İmalat Sanayinde Üretimin %72’si İthal…
Merkez Bankası yaptığı araştırmada, Türkiye’de imalat sanayindeki her yüz birim üretimin 72,6’sının ithal malzemelerle gerçekleştirildiği tespit edildi.
“Türkiye İmalat Sanayinin İthalat Yapısı” isimli araştırmaya göre, imalat sanayinde toplam üretim maliyetinin %88,5’ini hammadde-malzeme oluşturuyor. Petrol dışarıda bırakılarak bakıldığında ise hammadde-malzeme, toplam üretim maliyetinin %85,2’sini oluşturuyor. Petrolün dışlandığı bu grupta, çok tartışılmasına rağmen enerji toplam maliyetin 3,9’unu, yine istihdam yükleri vb. nedenlerle itirazlara konu olan işçilik ise 10,9’unu oluşturuyor. İthal girdi kullanımı gerekçesini de araştıran Merkez Bankası’nın, ana gerekçesinin “yurtiçi üretim yetersizliği” olarak tespit etmesi dikkati çekti. Üretimin %88,5’ini oluşturan hammadde ve malzemenin ise %72,6’sı ithal ediliyor. Petrol dışlandığında ise bu oran %67,1 ile yine de çok yüksek bir boyutta kalıyor.
Sektörler olarak bakıldığında en fazla ithal hammadde-malzeme kullanan sektör yüzde 87 ile petrokimya ve yüzde 83.4 ile elektronik olarak dikkat çekiyor. En az ithal girdi kullanan sektör ise yüzde 25.2 ile mobilya, yüzde 32.2 ile metalik olmayan mineraller sektörü görünüyor. Makine imalatı da yüzde 36.4 ile ortalamanın çok altında ithal girdi kullanmasıyla dikkat çekiyor. Sanayi geneli incelendiğinde ise 2007 yılı itibariyle sanayinin toplam üretiminin yüzde 61.8′inin ithal girdiyle yapıldığı tespit edildi. Araştırmada, bu oranın 2002’de 56,4; 2005’te ise 59,5 olduğu, 2002’den buyana ithal girdi kullanımının 5,4 puan yükseldiği belirtildi. (Dünya-Mehmet Kaya;01.02.2009)
Hammadde ve Malzeme İthalat Payı (%-2007)
|
Petrol-Kimya
|
87,0
|
Motorlu Kara Taşıtları
|
58,6
|
Elektronik
|
83,4
|
Tekstil-Giyim-Deri
|
50,5
|
Diğer Ulaşım Araçları
|
83,0
|
Makine-İmalat
|
36,4
|
Ana Metal-İşl.Met.
|
80,8
|
Metalik Olmayan Min.
|
32,2
|
Kağıt-Basım
|
76,9
|
Mobilya
|
25,2
|
Kimya
|
68,0
|
İmalat Sanayi
|
72,6
|
Plastik-Kauçuk
|
67,3
|
Petrol Hariç İmalat Sanayi
|
67,1
|
ENFLASYON
Bilindiği üzere, hükümetin, enflasyonla mücadele amacıyla, 1 Ocak 2006'dan itibaren uygulamaya başladığı “açık enflasyon hedeflemesine” rağmen yükseliş durdurulamamış ve enflasyon tekrar iki haneli rakamlara ulaşmıştı.
2007’de GSYİH % 4,5 büyümüştür. Esasen büyümedeki düşüş, 2004 yılından bu yana hızlanarak sürmektedir. 2008 yıllık büyüme oranı ilk çeyreği % 7,2, ikinci çeyreği % 2,8, üçüncü çeyreği % 1 son çeyrekte de % -6,5 gerçekleşmiştir. 2007 büyümesi de % 4,6’dan % 4,7’ye revize edilmişti. 2008 yılında kaydedilen % 0,9’luk, büyüme oranı 2009 I. Çeyrekte % -13,8’lik büyüme revize edilerek % 14,3’e, II. Çeyrekte % -7,9, III. Çeyrekte -3,3 olarak gerçekleşmiştir.
Bu rakamlar 2002-2007 döneminde ulaşılan yüksek oranlı büyüme döneminin sona erdiğine işaret etmektedir. Esasen büyümedeki düşüş, 2004 yılından bu yana hızlanarak sürmekte 2009 yılı I.Çeyreğinde 1945 ten buyana en yüksek küçülme rakamlarıdır. Uygulanmakta olan ekonomi politikasının en önemli hedefi fiyat istikrarını sağlama ve enflasyonla mücadeledir.
2005’te % 7,72 olan TÜFE endeksi 2006’da % 9,65, 2007’de % 8,39, Şubat 2008’de % 9,1, 2008’de ise % 10,06 olmuştur. Demek ki son dört yılda hedef hiç tutturulamamış, enflasyon yüksek seyrini korumuştur.
Ancak ortaya çıkan global kriz neticesi daralan satın alma gücü nedeniyle endekslerde nispi düşüşler gözlenmektedir.
Dostları ilə paylaş: |