Bu sûre, bir ültimatom niteliğinde olduğu için başına besleme yazılmamıştır.
Bismillahirrahmanirrahim.
1- Elif, Lam, Ra. Bunlar, Kitab'ın ve apaçık bir Kur’ân'ın ayetleridir.
2- İnkâr edenler, zaman zaman; "keşke, biz de Müslüman olsaydık" diye arzu ederler. [Kafirlerin, bu arzular ma rağmen yine de iman etmemiş olmalarmın sebebi, 3. ayetten de anlatılacağı gibi, dünya hayatinin zevk ve sefasına düşkün olmaları, dünyevi planların peşinde koşmalarıdır.]
3- Bırak onları, yesinler, yaşasınlar, arzu ve emeller onları oyalayıp dursun. Onlar yakında, (neyin ne olduğunu) bilecekler.
4- Hiçbir şehri helâk etmedik ki onların belli bir yazgısı olmasın.
5- Hiçbir toplum kendilerine tayin edilen süreyi ne geçebilir ne de geri kalabilir.
6- Ve (alaya alarak) dediler ki: "Ey üzerine zikir inen kişi! Sen mutlaka cinlenmişsin.
7- Eğer sen doğru söylüyor isen, neden bize melekleri getirip göstermiyorsun?"
8- (îyi bilsinler ki) Biz, melekleri ancak hak (ve hikmet) ile indiririz... Melekler indiği zaman da, o kafırlere artık mühlet verilmez.
9- Şüphesiz zikri (dini mesajları) Biz indirdik, onu koruyacak da Biziz.
11- Onlara Allah'ın hiçbir elçisi gelmiyordu ki onunla alay etmiş olmasınlar.
12- Böylece Biz, o zikri, (kafir olan) suçluların kalbine (gözüne) sokarız.
13- Eski çağların basma gelen (azap) yasalarım gördükleri halde yine inanmazlar.
14, 15- Öyle ki; eğer gökten bir kapı açsaydık, ordan yukarı çıkmaya başlasalardı, yine: "Herhalde gözlerimiz boyandı, bilakis biz büyülenmiş bir toplumuz" derlerdi.
16- Andolsun! Biz gökte burçlar kıldık, onları ibretle bakanlar için süsledik.
17- Onları her nevi kovulmuş şeytandan koruduk.
18- Ancak kulak hırsızlığı yapan olur, onun da peşine apaçık bir ateş alevi düşer.
19- Yeri de serdik, onda demirlenmiş gemiler gibi dağları diktik. Ve onda her ölçülü, dengeli şeyden filizlendirdik.
20- Onda, hem size, hem rızkı size ait olmayan şeylere geçim meydanları kıldık.
21- Hiçbir şey yoktur ki O'nun hazineleri (kaynakları) yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçü ve miktar ile indiririz.
22- Rüzgarları da aşılayıcılar olarak salıverdik de, onunla gökten bir su indirdik. Ve onu size içirdik. Siz asla onu stok edemezsiniz. (*)
(*) Suyun yer küresi ve atmosferde muhafaza edilmesi. devridaim sayesinde bay atlanmaktan, kirlenmekten korunması, ölçülü ve ihtiyaca göre indirilmesi, büyük ilâhi bir nimettir. İnsanın, dünya büyüklüğünde böyle bir üstlenmesi mümkün değildir
23-Yalnızca Biziz, dirilten ve öldüren. (Öldükten sonra da yok olmaması için, çekirdeklerine, (ruhuna) sahip ve varis olan da Biziz.
24- Şüphesiz Biz, geçmiş nesilleri de gelecek nesilleri de biliyoruz. (Onun için hiçbir şey kaybolup yok olmaz.)
25- Şüphesiz Rabbin, onların hepsini mahşerde toplayacaktır. Çünkü O, hikmet sahibidir, (hiçbir şeyi yok ve abes etmez.) Sonsuz ilim sahibidir, (her şeyi yapmak, O'nun için çok kolaydır. İşte bir örnek:)
26- Andolsun! Biz insanı, kokuşmuş bir balçıktan, pişmemiş bir çamurdan (topraktan) yarattık.
27- Cinleri de daha önce, sıcak rüzgar (gibi) bir ateşten yarattık.
28- Bir vakit Rabbîn, Meleklere: "Ben, kokuşmuş bir balçıktan yapılmış, pişmemiş bir çamurdan olmuş bir beşer yaratacağım.
29- Onu (ilk çekirdeğin!) düzeltip içine ruhumdan üflediğimde, ona secdeye gidin. (Büyüyüp gelişmesini sağlayın.)
30, 31- Bütün melekler secde ettiler, şeytan hariç. O, secde edenlerle beraber olmaktan imtina etti.
32- Allah: "Ey îblis! Secde edenlerle beraber olmayışının sebebi nedir?" dedi.
33- İblis: "Kokuşmuş bir balçıktan, pişmemiş bir çamurdan yarattığın bir beşere (et parçasına) secde edecek değildim." dedi.
34- Allah: "Öyle ise, (meleklerin) içinden çık! Çünkü sen, rahmetimden uzaksın."
35- "Kıyamet gününe kadar, bu mahrumiyet ve lanet senin üzerinde olacaktır." dedi.
36- îblis:"EyRabbim!O ademilerin dirileceği güne kadar, bana mühlet ver" dedi.
37, 38- Allah: "Şüphesiz, o belli vakte kadar, sen mühlet verilenlerdensin" dedi.
39- îblis: "Ey Rabbim! Başıma getirdiğin bu halime andolsun! Dünyada her kötülüğü, onlara güzel göstereceğim ve hepsini saptıracağım.
40- Yalnız Sen'in halis kulların müstesna..." dedi.
41- Allah: "İşte, sorumluluğu Ben'de olan dosdoğru bir yol! (İsteyen ordan korunmuş olarak gider.)
42- Çünkü sana tabi olan aldananlardan başka, kullanma karşı senin hiçbir te'sirin olamaz.
43- Ve Cehennem, o sana uyanların son durağıdır.
44- Onun yedi kapışı vardır. Her kapıya bir grup ayrılmıştır.
45- Kendilerini koruyanlar ise, hiç şüphesiz. Cennetlerde çeşme başlannda olurlar.
46- (Onlara:) "Esenlikle, güven içinde o Cennetlere girin" denilir.
47- Göğüslerindeki kin ve öfkeyi gideririz, kardeşler olarak karşılıklı koltuklarda (sohbet ederler)...
48- Onlara yorgunluk asla dokunmaz. Ve onlar oradan çıkartılmayacaklardır.
84- Kazandıkları şeyler, onlara hiçbir fayda vermedi.
85- Çünkü Biz, gökleri ve yeri ve aralanndakileri, ancak hak ve hakikat ile yarattık. (Anlam sız, boş olarak yaratmadık.) Şüphesiz kıyamet gelecektir. (Herşey değerlendirilecektir.) Onun için sen güzel bir şekilde davran!