Microsoft Word goc rapor 20 haziran 2011. doc



Yüklə 5,98 Mb.
səhifə9/48
tarix11.09.2018
ölçüsü5,98 Mb.
#80897
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   48

Zorla yerinden edilme sürecinden en fazla etkilenen illerde yapılan incelemeye göre;

Diyarbakır ilinden gerçekleşen göç hareketine katılanların % 66.57’si “geçmişi ve anılarını korkuyla hatırlaması”,

Şırnak ilinde % 61.57, Mardin ilinde % 71.43, Siirt ilinde % 61.85, Batman ilinde % 44.72, Van ilinde % 58.33,

Hakkari ilinde % 70.00’i tanık olmuş ya da yaşamıştır”.
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, gerçekleşen nüfusun yer değiştirme hareketine katılanların % 61.4’ü manevi zarar olarak kişinin kendisini huzursuz hissetmesine tanık olmuş ya da yaşamıştır. Araştırmanın bu konuda ortaya koyduğu genel dağılım sonucu Tablo 57’de gösterilmiştir.
Tablo 57: Görüşülenlerin Göç Sırasında Tanık Olduğu Ya Da Yaşadığı Manevi Zarar (Kişinin Kendisini Huzursuz Hissetmesi)


Araştırmanın Yapıldığı Alanda Görüşülenlerin Göç Sırasında Tanık Olduğu Ya Da Yaşadığı

Manevi Zararın Kişinin Kendisini Huzursuz Hissetmesi Olması



N

%

Manevi Zarara Tanık Olmamış Ya Da Yaşamamış (Kişinin Kendisini Huzursuz Hissetmesi)

590

38.3

Manevi Zarara Tanık Olmuş Ya Da Yaşamış (Kişinin Kendisini Huzursuz Hissetmesi)

951

61.4

Toplam

1541

100.00

Zorla yerinden edilme sürecinden en fazla etkilenen illerde yapılan incelemeye göre;

Diyarbakır ilinden gerçekleşen göç hareketine katılanların % 63.51’i“kişinin kendisini huzursuz etmesine”,

Şırnak ilinde % 61.57, Mardin ilinde % 72.53, Siirt ilinde % 61.85,

Batman ilinde % 47.20, Van ilinde % 59.62,

Hakkari ilinde % 52.50’si tanık olmuş ya da yaşamıştır”.


Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, gerçekleşen nüfusun yer değiştirme hareketine katılanların % 65’i manevi zarar olarak memleketine uzun süre gidememe/kopmaya tanık olmuş ya da yaşamıştır. Araştırmanın bu konuda ortaya koyduğu genel dağılım sonuçları Tablo 58’de gösterilmiştir.
Tablo 58: Görüşülenlerin Göç Sırasında Tanık Olduğu Ya Da Yaşadığı Manevi Zarar (Uzun Süre Memleketine

Gidememesi/Kopması)




Araştırmanın Yapıldığı Alanda Görüşülenlerin Göç Sırasında Tanık Olduğu Ya Da Yaşadığı

Manevi Zararın Uzun Süre Memleketine Gidememesi/Kopması Olması



N

%

Manevi Zarara Tanık Olmamış Ya Da Yaşamamış (Uzun Süre Memleketine

Gidememesi/Kopması)


540

35.0


Manevi Zarara Tanık Olmuş Ya Da Yaşamış (Uzun Süre Memleketine

Gidememesi/Kopması)


1001

65.0


Toplam

1541

100.00

Zorla yerinden edilme sürecinden en fazla etkilenen illerde yapılan incelemeye göre;

Diyarbakır ilinden gerçekleşen göç hareketine katılanların % 66.85’i “uzun süre memleketine gidememe/kopmaya”,

Şırnak ilinde % 68.23, Mardin ilinde % 72.53, Siirt ilinde % 63.00, Batman ilinde % 46.58, Van ilinde % 64.74,

Hakkari ilinde % 57.50’si tanık olmuş ya da yaşamıştır”.
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, gerçekleşen nüfusun yer değiştirme hareketine katılanların % 38.9’u manevi zarar olarak dışlanma ve mağduriyet hali yaşamaya tanık olmuş ya da yaşamıştır. Araştırmanın bu genel dağılımına ilişkin sonuçlar Tablo 59’da gösterilmiştir.
Tablo 59: Görüşülenlerin Göç Sırasında Tanık Olduğu Ya Da Yaşadığı Manevi Zarar (Dışlanma ve Mağduriyet Hali Yaşama)


Araştırmanın Yapıldığı Alanda Görüşülenlerin Göç Sırasında Tanık Olduğu Ya Da Yaşadığı

Manevi Zararın Uzun Süre Memleketine Gidememesi/Kopması Olması



N

%

Manevi Zarara Tanık Olmamış Ya Da Yaşamamış (Dışlanma ve Mağduriyet Hali Yaşama)

941

61.1

Manevi Zarara Tanık Olmuş Ya Da Yaşamış (Dışlanma ve Mağduriyet Hali Yaşama)

600

38.9

Toplam

1541

100.00

Zorla yerinden edilme sürecinden en fazla etkilenen illerde yapılan incelemeye göre;

Diyarbakır ilinden gerçekleşen göç hareketine katılanların % 34.54’ü “dışlanma ve mağduriyet hali yaşamaya”,

Şırnak ilinde % 39.22, Mardin ilinde % 42.30, Siirt ilinde % 30.64, Batman ilinde % 26.09, Van ilinde % 41.03,

Hakkari ilinde % 45.00’i tanık olmuş ya da yaşamıştır”.
Zorla yerinden edilme süreci; kitlesel ve zor koşullarda gerçekleşmiştir. Bu sürece isteği dışında katılıp mağduriyet yaşayanların, bu süreçte tanık olduğu ya da yaşadığı manevi zararlar tek, tek ele alınıp değerlendirildiğinde;

Yaşanılan panik ve korku,

Uzun süre memlekete gidememe/kopma, Kişinin kendisini huzursuz hissetmesi, Geçmişini ve anılarını korkuyla hatırlaması,

Yakınlarına yapılan işkencenin kişide yarattığı travmalar,

Ailenin parçalanması, tanık olunan ya da yaşanan manevi Zaraların başında gelmektedir.
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın, nüfusun yer değiştirme hareketine ilişkin ulaştığı sonuçlara göre;
Zorla yerinden edilme sürecinin mağduru coğrafi bölge olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu

Bölgeleridir,


Zorla yerinden edilme süreci 1980’li yıllarda yaşanmaya başlamış, 1991-1997 döneminde doruğa çıkmıştır,
Zorla yerinden edilme sürecinin ardında, “can güvenliği sorunu”, “yerleşim alanlarının boşaltılması”, “koruculuk baskısı/dayatması”, “güvenlik güçlerinin baskısı ve OHAL uygulamaları”, “yayla yasağı”, “gıda ambargosu” gibi nedenler yatmaktadır. Bu nedenlerin tümü doğrudan zorla yerinden edilme sürecinin yaşandığı bu bölgelerde Kürt Sorunun demokratik, barışçıl ve insancıl çözümsüzlüğü ve bu çözümsüzlüğün yarattığı şiddet, çatışma ve gerilime bağlıdır.
Zorla yerinden edilme süreci kitlesel olarak gerçekleşmiş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 3 binin üzerinde kırsal yerleşim alanı insansızlaştırılmış, ilçe ve şehir merkezlerinden de yoğun olarak başka bölgelere nüfus akışı olmuştur.

Zorla yerinden edilme sürecinin mağdurları ilk yerleşim alanlarını akrabaları, hemşerileri ile birlikte topluca terk etmek zorunda kalmışlardır.

Zorla yerinden edilme sürecinde bu sürecin mağdurları açısından yaşanan hak kayıpları ve zararların kaynağında güvenlik kuvvetlerinin, korucuların doğrudan uygulamaları yatmaktadır. Zorla yerinden edilme sürecinde çok ciddi bedensel kayıp-zararların yanında telafisi maddi zararlardan daha güç manevi zararlar yaşanmıştır.

4. BÖLÜM


ZORLA YERİNDEN EDİLME SONRASI EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLARIN HAYATA GEÇİRİLMESİ

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, BM Genel Kurulunun 16 Aralık 1966 tarihli ve 2200A (XXI) sayılı kararı ile kabul edilmiştir. Sözleşme 3 Ocak 1976 tarihinden itibaren bağlayıcı bir belge olarak Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’nun en temel unsuru haline gelmiştir.


Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’nun ayrılmaz bir parçasıdır. Başta Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme olmak üzere, birçok uluslararası belge, bu haklara ilişkin yükümlülükler öngörmektedir.
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Kişisel, Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve İhtiyari Protokol, 1976 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşmelerin amacı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde sayılan hakları ayrıntılı olarak düzenlemektir. Bu belgelerin tümü Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’nu oluşturur.
Medeni ve Siyasi Haklar gibi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar da, Devletlere üç tür yükümlülük getirir: İhlal etmeme, koruma ve sağlama yükümlülükleri. Bu üç yükümlülükten herhangi birinin yerine getirilmemesi, bu hakların ihlalini teşkil eder. İhlal etmeme yükümlülüğü, Devletlerin ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanmaya müdahale etmemesini öngörür. Bu nedenle, Devletin kişileri keyfi olarak ve zorla konutlarından tahliye etmesi halinde, konut hakkı ihlal edilmiş olur. Koruma yükümlülüğü, bu hakların üçüncü kişilerce ihlal edilmesinin Devlet tarafından önlenmesini öngörür. Bu nedenle, özel sektör işverenlerinin temel çalışma standartlarına uymasının sağlanmaması, çalışma hakkını veya adil ve elverişli çalışma koşulları hakkını ihlal edebilir. Sağlama yükümlülüğü, Devletlerin, bu hakların tam olarak hayata geçirilmesi için uygun yasal, idari, mali, yargısal veya diğer tedbirleri almasını gerektirir. Bu nedenle, Devletlerin ihtiyacı olanlara zorunlu temel tıbbi bakım sağlamaması, ihlal teşkil edebilir.
İhlal etmeme, koruma ve sağlama yükümlülüklerinin her biri, yerine getirme ve sonuca ulaşma yükümlülüklerinin unsurlarını taşır. Yerine getirme yükümlülüğü, belli bir haktan yararlanılmasının sağlanması için, makul olarak tasarlanmış bir faaliyeti gerektirir. Sağlık hakkı söz konusu olduğunda, yerine getirme yükümlülüğü, örneğin, doğum sırasında gerçekleşen ölümlerin azaltılmasına yönelik bir eylem planının hazırlanması ve uygulanmasını içerebilir. Sonuca ulaşma yükümlülüğü, Devletlerin ayrıntılı somut standartları sağlamak için belli hedeflere ulaşmalarını gerektirir. Sağlık hakkına ilişkin olarak, sonuca ulaşma yükümlülüğü, örneğin, doğum sırasında gerçekleşen ölümlerin “1994 Kahire Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı” ve “1995 Pekin Dördüncü Dünya Kadın Konferansı”nda kabul edilen seviyeye indirilmesini gerektirir.
Bir Devlet Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin ''her bir haktan, en azından asgari zorunlu seviyede yararlanılmasının sağlanması için gerekli asgari temel yükümlülük (...) olarak ifade ettiği yükümlülüğü yerine getirmediğinde, ihlal gerçekleşmiş olur. Bu nedenle, örneğin, kayda değer sayıda birey, zorunlu besin maddelerinden, zorunlu temel tıbbi bakım hizmetlerinden, temel barınma ve konuttan, veya en temel eğitim hizmetlerinden mahrumsa, taraf Devlet ilk bakışta, Sözleşme'yi ihlal etmektedir.'' Asgari temel yükümlülükler, söz konusu ülkedeki kaynakların yeterliliğinden veya diğer unsur ve zorluklardan bağımsızdır.
Bu tür yükümlülüklerin yerine getirilmesi genellikle çoğu Devlet için görece kolaydır, ve önemli bir kaynak sıkıntısı söz konusu değildir. Ancak, diğer hallerde, hakların tam olarak sağlanması uygun mali ve maddi kaynakların yeterliliğine bağlıdır. Yine de, kaynakların azlığı, Limburg İlkeleri’nin 25-28. maddelerinde belirtildiği ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin gelişen içtihatlarıyla da teyit edildiği üzere, Devletleri ekonomik, sosyal ve kültürel hakların sağlanmasına ilişkin belli asgari yükümlülüklerden kurtarmaz.
Devlet icrai veya ihmali bir fiili ile, Sözleşme'nin öngördüğü yükümlülükler ile açıkça çatışacak veya bunları göz ardı edecek politika veya uygulamalar benimsediğinde, veya öngörülen yerine getirme veya sonuca ulaşma standartlarına ulaşamadığında, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların ihlali söz konusu olur. Ayrıca, ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan eşit olarak yararlanmayı engellemek veya zorlaştırmak amacıyla veya bu sonucu yaratacak şekilde ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer görüşler, mülkiyet, doğum veya diğer bir durum bakımından ayrım yapılması da Sözleşme'nin ihlalini teşkil eder. (Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hak İhlallerine İlişkin Maastricht Rehber İlkeleri, Maastricht, 1997)
Türkiye Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’ni, 2003 yılında onaylamıştır. Türkiye

Sözleşmeyi onaylarken aşağıdaki beyan ve çekinceleri koymuştur.


Birinci Beyan

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin onayı sırasında Türkiye

Cumhuriyeti tarafından yapılan beyanın metni.

"Türkiye Cumhuriyeti bu Sözleşme'den doğan yükümlülüklerini, BM Yasası (Charter) (özellikle 1. ve 2. Maddeler) çerçevesindeki yükümlülüklerine uygun olarak yerine getireceğini beyan eder."


İkinci Beyan

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin onayı sırasında Türkiye

Cumhuriyeti tarafından yapılan beyanın metni.

"Türkiye Cumhuriyeti, bu Sözleşme'nin hükümlerinin yalnızca diplomatik ilişkisi bulunan Taraf

Devletlere karşı uygulanacağını beyan eder."
Üçüncü Beyan

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin onayı sırasında Türkiye

Cumhuriyeti tarafından yapılan beyanın metni.

“Türkiye Cumhuriyeti, bu Sözleşme'nin ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal ve idari düzeninin yürürlükte olduğu ülkesel sınırlar itibarıyla onaylanmış bulunduğunu beyan eder.”


Çekince

"Türkiye Cumhuriyeti, Sözleşme'nin 13. Maddesinin (3). ve (4). Paragrafları hükümlerini, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 3., 14. ve 42. Maddelerindeki hükümler çerçevesinde uygulama hakkını saklı tutar."


4.1. YETERLİ YAŞAM STANDARTI HAKKI

Sözleşmenin 11. Maddesi, Yaşama Standardı Hakkını düzenlemektedir. Yaşam Standardı Hakkının 1. Maddesine göre; “Bu Sözleşmeye Taraf olan Devletler herkese, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam standardına sahip olma sağlar. Bu standart, yeterli beslenmeyi, giyinmeyi, barınmayı ve yaşama koşullarının sürekli olarak geliştirilmesini de içerir. Taraf Devletler bu hakkın gerçekleştirilmesini sağlamak için, kendi serbest iradelerine dayalı uluslararası işbirliğinin esas olduğunu kabul ederek, uygun tedbirleri alırlar”.
Zorla Yerinden Edilme, Zorla Yerinden Edilenlerin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Durumları araştırmasında Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin Yeterli Yaşam Standardı Hakkının yeterlilikleri izlenerek, yeterli konut hakkı, beslenme hakkı ve zorla yerinden edilenlerin sosyal yardımlara erişme/yararlanma durumları incelenmiştir. Bu incelemede, genel dağılım özellikleri ve bu özelliklerin zorla yerinden edilme süreci sonrasında yaşanılan ile (araştırma yapılan il) göre karşılaştırma sonuçları kullanılmış, her bölümün sonunda sözleşmenin ilgili maddelerinin ihlali, bu ihlallerin nasıl önüne geçilebileceği, hak kayıplarının telafisine ilişkin değerlendirmeler yer almaktadır.
4.1.1. YETERLİ KONUT HAKKI

Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi yeterli konut hakkının, kişiye başını sokacak bir çatı sağlayan barınakla özdeşleştiren veya barınağı sadece bir mal olarak gören, dar ve sınırlı bir anlamda yorumlanmaması gerektiğine işaret etmektedir.


“(…) Aksine; güvenli, barış içinde ve insanlık onuruna sahip olarak bir yerde yaşama hakkı olarak görülmesi gerekmektedir. Bu en az iki nedenden ötürü uygundur. İlkin, konut hakkı diğer insan haklarına ve Sözleşmenin üzerine kurulduğu temel ilkelere bütünüyle bağlıdır. Sözleşmedeki hakların temeli olduğu söylenen “insanlık ailesinin bütün üyelerinin doğuştan sahip oldukları insanlık onuru”, “konut” teriminin diğer başka pek çok önemli düşüncenin, özellikle de konut hakkının gelir düzeyi veya ekonomik kaynaklara erişim düzeyine bakılmaksızın herkes için güvence altına alınması gerektiğinin, dikkate alınarak yorumlanmasını gerektirmektedir.”
Komite ayrıca yeterli konut hakkını, “(..) yeterli mahremiyet, yeterli mekan, yeterli güvenlik; yeterli ısıtma, aydınlatma ve havalandırma, su, atık su ve katı atık yönetimi gibi temel altyapı hizmetleri açısından yeterli ve erişilebilir konum, ve bütün bunların uygun fiyatla edinilebilmesi” olarak tanımlamaktadır.
Zorla yerinden edilme sürecinin mağdurları açısından Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin yukarıda çerçevesi çizilen “yeterli konut hakkına” ilişkin mevcut durumları, oturulan konutun türü, yapı malzemesi, büyüklüğü, oda sayısı, aynı çatı altında barınan aile sayısı, konut satın alma ve kiralamada yaşayan sorunlar, konutun çevre ve altyapı sorunları, konut donanımı ve eşya donanımı incelenmiştir. İncelemede öncelikle veriler genel dağılımlara dönüştürülmüş, bu genel dağılımlar yazılı ve tablo şeklinde okuyucuya sunulmuştur. Daha sonra da bu dağılım özellikleri araştırma yapılan illere göre karşılaştırma yapmaya olanak verilecek şekilde gösterilmiştir. Her alt bölümün sonunda da araştırmanın ulaşılan sonuçları Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin ilgili maddeleri ve yeterlilikleri ile ilişki kurularak değerlendirilmiştir.
Zorla yerinden edilenlerin ekonomik, sosyal ve kültürel durumlarını inceleyen bu araştırmanın “zorla yerinden edilme süreci sonrasında oturulan konutun türüne ilişkin” ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, görüşülenlerin göç sonrası oturduğu konutlar çoğunlukla tek ya da çok katlı müstakil konutlardır. Göç sonrası oturulan konutların % 23.90’ını gecekondu-barınak türü konutlar oluştururken % 4.25’i de çadır türü konutlardır. Araştırmanın bu konuda ortaya koyduğu dağılım sonucu Tablo 60’da gösterilmiştir.
Tablo 60: Görüşülenlerin Göç Sonrası Oturduğu Konutun Türü Dağılımı


Görüşülenlerin Göç Sonrasında Oturduğu Konutun Türü

N

%

Cevapsız

60

3.9

Gecekondu-Barınak

354

23.0

Çadır

63

4.1

Apartman Dairesi

366

23.8

Müstakil Ev

622

40.4

Diğer

76

5.0

Toplam

1541

100.00

Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin yapılan araştırmalarının ortaya koyduğu sonuçlar değerlendirildiğinde; bu sürecin mağdurlarının yeni yerleşim alanında sürdürdükleri yaşam “ekonomik, sosyal açıdan yoksul”, “insani ve sürdürülebilirlikten” uzak, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin Yaşam Standardı Hakkını ve Yeterli Konut Hakkını Düzenleyen Maddeleri ve bu maddelere dayalı olarak geliştirilen yeterliliklerle çeliştiğini iddia edebiliriz. Bunu kanıtlanması gereken temel bir hipotez olarak kabul edebiliriz. Bu hipotezi kanıtlamaya dönük olarak Tablo 60’da ortaya çıkan genel dağılım sonucu araştırmanın yapıldığı illere göre karşılaştırmalı olarak çözümlediğimizde aşağıdaki sonuçlar açığa çıkmaktadır.

Adana ilinde zorunlu göç sürecinin katılımcılarının/mağdurlarının % 46.34’ü çadırda, %

35.77’si müstakil evlerde,

Diyarbakır ilinde % 51.13’ü apartman dairesinde, % 19.42’si müstakil evlerde, % 15.21’i gecekondu-barınak,

Mersin ilinde % 50.71’i müstakil evlerde, % 27.15’i gecekondu-barınak,

İstanbul ilinde % 73.40’ı apartman dairesinde, % 11.39’u müstakil evlerde, % 8.91’i gecekondu-barınak,

Van ilinde % 48.74’ü gecekondu-barınak, % 44.96’sı müstakil konutlar,



Batman ilinde % 25.58’i gecekondu-barınak, % 63.57’si müstakil konut türünde yaşamaktadır.
Zorla yerinden edilme sürecine ilişkin bu araştırmanın ortaya koyduğu dağılım sonucuna göre, bu sürecin mağdurlarının göç sonrası oturduğu konutların yapı malzemesi türü çoğunlukla betonarme, tuğla, kagir türü konutlardır. Göç sonrası oturulan konutların yapı malzemesi türü dağılımda dikkati çeken nokta kerpiç, çadır, baraka gibi insani olmayan konut yapılarının dağılımının % 15,4 düzeyinde olmasıdır. Araştırmanın bu konuya ilişkin dağılım sonuçları Tablo 61’de gösterilmiştir.
Tablo 61: Görüşülenlerin Göç Sonrası Oturduğu Konutun Yapı Malzemesi Türü Dağılımı


Görüşülenlerin Göç Sonrasında Oturduğu Konutun Yapı Malzemesi Türü

N

%

Cevapsız

65

4.2

Kagir

33

2.1

Betonarme

881

57.2

Tuğla

298

19.3

Baraka

46

3.0

Çadır*

55

3.6

Kerpiç

121

7.9

Diğer

42

2.8

Toplam

1541

100.00

Yüklə 5,98 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin