Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə78/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   283
ILH2004-MZHP

 
 
Özet 
İslam coğrafyasında ortaya çıkan yönetim, iman-küfür ve kader meseleleri 
etrafında oluşan ilk mezhepleri tanıyabilmek. 
İslam coğrafyasında ortaya çıkan yönetim, iman-küfür ve kader meseleleri 
etrafında oluşan ilk büyük mezhepler, Şiîlik’i bir kenara bırakacak olursak, 
Haricîlik, Mürcie, Kaderiye ve Mu‘tezile’dir. Öncelikle yönetim konusunda 
ana kitleden ayrılanlar olmuş, bunu iman-küfür ve kader konusundaki 
ayrılıklar takip etmiştir. 
Haricileri ortaya çıkaran nedenler, yayıldığı coğrafya, görüşleri ve temel 
fırkaları açıklayabilmek. 
Haricî, Havâric, Mârika, Ehl-i şurât, Harûriyye, Muhakkime, Vehbiyye gibi 
isimlerle anılan Haricîlerin, İslam mezhepleri tarihinde ortaya çıkışı ve 
savunduğu fikirler uğruna sergilediği katı tavırlar, her zaman tartışılan 
konular arasında olagelmiştir. Onların, özellikle devlet idaresini elinde 
bulunduracak kişi yani imam başta olmak üzere iman ve küfür konularındaki 
görüşleri, Müslümanların ilk defa karşılaştıkları fikirlerdi. Bu uğurda verilen 
mücadeleler, acımasız bir hal almış ve gün geçtikçe onları toplum tarafından 
dışlanma noktasına getirmiştir. Bunun yanında Haricîler’in kendi arasında 
ortaya çıkan yeni problemler veya olaylar onları farklı düşünceleri 
benimsemeye sevk etmiştir. Ana Haricî fırkaları Muhakkime, Ezârika, 
Necedât, Sufriyye, Beyhesiyye, Acâride, Seâlibe ve İbâziyye olup diğerleri 
bunlardan ayrılan alt gruplardır. Bu kollardan günümüze sadece İbadiyye 
gelmiştir. Bu mezhep özellikle Uman’da, biraz da Kuzey ve Doğu Afrika’da 
varlığını sürdürmektedir. 
Mürcie mezhebini ortaya çıkaran nedenler, yayıldığı coğrafya, görüşleri ve 
Ehl-i Sünnet dahil diğer mezheplere etkileri hakkında tartışabilmek. 
Mürcie mezhebi özellikle iman-küfür tartışmaları etrafında ortaya çıkmış ve 
Hariciyye mezhebinin aksine büyük günah işleyenlerin kâfir olmadıklarını 
savunmuştur. Bu yüzden Mürcie kavramı, "amelleri niyet ve inançtan 
sonraya bırakan", "büyük günah işleyenlere ümit veren" veya "imanı sırf dille 
ikrardan ibaret gören" şeklinde de tanımlanmıştır. Başlangıçta siyasî alanda 
bir tarafsızlığın ifadesi olan Mürcie, tarihi süreç içerisinde akaid sahasındaki 
tarafsızlığın da adı olmuştur. Buna göre, mürcie, "taatın kâfire bir faydası 
olmadığı gibi, günahın da imana bir zararı yoktur" şeklindeki ilkeyi kabul 
etmek suretiyle büyük günah işleyen kimseye ümit vermiştir. Şiîler’in aksine 
Hz. Ali’yi hilafet sıralamasında dördüncü sırada sayması nedeniyle de bu 
ismi aldığı ifade edilmektedir. Daha çok Horasan ve Mâverâünnehir'de 
yayılan Mürcie, dışlamacı tavır yerine imanı amelden ayırarak iman dairesini 
genişletmesi nedeniyle birçok İslam bilgini üzerinde etkili olmuştur. Söz 
konusu mezhep zamanla gücünü kaybetse bile fikirleri, başta Ehl-i Sünnet’in 
reyci kanadında olmak üzere birçok mezhep içinde varlığını sürdürmüştür. 
Mürcie takındığı kuşatmacı tavırla özellikle Türklerin İslamlaşması sürecinde 
olumlu bir etki göstermiştir. 


 
 
62
Kaderiye ve Mu‘tezile mezheplerini ortaya çıkaran nedenler, yayıldığı coğ-
rafya, görüşleri ve Ehl-i Sünnet dahil diğer mezheplere etkilerini değer-
lendirebilmek. 
Ehl-i kader de denilen Kaderiye, sorumluluk doğuran fiillerle ilgili ilâhî 
kaderi reddedenleri ifade etmek üzere kullanılmıştır. Terim olarak ise “kader 
inancını reddeden düşünce ve inanç akımı veya sorumluluk doğuran fiillerin 
sadece insan iradesiyle gerçekleştiğini ileri süren itikadî mezhep” anlamında 
kullanılmıştır. Kader konusunu gündeme getiren ilk kişinin Ma'bed el-Cühenî 
olduğu kaydedilmektedir. Cüheni'nin Kader konusundaki düşüncelerinin 
yaygınlık kazanmasında Mu‘tezile’nin kurucularından Amr b. Ubeyd'in 
önemli katkısı olmuştur. Kaderiyye inançları Cühenî'den sonra, Geylân ed-
Dımeşkî tarafından daha sistemli bir biçimde savunulmuştur. Söz konusu 
görüşler Mu‘tezile içinde devam etmiştir. Mu‘tezile ise, Vâsıl b. Atâ'nın 
mürtekib-i kebîrenin iman ile küfür arasında bulunduğunu savunarak hocası 
Hasan-ı Basrî'den ayrılmasıyla oluşmuştur. Mu‘tezile kurumsal varlığını 
sürdüremese bile geliştirdiği kelam metodu ve aklî yöntemlerle başta Ehl-i 
Sünnet kelam ekolleri olmak üzere Şîa, Zeydiyye ve İbadiyye gibi birbirinde 
farklı birçok mezhebi etkilemiş ve görüşlerinin devamını sağlamıştır. 19. 
yüzyılda başlayan ve 20. yüzyılda devam eden çağdaş  İslamcı ihya 
hareketlerinin de, insanın hür iradesini savunarak kaderin mutlak 
belirleyiciliğini reddettiği için Mu‘tezile düşüncesine sempatiyle baktığı 
bilinmektedir. 

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin