Romanın Dil ve Anlatım Özellikleri
Tanzimat'la ilk defa edebiyatımıza giren roman türü, hem üslup hem de teknik yönüyle gelişimini Servet-i Fünûn ve Millî Edebiyat döneminde de devam ettirmiştir. Ömer Seyfettin ile açılan sade dil akımı, dönemin sanatçıları tarafından benimsenmiş ve romanlar sade bir dille yazılmıştır. Dönemin sanatçıları sade dille eser vermekle birlikte üslupları birbirinden farklıdır. Refik Halit tam bir üslupçu iken, Halide Edip üsluptan çok, düşünceye önem vermiştir. Üslup konusundaki bu farklılıktan dolayı yazarların üslupları hakkında ayrı ayrı bilgi edinelim.
Halide Edip, üsluba pek önem vermez. Onun asıl amacı roman yazmak, duygu ve düşüncelerini anlatmaktır. Dili akıcı değildir. Pek çok eserinde bozuk, tutuk, aykırı, dil yanlışları ile dolu olan bir ifade görülür. Refik Halit ise tam bir üslup ustasıdır. Diğer türlerde verdiği eserlerde olduğu gibi, romanlarının da en değerli yanı üslubunda toplanır. Sanatçı, Türkçeye yepyeni, akıcı, kıvrak, çekici, sıcak ve oynak bir üslup getirmiş; deyimleri, tekerlemeleri vs. istanbul Türkçesi ile ustaca kullanmasını bilmiştir. Duygu ve düşüncelerini duru, parlak, zevkli ve hareketli biçimde sunmuş, kurduğu renkli cümleler arasına iç kafiyeler dahi yerleştirmiştir.
Reşat Nuri de usta üslubu ile bu dönemin sevilen sanatçılardan biri olmuştur. Sadeleşme akımını Ömer Seyfettin başlatır; Refik Halit ve Falih Rıfkı da bu harekete önemli katkılar sağlar. Fakat Reşat Nuri kısa süre sonra onları da geçerek daha canlı bir konuşma Türkçesine ulaşır. Romanlarını halkın günlük konuşma diliyle yazar. Hüseyin Rahmi gibi daha fazla realist görünmek için şive taklitleri yapmaya çalışmaz; zorlanmadan, ferah, duru ve içten yazar.
Bu dönemin üsluba önem veren sanatçılarından biri de Yakup Kadri'dir. Bu konuya verdiği önemi, "Yazı yazarken benim aradığım iç armonidir; güzel yazmak da doğru yazmak kadar önemlidir." sözleriyle ifade etmiştir. Sanatçı, 1909'dan 1915'e kadar olan yazılarında Servet-i Fünûn'un dil ve üslubuna özenmiştir. 1915'ten sonra ise Ziya Gökalp'in sadeleşme ilkelerini benimsemiş, yeni çıkan her eserini daha duru bir dille yazmıştır. Sanatçı, halk şairlerinin dilini kullanmayı kendine amaç edinmiştir.
4. Millî Edebiyat ile Servet-i Fünûn ve Tanzimat Romanının Karşılaştırılması
Servet-i Fünûn dönemi sanatçıları, romanlarını realist ve natüralist bir tutumla yazmışlar; eserlerinde aşk, salon hayatı gibi bireysel konuları ele almışlardır. Romanlarındaki kişilerin ruh çözümlemelerine önem vermişler; bu kişilerini de modern bir yaşam süren, eğitimli, yerine göre çapkın, karamsar, gelenekten ayrı düşen, macera peşinde koşan, Avrupai tarzda yaşam süren kişiler ve gerçekçi tipler arasından seçmişlerdir. Bu dönem romanlarında mekân İstanbul'dur. Hatta Halit Ziya'nın Mai ve Siyah, Mehmet Rauf'un Eylül romanlarında olayların geçtiği mekân, konak ile sınırlıdır. Dönemin romanlarında öne çıkan temalar ise "aşk, hayal-hakikat çatışması, karamsarlık"tır.
Millî Edebiyat dönemi sanatçıları ise romanlarını genellikle realist bir tutumla yazmışlar, genellikle mekân olarak istanbul dışına çıkmalarından dolayı eserlerinin konusunu da Anadolu insanın sosyal yaşamından almışlardır. Gerçekçi kişiler yanında Çalıkuşu romanındaki Feride gibi idealize edilmiş tipleri ele almışlardır. Bu dönem romanları ise tema bakımından Servet-i Fünûn romanlarından oldukça farklıdır. Millî Edebiyat romanlarında bireysel temalardan daha çok "Türkçülük, Millî Mücadele, yanlış Batılılaşma, çağdaşlaşma, yoksulluk, cehalet, gerilik" gibi temalar öne çıkar.
Kimi sanatçılar ise herhangi bir edebî topluluğa bağlı kalmadan ürün vermişlerdir. Bunlardan biri olan Hüseyin Rahmi romanlarında batıl inançları, aile geçimsizliklerini, yüzeysel kalan Batlılaşma sorunlarını, ruh hastalarını konu edinmiştir. Realist-natüralist bir tutumla eski İstanbul'un gündelik yaşamını canlı bir şekilde anlatmıştır.
5. Millî Edebiyat Döneminin Romancıları Hakkında
Millî Edebiyat döneminde Halide Edip, kişiliği, kültürü, Mustafa Kemal'e yakınlığı, kadın kahramanları, Doğu-Batı kültürleri karşısında takınacağımız tavrı araştırmasıyla dikkati çeker. Yakup Kadri, Tanzimat'tan itibaren Türk toplumun geçirdiği değişimleri, bunların getirdiği sosyal konuları, aydın-halk ilişkilerini işler.
Reşat Nuri Güntekin Anadolu'yu, yerli hayatımızı romana geniş çapta sokması, tasvir ve tahlilciliği, özellikle kendisine büyük bir ün kazandıran Çalıkuşu'nda çizdiği öğretmen tipi, ayrıca batıl inançlar, din ve Batılılaşma üzerine geliştirdiği görüşleri ile öne çıkmıştır.
Refik Halit Karay; gözlem yeteneği, sade ve akıcı üslubu, betimlemedeki ustalığı, mizahî görüş yeteneğiyle tanınır. Aka Gündüz, teknik bakımdan ustalığa ulaşamamış olsa da milliyetçiliği ve realist, kimi zaman da natüralist tavrı ile bu dönem edebiyatının önemli temsilcileri arasında yer alır.
Bu sanatçılardan başka, Mithat Cemal Kuntay, Ercüment Ekrem Talû, Selahattin Enis, Osman Cemal Kaygulu, Mehmet Yesarî, Sermet Muhtar Alus, Fahri Celaleddin Göktulga bu dönemde yetişmiş ve eserlerinden bazılarını daha sonraki yıllarda kaleme almışlardır.
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU
Bu dönemde özel tiyatroların yanında Darülbedâyi'nin kuruluşu (1914), tiyatronun gelişmesi açısından önemli bir aşamadır. Darülbedâyi (Güzel Sanatlar Okulu); sanatçı yetiştirecek, tiyatro eğitimi verecek, tiyatroyu okullaştıracak bir kurumdur. Bu kurumun başına Fransız tiyatrosunun ünlü rejisörlerinden Andre Antoine (Andre Antuvan) getirilir. Burada okuma, telâffuz, dram, dans, edebiyat gibi dersler verilir, önemli tiyatro adamları yetiştirilir.
Ünlü tiyatro adamımız Muhsin Ertuğrul da Darülbedâyi'de öğretmenlik yapar. Daha sonra (1927-1928) Darülbedâyi'nin başına getirilir ve çağdaş tiyatronun kurulmasına büyük katkıları olur. Bu döneme kadar kadın oyuncular azınlıklardan seçilmekteydi. İlk defa Müslüman kadın oyuncu Afife Jale'nin sahneye çıkmasıyla Müslüman kadınlara da sahne yolu açılmıştır.
Millî Edebiyat döneminde Türkçülük akımı, tiyatroda daha fazla hissedilir. Ancak savaş yıllarıdır. Ekonomik sorunlar, karamsarlık, yılgınlık da vardır. Bunlar tiyatroya da yansır. Siyasal ve belgesel nitelikli oyunlar, istibdat dönemi eleştirileri, saray yaşamı, sosyal dramlar ve aile dramları tiyatroda ilgi görür. Yakın tarih, Türk dünyası idealleri tiyatro eserlerine konu olur.
İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci, Musahipzade Celâl, bu dönemde sadece tiyatroyla uğraşan yazarlardır. Ayrıca Aka Gündüz, Reşat Nuri Güntekin, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, Mithat Cemal Kuntay, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Raif Necdet gibi yazarlar da tiyatro eserleri yazmışlardır.
Dostları ilə paylaş: |