Meb görevde yükselme sinavi konulari



Yüklə 3,97 Mb.
səhifə20/43
tarix17.11.2018
ölçüsü3,97 Mb.
#83265
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   43

» Annesinin güzel gözleri vardı. (nitel anlam)


» Bu işten güzel para kazanmışlar. (nicel anlam)
Birinci örnekteki “güzel” sözcüğü, ölçülemeyen bir nitelik bildirdiği için nitel anlamlıdır. Gözlerin ne derece güzel olduğunu ölçen bir alet yoktur. İkinci örnekteki “güzel” sözcüğü ise “çok” anlamında kullanılmıştır. Paranın ne kadar kazanıldığı hesaplanabileceği için “güzel” sözcüğü nicel anlamlıdır.

 

8. Ad Aktarması (Mecazımürsel) (Düz Değişmece)



Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır.

Örnek(ler)

» Seni şirketten aradılar. Yukarıdaki cümlede “şirket” sözcüğünde ad aktarması vardır. Burada şirkette görevli birinin, örneğin sekreterin araması söz konusudur. Ama cümlede “şirketten” sözü ile genel söylenip, özel anlam anlatılmak istenmiştir.

 

Ad aktarması şu ilişkiler çerçevesinde kurulabilir:



İç-Dış İlişkisi: Bir varlığın dışı söylenerek içi ya da içi söylenerek dışı kastedilir. 

Örnek(ler)

» Evi gelecek hafta taşıyoruz.  (Evin eşyalarını)
»  Çayı ocağa koyuver.               (Çaydanlığı) 

Bütün-Parça İlişkisi: Bir varlığın bütünü söylenerek parçası, parçası söylenerek bütünü kastedilir.

Örnek(ler)

» Sokağın ilk girişindeki apartmanda oturuyorum.  (Apartmanın dairesi)


» Herkes başının üstünde bir çatı olmasını ister.    (Ev)

Somut-Soyut İlişkisi: Soyut bir kavram söylenerek somut bir varlık kastedilir.

Örnek(ler)

» Düşük bir maaşla beş canı besliyor. (İnsan)

Sanatçı-Eser İlişkisi: Sanatçının adı söylenerek eseri ya da eserleri kastedilir.

Örnek(ler)

» Biz Yahya Kemal’i okuyarak yetiştik.  (Romanını)

Yer (Şehir, Kasaba, Köy) – İnsan İlişkisi: Yer adı söylenerek insan adı kastedilir.

Örnek(ler)

» Takımı şampiyon olunca tüm Adana bayram etti. (Şehir halkı)


»  Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı.   (Kasaba halkı)

Şehir-Yönetim ilişkisi: Bir ülkenin başkenti söylenerek yöneticileri kastedilir.

Örnek(ler)

» Ankara bu olayda duyarsız kaldı.   (Devlet yöneticileri)

Yön – Bölge, İnsan İlişkisi: Yön adı söylenerek o yerde oturan insanlar kastedilir.

Örnek(ler)

» Batı’nın tavrını anlamak güç.  (Avrupa ülkeleri) 

Bir Kap Söyleyip İçindekileri Çağrıştırma: 

Örnek(ler)

» Bardağını bitir de sana çay doldurayım.  (Çayını bitir) 

 

9. Anlam (Deyim) Aktarması



Bir sözcüğün benzetme amacı ile başka bir sözcük yerine kullanılmasına anlam (deyim) aktarması denir. Anlam aktarması, anlatımı güçlendirmek ya da duygu ve düşünceleri kısa yoldan anlatmak için başvurulan bir yöntemdir.

Deyim aktarmalarını şu alt bölümlerde inceleyebiliriz:

İnsandan Doğaya Aktarma: Organ adları ya da giysi parçalarının doğaya aktarımı şeklinde olursa yan anlamlı kelime, kişileştirme şeklinde olursa mecaz anlamlı kelime ortaya çıkar.

Örnek(ler)

» Bir diş sarımsak ( Yan Anlam )
» Gülen Güneş       ( Mecaz Anlam ) 

Doğadan İnsana Aktarma: Doğayla ilgili öğelerin insan için kullanılmasıdır.

Örnek(ler)

» Aslanım, yaptığın bu iş doğru değil!


» O tilkiye söyle, borcunu ödesin.
» Senin kadar pişkinini de görmedim.
» Paslanmış beyinlerle olmaz bu iş. 

Doğayla İlgili Kavramların Doğaya Aktarılması: Doğayla ilgili öğelerin doğanın bir başka öğesi için kullanılmasıdır.

Örnek(ler)

» Karlar uçuşurdu camlarda.


» Rüzgârlar ulurdu sabaha kadar.

Duyular Arası Aktarma: Bir duyuya ait olan kavramların başka duyular ile birlikte kullanılmasıdır.

Örnek(ler)

» Acı bir çığlık duyuldu. (Tat alma duyusundan işitme duyusuna)


» Keskin bir koku içeriye yayılmıştı. (Dokunma duyusundan koklama duyusuna)
» Yumuşak bir sesi var. (Dokunma duyusundan işitme duyusuna)
» Yanık bir türkü tutturdu. (Görme duyusundan işitme duyusuna) 

Somutlaştırma: Soyut, anlatılması güç düşünce ve duyguların somut kavramlarla dile getirilmesidir.

Örnek(ler)

“güç, hüner” soyut anlamlıdır. Bu kavramları somutlaştırmak için somut anlamlı “bilek” sözcüğünden yararlanabiliriz. “O bileğine çok güveniyor.” dediğimiz zaman “güç, hüner” kavramlarını somut bir biçimde anlatmış oluruz.


» Bu öğrencideki zekâ kimsede yok! (soyut kavram)
» Bu öğrencideki kafa kimsede yok!  (somut kavram)
Söz Öbekleri

Söz öbekleri deyimler, atasözleri, özdeyişler, yansımalar, ikilemeler, dolaylama, güzel adlandırmaolarak yedi ana başlıkta incelenir:
1. Deyimler

Bir olayı, bir durumu, bir kavramı daha etkileyici anlatmak için en az iki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan ve çoğu zaman gerçek anlamdan uzaklaşıp kendine özgü anlam kazanan kelime gruplarına deyim denir.


Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Birkaç cümleyle anlatabileceğimiz bir durumu iki üç sözcükten oluşan bir deyimle anlatabiliriz. Böylece kısa ve özlü anlatım sağlamış oluruz.

Örnek(ler)

sırt: Boyundan bele kadarki bölüm
yer: Bir şeyin kapladığı boşluk, mekan.
gelmek: ulaşmak, varmak.

» Sırtı yere gelmemek: Güçlü olmak, sarsılmamak, yerinden düşürülememek.



Deyimlerin Özellikleri

 1.  Deyimler kalıplaşmış sözcüklerdir. Deyimlerde bulunan sözcüklerin yerine eş anlamlıları bile getirilemez. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez.

Örnek(ler)

» Sürahiden boşalırcasına yağmak (Yanlış)
» Bardaktan boşalırcasına yağmak (Doğru)

» Suratından düşen bin parça (Yanlış)


» Yüzünden düşen bin parça (Doğru)

 2.  Deyimler şahsa ve zamana göre çekimlenebilir.

Örnek(ler)

» Ödevimi yapınca öğretmenin gözüne girdim. (Ben)
» Ödevimizi yapınca öğretmenin gözüne girdik. (Biz)

 3.  Deyimler genellikle mecaz anlamlıdır.

Örnek(ler)

» “Kök söktürmek” deyimi “bir bitkinin kökünü çıkarttırmak” değil, “güçlük çıkarmak, uğraştırmak” anlamındadır.
» “Hapı yutmak” deyimi “ilaç içmek” değil, “kötü duruma düşmek” anlamındadır.

 4.  Bazı deyimlerin gerçek anlamları da vardır.

Örnek(ler)

» Sır saklamak: Sırrı açıklamamak
» El sürmemek: Değmemek, dokunmamak 

 5.  Deyimler bir kavramı ya da bir durumu anlatmak için kullanılır. Ders verme amacı taşımaz.

Örnek(ler)

» “Burun kıvırmak” deyimi, beğenmeyip küçümsemek anlamını içermektedir. Herhangi bir ders verme amacı taşımamaktadır. 

 6.  Deyimler sözcük grubu ya da cümle şeklinde bulunabilir.

Örnek(ler)

» Ağzı kulaklarına varmak (sözcük grubu)
» İğne atsan yere düşmez (cümle)
» İçi içine sığmamak (sözcük grubu)
» Ne tadı var ne tuzu (cümle) 

 

2. Atasözleri



Uzun gözlem ve deneyimler sonucu oluşmuş, bilgi ve öğüt veren kalıplaşmış sözlere atasözü denir.

Atasözlerinin Özellikleri



 1.  Atasözlerinin söyleyeni belli değildir, atasözleri halkın ortak malıdır.

Atasözleri anonimdir yani atasözünü söyleyen kişi belli değildir.

 

 2.  Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Bu yüzden atasözünü oluşturan sözcükler yerine başka sözcükler getirilemez, sözcüklerin sıralanışında da değişiklik yapılamaz.

Örnek(ler)

“Damlaya damlaya göl olur. ” atasözünde bulunan “göl” sözcüğünün yerine “havuz” sözcüğünü getiremeyiz. Sözcüklerin yerlerini değiştirip “Göl damlaya damlaya olur.” da diyemeyiz. Atasözlerinin hepsi tamamlanmış bir yargı bildirir. Bu nedenle atasözleri cümle değeri taşır.

 3.  Atasözlerinin birçoğunda mecazlı bir söyleyiş vardır.

Örnek(ler)

“Terzi kendi söküğünü dikemez ” atasözü, “İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine yapamazlar.” anlamını taşır. Bu atasözünün terziyle,  sökükle bir ilgisi yoktur.

 4.  Çok az da olsa gerçek anlam taşıyan atasözleri de vardır.

Örnek(ler)

» Dost ile ye, iç; alışveriş etme.
» Bugünün işini yarına bırakma.

 5.  Atasözlerinin bazıları aynı veya yakın anlamlıdır.

Örnek(ler)

» Mum dibine ışık vermez.  ↔ Terzi kendi söküğünü dikemez.
» Körle yatan şaşı kalkar. ↔ Üzüm üzüme baka baka kararır. ↔ İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar.

 6.  Atasözlerinin bazıları zıt anlamlıdır.

Örnek(ler)

» Fazla mal göz çıkarmaz.  → Azıcık aşım, kaygısız başım.
» İyilik eden iyilik bulur. → İyilikten maraz doğar.

 

Atasözleri ve Deyimleri Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar



Atasözleri ve Deyimlerin Ortak Özellikleri:

1. Çok eski zamanlardan günümüze ulaştıkları için kimin tarafından söylendikleri belli değildir.


2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar.
3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar.
4. Genellikle mecaz anlam taşırlar.

 

Atasözleri ile Deyimler Arasındaki Farklar:



1. Atasözleri cümle şeklindeyken, deyimler çoğunlukla söz grubu şeklindedir.

Örnek(ler)

» İşleyen demir ışıldar. (atasözü)
» İki yakası bir araya gelmemek (deyim)

2. Atasözleri tüm zamanlar için ve herkes için geçerlidir. Deyimler ise anlık durumlar için ve sözü söyleyen kişi ya da kişiler için geçerlidir.

Örnek(ler)

» “Öfkeyle kalkan zararla oturur” sözü her zaman ve herkes için geçerli olduğu için atasözüdür


“kulak kabartmak” sözü ise anlık bir durumu bildirdiği için deyimdir.

3. Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde bulunulan durumları bildirir. Yani deyimlerin ders verme özelliği yoktur.

Örnek(ler)

» “Çobansız koyunu kurt kapar.” sözü ders verdiği için atasözüdür.


“Burnu havada olmak” sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir.

 

3. Özdeyişler (Vecizeler)



Bir düşünceyi kısa ve özlü bir şekilde anlatan, bir veya birkaç cümleden oluşan sözlere özdeyiş (vecize)denir.

Örnek(ler)

» Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır. (Mevlâna)
» Boş bir çuvalın ayakta durması zordur. (B. Franklin)
» Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz.
Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz.
İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir. (Necip Fazıl Kısakürek)
» Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler. (I. Bergman)

 

 >  Özdeyişlerin atasözlerinden farkı söyleyeninin ya da yazanının belli olmasıdır. Özdeyişler de tıpkı atasözleri gibi yaşanan olaylardan, gözlemlerden ve deneyimlerden çıkarılan sonuçlara, derslere dayanır.

 

4. Yansıma Sözcükler



Doğadaki cansız varlıkların, hayvanların, makinelerin çıkardığı seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklere yansıma denir.

İnsanlara Özgü Yansıma Sözcükler:

» Hapşu, hapşırık, hapşırmak


» Horr, horultu, horlamak

Cansız Varlıklara Ait Yansıma Sözcükler:

» Şırıl, şırıltı, şırıldamak


» Hışır, hışırtı, hışırdamak
» Gıcır, gıcırtı, gıcırdamak
» Çatır, çatırtı, çatırdamak

Makine ve Araçlara Ait Yansıma Sözcükler:

» Pat, patlamak


» Vın, vınlamak
» Zırr, zırıltı

 >  Yansıma sözcükler ikileme görevinde de kullanılabilir.

Örnek(ler)

» tıkır tıkır, çıt çıt, şırıl şırıl, fokur fokur…

 

 >  Yansıma sözcükler, mecaz anlama gelecek şekilde kullanıldıklarında yansıma anlamı ortadan kalkar.

Örnek(ler)

» Toplantıda bir ara sıkıntıdan patlayacak gibi oldum.


» Öğrenci, fiilimsileri tahtada çatır çatır anlattı.

 

 >  Yansıma sözcükler ad, sıfat, zarf ve fiil gibi çeşitli türlerde kullanılabilir. Ayrıca cümlenin herhangi bir öğesinde de yer alabilir.

Örnek(ler)

» Yansıma ad:  Birden onu bir hıçkırık tuttu.

» Yansıma sıfat: Kıtır krakerleri yemeye bayılırım.

» Yansıma eylem: Kapının menteşeleri gıcırdıyor.

» Yansıma zarf: Dere şırıl şırıl akıyor.

 

5. İkilemeler



Anlamı güçlendirmek amacıyla aynı kelimenin, yakın anlamlı kelimelerin veya zıt anlamlı kelimelerin tekrarıyla oluşan sözcük grubuna ikileme denir. İkilemeler şu şekillerde oluşturulur:

Aynı Sözcüğün Tekrarlanmasıyla Oluşan İkilemeler:

» koşa koşa, ağır ağır, iri iri…



Eş Anlamlı Sözcüklerden Oluşan İkilemeler:

» akıllı uslu, ses seda, güçlü kuvvetli, kılık kıyafet…



Zıt Anlamlı Sözcüklerden Oluşan İkilemeler:

» ileri geri, az çok, er geç, bata çıka, büyük küçük…



Biri Anlamlı, Diğeri Anlamsız Sözcükten Oluşan İkilemeler:

» eski püskü, eğri büğrü, yarım yamalak, çer çöp…



Her İkisi de Anlamsız Sözcükten Oluşan İkilemeler:

» ıvır zıvır, eften püften, mırın kırın…



Yansımaların Tekrarıyla Oluşan İkilemeler:

» çat pat, kıs kıs, şırıl şırıl, patır kütür, horul horul…



İsim Tamlaması Şeklindeki İkilemeler:

» suyunun suyu, güzeller güzeli…



Hâl (Durum) Eki Alarak Oluşan İkilemeler:

» baş başa, baştan başa, biz bize, dişe diş, günden güne…



M Harfi Eklenerek Oluşturulan İkilemeler:

» Ev mev, şaka maka, para mara, kitap mitap, ders mers, iş miş…

 

 >  İkilemelerle tekrarlar birbirinden farklıdır. Tekrarlarda araya virgül girer; fakat ikilemelerin arasına hiçbir noktalama işareti girmez.

Örnek(ler)

» Akşam, akşam, yine akşam… (Tekrar)
» Akşam akşam nereden çıktı bu maç. (İkileme)

 

6. Dolaylama



Söze etkileyicilik katmak için, tek sözcükle ifade edilebilen bir kavramı birden çok sözcükle ifade etmeye dolaylama denir.

Örnek(ler)

Tür adları için kullanılanlar:
File bekçisi (kaleci), meşin yuvarlak (top),  bacasız sanayi (turizm),  delikli demir (tüfek),  evin direği (baba), beyaz perde(sinema), beyaz cam (televizyon), ekmek kapısı (iş), baba ocağı (yurt, ev)…

Yer adları için kullanılanlar:


Altın boynuz (Haliç), Kara kıta (Afrika), Yavru vatan (Kıbrıs), Güller diyarı (Isparta), Kızıl gezegen (Mars), Yedi tepeli şehir (İstanbul), Medeniyetler beşiği (Mezopotamya), Ege’nin incisi (İzmir)…

Kişi adları için kullanılanlar:


Ulu önder (Atatürk), Sanat güneşi (Zeki Müren), Minik serçe (Sezen Aksu), Cep Herkülü (Naim Süleymanoğlu)…

 

7. Güzel Adlandırma



Günlük yaşamda söylenmesi kaba sayılan bazı sözlerin daha ince ve güzel bir şekilde söylenmesine güzel adlandırma denir.

Örnek(ler)

» Sevilen biri için “öldü” sözcüğü yerine “hayata gözlerini yumdu, sizlere ömür, son yolculuğuna çıktı, onu kaybettik” sözlerinin kullanılması.
» Tüberküloz (verem) yerine “ince hastalık” sözünün kullanılması.
Cümlede Anlam

Cümle (tümce) bir düşünceyi, bir dileği, bir haberi ya da duyguyu tam olarak anlatan, bir veya birden çok sözcükten oluşmuş anlatım birimidir.


Cümlelerin temel özellikleri tam olarak bir yargı bildirmeleridir. Cümlelerde yargının tamamlanması çekimli bir eylemle ya da ek eylem almış isim soylu bir sözcükle olur.

Örnek(ler)

» Çalışıyorum.
» Çalışkanım.
» Yarınki sınava çok çalışıyorum.

Yukarıdaki üç örnek de yargı bildirdikleri için cümledir.

Cümlenin anlamı ve bu anlamın yorumu, paragrafın ilk basamağıdır.

 >  Cümle anlamı anlatımlarına göre cümleler, cümlede anlam ilişkileri, anlamlarına göre cümleler ve cümle yorumlama olmak üzere dört ana başlıkta incelenir:

Cümlede Anlam İlişkileri



Anlam ilişkisi bakımından cümleler; eş anlamlı, yakın anlamlı, zıt anlamlı cümleler, neden-sonuç, amaç-sonuç, koşul-sonuç, açıklama ve karşılaştırma cümleleri olmak üzere sekiz başlıkta incelenir:
1. Eş Anlamlı Cümleler

Aynı konu ve düşüncenin, farklı sözcükler ve söz dizimiyle dile getirildiği cümlelerdir.

Örnek(ler)

» Belirli bir hedefi olmayan insana kimse yardımcı olamaz.


» Bir insan hangi limana yelken açtığını bilmiyorsa hiçbir rüzgar işine yaramaz.

» Bu bardağın yarısı su ile dolu.


» Bu bardağın yarısında su yok.

» Yaşam, içinde siyah da bulunan bir gökkuşağıdır.


» Yaşam, tüm güzelliklerinin yanında olumsuzlukları da barındırır.

 

2. Yakın Anlamlı Cümleler



Eş anlamlı cümlelerde, biri diğerinin yerini tutabilecek iki cümle söz konusu idi. Yakın anlamlı cümlelerde ise aynı özü, aynı ruhu taşıyan iki cümle vardır.

Örnek(ler)

» Hayatını insanların mutluluğuna adamıştı.
» İnsanları mutlu etmek için ömür boyu çalışmaktan zevk aldı.
Bu cümlelerin ikisinde de söz konusu kişinin ömür boyu insanların mutluluğu için çalıştığı ifade edilmektedir.  Buraya kadar eş anlamlılık söz konusudur. Ancak ikinci cümlede “bu çalışmadan zevk almak” gibi bir ayrıntı vardır. Bu ayrıntı sebebiyle bu cümlelere yakın anlamlı cümle diyoruz.

» Bazı sanatçılar yaşları ilerledikçe eserlerinde tekrara düşerler.


» Olgunluk döneminde sanatçıların bir kısmı özgünlüklerini kaybedebilir.

 

3. Karşıt (Zıt) Anlamlı Cümleler



Anlamca birbirine zıt olan, birbiriyle çelişen cümlelerdir. Bu tür cümlelerde konu genellikle aynıdır; fakat konuya bakış açısı farklıdır.

Örnek(ler)

» Sanayileşme, çevreye zarar vermektedir.
» Gelişmek isteyen toplumlar, sanayiye önem vermelidir.
Bu cümlelerde konu sanayileşmedir. İlk cümlede sanayileşmenin kötü yönü, diğerinde ise iyi yönü anlatılmaktadır.

» Sanatçı, hayatı kendi yorumuyla vermelidir.


» Sanatçı, hayatı anlatırken ayna görevi üstlenmelidir.

 

4. Neden (Sebep) – Sonuç İlişkili Cümleler



Bir eylemin hangi gerekçeyle veya hangi sebeple yapıldığını bildiren cümlelerdir. Bu cümlelerin yüklemine “niçin?” , “neden?” soruları sorulduğunda bu sorular cevapsız kalmaz. Neden-sonuç cümleleri iki bölümden oluşur: Birinci bölüm neden (sebep), ikinci bölüm ise sonuç bildirir. Genellikle “için, -den, -diğinden, ile” gibi ekler ve edatlar kullanılır.

Örnek(ler)

» Hasta olduğum için okula gelemedim.
Yukarıdaki cümlede koyu renkle yazılmış bölüm, eylemin yapılış nedenini belirtmektedir.

» Okulların açılmasıyla masraflar arttı.


» Seni uyandırmayalım diye radyoyu açmadık.
» Yağmur yağınca maç iptal oldu.
» Malzeme yetersizliğinden inşaat yarım kaldı.

 

 >  Neden-sonuç ilişkisi bağımsız iki cümle ile de ifade edilebilir.

Örnek(ler)

» Çiçekleri gece sula; daha çabuk büyür.


» Bir daha böyle konuşma; beni üzüyorsun.
Bu örneklerde birinci cümlede ifade edilen eylem, ikinci cümlede ifade edilen eylemin nedeni durumundadır. Buna “gerekçe” de denmektedir. Bu tür ifadelerde sebep cümlesi ile sonuç cümlesinin yerleri değiştirilebilir.

 

5. Amaç-Sonuç İlişkili Cümleler



Eylemin hangi amaca bağlı olarak gerçekleştiğinin belirtildiği cümlelerdir. Bu tür cümlelerde de “için, diye, üzere” gibi edatlardan yararlanılır. Amaç – sonuç cümleleri, eyleme sorulan “hangi amaçla?” sorusuna cevap verir.

Örnek(ler)

» Sınavı kazanmak için çok çalışmış.
Yukarıdaki cümlede koyu renkle yazılmış bölüm, eylemin yapılış amacını belirtmektedir.

» Bildiklerini anlatmak üzere karakola başvurdu.


» Kilo vereyim diye spor yapıyor.
» Yazar, eleştirmene şirin görünmek maksadıyla iki yüzlü davranıyor.
» Ona sık sık öğüt verirdi; iyi bir insan olsun diye.

Amaç-Sonuç Cümleleri ile Neden-Sonuç Cümleleri Arasındaki Fark

Amaç-sonuç cümleleri, neden-sonuç cümleleri birbirine çok benzemekte bu yüzden sık sık karıştırılmaktadır. Amaç-sonuç cümleleri ile neden-sonuç cümlelerini ayırt etmek için şu yolu izlemeliyiz:

Amaç-sonuç ile neden-sonuç cümlelerinin karıştırılmasının en büyük sebebi amaç-sonuç cümlelerinin, neden-sonuç cümlelerini bulmak için kullandığımız “neden?” sorusuna da cevap verebilmeleridir. Bu yüzden amaç-sonuç cümlelerinin sorulduğu sorularda önce mutlaka “hangi amaçla?” sorusu sorulmalıdır. Eğer önce “neden?” sorusunu sorarsak neden-sonuç cümlesini amaç-sonuç sanarak yanılırız.

 

6. Koşul (Şart) – Sonuç İlişkili Cümleler



Bir olayın veya durumun gerçekleşmesinin, başka bir olayın veya duruma bağlı olduğunu belirten cümlelerdir. Bu tür cümlelerde birinci bölüm (yan yargı) koşul, ikinci bölüm ise o koşula bağlı olarak ortaya çıkan sonuçtur (temel yargı). Türkçede koşul anlamı asıl olarak “-se” şart ekiyle sağlanır. “ise”, “-ince”, “-dikçe”, “mi”, “ama”, “üzere”, “yeter ki” ile de koşul anlamı sağlanabilir.

Örnek(ler)

» Ödevini yaparsan  oyun oynayabilirsin.
Bu cümlede koyu renkle yazılmış bölüm, eylemin yapılabilmesinin bağlı olduğu koşulu belirtmektedir.

» Temiz bir dünya istiyorsan  yerlere çöp atma.


» Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın.
» Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokardı.
» Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin.
» Akşam baban gelsin, alışverişe çıkarız.
» İstediğin her şeyi alırım, yeter ki sınıfını geç.

 

 UYARI  Cümleye istek, dilek anlamı katan –se, -sa ile koşul anlamı veren –se, -sa ekini karıştırmamak gerekir. İstek cümleleri de –se, -sa eki almasına rağmen, koşul anlamı taşımaz.

Örnek(ler)

» Otobüsle gelmese de trenle gelse.

 

7. Açıklama İlişkili Cümleler



Neden- sonuç ilişkisinin tersidir; önce sonucun, sonra nedenin belirtildiği cümlelerdir. Bu tür cümleler genellikle “çünkü, demek ki, öyleyse, anlaşılıyor ki” bağlaçlarıyla oluşturulur.

Örnek(ler)

» İzmir’i seviyorum çünkü en güzel yıllarım orada geçti.
Bu cümlede koyu renkle yazılmış bölümde, kendinden önce belirtilen yargının nedeni açıklanmıştır.

» Bir kez bile arayıp sormadı, demek ki bizi pek sevmemiş.


» Yüzünden düşen bin parça, anlaşılan üzgünsün.

 

8. Karşılaştırma Cümleleri



Birden fazla varlık, kavram ya da durumun karşılaştırıldığı cümlelerdir. Karşılaştırmada benzerlik, farklılık, üstünlük gibi değişik durumlar ifade edilir. Karşılaştırma ilgisi “gibi, kadar, en, daha, çok, göre, fazla” gibi sözcüklerle kurulur.

Örnek(ler)

» Kışın Sivas, Ankara’dan daha soğuktur.
» Televizyon da sinema kadar etkilidir.
» Köyün en güzel çileği bahçemizde yetişir.
» Yeni şiirler eski şiirlere göre daha anlaşılır bir dille yazılıyor.
» Selim, gezmeyi çok sever, Elif ise kitap okumayı.
Anlatımına Göre Cümleler

Anlatım bakımından cümleler öznel, nesnel, dolaylı, dolaysız, kinayeli, aşamalı durum bildiren cümleler ile tanım, içerik ve üslup cümleleri olmak üzere dokuz başlıkta incelenir:
1. Öznel Anlatımlı Cümleler

Söyleyenin kendi düşüncesini, duygusunu veya beğenisini içeren; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişen cümlelerdir.

Örnek(ler)

» Roman en güzel yazı türüdür.


Yukarıdaki cümle, söyleyenin kişisel düşüncesini yansıtmaktadır. Kanıtlanması olanaksızdır. Çünkü her insanın sevdiği yazı türü farklıdır. Bu yüzden bu cümle, öznel yargı bildiren bir cümledir.

» İstanbul Boğazı’nın seyrine kimse doyamaz.


» Evde mutlu olan başarılı olur.
» Mavi elbise insanlara yakışıyor.
» Duygusal şarkılar herkesi etkiler.

 

2. Nesnel Anlatımlı Cümleler



Söyleyenin duygu veya düşüncesini içermeyen; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişiklik göstermeyen, herkesçe kabul görmüş, kanıtlanabilir yargıları içeren cümlelerdir.


Yüklə 3,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin