YASAKLANMIŞ EVLİLİKLER
4/22-24 : Geçmişte olanlar hariç, babanızın evlendiği kadınlar ile evlenmeyin. Çünkü bu açık bir edepsizlik, iğrenç bir yoldur. Size şunlarla evlenmeniz haram kılınmıştır : Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız (eğer anneleri ile birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur), kendi sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kızkardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır... Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. İşte bunlar size Allah'ın yazdığıdır...
Baba hanımları (üvey anneler) : İslâmiyetten evvel cahiliye Araplarının, babanın mirasını elde etmek için, baba hanımı olan üvey anne ile evlenmek gibi çok kötü adetleri vardı. Ayet ile bu çirkin gelenek yasaklanmıştır. Neseb (kan akrabalığı) sebebiyle yasaklanmış evlilikler : Anneler, kızlar, kardeşler, halalar, teyzeler, yeğenler. Akrabalık sebebiyle yasaklanmış evlilikler : Kayınvalideler, gelinler, üvey anneler, üvey kızlar (korumanızda olmayıp evlerinizde oturmayanlar bu yasağın dışındadır.) Süt sebebiyle yasaklanmış evlilikler : Neseb (kan hısımlığı) ve akrabalık nedeniyle yasaklanmış olanlara, süt akrabalığı için de ayni yasak getirilmiştir. Sizi emzirmiş olan süt anneler, süt kızkardeşler, süt kızlar, süt halalar, süt teyzeler, süt kardeş ve kızları. İki kızkardeş ile birlikte evlenmek ve başkasının nikâhında bulunan boşanmamış kadınlar ile de evlenmek yasaklanmıştır.
ALLAH'A İNANMAYANLAR İLE EVLENMEYİN
2/221: Müşrik kadınlar ile onlar iman edinceye kadar evlenmeyin... Müşrik erkeklerle de onlar iman edinceye kadar nikâhlanmayın... Bu müşrikler sizi ateşe çağırır. Allah ise sizi, izniyle cennete ve affa çağırır...
60/10 : ...Ne mümin kadınlar o kâfirlere (iman etmeyenlere) helâldir, ne de o kâfirler bunlara helâldir...
Müşrik; ilâhi bir kitaba sahip olmayıpta Allah'a ortak koşan, Allah'ın yanında başka tanrıların varlığına inanıp, onlara da tapan insan demektir. Kur'ân'ın indiği zamanlarda Mekke Araplarının büyük bir bölümü bu inancı taşıyordu. Kâbe'yi de putlar (heykeller) ile doldurmuşlar ve onlara da tapıyorlardı. İşte bu ayetler; müşrik kadın ve erkekler ile,yalnız Allah'ın Bir'liğine inanan erkek ve kadınların evlenmeleri kesin olarak yasaklanmıştır. Müşrik bir kadın ne kadar güzel, erkeği de ne kadar varlıklı olursa olsun, iman etmedikçe müslüman bir kadın veya erkek ile evlenemez. Ayetten kasıt Arap müşriklerdir. Pek tabiidir ki hangi milletten olursa olsun, bütün müşrikler ayni yasaya tabidir. Böylece müslüman topluluğun bozulması önlenmiş ve sağlıklı, inançlı bir neslin devamıda sağlanmış olur.
Ehlikitap (Yahudi ve Hıristiyan) hanımları ile evlenmeniz size helâldır. Maide 5/5: ...Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da; mehirlerini (nikâhta verilen mal veya para) vermeniz, zinadan uzak kalmaları ve şunu bunu dost tutmamaları şartıyla size helâldır... Yahudi veya Hıristiyan olsun ilâhî kitap sahibi bütün iffetli, namuslu kadınlar ile müslüman erkeklerin evlenmeleri helâldır. Onlar ile yuva kurmak, çoluk çocuk sahibi olmak ayetin açık hükmü gereğidir. Peygamber Efendimizin Hayberli bir Yahudi'nin kızı olan Safiyye'yi eş olarak alması, böyle bir evliliğe örnek olarak gösterilebilir.
Ehlikitap (Yahudi ve Hıristiyan) erkekleri ile evlenilir mi? Kur'ân'ı Kerîm de Ehlikitap kadınları ile evlenmek helâl olduğu halde, erkeklerinin müslüman hanımları ile nikâhlanmaları ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. O zamanın fıkıh uleması : «Yahudilerin Üzeyir'e, Hıristiyanların da Mesih'e (Hz. İsa) Allah'ın oğlu dedikleri için Allah'a ortak koşmuşlar, böylece müşrik olmuşlardır. Müşrikler ile müslümanlar dinen evlenemezler. Ayrıca doğacak çocuk babaya tabi olduğundan, Allah'a ortak koşan bir dine bulaşarak kötü yetişeceğinden topluma da zarar verecektir.» Gerekçesi ile Müslüman kızların Ehlikitap erkekleri ile evlenmesi dinen yasaktır, kararını almışlardır.
Kur'ân; Ehlikitap hanımları ile müslüman erkeklerin evlenmeleri hakkında açık bir hüküm getirmesine rağmen, erkekleri ile müslüman kadınlarının nikâhlanmaları hakkında hiçbir yasa getirmemesinin anlamı, iman sahibi kullarını bu evliliğe karar verirken dikkatli olmaları için uyarmaktadır. Ehlikitap'ın kimlik kartlarında Yahudi ve Hıristiyan yazdığı halde, bizim dinimizde olduğu gibi kötü olan kâfirler (iman etmeyenler) ile iman eden iyilerin de bulunduğu bir gerçektir. Bakara 2/105 de Ehlikitap'ın kâfir olanlarını şöyle tanımlıyor : «...Kitap ehlinden olan kâfirler de, müşrikler de size bir hayır indirilmesini istemezler. »Ali İmran 3/113-115 da Ehlikitap'ın inançlı olanları için de şöyle buyurmaktadır : «Ehlikitap içinden Allah huzurunda el bağlayan, hak ve adaleti ayakta tutan bir zümre de vardır. Gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini okurlar. Allah'a ve Âhiret Günü'ne inanırlar, iyiyi ve güzeli emrederler, kötüyü ve çirkini yasaklarlar. Hayır işlerinde yarışırca koşarlar. İşte onlar barış ve iyilik sevenlerdir... Allah takva sahiplerini çok iyi bilmektedir.» Şu halde Ehlikitap içinden inançlı, hayırsever, dürüst bir erkek ile müslüman bir kadın niçin evlenmesin? Bunun için tarafların birbirini iyi tanıması ve inançları hususunda bilgi sahibi olmaları gerekir. Kur'ân; ilk Peygamber Hz. Adem'den Son Peygamber Hz.Muhammed (s.a.v.) e kadar, insanlara vahy ile gelmiş bütün kitapların getirdiği dinin bütününe İslâm demektedir. Şu halde Allah'a sığınıp iman etmiş Ehlikitap mensubu bir zat da müslümandır. Ali İmran 3/84 : «De ki :Biz Allah'a iman ettik. Bize indirilene (Kur'ân'a), İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilene de inandık. Onların hiçbiri arasında bir ayırım yapmayız. Ve biz, Allah'a boyun eğen müslümanlarız.» Vahiy ile gelmiş bütün kitaplar Allah katında kutsaldır. Ve onlara inananlara da Kur'ân müslüman demektedir. O zamanın şartlarına göre verilmiş : Ehlikitap'tan bir erkek ile müslüman bir kadın evlenemez. hükmü, zamanımıza uygun çağdaş bir Din Şûrası ile yeniden incelenerek halkımızın aydınlatılması Kur'ân emridir.
(Bkz. Bu Kitap-Anlaşmazlıklarınızı Allah'a Arzedin)
AHLÂKSIZ İNSANLAR İLE EVLENMEYİN
24/3 : Zina eden bir erkek, zina eden veya Allah'a ortak koşan kadından başkasıyla evlenmez; zina eden kadında zina eden veya Allah'a ortak koşan erkekten başkasıyla evlenmez.
Böyleleriyle evlenmek inananlara haram kılınmıştır. İnançlı kadın ve erkeklerin, zina ederek günahlarına devam eden insanlar ile evlenmemelerini emretmektedir. Zina, kadın veya erkeğin birbirleri ile evlilik bağı olmaksızın yaptıkları cinsel birleşmeye denir. Allah katında zina, en büyük günahlardan biridir. İsra 17/32 : «Zinaya yaklaşmayın, çünkü o şüphesiz bir hayasızlıktır. Kötü bir yoldur.» Toplumdaki inançlı temiz insanlar, ahlâksız kimseler ile evlenmemeleri, ahlâksız insanların da namuslu insanları beğenmedikleri, onların da ancak aynı karakterde olanları beğenip evlenecekleri vurgulanmaktadır. Nûr 24/26 : «Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara, iyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara meyleder.» Bunun için Kur'ân insanları uyarıyor : Zina etmeyin, ahlâklı olun ve dürüst olun ki sizin de namuslu insanlar ile evlenmeniz hakkınız olsun. Kadın veya erkek, kötü bir yola düşmüş de sonra bu yola düşmemek için tevbe etmişse, Allah katında günahı affedileceğinden onlarla evlenmekte bir sakınca yoktur.
Bazı toplumlarda iffetsizlik yayılmış, genç kızların evlilik dışı cinsel ilişkileri de normal karşılanmaya başlanmıştır. Allah katında büyük günah olan bu tür sapıklıkların Ülkemizde de ahlâk anlayışını bozmasından ve sağlıksız bir nesil yetişmesinden Allah'a sığınırız.
ZİNA VE FUHUŞ
Kur'ân; cinsel hayatın emir ve tavsiyeleri doğrultusunda düzenlenmesini, buna uymayanların da ceza göreceklerini vurgulamaktadır. Aralarında evlilik bağı olmayan kadın ve erkeğin cinsel ilişkisi olan zina, Allah katında çok büyük bir günahtır. Zina, toplumlarda soyun karışmasına, manevî ve ahlâksal değerlerin bozulmasına sebep olur. İslâmiyet; nikâh sözleşmesi dışında serbest cinsel ilişkilere izin vermez, yasal yol mutlaka evliliktir. Bunun için evlenmeler teşvik edilmiş, boşanmalar da kolaylaştırılmıştır.
Fuhuş, yasalara uymayan cinsel ilişkide bulunmaktır. Kur'ân, toplumu dejenere eden zina ve fuhuş fiilini sadece yasaklamakla yetinmemiş, tedbir ve ceza da getirmiştir. Her iki cinse de bakışlarını kontrol etmeleri, konuşmalara, giyinmelere de dikkat edilmesi uyarısında bulunmaktadır. En önemlisi de iman sahipleri; nefislerinin kötü isteklerinden korunabilmeleri için, Yüce Allah'a sığınarak yakarışta bulunmalıdır.
Kur'ân; toplumun hakkını korumak ve bozulmasını önlemek için, 4 tanık veya kendi itirafı ile sabit olan zina suçuna, caydırıcı bir ceza da vermiştir.Ancak bu ceza yaralayıcı ve ölümcül olmamak şartı iledir. Kur'ân'da zina yapanlar için çok vahşi ve ilkel olan recim (taşla öldürme) cezası yoktur.
ZİNA ÇOK BÜYÜK BİR GÜNAHTIR
24/15:...Allah katında zina, çok büyük bir günahtır.
17/32 : Zinaya yaklaşmayın. Şüphesiz ki o, iğrenç bir iştir ve çok kötü bir yoldur.
6/151 :...Fuhuşların açığına da kapalısına da yaklaşmayın...
Zina, aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişkidir. Kur'ân; zinaya şiddetle karşı çıkmakta, onun çok büyük bir günah olduğunu vurgulamaktadır. Sorumsuz bir cinsel hayat; aile kurumunun dağılmasına, (nesep) soyun karışmasına, akrabalık, arkadaşlık, komşuluk gibi bağların bozulup yerini düşmanlıkların almasına, manevî ve ahlâksal değerlerin toplumda temelden sarsılmasına sebep olmaktadır. Bazı gençler; daha öğrencilik çağlarında iken evlilik bağına gerek görmeden, birbirleriyle cinsel ilişkiye girmelerini ve değişik kişilerle tekrarlamalarını, normal bir hareket kabul etmektedirler. Zinanın yaygınlaşıp kolaylaşması, insanların bedensel zevklerinin esiri olmasına, bencilleşmesine sebep olmaktadır.
Şehvet arzusu ön plâna çıkan kişilerin gelişmeleri ve olgunlaşmaları da eksik kalmaktadır. İnsan sevgisi, eş sevgisi ve çocuk sevgisi olgunlaşmanın basamaklarıdır; ana-babadan sonra peygamber sevgisi kemale ermenin üst noktasını, Allah sevgisi de zirvesini teşkil eder. Neslin devamı için Yüce Allah'ın insanlara lütfu ile verilen cinsel istek ve zevklere aşırı düşkünlük, onları bu sevgilerden mahrum bırakır ve nefislerinin kötü arzularına yenik düşmelerine sebep olur. Bu da insanların olgunlaşamayarak dünyadaki sınavını kaybetmesi demektir.
Zinanın sebep olduğu zührevî hastalıklar, sarılık v.s. gibi birçok hastalıklar ile toplum çok zarar görmektedir. Asrımızın en korkunç hastalığı AIDS'in getirdiği felâketler zina ve fuhuşun insanlara ilâhi bir cezasıdır.
Fuhuş, içinde bulunan toplumun kurallarına uymayan cinsel ilişkide bulunma, para karşılığında bir veya birkaç kişi ile cinsel ilişkiye girmektir. Fuhuş zina anlamına gelirse de her türlü kötü ve günah işlere de fuhuş denir. Kur'ân insanları şöyle uyarıyor : «Kötülüğün gizlisinden de açığından da sakının.» İnsanların cinsel ihtiyaçlarını, yasal olmayan yollardan karşılayan bazı kötü niyetli açıkgözlerin ticarî faaliyetleri, kadınların adeta bir eşya gibi pazarlanarak değerlerini yitirmelerine sebep olmaktadır. Şehevî arzuların sömürülmesi neticesinde; öncelikle fuhuşu yapan kadınlar, aile kurumları ve yeni yetişen nesillere çok zarar vermekte, toplumda dinî ve ahlâksal değerlere de saygı kaybolmaktadır. Kur'ân : Fuhuşların açığına da kapalısına da yaklaşmayın. ayeti ile fuhuş ve zinayı kesin olarak yasaklamıştır.
IRZINI KALE GİBİ KORUYANLAR
23/1,5: Hiç kuşku yok, kurtulmuştur inananlar...Cinsiyet organlarını koruyanlardır onlar.
66/12 : Allah, ırzını ve namusunu kale gibi koruyan İmran Kızı Meryem'i de örnek verdi...
Kur'ân; şehvetlerini İlâhî Yasalar (Allah'a özgü yasalar) doğrultusunda kullanarak zina yapmayan, günah işlemeyen inançlı erkeklere şöyle buyurmaktadır : İman sahipleri kurtulmuştur, cinsiyet organlarını koruyanlardır onlar. Namusunu koruyan kadınlara da Hz. Meryem örnek olarak verilmiştir : «Irz ve namusunu kale gibi koruyan İmran Kızı Meryem» Yüce Allah, halife olarak yarattığı insan topluluklarında ırz ve namusun korunması gereğinin önemini bu ayetler ile bir daha vurgulamaktadır.
ERKEKLERDE ZİNAYI ÖNLEYİCİ TEDBİRLER
24/30-31 : İnanan erkeklere söyle : Bakışlarını kontrol altına alsınlar, ırz ve namuslarını korusunlar...
Kadın ve erkekte, zinadan korunmak için alınacak önlemlerin temel prensibi, bu ayet ile verilmiştir. Cinsler arasındaki bakışlar, şehvetin açığa vurulması bakımından çok önemlidir. Bunun için Kur'ân, önce erkekleri şöyle uyarıyor : Bakışlarını kontrol altına alsınlar, kadınlara cinsel istek ile bakmasınlar, ırz ve namuslarını korusunlar! Ayrıca avret (vücudun örtünmesi gereken) yerlerini de örtsünler. Namuslu bir hayat yaşamak ve zina etmemek şartı ile evlensinler. Nisa 4/24 : «...İffetli yaşamanız ve zina etmemeniz şartıyla hanımlarla evlilikleriniz size helâl kılınmıştır...»
Kur'ân; namusunu koruyan erkeklere örnek olarak Hz. Yusuf'u göstermiş, kocalı bir kadın olan Zeliha, yanlarında çalışan genç ve bekar Hz.Yusuf'u çok beğenerek arzu etmiş, ancak Yüce Allah'a içtenlikle bağlı olan Hz. Yusuf'da kadını beğenmesine rağmen, Allah'a sığınarak günah işlemekten kurtulmuştur. ( Bkz. Kur'ân'ı Kerîm -Yusuf 12/18-35 )
KADINLARDA ZİNAYI ÖNLEYİCİ TEDBİRLER
24/30-31 : ...İnanan kadınlara da söyle : Bakışlarını kontrol altına alsınlar, ırz ve namuslarını korusunlar. Süslerini (zinetlerini) açıkta kalanlar dışında göstermesinler. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne kapatsınlar...
Kadınlarda; erkeklere cinsel istek ile bakmamalı, ırz ve namuslarını korumalı, avret (vücudun örtünmesi gerekli) yerlerini de kapatmalıdır. (Bkz.Bu Kitap-Örtünme) Erkekler ile konuşurken, onların cinsel duygularını okşayıcı tarzda sözler kullanmamalı, yürüyüş ve giyinişlerde vücut teşhirciliğinden kaçınmalıdır. Ahzâb 33/32-33 : «...Sözü duyguları okşayan bir biçimde söylemeyin ki, kalbinde kötülük bulunan biri ümide kapılmasın...İlk cahiliye yürüyüşü gibi kendinizi teşhir ederek (kırıta kırıta) yürümeyin...»
Kutsal bir kurum olan aile ocağını korumak ve devam ettirmek için iffetli (namuslu) kadınlar ile evlenilmelidir. Maide 5/5 : ...İffetli yaşayan, zinadan uzak kalan, şunu bunu dost tutmayan kadınlar ile evlenmeniz size helâl kılınmıştır...
KORUNMAK İÇİN EVLENMEYE TEŞVİK
24/32 : Sizden bekar olan kimseleri ... evlendirin. Eğer fakir iseler, Allah lütfu ile onları zengin eder.
Kur'ân aile kurumunun sağlam temellere oturmasını, gelecek neslin temsilcileri çocukları da analı-babalı büyümesini, soylarının (nesep) belli olmasını, ancak böylelikle sağlıklı bir nesil oluşacağını vurgulamaktadır. Evlenmeler kolaylaştırılıp teşvik edilmiş, ancak nikâhsız ilişki ve birleşmelere (zina) izin verilmemiştir.
Gençler; öğrencilik ve çalışma hayatlarına paralel olarak dini bilgiler edinmeli, mutlaka Kur'ân' Kerîm çevirisini okuyarak öğrenmeli ve İlâhî Yasalar'ın öncülüğünde hayatını düzenlemelidir. Boş zamanlarda öncelikli olarak spor yapmalı, böylece terleme ile beynin salgıladığı mutluluk verici endorfin maddesinin neticesinde huzur ve sükûna kavuşulacak, nefislerin kötü arzuları da frenlenecektir. Kendilerini kontrol edemiyerek kötü bir iş yapan kişiler, Yüce Allah'tan af dilemeli ve o işin tekrarında ısrarcı olmamalıdır. Ali İmran 3/135: «Onlar çirkin bir iş yaptıklarında yahut öz benliklerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlar da günahları için af dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. »Yüce Allah'a sığınıp teslim olarak, O'na karşı duyulan sevgi, saygı, sorumluluklar ile akıl ve irade birleşince cinsel istek ve arzular kolayca dizginlenebilmekte, böylece insanlar da yaratılışlarına yakışır bir hayat tarzını sürdürebilirler. Ancak dini inanç ve sorumluluk duygusundan yoksun olanlar, şeytana ve nefislerinin kötü arzularına kolayca teslim olmaları ile hem kendilerine ve hem de topluma büyük zarar verirler. Günah işlemiş olduklarından dolayı, Allah katında ceza görmeleri de hak olur.
Evlilik çağına gelen bekarlar, yasal olmayan yolları aramadan hemen evlendirilmelidir. Yoksul dahi olsalar, Yüce Allah onları lütfu (iyilik ve yardım görmüş) ile zengin eder. Aile kurup çoluk çocuk sahibi olmak, bir yaratılış yasasıdır.
ZİNA İFTİRASI
24/23 : Namuslu, kötülüklerden habersiz iman sahibi kadınlara zina iftirasında bulunanlar dünyada da, ahirette de lânete uğratılmışlardır.
İslâmiyetle iffetli (namuslu) hanımlara iftira etmek günah ve ağır bir suçtur. Namuslu kadınlara zina iftirası yapıp da dört tanıkla ispat etmeyenler 80 vuruş ile cezalandırılır. Nûr 24/4 :« İffetli kadınlara iftira atıp da dört tanık getirmeyenlere gelince, onlara hemen 80 vuruş yapın. Ve onların tanıklıklarını ebediyen kabul etmeyin.» Eşler birbirlerine zina isnadında bulunur ve bunu isbat edemezlerse, hakim karı-kocayı birbirinden ayırabilir. (Nûr 24/4-9)
ZİNA FİİLİNİN CEZASI
24/15 : ...Allah katında zina, çok büyük bir günahtır.
24/2 : Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine 100 değnek vurun; Allah'a ve Ahiret Günü'ne inananlar iseniz, Allah'ın cezasını uygulamada sizi acıma duygusu yakalamasın. Müminlerden bir gurup da bunların cezalarına tanık olsun.
Ayette, zina yapanların evli veya bekar olmaları arasında bir fark yapılmamıştır. Zina suçu, hakim önünde ispat edilmeden tatbik edilemez. Cezanın verilebilmesi; zina fiilinin 4 tanık tarafından ispat edilmesi veya zina edenin suçunu itiraf etmesi veya kocasız olan kadının gebe kalmasıyla mümkün olur. Tabii bu ceza kendi istekleri ile zina edenler içindir. Zor karşısında zina etmek mecburiyetinde kalanlara günah ve ceza yoktur. Nahl 16/106 : «...Baskı ile zorlananlara günah yoktur...»
Zina suçunun cezalandırılması; tatbikatın halkın önünde olacağından hem utandırmak, hem buna meyilli olanları caydırıp vazgeçirmek ve hem de toplumun hakkının korunması bakımından lüzumludur. Suça giden yollar caydırıcı tedbirler ile önlenmeli, fakat suç fiili işlendiğinde de mutlaka ceza verilmelidir. Ayet, adaletin acıma duygusuna kapılmadan, eksiksiz ve etkili bir biçimde yerine getirilmesini emretmektedir. İslâm alimleri, değnek ile vuruşun yara açma veya adam öldürme gayesi ile yapılmadığı hususunda birleşmişlerdir.
Recim (taşlayarak öldürme) cezası Kur'ân'ı Kerîm'de var mıdır? Recim, Yüce Allah'ın adaletine ve insana verilen haklara da aykırıdır. Kur'ân'da da böyle bir ceza yoktur. Hz. Peygamber' den evvel Araplar'ın uygulamalarında recim cezası vardı. Örf ve adetlerine çok bağlı olan Araplar, taşla öldürme cezasının İslâmiyet' ten sonra da devam etmesini istiyorlardı. Bir rivayet çıkararak : «Hz. Peygamber, halk arasında recim cezasını uygulamıştı.» Başka bir rivayet ile de : «Hz. Ömer'in halifeliğinde recim cezası tatbik edildi.» yalanları neticesinde recim cezasını, maalesef İslâm Fıkıh'ına koymayı başardılar. Böyle vahşi bir uygulama, ne Yüce Allah'ın rahmet ve adaleti ile ve ne de Kur'ân'ı Kerîm'in getirdiği yasalarla bağdaşabilir.
KADINLARDA CİNSEL SAPIKLIK
4/15 : Kadınlarınızdan fuhşu (eşcinsellik) yapanlara karşı içinizden 4 tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları ölüm canlarını alıncaya, ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.
Eşcinsellik veya sevicilik; kadının kendi cinsinden biriyle şehvetini tatmin için cinsel ilişkiye girmesidir. Bu insanın yaratılış gayesine ters düşen bir eğilim, tiksindirici bir sapıklıktır. İslâm alimleri; bu fiilin zina olup olmadığı hususunda anlaşmazlığa düşmüşler, çeşitli görüşler ortaya atmışlardır. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Kur'ân'daki İslâm'da Prof. Atay'ın konuyla ilgili şu açıklamasını getirmiştir : «Fıkıh bilginlerinin dikkatten kaçırmış oldukları ayetlerden bazıları eşcinsellikle ilgili olanlardır... Nisa Sûresi 15. ve 16. ayetler hem seviciliğe ve hem de homoseksüelliğe açıkça hüküm getirmiştir. Ama Fıkıh bilginleri bu iki ayeti; hükmü kaldırılmış saydıklarından ve bu ayetleri zina anlamına aldıklarından delilsiz, dayanaksız hüküm yürütmüşlerdir...»
«Bu ayette, Türk dilinde bulunmayan bazı özellikler vardır. Önce, ayette fahişe sözcüğü kullanılıyor, zina denmiyor. Arada fark vardır. (Kadınlar bu fuhşu yaparlarsa) sözünün anlatmak istediği, işin kadın kadına yapılması demektir. Kadın-erkek beraber zikredilmiyor. Arapça ifadenin karşılığı (kadınlar kendi aralarında yaparlarsa) anlamındadır. Erkeklerin eşcinselliği ise sonraki ayette veriliyor. Zina, erkek ile kadın arasında olur. Kadın kadına olana zina denmez. Kur'ân buna ayrı isim vermemiştir. Çünkü fahişe sözü geneldir. Zinayı, seviciliği, homoseksüelliği ayni anda kapsamaktadır. Sevicilik yapan kadın ya ölünceye kadar evinde tutulur veya Allah onlara bir yol açar yani tövbe edip evlenirler ve kocalarının kontrolüne girerler.» (Atay: Rapor, 52-53)
ERKEKLERDE CİNSEL SAPIKLIK
27/55: Siz şehvetinizi tatmin için kadınları bırakıp da erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz cehalete saplanmış bir topluluksunuz.
4/16: Fuhşu (homoseksüelliği) içinizden iki erkek yaparsa, onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse eziyetten vazgeçin...
Homoseksüellik veya eski dilde livata; erkeğin kendi cinsinden biri ile şehvetini tatmin etmek için cinsel ilişkiye girmesidir. Aile kurması, çoluk çocuk sahibi olması için kendisine eş olarak yaratılan kadını bırakıp da, kendi cinsinden bir erkek ile cinsel tatmin için birleşme, çok iğrenç bir sapıklıktır. Kur'ân'dan öğreniyoruz ki; bazı peygamberler bu kişiler ile mücadele etmiş, bazı toplulukları da Yüce Allah, yaptıkları bu tür sapıklıklar yüzünden yok etmiştir. (Bkz. Kur'ân-ı Kerîm - Şuara 26/165-173, Araf 7/80-84)
Kur'ân, adı geçen ayet ile erkeklerdeki cinsel sapıklar için ceza hükmünü vermiştir: Onlara eziyet etmek yani baskı yapmak, üzmek, sıkıntı vermektir. Ancak Yüce Allah'tan af dileyip durumlarını düzeltirlerse, artık onlara eziyet etmekten vazgeçilmelidir. Zümer 39/53 : «Ey kendi aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak GAFÛR, mutlak RAHÎM'dir.»
BOŞANMA
Talâk yani boşanma; nikâh anlaşmasını bozmak, evliliği sona erdirmek demektir. Kadın ve erkeği birleştiren nikâh, sosyal hayatın vazgeçilmez bir unsurudur. Eşlerin bu beraberliği; sadece nikâh sözleşmesi ile değil, iki tarafın birbirlerine olan sevgi, saygı ve merhamet duyguları ile bağlı olmalarından kaynaklanır. Bunlardan yoksun olan eşlerde anlaşmazlık ve geçimsizliklerin çıkması önlenemez. Evlilik hayatı iki taraftan birine veya ikisine de sıkıntı ve ıztırap verirse, o zaman boşanma kaçınılmaz olur. Allah katında kadın ve erkeğin evlenmesi ne kadar gerekli ise, şiddetli geçimsizlik hallerinde de onların boşanması o kadar lüzumludur.
Kur'ân, toplumun çekirdeğini teşkil eden aile kurumuna çok önem vermektedir. Öncelikli olarak eşlerin ayrılmaması için etkili yöntemlerin uygulanması, netice alınmadığı zaman araya hakemlerin girerek, uzlaştırma girişimlerinde bulunulması buyrulmaktadır. Bunlara rağmen geçimsizlikler devam ediyor, yuva yaşanmaz hale geliyorsa, son çare olarak boşanmaya müsaade edilmektedir.
Kur'ân boşanmanın nasıl olacağına ait kesin bir hüküm getirmemiştir. Zaman ve çevre şartlarına göre yorum yapılarak, şekil ve usul belirlenecektir. Yüce Allah, hem kadına ve hem de erkeğe boşanma hakkı vermiştir. Şiddetli geçimsizlik hallerinde eşlerden herhangi birinin hakime başvurusu ile boşanma gerçekleşebilir. Ancak geleneksel fıkıhçılar; Kur'ân yasalarına rağmen yalnız erkeğe tek taraflı boşanma hakkı tanımışlar, kadının hakkını ise ortadan kaldırmışlardır. Kadına yapılan bu zulümler bir çok alanlarda da devam etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |