L. Sağlık Kurumları:
İslam’ın insan sağlığına vermiş olduğu öneme ve bu hususta ortaya koymuş olduğu ilkelere paralel olarak Müslümanlar sağlık kurumları oluşturmuşlardır. İslam dünyasında ilk dönemlerde sağlık kuruluşlarına Bîmâristan denilmiş, daha sonraki dönemlerde bazı İslam bölgelerinde de ise Dâruşşifa olarak adlandırılmıştır.
İslam dünyasında ilk sistemli hastaneler Emeviler döneminde kurulmaya başlanmıştır. Velid b. Abdülmelik 88/707 yılında bir hastane kurarak buraya maaşlı hekimler tayin etmiştir. Abbasiler dönemi İslam tıbbı ve sağlık kuruluşları açısından parlak bir zaman dilimidir. Müslümanlar, geleneksel sağlık bilgilerine Fars, Hint ve Yunan bilgi ve birikimini de katmışlardır. Abbasiler döneminde halifelerin yanında vezirler ve diğer devlet adamları da hastaneler yaptırmışlardır.
Fars tıp geleneğinin önemli merkezlerinden olan Cündüşapur’da yetişen hekimlerin Abbasi dönemi hastanelerinin gelişmesinde büyük katkıları olmuştur. Hint tıp geleneğini İslam dünyasına aktaranlar Bermekî ailesi mensupları olmuştur. Bu aile Bağdat’ta kendi adlarıyla bir hastane kurarak başına İbn Dehn adlı bir Hintli hekimi getirmişlerdir. Daha sonra hastanelerin sayıları hızla artmış, X. yy.da İslam hastaneciliği ve İslam tıbbı parlak bir dönem yaşamıştır. Diğer yandan tam teşekküllü hastanelerin yanında ihtisas hastaneleri de kurulmuştur.
Ahmed b. Tolun 872’de mısır’da 60 000 dinar harcayarak akıl hastaları için de bir bölümü olan bir hastane yaptırmıştır. Bağdat’a 945-1055 yılları arasında hâkim olan Büveyhîler’den Adududevle (ö. 373/983), burada Dicle nehrinin kenarında Bîmaristan-ı Adudî’yi yaptırdı.
Abbasiler devrinde sağlık alanında büyük gelişmeler yaşanmış ve faaliyetlerde bulunulmuştur. Hekimler, ünlü hekim Sinan b. Sabit’in tavsiyesi ve vezir Ali b. İsa’nın emriyle her gün hapishanelere gidip hasta muayene ederler ve onlar için çeşitli ulaçlar hazırlarlardı.
Selçuklular 1055’ten itibaren Nişabur, Bağdat, Şiraz, Berdeşir, Kâşân, Zencan, Harran ve Mardin’de hastaneler kurmuşlarıdır. Teori ve pratiğe dayalı eğitim veren Şam’daki Nureddin hastanesi, Kayseri’deki Gevher Nesibe Dâruşşifası, Sivas Divriği, Tokat, Çankırı ve Kastamonu’daki hastaneler o dönemin medeniyet eserleridir. Selçuklular döneminde tam teşekküllü hastanelerin yanında sadece akıl hastalarının tedavisiyle uğraşan Bağdat’taki Deyrü’l-İzkıl gibi müesseselerle, cüzamlıların tecrit edilerek bakıldığı hastaneler de kurulmuştur.65
Selçuklular dönemi sağlık kurumlarından biri de seyyar hastanelerdi. Melikşah ve Irak Selçuklu Sultanı Mahmud’un sırasıyla 100, 200 ve 400 deveden oluşan kafileler tarafından hekim, hasta, ilaç ve diğer gerekli levazımatın taşındığı ve özellikle ordular için seyyar hastaneler kurulmuştur. Halk sağlığı ve tıp eğitimi için kurulan genel hastanelerin sayısı Selçuklular döneminde hayli fazlaydı.
İslam dünyasında büyük hastaneler, erkek ve kadınlar bölümlerinden meydana geliyordu. Bazılarında ruh hastalıkları için ayrı bir bölüm yapılmıştır. Hastane baştabibine “saur”, eczacılara “saydeli” veya “saydelani” gibi isimler verilmiştir. Hastanelerde hastaların bakımı, yemek ve ilaçlarının hazırlanması; yatakların bakımı, temizlik gibi işler için görevliler çalışıyordu.
Dostları ilə paylaş: |