1. Dil ilimleri (lügat, sarf, nahiv, yazı, okuma, şiir)
2. Mantık
3. Matematik ilimleri (aritmetik, geometri, optik, musikî, astronomi)
4. Fizik, Metafizik
5. Medenî ilimler (ahlak, siyaset, fıkıh, kelam.
Ayrıca yukarıda geçen eserlere göre;
1. Naklî (şer’î/dinî) ilimler. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve tasavvuf.
2. Aklî (felsefî/hikemî) ilimler.
a. Nazarî ilimler: İlahiyat, riyaziyât (matematik)39, tabiîyât (fizikî)40 ilimler.
b. Amelî ilimler: Ahlak ve siyaset.
A. Kur’an İlimleri
Dinî ilimlerin başında Kur’an ilimleri gelmektedir. Kur’an ilimleri denilence de kıraat ve tefsir başta gelmektedir. Bu iki ilim dalının temelleri Hz. Peygamber tarafından atılmış ve daha sonraki dönemlerde de gelişmiştir. İslam medeniyetinin birçok ilim ve sanat şubesinin hareket noktası Kur’an-ı Kerim olmuştur. Bu arada özellikle filolojinin çeşitli konularının, eski lehçelere dair araştırmalar, dil, gramer, üslup teknikleri, imlâ meseleleri, yazının ıslahı gibi alanlarla ilgili araştırmalar, Kur’an-ı Kerim’e bağlı olarak başlamış, sonra bunların birtakım ihtisas alanları doğmuştur.
Kıraat: Hz. Osman döneminde değişik merkezlerde öğretmen olarak görevlendirilen sahabiler arasında kıraat farklılıklarının ve bu konuda ihtilafların çoğalmıştı. Bunun üzerine adı geçen halife, Kur’an’ın indirildiği Kureyş lehçesini esas alan ve Hz. Peygamber’den geldiği kesin olan kıraatlere imkân veren Kur’an nüshalarını çoğalttırdı. 4-5 veya 7 adet nüsha olduğu rivayet edilen bu Mushaflardan birisi Medine kalma üzere, Mekke, Kufe, Basra, Şam gibi merkezlere gönderildi. Ayrıca resmi mushafa göre Kur’an’ı okutmak üzere aynı şehir merkezlerinde âlimler de görevlendirildi.
Kur’an’ın elle yazılarak çoğaltılması faaliyeti, Müslümanların Kur’an kıratı üzerindeki ihtilaflarını en aza indirdi ve Kur’an’ın sonraki nesillere Hz. Peygamber’den geldiği şekliyle aktarılmasını sağladı. Emeviler döneminde yetişen kıraat ilim halkalarında hocalarından dinledikleri kıraat vecihlerini sistemleştirmeye başlamış ve bu suretle kıraat ilminin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Hatta kıraat ilmine ait ilk eserler Emeviler döneminde yazılmaya başlamıştır.
Kur’an metnine nokta ve harekeler bu dönemde konulmuş, ayetlerin sayısına ve durak yerlerine ait ilk eserler de bu dönem âlimleri tarafından yazılmıştır. Ancak Kıraat-ı seb’a imamlarının büyük kısmı Abbasiler döneminde yaşamış ve kıratla ilgili çalışmalar bu dönemde zirveye çıkmıştır.
Tefsir: İslam medeniyetinin temelini teşkil eden Kur’an’ın ayetlerinin geniş bir şekilde açıklanması, anlamı kapalı ya da anlaşılması güç olanları anlama çabaları tefsir ilmini doğurmuştur. Hz. Peygamber hayatta iken anlaşılmasında güçlük çekilen ayetleri bizzat kendisi açıklıyordu. Onu vefatı üzerine bu işi müfessirler yerine getirmeye başlamışlar ve Hz. Peygamber ile sahabe döneminden uzaklaştıkça ortaya çıkan ve sürekli çoğalan meseleleri halletmek için tefsirle meşguliyete daha çok ihtiyaç duyulmuştur. Bundan dolayı müfessir sahabelerin bulunduğu merkezlerde, onlardan ilim tahsil eden çok sayıda tabiin grubunun bulunması sebebiyle çeşitli şehirlerde tefsir ekolleri oluşmaya başlamıştır.
Tefsir ekollerinin en önemlileri başında Abdullah b. Abbas bulunduğu Mekke, Übey b. Ka’b’ın olduğu Medine ve Abdullah b. Mes’ûd’un önderliğini yaptığı Irak’ta bulunuyordu. Bu üç ekolün ayrı ayrı yerlerde ve başka başka kişiler tarafından yönetilmesi sebebiyle aralarında kendilerine özgü farklılıklar bulunduğu gibi ortak tarafları da bulunmaktadır. Mekke ve Medine ekolleri daha çok rivayetçi, Irka ekolü ise dirayetçiliği ile öne çıkmıştır.
Emeviler devrinde tefsir çalışmaları Mekke, Medine ve Kûfe’de yoğunluk kazanmış ve tefsirler yazılmaya başlanmıştır. Abbasiler döneminde ortaya çıkan dinî ve fikrî akımların etkisiyle diğer İslamî ilimlere paralel olarak tefsir faaliyetleri de gelişmiş, tefsirde rivayet ve dirayet ekolleri oluşmuştur.
Dostları ilə paylaş: |