53
Ebu Hanife'ye ‘Mürciî’ denilmesinin başka bir yönü daha vardır. O da, Ebû
Hanife'nin, hicrî birinci asırda ortaya çıkan Kaderiye’ye ve arkasından
Mu‘tezile’ye muhalefet etmesidir. Çünkü Mu‘tezilîler, kader meselesi
hakkında kendilerine muhalefet eden herkese ‘Mürciî’ derlerdi.
Bu durum
Haricîler ve Ehl-i Hadis için de geçerlidir. Onlar da, ameli imanın parçası
görmeyen, büyük günahın imanı gidereceğini kabul etmeyen kesimlere
“Mürciî” ithamını uygun görürlerdi.
Mürcie, iman tanımlaması ve irca görüşüyle birçok mezhebi etkilemiştir.
Bu anlamda, halis Mürcie’nin yanında, Cebriyye’nin, Kaderiyye’nin ve
Hariciler’in mürciî görüşlerinden dahi sözedilmektedir.
Bu bağlamda Mürcie
ismi iki grupta incelenebilir: Birincisi mürtekib-i kebîrenin hükmünü Allah'a
havale ederek, imanla beraber günahın bir zarar vermeyeceğini iddia edip,
tâat
ve ibadetlerin önemsizliğine, amelin imandan ayrı olduğuna inanan
Mürcie-i Hâlisa (hakiki, halis Mürcie); ikincisi ise mürtekib-i kebireyi kâfir
saymayıp, günahkâr mü'min olarak telakki eden, özellikle Sünnî
düşüncenin
Ebû Hanîfe gibi reycilerini etkileyen diğer Mürcie. Bu son anlamda bazı
sahabîler bile, Mürcie mensupları olarak vasıflandırılmıştır.
Mürcie mezhebinin ortaya koyduğu görüşlerden başta Ehl-i Sünnet olmak
üzere diğer mezhep bilginlerinin etkilenişi ve kurumsal varlığını müstakil olarak
devam ettirememekle birlikte görüşleriyle diğer mezhepler içinde varlığını
sürdürüşü konusundaki düşüncelerinizi açıklayınız.
Dostları ilə paylaş: