Mezheplerde Mehdilik İÇİndekiler


Hz. Mehdi (a.s) Hakkındaki Ehl-i Sünnet Hadislerinin Bu Müşkülünün Halli İçin Ne Yapıldı?



Yüklə 0,57 Mb.
səhifə15/24
tarix06.09.2018
ölçüsü0,57 Mb.
#78592
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   24
    Bu səhifədəki naviqasiya:
  • Mehdi

Hz. Mehdi (a.s) Hakkındaki Ehl-i Sünnet Hadislerinin Bu Müşkülünün Halli İçin Ne Yapıldı?


Genellikle halifeler ve iktidar mekanizmasının nüfuzundan kaynaklanan bir olay olan “Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz. Mehdi ile ilgili çelişkili hadislerin bulunması”, kimi çağdaş Ehl-i Sünnet yazarlarını bir İslam akidesi olan Mehdilik inancını büsbütün inkar yoluna itmiştir ki bu da, İslam tarihinde uzun bir geçmişi bulunmasa da, Ehl-i Sünnet tarihinde akidevî açıdan önemli bir dönüş ve merkezden uzaklaşma sayılır. Ancak bu yeni tavır hangi şekilde yorumlanırsa yorumlansın inkârı mümkün olmayan bir gerçek vardır ve o da şudur: Ehl-i Sünnet uleması, İmam Mehdi aleyhi’s-selâm ’ın Hz. Ali aleyhi’s-selâm ve Hz. Fatıma aleyha selâm ’ın evlatlarından olduğuna dair ulaşan sahih hadisleri daima teyit edip bu hadislerin mütevatir olduğunda ittifakta bulunduklarından diğer hadisleri ya uyduruk kabul etmiş, ya da onları, bu hadislerle çelişmeyecek şekilde tevil etme yoluna gitmişlerdir ki bu hadislerdeki çelişkileri giderme konusunda önerdikleri çözüm yollarından birkaçını burada ele almanın faydalı olacağını düşünüyoruz. Meselenin daha kolay anlaşılması için Fığlalı’nın gündeme getirdiği hadisleri ele alacak ve bu hadisler arasında sadece İmam Mehdi aleyhi’s-selâm ’ın Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih soyundan, İmam Ali, Hz. Fatıma ve İmam Hüseyin aleyhum’us-selâm ’ın evlatlarından olduğunu bildiren hadislerin doğru veya mütevatir olduğunu; bu mazmunun dışında yer alan hadis ve rivayetlerin ise ya söz konusu kaynaklarda hiç geçmediğini, ya da Ehl-i Sünnet ulemasının da görüşüne binâen, sahih ve mütevatir hadislerle çelişmeyecek kadar zayıf bir-iki rivayetten ibaret olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Şimdi gelelim Fığlalı’nın “Adı belirtilmemiş ve fakat İslam’ın zaferi için uğraşan her iyi ve doğru kişinin Mehdi olduğu yahut da olabileceği” şeklinde aktardığı hadislere... İslam kaynaklarında bu tür hadisler yoktur. Nitekim Fığlalı’nın bu konuda aktardığı ve “Mısır, Meymeniye, 1313 basımı ve Beyrut, Dâr-u Sadr basımı Müsned-i Ahmed ’in 3. cildinin 27. sayfasında geçtiğini iddia ettiği hadiste böyle muğlak ve genel bir ifade kesinlikle bulunmamakta, bilakis, belli ve muayyen bir şahsa işaret olunmaktadır, işte Fığlalı’nın aktardığı hadis: “Ebu Said el-Hudrî, Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih ’ten şöyle nakleder:

 “ Sizleri Mehdi ile müjdeliyorum; İnsanların ihtilaf ve sarsıntı içerisinde olduğu bir zamanda, ümmetim içerisine me’bus olacaktır. Yeryüzünü zulüm ve cevirle dolduğu gibi eşitlik ve adaletle dolduracak; gökte ve yerde bulunanlar ondan razı olacaktır ...”

Görüldüğü gibi bu hadis, Fığlalı’nın iddiasından tamamen farklı bir anlam içermekte ve belli bir şahıstan söz etmektedir.

Evet, daha önce de zikrettiğimiz gibi, Fığlalı’nın iddia ettiği mana bir tek hadis bile yoktur İslam kaynaklarında; eğer olsaydı Fığlalı ve benzerleri mutlaka onu aktarır, naklederlerdi.

Bütün bunlar bir tarafa; öyle bir hadis veya rivayet söz konusu kaynaklarda geçmiş olsaydı bile, aynı kaynaklardaki Hz. Mehdi’nin belli bir şahıs olduğunu ve sadece kendisine mahsus birtakım özellik ve işaretler taşıdığını belirten yüzlerce hadisi görmezden gelip, öyle bir hadis veya rivayete itibar, yine de mümkün olmazdı zaten.

Beklenen Mehdi aleyhi’s-selâm ’ın Hz. İsa aleyhi’s-selâm olduğuna dair Fığlalı’nın aktardığı içerik ise sadece bir tek rivayetlen ibarettir. Bu içeriği taşıyan hadisin senedi ve metni şöyledir:

Yunus b. Abdul A’la Muhammed b. İdris Şafii’den, o da Muhammed b. Halid el-Cündi’den, o da Aban b. Salih’ten, o da Hasan’dan, o da Enes b. Malik’ten rivayet etmiştir ki, Resulullah şöyle dedi:

“ İşler gittikçe zorlaşır, dünya insanlara yüz çevirir, insanların hırsı artar ve kıyamet ancak kötü insanların yüzüne kopar; İsa’dan başka bir Mehdi de yoktur .”

Görüldüğü gibi baştan sona ümitsizliği aşılayan bu rivayetin kendi metnindeki çelişki de apaçık ortadadır. Çünkü hadisin başında geçen “İşler gittikçe zorlaşır, dünya insanlara yüz çevirir, insanların hırsı artar ve kıyamet ancak kötü insanların yüzüne kopar” anlamında dünyanın her gününün bir önceki gününden beter olacağı ve insanların gözünü her geçen gün daha fazla hırs bürüyeceği ve kıyametin başlangıcı olan “dünyanın sonu”nda bütün insanların kötüleşeceği söylenmekte, sonuna doğru ise “Mehdi, İsa’dan başkası değildir” denilerek, dünyanın sonunun kötülük olmayacağı, adalet ve iyilikle dolduracak bir Mehdi’nin varlığını tasdik etmekte, ancak bu, Mehdi’nin Hz. İsa aleyhi’s-selâm olduğunu iddia etmektedir. Böylesine çelişkili bir söz Hz. Resul-ü Ekrem sallâ’llâhu aleyhi ve alih ’in sözlerinden olamayacağı apaçık ortadadır.

Beyhaki, Hakim, Nişâbûrî ve Zehebi’yle İbni Kesir ( Fiten , c. 2, s. 44), İbni Hâcer ( Sevâik ) ve diğer tanınmış Ehl-i Sünnet alimleri bu hadisi ya reddetmiş, ya da Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm ’ın Hz. Resululah sallâ’llâhu aleyhi ve alih ’in neslinden olduğuna delalet eden hadislere uygun düşecek şekilde tevil etmişlerdir. Ahmet b. Muhammed Gimari eş Şafii’ nin bu hadislerin uyduruk olduğuna dair gösterdiği 8 noktadan birkaçını özetle aktarıyoruz.:

a) Bu hadisi yalnızca Muhammed b. Halid el-Cündi’nin nakletmiş olduğunu bildik ve onun hakkında Ebu Hatem demiştir ki: O meçhul (tanınmayan) birisidir. Ebu-l Hüseyin el-İbri ve İbn-us Salah (kendi Emali’sinde) bu adam hakkında aynı şeyleri söylemişlerdir. İbn-i Abdulbirr ise onun hadisinin terkedildiğini, el-Ezüdî ise onun hadisinin kabul edilmediğini söylemiştir.

Buna göre söz konusu ravi yalancı ve hadis uyduran birisidir. İbn-i Haldun’un, İbn-i Muin’den onu güvenilir birisi saydığını nakletmesine gelince, İbn-i Muin’in bu görüşü alimlerce reddedilen bir görüştür. el-İbri şöyle demiştir: Yahya onu güvenilir saymasına rağmen bu hadis ve tarih bilimcileri tarafından kabul edilmeyen bir görüştür.

b) Bu hadisin Hakim tarafından Müstedrek ’te ve Tabaranî tarafından es-Sağır ’de Mübarek b. Sehim’den, o da Abdulaziz b. Suhayb’den o da Enes b. Malik’ten naklettiği hadiste bu fazlalığın (İsa’dan başka Mehdi yoktur) olmayışı söz konusu ravinin yalancı olduğunu gösterir. Müstadrek ve Tabareni’nin nakli şöyledir: Peygamber sallâ’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdu:

“ Zaman gittikçe zorlaşır ve insanların hırsı gittikçe artar ve halk insanların kötüsüne bağlı kalır. ”

Görüldüğü gibi bu hadiste söz konusu batıl fazlalık mevcut değildir. Bu da gösterir ki, bu fazlalık Muhammed b. Halid el-Cündi tarafından yapılmıştır. Bu tür fazlalıklar yapmak ise onun adetlerindendir. Bu adam üzerinde ittifak olan bir diğer hadiste de batıl bir fazlalık yapmıştır. Bu da onun yalancı olduğunu tam olarak gösterir. İbn-i Abdulbirr Temhid’de, Yezid b. Abdulhâdi’nin biyografisinde şöyle diyor: Muhammed b. el-Cündî el-Musenna b. es-Sabah’tan, o da Amr b. Şuayb’den, o da babasından, o da Şuayb’ın büyük babasından şöyle nakleder: İnsanlar dört mescide gitmek için sefer ederler: Mescid-ul Haram, benim mescidim, Mescid-ul Aksa ve el-Cünd Mescidi.

Sonra İbn-i Abdulbirr şöyle demiştir: Muhammed b. Halid’in hadisi terkedilmiştir ve bu hadis sabit olmaz.

Abdulbirr’in maksadı Mumadded b. Halid el-Cündi’nin kendi şehri olan Cünd şehri’nin mescidine gitmek için sefere çıkılabileceğine dair yaptığı fazlalığın doğru olmadığıdır.

c) Bu rivayetin batıl olduğunu ispatlayan diğer bir delil ise, yakiyn ifade eden mütevatir hadislerle çelişmesidir. Çünkü tevatür haddine ulaşmış hadisler gereğince “Mehdi, Peygamber sallâ’llâhu aleyhi ve alih ’in evlatlarındandır. Usul alimlerinin açıkladığı üzere bir hadisin kabul edilmesinin şartlarından biride, açık ve yakiyn nass ile cem edilmesi mümkün olmayacak şekilde çelişmemesidir.

Bu hadisle Mehdi hadislerini cem etmek için bazı yollar zikretmişlerdir. Bunlardan bazılarını İbn-i Haldun ve Kurtubî Tezkire ’de, el-Abî Şerh-i Müslüm ’de, İbn-i Hacer el-Haysemî Sevaik-ul Muhrika ’da ve Yenabi-ul Mevedde ’nin sahibi kendi kitabında zikretmişlerdir. Ama bütün bu yorumlar uzaktır ve hadisin batıl olduğu ortadayken bu yollara başvurmaya gerek yoktur.

d) Bu rivayetin batıl olduğunu isbat eden yönlerden biri ise şudur ki, Mehdi’nin geleceğini bildiren sadece Peygamber olmuştur; Peygamber’in kendisi sadık olmasına ve söylediği şeyin heva ve hevese dayanmamasına rağmen nasıl olabilir de, kendisi önce bir şeyin vuku bulacağını söylemiş olsun. Sonra da bunu kendisi nefyetsin... [44]

Görüldüğü gibi hadis, daha önce bahsettiğimiz çelişkiye ilaveten, Gimari’nin de açıkladığı üzere ikinci bir çelişkiyi de içermektedir; şöyle ki: Bu hadisi uyduran kimse, Mehdi diye birinin zuhur edeceğini nereden biliyordu? Bunun tek açıklaması, onun, Mehdi aleyhi’s-selâm konusundaki hadisleri gördüğü veya duyduğu değil midir? O halde Mehdi’yi inkar etmesi veya beklenen Mehdi’nin Hz. İsa aleyhi’s-selâm olduğunu iddia emesi, bu hadisi uyduranın, sözü edilen konudaki sahih hadisleri daha önce görüp onlardan haberdar olduğunu; sonra da bu hadisi uydurarak o sahih hadisleri inkar yoluna gittiğini göstermektedir.



Yüklə 0,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin