TEBBET Suresi
Bismillâhir rahmânir rahîm.
تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ وَتَبَّ ﴿١﴾
(1)Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebbe.
(1)Ebu Leheb'in elleri kurusun ve kurudu da!
مَا أَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَ مَا كَسَبَ ﴿٢﴾
(2)Mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ keseb.
(2)Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
سَيَصْلَى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ ﴿٣﴾
(3)Se yaslâ nâran zâte leheb.
(3)O, alevli bir ateşe girecektir. (yaslanacaktır)
وَامْرَأَتُهُ حَمَّالَةَ الْحَطَبِ ﴿٤﴾
(4)Vemraetuhu, hammâletel hatab.
(4)Karısı da! Odun hamalı olarak! (aynı ateşe odun taşıyıcı olacak)
فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِّن مَّسَدٍ ﴿٥﴾
(5)Fî cîdihâ hablun min mesed.
(5)Boynunda sağlam hurma lifinden örülmüş bir ip bulunacaktır.
Sözlük
tebbet : kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
yedâ : iki eli
ebî lehebin : Ebu Leheb
ve : ve
tebbe : kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
mâ agnâ an-hu : ona fayda vermedi, zenginlik sağlamadı
mâlu-hu : onun malı
ve : ve
mâ : şey
kesebe : kazandıkları
se-yaslâ : yaslanacak, atılacak
nâren : ateş
zâte lehebin : alevli
ve imreetu-hu : ve onun kadını, eşi
hammâlete : taşıyan
el hatabi : odun
fî cîdi-hâ : onun boynunda vardır
hablun : ip
min mesedin : bükülmüş liften
Dostları ilə paylaş: |