Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında gençlerin komşuluk ilişkilerinde kullandığı dil genellikle Kürtçedir. Ancak Kürtçenin yanı sıra Kürtçe-Türkçe ve Türkçe kullanımına da rastlanmaktadır
Tablo 434: Gençlerin Komşuluk İlişkileri Dili
Gençlerin Komşuluk İlişkileri Dili
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
357
|
23.2
|
Türkçe
|
138
|
9.0
|
Kürtçe
|
792
|
51.4
|
Kürtçe-Türkçe
|
244
|
16.4
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında gençlerin günlük ilişkilerde kullandığı dil genellikle Kürtçedir. Ancak Kürtçenin yanı sıra Kürtçe-Türkçe ve Türkçe kullanımına da rastlanmaktadır. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar Tablo 435’de gösterilmştir.
Gençlerin Günlük Hayatı Sürdürme Dili
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
379
|
24.6
|
Türkçe
|
220
|
14.3
|
Kürtçe
|
605
|
39.3
|
Kürtçe-Türkçe
|
337
|
21.8
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Tablo 435: Gençlerin Günlük Hayatı Sürdürme Dili
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında gençlerin çalışma hayatında kullandığı dil genellikle Kürtçedir. Ancak Kürtçenin yanı sıra Kürtçe-Türkçe ve Türkçe kullanımına da rastlanmaktadır. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar Tablo 436’da gösterilmiştir.
Tablo 436: Gençlerin Çalışma Hayatı Sürdürme Dili
Gençlerin Çalışma Hayatını Sürdürme Dili
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
610
|
39.6
|
Türkçe
|
307
|
19.9
|
Kürtçe
|
367
|
23.8
|
Kürtçe-Türkçe
|
257
|
16.7
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Gençlerin yaşam boyutlarında Kürtçe ağırlıklı olarak belirleyici bir yere sahip olmakla birlikte Kürtçe- Türkçe ve Türkçe kullanımına da rastlanmaktadır.
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın, bu sürecin mağdurlarının nüfus gruplarına göre dil kullanım tercihlerine ilişkin sonuçlarına dayalı olarak yasal, idari engeller kaldırıldığında çok dilli/çok kültürlü, barış içinde bir arada yaşamanın koşullarının toplumda var olduğunu söyleyebiliriz.
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında ailelerin % 85.35’inin çocuklarına anadilini öğrettikleri görülmektedir. Araştırmanın bu konuda ortaya koyduğu dağılıma ilişkin sonuçlar Tablo 437’de gösterilmiştir.
Tablo 437: Görüşülenlerin Çocuklarına Anadilini Öğretmesi
Çocuklarına Anadilinin Öğretilmesi
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
135
|
8.8
|
Öğretiliyor
|
1200
|
77.9
|
Öğretilemiyor
|
206
|
13.4
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında ailelerin % 67.01’inin anadilini rahatça kullanabildikleri görülmektedir. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar Tablo 438’de gösterilmiştir.
Tablo 438: Görüşülenlerin Anadillerini Günlük Hayatta Rahatça Kullanabilmeleri
Anadilini Rahatça Kullanabilmesi
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
95
|
6.2
|
Kullanıyor
|
969
|
62.9
|
Kullanamıyor
|
477
|
31.0
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında ailelerin % 51.95’inin anadilini kullanırken sıkıntı yaşadığı görülmektedir. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar Tablo 439’da gösterilmiştir.
Anadilini Kullanırken Sıkıntı Yaşaması
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
107
|
6.9
|
Sıkıntı Yaşamış
|
745
|
48.3
|
Sıkıntı Yaşamamış
|
689
|
44.7
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Tablo 439: Görüşülenlerin Anadillerini Kullanırken Sıkıntı Yaşaması
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın anadilin kullanımına ilişkin verileri incelendiğinde, bu sürecin mağdurlarının yeni yerleşim alanlarındaki yaşamının bütün boyutlarına ağırlıklı olarak Kürtçe damgasını vurmaktadır. Aileler çocuklarına anadilini öğretme çabasını sürdürmektedirler. Ancak kentlerde anadilin yaşamın tüm alanlarında rahatça kullanımı konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır.
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında görüşülenlerin kültürel miras tanımı anadilidir. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar Tablo 440’da gösterilmiştir.
Tablo 440: Görüşülenlerin Kültürel Miras Tanımı
Kültürel Miras Tanımı
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
175
|
11.4
|
Anadilidir
|
1364
|
88.5
|
Gelenek-Göreneklerdir
|
2
|
0.1
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre araştırma alanında görüşülenlerin kültürel mirası korumak için yaptığı şey anadilini koruma çabasıdır. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar Tablo 441’de gösterilmiştir.
Tablo 441: Görüşülenlerin Kültürel Mirası Korumak İçin Neler Yaptığı
Kültürel Mirası Korumak İçin Neler Yaptığı
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
190
|
12.3
|
Anadilini Korumaya Çalışıyor
|
1345
|
87.2
|
Gelenek-Göreneklerini Sürdürmeye Çalışıyor
|
6
|
0.5
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın anadil, kültürel miras ve geleneklerin korunup sürdürülmesine ilişkin ortaya koyduğu genel dağılım özellikleri ve bu özelliklere dayalı olarak yapılan çözümlemeleri;
Zorla yerinden edilme sürecinin mağdurlarının çocuklarına anadilini öğretme çabası içinde oldukları,
Anadilini günlük hayatta kullanabildikleri ancak bu kullanım sırasında sıkıntı yaşadıkları göstermektedir.
Araştırma sonuçlarına göre zorla yerinden edilme sürecinin mağdurları, kültürel mirası anadilleri olarak görmekte ve anadillerini koruma çabası içine girmektedirler.
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın kültürel yaşama katılma, kültürel gelenekler ve dil kullanımına ilişkin genel dağılım özellikleri Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin 15. Maddesinde tanımlanan “Kültürel Yaşama Katılma Hakkı” ile bağlantısını kurarak değerlendirdiğimizde;
Zorla yerinden edilme süreci sonrasında oluşan yeni yerleşim alanlarının kültürel altyapı yatırımları açısından yetersizliği,
Ekonomik, sosyal yoksulluk, kültürel yoksunluk ve anadili, etnik kimlik farklılıkları nedeniyle kültürel yaşama katılma göstergelerinin düşüklüğü nedeniyle bu hakkın kullanımı konusunda devletin yükümlülüklerini yerine getirmediğini dolayısıyla zorla yerinden edilme sürecinin mağdurları açısından “kültürel yaşama katılma hakkının” ihlal edildiğini söyleyebiliriz.
Zorla yerinden edilme süreci sonrasında bu sürecin mağdurlarının kültürel geleneklerini koruma, sürdürme konusunda sıkıntı içerisinde olduklarından dolayı sözleşmenin “Kültürel Yaşama Katılma Hakkını” güvence altına alması konusunda sözleşmeye taraf olan devletlere yüklediği sorumlulukların Türkiye tarafından üstlenilmediğini, anadili, etnik kimlik ve kültürel farklılıklara dayalı özellikle kamusal anlamda çok dilli, çok kimlikli politika ve uygulamaların olmaması nedeniyle de 15. Maddenin 2. bölümünde belirtilen “bilimsel araştırma ve yaratıcı faaliyetler için zorunlu olan özgürlüğe saygı göstermeyi taahhüt ederler” maddesinin ihlal edildiğini iddia edebiliriz.
Bu hak ihlallerine karşı;
Anadili, etnik kimlik ve kültür farklılıklarını zenginlik olarak gören ve bunların geliştirilmesi için uygun fırsatları yaratan, farklılıkların gelişimi için dezavantajlı kültürel gruplar için pozitif ayrımcılığa göre işleyen kültürel politikayı,
Zorla yerinden edilme sürecinin mağdurlarının yaşadığı alanların kültürel yoksunluğunu gidermeye dönük altyapı yatırımlarına ağırlık verilmesini,
Zorla yerinden edilme sürecinin mağdurlarının anadillerini koruma, geliştirme, çocuklarına öğretme ve sosyal hayatın içinde rahatça kullanabilme haklarını güvence altına alacak yasal düzenlemelere gidilmesini talep edilebilir.
4.8. ZORUNLU GÖÇ SÜRECİ VE KADINLAR
Kadınlara yönelik incelemede BM Kadınlara Karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması sözleşmesi kapsamında bakılmıştır.
Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, üreme sağlığı dahil olmak üzere sağlık bakım hizmetlerine erişimin, Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine göre temel bir hak olduğunu teyit ederek ve Sözleşmenin 21. Maddesine uygun olarak, 20. oturumunda, Sözleşmenin 12. Maddesi ile ilgili bir Tavsiye Kararı hazırlama kararı almıştır.
Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi 24 Nolu Genel tavsiyesinde aşağıdaki unsurlara işaret etmiştir.
“(…) kadınların sağlık haklarının tam olarak gerçekleştirilebilmesinin tek yolunun, Taraf Devletlerin, güvenli, besleyici ve yerel koşullara uygun yiyecek kaynakları aracılığı ile, kadınların yeterli ve dengeli beslenmeye ilişkin temel insan haklarına saygı duyması ve bu hakları koruyup geliştirmesi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeleri olduğunun altını çizmektedir. Bunun için, Taraf Devletlerin, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan kadınların üretim kaynaklarına fiziksel ve ekonomik erişimini kolaylaştırıcı tedbirler almaları, değilse kendi yargı alanlarında bulunan tüm kadınların özel beslenme ihtiyaçlarının karşılanmasını temin etmeleri gerekmektedir.” (24 No’lu Tavsiye Kararı (20. oturum, 1999)
4.8.1.AİLENİN, ANNELİĞİN, ÇOCUKLARIN VE GENÇLERİN KORUNMASI
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin 10. Maddesi “Ailenin, anneliğin, çocukların ve gençlerin korunması” başlığı altında “Annelere doğumdan önce ve sonra makul bir süre özel koruma sağlanır. Çalışan annelere bu dönem için ücretli izin veya yeterli sosyal güvenlikten yararlanabilecekleri bir izin verilir” anlatımını ortaya koymaktadır. Zorla yerinden edilme süreci sonrasında kadınlara ait veriler bu maddeye göre incelenmelidir.
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmada, kadınlara ait özellikler incelenmiştir. Bu incelemeler, anlatımlar, her anlatıma ilişkin dağılım tabloları ve bu dağılımların araştırma yapılan ile göre incelenmesi şekliyle aşağıda sunulmuştur.
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, kadınların % 12.60’ı hamilelik sürecinde düzenli olarak doktor kontrolünden geçmektedirler. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar tablo 442’de gösterilmiştir.
Tablo 442: Kadınların Hamilelik Sürecinde Düzenli Doktor Kontrolünden Geçme Dağılımı
Kadınların Hamilelik Sürecinde Düzenli Doktor Kontrolünden Geçmeleri
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
517
|
33.5
|
Düzenli Doktor Kontrolünden Geçiyor
|
129
|
8.4
|
Geçmiyor
|
895
|
58.1
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Bu dağılım araştırma yapılan illere göre incelendiğinde;
Adana ilinde zorunlu göç sürecinin katılımcılarının/mağdurları arasında yer alan kadınların %
2.08’i hamilelik sürecinde düzenli doktor kontrolünden geçtiği, Diyarbakır ilinde kadınların % 7.43’ü,
Mersin ilinde kadınların % 11’i, İstanbul ilinde kadınların % 18.18’i, Van ilinde kadınların % 14.61’i,
Batman ilinde kadınların % 15.84’ü hamilelik sürecinde düzenli doktor kontrolünden
geçmektedirler.
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, kadınların % 38.51’i en son doğumu hastanede yapmıştır. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar tablo 443’de gösterilmiştir.
Tablo 443: Kadınların En Son Doğumu Yaptığı Yer Dağılımı
Kadınların En Son Doğumu Yaptığı Yer
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
531
|
34.5
|
Evde Yapmış
|
593
|
38.5
|
Hastanede Yapmış
|
389
|
25.2
|
Diğer
|
28
|
1.8
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Bu dağılım araştırma yapılan illere göre incelendiğinde;
Adana ilinde zorunlu göç sürecinin katılımcılarının/mağdurları arasında yer alan kadınların %
34.04’ü en son doğumunu hastanede, Diyarbakır ilinde kadınların % 43.41’i, Mersin ilinde kadınların % 28.04’ü, İstanbul ilinde kadınların % 46.29’u, Van ilinde kadınların % 32.42’si,
Batman ilinde kadınların % 33.66’sı en son doğumunu hastanede yapmışlardır.
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, kadınların % 5.09’u hamilelik sürecinde kurumsal destek almıştır. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar tablo 444’de gösterilmiştir.
Tablo 444: Kadınların Hamileyken Kurumsal Destek Alma Dağılımı
Kadınların Hamileyken Kurumsal Destek Alması
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
520
|
33.7
|
Kurumsal Destek Almış
|
52
|
3.4
|
Kurumsal Destek Almamış
|
969
|
62.9
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Bu dağılım araştırma yapılan illere göre incelendiğinde;
Adana ilinde zorunlu göç sürecinin katılımcılarının/mağdurları arasında yer alan kadınların %
2.12’si hamilelik sürecinde kurumsal destek aldıkları, Diyarbakır ilinde kadınların % 2.96’sı,
Mersin ilinde kadınların % 6.48’i, İstanbul ilinde kadınların % 3.95’i, Van ilinde kadınların % 8.13’ü,
Batman ilinde kadınların % 6.93’ü hamilelik sürecinde kurumsal destek almaktadırlar.
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, kadınların % 28.6’sının düşük-erken doğum nedeniyle göç sonrası bebeğinin öldüğü gözlenmektedir. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar tablo 445’de gösterilmiştir.
Tablo 445: Kadınların Göç Sonrası Düşük-Erken Doğum Nedeniyle Bebeğinin Ölmesi Dağılımı
Kadınların Göç Sonrası Düşük-Erken Doğum Nedeniyle Bebeğinin Ölmesi
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
541
|
35.1
|
Düşük-Erken Doğum Nedeniyle Bebeği Ölmüş
|
286
|
18.6
|
Ölmemiş
|
714
|
46.3
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Bu dağılım araştırma yapılan illere göre incelendiğinde;
Adana ilinde zorunlu göç sürecinin katılımcılarının/mağdurları arasında yer alan kadınların %
50’sinin göç sonrası düşük veya erken doğum nedeniyle bebeği ölmüştür, Diyarbakır ilinde kadınların % 21.37’sinin,
Mersin ilinde kadınların % 33.33’ünün, İstanbul ilinde kadınların % 27.84’ünün, Van ilinde kadınların % 30.55’inin,
Batman ilinde kadınların % 28’inin göç sonrası düşük veya erken doğum nedeniyle bebeği ölmüştür.
Araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, kadınların % 33.52’sinin göç sonrası çocuklarının öldüğü sonucu açığa çıkmaktadır. Bu dağılıma ilişkin sonuçlar tablo 446 ’de gösterilmiştir.
Tablo 446: Kadınların Göç Sonrası Ölen Çocuğunun Olması Dağılımı
Kadınların Göç Sonrası Çocuğunun Ölmesi
|
N
|
%
|
Cevapsız
|
667
|
43.3
|
Çocuğu Ölmüş
|
293
|
19.0
|
Ölmemiş
|
581
|
37.7
|
Toplam
|
1541
|
100.00
|
Dostları ilə paylaş: |