Mâide Sûresi 55-56


AYETLERİN HADİSLER IŞIĞINDA AÇIKLAMASI



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə26/45
tarix30.07.2018
ölçüsü2,09 Mb.
#64276
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   45

AYETLERİN HADİSLER IŞIĞINDA AÇIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayyâşî'de Sa'lebe b. Meymun, mezhebimize mensup

bazıravilerden İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s), yüce Allah'ın İsa

Peygambere yönelik, "Sen mi insanlara, 'Allah'tan başka beni ve

annemi de iki tanrıedinin.' dedin?" şeklindeki sorusu hakkında

şöyle dediğini nakleder: "Yüce Allah bu soruyu daha sormamış,

onu ileride soracak. Allah bir olayın mutlaka olacağınıbildiği za-man o olayıolmuşgibi anlatır." [c.1, s.351, h:228]

Ben derim ki:Yine aynıeserde, Süleyman b. Halid kanalıyla bu

rivayetin bir benzeri İmam Cafer Sadık'tan (a.s) nakledilmiştir.

Rivayette ileride gerçekleşeceği kesin olan bir olayda geçmiş

zaman kipinin kullanılabileceği bildiriliyor. Ki bu, Arap dilinde

352 ......................................................................... El-Mîzân Fî Tefsîr'il-Kur'ân – c.6

kipinin kullanılabileceği bildiriliyor. Ki bu, Arap dilinde yaygın olan

bir kullanım şeklidir.

Yine aynıeserde Cabir Cu'fî'ye dayanılarak verilen bilgiye göre

İmam Muhammed Bâkır (a.s), "Sen benim içimdekini bilirsin, fa-kat ben senin özündekini bilemem. Çünkü gaypleri yalnız sen bi-lirsin." ayeti hakkında şunlarısöyledi: "Allah'ın en büyük ismi

yetmişüç harf-tir. Yüce Allah bu harflerden biriyle yaratıklarından

saklandı. Bundan dolayıhiç kimse Allah'ın özündekini bilmiyor. Bu

yetmişüç harfin yetmişikisini Âdem Peygambere verdi. Bu harfler

peygamberden peygambere intikal ederek Hz. İsa'ya (a.s) geldi.

İşte Hz. İsa, 'Sen benim içimdekini bilirsin.' derken bunu kastedi-yor. Yani, en büyük isminin bu yetmişiki harfini sen bana öğrettin.

Buna göre sen onlarıbilirsin, fakat ben senin özündekini bilemem.

Çünkü sen o harf ile gizli ve saklıkaldın, bu yüzden kmse senin

özündekini bilmez." [c.1, s.351, h:229 ve 230]

Ben derim ki: "En güzel isimler Allah'ındır. O hâlde O'na onlar-la dua edin." (A'râf, 180)ayetinin tefsiri sırasında, Allah'ın güzel i-simleri ve en büyük ismi (ism-i azam) hakkında genişbir inceleme

yapacağız. Orada yapacağımız açıklamalarda görüleceği üzere,

ism-i ekber (en büyük isim) veya ism-i azam (en yüce isim), alfa-bedeki harflerden oluşmuşkelime türünden bir isim değildir. Bu

gibi durumlarda sözü edilen isimden lafzî isim ile ifade edilen bir

isim kastedilir, ki bu da sıfatlarından biri ile veya yönlerinden biri

ile de anılan zattır. Böyle olunca ileride anlaşılacağıüzere lafzî i-sim, gerçekte ismin ismine dönük olup, onu açıklamayıamaçla-makta ve o anlama gelmektedir.

Buna göre gerek İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s) "Allah'ın en

büyük ismi yetmişüç harften oluşmuştur." şeklindeki sözü ve ge-rekse bu konuda gelen çok sayıdaki benzer rivayetler -ki bunlarda

ism-i azamın (en yüce ismin) şu kadar harften olduğu ve bu harfle-rin falanca sureye veya filân ayete dağılmışolduğu bildirilmekte-dir- tamamen sembolik açıklamalar ve gerçekleri anlatılabilecek

miktarda anlatabilmek için verilen örneklerdir. Çünkü her gerçeği

kinaye sanatına başvurmadan açık bir dille ve örneğe dayanma-dan somut bir çıplaklıkla anlatmak kolay değildir.

İmamın (a.s) bu sözlerinin anlamınıbelirli oranda açıklamak

Mâide Sûresi 116-120 .......................................................................................... 353

için şöyle denebilir: Hiç şüphesiz, yüce Allah'ın güzel isimleri, var-lıkların kendilerinin ortaya çıkmasının ve sayısız olaylarının ger-çekleşmesinin vasıtalarıdır. Hiç şüphe etmeyiz ki, yüce Allah me-selâ yaratıcı, cömert ve yoktan var edici olduğu için yaratıklarıya-rattı; yoksa intikam alıcıve şiddetle yakalayıcıolduğu için değil.

Yine meselâ rızk verdiklerine râzık (rızk verici) ve bağışlayıcıoldu-ğu için rızk veriyor; yoksa geriye alıcıve engelleyici olduğu için de-ğil. Yine O, diri ve diriltici, can verici olduğu için canlılara hayat ve-riyor; yoksa can alıcıve tekrar diriltici olduğu için değil. Bu gerçe-ğin en sadık şahidi Kur'ân'ın ayetleridir. Biz ayetlerin metinlerinde

anlatılan bilgilerin, o ayetlerin sonunda yer alan ilâhî isimlerle ge-rekçelendiklerini görürüz. Bazen bir ayet, anlamınıaçıklayan bir

Allah ismi ile, kimi zaman da ayetin anlamınıbirlikte açıklayan iki

Allah ismi ile sona eriyor.

Bundan şu ortaya çıkıyor: Aramızdan birine Allah'ın isimleri

hakkındaki bilgi verilse ve bu kişi Allah'ın isimleri ile varlıklar ara-sındaki ilişkiyi ve bu isimlerin gerek tek tek, gerekse birlikte ola-rak gerektirdikleri sonuçlarıbilse, kâinatın düzenini ve bu kâinatta

işlemişve işlemekte olan genel kanunları, bu kanunların kâinatın

tek tek çeşitli alanlarında nasıl yürüdüklerini bilme imkânınıelde

eder.


Kur'ân-ıKerim, zahirinden anlaşıldığıüzere kâinatın başlangıcı

ve ahiret hayatıhakkında çeşitli genel kurallarıve bu kanunların

sonucu olan mutluluğu ve bedbahtlığıanlattıktan sonra Peygam-ber efendimize (s.a.a), "Sana bu kitabıher şeyi açıklayan... olarak

indirdik." (Nahl, 89)diye hitap etmektedir.

Gerçi bu kanunlar genel ve zorunludur; fakat bu zorunluluk o

kanunların kendilerinden ve özlerinin gereklerinden

kaynaklanmıyor, yüce Allah'ın onlara tanıdığızorunluluktan ve ge-reklilikten kaynaklanıyor. Kâinat üzerindeki bu kesin aklî hâkimiyet

ve genel kanunlar Allah'tan kaynaklandığına, O'nun emri ve iradesi

ile ortaya çıktığına göre, açıktır ki Allah'ın eseri, fiili olan bunlar O'-nu hiçbir şeye mecbur edemez, O'nu zatında mağlup edemez. Yüce

Allah kahir ve galiptir. Böyle olunca her yönüile O'na varan, özü ve

etkisi ile O'na muhtaç olan bir şey O'nu nasıl mağlup edebilir? Bu

nokta üzerinde iyice düşünmelisin.

Verdiği hükümleri Allah'ın bağışladığıimkânla veren aklın ve-

354 ......................................................................... El-Mîzân Fî Tefsîr'il-Kur'ân – c.6

ya hükümleri ve eserleri Allah sayesinde varolabilen gerçeklerin

Allah'a hâkim olmaları, O'na hüküm ve gereklilik dayatmalarıim-kânsızdır. O hüküm ve gereklilik ki, kalıcılıklarınıAllah'a borçlu-durlar ve O'nun ezici ve üstün gücünün kontrolü altındadırlar. Di-ğer bir ifadeyle, nesneler için söz konusu olan gereklilik ve hü-küm, Allah tarafından o nesnelere sunulmuşbir mülkün sonucu-dur. Herhangi bir şeyin, Allah tarafından kendisine verilen bir mül-ke tıpkıAllah gibi sahip olmasıanlamsızdır. O hâlde yüce Allah

mutlak anlamda maliktir ve kesinlikle hiçbir bakımdan başkası-nın mülkü değildir.

Buna göre eğer Allah günahkârımükâfatlandırsa veya sevap

işleyeni cezalandırsa ya da istediği herhangi bir işi yapsa, bunları

yapabilir; ne akıl ve ne de dışbir faktör O'na engel olamaz. Yalnız

O'nun kendisi bize mutluluğu ve mükâfatıvaat ettiği gibi, bizi

bedbahtlıkla ve ceza ile tehdit etmiştir. O bize sözünden caymaya-cağınıbildirmiştir. Yine O bize vahiy veya akıl yolu ile birçok husu-su bildirmişve arkasında sadece gerçeği söylediğini ilân etmiştir.

Bu şüphesiz güvenceler sonunda vicdanlarımız rahatlamışve kalp-lerimiz tatmin olmuştur. Şu ayetlerde buyrulduğu gibi: "Doğrusu

Allah, vaadinden dönmez." (Âl-i İmrân, 9) "Ben sadece doğruyu söy-lerim." (Sâd, 84)Aklî hükümlerdeki zorunluluk da bu ayetlerin para-lelinde bir anlam verir.

Bu açıklamalar, Allah'ın bize öğrettiği kadarıile, O'nun isimle-rinin gerektirdiği sonuçlardır. Fakat bunun ötesinde O mutlak ma-lik sıfatıile dilediğini yapar ve istediği hükmü verir. Nitekim şöyle

buyurmuştur: "O'na yaptıklarısorulmaz; ama onlara, yaptıkları

sorulur." (Enbiyâ, 23)Bu gerçek aynen O'nun isimlerinden biridir;

özü meçhuldür, yaratıklarından hiçbirinin O'nu öğrenmesinin yolu

yoktur. Çünkü O'nun isimleri hakkındaki bütün bildiklerimiz, kav-ramların bize anlattıkları, sonra da o kavramlar oranında onların

varlık âleminde belirlediğimiz eserleridir. Varlık âleminde belir-lenmesi mümkün olmayan eserlere gelince, bunlar kesinlikle an-lamınıbilmediğimiz ismin eserleridir. Şöyle de denebilir: Bu isim

hiçbir kavramla avlanamayan, yakalanamayan bir isimdir. O isme

sadece Allah'ın mutlak egemenlik sıfatıbelirli bir oranda işaret

eder.

Bu söylediklerimizden anlaşılıyor ki, Allah'ın isimleri içinde,



Mâide Sûresi 116-120 .......................................................................................... 355

yaratıklardan hiçbirinin bilgisinin eremediği ismi vardır. İşte Allah

bu bilinmeyen ismiyle yaratıklarından saklanmaktadır, yaratıkla-rına gizli kalmaktadır. Bu gerçek üzerinde iyice düşün.


Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin