Moderatör: Ahmet Altınel Katılanlar: Hasan Uçarsu, Turgut Pöğün, Özkan Manav, Mehmet Nemutlu



Yüklə 0,55 Mb.
səhifə3/5
tarix29.05.2018
ölçüsü0,55 Mb.
#52053
1   2   3   4   5
AHMET ALTINEL: imdi biraz da yeni müzik icrasından bahsetmek istiyorum. Yeni müzik icracısından özellikle enstrümancılıın gelimesi ile yeni müziin dönemleri daha dorusu müzik tarihinin dönemleri arasında çok sıkı bir iliki var. arkı söylemek biraz daha farklı. Müzik tarihinin deiik dönemlerinin deiik icracı tipleri olmasından dolayı her müziin yeni müzikle karılamasından bahsetmek istiyorum.

HASAN UÇARSU: Evet, imdi yine aynı konuya geldik. Ahmet’in de söyledii gibi her dönemin kendi icracı tipi var ve enstruman gibi bir takım eylerin özellikleri ölçülebilir ya da çok rahat gözlemlenebilir. Bir ortamda, yani tamamen deerlerin ötesinde ölçülür bir takım yanları olan bir eye baktıınızda Ahmet'in de dedii gibi enstruman icracılıında ve enstrumanın kullanımında bir cins yenilenme ve ilerlemenin varlıından söz edilebilir. Örnein, Barok dönemde kullanılan tonaliteler belli. Sınırlı tonaliteler kullanılan bölgelerden klasikte, romantikte hem çalgının kullanım biçiminde hem kapasitesinde giderek artan bir genilemeden ve ilerlemeden söz edilebiliyor ve bir anlamda bunun bir cins teknolojik bir ilerleme olduunu görebiliyoruz. Neden teknolojik diyorum? Çünkü ölçebiliyorsunuz, saptayabiliyorsunuz. Evet, o dönemde üçüncü pozisyona kadar kullanıldı; bilmem kaçıncı pozisyon bugün pozisyon falan yok...bir yaylı çalgı için aynı ekilde kullanılan enstrumanlar için de bunu böyle söylüyoruz. Bunun hakkında konumaya devam edeceim çünkü benim aslında niyetim Mehmet’e ve Turgut’a biraz ekleme yapmaktı ama buradan biraz daha devam ettikten sonra oraya balanmayı düünüyorum. Dolayısıyla yeni müzik kültürü biraz da yeni olmak adına, farklı olmak adına enstrumandan, çalgıdan ve çalgıcıdan bu tip talepleri, yani gelitirilmi bir takım teknikleri, uç pozisyonları yine daha evvel pek fazla üstüne gidilmemi, çalgıdan ve çalgıcıdan bu tip talepleri, yani gelitirilmi bir takım teknikleri, uç pozisyonları yine daha evvel pek fazla üstüne gidilmemi, kullanılmamı alanları örnein yaylılarda flageolet sesleri ve benzeri gibi eyleri talep ettii müddetçe böyle bir yeni müzik icracılıından hatta “yeni müzie odaklanmı icracılıktan” söz etmemiz gerekiyor. Çünkü bu bahsedilen müzikler, bu tür tekniklerin üstüne gitmek acısından yaratılan müziklerdir. Kısa bir solukta gelip geçiyorsa zaten bir sorun olmuyor. Ama örnein üflemeli çalgılarda, tahta üflemeliler için söylüyorum ama dierleri için de geçerli, multifoniklere dayanan bir eser bestelendiinde buradaki amaç nedir? “Bakınız bu çalgılarda bu zamana kadar bildiimiz ses üretimi dıında çok çok farklı ses üretimleri de vardır ve ben bunların üstüne giderek bir eser yapıyorum ve dolayısı ile size yeni bir sunumda bulunuyorum” dediimizde bunların üstüne odaklanmı onları çıkartabilecek, onlara uygun parmak teknikleri, üflemeler bulmu bir icracı beklenecek. Fakat yine bu tip durumlar Mehmet’in de sözünü ettii gibi 1950’ler, yani yüzyıl ortası avangard anlayıında olan ve onun

özellikle üstüne gittii durumlardır ve zaten de o anlayıın gelip de bir ekilde kaldıı noktaları oluturuyor. Dolayısı ile bugün evet, yeni müzik icracısından böyle eylere hakim olmasını bekliyoruz Yine de üretilen eserlere baktıımda son bir kaç yıldır, çok da fazla bu eyin üstüne gidildiini görmüyorum. Yani uraya balamak istiyorum, yeninin yeni olarak amaçlanmasından, hedeflenmesinden çok, benim yeni müziin içerisine avangard’dan farklı olarak yerletirdiim ey bu.

Biraz Mehmet’e de ekleme yapmak istiyorum bu noktada. Tamamen yeninin bir amaç haline gelmesinden çok, bunun ayrımını bence iyi yapmamız gerekiyor, daha çok özgünün, farklının bir amaç haline gelmesi mevzu. Buradaki kastetmek istediim ey u: Zaten öyle bir noktaya geldi ki kültür ve insanlık, bu tip bir teknolojik ilerleme kültürünün daha farklı bir ekilde dıına dütü. Çünkü bu tip bir eyin örnek verdiim gibi daha ölçülebilen eylerde gördüümüz bir durumdur ve bana sorarsanız bir sanı gibi, bir cins hikaye gibi bir tarafı da vardır. Yani hayat ilerliyor, biraz daha bu akıl çaının ürünüdür, her sonraki adım onun üstüne çıkan bir adım, daha üstün bir adım ve daha iyi bir adımdır ve nihayetinde yeni, eskiye göre daha iyi daha üstün, daha baarılı gibi bir ey haline gelir. Bu durumu bana sorarsanız u anki dünyada olacak bir ey deil, pek de karılıı yok. Bu bir döneme kadar gelen bir süreçti bundan sonra böyle deil. imdi Turgut’un sözlerine balayıp bitireceim. Yeni müziin aslında pozitif ve olumlu bir çaımı var bunun da kökeni uradan kaynaklanıyor: Az önce bahsettiim yeninin iyi olması bizim mitolojimiz. Her yeni iyidir her yeni daha üstündür fikri biraz da teknolojiden gelen bir ey. Öyle ya, bakıyorsunuz cep telefonlarında, urada burada her sonra çıkan, her farklı olan onun üstüne ina edilmi bir ey olarak ondan daha üstün, daha kapsayıcı ve daha iyi. Bu teknolojik ve ölçülebilir olan da böyle bir hayal var, tamam buna katılıyoruz. Ama bu bakı, tek bir bakı olarak büyük genellemeler yapmamız sonucunu çıkarıyorsa orada yokum. Çünkü oradaki bir bakıı dier alanlara ve hayatın dier taraflarına uyguladıımızda karılıını bulamıyoruz ve dolayısıyla benim gördüüm, tamamen yeninin kültürünün hedefledii ey bir yere kadar dünyayı ve oluumu açıklamaya yetiyor; ama bir yerden sonra deil. Benim söyleyebileceklerim bunlar. Teekkür ederim.

AHMET ALTINEL: Özkan sizinle devam edelim.

ÖZKAN MANAV: Ben dinleyici çalgıcı besteci ilikisine deineceim. Hasan’ın bir az önce bıraktıı yerden almak istiyorum. Bana öyle geliyor ki yeni müzik kavramının benimsenmi olmasında tercih edenlerin gerekçesi olarak asıl öne çıkan etken u: Avangard kavramı epeyce yıpranmı bir kavramdı özellikle dinleyiciler açısından. Çada müzik kavramı da biraz insanları rahatsız, dinleyicileri tedirgin eden bir kavram olmaya balamıtı. Yeni müzik konseri diye sunulan bir konser demek istiyor ki “bakın bu avangard müzik deil, korkmayın!

Çada müzik deil bu baka bir müzik ya bunun içinde daha farklı estetikleri duyuları bulabilirisiniz, hepsini bir ekilde kucaklayan bir müzik türüdür” de demek istiyor. O noktada yenin verdii pozitif içeriin çok fazla etkili olduunu düünmüyorum. Süper marketlerde gördüümüz di macunlarından tutun da yiyeceklere kadar paketlerin üzerinde yazan yeniden farklı bir durum var. Orada durum ticari ve yeninin olumlu anlamı biraz daha açıa çıkıyor. Yani içinde orada yeni bir madde eklenmitir ampuanın içine, onun için orada yeni yazıyor veya fiyatı dütür bir ey olmutur bilmiyorum yani yeni niteliini hak edecek bir nitelii vardır. Aslında fiyatının dümesi yeterli deildir o anlamda içeriinde de bir yenilik var demektir. Yani pozitif olması, o kapsamda bir pozitif anlam yüklenmesinden çok öbür kavramların yıpranmı olmasından yüklenmi bir pozitif anlam söz konusu olabilir. Aslında bana öyle geliyor ki bu yaadıımız çada, yaadıımız çada veya modern dünyada diyelim, sanat müzii dinleyicisi veya icracısı çok geçmeden yeni müzik kavramını da tüketecektir gibi geliyor. Belki 30 yıl sonra yeni müzik yerine baka bir ey kullanmaya balayacaız veya o kadar almayacak bile. bu kavramların böyle tüketilip ortadan kaldırılmasına gerek var mı yok mu bilmiyorum ki zaten o da ayrı bir tartıma konusudur. Evet icracıya gelecek olursak bana öyle geliyor ki yaadıımız çadaki yani son 30-40 yıldaki icracılar çok daha becerikli icracılar olarak ortaya çıkmaya baladılar. Yalnızca çada müzik alanında deil, geleneksel klasik batı müzii alanında da geçerlidir bu. Gözlemliyorsunuzdur belki, yeni kayıtlarda hatta bazı otantik icra olarak adlandırılan kayıtlarda bile tempolar oldukça hızlanmı durumdadır. Beethoven belki mezarından kalkıp da senfonilerinin çalındıı tempoları duymu olsa belki saçları diken diken olacaktı, belki de memnun olacaktı, bilmiyorum. Ama zannediyorum ki Beethoven’in yaadıı döneme göre oldukça hızlandı çünkü artık çalabiliyorlar! Kontrbas partisindeki o hızlı notalar bile çalınabiliyor. Bu belki büyük orkestraların arasındaki rekabetten kaynaklanıyor belki de virtüöz solistlerin kendi aralarındaki rekabetten veya en basitinden, onların var olma koulları bunu gerektirdiinden kaynaklanıyor olabilir. James Levine, Cristoph von Dohnanyi, Pierre Boulez gibi ünlü eflerin bu konularda verdii yanıtları hatırlıyorum. Onlar 20-30 yıl öncesindeki orkestralarda çok daha iyi müzisyenlerin oturduundan söz ediyor artık. Bir çokları ona vurgu yapıyorlar, çok daha becerikli müzisyenler olduklarından, çada yapıtlara da çok daha uyum saladıklarından söz ediyorlar. Tabi belirtmek lazım ki onların çalıtıkları orkestralar da en iyi orkestralar. Avrupa’da ya da Uzakdou’da herhangi bir orkestra ile çalımıyorlar, en iyi orkestralar. Bakınız baka örnek aklıma geldi bu balamda aklıma. Alban Berg'in Wozzeck Operası ilk sahnelendiinde 100 civarında prova ile sahnelenmitir. Tam rakamı belki 127 belki 125 prova olsa gerek. Bugün artık Wozzeck’i birçok büyük opera sahnesi zannediyorum ki 10-15 prova ile çıkartırlar. Bunda tabi hem ancıların hem solistlerin hem de orkestra elemanlarının daha becerikli daha teknik kapasitelerini gelitirmi olmalarının payı var.

AHMET ALTINEL: Sözünü kesiyorum ... Röportajını okudum 1,5 provada yapmılar ...

HASAN UÇARSU: Bir cümle söylüyorum Özkan sen devam et. Çok güzel bir noktaya geldik ite tam sözünü ettii durum büyük eflerin. Teknik olarak her ey daha kolaylatı çok daha üst düzeye geldi ama aynı insanlar artık orkestraların kimlikleri kendine has sesleri kalmadı diyor. Bunu ben buraya söylüyorum ve bırakıyorum hakkakten 100 provadan 1,5 provaya indi. Hakkakten ölçülebilir olarak evet, mekanik anlamda gözle görülür bir ey var ama ne oldu bir cins standartlamayla beraber orkestraların o ayırıcı sesleri, kimlikleri, atakları, kimisinin geç kimisinin net olması gibi bir takım kiiliklerinin kalmadıını söylüyorlar. Devam edelim.

ÖZKAN MANAV: Onun ama bir gerekçesi de u, çok kozmopolit dünyada yaıyoruz bir Fransız orkestrasında Fransız müzisyenlerin sayısından çok Paris Nasyonel orkestrasında Uzakdoulular, Hollandalılar, Polonyalılar, belki Türkler ve Ruslar da olabilir. Bazı müzisyenler de uzun süreli kalmıyor artık. 3-5 yıl sonra baka orkestraya da gidebilirler. Bunun bir gerekçesi de o eminim. Ben Amerika’daki bazı orkestralardan bunu gözledim. Hiç ngiliz soyadı gibi tınlamayan soy adlar sıralanıyor orkestra müzisyenlerinde, Uzakdoulular vesaire... Bir de tabi u da söz konusu olabilir: Sanat yönetmenleri Karajan’ın zamanında olduu gibi 20 yıl 30 yıl boyunca söz sahibi olmuyorlar. 5 yıl, 6 yıl, 8 yıl sonra ayrılıyorlar. Eskiden daha farklı bir durum söz konusuydu, eletirileri tabii ki haklıdır, eski icralarla belki bugün karılatırıldıında kendilerine özgü ayırt edici olan sesini pek fazla bulamıyoruz ama bakınız, çada veya yeni müzik topluluklarında da aynı müzii sergileyebilen müzisyenlerin en azından Batı’daki, Avrupa’daki seçkin gruplarda var olduunu kabullenmemiz gerekir. Onlar da bir kaç provada bizim oldukça güç olarak nitelendirdiimiz yapıtları çıkartıyorlar ve seslendiriyorlar. Türkiye’de de bir ekilde bu konser dizilerinin yerleiklemesini, geleneksellemesini bu müzie emek vermek isteyen müzikçilerin daha büyük bir sayıya erimesini ve daha uzun süre bu müzii seslendirmeye kendilerini vakfetmi olmalarını dilerim çünkü bu tür bir adanmılık da gerekiyor. Yani geleneksel veya klasik dönem repertuarı veya Barok dönem repertuarı, ara sıra da mesela Wolfgang Rihm'in bir yaylı çalgılar dörtlüsü seslendirilebilir ki seslendirilecek bildiim kadarıyla cuma günkü konserde. Wolfgang Rihm’in, Luigi Nono’nun, Beriot’un veya Boulez’in müziini seslendirmek o kadar kolay deil. Çada müzik ya da yeni müzie o kıvraklıı yakalamak için daha fazla uzmanlama odaklı bir yaklaımla zaman ayırmak, emek vermek gerekiyor. Hani o ünlü eflerin övgüyle söz ettikleri beceriyi sergileyebilecek noktaya Türkiye’de henüz eritiimizi zannetmiyorum. Zaman zaman çok ikna edici icralarla da karılaıyoruz onu da söylemem gerekiyor. Bu sahnede de dinlediim güzel icralar oldu, Akdeniz Çada Müzik günlerinde de, baka ortamlarda da zaman zaman hakikaten çok ikna edici sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Yine verilen emekle, belki besteciyle kurulan iletiimle ilikili

olabilir. Önyargısız yaklamakla, hepsinin kökeninde sen de bir viyola (Ahmet Altınel’e söylüyor) yorumcusu olarak itiraf edersin ki yani çalgısına hakim olmakla ilgili bir durum söz konusudur. Hakikaten teknik sorunların üstesinden epeyce gelmi olmak gerekiyor bu tür yapıtları seslendirebilmek için. Benim söyleyeceklerim bu kadar olsun.


Yüklə 0,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin