Mikroekonomi, herhangi bir piyasada malın fiyatının nasıl belirle diği, bir tüketicinin maksimum fayda (mutluluk) elde etmek için parasını nasıl harcayacağı
Mikroekonomi, herhangi bir piyasada malın fiyatının nasıl belirle diği, bir tüketicinin maksimum fayda (mutluluk) elde etmek için parasını nasıl harcayacağı, bir firmanın üretim ve maliyet yapısı ve bu yapı ile ait olduğu ürün piyasasında nasıl davranacağı gibi konular üzerinde durur.
Mikroekonomi, herhangi bir piyasada malın fiyatının nasıl belirle diği, bir tüketicinin maksimum fayda (mutluluk) elde etmek için parasını nasıl harcayacağı, bir firmanın üretim ve maliyet yapısı ve bu yapı ile ait olduğu ürün piyasasında nasıl davranacağı gibi konular üzerinde durur.
Buna karşılık makroekonomitoplam gelir, toplam tüketim, toplam tasarruf, toplam yatırım ve fiyatlar genel düzeyi gibi makro değişkenlerin nelerden etkilendiğini ve ekonomide tam istihadam, fiyat istikrarı ve ekonomik büyüme gibi temel hedeflerin nasıl elde edilebileceklerini inceler.
Enflâsyon, işsizlik, dış açıklar ve büyüme hızı gibi kavramlar her gün yazılı ve görsel yayında çok sık duyduğumuz sözcüklerden bazılarıdır.
Enflâsyon, işsizlik, dış açıklar ve büyüme hızı gibi kavramlar her gün yazılı ve görsel yayında çok sık duyduğumuz sözcüklerden bazılarıdır.
Ekonomik gelişmeler herkesi yakından ilgilendirir : İşçi, memur ve emekliler enflâsyon satın alma güçlerini düşürmesinden, çalışanlar ekonomik daralmanın getireceği işsizlikte, ihracatçılar döviz kurlarındaki düşüşten endişe ederler. Firmalar enflâsyon, resesyon ve dış rekabetin kârlarını nasıl etkileyeceğiyle ilgilenirler. İster üretici, ister tüketici olsun, toplumun tüm kesimleri, büyümenin nimetlerinden daha yüksek bir pay almak ister.
Çeşitli ülkelerdeki örneklerden de anlaşıdığı gibi, hükümetlerin düşmesinde hiçbir faktör kötü ekonomil yönetim kadar etlili değildir.
Bir sosyal bilim olarak ekonominin temelleri antik çağda Yunanistan’daki bazı filozofların ekonomiye ilişkin görüşlerine kadar uzanır.
Bir sosyal bilim olarak ekonominin temelleri antik çağda Yunanistan’daki bazı filozofların ekonomiye ilişkin görüşlerine kadar uzanır.
Ekonomi kelimesinin kaynağını Yunancad’daki « oika » (ev) ve « numos » (kural) kelimelerinden oluşan ve « ev yönetimi » anlamına gelen « oikonomia » kelimesi teşkil eder.
Daha sonraki dönemlerde de ekonomi ile ilgili çeşitli görüşler öne sürüp geliştirilmişse de, bir sosyal bilim olarak ekonominin ortaya 18. yüzyılda ilk defa İngiltere’de başlayıp sonra diğer Avrupa ülkelerine ve Amerika’y yayılan Sanayı Devrimi yıllarına ve özellikle de İskoçyalı felsefe profesörü Adam SMITH’in (1723 – 1790) kısa adı Ulusların Zenginliği (The Wealth of Nations) olan kitabının yayınlandğı 1776 yılına kadar gider.
David Hume, makroekonomi alanındaki ilk eser diyebileceğimiz "Ticaret Dengesi Üzerine" adlı çalışmasında ekonomide para arzı, ticaret dengesi ve fiyat düzeyi arasındaki bağlantıları incelemiştir.
David Hume, makroekonomi alanındaki ilk eser diyebileceğimiz "Ticaret Dengesi Üzerine" adlı çalışmasında ekonomide para arzı, ticaret dengesi ve fiyat düzeyi arasındaki bağlantıları incelemiştir.
Makroekonomi 20. Yüzyıl'da ayrı bir disiplin olarak algılanmıştır. Bu alanın gelişmesinde üç olay özellikle önemlidir. Birincisi, ekonomi istatistikçilerinin, makroekonomik araştırmaların bilimsel temelini oluşturan verileri toplamaya ve sistematikleştirmeye başlamalarıdır. İkincisi, ekonomik dalgalanmaların tekrarlanan ekonomik olgular suretinde tesbit edilmiş olmasıdır. Üçüncüsü ve adeta bir katalizör işlevi gören olay Büyük Buhran olmuştur.
1883-1946 yılları arasında yaşayan ünlü ingiliz ekonomist John Maynard Keynes, Büyük Buhran'ı açıklayan ve devletin belli politikalarla ekonomik çöküntülerin üstesinden gelebileceğini iddia eden yeni bir teorik çerçeve ortaya koyarak modern makroekonominin öncülüğünü yapmıştır.
1883-1946 yılları arasında yaşayan ünlü ingiliz ekonomist John Maynard Keynes, Büyük Buhran'ı açıklayan ve devletin belli politikalarla ekonomik çöküntülerin üstesinden gelebileceğini iddia eden yeni bir teorik çerçeve ortaya koyarak modern makroekonominin öncülüğünü yapmıştır.
Keynes'in ekonomik dalgalanmalara ilişkin temel düşünceleri, 1936 yılında yayımladığı "istihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi" adlı eserinde yer almaktadır. Keynes, Uluslararası Para Fonu'nun kurulmasında ve 2. Dünya Savaşı sonrası uluslararası para sisteminin oluşumunda bu kitabındaki düşüncelerinin dışında önemli katkılar yapmıştır. Keynes'in temel tezi, piyasa ekonomilerinin her zaman kendilerini düzeltecek bir mekanizmaya sahip olmadığı, yâni düşük işsizlik ve yüksek üretim düzeylerini her zaman garanti edemeyeceği biçimindedir.
Friedman Chicago Üniversitesi'ndeki meslektaşlarıyla beraber monetarizm (parasalcılık) olarak bilinen ve Keynesyenciliğin antitezi olan bir doktrini ortaya koydular. Monetaristler, ekonomilerin kendi hâline bırakılırsa tam istihdama dönme eğiliminde olduğunu iddia etmişlerdir.
Friedman Chicago Üniversitesi'ndeki meslektaşlarıyla beraber monetarizm (parasalcılık) olarak bilinen ve Keynesyenciliğin antitezi olan bir doktrini ortaya koydular. Monetaristler, ekonomilerin kendi hâline bırakılırsa tam istihdama dönme eğiliminde olduğunu iddia etmişlerdir.
Keynesyen düşünceye karşı monetaristlerce başlatılan karşı atak 1970'li yıllann başlarında, Robert Lucas, Thomas Sargent, Neil Wallace ve Robert Barro gibi ekonomistlerin öncülüğünde neoklasik makroekonomistler tarafından sürdürülmüştür. Bu ekonomistler piyasa ekonomilerinin kendi kendilerini düzelttiğini iddia etmişlerdir. Bu teorinin taraftarları, John F. Muth tarafından ortaya atılan rasyonel beklentiler kavramını makroekonomik analizlerde kullanarak geliştirmişlerdir.