MelâMİYİZ İman islam ne demektiR



Yüklə 389,31 Kb.
səhifə3/9
tarix04.11.2017
ölçüsü389,31 Kb.
#30632
1   2   3   4   5   6   7   8   9

YATSI NAMAZI :

Yatsı namazını ilk defa Musa a.s. 4 rekat şükrani olarak kılmıştır. Resulullah efendimizde evvelinde gayri müekkede olarak 4 rekat sünnet,ve sonundada iki rekat müekkede olarak namaz kılmıştır. Musa a.s. ne için 4 rekat namaz kılmıştır. Bunu fehmi hz.lerinin beytinde bulmak mümkündür.




Yatsı namazında eyle sen huzur


Muhammed yüzünden hak zahir olur

Hak batın ile halk zahir olur

Demişlerdir. Bir kişi fenafillah olduğunda varlığının yokluğunu idrak edip,cemde hakkın varlığı ile,var olmanın zevkine erer.Hz.mertebesindede Hakkın varlığı ile var olan kişinin, 4 anasur unsuriyenin de hakkın olduğunun zevki,Musa a.s. ın 4 rekat şükrani olarak namaz kılmasına sebeb olmuştur. bir hadisi kudside: kulum bana nevafille yaklaştığında o kulumu severim .sevdiğim kulumun duymasına kulak, görmesine göz,konuşmasına dil, tutmasına el, yürümesine ayak,tüm aza ve cevahiri ben olurum buyurulmuştur. Artık Muhammed olan bütün hakkın sıfatlarından hak teala zahir olarak zuhur etmektedir. Kişide bu idrak, hakkı batında,halkıda zahirde olarak müşahede ettirir. Bu görünen bütün sıfatlar cenabı hakkın daima her an ayrı tecellisinin her sıfatta birer görüntüsü dür.


Musa a.s. teşbih peygamberi olması nedeniyle bu mertebenin zevkini remzetmektedir. Farzın önünden kıldığımız 4 rekat sünnette, ayni ikindi namazında tarif ettiğimiz gibi, hakikat güneşinin kesret olan sıfatlarda gurup yapmasının bir delilidir. Hakikat güneşi, kesrette batarkende kızarıklık meydana gelir. Bazı kişilerde ise bu yine kızarıksız olarak hemen tecelli eder. Onun için Resulullah efendimiz çok zaman bu sünneti kilmamış,zaman zamanda kılmiştır. Bizlerde aynen öyle yapmaktayız. Son iki rekat sünnette, öğle,akşam son sünnetleri gibi müekkede olarak şükrani ifa ederiz.çünkü hakkın vahdet ve kesret tecellisinden başka üçüncü bir tecelli yönü yoktur.




SELATİ VİTİR NAMAZI :

Altıncı vakit olup onuda Resulullah efendimiz kılmıştır. Bu namazda üç rekattır.




Selati vitiri kılan muhakkak


Evvel ahir zahir batın olur hak


Kalmaz şirkin abir mabut olur hak


Yalvar kul Allaha seher vaktinde


Yalvar kul Allaha bahar vaktinde

Vitir tek demektir. Yani ibadet eden hak, ibadet hak,ve ibadet edilen hak demektir. Onun için tenzih, teşbih ve tevhid üçlemesini zevk edenler,ihlasa erdikleri için şirkten kurtulmuş ve selati vitir namazınıda kılmış olurlar. Vitir namazının bir rekatı Allah emrettiği için farz.bir rekatı Resulullah efendimiz kıldığı için sünnet, bir rekatıda kul mazharından zuhur ettiği için vacip olmuş oluyor. Görüldüğü gibi tecelli eden zat, tecelli ise sıfat,ve tecelli olunan ise fiiller olduğu için hem ihlas ,hem şirklerden kurtulmak, hemde hakkı ve hakikatı evvel, ahir, zahir, batın olarak zevk etmiş olunuyor. Bu namazlardan sonra birde teheccüd namazı varki,bu yalnız Resulullah efendimize ait olduğu için bazıları bunu nafile olarak kılarlar. Halbuki fehmi hz.leri:




Teheccüd namazı farz değil sana


Yetim malıdır yakar baştan başa


Teberrüken kılar fehmi yok haşa

Buyuruyor.


Yani makamı mahmud mertebesi yalnız Resulullah efendimize mahsustur. Oraya hiç bir evliya ve peygamber Resulullah efendimizden musadesiz giremez. Musadeli olanlarda kendi esmalarını dışarıda soyunurlar,Muhammed esması ile oraya girerek, tebrik edip teheccud kılar, tekrar çıkarlar. Buda yalnız Hz. Muhammed a.s. ın bu namazı kıldığını gösterir. Kurani kerimin isra suresi ayet 79: sen gecenin bir nıfsında kalk, sana mahsus olarak rabbına teheccüd namazı kıl. Umulurki rabbın seni makamı mahmuda ulaştırır Buyurulmuştur. İnsanların teheccüd namazı kılmaları bu makamı istemeleri demektir. Halbuki bir ayeti kerimede:siz yetim malına yaklaşmayınız buyuruluyor. çünkü yetim Resulullah efendimizdir. Yetim kime denir. Babasız anasız kalmişlara yetim denir. Peygamberimizde ruhaniyet yönü ile anna ve babadan gelmedi. Onun ruhaniyeti ol emri ile oldu. Onun için yetim Resulullah efendimizdir. Dolayısıyla teheccüd namazı yalnız ona aittir. Cenabı Allah cümle kardeşlerime kuranı kerimde bahsedilen




1 - Vakitlerle ilgili namaz (selati vukuta)


2 - Orta namaz (selati vusta )


3 - Daimi namaz ( selatü daimün )

hallerini zevk ettirmek nasip ve müessir etsin amin.



KURANİ KERİMDE ÜÇ TÜRLÜ NAMAZ VARDIR. BUNLAR NASIL KILINIR

Kurani kerimde üç türlü namaz vardır.


1 - Salati vukuta ( vakitlerle ilgili namaz)


2 - Salatü vusta ( orta namaz,kalp namazı)


3 - Salatü daimün ( her nefeste daimi olan )

Bu namazlar ayrı ayrı olmayıp iç içedir.



1 - Salat-ı Vukuta:

Her gün kıldığımız tadili erkaniyle ifa edilen namazdır. Zahir olarak bedensel olup,kıyamı,rükusu ve secdesi ile günde 5 vakitte kıldığımız namazdır. Namaz miraçtır. Miraç ise hakla beraber olmaktır. Bunun tefekkür manalarını kişi bilmeye bilir. Fakat emri ilahiye olduğu için kılmak mecburiyeti vardır.



2 - Salat-ı Vusta:

Yani kalp namazı olarakta tabir edebiliriz. Bu namazda diyer namazın içinde,fakat kişi gönül mescidine girip bu namazı orada kılmaktadır. Her ne kadar bedensel bütün şeri hükümleri uygulaması zahiren gerekli olsada,o kişinin gönül mescidinde ,ruhunu imam yapıp, sıfatlarını cemaat yaparak Allahın uluhiyetine doğru kıldığı namazdır. Ruhun imam olması,bütün sıfatlarından kemalatı ile rahman olan cenabı hakkı zuhura getirmesidir.zaten vücutta ruh imam olduğu için ruh daima emrediyor, sıfat olan kulaklar duyuyor,gözler onun emriyle görüyor. Dolayısıylada ,Ruhun tecellilerine tabi olan cemaat durumundaki sıfatlarda ,imama uymuş oluyorlar. Böylece tefekkür ve kıyam tecellilerini,rüku tecellilerini,secde tecellilerini zevk eder. Rabbıyla sevişir ve konuşur. Bu kişiler irfaniyet sahibi olup arif kişilerdir.




3 - Salat-ı Daimün :

Daima kesintisiz cenabı hakkın cemalullahını müşahede etme halidir. Hakta hak olanlar haktan gayri nesne görmedikleri için, her yüzde onu daima seyrederler. bu kainatı gönül içinde seyretme halidir.için dışa zuhuratı ,dışın içe hayalatı her biri hep hakkın bir tecellisi ve yüzü olmuştur. Gören, görme, ve görünenin birliğine ermiştir. Her tecelli onun için miraçtır. Cenabı Allah bizlerede bu zevki ihsan etsin amin.



RAMAZAN BAYRAMI VE BAYRAM NAMAZI

Peygamber efendimizin bir hadisi şerifinde: Başı rahmet,ortası mağfiret,sonu cehennemden azattır buyurulmuştur. bu hadis lutfuna mazhar olanlar bayrama çıkmağa hak kazanmışlardır.bayram dostla buluşmak ,dostla sevişmek,dostla bir olmak anlamlarına gelmektedir. Rahmet olan efalini,günahlardan kurtulma ve mağfiret olan sıfatların mevsufunu,ve cehennemden azat olan bütün şirklerden kurtularak vahdaniyet deryasına ayak basanlar,bayrama çıkmışlardır. Bu bayrama fıtır bayramı denilmektedir. Yani yaratılma gayemizi remzetmektedir. Bizler ayrı rabbımızı ayrı olarak biliyorduk. Nefsimizi mürşidi kamilimizden tahsil edip öğrendik. nefsini bilen rabbını bilir h.ş.diye buyuran Peygamberimizin sözünün sırrına vakıf olduk. Bizim diye bildiğimiz nefsimizin bize ait olmadığını anladık. Bizim diye bildiğimiz nefsin, cenabı hakkın bizdeki gölgesi olduğunu anladık. Gölgenin ise hiç bir hükmü yoktur. Dolayısıylada hakkı daim olarak zahirde, Muhammed olan varlığımızda ,batındada gönlümüzde zevk ederek dostumuz olan rabbımızla beraber olduk. Kuçaklaştık , seviştik, mutluluk ve saadet içinde bayram ettik. Nasıl tırnağımızdan saç tenimize kadar bütün azalarımız birlik içinde bu enfusu zevkle zevkidar olunur. Aynen onun gibi, bütün kardeşlerimizlede konuşmak, bayramlaşmak,ve ziyaret etmek lazımdır. Yapamıyorsak bu bayram zevkine zahir ve batın olarak laik olamamışız demektir. Ramazan bayramında arefe yoktur. Kurban bayramında arefe vardır. Çünkü kişi Ramazan bayramından evvel nefsine arif olur. hakka arifiyeti ise, kurban bayramına çıkmadan elde edebilir.sadakayı fıtr ise her canlının mutlaka yaratılma gayesi olan fıtratının gereği sadakayı fıtrayı vermesi gereklidir. Bir kişi kendine nisbet ettiği varlıkları hakka vedikten sonra,yalnız esması kalmıştır. İşte onunda verilmesi sadakayı fıtrdır. Onun için hiç bir şeyi kalmamış bir kişinin, nesi varki sadakayı fıtrı versin demeyelim. sadakayı fıtrı veren bir kişinin arkasından ismi ile çağırırsanız o kişi onu bile duymayacak bir halde olması lazımdır. Duyuyorsa henüz daha o yeri zevk edememiş demektır. Ramazan bayramında iki rekat vacip namaz vardır. Buda tamamen tevhiddeki meratibi ilahiyeyi remzetmektedir. Niyet ettim ramazan bayram namazına,uydum imama diyerek namaza başlanır. Evvela subhaneke okuyarak şirklerden kurtulmak için Resulullah efendimizin sünnetine niyet ederiz. Sonra imamla birlikte, üç defa Allahu ekber diyerek tekbir alıp ellerimizi bağlamadan sallarız. Yani üç fena mertebelerinde öğrendiyimiz nisbiyetlerimizi kendimize bağlamayız. Kendimize nisbet etmeyiz demektir. Hakka veririz. Hakikatımız olan fatiha ve zuhuratı olan zammı sureden sonra rüku ve secdelerden sonra, tekrar ayakta ,fatiha ve zammı sureyi imam efendi okur. Sonra üç defa daha Allahu ekber diyerek tekrar tekbir getiririz. Ve ellerimizi önümüzde bağlamadan direk rükuya varırız. buda beka zevki olan ,tenzih,teşbih,ve tevhid yaparak kulluğumuzun idrakı ile diyer kaideleri tamamlayarak namazı bitirmiş oluruz. İmam hutbeye çıkarken de üç defa imam efendi tekbir getirmektedir. Çıkarken getirdiği tekbirler, fena mertebelerindeki yükselmeyi,vaizi nasıhattan sonra hutbeden inerkende üç defa getirdiği tekbirler bir salikin üç fena mertebelerinden yükseldikten sonra buda bize ,tenzih,teşbih,ve tevhid zevklerinin durumunu göstermektedir.şu halde vacip olan bayram namazları,mutlaka yapılması ve yaşanması gerekli Olduğu anlaşılmış oluyor.


CENAZELERİN,YIKANMASI KEFENLENMESİ CENAZE NAMAZININ KILINMASI VE GÖMÜLMESİ NEDİR

 

Ölüm iki türlüdür.



1 - Izdirarı ölüm

2 - İhtiyarı ölümdür

Izdirarı ölüm : Bu bedenimizin bir gün dünyadaki görevini tamamladıktan sonra şeriat hükümleri dahilinde, kitaplarda yazıldığı gibi ölü bedenin yıkanması, kefenlenmesi,ve toprağa gömülmesinden ibarettir. Çünkü bu beden ömrü müddetince,ruhumuzu taşımış,ve hamallık yaptığı için onada zahiren saygı ve ihtimam göstermemiz gereklidir.

İhtiyari ölüm : Kendi istek ve arzularıyla ölmeden evvel ihtiyari bir ölümle ölenler ise, varlık şirkinden kurtulmuş kimselerdir. Resulullah efendimiz,Ebu bekir hz.lerinde bu hali gördüğü için yiyen, içen,gezen ölü görmek istermisiniz,Ebu bekire baksın diye sahabiye söylemiştir. İşte mürşidi kamile gelen bir salikte ,kendine nisbet ettiği efalini, sıfatını ve vücudunun olmadığını idrak etmesi,cenaze olan varlığının yıkanmasıdır. Çünkü bütün nisbiyetlerinden temizlendi. Fenayı efal,fenayı sıfat ve fenayı vücut kişiyi ihtiyari olarak yok eder. Yani fenafillah olur. Allahta fani olan artık kefenlenmiye hak kazanmıştır. Kefen üç parçadan meydana gelen beyaz bir kaput veya patiskadan ibarettir. Fenayı zat tecelli zatla,fenayı sıfat tecelli sıfatla,fenayı efal tecelli efal kefeni ile sarılır. Böylece kişi ölmeden evvel ölüp yıkanmış ,ve kefenlenmiş olur. Kişinin idrakında daimi zikirle hakla beraber olma yoksa, rabıtasındada hissiyle bu tecellileri şuhut etmiyorsa, bu hale geçemez.kefenlendikten sonra taput olan bu ayaktaki vücut tabutu ile, cenaze namazı kılınmaktadır. Artık bu kişi ölmeden evvel ölmüş,hakkın üç tecellisi ilede kefenlenmiş,kendi cenaze namazınıda kendisi kılmağa hak kazanmıştır. Yoksa ölünün cenaze namazını diri cemaatın kılması bir rumuzattır. Cenaze namazı 4 tekbirle kılınır. Tekbirlerde efalin, sıfatın, zatın idrakından sonra birliğe erdi ise, er kişi niyetine ,ikilikte kaldı ise isterse erkek olsun hatun kişi niyetine cenaze namazı kılınır.. 4 ünçü tekbirde ise hiç bir şey okunmadan, sağa ve sola selam verilmesi onun kurtuluşa erdiğinin isbatıdır. Görüldüğü gibi birinci tekbirden sonra subhanekeyi okumakla bütün fiillerin failini, ikinci tekbirde, Allahumme salli ve Allahümme barık okumakla,Resulullah efendimizin Allahın sıfatları olması nedeniyle, övgü ve ondan tecellinin Allah olduğu, üçünçü tekbirden sonra ,meyyite için duadada vücudun vücudullah olması idrakı ile ölmeden evvel ölmenin zevkini ,ve 4 ünçü tekbirde, hiç bir varlığı kalmıyan kişinin sağına ve soluna selam vermesi ilede kurtuluşa erdiğinin isbatı olmuş oluyor. Ondan sonrada ebedi istirahatını sağlamak için gözün göremiyeceği bir yere götürüp geliyoruz. İşte manevi yönüyle cenaze biziz. Yıkanması nisbiyet ve şirklerden kurtularak fenafillah olmaktır. Kefenlenmesi,cenabı hakkın varlığı ile var olmağa kadar makamatlardaki Allahın yüceliğinin idrakıdır. Toprağa gömmek ise::bizlerin diye bildiğimiz varlığımızın olmadığını, bu varlığın cenabı hakkın varlığı olduğunu, daima yaşama geçme halidir. Cenabı Allah bütün kardeşlerime bu idrakı nasip etsin. Amin.

FİL SURESİ VE AÇIKLAMASI

Peygamber efendimizin doğumundan tam 52 gün evvel, yemen kralı Ebrahe nin fil ordularıyla kabeyi yıkmak için, mekke şehrine gelmesini ve cenabı hakkında ,ebabil kuşlarıyla onun ordusunu helak edip,kabeyi yıkılmaktan kurtardığının bir kıssasıdır. Yemen kralı Ebrahe,hacıların hac mevsiminde kabeye hacca gittiklerini görünce,habeş kralı Neceşi ye bir mektup yazarak, senin için altın ve gümüşten süslü burada bir kilise yaptırdım. Ziyaretinizi buraya yapınız diye bildirdi. Habeş kralı buna itibar etmeyince,mekkedeki kabeyi yıkmağa yemin etti. Fil ordularıyla birlikte mekkeye girdiler. Otlaklardaki bütün develeri askerleri rehine aldı. Bu develerin içinde peygamberimizin dedesi Abdülmuttalip inde develeri vardı. Rehine alınan develerin sahipleri, sözcü olarak Abdülmuttalibi Ebrahe gönderdiler. Ebrahe onu karşıdan geldiğini görünce anlaşma yapmak için geldiğini zannederek, onu karşıladı. Ve saygı gösterdi. Fakat o peygamberimizin dedesi Abdülmuttalip ebrahe anlaşmak için gelmediğini, kabenin sahibinin koruyucusunun Allah olduğunu, ben ise develerimin sahibi olarak develerimi istemeye geldim dedi. Ebrahe buna çok sinirlenerek develerini verdi. Fakat kabeyide yıkmağa karar verdiğini belirtti. Bir zamandan sonra kırlangıç gibi kuşların ayaklarına ve birde gagasına birer nohut büyüklüğünde olmak üzere, üç taşla ebrahe ordusuna musallat oldu. Ebrahenin bütün ordusu helak oldu. Kuşların attığı taş her kime deydiyse, başından girip ayaklarından çıkmak suretiyle onu yakarak öldürüyordu. Bu vakadan sonra,ebrahe ordusunun Allahın bir gazabına uğradı diye arabların haremi şerif olan kabeye daha fazla sevgi ve saygiları artmış oldu. Ebraheninde yemende yaptırmış olduğu kilisede harab oldu. Ona kimse itibar etmedi. İşte, zahirde peygamber efendimizin doğumundan 52 gün evvel, olan bu olaydan ibret alıp, ona göre hak ve hakikat yolunda, yardımcımızın cenabı hak olduğunu bildiriyor. Bu sureden yeterli istifade etmemiz için gönül alemine girmemiz lazımdır. Yoksa yeterli istifade edemeyiz. Ebrahe ordusu, nefsi emmarenin ta kendisidir. İşte nefis ebrahesi, kalp kabesini tahrip ve istila etmek için ,kendine nisbet ettiği vücut kilisesine ruhani kuvvelerimiz olan hacıları çevirmek istiyor. Fakat akıl gibi ruhani etkenler, yanı kamilin verdiği irfaniyetle vücut kilisesini yani varlığını yaktı. Bunun üzerine ebrahe nefis, gazab ve şehvet gibi zulmani askerlerle, vehim şeytanı fillerle kabeye doğru yörüdü. Fakat insanı kamilin verdiği tevhid taşları, olan üç taşla hepsi helak oldu. Kuş gök ehlidir. Onun için efal, sıfat, taşlarını kuşun ayaklarında ,zat taşınıda gagasında taşıyan bu kuşlar,fil kadar varlık içinde olanların varlıklarını yok etti. Cenabı Allah,Resulullah efendimizin bu vakayı zahiren görmediği halde,kuranı kerimde bahsetmesi,bilmek görmektir.diyerek her an olup durmakta olduğunu bildiriyor. Günümüzde nefis sahipleri ebrahe gibidirler. Her türlü yaşam ve içraatlarında gönül kabelerini yıkmağa çalıştıkları gibi, arkadaşlarının ve tanıdıklarınında gönül kabelerini yıkmak için çalışma içerisindedirler. Bunların şerlerinden kurtulanlar ise,ancaksın insanı kamile gelip, ebabil kuşları gibi bu üç taşı alıp,kullanmalarıyla mümkün olacaktır. Nisbiyet kilisesini yıkmadan, ruhani kuvvelerimizin içraat yapması mümkün değildir. Dikkat edilirse bu sure 5 ayetten ibarettir. Çünkü tevhid mertebelerinde şeriatı saniye diye bildiğimiz fark mertebesinde,kişinin darül harpten çıkması ile mümkündür. Bütün sıfatlarımızdan ruhani kuvvelerimizin tahakkuku ancaksın o zaman selamete çıktığı ile bilinmektedir. 5 ayetten gayede,tevhiddeki 5 manevi vücuda sahip olmakla hakiki kurtuluşun olacağı anlaşılmaktadır. Cenabı Allah ,hafi,ruh,nefis,kalp,sır olan manevi vücudu bütün kardeşlerime ihsan etsin. Amin.

                     KEVSER SURESİ

Ayet 1

İnna ateyna kelkevser (biz sana kevseri verdik.) kevser nedir. Kevser cennette bir ırmaktır. Bu ilimle daima söylenen bir sözden ibarettir. Bazı kişilere sorsak cennet nerededir diye;ya toprağın altını tarif edecek veya zannında bir cennet yaratarak oradaki kevser irmağından bahsedecektir. Halbuki kevser, mürşidi kamilin sohbetlerindeki ilhamlarıyla gönül semasından tecelli eden,ilmi ledun diye vasıflandırılan vehbi ilimlerdir. Kamilin kendi kuyusundan çıkardığı kevser suyunu sohbetlerde içenler,kendilerinden geçip sarhoş olurlar.vahdeti kesrette, kesretide vahdette zevk etme hasletlerini sana lütfettik buyuruluyor. Çünkü mürşidi kamilin tevhid sohbetlerinde ilmi ledün diye kuranı kerimde ifade edilen ilhamlarla bizlere kevser şarabı sunulmaktadır. İşte o kevserde cennette ilmi ledün ırmağıdır.onun için tevhidde vahdaniyet deryasına girenler tavsilatı Muhammediyedeki cemalullahı seyretme hasletine sahip,hemde namütenayi kesret alemindeki vahdaniyet şuhuduna sahip olmayı, biz size ihsan ettik buyurulmaktadır.



Ayet 2

Feselli lirabbike venhar (o halde namaz kıl ve kurban kes) İnsan,cenabı hakkın vahdaniyetini bu kesret aleminde şuhut ettiğinde,kemalatıyla ibadet etmekten kendini uzaklaştıramaz. Çünkü:1- bedenin taatı 2- nefsin boyun eğmesi 3- kalbin huzuru 4- ruhun şuhudu ile noksansız cem ederek bütün tavsilatın hukukuna riayet ederek kemalatıyla namaz kılmış olacaktır. Yoksa bu sayılan beden,nefis,kalp ve ruhun hakkını kişi fena fillah ve hakta bakilikle vermiş olacaktır. İşte o zaman laikiyle namaz kılmış olunur. Yoksa bunların hakkını vermediği için laikiyle namaz kılmış olmıyacaktır. ( Venhar) ise. Şuhudunda henüz kesrette zahir olmamış benlik devesini boğazlada, halkın fenalığı ve hakkın bakiliği zuhur etsin. Cehalet ve gayriyeti akıtmak, kişide irfaniyet ve kemalatı zuhur ettirecektir. Yoksa akıtmak yalnız kan akıtmaktan ibaret değildir. Kişinin gönlüne ilim ve irfaniyet akıtmakta denilebilir, gayriyet ve cehalette akıtmakta denilebilir. 



Ayet 3

İnne şanieke hüvel ebter (sonu kesik olan sana buğz edendir.) yani tevhid ilmi görmemiş, hak ve hakikattan haberdar olmayanlar sana muhalif etmekten mütevellit, buğz ve düşmanlık yapanların bakilikleri olmiyacağı için, onların kendileri ebterdir. Yani nesilleri kesilenlerdir. Sen ise, mürşidi kamilden tevhid ilmini görmüş, kendi varlığını hakkın varlığında yok ederek hakkın bekası ile baki ve daimsin. Ebediyyen dünya durdukca hakiki zürriyetin olan ehli iman arasında zikir olunursun. Çünkü o buğz ediciler, hakikatta fani ve helaktırki;ne mevcut olur, nede zikir olunur. Gelin kardeşler mürşidi kamilden daima kevser şarabını içelim. Elde ettiğimiz şuhut ve kemalatla namaz kılıp,rabbımızla daima konuşup sevişelim.cehalet ve gayriyet bırakmamağa özen gösterip yaşamağa bakalım. Cenabı hak bu zevki bizlere ihsan eylesin amin.


              ER RAHMAN SURESİ

Kuranı kerimin bütün surelerinin başındaki ayeti kerimelerde;o surenın tüm sırlarının yekün olarak belirtildiğini görüyoruz. Rahman suresindede içindeki bütün sırların baş tarafındaki ayetlerde gizli olarak ivşa edilmiştir. Ayet 1-2- Errahmanü allemel kuran (Rahman olan Allah kuranı talim etti).Peki cenabı hak kuranı nasıl ve kime talim etti. İşte bizim gibi isdidatlarında insanlığını bulma hasleti olanları,mürşidi kamil mazharından tevhid tahsili yapmak suretiyle canlı kuran olan insanın aslını onlara talim etti. Cenabı hakkın İki rahmeti vardır. 1- Rahimiyet rahmeti 2- Rahmaniyet rahmeti Bu talim edilen rahimiyet rahmetidir. Çünkü hakkın emirleri red kabul eder.fakat muradı red kabul etmez. Görmiyormusunuz, cenabı hak faydalı olan her şeyi emretmiş. Zararlı olan her şeyi de yasak etmiştir. İnsanların bazıları bu emirleri yapmıyarak red ediyorlar. Fakat murat ettiği insanlarda ise uygulanmakta ve onlarda red etmiyorlar. Onun için talim olunan kuran ,siyrette insan fıtratlı olanların bir mürşidi kamilden insanlıklarını öğrenmeleridir. Ayet 3. halekal insane (İnsanı yarattı) kuranın talimini gördükten sonra bu nakıs insanlar anladılarki:insan üç nevidir. 1- surette insan siyrette hayvan.2- surette insan siyrette nakıs 3- surette insan siyrettede insandır. İşte suret ve siyrette insanlığını bulduğunda insan yaratılmış olur. Alak suresi ayet 1-2-3-4-ayetlerindede oku rabbının adı ile, .insanı kan pıhtısından yaratanın adıyla oku.. Ve kerem sahibiki kalemle insanın bilmediklerini öğretti Diye bahsedilen okunması gerekli olan işte insanın aslıdır. Onu insanı kamilden tahsil edip okuyanlar ,insanlığını bulmuştur. İnsanlığını bulanlar da; ayet 4. Allemehül beyan (Alemleri beyan etti).artık ruhun bütün sıfatlarından kendini sergilediği gibi,tırnağından saç tenine kadar cemadat yönünü, nebadat yönünü, hayvanat yönünü ve insanat yönünü aklı kuran ile sergiledi beyan etti.Rahman suresi ayet 5- (Güneş,ay ve yıldızlar bir hesap dahilinde seyrederler.) yani ruh güneşi ile kalp ayı insanda bir hesabla kendi mertebelerinde seyrederek birbirlerinin mertebelerinide tecavüz etmezler.


Tartıyla haksızlık yapılmasın diyede ölçüyü doğru koydu. Yani ruh ile beden arasındaki, akıl terazisiyle her şeyi yerli yerinde adaletle yarattı. İşte bu yukarıdan beri sayabildiğimiz bu rabbımızın nimetlerini bildiğimiz ve gördüğümüz halde nasıl olurda hala onun nimetlerini ve bu tecellilerini inkar edersiniz buyurulmaktadır. 31 defa tekrar edilen bu ikaz,bizlere mukayyet olan bu ademdeki zat,sıfat,ve efal tecellilerinin,zaman, mekan ve ihvan durumuna göre zuhuratını anlatmaktadır. Tastık edip görenler için cennette cemalullah bahşedileceği ,inkar edenler için de cehennem azabı içinde yaşamda olacaklarını bildirmektedir.cenabı hak rahimiyet rahmeti olan letafet alem zevklerinden bizleri mahrum etmesin.


                            NAS SURESİ

Ayet 1- kul euzü birabbin nasi ( Deki,nasın rabbına sığınırım.) nas ne demektir. Nas içersinde her türlü inanç ve mertebede bulunan insan toplumları demektir. Bunların rabbı kimdir. Bunların terbiye edici ve öğreticisi, zanlarındaki ve hayallerindeki bir Rabtır. işte öyle, zanlarında ki yarattıkları bir Rabtan ,bizzat kemal sıfatlardan kendini ilan eden alemlerin Rabbına sığınırım. Ayet 2- Melikin nasi( nasın melikine sığınırım .) yani melik idare eden hükümdar demektir. Nasın meliki ise,herkezin işini,ve kazancını bilen ve idare eden kendisidir.halbuki cenabı Allah onların güç ve kuvvetlerinin olmadığını,yalnız güç ve kuvvet sahibinin kendisi olduğunu söylüyor.


Onların mazharlarından, onlarıda idare edenin kendisi olduğunu söyliyor. ( limenil mülkü yevm lillahi vahidül kahhar) bu mülk vahidül kahhar olan Allahındır. Beyanı ile malik Allahtır. Ayet.3- İlahinnas Nasın ilahına sığınırım. Nasın ilahı, kendilerine nisbet ettikleri efal,sıfat,ve vücut idi. Bu üç tecelliyi kendi vücut ülkelerinde kendilerine nisbiyetle onlarında onların ilahları,fail,mevsuf,ve vücutları kendileri olduğu için şirkleri oldu. İşte bir kişi, failin,mefsufun ve mevcudun cenabı hak olduğunu idrak edince ,nisbiyetlerinin fani,hakiki ilahın ise cenabı hak olduğu meydana çıkmış olacaktır. Ayet.4-5- Min şerril vesvasil hannasi (vesvese veren şeytanın şerrinden sığınırım ) şeytan kişilere gaflet halinde vesvese verir. Gafletten uyanıp,Allahı zikir edince,şeytan kişiden uzaklaşır. Onun için kişileri gafletten kurtaran tek ilaç zikirdir. Kimki gaflete giriyorsa şeytan hemen ona vesvese verir. Fenafillah olunca vücut kalmaz. Dolayısıylada vesvesede yok olur. Fenadan sonra,hak teala hz.leri mabut olunca ,abtin zuhuru ile şeytan zahir olur. Kişilerin kalbine hortumunu uzatarak onları vehim ve vesvese gibi hallerle hakkın tecellilerini görmeğe engel olurlar. Ayet.6-Minel cinneti vennasi vesvese veren şeytan iki nevidir.1-cinler gibi,latif olan vehim ve hayal gibi görünmeyen haller,2- mudil esmasına mazhar olan emmare nefisli insanlardan his ile görülen hallerdir. Bu iki sınıf vesvese verenlerden,alemlerin rabbına sığınmak lazımdır. Buda meratibi ilahiyeyi tahsil etmek ve yaşamakla mümkündür. Yoksa nasın rabbı,nasın meliki, nasın ilahından kurtulamadığımız için şeytanın her an vesvesesindende kurtulamayız. Dolayısıylada gaflet içinde kalan sapıklardan oluruz. Cenabı Allah bütün ihvanları kurtuluşa erenlerden etsin . amin.


Yüklə 389,31 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin