Merzifonlu kara mustafa pasa



Yüklə 2,38 Mb.
səhifə22/70
tarix17.11.2018
ölçüsü2,38 Mb.
#82932
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   70

MESİH PAŞA


(ö. 907/1501)

Osmanlı sadrazamı. Jacques Waardenburg

Rum asıllı olup Paleologos hanedanına mensuptur. Angiolello'ya göre son Bizans İmparatoru IX. Konstantinos'un karde­şinin oğludur. Ayrıca annesi tarafından Venedikli soylu Contarini ailesiyle bir akra­balığı vardır. Ağabeyi Has Murad Paşa İle İstanbul'un fethi sırasında esir düşmüş ve her İkisi de Fâtih Sultan Mehmed'in hizmetine alınıp sarayda yetiştirilmiştir. Üçüncü bir kardeşinin ise 1491 tarihli bir belgeye göre hıristiyan olarak kaldığı ve Siroz (Serres) taraflarında zaîm olduğu anlaşılmaktadır.

Mesih Paşa'nın ilk görevleri hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Kemalpaşazâde'ye göre Fâtih'in saltanatının sonların­da vezâret rütbesine erişti. Bu da büyük ihtimalle 1476 yılı sonbaharı veya 1477 yılı başıdır. 19 Şaban 882 650 ve 883 (1478) tarihli iki belgede Mesih Pa­şa ikinci vezir olarak geçer. 885'te (1480) Angiolello'ya göre yeni tayin edilmiş dör­düncü vezir olarak Saint Jean şövalyele­rinin elinde bulunan Rodos adasına karşı bir seferle görevlendirildi. Kuşatması başarılı olmadığı için vezâretten azledilip bazı kaynaklara göre Gelibolu sancak bey­liğine gönderildi. Ancak aynı dönemde Gedik Ahmed Paşa'nın da Gelibolu sancak beyi olarak gösterilmesi bu tayini şüpheli kılar. Bununla birlikte Mesih Paşa'nın 888'de (1483) Gelibolu'da bir cami, bir kervansaray, bir başhâne, bir bozahâne ve tamamlanmamış bir medrese yaptır­mış olması o yıllarda orada bulunduğu­nun bir delili olarak görülebilir. Franz Babinger'in, 147O'te Gelibolu sancak beyi iken Osmanlı donanması ile sancağını Venedikliler'e 40.000 altınla Mora'nın hâki­miyetine karşılık vaad ettiğini belirttiği şahsı Mesih Paşa diye göstermesi belge­nin yanlış okunmuş olmasından Kaynak­lanmıştır. Belgede Mesih değil "Maut" (Mahmud) yazılıdır.

1482 yılının Mayıs veya Haziranında muhtemelen o zamanki veziriazam -ve Gedik Ahmed Paşa'nın kayınpederi İne-göllü İshak Paşa'nın baskısıyla Cezerî Ka­sım Paşa'nın yerine kubbe veziri oldu. İs­hak Paşa ve sultanın güvenini birkaç defa sarstığı anlaşılan Gedik Ahmed Paşa'nın iktidar grubuyla böylece belli bir yakınlık kurdu. Ancak II. Bayezid'e olan sadakati konusunda şüpheye yer bırakmadı. Belki de bu sebeple Cem Sultan'ın Rodos ada­sına kaçışından sonra Şaban 887'de 651 diplomatik sahnede görev alıp Gedik Ahmed Paşa ile birlikte Rodos şö­valyelerinin elçileriyle bu hassas mesele hakkında müzakerelerde bulundu. Gö­rüşmeler bir ara Gedik Ahmed Paşa'nın sert tavrından dolayı tehlikeye düştüyse de Mesih Paşa bu meseleyi başarılı sayı­labilecek bir sonuca ulaştırdı. Bu durum II. Bayezid'in kendisine duyduğu güveni arttırdı. Nitekim Gedik Ahmed Paşa'nın Şevval 887'de (Kasım 1482) katledilişi üzerine onun yerine ikinci vezir oldu. İs­hak Paşa, kısa bir müddet sonra bir tür emeklilik makamı konumundaki Selanik sancak beyliğine gönderilince Kemalpa-şazâde'ye göre vezîriâzam oldu ve bu ma­kamda 890 (1485) yılına kadar kaldı. Oruç b. Âdil'in Târih-i Âl-i Osman'ının geniş­letilmiş nüshasında bu dönem için Dâ-vud Paşa birinci vezir olarak gösterilirse de bu bilginin doğruluğu şüphelidir. Ni­tekim Kem al paşazade'ye göre "vezîriâ­zam" 889'da (1484) II. Bayezid'in Kili ve Akkirman seferlerine katılmıştı.

890'da (1485) birdenbire azledilip Fili­be subaşılığına tayin edildi, ancak bunun sebebi kaynaklarda belirtilmez. Böyle mü-tevazi bir yere ceza olarak gönderilişi, Cem meselesiyle veya o sırada patlak ve­ren Osmanlı-Memlüksavaşları ile bağlan­tılı olabilir. Tbpkapı Sarayı Müzesi Arşivi'n-de yer alan. muhtemelen o yıllara ait bir arzında Mesih Paşa, II. Bayezid'e hitaben kendisinin padişahın inayetinden mah­rum kalışının sırf düşmanlarının entrika­sından kaynaklandığını yazar ve padişa­hın tekrar yanına gelmesine izin verme­sini rica eder.652 Biraz da bunun etkisiyle 892'de (1487) Kefe sancak beyliğine getirildi. Burada birta­kım siyasî faaliyetlerin yanında kendi eko­nomik çıkarlarını takip ettiği ve kethü­dası vasıtasıyla Azak'tan köle ticaretiyle uğraştığı 893 (1488) tarihli bir Kefe güm­rük defterinden anlaşılmaktadır.

II. Bayezid'in küçük oğlu Mehmed894'-te (1489) Kefe'ye vali olarak tayin edilince Mesih Paşa büyük bir ihtimalle oradan ayrıldı. 896 (1491) tarihli Arapça vakfiye­sine göre 653 o sıralarda Eğridir'in Ka­palı Mescid mahallesinde bulunan, ancak bugün izi dahi kalmayan bir zâviyeli cami (buk'a) vakfetmiş olması bu tarihlerde Hamîd sancağında görevli olduğunu dü­şündürür.

902'de (1497) Kemalpaşazâde, Mesih Paşa'yı Silistre sancak beyi, aynı zamanda Akkirman ve Kili uç beyi olarak göste­rir. Oruç b. Âdil'in Târîh-iÂI-i Osman da ise sadece Akkirman sancak beyi diye kaydedilir. 906 (1501) tarihli bir kayıtta Silistre'de sancak beyi olarak bulunduğu­na dair bir atfa rastlanır. Buna göre san­cak beyliği sırasında Boğdan Voyvoda­sı Stefan ile bir alacak davası sebebiyle mektuplasın ıştır 654 1497 yazında Polonya Kralı Jarı Olbracht'ın Boğdan'a hücumu sırasında Mesih Paşa savaşa iştirak etmedi ve voy­vodası Yahya Ağa'yı gönderdi. Belki bu yüzden Leh ordusu geri çekildikten sonra Mesih Paşa azledildi. 904'te (1499) Vene-,dik'e karşı Mora seferi başlayınca da hac­ca gitti.

On dört yıl boyunca padişahın güvenini yeniden kazanamayan Mesih Paşa, hac dönüşünde gerek Sanuto"ya gerekse Ke-malpaşazâde'ye göre Çandarlızâde İbra­him Paşa'nın ölümü üzerine 655 onun yerine tekrar vezîriâzam oldu. Ancak iki ay son­ra muhtemelen Venedik dostu sayıldığı için vezîriâzamlığı Hadım Yâkub Paşa'ya bırakmak zorunda kaldı. Kendisi ikinci ve dostu Hersekzâde Ahmed Paşa üçüncü vezir olarak 1500 yılında da süren Mora seferine katıldılar.

Venedik savaşının ardından yeniden vezîriâzam olan Mesih Paşa, S Ramazan 906"da 656Taşili'ndeVarsak-lılar'ın destek verdiği Karamanoğlu Mus­tafa'nın bir isyanını bastırmak üzere İs­tanbul'dan hareket etti. Ayaklanmayı bastırdı ve Taş-ili bölgesinde askerî istih­kâmlar kurarak denetimi sağladı. Ayrıca isyana katılan boy beylerinin itaatini sağ­ladı.657 Görevini başarıy­la tamamladığı İçin 906 Zilhiccesi ortala­rında 658 İstanbul'a dönmesi istendi.659 İstanbul'a dö­nüşünün ardından Midilli'nin Fransız ve Venedik müttefik donanmaları tarafın­dan alındığını padişaha bildirmediğinden II. Bayezid'in gazabına uğradı. Hatta sul­tan elindeki yayı birkaç defa başına vura­rak kendisine ağır sözler söyledi. Bu olay­dan birkaç gün sonra 6 Cemâziyelevvel 907'de 660 Galata'da yangın söndürme çalışmalarını gözetlerken dü­şen bir taşla bacağından ağır yaralandı ve ardından vefat etti. Öldüğü yıl İstan­bul'da bir cami (kiliseden çevrilen Bodrum Camii) yaptırmasına rağmen ağabeyi Has Murad Paşa'nın İstanbul Aksaray'daki ca­misinin yanına defnedildi. Mezar taşı ora­da hâlâ mevcuttur.

Mesih Paşa'nın açık türbesi Tarihçi-şair Bihİştî'nin Mesih Paşa'yı İran şairi Câmî'ye benzetmesi methiye-ciük de olsa paşanın şiir yazdığına İşaret eder. Aynı yazara göre sanat ve ilim adamlarının dostuydu. Mesih Paşa'nın üç oğlunun adlan bilinmektedir: Ali Bey, Mahmud Çelebi ve 909'da (1503) Vulçıt-nn sancak beyi olan Bâlî Bey. Ayrıca to­runu Ahmed Bey'in 925'te (1519) Gelibo­lu'daki vakfının mütevellisi olduğu belir­tilir.

Bibliyografya :

TSMA, nr. E 6226, 9274, 10157; BA. Vakfiye­ler, dosya 19, gömlek 15, kutu 2; Âşıkpaşazâde, Târih, s. 191; //. Bayezid Dönemine Ait 906/ 1501 Tarihli Ahkâm Defteri (haz. İlhan Şahin-Feridun Emecen), İstanbul 1994, hk. nr. 79, 99, 100, 109, 114, 212, 240, 332, 338, 442, 451-452; Oruç b. Âdil. Târlh-İ Âl-i Osman, Paris Bib-liotheque Mationale, Suppl. turc, nr. 1047, vr. 90"-91\ 118", 134*. 141M42', 144"-145'; a.e., Paris Bibliotheque Nationale, Anc. fonds turc, nr. 99, vr. 129b-130s, 158b, 169b, 176°-177a, 180M81*; Neşri, Otıannümâ (Taeschner), 1, 217; 11,308; Tursun Bey, Târlh-İ Ebü'l-Feth {nşr. Mertol Tulum], İstanbul 1977, s. 179-180; a.e.: The History ofMehmed the Conqueror(nşr. H. İnalcık- R. Murphey), Minneapolis-Chicago 1978, vr. 156" b; Ruhî Çelebi, Târlh-İ Âl-i Os­man, Berlin Staatsbİblİothek, Preussischer Kul-turbesitz, ms.or. 4°, nr. 821, vr. 90"-9r, 172a, 180"-b; İbn Kemâl. Teuârîh-i Âl-i Osman, VII. Defter, s. 500-507, 521; VIII. Defter, s. 68, 86, 159, 192, 194-195, 210-211, 220-221; İstan­bul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546), s. 142, nr. 799; M. Sanuto, I Diarii, Venezia 1880, III, 131, 179, 181, 182, 901-903; IV, 105, 242; A. D. da Lezze, Historla Turchesca (nşr. I. Ursu). Bucuresti 1909, s. 105-106; Gökbilgİn. Edirne oe Paşa Lluâsı.s. 148; Fr. Babinger, Aufsâtze und Abhandlungen zur Geschichte Südos-teuropas und der Leuante, München 1962, I, 344-354; a.mlf., Mehmed the Conçueror and his Time (nşr W C. Hickman). Princeton 1978, s. 290; R. F. Kreutel, Der Fromme Sultan Baye­zid, Wien-Köln 1978, s. 213, 216; DieChronik des Ahmed Sinan Celebi Genannt Bihisti: eine Quelle zur Geschichte des Osmanischen Re-İches unter Sultan Bayezid II (nşr. B. Moser). München 1980, s. 80, 188-191, 196-197; M. A. Epsteİn, The Ottoman Jeıvİsh Communilies and Theİr Role in the Fifteenth and Sixteenth Centuries, Freiburg 1980, s. 294; H. Reindt [Kiel], Mânner um Bayezid, Berlin 1983, s. 279-291; N.Vatİn, Suitan Djem, Ankara 1997, s. 100, 310-312; F. İsmail Ayanoğlu, "Fatih Dev­ri Ricali Mezar Taşları ve Kitabeleri", VD, İV (1958), s. 201-202, rs. 46; İsmail Hakkı Uzun-çarşılı, "Hızır Bey Oğlu Sinan Paşa'nın Vezir-i Âzamlığına Dâir Çok Kıymetli Bir Vesika", TTK Belleten, XXVII (1963). s. 37-44; N. Beldiceanu -1. Beldİceanu-Steİnherr. "Un paieologue incon-nue de la region de Serres", Byzantion, XL1, Bruxelles 1971, s. 5-17; Ömer Lütfi Barkan, "İs­tanbul Saraylarına Ait Muhasebe Defterleri", TTK Belgeler, IX/13 (1979). s. 303, 314; Halil İnalcık. "Mesih Paşha", El2 (İng.), VI, 1025-1026. Hedda Reındl Kiel




Yüklə 2,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin