and investment return period.
Keywords: on-grid PV system, solar energy, MCBU Education Faculty
Demirci’de Otonom Fotovoltaik Sokak Aydınlatma Sistemi Değerlendirmesi
Koray ÜLGEN a, Ali Murat ATEŞ b, Özer KESTANE c
a Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü, İZMİR
b Manisa Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi, MANİSA
c Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu, İZMİR
koray.ulgen@ege.edu.tr, murat.ates@cbu.edu.tr, ozer.kestane@deu.edu.tr
ÖZET
Türkiye, güneş enerjisi potansiyeli yönünden zengin sayılabilecek bir coğrafi konumdadır. Yaklaşık 2/3’ü yıllık 1.500kWh/m2 ya da daha fazla güneş enerjisi potansiyeline sahiptir. Radyasyon değerlerinin en düşük olduğu Aralık ayında, günlük güneşlenme süresi 3,75 saat iken, aynı dönemde 1,59kWh/m2 güneş radyasyon değerine sahip bulunmaktayız. Manisa ilinin bulunduğu Ege Bölgesi, bölgeler bazında sıralama yapıldığında güneşlenme süresi bakımında Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. EİE verilerine göre Demirci ilçesi yıllık ortalama 4,10kWh/m2-gün global radyasyon değerine sahiptir. Demirci’de günlük güneşlenme süreleri incelendiğinde Temmuz ayında 11,35 saat süre ile en yüksek, aralık ayında 3,30 saat ile en düşük değere sahiptir.
Bu çalışmada günlük 4 saat güneşlenme süresi ile tam şarj olabilecek, bu şarj ile sorunsuz aydınlatma yapabilecek bir sistem planlanmıştır. Elektrik tüketiminin minimum olması için sistemde aydınlatma aracı olarak power led kullanılmıştır. 40W gücünde PV panelden elde edilen enerji 12V-20A jel aküde depolanacaktır. 12 aylık süre içerisinde akülerde 22,4kWh enerji depolanacak, power ledlerde 9,9kWh enerji harcanacaktır. Üç gün güneşten hiç enerji kazancı olmadan sistem çalıştırıldığında, geceleri sorunsuz bir aydınlatma sağlanacaktır. 60W gücünde bir lamba ile aydınlatma bedeli hesaplandığında, tasarlanan sistem 5 yılda kendisini amorti edebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Güneş enerjisi, sokak aydınlatması, otonom fotovoltaik sistem
Evaluation Of Automatic Photovoltaic Street Lighting System In Demirci
ABSTRACT
Turkey is a geographical location that can be considered as rich in solar energy potential. Approximately 2/3 of our country has a solar energy potential of 1,500kWh/m2 or more per year. While the daily sunshine duration is 3.75 hours in December, when the radiation values are the lowest, we have 1.59kWh/m2 solar radiation value. The Aegean Region where Manisa province located in is ranked third after South-eastern Anatolia and the Mediterranean Region in terms of the duration of sunbathing when it is ranked according to regions. According to EIE data, Demirci has an average annual radiation value of 4.10kWh/m2-day. When the daily sunshine periods in Demirci are examined, they have the highest value for 11.35 hours in July and 3.30 hours in December.
In this study, a system is planned which can be fully charged with 4 hours sunshine per day and that can make trouble-free lighting with this charge. In order to minimize electricity consumption, Power LED is used as a lighting device in the system. The energy obtained from the PV panel at 40W power will be stored in the 12V-20A gel battery. Within 12 months, 22.4kW of energy will be stored in the batteries and 9.9kWh of energy will be consumed in the power LEDs. When the system is started for three days without any energy gain from the sun, night-time illumination will be provided. When a light is calculated with a lamp in a 60W power, the designed system will be able to amortize itself in 5 years.
Keywords: Solar energy, street lighting, autonomous PV system
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fizik Bölümü
Demirci Astrofizik ve Uzay Bilimleri Ana Bilimdalı
Atıf AKIN
Visual Arts Department Mason Gross School of the Arts 33 Livingston Avenue, Suite 124
New Brunswick, NJ 08901, USA
atif.akin@rutgers.edu
ÖZET
Bu bildiri, sonucunda Demirci’ye Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü kapsamında Astrofizik ve Uzay Bilimleri Ana Bilimdalı ve ilgili tesis, rasathane ve altyapıların kurulmasını öneren bir araştırma raporudur. Rapor ilk üç bölümünde bu girişimin Demirci’nin coğrafyası, tarihi ve sosyal yapısı itibari ile ne kadar anlamlı olabileciğini tartışır. Demirci coğrafi olarak üç temel sebeple bu girişim için oldukça elverişlidir: Yüksekliği, temiz havası ve yoğun yerleşim birimlerinden uzaklığı dolayısıyla ışık ve sinyal kirliliğinden de arı oluşu. Ayrıca bu bölümde Asi Tepe ve benzeri yakınlıkta bazı diğer zirveler detaylı bir şekilde incelenmiştir.
Aslında Demirci’nin tarihi ve coğrafyasını birbirinden farklı ele almak da doğru olmaz; zira ilk Demircililer sadece kahraman değil aynı zamanda meraklı, coğrafyayı ve doğayı iyi bilen insanlardı. Nitekim bu özellikleri onların Demirci’de yaşam kurmalarına imkân sağladı. Bu nedenle Demirci doğa bilimlerine yapılacak bir yatırımı tarihi olarak çoktan hak etmiştir. Demirci geçmişte oldukça başarılı bilim insanları yetiştirdi; ancak bu bağlamda daha önemlisi sosyal olarak Demirci halkı gerek misafirperverliği, gerekse ilime duyduğu saygı ve ilgi sayesinde bu tür bir akademik birimin ihtiyaç duyacağı üst düzeyde yetişmiş bilim insanlarına en iyi biçimde ev sahipliği yapacaktır. Demirci’nin sakin, izole ve nezih gündelik hayatı da psikolojik olarak yüksek bir odaklanma gerektiren bu bilim dalı için biçilmiş kaftandır.
Dördüncü bölüm Anadolu, Orta Asya ve dünyanın diğer başka kesimlerinden benzer uzay araştırma merkezlerinin konum ve politik tarihlerini Demirci ile karşılaştırmalı olarak sunar. Ayrıca raporda Sovyetler Birliği, İsviçre ve Şili’den benzer kurum ve yerleşkelerin görüntülerine de detaylı biçimde yer verilmiştir. Bu tür bir akademik birimin Manisa Celal Bayar Üniversitesi yapısı içerisindeki yeri ve yapısı ilgili idareci ve bürokratların bilgisine sorulmalıdır.
Bu tür bir yatırımın Demirci’nin sosyal, ekonomik ve düşünsel hayatına çok büyük ve olumlu katkısı olacağı şüphe götürmez. Eğitim fakültesinin ilçeye sunduğu imkânları da göz önünde bulundurarak, Astrofizik ve Uzay Bilimleri gibi akademik disipline had safhada gerek duyan ve teknik anlamda çok üst düzey yatırımları gerektiren bir bölümün ilçemize katabilecekleri, sonuç kısmından bir önceki kısımda ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: astrofizik, uzay bilimleri, orta asya, avrasya, demirci, bilim politikaları
Atıf AKIN
Visual Arts Department Mason Gross School of the Arts 33 Livingston Avenue, Suite 124
New Brunswick, NJ 08901, USA
atif.akin@rutgers.edu
ABSTRACT
This paper is a research report which finally proposes the establishment of Department of Astrophysics and Space Science, its related facilities, observatories and infrastructures as part of the Department of Physics of Manisa Celal Bayar University School of Arts and Sciences in Demirci Campus. In the first three chapters the paper discusses how meaningful this initiative is in terms of the geographical, historical and social structure of Demirci. Demirci is geographically very convenient for this establishment for three main reasons: the height, the clean air and the distance from the densely populated areas, resulting in light and signal pollution. In addition, in this section some other peaks in the vicinity of Asi Tepe have been examined in detail.
In fact, it is not right to discuss the history and geography of Demirci separately, because the first settlers of Demirci were not only heroes but also curious people who knew geography and nature well. As a matter of fact, these skills they had, made it possible for them to make a living in Demirci. For this reason, Demirci has already deserved an investment in natural sciences. In the past, Demirci has been home to successful scientists, but more importantly in this context, socially the Demirci will be a generous host to a highly educated scientist community who need such hospitality, curiosity and interest. This discipline of science is tailor-made for Demirci's calm, isolated and decent social life, which requires high focus.
The fourth chapter presents the position and political history of similar space research centers in Anatolia, Central Asia and other parts of the world in comparison to the Demirci. In addition, this report features detailed images of similar institutions and settlements in Soviet Union, Switzerland and Chile. The place and structure of such an academic unit within the structure of Manisa Celal Bayar University should be consulted with the administrators and bureaucrats.
There is no doubt that such an investment would be a great and positive contribution to the social, economic and intellectual life in Demirci. Taking into consideration the opportunities offered by the School of Education in the district already, what an academic discipline such as Astrophysics and Space Science which requires high-end technological investment and utmost discipline in research may bring to Demirci is discussed in the penultimate chapter.
Keywords: astrophysics, space science, central asia, eurasia, demirci, politics of science
FARKLI TİPTE GÜNEŞ GÖZLERİNDEN OLUŞAN FOTOVOLTAİK MODÜLLERİN PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ: MANİSA-DEMİRCİ ÖRNEĞİ
Özer KESTANE1, Koray ÜLGEN2
1 Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu, ozer.kestane@deu.edu.tr
2 Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü, koray.ulgen@ege.edu.tr
ÖZET
Güneş enerjisi santrallerinin en önemli bileşeni olan fotovoltaik modüllerin güç kapasitelerinde, güneş ışınımı ve ortam sıcaklığı gibi çevresel faktörlere bağlı olarak artış ya da azalış gözlemlenmektedir. Güç kapasitesinin değişken olması, fotovoltaik modüllerin performans analizinin önemini arttırmaktadır. Ticari olarak yarısaydam ve opak formda üretilen fotovoltaik modüller, monokristal (mono c-Si), polikristal (poli c-Si), ince film olarak; amorf silisyum (a-Si), kadmiyum tellür (Cd-Te) ve bakır indiyum seleneid (CIGS) şeklinde sıralanabilir.
Bu çalışma kapsamında, standart test koşullarına (STC) göre maksimum verimlilikleri bilinen fotovoltaik modüllerin, performans değişimlerini belirleyecek olan bir hesaplama algoritması geliştirilmiştir. Aynı zamanda fotovoltaik modüllerin Manisa-Demirci iklim koşulları altında belirlenen aylar için performans değişimleri incelenmiştir. Ayrıca, yarısaydam ve opak fotovoltaik modüller için yıllık bazda üretilen elektrik enerjisi ile birim enerji maliyetleri hesaplanarak, enerji ekonomisi açısından kıyaslamaları gerçekleştirilmiştir.
Elde edilen bulgular neticesinde, yarısaydam fotovoltaik modüller, opak olanlara göre daha yüksek verim göstermişlerdir. Ayrıca çalışma kapsamında gerçekleştirilen algoritmaya dayalı hesaplamalara göre, CdTe fotovoltaik modüllerin Manisa-Demirci iklim koşulları altında maksimum yıllık elektrik enerjisi üretimini sergilediği ve minimum birim elektrik enerjisi başına minimum maliyet oluşturduğu belirlenmiştir. Buna karşılık, ticari olarak temin edilebilen fotovoltaik modüller söz konusu olduğunda, en düşük birim elektrik enerjisi maliyetini ve en yüksek yıllık elektrik enerjisi üretimini a-Si fotovoltaik modüller sağlamıştır. Ayrıca, tüm fotovoltaik teknolojiler açısından en düşük yatırım maliyetinin CIGS teknolojisiyle sağlandığı gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Güneş gözesi, fotovoltaik modül, modül verimi, performans değerlendirmesi, ekonomik analiz,
Performance Evaluation of Photovoltaic Modules Consisting of Different Type Solar Cells
The power capacities of the photovoltaic modules, which are the most important component of solar power plants, are observed to the increase or decrease due to environmental factors such as solar radiation and ambient temperature. Variability in power capacity increases the importance of performance analysis of photovoltaic modules. Commercially produced photovoltaic modules are monocrystalline (mono c-Si), polycrystalline (poly c-Si), as a thin film; amorphous silicon (a-Si), cadmium telluride (Cd-Te) and copper indium selenide (CIGS).
In this study, a calculation algorithm has been developed that will determine the performance evaluation of photovoltaic modules which are reported the maximum efficiencies according to standard test conditions (STC). At the same time, the performance variations of photovoltaic modules for months determined under Manisa-Demirci climatic conditions were investigated. In addition, comparisons have been made in terms of energy economy by calculating the unit energy costs with the annual electricity generated for semi-transparent and opaque photovoltaic modules.
As a result of the findings, semi-transparent photovoltaic modules have shown compared higher efficiency than opaque ones. Calculations show that for the PV modules, Cd-Te exhibits the maximum annual electrical energy generation resulting into minimum cost per unit electrical energy, whereas a-Si possesses the maximum annual electrical energy generation giving minimum cost per unit electrical energy when commercially available solar modules are concerned. CIGS has shown the lowest capitalized cost over all other PV technologies.
Keywords: Solar cell, photovoltaic module, module efficiency, performance evaluation, economic analysis.
Manisa İli Demirci İlçesi Arazi Kullanımının Zamansal Değişiminin İncelenmesi
Mehmet Serdar ORUÇa , Ramazan GÜNGÖRa
a Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Meslek Yüksekokulu, 45900, Manisa
mehmetserdar.oruc@cbu.edu.tr
ÖZET
Arazi kullanımı, doğal afetler ve insan faaliyetleri sonucunda sürekli olarak değişime uğramaktadır. Sürdürülebilir bir arazi yönetimi için arazi kullanımında meydana gelen değişimlerin belirlenmesi ve izlenmesi gerekmektedir. Uydu görüntüleri arazi kullanımındaki değişimlerin çok büyük alanlarda çok kısa aralıklarla izlenmesine olanak sağlamaktadır. Bu çalışmada, 2000, 2010 ve 2017 yıllarına ait Landsat uydu görüntüleri ile Manisa ili Demirci ilçesinin arazi kullanımındaki zamansal değişimlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Uydu görüntülerinden elde edilen NDVI (Normalleştirilmiş fark bitki indeksi) görüntüler vasıtasıyla yersel çözünürlüğü 30 metre bantların seçildiği uydu görüntülerine CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) ile kontrollü sınıflandırma yapılmıştır. Çalışma alanı, orman (iğne yapraklı ve yapraklı orman), mera (mera, çayır, çimen, seyrek bitkilerin bulunduğu alanlar), tarım (kuru ve sulu tarım) ve yerleşim (yerleşim yerleri, yollar, kayalıklar, çıplak alanlar, kar v.b. ) olmak üzere dört sınıfta değerlendirilmiştir. Sınıflandırma işleminin ardından uydu görüntüleri için doğruluk analizi yapılmıştır. Yapılan analizlerde 2000 yılı için genel doğruluk oranı % 80, kappa değeri 0,73, 2010 yılı için genel doğruluk oranı % 90, kappa değeri 0,87 ve 2017 yılı için genel doğruluk oranı %85, kappa değeri 0,80 olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak yeterli doğrulukla sınıflandırılan alanlar hesaplanarak arazi kullanımında meydana gelen değişimler karşılaştırılmıştır. 2000-2010 yılları arasında mera ve yerleşim alanları artarken orman ve tarım alanların azaldığı, 2010-2017 ve 2000-2017 yılları arasında orman, mera ve tarım alanları artarken yerleşim alanlarının azaldığı belirlenmiştir. 2017 yılına kadar yerleşim sınıfında bulunan 11463 hektar çıplak alanın orman, mera ve tarıma dâhil olduğu gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Arazi Kullanımı, CBS, Demirci, Landsat
SEARCH OF TEMPORAL LAND USE CHANGES IN DEMIRCI DISTRICT OF MANISA CITY
Mehmet Serdar ORUÇa , Ramazan GÜNGÖRa
a Manisa Celal Bayar University, Demirci Vocational High School, 45900, Manisa
mehmetserdar.oruc@cbu.edu.tr
ABSTRACT
Land use is continuously changing as a result of natural disasters and human activities. For sustainable land management, it is necessary to identify and monitor land use changes. Satellite imagery allows changes in land use to be monitored in very large areas at very short intervals. In this study, it is aimed to determine the temporal changes of Landsat satellite images of 2000, 2010 and 2017 and land use in Demirci district of Manisa city. By means of NDVI (Normalized Difference Plant Index) images obtained from satellite images, satellite images with local resolution of 30 meters are selected and supervised classification by GIS (Geographic Information Systems). The study area is investigated in four classes as; forest (coniferous and leafy forest), pasture (pasture, meadow, grass, areas with rare plants), agriculture (dry and irrigated agriculture) and settlement (settlements, roads, rocks, bare fields, snow etc.). After the supervised classification process, an accuracy analysis is performed for the satellite images. İt is determined that for 2000; the overall accuracy rate is 80%, the kappa value is 0,73, for 2010; the overall accuracy rate is 90%, the kappa value is 0,87 and for 2017; the overall accuracy rate is 85% and the kappa value is 0,80. As a result, the areas classified with sufficient accuracy are calculated and the changes that occurred in land use are compared. Between 2000 and 2010, while pasture and settlement areas increase, forests and agricultural areas decrease. Between 2010-2017 and 2000-2017 while settlement areas decrease, forest, pasture and agricultural areas increase. Until 2017, 11463 hectares of bare land in the settlement class are observed to convert forest, pasture and agriculture areas.
Keywords: Land Use, GIS, Demirci, Landsat
Türk Coğrafyasının Kısa Tarihi
Yasin KOÇ, Bekir DERİNÖZ, Yunus Emre MUTLU
Adres: Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, B Blok, Kat:4, Çağış Kampüsü, 10145, Altıeylül / BALIKESİR
E-Posta: yasinkoc2009@gmail.com, bekirderinoz@balikesir.edu.tr, e.mutlu1990@gmail.com
ÖZET
Bir bilim dalının mevcut durumunu anlamak için geçmişini de bilmek, gözden geçirmek gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de coğrafya disiplinin tarihi süreçte kuramsal açıdan geçirdiği değişiklikleri ortaya koymaktır. Bu amaçla araştırma yöntemi olarak geniş çaplı literatür taraması ve doküman incelemesi yöntemleri kullanılmıştır. Elde edilen bulgular göstermektedir ki Türkiye’de coğrafyanın bir bilim dalı olarak kökleri Cumhuriyet döneminden çok daha eskilere gitmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan öncesine ait eserlerin günümüze ulaşamadığı bilinmektedir. Bu nedenle başlangıçtan Kâtip Çelebi’ye kadar olan dönemde genel anlamda klasik Osmanlı ve Türk coğrafyasına ait çalışmalar görülmektedir. Kâtip Çelebi’den 20. yüzyıl başlarına kadar olan dönem, Türk coğrafyasının modernleşme (batılılaşma) geçirdiği dönemdir. 20. yüzyıl başlarından itibaren yaklaşık yarım asırlık bir dönemde ise Türk coğrafyası kuruluş ve örgütlenme düzenini oluşturma çabasına girmiştir. 1930’lu yıllardan itibaren yabancı coğrafyacıların Türkiye’deki üniversitelerde ders vermeye başlamaları ve akademik anlamda öğrenci yetiştirmeleri önemli bir geleneğin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Söz konusu yabancı coğrafyacıların genelde fiziki coğrafyacı olması nedeniyle özellikle 1970’lı yıllara kadar Türkiye, fiziki coğrafya alanında Avrupa ülkeleriyle boy ölçüşür duruma gelmiştir. Bu nedenle 20. yüzyıl ortalarından 20. yüzyıl sonlarına kadar olan dönem, Türk coğrafyasında özellikle fiziki coğrafya alanında bir yükseliş ve yaygınlaşma dönemi olmuştur. 20. yüzyıl sonlarından günümüze kadar olan dönemde ise Türk coğrafyası yeni arayışlar ve yönelimler içine girmiştir. Dünya coğrafyası (özellikle Avrupa ve Amerikan coğrafyası) ile yakından irtibatlı, işbirliği ağları oluşturan, modern akımlara kapılarını açan ve CBS gibi sayısal coğrafyanın da giderek önem kazandığı bu dönemde en büyük rolü yurt dışına yükseköğrenim için gönderilip, daha sonra ülkeye dönen coğrafyacılar üstlenmiştir. 2000’li yıllardan itibaren Türkiye’ye dönen bu yeni nesil coğrafyacıların etkisiyle yeni çalışmalar yapılmış, disiplin baştan aşağı yeni bir değişim sürecine girmiştir.
Anahtar Kelimeler: Türk Coğrafyası, Coğrafya Tarihi, Coğrafyada Değişim 2
A Brief History of Turkish Geography
Yasin KOC, Bekir DERINOZ, Yunus Emre MUTLU
Address: Balikesir University, Science and Art Faculty, Geography Depatment, B Block, Floor:4, Cagis Campus, 10145, Altieylul / BALIKESIR
E-Mail: yasinkoc2009@gmail.com, bekirderinoz@balikesir.edu.tr, e.mutlu1990@gmail.com
ABSTRACT:
In order to understand the current situation of a science branch, it is necessary to know the past and to keep an eye on it. The aim of this study is to reveal the changes in geography discipline in Turkey from the theoretical perspective. For this purpose, extensive literature search and document review methods were used as research methods. Obtained findings show that geography as a science branch in Turkey has its roots much earlier than the republican period. It is known that the works belonging to the prehistoric period of the Ottoman Empire can not reach to the present day. For this reason, studies from Classical Ottoman and Turkish geographies are seen in the period from the beginning to the time of Kâtip Çelebi. The period from Kâtip Çelebi to the beginning of the 20th century is the period in which Turkish geography has undergone modernization (westernization). In the period of about half a century since the beginning of the 20th century, the Turkish Geography has tried to establish organization and organization order. Since the 1930s, foreign geographers have begun to teach at universities in Turkey, and in the academic sense, the training of students has led to an important tradition. Since the foreign geographers in general are physical geographers, especially in the 1970s, Turkey has become comparable to European countries in the field of physical geography. For this reason, the period from the middle of the 20th century to the end of the 20th century has been a period of rising and widespread in Turkish Geography, especially in the field of Physical Geography. In the period between the end of the 20th century and the present day, Turkish Geography has entered into new quests and orientations. In this period, which is closely related with the world geography (especially European and American Geography), forming cooperation networks, opening the doors to modern trends and increasingly important in digital geography such as GIS, geographers who are sent abroad for higher education and then returned to the country have undertaken geography. With the impact of these new generation geographers who have returned to Turkey since 2000, new studies have been made and the discipline has entered into a completely new process of change.
Keywords: Turkish Geography, History of Geography, Change in Geography
MANİSA İLİ DEMİRCİ İLÇESİNDE KENTSEL AÇIK-YEŞİL ALAN GEREKSİNİMİNİN İRDELENMESİ
Yekta KÖSE
Öğr.Gör., M.C.B.Ü. Demirci MYO Ormancılık Bölümü, Manisa.
ÖZET
Son yıllarda ülkemizde kentleşme oranı yüksek değerlere ulaşmakta ve kentleşme gelişimine bağlı olarak insanların vakit geçirebileceği değerde açık yeşil alan miktarının önemi her geçen gün anlaşılmaktadır. Çağdaş süreçlere dayalı olarak açık yeşil alanların sayısı kentleşme ile sınırlanmakta ve özellikle ülkemizde ekolojik denge bozulmaktadır. Kent dokusu içinde ekolojik dengeyi sağlamak adına kamusal açık yeşil alanların planlaması, tasarımı ve uygulaması zamanında ve yetkili kişilerce gerçekleştirilmelidir.
Kentsel açık yeşil alanlar kent dokusuna katkı sağlayan, yaşam kalitesini ve rekreasyonel olanaklar ile işlevselliği arttıran alanlardır. Yeşil alanların ekonomik, ekolojik, sosyal ve fiziksel gibi bir çok işlevi bulunmaktadır. Bu çalışma ile mevcut açık yeşil alanların yeterliliği ve sosyal işlevlerinin Demirci İlçesine sağladığı katkılar analiz edilecektir. Açık yeşil alanların ulaşabilir, kullanılabilir ve işlevsel olması kullanım açısından önemlidir. Açık yeşil alanların değerinde sosyal istekler önemlidir. Demirci, yükseköğrenim kurumlarına sahip bir ilçedir ve bu özelliği ile aktif yeşil alan ve rekreasyonel etkinlik ihtiyacı artmaktadır. Demirci’de aktif yeşil alanların konumları, büyüklükleri, ulaşabilirlikleri ve nitelikleri incelenmiş ve halkın uygun kullanımı için kişi başına düşen yeşil alan miktarının da analizi yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Açık yeşil alan, Kentsel peyzaj, Kent parkı, Kentleşme.
SCRUTINIZATİON OF NECESSİTY OF OPEN GREEN FİELD ( PARK) FOR MANİSA, DEMİRCİ DİSTRİCT
Yekta KÖSE
Lecturer, M.C.B.U. Demirci Vocational High School Depart of Forestry, Manisa.
ABSTRACT
The rate of urbanization in our country has reached to high values in last years and the importance of open green field that people can spend time is increasing due to urbanization every day. Based on contemporary processes, the number of open green areas is limited by urbanization and especially the ecological balance in our country is distorted. In order to ensure the ecological balance within the city texture, public open space must be realized by authorized personnel in the course of planning, designing and application of green spaces.
Urban open green spaces are areas that contribute to urban texture, increase the quality of life and increase recreational facilities and functionality. Green areas have many functions such as economic, ecological, social and physical. This study will analyze the sufficiency of the existing open green spaces and their contributions to the social functions for the Demirci District. It is important for open green areas to be accessible, usable and functional in terms of usage. Social needs are important in the value of open green spaces. Demirci is a city with higher education
Institutions and this feature increases the need for active green space and recreational activities. The locations, sizes, accessibility and qualities of active green areas in Demirci have been examined and the amount of green space per capita for the appropriate use of the people has been analyzed.
Key words: Open green area, Urban landscape, Urban park, Urbanization.
Coğrafyada Değişen Paradigmalar
Bekir DERİNÖZ, Yasin KOÇ
Adres: Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, B Blok, Kat:4, Çağış Kampüsü, 10145, Altıeylül / BALIKESİR
E-Posta: bekirderinoz@balikesir.edu.tr, yasinkoc2009@gmail.com
ÖZET:
İnsan-mekân arasındaki etkileşimi ele alması ve yer bilimleriyle olan ilişkisi nedeniyle coğrafya bilimi çok geniş bir çalışma alanına sahip olup bir disiplin olarak kendine özgü yöntem ve ilkeler kullanmaktadır. Söz konusu yöntemler ciddi tartışmalar sonucunda değişikliğe uğramıştır ve bu değişim insan-mekân ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlara bağlı olarak değişmeye devam etmektedir. Coğrafya bilimi artık sömürgecilik faaliyetlerine hizmet eden bir bilim olmaktan çıkmış, içinde bulunduğumuz yüzyılda insanların çevreleriyle olan ilişkilerini, bu ilişkinin ortaya çıkardığı sorunları inceleyen; bunlara çözüm üreten bir disiplin halini almıştır. Coğrafya düşünce geleneğinde birbirinden farklı çok sayıda yaklaşım görülmektedir. Bu durum yalnızca coğrafyada çalışılan konuların geniş ve çeşitli olmasından değil, aynı zamanda disiplinin kendi içindeki farklılaşmasının diğer alanlara göre daha geç başlamasından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmanın amacı coğrafya biliminde ortaya çıkan paradigmaların temel dayanaklarını ortaya koymak, buna bağlı olarak disiplinin kendi içinde geçirdiği değişimleri ele almak ve temel farklılıkları açıklamaktır. Çalışmada araştırma yöntemi olarak literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Konuyla ilgili bilimsel bildiri, makale ve kitaplar veri kaynağı olarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçları göstermiştir ki, sosyal bilimlerde pozitivist yaklaşımların ve bu yaklaşıma karşı ortaya çıkan görgül araştırmaların etkileri coğrafya biliminde de ortaya çıkmıştır. Ancak coğrafya biliminin ayırt edici özelliği, sosyal bilimlerle doğa bilimleri arasında yer alması ve buna bağlı olarak yöntembilimsel anlamda kendine özgü yaklaşımlara ihtiyaç duymasıdır. Bu açıdan bakıldığında özellikle beşeri coğrafya çalışmalarındaki fenomonolojik yaklaşımlar insan-çevre ilişkisine yeni bir perspektif kazandırmıştır. Bunu takiben devam eden süreçte politik ekoloji yaklaşımı politik ekonominin temel argümanlarını da kullanarak günümüzün ana yaklaşımını oluşturmuştur. Dikkati çeken bir diğer husus ise coğrafyanın sosyal bilimlerdeki bütün paradigma değişimlerinden doğrudan etkilenmiş olmasıdır. Coğrafya bilimindeki bu paradigma değişimleri ve etkilenme, coğrafyanın derleme bir bilim değil, kendine özgü yöntem ve yaklaşımları olan bir disiplin olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Coğrafya, Paradigmalar, Değişim
Changing Paradigms in Geography
Bekir DERİNÖZ, Yasin KOÇ
Address: Balikesir University, Science and Art Faculty, Geography Depatment, B Block, Floor:4, Cagis Campus, 10145, Altieylul / BALIKESIR
E-Mail: bekirderinoz@balikesir.edu.tr, yasinkoc2009@gmail.com
ABSTRACT:
Due to the interaction between man and space and its relation to earth sciences, geography science has a wide working area and uses its own methods and principles as a discipline. These methods have changed as a result of serious debates and this change continues to change depending on the problems that arise in human-space relations. Geography is now a science that serves for colonialism. It is a science that explores the relationships people have with their environment in the century we are in, it has become a discipline that produces solutions to these problems. There are many different approaches to geographical thought tradition. This is not only because of the wide and diverse nature of the issues being studied in the region, but also because the differentiation within the discipline itself begins later than in other areas. The aim of this study is to reveal the basic foundations of the paradigms emerging in geography, to deal with the changes that discipline has in itself and to explain the fundamental differences. Literature search method was used as research method in the study. Scientific papers, articles and books related to the subject are considered as data sources. The results of the research showed that positivist approaches in social sciences and the effects of empirical researches that emerged against this approach also appeared in geography. However, the distinguishing feature of geography science is that it takes place among social sciences and natural sciences and accordingly, the method needs its own approach in scientific sense. From this point of view, the phenomonal approaches in human geography studies have given a new perspective to the human-environment relationship. Subsequently, in the ongoing process, the political ecology approach has taken the main arguments of the political economy as the main approach of our day. One thing worth noting is that geography is directly affected by all the paradigm shifts in social sciences. These paradigm shifts and influences in the science of geography show that geography is not a science but a discipline with its own methods and approaches.
Keywords: Geography, Paradigms, Change
Propolisteki Fenolik Bileşiklerin Bölgesel Çeşitliliği ve Önemi
Ezgi DÜNDARa, Hatice KALKAN YILDIRIMa, Eser YILDIRIM SÖZMENb
aEge Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, İZMİR
bEge Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyokimya Bölümü, İZMİR
E posta adresi: hatice.kalkan.yildirim@ege.edu.tr
ÖZET
Propolis, çeşitli bitki kaynaklarından (Populus spp., Fagus sylvatica, Betulla alba, Castanea sativa, Aesculus hippocastanum, Alnus glutinosa) bal arıları (Apis mellifera L.) tarafından toplanan reçinemsi maddenin arılar tarafından çiğnenerek tükürük enzimleri ile karıştırılması ve kısmen sindirmeleri ile oluşan ve balmumu ile karıştırılarak kovanda kullanılan bir arı ürünüdür. Son yıllarda dünyada bu ürünün kullanımı her geçen gün artmaktadır. Bu değerli arı ürününün çok sayıda yararlı biyolojik aktivite gösterdiği anlaşıldıktan sonra dünya ticaretinde ve marketlerde düzenli olarak alınıp satılan bir ürün haline gelmiştir. Bu ürün polifenoller (flavonoid aglikonlar, fenolik asitler) ve onların esterleri, fenolik aldehitler, alkoller ve ketonlar, sekuiterpen kinonlar, kumarinler, steroidler, amino asitler ve inorganik bileşikler gibi çeşitli kimyasal yapıları kapsayan 300’den fazla bileşen içermektedir. Dünya’da propolis kavak tipi (Avrupa, Kuzey Amerika, Asya’nın tropik olmayan bölgeleri, Yeni Zelanda, Çin), Brezilya yeşil propolisi (Brezilya), huş ağacı kaynaklı propolis (Rusya), kırmızı propolis (Küba, Brezilya, Meksika), akdeniz propolisi (Sicilya, Yunanistan, Malta) ve Clusia bitkisi kaynaklı propolis (Küba, Venezuella) olmak üzere gruplandırılmıştır. Farklı coğrafi bölgelerden elde edilen ürünlerin özellikle fenolik bileşen içeriğinde farklılıklar gözlemlenmektedir. Dolayısıyla, propolisin fenolik bileşik içeriği toplandığı bölgedeki yerel bitkinin özgünlüğüne ve bu bölgenin coğrafi ve iklim özelliklerine bağlıdır. Propolisin bölgesel çeşitliliğinin belirlenmesi, propolis üretiminin arttırılmasında ve daha yüksek standartlaştırma derecelerine ulaşılmasında büyük önem taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler: propolis, fenolik bileşikler, bölgesel çeşitlilik
TEBLİĞİN İNGİLİZCE BAŞLIĞI İLE YAZARLARININ BİLGİLERİ YOK???????????????????????????????????????????????????????
ABSTRACT
Propolis is a bee product which is produced partially by digesting the resinous material collected by honey bees (Apis mellifera L.) from various plant sources (Populus spp., Fagus sylvatica, Betulla alba, Castanea sativa, Aesculus hippocastanum, Alnus glutinosa) by mixing with salivary enzymes and wax and used in the hive. In recent years, the use of this product in the world is increasing day by day. It has become a product that is regularly bought and sold in the world trade and markets after it has been found that this valuable bee product demonstrates a great deal of useful biological activity. This product contains more than 300 components including various chemical compounds such as polyphenols (flavonoid aglycones, phenolic acids) and their esters, phenolic aldehydes, alcohols and ketones, sekuiterpen quinones, coumarins, steroids, amino acids and inorganic compounds. In the world it is grouped as poplar type (Europe, North America, non-tropical regions of Asia, New Zealand, China), Brazilian green propolis (Brazil),propolis originating from a birch tree (Russia),red propolis (Cuba, Brazil, Mexico),Mediterranean propolis (Sicily, Greece, Malta) and propolis from Clusia plant (Cuba, Venezuela). Differences in the phenolic component content of products obtained from different geographical regions are observed. Therefore, the contents of the propolis phenolic compound depend on the specificity of the local plant in the area in which it is collected and the geographical and climatic characteristics of this region. Determination of the regional diversity of propolis is of great importance in increasing propolis production and achieving higher standardization ratios.
Keywords: propolis, phenolic compounds, regional diversity
Dostları ilə paylaş: |