Mes'ele (Tevhidi İfade Eden Yollar Hakkında) 4 Mes'ele



Yüklə 1,02 Mb.
səhifə13/23
tarix17.11.2018
ölçüsü1,02 Mb.
#82929
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   23

(Mes'ele)

Sonra cisimlerin hadis olduğunu ispat eden deliller hakkında konu­şalım315 : Eğer onu akıl yaptı diye söylerse, aynı hususu îsâ aleyhisselâm hakkında ifade etmesi gerekir. Eğer işitme yaptı derse, kendisine işitile-nin doğru olduğunun delili nedir? denir. Eğer onun delili eşyanın hadis olmasıdır derse, eşyanın hadis olmasının ancak işitilmekle anlaşıldığı söylenir. Sadık ve doğru olduğu da ancak eşyanın hadis olması ile bilinir. Öyle ise, onun hakkında bilgi edinmenin yolu kesilmiş olur. Ancak akılla olduğunun kabul edilmesi hariç ki, bu takdirde aynı hususu Îsâ aleyhis­selâm hakkında söylemesi gerekir. Sonra «Ey oğlum» demesinin daha büyük bir ikram olmaz, diyen kimseye, itiraz edilerek denir ki; evet «Ey babam»316 demek, tazimde daha büyüktür. Eğer bu husus tekaddümü, ya­ni, kendisinden önce geçmesini icabettirir, derse tazimle itibar edilmesini iptal etmiş olur. Çünkü bu husus o yönden murad edilmez. Sonra o husus sabit olmuştur kî; belki, kendisinden başkası, ona o ismi veren kimse olur. Eğer o hususta kendi nefsi ile beraberliği temin etmek vardır derse, ona göyîe cevap verilir : Bazen biri, diğerine «ey kardeşim» der, fakat onu murad etmez.

Sonra, gerçekten onun yaratmasında ikram vardır. Belki de ona bu ismi başkası vermiştir. Bu hususta kendisine havariler ve peygamberler de ortak olurlar. Bu hususa3, işlerden açık olanla317 itiraz, olundu. ÇünkU o sözü ikramda ifade etmek caiz olur, dedi. Peygamberlik ise ancak cinste ittifak edende caiz olur. Zira merkep ve köpeğe bu isim ile isim vermek caiz olmaz. Bunun içindir ki, ilk husus da caiz olmamıştır. Hepsinde mu­habbet, sevgi ve velayet yönü bulunur. Ve cinsin gayrinde olur. Tıpkı hak­kın, velayet, muhabbet, melekler ve benzeri hususlarda vacip olduğu gibi. Bununla beraber Allah-u Teâlâ'nın mahlûkattan sevdikleri ve dostlarının olması caizdir. Fakat aynısının çocuklar hakkında söylenmesi asla caiz olmaz. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Bu konuda bizce asıl olan ihtilâfın iki vecih olmasıdır. Birincisi : Rab olma. Allah-u Teâlâ, İsa aîeyhisselâmın yeyip içtiğinden, ihtiyaçları yer­lerine reddetmesi ile kendisinin Rab olması mümkün olmadığını beyan buyurmuştur. Cenab-ı Hak onu, küçüklük, yaşlılık, Allah'a ibadet etme, Ona duâ ve niyazda bulunma, insanları Allah'a ibadet etmeğe, onu birle­meğe çağırma, Muhammed aleyhisselâmm geleceğini müjdeleme, O'na iman etme ile vasfetmiştir.

Sonra Cenab-ı Allah bütün âlemde cemetmiş olduğu gibi İsa aleyhis­selâmda da ibadet etme, sonradan, var olma, alâmet ve işaretlerini cemetmistir. Ve yine kendisi (Allah'ın salat ve selâmı üzerine olsun) için Al­lah'a ibadet etme ve onun peygamberi olmaktan başka hiç bir şey iddia et­memiştir. Kendisine İlâh demenin hiç bir manâsı yoktur. Bununla beraber eğer İsâ aleyhisselâma ilâh demek caiz olmuş olsaydı, insanoğlundan her­kese ilâh demek caiz olurdu. Esas şayanı taaccüb olan husus şudur ki : On­lar, Isâ aleyhisselâm hayatta iken bir çok deliller getirdiği halde onun peygamberliğine rıza göstermediler. Sonra göğe yükseltilmesi, refedilme-si, yahut onlardan çoğunluğunun inancına göre vefat etmesinden sonra onun peygamber olmasına, Allah'a ibadet etmesine razı olmadılar. Hatta Isâ aleyhisselâma rububiyet rütbesini verdiler ki, yaratmak, cevher, be­yan ve başlangıçta ve sonunda yalanla kendisinden meydana gelen her şeyle üzerlerine şahid olsun.

İkincisi : îsâ aleyhisselâmm Allah-u Teâlâ'nın oğlu olmasa hususu : Bu husus da bir kaç vecih üzere ifade edilir :



1 - Doğmak, bu ise mümkün değildir, fasiddir. Çünkü Allah-u Te-âlâ, muhtaç olmak veyahut kendisine şehevî isteklerin galebe çalması ve­yahut da kendisine yalnızlıktan usançlık gelmesi gibi beşerî sıfatlardan müstağnidir, beri ve münezzehtir. Onların hepsi çocuk edinme isteğinin sebebleridir. Oysa ki evlâd, babanın cevherinin gayrinden olması müm­kün değildir318. Allah-u Teâlâ bizatihi mahlûkata benzemez. Veyahut o hu­susa muhtemel olan manânın haricinde bulunur. Alîah-u Teâlâ'mn beyan buyurduğu üzere eğer o, oyun ve oyuncağı ittihaz etmiş olsaydı, bizim nezdimizde olan hususları ittihaz etmesi imkân ve ihtimal dahilinde ol­mazdı.

2 - Sonra, her çocuk sahibi olanın kendisinin ortağı ve mülkünün çocuğuna kalması muhtemeldir. Kim ki bizatihî Rabb'dır, her şeye malik ve kadirdir. Bu gibi hususların kendisinde bulunması muhtemel değildir. Bir şeyin cüz'ünün, kendi çocuğu olmasının hiç bir manâsı yoktur, diyen kimseye göre onun kâmil olmaması vacip olur. Ta ki sonradan bulunsun. Mucizelerin yönleri bu hususu icabettirmez. Çünkü dünyada peygamber­liğin bilinmesinin yolu, mucizeler değildir. Bununla beraber kendilerine ortak koşuldu.

3 - Ve sonra da Isâ aleyhisselâm, Allah'a ihlâsla, içtenlikle ibadet ettiğine dair ifadesinde sadık olduğunu iddia ediyor. Mucizeler de başka bir şey değil, bunu icabettiriyor. Veyahut da üstün olması yönünden mu­cizelere ienad ediliyor. Dünyada bilinen bir hususdur ki gerçekten onlar ta'zün ifade eden isimlerden değillerdir. Bilâkis kendisine «Mesih» ve «Resul» ismi verilmesi, onlardan daha büyük ve yücedir.

4 - Gerçekten mahlûkattan çoğuna Allah tarafından kerametler verilmiştir ki, o kerametler, ancak onlara ait olur. Bunlardan hiç bir şey peygamberlik ismini icabettirmez. Oysa ki, gerçekten «nübüvvet» dilde, yani lügatta ancak küçük ve zayıf anlamına gelir. Yoksa kuvvet ve yüce­lik ve üstünlük sahibi olma manâsına değildir. Çocukların durumu da böylecedir. Allah-u Teâlâ'nın tsâ aleyhisselâma nübüvveti ikram etmesi ve kendisini küçüklüğünde yüceltmesi bu bakımdan olur. Çünkü bazan bu husus, küçüklerde büyüklük319 olarak zuhur eder. Kuvvet ancak Allah'­tandır.

5- Veyahut Allah-u Teâlâ'mn her iş ve musibetin gelişinde sığı­nacak ve yalvarıp yakarılacak yer olması bakımından olur. Bütün mahlû-katın yöneleceği yerin sahibi olan kimse de böyledir. O da tıpkı kızgın bir ateş olan «Hâviye»ye, Cehennem ehlinin annesi ve yeryüzüne de, yeryüzü ehlinin annesi ismi verildiği gibi. Kim ki mahlûkatın kendisine yakarıp yalvarması ve kendisine dayanması bakımından yön sahibi olursa, her ne kadar kendi misli ile ancak izinle konuşursa da Allah'ın emri ile olduğu tahakkuk eder. Kuvvet ancak Allah'tandır. 320


Yüklə 1,02 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin