180
Buna göre bir Bektaşî, yıllık gelirinin beşte birini Ehl-i Beyt hakkı olarak
Hacı Bektaş Veli Dergahı’na, Kızılbaşlar da dedelere ve ocaklara verirler.
Yörelere göre birtakım farklılıklar olmakla birlikte, hakkullah kara kazan
hakkı, mürşit hakkı ve çerağ hakkı diye üçe ayrılır. Kara kazan hakkı
dergahın giderleri için harcanırken mürşit hakkı pirlere verilir, çerağ hakkı da
darda kalan muhiplere dağıtılmak üzere taksim edilir. Bunlar para olabildiği
gibi arpa, buğday, hatta halı, kilim gibi kişinin gücü neye yeterse o cinsten
verdiği şeylerdir.
Hacca gelince, Alevîliğin kültürel kaynaklarında bu ibadete
azımsanamayacak nispette gönderme yapılmıştır. Hacı Bektaş Veli’nin
Makâlât’ında “kapı”lar anlatılırken yine ibadet makamının sayılması
sırasında hac ibadetine değinilmiştir. Kızılbaş erkân kitabı Buyruk’ta da
ayrıca, bir yol mensubunun kendisi gibi yol mensubu olan sûfî kardeşine
“tecellâ”sı (onunla görüşmesi) yine batinî bir hac olarak ifade olunmuştur.
Hacı Bektaş-ı Veli Menâkıbnâmesi’nde hacca birkaç önemli atıfta
bulunulmuştur. Bunların birinde Hünkar’ın hocası olan Lokman-ı
Perende’nin hacca gittiği, Kâbe’yi tavaf ettiği, Arafat’ta vakfeye durduğu
belirtilmiş, ayrıca Kâbe’de namaz kılarken Hünkar’ın da oraya gelip
namazlarını orada eda ettiğini görmüştür. Bir başka kayıtta ise bizzat
Hünkar’ın hacca gittiği, yol güzergahı da verilerek ifade edilmiştir. Buna
göre Hünkar hacca gitmeye niyet edip yola çıkmış, Necef, Halep, Kudüs,
Medine gibi şehirlere uğrayarak “erbaîn” (çile) çıkarmış ve hac görevini
yerine getirdikten sonra da Elbistan ve Kayseri yolunu izleyerek yolculuğunu
tamamlamıştır.
Yine söz gelimi, Kaygusuz Abdal Menâkıbnâmesi’nde Kaygusuz’un hac
yaptığı detaylı sayılabilecek biçimde ifade edilmiştir. Zikredildiğine göre
Kaygusuz, şeyhi Abdal Musa’nın yanında kalıp kırk yıl hizmet ettikten sonra
icazet almış, ardından kırk dervişi ile birlikte Mısır’a gelmiş, buradan da
hacca gitmek üzere yola çıkmıştır. Gündüzleri yürüyerek, geceleri istirahat
ederek kırk gün süren yolculuğun ardından Mekke’ye gelmiş, önce Kâbe’yi
tavaf etmiş, arkasında vakfeye durmak üzere Arafat’a çıkmıştır. Gün boyu
telbiyeler (Lebbeyk duası) eşliğinde dua eden Kaygusuz daha sonra
Mekke’ye gelip tavaf görevini yerine getirmiş, Safa ile Merve arasında sa’y
yapmış, zemzem suyu içip ilgili diğer yerlere uğrayarak dua etmiştir. Hac
vazifesini ifadan sonra Medine’ye dönen Kaygusuz burada Hz. Peygamber’in
kabrini ziyaret etmiş, yedi gün kalarak “Gevhernâme”yi yazmış, ardından
seyahatini tamamlayıp dönmüştür.
Dostları ilə paylaş: