G. İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞDUĞU SIRALARDA BAZI ESKİ ÖNEMLİ İLİM MERKEZLERİ
1. İskenderiye
İskenderiye, Mısır’da bin Yunan kültür merkezi oluşturmak isteyen Büyük İskender tarafından MV. 332 yılında kuruldu. Şehir zamanla Helenistik9 ve semitik öğretilerin en büyük ilim ve kültür merkezi haline geldi. Yunan düşünce ve bilim dünyasındaki gelişmelerin odağı oldu. Bu özelliğini kısmen Roma ve Bizans dönemlerinde de korudu.
Roma hâkimiyetine girdikten sonra eyalet merkezi olan İskenderiye’de tıp, felsefe, matematik ve astronomi alanında çeşitli ekoller ortaya çıktı. Matematikte Öklid, fizikte Ktesibios’u yetiştirdiği gibi Arşimed de İskenderiye’de eğitim görmüştür. Batlamyus burada doğdu, büyüdü ve öğrenim gördü. M. I. Yy.da geometri alanında ünlü olan mucit Heron da İskenderiyelidir. H. VI. asırda İskenderiye’de öğrenim gören ünlü Süryani ilahiyatçı, hekim ve çevirmenlerden biri, 536 yılında İstanbul’da ölen Sergios’tur.
İslam’ın doğduğu sırada İskenderiye’de çok sayıda tıbbî kitap, başta Galen ve Hipokrat’ın kitaplarından bazıları olmak üzere kadim meden8iyetlere dair eserler bulunuyordu. İslam tıp tarihinde Galen’e ait 16 eserden oluşan külliyat Cevâmiü’l-İskenderiyyîn adıyla şöhret kazanmıştı ve bunlar İskenderiye’de okutuluyordu. Bu kitaplar önce Süryaniceye, sonra Arapçaya da aktarılmıştır. İskenderiye kütüphanesinin Hz. Ömer’in emriyle Mısır’ın fethinden sonra Amr b. As tarafından yakıldığına dair ortaya çıkan haberlerin gerçek olmadığı araştırmacılar tarafından delillerle ortaya koyulmuştur.
2. Harran
Urfa’nın Hıristiyan kültürünün önemli merkezlerinden birisi olmasına karşın, Harran, Helenizm kültürünün bölgedeki en önemli merkezi idi. Harran İslam’ın ortaya çıkışı sırasında Sasanilerin elinde bulunuyordu. Ancak 627’de Bizanslılar Sasanileri yenerek bölgeyi Bizans’a bağladılar. Emeviler döneminde sona eren İskenderiye okulunun hayatta kalan son temsilcileri Harran’a ve Antakya’ya gelmişlerdir. Şehirde o dönemde Müslümanlar, Hıristiyanlar ve putperestler birlikte yaşıyorlardı.
3. Cündîşâpûr
İran topraklarında bulunan Cündîşâpûr’un İslam’ın doğduğu sırada çok faal olması sebebiyle önemli kültür merkezleri arasında yer alır. Sasani hükümdarlarında I. Şâpûr, Roma imparatorunu yenerek esir aldığı 70 bin kişiyi Hamedan’a yakın bir yerde kurduğu Cündîşâpûr’a yerleştirmiştir. Bunun üzerine Antakya’dan göç ettirilen sanatçılar, işçiler ve bilginlerden oluşan kalabalık bir grup da buraya gelmişlerdi. Çeşitli İran şehirlerinde bulunan Hıristiyan bilim adamlarının önemli bir kısmı da buraya yerleşti.
Cündîşâpûr’da ilmî faaliyetler daha şehrin ilk kuruluş yıllarında başlamıştı. Daha sonra Nuşirevan burada felsefe, tıp ve diğer ilimlerin okutulduğu mektebi yeniden yapılandırdı ve şehri ülkenin en büyük tıp ve felsefe merkezi haline getirdi. Cündîşâpûr’daki tıp okulunda Hintli ve Yunanlı doktorlar görev yapıyorlardı. Bir kütüphanesi bir tercüme evi bir rasathanesi de bulunan okulda aynı anda çeşitli ırklara mensup 5 bin civarında öğrencinin eğitim gördüğü söylenir.
Cündîşâpûr Hz. Ömer döneminde barış yoluyla İslam topraklarına katıldı. Müslümanların eline geçtikten sonra da önemini korumuştur. Burada yetişen doktorlar Emevi ve Abbasi saraylarında itibar gördüler. İslamî dönemde burada dinî ilimler de rağbet gördü, çok sayıda muhaddis ve fakih yetişti. İslam felsefesi, kelam ve fıkıh ekolleri yörede etkili oldu.
Dostları ilə paylaş: |