Meal Çalışması Fatiha Suresi Bismillahirrahmanirrahim 1



Yüklə 3,16 Mb.
səhifə44/45
tarix27.12.2018
ölçüsü3,16 Mb.
#86460
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   45

122- “Sonra onun Rabbi onu seçti. (Bütün varlıklara üstün kıldı.) Onun ruhanî ve doğal dönüşünü kabul etti; ona doğru yol gösterdi.”

[Bu ayet 23 harfiyle İslamın hidayet ve onarım tarzını hatırlatıyor. Ebced değeriyle de 1300 yıllık fiilî hidayeti gösteriyor.]



123- “Allah dedi ki: Kadın-erkek hepiniz (iki cins olarak bütün insanlar) birbirinize düşman olarak inin! Size benden bir rehberlik gelecek. Kim ona uyarsa, o ne sapar, ne de bedbaht olur.”

[Bu son cümle de 1400 ediyor.]



124- “Ve kim benim mesajımdan yüz çevirirse ona (dünyada) dar bir geçim olacak ve kıyamet günü onu kör olarak dirilteceğiz.”

125- “O gün der: Ey Rabbim ben dünyada görüyordum. Beni neden kör olarak dirilttin?”

[Ama kelimesi 121 ediyor. Yani Allah ona iki göz vermiş; fakat o daima ikilik ve ikili görüyor. Basiran kelimesi ise, 303 ediyor. Yani ikili yapıyı görüyor ve onu birleştirebiliyor. “Bak iki göz bir görüyor” deyimine numune oluyor. Evet, muvahhit kişi dünyadaki ikiliği bir gördüğü gibi, ruhanî görüşe sahip üçüncü bir gözü de vardır.]



126- “Allah der: Çünkü benim ayetlerim sana geldi. Sen onları terk ettin. Bugün sen de böyle terk edileceksin.”

[Bu ayet 38 (19×2) harftir. 19’lu ikili yapıyı hatırlatıyor.]



127- “İşte Biz israf eden, Rabbinin ayet ve belgelerine inanmayan kişiyi (dünyada) böyle cezalandırıyoruz. Ahiretin azabı ise daha şiddetli ve daha kalıcıdır.” [Birinci cümle 2075 ediyor.]

Bir Ara Not: 124. ayette dünyada dar geçimden söz eden cümle ve bu cümlenin sayısal değerinin 1957 olması; 126. ayetin cevabının zahiren 125. ayetteki soruya uymaması ve 127. ayette biri dünya cezası, diğeri ahiret azabı iki çeşit cezalandırmaktan söz edilmesi ve bu ayetin dünyaya bakan cümlesinin sayısal değerinin 2055 etmesi bize şöyle remizli ince bir işaret veriyor: Adnan Menderes inançlı idi; görüyordu.. Fakat Kur’ana sahip çıkmadı. 1957’de büyük malî bir sıkıntı yaşadı. Mustafa Kemal de bilinçli ve gören bir siyasi idi. Fakat manayı ve imanı göremedi. Evet, Rabbim, beni neden kör olarak dirilttin, cümlesi 1361 ediyor. Ki Hicri olarak bir sene farkla 1938’e denk geliyor.

Çok ilginçtir ki; 126. ayet, siz kâfir oldunuz, onun için sizi kör olarak haşrettik demiyor. Siz ayetlerimizi terk ettiğiniz için, siz de bugün terk edileceksiniz, diyor. Bu cümle de Rumi olarak 1383 (1964) ediyor.



128- “Kendilerinden önce helak ettiğimiz ve onların şehir ve meskenlerinde yürüdüğü eski çağlar, bunlar için yol gösterici olmadı mı?! Bu geçmiş çağlarda akıl ve irade sahipleri için nice belge ve bilgiler vardır.”

129- “Eğer Rabbinin geliştirme ve imtihan için verdiği mühlet sözü ortada olmasaydı; helak olma cezası bunlar için de aynen gerçekleşecek idi. Ve vakti belirlenmiş olan kıyamet kopacak idi.”

130- “Madem hayatın hakikati gelişme ve imtihandır; sen (ey Muhammed) onların söylediklerine karşı sabret. Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbinin kemalat ve kusursuzluğunun ifadesi olan namazı kıl. Gecenin ortalarında ve gündüzün de ortalarında namazı kıl. Ki (Allah’ın kemalatını ve kusursuzluğunu bilmek sayesinde) hoşnut olasın.”

Hoşnut olmanın zıt kavramı hoşnutsuzluktur. Yeni ifade ile sıkıntı ve depresyon.. İşte namazın getirdiği maddi-manevî temizlik ve namazın doğal hareketleri, sıkıntı ve depresyona şifa olduğu gibi; namazın zikirlerinin üç temel kavramı olan tesbih, hamd ve tekbir de insanın ruhunu arındırıyor; ona manevî gıda ve ilaç oluyor; şöyle ki:

• Tesbih, doğu ve batı, gece ve gündüzün temsil ettiği varoluş ve hayatta gerçek manada, kötü ve çirkinliğin olmadığının ifadesidir.

• Hamd, başta biyolojik dünya olmak üzere bütün kâinatın nimet sofrası ve kemalat sergisi olduğunu bildirir.

• Tekbir de sonsuzluk ifadesidir. Sonsuzluk ve ebedilik ise, yukarıda anlatılan gerçeklerin gerekçesi, temeli ve ontolojik esasıdır. Allahu Ekber başka büyüklerin varlığını bildirmez; sadece varolan bir Sonsuzu bildirir. Demek Namaz kıl ki, hoşnut olasın, cümlesinin asıl manası budur. İkinci bir manası ise “Günlük görevlerini yap ki; bedbaht olmayasın!” şeklindedir.

131- “Dünya hayatı süsü olarak onlara verdiğim bir takım mallara gözünü dikme! Çünkü bu mallar onlar için bir fitnedir. Senin Rabbinin sana verdiği rızık, daha hayırlı ve daha kalıcıdır.”

132- “Ailene de namazı emret. Ve sen namaz konusunda sabret; biz bu görevi sana vermekle, seni geçiminden sorumlu tutmayız. Seni biz besleyeceğiz.

Bil ki, başarılı sonuç kendini (ruh ve kalbini) koruyanındır.”

[Herkesin tanımak istediği Hz. Muhammed’in bütün kişiliği bu 132. ayette gösteriliyor. Nitekim Muhammed kelimesi şedde ile beraber 132 ediyor.]

13-126 “Neden Rabbinden bir mucize bize getirmiyor, dediler. Acaba eski kitaplardaki mucize onlara gelmedi mi!?”

[Bu son cümlenin 28 harf olması, manevî ve fizikî 28 harflik bilgiye ve 28 bölümlük İncilin mucizelerine işaret ediyor. Ayrıca bu cümle 1417 ediyor. Et-Tağut kelimesi de 1417 ediyor. Yani dinin en birinci mucizesi, zulme ve manevî karanlığa ilaç olmasıdır. Diğer mucizeler ise 2. derecede kalır.]



134- “Eğer ilmî bir mucize olan bu Kur’andan önce onları helak etseydik; ‘ey Rabbimiz, neden bize bir elçi göndermedin? Ki, biz zilletli ve aşağılık azap içine düşmeden senin ayetlerine tabi olaydık!’ diyeceklerdi.”

135- “Dünya imtihan ve hakkaniyet ortamıdır. Herkes bekliyor; siz de bekleyin. Siz sonra doğru yolun sahiplerinin kimler olduğunu; kimlerin başarıya ulaştığını (hidayete erdiğini) bileceksiniz.”

[Bu ayetin bekleyin, cümlesi 16 harftir. Bileceksiniz, cümlesi ise 34 harftir.]



1 Wav harf-i atfı bu ilaveyi yaptırıyor.

2 Evet, bu asırdaki bir dindar, bir ateist ve cahil müşrikten daha fazla hayata âşıktır.

3 Nitekim dindar Yahudiler, Cebraile inandıkları halde Kur’anı getiriyor diye ona düşman olmuşlardı. Bakınız tefsir kitapları.. Bu asırda bir dindara dahi Bana böyle bir ilham geldi desen kalbine hançer saplamış gibi olursun; fakat pozitif bilimler böyle diyor, dediğinde adam gönlünde genişlik ve ferahlık hissediyor. Ayetin ifadesiyle Allah yalnız olarak zikredildiğinde kalpleri sıkışır kalır, putları zikredildiğinde onlar sevinç duyarlar. (Zümer, 39)

4 Bu vasiyet hadisçe 1/3 ile sınırlandırılmıştır. “Allah’ın vasiyeti” deyimi edebî olarak öbür vasiyete karşılık gelmesi ve eğer rıza varsa paylaşmada ille de bu ölçülere bağlı kalınmasının zorunlu olmadığına işaret içindir. Yoksa 13. ve 14. ayetten anlaşıldığı gibi, bu paylardaki ölçüler, Allah’ın koyduğu farz sınırlardır. Onun için usulcüler: “Allah’ın vasiyeti, Allah’ın farz etmesi demektir,” diye bir kuralı benimsemişlerdir.

5 Demek bu surenin ayetlerinin çoğu, Bedir Savaşından sonra inmiştir.

6 Ayetler tam anlaşılsın, diye 122-125. ayetleri de beraber olarak okumamız ve görmemiz gerekir. Şöyle ki:

7 Nisa, 163. ve Şura, 13. ayetler, semavi dinler sürecini Nuh’tan başlatıyor.

8 Evet, İslam tarihinin başarısının bir sebebi de, bütün devlet kurumlarında ve sosyal hayatta Müslümanların azınlıklara ve diğer kültürlere iyi davranmaları olmuştur. Hatta Medine’de azınlıklar ile Müslümanlar eşit haklara sahip idi. Fakat kıskandılar, hıyanet ettiler, dolayısıyla sürgün edildiler.

9 “La ilahe illa ene”nin tam çevirisi ben sonsuzum, şeklinde olur. Manası da şudur: Sonsuz olmayan bir şey, ibadete layık değildir.”

10 Balina ve Yunus balığı konumuzun dışındadırlar. Çünkü onlar başka bir ortamda yaşıyor. Fil ise ince bir tüyle kaplıdır. Ve filin üşüme gibi bir derdi olmadığı gibi, aksine serinlemeye ihtiyacı vardır. Ayrıca bu üç tür, insan kadar olmasa da, önemli derecede zekâya sahiptirler.

11 Kâbe sosyal hayatı temsil ediyor. Namaz ise, ilke ve kutsal değerler demektir. Evet, bir harem olan sosyal hayatta kâfirlerin, şöhret, popülerlik ve bunun bir sonucu olan alkış, ses ve yalanlı yayınlardan başka bir ilke ve değerleri yoktur. Onun için maddi ve manevi olarak azap çekiyorlar.

12 Ayette geçen “li” intiha ve sonuç içindir; illet manası için değildir.

13 Yani 38. ayette anlatıldığı üzere, “Sizinle savaşa devam edenlerle savaşın” demektir. Bu ayette geçen “hum” (onlar) zamiri 38. ayette geçen, küfür ve savaş etmeye devam edenlere racidir.

14Harrıd kelimesinin kökü, işe yaramayan şeyleri ifade eder. Tef’il babından gelmesi ise, bu noktaları gider, onları temizle manasını verir. (Müfredat)

15 Bu misyonlar, yayınlanmamış Yusuf suresi tefsirinde ve Peygamber Kıssaları Hakkında Bilmediklerimiz kitabımızda bütün detayları ile anlatılmıştır.

16 Ebu Ubeyde, Mecaz’ül-Kur’an.

17 Ebu Ubeyde, Mecaz’ül-Kur’an.

18 Hava da büyük bir denizdir. Nitekim okyanuslar kadar su içerir. Ve aynen suyun kaldırma kuvveti gibi havanın kaldırma kuvveti ile uçaklar uçabiliyor. Kur’anda birçok yerde “Allah, denizi ve gemiyi hizmetinize verdi.” deniliyor. İki yerde de “Havayı Süleymanın hizmetine verdi.” diyor. Demek Kur’anda, Süleymanın (ilim ve tekniğin) hâkim olduğu çağda insanlar havaya bineceklerdir, diye işaret vardır.

19 Zamir ayette geçen şe’n kelimesine racidir.

20 Velayet yakınlık, demektir. Veli Allah’a yakın insan demektir. Okuldaki çocuğun velisi de bu kökten gelir. Yani çocuğa en yakın kişi, demektir. Köleye de mevla denmesi, efendisine çok yakın olduğu içindir.

21 Kur’anda (2/37 ve 134) “Allah’ın kelimeleri,” Allah’ın yasaları demektir. Onun için Allah’ın kelamı olan Kur’anın her cümlesi adeta bir kanundur.

22 Ayet 46, 94, 95, 65

23 31. Söz

24 Bilindiği gibi, surelerin ayetleri de hepsi birden inmezdi. Tahmini olarak bu surenin ayetleri Hicretten 8-9 sene önce inmiştir. Ki “Bekleyin” ifadesi 1558 ettiğine göre, öngörülen kıyamet tarihi Hicri 1550 gibi kalıyor.

25 “Yahudi ve Hıristiyanlar ‘Bizler, Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz’ dediler.” (Maide, 18)

26 Özellikle ehl-i ilim diye lanse edilen 68 nesli..

27 Literatürde buna vahiy ve haber alan manasında “Nebi” denilir.

28 Bu ikinci görev ile görevlenince literatürde ona “Resul” denilir. Resul elçi demektir.

29 Tevrata ve Kur’ana dikkat ile bakarsanız, Musanın şeriat; Harunun maneviyat ve velayet demek olduğunu görürsünüz.

30 Kur’anda Nuh suresi 71. sıradadır.

31 Arapçada tilavet ve kıssa, uygulama manasına da geliyor.

32 Kırk bir harfiyle o dönemdeki ilk sahabelere bakıyor.

33 Evet, sahabelerin hayat ve davranışlarından onların sonsuzluğu, Allah’ın yetkinliğini ve ebediyeti çok iyi anladıkları anlaşılıyor.

34 Biz İslamiyeti gereği gibi anlamadığımızdan o da bizi cehalet cehennemine attı, başımıza gerileme ve zillet giysisini geçirdi. (Muhakemat)

35 Evet, Musa risaleti, Harun velayeti temsil ediyor. İslam ümmeti, risalet ve velayet sayesinde bu kadar sene namazı ayakta tutmuştur. Ve uğursuz 13. asrın sonunda büyük bir darbe yemiştir.

36 Burada Lam sonuç bildiren bir edattır; amaç manasında değildir.

37 Bu onlara yapılan bir bedduadır. Onun için fiil meczum gelmiştir. (Ebu Ubeyde, Mecazül-Kur’an)

38 Cümlenin başında bağlaç edatı olan “fe” sayılmazsa 2001 eder. (Miladi) “Boğulma ona yetişince” cümlesi de başındaki zaman edatı olmadan 1560 eder. (Hicri)

39 Geçmiş ve Gelecek Arasında Tevrat adlı kitabımıza bakabilirsiniz.

40 Bakara, 136

41 Sözler, 20. Söz; 1. Makam

42 Önce ateist olan, sonra imana gelen ve genomu bulan Francis S. Collins Beyefendi de bu kanaattedir. Fakat o, bizim gibi bu kıssaların detaylarının yorumunu henüz biliyor değildir.

43 Tekvin, 32, 25-28. Bu evrensel manayı bilmeyen bazı zahir-perestler, Kur’anın tasdik ettiği Tevrata dil uzatmaya çalışıyorlar.

44 Bu surenin tefsirinde ve Tevrat, Tekvin: bap, 26-50’nin izahında göreceğimiz gibi, bu iddiamızın yüzden fazla delili var.

45 Kur’anın asıl mucizeliği nazm-ı maanisinde yani dizilimindedir. Çünkü Kur’anın bu yönü, ancak sonsuz İlahî bir bilinç ve tercih ile olabilir. Evet, Kur’an bu bilince göre tertip edilmiştir. Müsteşrikler bu sonsuz boyutu göremedikleri için yüzlerce yanlış yapıyorlar. Sizler, nazm-ı maani ilminin çerçevesini görmek için İşaratül-İ’caz Tefsirine bakınız!

46 Bu surenin 86. ayeti, bu 5. ayet ile lâfzen aynı ifadeyi kullanır. “Yusufa hile kurmayı öğrettik” manasındadır.

47 Evet ancak burada verdiğimiz bu evrensel manası ile Yusuf kıssasından yola çıkarak varoluş ve hayat absürt değildir, dünyanın düzeni ilahidir ve hakikattir, diyebiliriz.

48 Bu cümle “Biz, Yusuf ve kardeşinden daha güçlüyüz” veya “Biz daha asiliz” manalarına da geliyor.

49 Ayrıca ezber ve vaiz tarzında din korunamaz diye kelime çağrışımı ile yüzeysel dindarlara bir gönderme var; bu 11. Ve 12. ayette..

50 “Lemma” edatının cevabı saklıdır; o da bu cümledir. Çünkü cevap, açıktan anlaşılınca dikkatleri diğer cümlelere çekmek için hazfedilebilir.

51 Aç avcıların tuzakları, meşhur ve meşhuttur.

52 Ayette ‘biz failiz’ deyimi çağrışım yöntemi ile: Yusuf ve kardeşi (din ve maneviyat) olmazsa da biz çalıştığımızdan geliri hak ediyoruz, dedirtiyor. Bu şekilde Yusufa cevap vermiş oluyorlar

53 Bu manada, “Hel” kelimesi olumsuzluk edatıdır; soru edatı değildir.

54 Ayette geçen “Deve yükünü artırmak” iki manaya geldiğinden, mealde ikisini de verdik.

55 Tek başına mevsik 646 (19×34) eder. 34 (2×17) hem Yusufun hem Bünyaminin bulunacağına bir imadır.

56 Çağrışım yöntemi ile diyorlar ki; biz bozguncular olmadığımız gibi; bir hırsız da değiliz; biz gerçek üreticileriz.

57 Çağrışım yöntemiyle ayet diyor ki; din Allah’ın insanın sırrına yüklediği bir bilgidir. İnsanların bu sırrı bilmemesi her şeyi maddeden beklemesi; çok kötü bir durumdur.

58 Yine çağrışım yöntemi ile biz görünen dünya şartlarına göre konuştuk; biz gaybi (metafizik) alemi bilmeyiz diyorlar.

59 Bu cümlenin sayısal değeri 2017 veya 2057’dir

60 Kızıl Îcaz

61 Vahiy, gaybî metafizik bilgilerin bu şehadet âlemine aktarılması ve bildirilmesidir. Yoksa tarihî, belirsiz, ferdi bilgileri vermek, vahiy değildir. Kutsal kitaplarda böyle tarihi bir boyut, asla yoktur. Bu gaybî bilgileri yanlış bir şekilde tarihî bilgiler, diye okumak insanlığın sosyo-psikolojik bir eksiğidir; hayali, kuru bir zandır, bilim namına bu algı biçimini destekleyecek hiçbir belge ve eser yoktur.

62 Bu kıssanın Tevrat ve Kur’an versiyonları arasında bir kısım detay farklar var. Bu durum, “geçmiş vahyin tasdiki” hükmüne aykırı değildir. Çünkü o farklar, İbranî ve İslamî geleneklerin farklılığından kaynaklanıyor; ikisi de metafizik gerçeklerdir. Daha sonra bu farklı detayların metafizik ve arketip yorumlarını tafsilatıyla tek tek yazacağız.

63 Hayat, Gayb ile Şehâdet arasında ara formüldür.

64 Tâbiri caizse, üç tane bir, yüz on bir olmakla, Bir’e ( Allah’a ) ait esma-i hüsnâ olurlar.

65 Kıssa, kasas kelimeleri uyarlama, ölçüp biçme manasına gelir. Hikâyeye de kıssa denmesinin sebebi, yazarın hikâyeyi, anlatmak istediği gerçeğe uyarlamasındandır. Makas kelimesi de bu kökten gelir.

66 Ruh, zaman üstü olduğundan, Sâmî dil mantığında geçmiş kipi ile ifade edilir.

67 İnsanî bütün değerler, beyin tarafından özellikle üst kortex yönünden var edildiği için, “baba” kavramını bazen beyin, bazen insanlık diye çevirdik. Kıssa içinde beynin bu özelliği, çoğu yerde Yakub ile ifade edilmişken 1-2 yerde de Kral ile ifade edilmiştir. Çünkü beyin insan şehrinin gerçek kralıdır.

68 8. Söz’e ve Tolstoy’un İtiraflarım kitabına bakınız!

69 Gerçekten manevi ve ilmî değerlerin kaçması ve ölmesi, onların materyalize olmasından daha ehvendir.

70 Onun için burada fiil eril kip ile kullanılmıştır.

71 Seratonin üreten aktif bir yiyecek, ekmektir.

72 İbrahim, denge ve tevhid sembolü olduğu gibi, İshak da kelime olarak gülmek ve mutluluk demektir. Yakub ise İsrail olduktan sonra, dindar, medeni, tabii şartları yenen insanoğlu demektir. Tevrat ile ilgili kitabımıza bakınız!

73 Aziz (başbakan), güçlü ve ekonomi elinde olan beden manasına işaret ettiği gibi, Kral da yönetici ve yetki kendisinde olan beyin demek olur, psikolojik yorum itibarı ile…

74 Kelâm yasa, vahiy ve akıl demektir.

75 Yani umumi sistem izin vermezse, beyne hiçbir yeni dosya ilave edilemeyeceği gibi, hiçbir dosya da ondan silinemez.

76 Yusuf, ruhu, niteliği, ilmi temsil ettiği gibi güzel koku da, maneviyatı, ruhu, güzel esintileri hatırlatır.

77 Bakınız, Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, 11. Şuâ...

78 Özellikle reanimasyon (yoğun bakım) hekimleri iyi bilir ki; uzun süre yatan hastalarda eğer hastaların pozisyonu değiştirilmezse dekibütis ülseri denilen ciddi, ölümcül, yaygın enfeksiyona açık cilt/cilt altı yaraları oluşur. (Uzm. Dr. K. Önder YILDIRIM)

79 İnsanın 7 duyusu + nefsi... Ashab-ı Kehf’in küçük bir modeli.

80 Lafzen meâli: “Size üstün gelirlerse... ” Demek bu dönemden önce sırlar, düşmana verilmiyor imiş. Demek eğer sırrını koruyamıyorsan yeniksin!

81 4 ve onun bir katmanı olan 22 sayısı, maddeyi ve materyalizmi ve bundan dolayı kıyamete yakınlığı ifade eder, 22. Sûre’ye ve Matta İncili’nin 22. Bab’ına bakınız!

82 Âyette geçen “tilâvet” uymak manasına gelir. Çünkü bir şeyi tilâvet edip okuyan kişi de metne ve kitaba uyarak okuyor. Burada ise okuma manasıyla bu kelimenin bir manası olmuyor. Onun için “Vahye uy!” manasında tercüme ettik.

83 Sıkıntı ateşini söndürmek için bu insanlar, seks suyuna başvururlar. Fakat namus gibi bilinçler işin içinde olmadığından kıskançlık ve maddî güzelliğin yetersizliği ateşiyle yanıp çirkinleşiyorlar. (Eymen)

84 Mâden kelimesi de aynı kökten gelir.

85 Neticelendirme manasına gelen “ukba” kelimesinin “ya” ile değil de direkt olarak “elif” ile yazılması, O’nun neticelendirmesinin muhakkak olduğuna işarettir. Ve kafiye uyumu içindir.

86 Bir kısım arkadaşlarım, son bu âyeti “Dünya hayatının misali bir su gibidir ki...” şeklinde meallendirmemi yanlış buldular. “Burada teşbih suya değil de, çer çöp olan bitkilere göredir. Bu birleşik bir teşbihtir” dediler. Ben onların hatırı için yukarıdaki meâli değiştirdim. Fakat sûrenin ana konusu bilinç olduğundan ve dünya hayatının bilinçli ve sağlıklı sebebi su olduğundan âyet, “Bu su bir gün gideceği gibi dünya hayatı da bir gün gidecek ve dünya susuz bir çöl olacak” diyor. Ayrıca âyet, birleşik teşbih olsaydı, teşbih edatı direkt olarak su kelimesinin başına gelmezdi, “we kezâlike” gibi bir ifade seçilirdi.

87 Bakınız, Nesefî Tefsiri...

88 Bu kelime biyolojik ve sosyal düzenleri hatırlatıp haşri gösterir.

89 Âyette “ya weylenâ” yerine “ya weyletenâ” denmesi, onların acısının keskinliğine ve net olarak göründüğüne işarettir. “Bu kitaba ne oluyor!” sözünün yazılış şekli “Bu kitabın malı olan içindekileri, ne müdhiştir” şeklinde de okunabilir. Onun için Kur’anın imlasında yanlış vardır, diyenler, yanlış diyorlar.

90 Bu ifade başka bir açıdan da, yeryüzündeki varlıklar içinde en aciz ve en çok ihtiyaçlısı olan insanın bu hilafete liyâkati olmadığını gösterir. Ve Sistemin, insana konuşmayı ve bunun sonucu olarak varlıklar üzerine tefekkür etmeyi ve onlara isim koyarak onları sahiplenmeyi ve kontrol etmeyi öğrettiğini belirtir. (Rahman Sûresi) Ve bunun olağanüstü bir şey olduğunu “Emr” kelimesiyle ifade eder. Kur’anda “Emr” kelimesi olağanüstülükler için kullanılır. Bu açıdan bu âyette “Emr ve Biz” kelimeleri arasında diyalektik var. (Eymen)

91 Bu yemin kipi dahi Arapça’da bir şeyin önemine dikkat çekmek içindir. Demek dil yapısına bakıp bizim Allah’ı bir insan gibi düşünmemiz (teist olmamız) doğru değildir.

92 Sonra bu görüşleri sıralayıp teker teker yorumlarını vereceğiz.

93 Kıssadan hisse onun yiğidi, burada Ali’dir. Mûsa da kendisidir. Ki sahih hadiste “Ali’den daha büyük yiğit yoktur” denilmiş...

94 Tevrat’ta, Allah’tan, “İsrail Oğullarının Kayası” şeklinde bahsedilmesi bu kaya sembolizminin evrenselliğini gösterir.

95 Bu kelime açıkça işâret eder ki, ruhanîlerin de, mutasavvıfların da en son varabilecekleri güzel nokta, Allah’ın sistemine tam bağlı olmak, ona entegre olmaktır. Abd kelimesinin manası budur. “Kullarımızdan bir kul” ifadesi bildirir ki, Hızır gerçeğini gösteren çok veliler ve şahıslar ve örnekler var. O, sadece bir târihî şahıs değildir.

96 Bakınız, Bediüzzaman Said Nursî, 29. Mektub, 9. Kısmın Zeyli, 4. Hatve... O, burada, bilincin kökeninin tesbitinde “vecede” kökünden türemiş iki kelime kullanmıştır.

97 Bu ifade, Allah’a ve âhirete imanın, baba ve anne sembolizmine uyarlanmasına dayanır. Bu noktadan, Allah’a ve âhirete inanmayan bir nesil, yetimdir, hayırsızdır.

98 Dayanamadığın manasına gelen “mâlem testatı’” kelimesinin “mâlem tastı’” şeklinde yazılması Mûsa’nın gücünün kısalığına ve eğer sabretseydi, bunun üstesinden geleceğine işarettir. Çünkü “

Yüklə 3,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin