Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə263/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   259   260   261   262   263   264   265   266   ...   283
ILH2004-MZHP

yasaklama prensibinin işletilmesini lüzumlu gören İbn Abdülvehhâb, bunu 
âlim, adil, otorite ve güç sahibi bir yöneticinin müslümanların başında olması 
şartına bağlar. Böyle bir imama biat etmek tüm müslümanların boyunlarına 
borçtur. Bu imam toplumu şeriata göre yönetir. Âlimler, iyiliği emretme ve 
kötülüğü yasaklamada imama yardımcı olurlar. Tebliğ, vaaz, nasihat, ikaz, 


 
 
220
münazara, münakaşa usulleriyle bu vazife yerine getirilir. Eğer insanlar hala 
şirk ve bid’atlardan vazgeçmiyorlarsa, imamın izni ve sağladığı kuvvetlerle, 
gerekirse savaşılarak kötülüğün giderilmesine çalışılır.  
Söz konusu anlayış doğrultusunda Vehhâbîler, cihat adı altında Osmanlı 
Devleti’ne, Hicaz hükümetine, Şiîlere ve diğer rakiplerine karşı  sıcak bir 
mücadele yürütmüşlerdi. Bu süreçte, kendileri gibi düşünmeyen müslü-
manları tekfir etmede acelecilikleri, şiddet uygulamaları, işgal ettikleri 
yerlerde halk üzerindeki baskıları, onarılmaz tahripleri, Vehhâbileri sanki 
apayrı bir mezhep gibi tarihe yansıtmışır. Müslümanları tekfir ederek 
canlarını ve mallarını helal saymaları nedeniyle Hâricîlik’le vasıflanmışlar, 
türbe ve kabirleri tahrip etmeleri nedeniyle ‘mezar yıkıcılar’ olarak adlan-
dırılmışlar, fıkıh mezheplerine bağlı medreseleri kapatmaları, tarikat faali-
yetlerini yasaklamaları, kütüphanelerdeki fıkıh ve tasavvuf eserlerini 
yakmaları nedeniyle müslüman kamuoyunun öfkesini kazanmışlardı. 
Bu açıklamalar  ışığında Vehhabîler’deki Osmanlı aleyhtarlığının nedenleri 
hakkında bir değerlendirme yapabilir misiniz? 
Tarih: Muhammed b. Abdülvehhâb, yukarıdaki fikirleri doğrultusunda 
etrafında taraftar toplaması ve bazı  aşırı faaliyetleri nedeniyle Uyeyne’den 
çıkartılınca bugünkü Riyad kentine bitişik Dir’iye kasabasına gitti ve oranın 
reisi olan Muhammed b. Suud’un himayesine girdi. Bu iki insan arasında 
1744 yılında siyasi bir sözleşme gerçekleşti. Bu sözleşmeye göre İbn 
Abdülvehhâb, siyasi lideri olarak Muhammed b. Suud’a biat etmekte, İbn 
Suud da bunun karşılığında İbn Abdülvehhâb’ın dini daveti için gerekli siyasi 
ve askeri gücü sağlama görevini üstlenmekteydi. Anlaşma meyvelerini verdi 
ve  İbn Abdülvehhâb’ın öldüğü 1792 yılına kadar tüm Necd toprakları 
Suûdîlerin hâkimiyetine girdi. 
Vehhâbî-Suûdî kuvvetleri 1802’de Kerbela’ya baskın düzenlediler. İki 
binden fazla Şiîyi kılıçtan geçirip Hz. Hüseyin’in türbesi içindeki değerli 
eşyayı ganimet alarak Dir’iye’ye döndüler. 1803–1805 arasında ise Osmanlı 
Devleti’nin elindeki Hicaz şehirlerini ele geçirdiler. Mekke ve Medine’de 
başta Bakî kabristanındakiler olmak üzere birçok türbe ve mezarı tahrip 
ettiler. Osmanlı emrindeki Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın ordusu 1812–
1813 yıllarında Hicaz’ı geri aldı. 1818 senesinde de Necd’e girerek Vehhâbî 
başkenti Dir’iye’yi işgal etti.  
1822’de ve uğradıkları diğer bir bozgundan sonra en son 1902’de Necd’i 
yeniden ele geçiren Suûdî-Vehhâbî kuvvetleri, Necd İhvânı adı verilen 
Vehhâbî bir teşkilatın sağladığı askeri güçle 1924–1925 yıllarında Hicaz 
şehirlerini tekrar hâkimiyetlerine geçirdiler.  
Vehhâbîlik hakkında daha geniş bilgi için Mehmet Ali Büyükkara’nın İhvan’dan 
Cüheyman’a Suudi Arabistan ve Vehhabilik adlı kitabını okuyunuz.  
Etkisi: Arabistan haricindeki müslümanlar üzerinde Vehhâbîliğin tesiri 
daha çok 20. yüzyılda gerçekleşti. Gelişen ulaşım ve iletişim imkânları, farklı 
ülkelerdeki değişik cemaat ve kuruluşların Necd ulemâsı ile irtibatlarını 
kolaylaştırdı. Hindistan-Pakistan Ehl-i Hadîs cemaati ile Mısır’daki Ensâri’s-
Sünneti’l-Muhammediyye cemiyeti bu oluşumların en eskileri olarak kayda 
değer. Nijerya’da İzâle cemaati, Mali’de Subbanu hareketi, Moritanya’da 
Müceydirî ekolü, Mâlikî medreselerine ve tarikatlara karşı duruşlarıyla Batı 
Afrika’da Vehhâbîliğin temsilcileri oldular. Diğer  İslâm ülkeleri ile Avrupa 
ve Amerika’daki çeşitli davet teşkilatları, yayınevleri, cami vakıfları ve 
öğrenci dernekleri kendi bölgelerinde Vehhâbî öğretilerin propagandasını 


 
 
221
üstlenmiş durumdadırlar. Batı kültürü aleyhtarlığı söz konusu kuruluş ve 
cemaatlerin en bariz özelliğidir. Bu aleyhtarlığı siyasi alanlarda ve militer 
usüllerle yürütmeyi hedefleyen, batılı kaynaklarca ‘cihâdîler’ diye nitelenen 
Vehhâbîlik etkisindeki büyüklü küçüklü şiddet yanlısı organizasyonlar da 
varlıklarını sürdürmektedirler. Cezayir’de Cemâatü’s-Selefiyye li’d-Da’vâ 
ve’l-Kitâl, Endonezya’da Leşger-i Cihâd bu çeşit teşkilatlardandır. 

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   259   260   261   262   263   264   265   266   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin