MEHMENE BANU Vücudum hala yirmi yaşında. Bacaklarım, karnım, göğüslerim, kollarım, boynum…(bileklerine bakar.) Bileklerim beyaz güvercin yavruları gibi hala… Onları tutabilir, esmer, iri ellerinle onları okşayabilir, kırabilirdin, Ferhad… Ferhad… Yarabbi, nasıl seviyorum…Yalnız bileklerimden tutması, yalnız başını memelerimin üstüne bastırması için değil… İsteyen, konuşan, deliren yalnız etim değil… Yüreğim, kafam, hasretim… Sesini duymak… Seyretmek yüzünü… Yarabbi nasıl seviyorum. hele şimdi, hele şimdi… Hiçbir ümit yokken artık… Belki de hiçbir ümit olmadığı için… Nasıl çaresizim… Yüreğim cılk yara gibi… Nasıl dayanabilirim bu kadar acıya… Nasıl kıskanıyorum… Gebereceğim. Beni azgın bir köpek gibi öldürün… Öldürün beni, yoksa ben onları öldüreceğim… Şirin’im, bir tanem, kardeşim, öldüreceğim seni… Ferhad sevgilim, ferhad, her şeyim, kanını dökeceğim senin. İnsanlar acıyın bana… Yarabbi, aklımdan neler geçiyor… Ben neler düşünüyorum? düşünmemek, düşünmemeyi bile düşünmemek… Karşı duvardaki ışık ne? güneş vurmuş olacak? Hiçbir şey düşünmemek, duvara vuran güneşi bile. Ferhad… Şirin… Şirin’im, kardeşim, bir tanem ölecekti. Ben kurtardım onu. Ben kurtardım, ben kurtardım, ben kurtardım, ben, ben… Pişman mıyım? Hayır. yine o kadar güzel olsam, yine benden aynı şeyi yapmamı isteseler, şirin’in kurtulması için ben yine… Pişman mıyım? Karşı duvardaki ışık yayılıyor. Pişman mıyım? Pişman mıyım?
BİÇARE KADIN: Bana büyük bir yardımda bulunabilirsiniz. İnşallah boş döndürmezsiniz beni. Başka kimseden hayır yok. (Kadın ağlamaya başlar. Bu ağlama inlemeye dönüş.) Afedersiniz. (Sakinleşmeye çalışır.) Kocam, efendim! Vergi tahsildarı Şukin. Kendisi beş aydan beri hasta… Beş aydır çekmediğim kalmadı… Sinir bozukluğu… Her şey sinirlerini alt üst ediyor. Parmağınızın ucuyla dokunacak olsanız böyle avaz avaz bağırıyor. (Birden bire avaz avaz bağırır) Nasıl, niçin sinirleri bozuldu, kimse bilmiyor. Beş aydır yatakta yatıp iyileşmeye çalışırken adamı işinden attılar. Durup dururken, hiç sebepsiz… Hastalığında neler çektim bilemezsiniz. Sabahtan akşama kadar bir dediğini iki etmedim. Akşamdan sabaha kadar başında bekledim. Bir yandan da bir sürü iş beni bekler. Evi süpürüp silmek, çocuklarıma bakmak, köpeğimizi, kedimizi, keçimizi, hasta olan kız kardeşimin kuşunu beslemek… Kız kardeşim. Başı dönüyor. Bir aydır fena halde başı dönüyor. Baş dönmesi her gün biraz daha artıyor. Onun çocuklarına, onun kedisine, onun keçisine bakmak da bana düştü. Sonra kız kardeşimin kuşu, benim çocuklardan birini ısırdı, bizim kedi onun kuşunu ısırdı, kolu kırık olan en büyük kızım, kız kardeşimin kedisini boğdu. Şimdi kız kardeşim buna karşılık bizim keçiyi istiyor, keçiyi vermezsek ya bizim kediyi boğacak ya da büyük kızımın öbür kolunu da kıracak… Sonra, kocamın maaşını almaya gidince yirmi dört ruble, otuz altı kopeğini kestiler. Neden diye sordum. Yardımlaşma sandığından borç almıştı dediler. Ama bu mümkün değil. Benden izinsiz borç alamaz. Kafasını kırarım. E tabii bu hasta halinde değil. Zaten benim de mecâlim kalmadı. Nerede eski kuvvetim. Taşı sıksam suyunu çıkarırdım. Ama üstünüze afiyet, bir öksürük ârız oldu. Öksüre öksüre ciğerlerimi kusacağım neredeyse. Kocamın hakkını istiyorum. Yirmi dört ruble, otuz altı kopeklik helâl parasını. Zayıf ve âciz bir kadın olduğum için bana vermiyorlar. Yüzüme karşı gülenler bile çıktı. Evet güldüler. Hatta kahkahalar attılar. Oysa ağlanacak haldeyim ben. Benim gibi zavallı, çaresiz bir kadın. (Hıçkırır.) Gülünecek ne var bunda? Şimdiye kadar beş acentenin kapısını çaldım. Hiçbiri derdime kulak vermedi. Aklımı kaçırmak üzereyim. Saçlarım dökülmeye başladı. (Başından bir avuç saç çeker.) Bakın avuç avuç dökülüyor. (Masanın üstüne bir avuç saç atar.) Bir başka acenteye daha git, demeyin bana.
Oyun Adı: Hamlet Yazar: William Shakespeare (Çeviri: Sabahattin Eyuboğlu)
OPHELİA: Nasıl ayırdederim bir bakışta seveni sevmeyenden? Külahından, tozlu çarıklarından, elindeki değnekten. Öldü, güzel sultanım çoktan öldü. Öldü, gömüldü bile. Başında yemyeşil otlar büyüdü, taşı dikildi bile. Ne olur dinleyin! Ak kefenler giyindi kardan beyaz, sarıldı çiçeklere. Arar arar sevdiğini bulamaz, ağlayanlar içinde. Fırıncının kızı baykuş olmuş diyorlar. allah korusun. insan ne olduğunu bilir, ama ne olacağını bilemez. tanrı bereketini eksik etmesin sofranızdan. Kendiniz hiçbir söz söylemeyin sakın bunun üstüne, ama ne demek olduğunu soran olursa şöyle dersiniz: Yarın bayram, saint valentine bayramı, erken uyanır herkes. Ben bir kızım, gelirim pencerene, eşim ol derim sana. Delikanlı kalktı, hemen giyindi, açtı kıza kapısını. Kız girdi içeri, kız girdi ama, kız çıkmadı dışarı. Ayıp, ne ayıp şey bu! Fırsat bulan her genç yapıyor bunu yüzü kızarmaksızın. Kız dedi: bu işi yapmazdan önce evleniriz demiştin? Delikanlı şöyle karşılık verdi: Evlenirdim sabah sabah gelip de Koynuma girmeseydin. Elbet bir gün düzelir her şey. insan sabırlı olmalı; evet ama ağlamamak elimde değil düşündükçe soğuk topraklara gömüldüğünü. Geceniz hayrolsun, bayanlar, İyi geceler, güzel bayanlar, İyi geceler, iyi geceler!