83
Kur’ân'da insanın ulûhiyyet, nübüvvet ve âhiret hayatının varlığı
hakkında bilgilenmesi için akıl yürütmesi gerektiğine dikkat çekilmiş, hak
inançlarla bâtıl inançları ayırt etme amacıyla doğru bir yöntemle düşünme
emredilmiş ve dinî ilkelerin doğruluğuna ilişkin aklî deliller getirilmiştir.
Duyulara ve akıl yürütmeye başvurularak üretilemeyen
konulardaki bilgiye
ancak ‘doğru haber’ vasıtasıyla ulaşılabilir. İnsanın nesebine ve sağlığına
varıncaya kadar hayata dair pek çok bilginin doğru haber dışında bir
kaynakla bilinmesi mümkün değildir. Yalan karışacağı endişesi, doğru haberi
kesin bilgi kaynağı olmaktan çıkarmaz. Haber-i sâdık/doğru haber, mütevâtir
haber ve Peygamber’in haberi olmak üzere ikiye ayrılır. Yalan olmasını aklın
kabul etmeyeceği bir muhteva taşıyan mütevâtir haber zorunlu bilgi ifade
eder. Doğru haber verdiğini kesin bir şekilde kanıtlayan Peygamber’in
haberinin de doğruluğunun kabul edilmesi aklen zaruridir. Peygamber'in
verdiği haber kendi içinde mütevâtir ve âhâd kısımlarına ayrılır. Onun
mütevâtir statüsünde olan haberleri dinen bağlayıcı ve kesin bilgi ifade eder.
Âhâd haberler
ise zan ifade eder, kabul edilmesi ve bağlayıcı olması başka
şartlara bağlıdır.
Ulûhiyet: Mâtürîdî’ye göre peygamberlerin insanları tevhid inancına
çağırmasından da anlaşılacağı üzere, Allah'ın varlığı, evren hakkında
yapılacak basit bir tefekkür sonunda bilinebilecek bir husustur. Allah'ın
varlığı konusu her biri değişik şekillerde ifade edilen hudûs, imkân, fıtrat,
gaye-nizam, ahlâkî delil, ontolojik delil gibi değişik kanıtlarla istidlalde
bulunulan bir aklî-itikadî alandır. Evrenin var oluş açısından incelenmesi
halinde ilim, kudret ve irade sahibi yüce bir varlık tarafından yaratıldığına
hükmetmek aklen zorunluluktur. Allah'ın varlığını inkâr
etmenin sebebi, aklî
bilgilere aykırı oluşu değil tamamen psikolojiktir. Çünkü inkârcılar problemi
aklî değil duyu bilgileriyle çözmek istemektedir. Bu da bütün varlık alanını
duyusal alana indirgemekten başka bir şey değildir. Bir varlığın duyularla
algılanmaması onun yokluğunu gerektirmez. Duyularla algılanamayan varlık
alanını bilmenin yöntemi, akıl yürütmektir.
Dostları ilə paylaş: