Mimar Sinan ve Takipçileri Dönemi (Klasik Dönem)


CÂMİU'L-BEYÂN Fİ'1-KIRÂÂTİ'S-SEB'



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə8/36
tarix27.12.2018
ölçüsü1,17 Mb.
#86722
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   36

CÂMİU'L-BEYÂN Fİ'1-KIRÂÂTİ'S-SEB'

Ebû Amr ed-Dânî'nin (ö. 444/1053) kırâat-i seb'aya dair eseri.

Mukaddimesinde bazı kimselerin, bu ilme dair gereksiz tafsilât ve tekrarlar­dan uzak ve başka bir kaynağa ihtiyaç göstermeyecek kadar doyurucu bir eser yazmasını istemeleri üzerine bu kitabını telif ettiğini söyleyen Dânî eserde kıra­at ilminin usul ve fürûu, rivayet ve ta­rikleri, sahih olan ve olmayan unsurları hakkında yeteri kadar bilgi verdiğini be­lirtmektedir.

Câmi'u'l-beyûn'] rivayet eden Dânî'-nin talebesi Ebû Dâvûd Süleyman b. Ne-câh. eseri hocasından Rebîülevvel 440'-ta156 okuduğunu belirttiği­ne göre iCâmi'u'l-beyân, s. 31 bu tarih­ten önce telif edildiği anlaşılan eser otuz üç babdan meydana gelmiştir. Bablar içindeki bölümler için "Zikr" başlığı kul­lanılmış, meselâ kıraat imamlarının ad­ları, onlardan kıraat nakledenlerle ilgili bab incelenirken "Zikru Nâfi1 el-Mede-nî". "Zikru ruvâtihî"... gibi alt başlıklara yer verilerek konunun anlaşılması ko­laylaştırılmıştır. 1-31. bablarda el-ahru-fü's-seb'a", kıraat imamlarının hal ter­cümeleri, onların hocaları, talebeleri, kı­raat ilmindeki şenedleri hakkında bilgi­ler verilmiş, istiâze besmele ve Fatiha süresindeki kıraat farklılıkları, kıraat imamlarının genel başlıklar altında incelenebilecek usul ve ihtilâfları etraflıca ele alınmıştır. Eserde en geniş yeri alan 32. babda. her sûrenin başına "Zikru ih­tilâf ihim fî sureti..." başlığı konularak Bakara sûresinden Nâs sûresinin sonu­na kadar, genel başlıklar altında ince­lenmesi mümkün olmayan kıraat ihtilâf­larına ve bu ihtilâflarla ilgili rivayetlere yer verilmiştir. Farklı kıraatler açıklanır­ken de her bir ihtilâf konusu için "baş­ka bir ihtilâf" anlamına "harf" kelimesi kullanılmıştır. 33. bab ise kırâat-İ seb'a imamlarından İbn Kesîr'in ıo. 120 738ı kıraatinde yer alan tekbir konusuna ve bu konudaki rivayetlerin incelenmesine ayrılmıştır.

İbn Mücâhid'in to. 324 93oı Kitöbus-Sebca'sından sonra bu konuda telif edi­len kitaplar arasında önemli bir yeri olan ve daha sonraki müellifler için önemli bir kaynak olma vasfını kazanan Dânf-nin bu eserinde kıraat İhtı laflarıyla ilgili rivayetler TaberT'nin tefsir konusunda yaptığı gibi geniş şekilde bir araya geti­rilmiş ve bu ihtilâflar genelde sağlam ve muttasıl senedlerle kıraat imamlarına kadar ulaştırılmıştır. Mukaddimede de belirtildiği üzere157, kıraat imamlarının okuyuşlanyla ilgili ola­rak çeşitli kaynaklarda mevcut bilgiler ve semâ* yoluyla gelen rivayetlerle ye-tinilmeyerek onların kıraatlerini tilâvet yoluyla rivayet eden ve aynı zamanda bunları uygulayan kurrânın rivayetleri esas alınmış ve kıraatin râvisi olarak ye­di imamın her biri için bu vasıftaki kişi­ler seçilmiştir. İbnü'l-Cezerî ve Kâtib Çe­lebi eserde meşhur yedi imama daya­nan 500'den fazla rivayet ve tarikin bu­lunduğunu zikretmekte ise de158 bunların sü­rekli göz önünde bulundurulan ve dik­kate alınanlar değil yer yer ve çok sey­rek olarak zikredilen rivayet ve tarikler olduğu anlaşılmaktadır. Zira bizzat Dâ-nî mukaddimesinde bu eserde kırk ri­vayetle 160 tarikin bir araya getirildiği­ni belirtmektedir.159

Münkatı" bazı senedlerin de yer al­dığı eserde160 rivayet zincirinde mevcut za­yıf râvilere dikkat çekilmiş, yanlışlara işaret edilmiş ve delilleri ortaya konul­muştur.161 Bu arada yer yer doğru veya yanlış olduğu belirtilmeden farklı okuyuşlar arasında tercihler yapıl­mıştır.162

Eserde Dâvûd b. Ebû Tayyibe'nin (ö. 223/838) Kitûbü'I-Vakf ve'1-ibtidâ', Ebû Ubeyd el-Kasım b. Sellâm'ın (o. 224/ 838) Kitâbü'l-Mecânî ve yirmi beş ima­mın kıraatini ihtiva eden Kitâbü'1-Kı-râ'âr'i. İbn Sa'dân'ın (o. 231/845) Kitâ-bü'1-Vakf ve'I-ibtidâ^, el-Câmf ve el-Mücerred'], Ebû Hatim es-Sicistânî'nin (ö. 255/869) Kitâbü'l-Kırâ'ât'l Ebû Tâ-hir Abdülvâhid b. Ömer'in (ö 349/960) el-Faşl ve ei-Beyân'ı gibi zamanımıza ulaşmayan pek çok kaynaktan faydala­nılmış ve iktibaslar yapılmış olması ese­re ayrı bir önem kazandırmıştır163. Dânî bu eserlerde mevcut bilgi ve rivayetleri bize aktarmakla kal­mamış, zaman zaman onları tenkit et­miş, tercihlerde bulunmuştur. İbnü'1-Ce-zerînin "bir benzeri telif edilmemiştir" dediği ten-tieşr,, 61 ve Arap şiirinden bazı örneklerin şâhid olarak kullanıldığı eserde164, kıraat ihtilâflarının tesbitine esas olmak üzere, kıraat imamlarından ge­len rivayetlerle bu konuda telif edilmiş kitaplar ve Hz. Osman'ın muhtelif şehir­lere gönderdiği mushaflar yanında za­man zaman İbnîsâel-Küfîf (ö. 130/ 747), Muhammed b. Seb'ün (o. 212/827) ve Yahya b. Muhammed el-Uleymî (ö. 243/ 857) gibi bazı âlimlerin özel mushaflann-dan da faydalanılmış olması onun ori­jinalliğini daha da arttırmıştır.165

Geniş muhtevası sebebiyle daha çok bir müracaat kitabı vasfını taşıyan eser üzerinde M. Kemal Atik Atatürk Üniver­sitesi İlahiyat Fakültesi'nde bir doktora çalışması yapmıştır. Atik Nuruosmaniye Kütüphanesİ'nde166 mevcut en es­ki yazma nüshayı esas alıp bu nüsha­dan İstinsah edilmiş olan Kahire167 ve Bankipûr168 nüshalarından da faydala­narak eserin edisyon kritiğini yapmış, buna Dânî'nin hayatı ve eserine dair 88 sayfalık bir de mukaddime eklemiştir.



Bibliyografya:

Dânî, Cami''u1-beyân169, EAÜİF Ktp., Giriş, s. 69, tür,yer.; İbnü'l-Cezerî, en-Neşr, I, 61; Keşfü'z-zunûn, I, 538; Brockelmann, CAL, I, 517; SuppL, I, 719.



CÂMİU'L-BEYAN FÎ TEFSÎRİİ-KUR'ÂN

Muînüddin el-îcî'nin (ö. 905/1500) Kur'an tefsiri.170



CAMİU'L- BEYAN AN TEVİLİ AYİ'I- KURAN

İbn Cerîr et-Taberî'nin (ö. 310/923) Kur'ân-ı Kerîm tefsiri.

Zengin tefsir malzemesini bir araya toplayan eser, gerek daha sonraki tef­sir çalışmaları gerekse ilmî ve tarihî tet­kikler için çok değerli bir kaynak niteli­ğinde olup Cami cu'l-beyân fi tefsîri'l-Kur^ân ve Tefsîru İbn Cerîr, Tefsîrü't-Taberi adlarıyla da bilinmektedir.

Talebelerinden Ebû Bekir Ahmed b. Kami!. Taberfnin bu tefsirini kendilerine 270 (883) yılında yazdırdığını söyle­diğine göre171 eserin bu ta­rihten önce telif edildiği anlaşılmakta­dır. Ebû Bekir b. Bâlûye, onun bu eseri­ni talebelerine 283-290 (896-903) yılla­rı arasında yazdırdığını söylemekte ise de172 bunun ayrı bir talebe topluluğu olduğu tahmin edilmektedir. Taberî, tefsirine yazdığı uzunca mukaddimede Kur'ân-ı Kerîm'İn diğer sözlere olan üstünlüğü, Kur'an'ın Arap diliyle nazil olduğu, Kur'an'ın tefsiri ve te'vili, yedi harf173, Kur'an'ın re'y i'e tefsiri, Kur'an'ı tefsir eden sahâbîler, Kur'an'ın tefsir edilme­sini hoş görenler ve görmeyenler, Kur'an ve sûrelerin isimleri, sûre ve âyetin mâ­naları gibi konuları işlemekte, özellikle Kur'ân-ı Kerîm'İn indirildiği dil üzerinde durarak Kur'an'da Arapça'dan başka ke­limeler bulunduğunu iddia edenlerin gö­rüşlerini reddetmektedir. Taberrye gö­re Kur'an'da mevcut olduğu ileri sürü­len yabancı kelimeler lafız ve mâna iti­bariyle Arapça ile uyuşmuş, Kur'an'ın nü­zulünden önce Arapçalaştırılmış kelime­ler olup sayıları da çok azdır ve Kur'an'ın Arap diliyle nazil olduğu gerçeğini zayıf­latacak şeyler değildir.

Taberî eserinde önce Hz. Peygamber'-den gelen haberlere, sonra sahabe ve tabiîlerin görüşlerine dayanır, Saîd b. Cü-beyr, Mücâhid. İkrime, Katâde. Hasan-ı Basrî, İbn Cüreyc, Süddî, Abdürrezzâk, Ferrâ. Ebû Ubeyde, Ali b. Ebû Talha ve daha pek çok kişinin nakillerinden ve tefsirlerinden faydalanır. Kisâî, Ferrâ. Ahfeş, Ebû Ali el-Kutrub gibi Basra ve Küfe lugatçı ve nahivcilerinin görüşleri­ne yer verir. Tarih kitaplarından da fay­dalanarak Vehb b. Münebbih, İbn İshak ve diğerlerinden nakillerde bulunur. Mu­hammed b. Sâib el-Kelbî. Mukâtil b. Süleyman ve Vâkıdî'den meşhur tarihinde istifade ettiği halde hadis tenkitçileri tarafından itham edilmeleri sebebiyle bunların rivayetlerini tefsirine almamış­tır.

Tefsir etmek istediği âyete "el-kavlü fî te'vîli kavlihî teâlâ" diye başlar ve da­ha sonra âyetin tefsirini yapar. 0 âyet hakkında Hz. Peygamber, sahabe ve ta­biîlerden gelen haberleri nakleder; bu rivayetleri kendi aralarında birbirine uy­gun olup olmama açısından tasnif eder. Âyeti âyetle ve sünnetle, eğer bunlar yoksa Arap dili kaideleriyle açıklamaya çalışır. Bu bakımdan onun bu eseri nak-lî (rivayete dayalı) tefsirler türüne girerse de tenkit ve tercihlere yer verilmiş olması ona ayrı bir özellik kazandırır.

Taberî Kur'an âyetlerini sadece re'y ile açıklamaktan kaçınmış ve bu şekilde hareket edenlere karşı çıkmıştır. Bir kim­senin Hz. Peygamber'den gelen bir nas veya ona delâlet edecek bir husus bu­lunmadıkça Kur'an'ı tefsir etmesini doğ­ru bulmaz. Bu kişinin re'yinde isabet de etse hata etmiş olacağını söyler. Taberî bu görüşünü, Hz. Peygamber'den riva­yet edilen ve hadisçiler tarafından garîb olarak değerlendirilen, "Kim Kur'an hakkında kendi re'yiyle söz söylerse, isa­bet etmiş de olsa, hata yapmış olur"174 ha-disiyle teyit etmeye çalışır.

Hadis ilmine vâkıf olan ve hadis ten-kitçilerince de güvenilir bir âlim sayılan Taberî. tefsirinde yer verdiği rivayetle­rin isnadlarını genellikle tam olarak ve titizlikle zikreder; hatta bazı râviler hak­kında bilgiler verir ve râvinin adını unut-muşsa bunu da açıkça söyler175. Ancak zaman za­man ilk şeyhinin adını zikretmeden, "had-desenî ba'zu ashâbinâ" diyerek rivayet­te bulunduğu da olur. Dil yönünden ke­limelerin sözlük anlamları üzerinde du­rur ve onların Arap dilindeki kullanılış­larını inceler. Sarf ve nahiv meselelerin­de Basra ve Küfe âlimlerine dayanır. An­cak genelde Küfe nahivcilerinin görüşle­rini tercih eder. Zaman zaman kelime­lerin i'rabları üzerinde önemle durur ve nahivcilerin mânayı açıklayıcı mahiyet­teki görüşlerine yer verir. Kelimelerden kastedilen mânayı açıklamak için bazan şairin adını zikrederek, bazan da zikret­meden eski Arap şiirlerinden bol mik­tarda örnekler (şevâhid) getirir.

Aynı zamanda bir kıraat âlimi olan Ta­berî. yeri geldikçe kıraat ihtilâflarına işa­ret eder ve bunlar arasında tercihler ya­par. Bu tercihlerinde genellikle Küfe kur-râsının okuyuşlarını dikkate aldığı görü­lür. Bazan da her İki kıraati uygun bul­duğundan tercihi okuyuculara bırakır176. Zaman zaman "cedelciler" di­ye adlandırdığı kelâmcıların görüşlerini ele alıp tartışan Taberî esas olarak Sele-fıyye görüşünü benimser177. Fıkıhta ise müstakil bir mezhep sahibi olup178 bu sa­hada ayrı eserler vermiş olmasına rağ­men tefsirinde bilhassa ahkâm âyetle­rinde fıkhî görüşlere yer verir. Burada önce âlimler ve mezhepler arasındaki tartışmaları nakleder, sonra bunlardan tercih ettiğine işaret eder; bu görüşler­den hiçbirini beğenmiyorsa kendi görü­şünü delilleriyle birlikte ortaya koyar.

Taberî, tefsirinde pek fazla olmasa da İsrâiliyat'a yer vermiştir. Genellikle bu gibi haberlerin isnadı Kâ'b el-Ahbâr, Vehb b. Münebbih, İbn Cüreyc, İbn İs-hak ve Süddfye dayanmaktadır. Tarihin­de daha çok olan bu tür rivayetleri Ta­berî sadece bir haber olarak nakletmiş, isnadlarını vererek bunları değerlendir­meyi genellikle okuyucuya bırakmıştır.

Taberînin eseri, gerek ilk devirlere ait olan ve günümüze intikal etmemiş bulu­nan tefsirlere ulaşmak, gerekse lügat, tarih, fıkıh, kıraat, kelâm, nahiv ve eski Arap şiiri konularında araştırma yapmak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak­tır. Eserin önemi sadece bu devirlere ait bilgi ve haberleri toplayıp daha sonraki nesillere aktarmasında değil, aynı za­manda değerli bir âlim olan müellifinin görüş ve tercihleriyle daha da zengin bir kaynak haline gelmiş olmasındadır. Bu bakımdan onun naklî tefsirin en mükem­mel ve hacimli örneğini teşkil ettiğini söylemek gerekir. Nitekim İbnü'l-Kıftî bu eserden daha büyük ve faydalı bir tefsir görülmediğini söyler. Süyûtî de bunu tefsirlerin en değerlisi olarak nite­lendirir.179

Noeldeke'nin 186O'lı yıllara kadar tam bir yazma nüshasının bulunmadığına işa­ret ederek, "Bu kitap elimizde olsaydı daha sonra yazılmış tefsir kaynaklarının hepsinden müstağni olurduk"180 dediği Taberî tefsiri, naşir Mustafa b. Muhammed el-Bâbî el-Hale-bfnin anlattığına göre181, Necid emîrlerine ait özel bir nüsha esas alınarak Mısır'daki Hidiv ve Halep'teki Ahmediyye kütüphanelerinde mevcut nüshalarla karşılaştırılmış ve eser Ezher âlimlerinden bir heyet tarafından tas­hih edilerek kenarında Nizâmeddin Ha­san b. Muhammed en-Nîsâbûrî'nin (ö. 850/ 1446) Teîsîru gam'''ibi'I-Kut~'ân ve reğö'ibi'l-furkan adlı eseri olduğu hal­de fihristle birlikte otuz bir cüz olarak basılmıştır182. Daha sonra bu matbu nüsha Hidiv Kütüphanesinde mevcut yazma nüsha ile tekrar karşılaş­tırılıp gerekli tashihler yapıldıktan son­ra Mısır Hıdivi II. Abbas Hilmi Paşa'nın himaye ve desteğiyle otuz cüz olarak tek­rar basılmıştır183. Eser için Hermann Haussleiter Register zum Qur'ânkommentar des Tabarî adıyla bir fihrist hazırlamıştır184. Cami Vi-beyân Mustafa es-Sekkâ'nın tahkikiyle Mustafa el-Bâbîel-Halebî mü­essesesi tarafından otuz cüz halinde iki defa daha basılmıştır185. Son olarak Ahmed Muham­med Şâkir ve Mahmüd Muhammed Şâ-kir kardeşler, eserin matbu ve Kahire'-de mevcut yazma nüshalarını, ayrıca da­ha sonraki tefsir kaynaklarında Taberf-den nakledilen metinleri karşılaştırarak eserin yaklaşık üçte birini186 tahkik ve tahrîc edip on üç cilt halinde basmışlarsa da187 bu ortak çalışma Ahmed Muhammed Şâkir'in 1958'de ölümü üze­rine Mahmüd Muhammed Şâkir tara­fından tek başına sürdürülmüş, o tarih­ten bu yana üç cilt daha188 neşredil­miştir.189

Muhtasarları ve Tercümeleri. Cami ü'l-beyân, Ebû Yahya Muhammed b. Suma-dih et-Tücîbî (o. 419/1028) tarafından Muhtasar min Teisîri'1-İmâm et-Tabe-rî adıyla ve eserdeki garîbü'l-Kur'ân*-la ilgili metin ve açıklamaların bir araya getirilmesi suretiyle ihtisar edilmiştir. Yazma bir nüshası San'a'da190 bulunan ese­rin birinci cüzü Muhammed Hasan ez-Zefîtfnin tahkikiyle el-Hey'etü'1-Mısny-yetü'1-âmme tarafından Kahire'de neş­redilmiştir191. Fuat Sezgin bu muhtasarın bir heyet tarafından Farsça'ya tercüme edildiğini söylerse de192 Fars­ça'ya tercüme edilen eserin TücîbTye ait olan bu eser değil Sezgin'in müellifi meç­hul olarak kaydettiği aşağıdaki muhta­sar olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim eser Mansûr b. Nûh es-Sâmânfnin (ö. 366/ 977) emriyle kurulan bir heyet tarafın­dan senedleri, bazı rivayet ve haberleri çıkarılarak Farsça'ya tercüme edilmiş­tir. Çeşitli kütüphanelerde yazma nüsha­ları bulunan ve Terceme-i Tefsîr-i Ta-ben adını taşıyan eser Habîb Yağmâî ta­rafından yedi cilt olarak neşredilmiştir193. İşte Fuat Sezgin bu eseri müellifi bilinmeyen bir muhta­sarın tercümesi olarak zikretmekte ise de bu Farsça eserin Arapça muhtasar bir aslından söz etmenin doğru olmadı­ğı, Cdmicu7-jbeydn'ın Bağdat'tan geti­rilen Arapça nüshasının bir heyet tara­fından ihtisar edilerek doğrudan Fars­ça'ya tercüme suretiyle meydana getirildiği anlaşılmaktadır194 Muhammed Ali es-Sâbûnî ve Salih Ahmed Rızâ'nın birlikte yaptıkları ihtisar çalışması ise Muhtaşa-ru Tefsîri't-Taberi adıyla iki cilt olarak basılmıştır.195

Cami*u'l-beyân J. Cooper tarafından giriş ve notlar ilâvesiyle İngilizce'ye de muhtasar olarak tercüme edilmiştir. W. F. Madelung ve A. Jones tarafından The Commentary on the Qur'an, Being an Abridged Translation of Jami' al-Ba­yan 'an ta'wü al-Qur'an adıyla neşre­dilmekte olan bu tercüme, Câmicu'l-be-ydn'ın Ahmed Muhammed Şâkir ve Mah-müd Muhammed Şâkir baskısına daya­nılarak yapılmış, Kur'an âyetlerinin ter­cümesinde genellikle Arbery. bazan da M. Pickthall'ın İngilizce Kur'an tercüme­leri esas alınmıştır. Tamamı beş cilt ola­rak planlanan bu çalışmanın Bakara sû­resinin 103. âyetine kadar gelen birinci cildi yayımlanmıştır196. Câ-micu'l-beyân'm Pierre GodĞ tarafından yapılan ve ilk cildi Paris'te 1983 yılında basılan muhtasar Fransızca tercümesi­nin de197 şimdiye kadar üç cildi basılmıştır.



Bibliyografya:

Ebû Dâvûd. "llm", 5; Tirmizî. "Tefsir", 1; Tâberî. Câmi'u'i-beyân; İbnü'n-Nedîm, ei-Fih-rist, s. 291-293; Hatib. Târthu Bağdâd, II, 162-168; İbnü'l-Cevzî. el-Muntazam, VI, 170; Yâ-küt, Mu'cemul-üdebâ3, XVIII, 40-94; İbnü'l-Kıftî. İnbahü'r-ruvât, III. 89-90; Zehebî. Tetki-retü'i-huffâz, II, 710-716; a.mlf., Mîzânü't-i'ti-dâi, III, 498-499; İbnü'l-Cezerî, Ğayetü'n-nihâ-ye, II, 106-108; İbn Hacer, Lisânul-Mîzân, V, 100-103; Süyûtî, el-İtkân, IV, 212; Keşfü'z-zu-nün, I, 437; Mustafa b. Muhammed el-Bâbî el-HalGbî, Fihrist, Kahire 1321, s. 2; Serkîs, Mu'cem, II. 1231 ; Brockelmann, GAL, I, 149; SuppL 1, 217; Sezgin. GAS, I, 323-328; E. Mon-tet. Le Coran (Introducüon), Paris 1949, s. 59; I. Goldzİher, Mezâhibut-tefstri'l-İslâm198, Kahire 1374/1955, s. 107-120; M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ue'l-mü-fessirûn, Kahire 1381/1961-62, 1, 205-224; Ahmed Muhammed el-Hûfî, et-Taberî, Kahire 1390/1970, s- 85-172; Bilmen. Tefsir Tarihi, I, 363-368; M. Abdülhalim Mahmûd, Menâhicü't-müfessirîn. Kahire 1978, s. 39-46; Ma'a't-Mek-lebe, s. 372-374; Keramet Ra'nâ Hüseynî, "Nüs-ha-i Kühen ez Terceme-i Tefsîr-i Taberî", Yağmaî, XX/12, Tahran 1346 hş., s. 646-650; Muhammed Abdülganî Hasan, "Ahdesü mâ nü-şire h'l-mahtûtâti'l-'Arabiyyfi", Mecetletü'l-Kitâbi'i-cArabî/Arabic Book Journal sy. 53. Kahire 1971, s. 5; Ahmed Hattâb el-Ömer, "et-Taberî en-Nahvî el-Kûfi min hilâli tefsîrih", Adâbur-raf idin. IX, Musul 1978, s. 235-263; Fikret Işıltan "Tdberî", İA, XI, 595.




Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   36




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin