Emir bi'l-Ma'rûf Nehiy ani'l-Münker: Mu‘tezile'ye göre İslâm
davetinin yayılması, dalâlette olanların hidayete ermesi, hakkı bâtıla
karıştırmak isteyenlerin zararlarının önlenmesi için her Müslümanın iyiliği
emretmesi ve kötülükten sakındırması zorunlu bir görevdir. Emre konu olan
ma'rûf vacip türünden ise onu emretmek vacip, nafile türünden ise nafiledir.
Ancak münkerde böyle bir ayırım yapılamaz. Öte yandan zulüm ve yalan gibi
aklî; hırsızlık, zina ve içki gibi dinî münkerlerden uzaklaştırmak vacip,
ictihada konu olan münkerlerden uzaklaştırmak ise bazı durumlarda vacip,
bazı durumlarda caizdir. Mu‘tezilîler, ilk zamanlar emir bi'1-ma'rûf nehiy
ani'l-münker esasını uygulayarak Berâhime, Mecusîlik, Yahudilik,
Hıristiyanlık gibi dinlere ve Mücessime, Müşebbihe, bâtınîlik, aşırı Şiîlik,
zındıklık gibi mezhep ve akımlara karşı İslâm'ı güçlü bir şekilde savunmuş,
bu amaçla Horasan ve Mâverâünnehir'e kadar gitmişlerdir. Ayrıca bu esası
ahlâk bozukluklarını önlemek, idareyi ve toplumu ıslah etmek, adaleti
yaygınlaştırmak amacıyla tatbik etmişler, bunun için zaman zaman Ehl-i Beyt
isyanlarına destek vermişlerdir. Fakat Halife Memun ve Halife Mutasım
zamanında olduğu gibi iktidara yakınlaştıklarında, bu prensibi hasımlarını
susturmak için bir zulüm vasıtası olarak da kullanmaktan çekinmemişlerdir.
Mu‘tezile'nin Ehl-i Sünnet'e açık etkisi Eş‘arî ile başlamıştır. Hayatının
önemli bir kısmını Mu‘tezilîler arasında geçirdikten sonra onlardan ayrılan
Eş‘arî, başta kelâm metodu olmak üzere ilâhî sıfatlar, kesb, cüz’ün lâ
yetecezzâ, te'vil ve hudûs gibi birçok konuda Mu‘tezile'nin etkisinde
kalmıştır. Peygamber göndermenin toplum açısından gerekliliği, husun-
kubuh, akıl-nakil ilişkisi gibi hususlarda Mu‘tezile ile Mâtürîdiyye arasında
benzerlikler de bulunmaktadır. Nihayetinde tüm bu ekollerin kelam
metodunu benimsedikleri bilinmektedir.
Eş‘arî, Abdülkâhir Bağdâdî, Şehristânî gibi mezhepler tarihi müellifleri,
mezhep tasniflerinde Mu‘tezile'yi ana fırkalar içinde sayarken; Mutahhar b.
Tâhir el-Makdisî, Şehâbeddin b. Arabşah gibi yazarlar onlar hakkında
tarafsız veya olumlu ifadeler kullanmışlardır.
61
Mu‘tezile’nin kurumsal olarak varlığını bir mezhep olarak sürdürememesine
rağmen, görüşlerinin başta Ehl-i Sünnet olmak üzere diğer mezhepler
içerisinde devam etmesi veya etkileri konusundaki görüşlerinizi açıklar
mısınız?