Kur'an'da, “yalnız Allah'a kulluk et, O'nun yanında başka bir Tanrı'ya daha kulluk etme”, buyruğu vardır.
ALLAH KORKUSU
Allah korkusu kavramı, vahiyle gelen bütün dinlerde vardır. Yüce Yaratıcı, kendisinden korkanları sever. Çünkü onlar RAB'lerine sığınan, ilâhî yasaları uygulayan, gönlü Allah sevgisi ile dopdolu olan zatlardır. Allah'tan ençok korkan ve O'nun tarafından ençok sevilen peygamberlerdir.
Tevrat’ta “Tanrı Korkusu”
Zebur’da “Tanrı Korkusu”
İncil’de “Tanrı Korkusu”
Kur’an’da “Allah Korkusu”
Özet
TEVRAT'TA "TANRI KORKUSU"
Yaşamınız boyunca siz, çocuklarınız ve torunlarınız, size verdiğim bütün kurallara, buyruklara uyarak Tanrı'nız RAB' den korkun ki, ömrünüz uzun olsun. (Yasa. 6 / 2)
Tanrı'nız RAB'den korkun, O'na kulluk edin. O'na bağlı kalın ve O'nun adıyla ant için. (Yasa. 10 / 20)
Tanrı'dan korkun ki, vermiş olduğu bütün kurallarına, buyruklarına uyun. Yasa. 10 / 12 : « Tanrın RAB'den korkmaktan, O'nun bütün yollarında yürümekten, bütün yüreğin ve bütün canınla Tanrın RAB'be hizmet etmekten başka Tanrın RAB senden ne ister? »
ZEBUR'DA "TANRI KORKUSU"
RAB'bin meleği; O'ndan korkanların çevresine ordugâh kurar, kurtarır onları. Tadın da görün, RAB ne iyidir. Ne mutlu O'na sığınan adama! RAB'den korkun, ey O'nun kutsalları. Çünkü O'ndan korkanın eksiği olmaz. (Mezmur.34 / 7,8)
RAB kendisinden korkanları sonsuza dek sever. Antlaşmasına uyan ve buyruklarına uymayı anımsayan soylarına adil davranır. (Mezmur. 103 / 17, 18)
Hikmet sahibi olmanın temelinde Tanrı korkusu vardır. Mezmur. 111 / 10 : «Bilgeliğin temeli RAB korkusudur. O'nun kurallarını yerine getiren herkes sağduyu sahibi olur. O'na sonsuza dek övgü sunulur. »
İNCİL'DE "TANRI KORKUSU"
Bedeni öldüren, ama canı öldürmeyenlerden korkun. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı'dan korkun. (Matta 10 / 28)
Kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder. (Luka 1 / 50)
İmanlılar topluluğu RAB korkusuyla esenliğe kavuştu. Elçilerin İşleri 9 / 31 : «Bütün Yahudiye, Celile ve Samiriye'de ki inanlılar topluluğu esenliğe kavuştu. Gelişen ve RAB korkusu içinde yaşayan topluluk Kutsal Ruh'un yardımıyla sayıca büyüyordu.»
KUR'AN'DA "ALLAH KORKUSU"
Kur'an'ı Kerim'de Allah korkusu; Allah'tan Korkanlar ve Allah Kendisinden Korkmayı Emreder başlıkları altında toplanmıştır.
ALLAH'TAN KORKANLAR
Onlar ki (peygamberler) Allah'ın mesajlarını tebliğ edip, O'ndan korkarlar, Allah'tan başka hiç kimseden korkmazlar. Hesap sorucu olarak Allah yeter. (Ahzab 33 / 39)
Ey Peygamber, Allah'tan kork, inkâr edenlere ve iki yüzlülere uyma. şüphesiz Allah herşeyi bilmektedir, hikmet sahibidir. (Ahzab 33 / 1)
İlâhî yasaları insanlara bildiren, toplumun en mükemmel varlıkları olan peygamberler, Allah'tan çok korktukları gibi, RAB' bin de en sevdiği kullarıdır. Peygamberler, Yaratıcı Kudret'ten başka hiç kimseden korkmazlar. Allah'ı da ençok sevenler onların ta kendileridir.
Allah'tan korkan kimselere “RAB'bimiz ne indirdi?” denince, “iyilik” derler. Bu dünyada iyilik yapanlara güzel ödül vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Allah'tan korkup sakınanların (Takva sahiplerinin) yurdu ne güzeldir. (Nahl 16 / 30)
...Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, kendisinden korkup sakınanlarla (Takva sahipleriyle) beraberdir. (Bakara 2 / 194)
Allah'tan en çok korkanlar; peygamberler, sonra da kötülüklerden korunup sakınan, O'nun yasalarını, buyruklarını yerine getiren takva sahipleridir. Takva sahipleri; Allah'ın Resulü'nü örnek alarak ibadeti ve insanlara hizmeti eksiksiz yerine getirir, iman ve hareketlerde mükemmellik sergiler. Ali İmran 3 / 76 : «...Allah takva sahiplerini sever.» Allah'tan çok korkanlar, RAB'bi çok seven ve çok sevilenlerdir.
ALLAH KENDİSİNDEN KORKMAYI EMREDER!
Gücünüz yettiğince Allah'tan korkun, buyruklarını dinleyin, itaat edin ve kendi iyiliğinize olarak Allah yolunda harcayın... (Tegabün 64 / 16)
Görmedikleri halde RAB'lerinden içleri titreyerek korkanlara gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır. (Mülk 67 / 12)
Yüce Allah inananlara; bütün güçleriyle, umutla, titreyerek kendisinden korkulmasını emrediyor. İşte o zaman RAB'bin yasaları, buyrukları yerine getirilecek, O'nun rızası ve sevgisi de kazanılmış olacaktır. Aksi yol ise; şeytan ve nefse uyularak kötü işler yapılacağından, kulun ceza görmesi de hak olacaktır.
ÖZET
Tevrat; RAB'dan korkarak buyruklarına, kurallarına uyulmalıdır. Böylece Tanrı'ya kulluk etmiş, Tanrı'nın da hoşnutluğu kazanılmış olur.
Zebur; Tanrı'dan korkanlar O'nun antlaşmalarına, buyruklarını yerine getirenlerdir. RAB, kendilerini sonsuza dek sever ve her kötülükten korur.
İncil; Tanrı kendisinden korkanları sever çünkü onlar İlâhî Yasaları içtenlikle eksiksiz uygulayanlar ve Rab'lerine teslim olanlardır.
Kur'an'a göre Rab'den en çok korkanlar peygamberler ve takva sahipleridir. Yüce Allah tarafından da en çok sevilenler onlardır.
SÜNNET ve VAFTİZ
Sünnet; Yüce Allah'a olan bağlılık simgesidir, Yahudiler ve Müslümanlar tarafından yerine getirilmektedir. Vaftiz ise Hıristiyanların uyguladığı bir ruhsal törendir.
Tevrat’ta “Sünnet”
İncil’de “Vaftiz”
Kur’an’da “Sünnet”
Özet
TEVRAT'TA "SÜNNET"
Yüce Tanrı, Hz.İbrahim'e görünerek bir antlaşma yapmış ve antlaşmanın simgesi olarak sünnet emrini vermiştir.
... Sünnet olmalısınız, sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak... Sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu... İbrahim sünnet olduğunda doksan dokuz yaşındaydı. Oğlu İsmail on üç yaşında sünnet oldu. İbrahim, oğlu İsmail'le aynı gün sünnet edildi. (Yaratılış 17 / 10, 26)
Tanrı'nın buyurduğu gibi İbrahim, oğlu İshak'ı sekiz günlükken sünnet etti. (Yasa. 7 / 8)
Ayette belirtildiği gibi Hz.İbrahim, Tanrı katında sünnetin babası durumundadır. Soyundan birçok uluslar doğmuş, sünnet sonsuza dek Yüce Tanrı'ya imanın sembolü olarak kalmıştır. Erkek çocuklar sünnet edilerek, Tanrı'ya kulluk etme işaretini küçük yaşta kazanıyordu.
Tanrı'nın Hz.İbrahim'e bizzat verdiği “Sünnet Olma” emrini, bütün Peygamberler Hz.İsa (a.s.) ve Hz. Muhammed (s.a.s.)'de yerine getirmişler, yalnız Hıristiyanlar tarafından sünnet yerine vaftiz uygulanmıştır.
İNCİL 'DE "VAFTİZ"
Tevrat'ta sünnet nasıl Tanrı'ya imanın bir simgesi ise, İncil'de de vaftiz Tanrı'ya imanın sembolüdür. Hz. İsa Mesih'e iman ve itaat edildiği zaman, sünnet olma yerine vaftiz işareti alınmış olur. Vaftiz; sözlük anlamıyla suyla yıkama, suya daldırma demektir.
HZ. İSA VAFTİZ OLUYOR
Vaftizci Yahya çölde ortaya çıktı. İnsanları, günahlarının bağışlanması için tövbe edip vaftiz olmaya çağırıyordu.(Markos 1/4)
O günlerde Celile'nin Nasıra Kenti'nden çıkıp gelen İsa, Yahya tarafından şeria Irmağı'nda vaftiz edildi. (Markos 1 / 9)
Yüce Tanrı'dan vaftiz emrini alan Hz.Yahya, günahlarının bağışlanması için insanları çöle davet ediyordu. Bütün Yahudiye halkı ve Yeruşalim'liler hepsi ona gelmeye başlamışlardı. Günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından şeria Irmağı'nda vaftiz ediliyordu. Bu arada İsa Mesih de Hz. Yahya tarafından vaftiz edildi.
VAFTİZ ÖNCELERİ İSA MESİH ADIYLA YAPILIYORDU
Petrus onlara şu karşılığı verdi : “Tövbe edin, herbiriniz İsa Mesih'in adıyla vafiz olsun... (Elçilerin İşleri 2 / 38)
Pavlus... “ İsa'ya inanmalarını ” söyledi. Onlar bunu duyunca Rab İsa'nın adıyla vaftiz oldular. (Elçilerin İşleri 19 / 4, 5)
Hz.İsa'nın sağlığında ve havariler zamanında yeni Hıristiyan olanlara vaftiz, İsa Mesih adıyla yapılıyordu. Havari Petrus, havari Yuhanna ve Pavlus'da bu öğretiyi insanlara uyguluyordu. Hz. İsa' nın en yakınları olan havariler; yalnız Matta İncili'nde bulunan Üçlü Birlik inancıyla değil, İsa Mesih'in adıyla vaftiz yapıyorlardı. Elçilerin İşleri 8 / 14, 16: « Yeruşalim'de ki elçiler, Samiriye halkının, Tanrı'nın sözünü benimsediğini duyunca Petrus'la Yuhanna'yı onlara gönderdiler...Rab İsa'nın adıyla vaftiz olmuşlardı.» Elçilerin İşleri 10 / 47, 48 : «...Petrus...Böylelikle onların İsa Mesih adıyla vaftiz olmalarını buyurdu. Sonra onlar Petrus'a, birkaç gün yanlarında kalması için ricada bulundular. »
PAVLUS'DA İSA MESİH ADIYLA VAFTİZ OLMUŞTU
(Hananya Pavlus'a şöyle dedi:) “Haydi, ne bekliyorsun? Kalk, O'nun (İsa'nın) adını anarak vaftiz ol ve günahlarından arın.” (Elçilerin İşleri 22 / 16)
Pavlus'un; Elçilerin İşleri'nin yazarı dostu Luka'ya anlattığına göre, Şam yolunda İsa Mesih kendisine görünmüş ve onu “elçi” olarak görevlendirmişti. Bundan sonra Kutsal Yasa'ya bağlılığı ile bilinen Hananya'nın yanına gitti. Elçilerin İşleri'ne göre orada Hıristiyan olurken Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'la değil, İsa Mesih adıyla vaftiz olmuştu.
Oysa Matta İncil'ine gör, İsa Mesih öldükten sonra dirildiğinin üçüncü günü havarilerine şöyle demişti:
28/16-19: « Onbir öğrenci(havari) Celile'ye, İsa'nın kendilerine bildirdiği dağa gittiler. İsa'yı gördükleri zaman O'na tapındılar. Ama bazıları kuşku içindeydi. İsa yanlarına gelip kendilerine şunu söyledi: "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştiri; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adıyla vaftiz edin. »
Kendisinin İsa Mesih'in elçisi olduğunu söyleyen Pavlus, üçlü birlik inancı ile vaftiz olması gerekirken, niçin İsa adıyla vaftiz olmuştu? Bu çelişkili bir durum değil miydi?
BABA, OĞUL VE KUTSAL RUH ADIYLA VAFTİZ
İznik Konseyi'nde Baba ile birlikte Oğul'un da Tanrı olduğu kabul onaylanmıştı. 381 yılında toplanan Birinci İstanbul Konseyi'nde de Kutsal Ruh'un ilâhlığı görüşüldü. Neticede Üçlü Birlik öğretisi kabul edilerek tamamlanmış ve Kutsal Ruh'un da Tanrı oluşuyla, Hıristiyanlık inancının temeli atılmıştı. İsa adıyla yapılan bu tarihten itibaren, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adıyla yapılması gereği resmileşti. Bugün Hıristiyanlarda bu inanca uygun vaftiz yapılmaktadır. (Bkz. Bu Kitap, Hz. İsa ve Kutsal Ruh'un Tanrılığı, Üçleme İnancının Resmileştirilmesi.)
Araştırmacılar; Üçlü Birlik inancına kanıt olarak gösterilen Matta İncili'nde ki 28 / 19 : « Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin. » alıntısı, maalesef İstanbul Konseyi'nden sonra bu İncil'e eklendiği, görüşündedir. Gerekçe olarak diğer İnciller ve Pavlus'un Mektuplarında “ Üçleme ” inancı ile ilgili vaftiz emrinin bulunmadığı, Hz.İsa'nın sağlığında ve havariler zamanında da vaftizin sadece İsa Mesih adıyla yapılmış olmasıdır. Böylece dördüncü yüzyılda kabul edilen Üçleme inancı, uyum sağlaması için birinci yüzyılda yazılan Matta İncili'ne eklenmişti.
HIRİSTİYANLIKTA VAFTİZ NEDİR?
Aşağıdaki yazı “Vaftiz nedir?” başlıklı makaleden alınmıştır.
Vaftiz; Mesih ile birleşmeyi, O'na ait olunuşu, O'nun kanıyla günahların bağışlanmasını, O'nun Ruh'uyla yeniden doğuşu, oğulluğa alınışı, sonsuz yaşama kavuşulması, gözle görülen kiliseye katılışı ve Rab'be ait oluşu belirtir. Kimler vaftiz edilmelidir? Kilisenin dışında kalan ve Vaat Antlaşmasına yabancı olan kişiler Mesih'e iman etmedikçe ve O'na boyun eğmedikçe vaftiz edilmemelidir. Anne, yada babası Mesih'e iman eden çocuklar ise bu bakımdan Antlaşmanın içindedir ve vaftiz edilebilir.
Vaftiz konusunda bilmemiz gerekenler :
1) Vaftiz; İsa Mesih tarafından öngörülen, Yeni Antlaşmaya ait bir ruhsal törendir. Bu tören kişinin vaftiz yoluyla gözle görülen kiliseye katıldığını görmekle kalmaz, Lütuf Antlaşmasının mührü olarak kişiye, Mesih'e ait olduğunu, yeniden doğduğunu, günahlarının bağışlandığını, İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'ya teslim olarak yeni bir yaşama başladığını kanıtlar.
2) Bu ruhsal törende kullanılacak dışsal unsur, “su”dur. Vaftiz olacak kişi, oraya çağrılan bir müjde hizmetlisi tarafından Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edilmelidir.
3) Kişiyi suya sokmak gerekli değildir. Üzerine serpilmesi veya dökülmesi yoluyla vaftiz doğru bir şekilde yerine getirilmiş olur.
4) Yalnızca Mesih'e iman ve itaat eden kişiler değil, imanlı anne veya babaları olan küçükler de vaftiz edilmelidir.
5) Vaftizi küçümsemek, ya da gözardı etmek büyük bir günah olmasına karşın, lütuf ve kurtuluş vaftize sımsıkı bağlı değildir. Kişi vaftiz olmadan kurtulabilir ve yeniden doğabilir, yada vaftiz olduğu halde kurtulmayabilir.
6) Vaftizin etkisi hemen uygulandığı ana bağlı değildir. Ancak doğru bir şekilde yapıldığında, lütuf yalnızca sunulmakla kalmaz; Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı tarafından uygun zamanda sergilenerek kişiye gösterilir.
7) Vaftiz töreni herkese tek bir kez uygulanmalıdır.
(Kaynak : http://incilturk.com/Vaftiz Nedir, başlıklı makale)
KUR'AN'DA "SÜNNET"
Müslümanlarda sünnet; Allah ile bir antlaşma değil, O'nun yasalarına uymanın bir simgesidir.
Ey Muhammed, İbrahim'in dinine uy. Sana (Muhammed'e), “Doğru yola yönelen İbrahim'in dinine uy; o Allah'a ortak koşanlardan değildi” diye vahyettik. (Nahl 16 / 123)
Ey Muhammed, de ki...Tamamen hakka yönelen İbrahim'in dinine uyun, o puta tapanlardan değildi. (Ali İmran 3/95)
Kur'an'da sünnet ile ilgili bir açıklama bulunmamakla beraber, yukardaki ayetlerde görüldüğü gibi Hz.Muhammed (s.a.s.)'e “İbrahim'in dinine uy!” emri verildiğinden, Allah'ın Elçisi de sünnet uygulamasını devam ettirmişti. Zaten sünnet; eskiden beri cahiliye devri Arapların da devam ettirdiği bir adet olduğundan, erkek çocukları küçük yaşlarda sünnet edilmekteydi.
Sünnet, erkek üreme organının uç kısmını örten derinin yarısının kesilmesidir. Hz.Muhammed (s.a.s.) torunları Hasan ve Hüseyin'i, sekiz günlükken sünnet ettirmişti. İslâmiyette sünnetin hangi yaşlarda yapılması gereğine ait kesin bir görüş yoktur, sekiz günlükten onüç yaşına kadar değişmektedir. Çocuklar dini yükümlülüklerini uygulayabilmek için, sünnet öncesi bir hazırlık devresini yaşamalıdır. İslâmiyeti kabul eden her kişinin, ileri yaşlarda da olsa sünnet olma yükümlülüğü vardır. Hz.İbrahim sünnet olma emrini doksandokuz yaşındayken almış, onüç yaşındaki oğlu İsmail ile ayni gün sünnet olmuştu. Sonradan ikinci oğlu İshak'ı da sekiz günlükken sünnet etmişti.
Yüce Allah'ın emri ve yaratılışın gereği olan sünnetin tıbbi faydaları, ilmin gelişmesi ile daha iyi anlaşılmış, özellikle Batı toplumlarında ve Amerika Birleşik Devletlerinde, sünnet oranı belirgin bir şekilde artmıştır.
ÖZET
Tevrat'a göre; Hz.İbrahim Yüce Tanrı'dan sünnet emrini almış, ileri yaşta olmasına rağmen, hem kendisi ve hem de ona inananlara bu uygulamayı yaptırmıştı. Bütün peygamberler ve toplumları da Hıristiyanlar dışında sünnet olmuşlardı.
İncil'e göre; Hıristiyanlarda Tanrı ile antlaşmanın belirtisi olan sünnetin yerini, bir ruhsal tören olan vaftiz almıştır.
Kur'an'a göre ise; eskiden beri araplarda adet olan sünnet, Yüce Allah'ın Hz.Muhammed (s.a.s)'e "İbrahim'in dinine uy" buyruğu ile devam etmiştir.
SAVAŞ
Savaş, ulusların diplomatik ilişkilerini keserek birbirleriyle giriştikleri kavga ve mücadeledir.
Tevrat’ta “Savaş”
Zebur’da “Savaş”
İncil’de “Savaş”
Kur’an’da “Savaş”
Özet
TEVRAT'TA "SAVAŞ"
Bu konu Tevrat'ta Düşman Putperestlerle Savaş, Tanrı'nın Yardımı, İsrail Savaşta Yenilgiye Uğruyor ve Öldürülme ile İlgili Yasalar başlıkları altında toplanmıştır.
DÜŞMAN PUTPERESTLERLE SAVAŞ
Düşmanlarınızla savaşmaya gittiğinizde atlar, savaş arabaları ve sizden daha kalabalık bir ordu görürseniz onlardan korkmayın... (Yasa. 20 / 1)
Savaşa başlamadan önce kâhin askerlere seslenerek: ...Ey İsrailliler, dinleyin! Bugün düşmanlarınızla savaşa gidiyorsunuz. Cesaretinizi yitirmeyin, korkmayın... Çünkü zafere kavuşturmak üzere sizinle birlikte düşmanlarınıza karşı savaşmaya gelen Tanrınız RAB'dir. (Yasa. 20 / 2,4)
Yaratıcı Kudret; birçok toplum arasından İsrailoğullarını, Dini'ni yaymak için seçmiş ve onlarla antlaşma yapmıştı. Yahudiler, çağlar boyu komşu putperest uluslarla savaştı. Tanrı'nın Yasalarına uydukları müddetçe ödüllendirilmiş, zaman zaman halklarının isyanı ile de cezalandırılmıştı. Yasa. 20 /10,17: «Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin...Sizinle savaşmak isterlerse kenti kuşatın. Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin. Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki herşeyi yağmalayabilirsiniz... Ancak Tanrı'nız RAB'bin miras olarak size vereceği bu halkların kentlerinde soluk alan hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız...Amor, Kenan, Periz ve Yevus halklarını tümüyle yok edeceksiniz. »
Hepsini yok ettik.
Başan Kralı Og'la ordusu bizimle savaşmak için Edrei'de karşımıza çıktı...Böylece Tanrımız RAB, Başan Kralı Og'u ve halkını elimize teslim etti. Hiçbirini sağ bırakmadan hepsini yok ettik. (Yasa. 3 / 1,3)
Kentler yüksek surlarla, kapılarla, sürgülerle sağlamlaştırılmıştı. Bunlardan başka surlarla çevrilmiş birkaç köy de vardı. Yasa. 3 / 4,7 : «Bütün kentleri ele geçirdik. Ele geçiremediğimiz tek kent kalmadı. Hepsi altmış kentti...Heşbon Kralı Sihon'a yaptığımız gibi hepsini yok ettik. Her kenti kadın, erkek ve çocuklarıyla birlikte, tümüyle yok ettik. Hayvanlara ve kentlerdeki mallara ise el koyduk.»
Tanrı'nın Yardımı
Onlardan korkmayın. Tanrınız RAB sizin için savaşacak. (Yasa. 3 / 22)
Yasa. 20 / 4 : «Çünkü sizi zafere kavuşturmak üzere sizinle birlikte düşmanlarınıza karşı savaşmaya gelen Tanrınız RAB'dir. » Yasa. 1 / 30, 33 : «Önünüzden giden Tanrınız RAB sizin için savaşacak. Gözünüzün önünde Mısır'da ve çölde sizler için yaptıklarının aynısını yapacak. Tanrınız RAB'bin buraya varıncaya kadar, çocuğunu taşıyan bir adam gibi sizi nasıl yol boyunca taşıdığını gördünüz... O RAB ki, çadırlarınızı kurmanız için size yer aramak, gideceğiniz yolu göstermek için geceleyin ateşte, gündüzün bulutta önünüz sıra gitti. »
İsrail savaşta yenilgiye uğruyor.
Bana (Musa'ya), “RAB'be karşı günah işledik” dediniz, “Tanrımız RAB'bin buyruğu uyarınca gidip savaşacağız”. Sonra dağlık bölgede savaşmanın kolay olacağını düşünerek her biriniz silahınızı kuşandınız. Ama RAB bana şöyle dedi : Söyle onlara savaşa gitmesinler. Çünkü sizinle olmayacağım... (Yasa. 1/41-42)
İsrailoğulları, verimli topraklar olan Kenan Ülkesi (Filistin) hudutlarına gelmiş, Tanrı'nın “Savaşarak Ülkeyi fethedin” emrine rağmen, halk savaşmaktan korkarak Rab'be isyan etmişlerdi. Böylece RAB'bi gücendiren İsrailoğullarına Kenan Ülkesi'ne girmesi yasaklanmıştı. Yasa. 1 / 43,45: «Sizi uyardım, ama dinlemediniz, RAB'bin buyruğuna karşı geldiniz. Kendinize güvenerek dağlık bölgeye çıktınız. Dağlık bölgede yaşayan Amorlular size karşı çıktılar. Arılar gibi sizi kovaladılar. Seir'den Horma Kenti'ne kadar sizi bozguna uğrattılar. Geri döndünüz ve RAB'bin önünde ağladınız. Ama RAB ne ağlayışınızı duydu, ne de size kulak astı.» Yüce Tanrı'nın cezalandırdığı bu Halk, Hz. Musa ile birlikte 40 yıl çölde dolaşmış, ancak onların yerine gelen yeni nesil Hz.Musa'nın yardımcısı Yeşu'nun komutasında Kenan Ülkesi'ni fethetmişti.
( Bkz. Bu kitap, Hz.Musa, Halkın İsyanı ve Kenan Ülkesi'nin Yasaklanması )
ÖLDÜRME İLE İLGİLİ YASALAR
...Adam öldürmeyeceksin... (Çıkış 20 / 13)
Suçsuz birini öldürmek için rüşvet alana lânet olsun... (Yasa. 27 / 25)
Yalandan uzak duracak, suçsuz ve doğru kişiyi öldürmeyeceksin. Çünkü Ben kötü kişiyi aklamam. (Çıkış 23 / 7)
Cana can, göze göz
Karşı taraf zarar görürse, o zaman can yerine can, göz yerine göz, diş yerine diş, el yerine el, ayak yerine ayak, yanık yerine yanık, yara yerine yara vereceksin.(Çıkış 21 / 23,25)
Ünlü kısas (ödeşme) emri Tevrat'tan hiç kaldırılmamış, ayni şekilde devam etmişti. «...Bir kimse, “Başka ilâhlara kulluk edelim” derse, ona uymayacaksın...onu taşlayarak öldüreceksin... »(Yasa 13 / 7, 10) « Cincilik yapan yahut ruh çağıran ister erkek veya kadın olsun mutlaka öldürülecektir. Onları taşla taşlıyacaklardır... » (Levililer 20 / 27) «Bir adamı vuran, vurduğu ölürse mutlaka öldürülecektir... Babasına yahut anasına vuran mutlaka öldürülecektir. Adam çalan, onu satmış olsun yahut kendi elinde bulunsun, mutlaka öldürülecektir...Babasına yahut anasına lanet eden mutlaka öldürülecektir.» (Çıkış 21 / 12,17)
ZEBUR'DA "SAVAŞ"
Zebur'da “Savaş” konusu iki başlık altında toplanmıştır. Savaş ve Tanrı'nın Yardımı.
SAVAŞ
Onlar yüreklerinde kötülük tasarlar, savaşı sürekli körükler. (Mezmur. 140 / 2)
(120/7) Ben barış yanlısıyım, ama söze başladığımda, onlar savaşa kalkıyor. (3/6) Korkum yok, çevremi saran binlerce düşmandan. (27/2) Hasımlarım, düşmanlarım olan kötüler, beni yutmak için üzerime gelirken tökezleyip düşerler. 37 / 14-15 / 11 : «Kılıç çekti kötüler, yaylarını gerdi. Mazlumu, yoksulu, yıkmak, doğru yolda olanları öldürmek için. Ama kılıçları kendi yüreklerine saplanacak, yayları kırılacak...92/11 : Gözlerim düşmanlarımın bozgununu gördü. Kulaklarım bana saldıran kötülerin sonunu duydu. »
TANRI'NIN YARDIMI
Tanrı'yla zafer kazanırız. O çiğner düşmanlarımızı. (Mezmur. 108 / 13)
(54/7) Beni bütün sıkıntılarımdan kurtardın, gözlerim düşmanlarımın yok oluşunu gördü. (27 / 3) Karşımda bir ordu konaklasa kılım kıpırdamaz. Bana karşı savaş açılsa yine güvenimi yitirmem. 18 / 14,37: « Savurup oklarını düşmanlarımı dağıttı, şimşek çaktırarak onları şaşkına çevirdi...Beni zorlu düşmanlarımdan, benden nefret edenlerden kurtardı, çünkü onlar benden güçlüydü...Kovalayıp yetiştim düşmanlarıma. Hepsi yok olmadan geri dönmedim. »
İNCİL'DE "SAVAŞ"
İncil'de “Savaş” konusu dört başlık altında toplanmıştır. Savaş, Tanrı'nın Yardımı, Düşmanlarınızı Sevin, Öldürme İle İlgili Yasalar.
SAVAŞ
Uluslar savaşacak.
Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız...(Matta 24/6)
...Ulus ulusa, devlet devlete savaşacak.(Luka 21/10)
Barış değil, kılıç getirmeye geldim.
Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın. Barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben babayla oğlun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmağa geldim.(Matta 10/34-35)
Yukarda görüldüğü gibi Hz.İsa, “Yeryüzüne barış değil, kılıç getirdim” demiştir. Ancak bu ifadenen tam tersi bir anlatım da şöyledir. Matta 5 / 38 : « Göze göz, dişe diş dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorumki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana, öbür yanağınızı çevirin...» İncil'de savaş ile ilgili başka bilgi bulunmamaktadır.
TANRI'NIN YARDIMI
( İsa ) Yoksa Babam'dan yardım istemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen şu an bana oniki tümenden fazla melek gönderir. (Matta 26 / 53)
(Luka 1/54,79) Atalarımıza söz verdiği gibi, İbrahim'e ve onun soyuna sonsuza dek merhamet etmeyi unutmayarak kulu İsrail'in yardımına yetişti... Tanrı'mızın yüreği merhamet doludur. O'nun merhameti sayesinde, Yücelerden doğan Güneş, karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayanlara ışık saçmak ve ayaklarımızı esenlik yoluna yöneltmek üzere yardımımıza gelecektir. Luka 7 /16«...Aramızda büyük bir peygamber ortaya çıktı ve “Tanrı halkının yardımına geldi” diyerek Tanrı'yı yüceltmeye başladılar. , 19 / 44 : ...Seni de bağrındaki çocukları da yere çalacaklar. Sende taş üstüne taş bırakmayacaklar. Çünkü Tanrı'nın senin yardımına geldiği zamanı farketmedin.»
Dostları ilə paylaş: |